discuss - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
discuss tartışmak v.
  • Since Lisbon, when we discussed new proposals, we must consider alternatives.
  • Lizbon'dan bu yana, yeni önerileri tartışırken, alternatifleri değerlendirmeliyiz.
  • What we are discussing tonight has been following that set of rules.
  • Bu akşam tartıştığımız şey de bu kurallar dizisini takip etmektedir.
  • There is good reason to discuss these matters, for they concern the financing of the Convention.
  • Sözleşme'nin finansmanını ilgilendirdiği için bu konuları tartışmak için iyi bir neden var.
Show More (1000)
discuss konuşmak v.
  • The Council has not discussed Colonel Gadaffi's speeches.
  • Konsey, Albay Kadaffi'nin konuşmalarını görüşmemiştir.
  • Till that day and since, you two have never discussed it.
  • O gün ve sonrasında ikiniz de bu konuyu hiç konuşmadınız.
  • Till that day and since, you two have never discussed it.
  • O güne kadar ve o zamandan beri ikiniz bu konuyu hiç konuşmadınız.
Show More (173)
discuss görüşmek v.
  • The board will discuss this year's bonuses.
  • Kurul bu yılın ikramiyelerini görüşecek.
  • The summit is now to discuss the composition of the Convention that is to draft the EU's constitution.
  • Zirvede şimdi AB'nin anayasasını hazırlayacak olan Konvansiyon'un yapısı görüşülecek.
  • The Council will continue to discuss the Commission's mid-term review of agricultural policy.
  • Konsey, Komisyon'un tarım politikasına ilişkin orta vadeli gözden geçirme çalışmasını görüşmeye devam edecektir.
Show More (162)
discuss ele almak v.
  • Now we will discuss the second part of the Convention which deals with the right to participate in decision-making.
  • Şimdi Sözleşme'nin karar alma sürecine katılma hakkını ele alan ikinci bölümünü tartışacağız.
  • I am sure that you will also discuss it in your context.
  • Eminim ki siz de bu konuyu kendi bağlamınızda ele alacaksınız.
  • In Ghent, enlargement will also be discussed.
  • Gent'te ayrıca genişleme konusu da ele alınacaktır.
Show More (66)
discuss söz etmek v.
  • When we discuss postal services, we have to speak about three things.
  • Posta hizmetlerinden bahsederken üç şeyden söz etmemiz gerekir.
  • I don't want to discuss my problems.
  • Sorunlarımdan söz etmek istemiyorum.
Show More (-1)
discuss konu etmek v.
  • Süleyman S. Terzioğlu is another author who discusses the mother tongue issue in his work.
  • Süleyman S. Terzioğlu da anadil meselesini kitabına konu eden bir başka yazar.
Show More (-2)