1 |
consider |
düşünmek |
v. |
|
- Her success isn't a surprise if you consider her an excellent upbringing.
- Mükemmel bir terbiye aldığını düşünürseniz başarısı sürpriz değil.
- We do not consider that meeting the requirements of the ERRF should be the "absolute priority" for defence procurement.
- ERRF'nin gerekliliklerini karşılamanın savunma tedariki için "mutlak öncelik" olması gerektiğini düşünmüyoruz.
- I should like to comment on three points in the report which I consider extremely important.
- Raporda yer alan ve son derece önemli olduğunu düşündüğüm üç nokta hakkında yorum yapmak istiyorum.
- I really do consider that important.
- Bunun gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum.
- If no restrictions have been imposed, does not the Commission consider that it impose them as soon as possible?
- Eğer herhangi bir kısıtlama getirilmemişse, Komisyon bu kısıtlamaları mümkün olan en kısa sürede getirmeyi düşünmez mi?
- I consider this to be a missed opportunity for the Union and the regions.
- Bunun Birlik ve bölgeler için kaçırılmış bir fırsat olduğunu düşünüyorum.
- I consider this to be an extremely important issue.
- Bunun son derece önemli bir konu olduğunu düşünüyorum.
- We consider partial decoupling to be the right way forward.
- Kısmi ayrışmanın ileriye dönük doğru yol olduğunu düşünüyoruz.
- I consider it right, though, that consumers are given honest information.
- Yine de tüketicilere dürüst bilgi verilmesinin doğru olduğunu düşünüyorum.
- I would even ask for more, I would ask the Commission to consider reopening its office in Malabo.
- Hatta daha fazlasını isteyeceğim, Komisyon'dan Malabo'daki ofisini yeniden açmayı düşünmesini isteyeceğim.
- Which is why I am asking if you would consider sending an EU mission to Chechnya.
- İşte bu nedenle Çeçenistan'a bir AB misyonu göndermeyi düşünüp düşünmediğinizi soruyorum.
- We are only voting for this report because it advocates prudence, which we consider beneficial to consumers.
- Bu rapora sadece tüketiciler için faydalı olduğunu düşündüğümüz ihtiyatlılığı savunduğu için oy veriyoruz.
- I do not consider that 2005 is remotely good enough.
- Ben 2005 yılının yeterince iyi olduğunu düşünmüyorum.
- We even consider that coordination and harmonisation within these areas could put continued EU cooperation at risk.
- Hatta bu alanlardaki koordinasyon ve uyumun AB işbirliğinin devamını riske atabileceğini düşünüyoruz.
- We consider bans on food made to look like tobacco to be a case of unnecessary regulation.
- Tütüne benzetilen gıdaların yasaklanmasının gereksiz bir düzenleme olduğunu düşünüyoruz.
- I appeal to you to consider making a proposal on this.
- Sizden bu konuda bir öneride bulunmayı düşünmenizi rica ediyorum.
- Are we going to force them to implement an acquis that Parliament considers to be obsolete?
- Parlamentonun eskimiş olduğunu düşündüğü bir müktesebatı uygulamaya mı zorlayacağız?
- We consider that the EUR 5 000 limit is very low.
- Biz 5 000 Euro'luk sınırın çok düşük olduğunu düşünüyoruz.
- Firstly, I consider it essential that passengers should be informed in good time.
- Öncelikle yolcuların zamanında bilgilendirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum.
- The Commission considers your opinion to be of the utmost importance.
- Komisyon sizin görüşünüzün son derece önemli olduğunu düşünmektedir.
- Taking all these things together, I would consider it possible to stop this dangerous disease in its tracks.
- Tüm bunları bir araya getirdiğimizde, bu tehlikeli hastalığı olduğu yerde durdurmanın mümkün olduğunu düşünüyorum.
- The European Union considers that the Court is an important safeguard for the protection of peace forces too.
- Avrupa Birliği, Mahkeme'nin barış güçlerinin korunması için de önemli bir güvence olduğunu düşünmektedir.
- When we pointed this out to the Commission, they said next time around they would consider involving Parliamentarians.
- Bunu Komisyona belirttiğimizde bir dahaki sefere Parlamenterleri de dahil etmeyi düşüneceklerini söylediler.
- We consider their protest to be legitimate and we support them.
- Protestolarının meşru olduğunu düşünüyoruz ve onları destekliyoruz.
- The actual point of my report is that I believe we should just consider where this road might take us.
- Raporumun asıl amacı, bu yolun bizi nereye götürebileceğini düşünmemiz gerektiğine inanmamdır.
- Should we not seriously consider the option of financial sanctions in this instance?
- Bu durumda mali yaptırım seçeneğini ciddi olarak düşünmemiz gerekmez mi?
- We need to consider what substances we are banning and what happens to them next.
- Hangi maddeleri yasakladığımızı ve bundan sonra onlara ne olacağını düşünmemiz gerekiyor.
- We consider the Commission's proposal to be well balanced.
- Komisyon'un önerisinin iyi dengelenmiş olduğunu düşünüyoruz.
- However, we have to consider what kind of future we want.
- Bununla birlikte, ne tür bir gelecek istediğimizi düşünmeliyiz.
- We also consider uniform rules necessary for sentencing and prescription limits.
- Ayrıca ceza ve zamanaşımı sınırları için de tek tip kuralların gerekli olduğunu düşünüyoruz.
- Then, and only then, might you consider if human rights are affected.
- Ancak o zaman insan haklarının etkilenip etkilenmediğini düşünebilirsiniz.
- I do not consider the proposal to be far-reaching enough, but limited progress is better than nothing.
- Önerinin yeterince geniş kapsamlı olduğunu düşünmüyorum, ancak sınırlı ilerleme hiç yoktan iyidir.
- We therefore consider it necessary that the directive does not contradict this principle.
- Bu nedenle direktifin bu ilkeyle çelişmemesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz.
- It is criticism that I consider to be unfair.
- Bu eleştirinin haksız olduğunu düşünüyorum.
- The Commission considers that Parliament's arguments are justified, and for this reason, we can accept this amendment.
- Komisyon, Parlamento'nun argümanlarının haklı olduğunu düşünmektedir ve bu nedenle bu değişikliği kabul edebiliriz.
- We consider the proposed reduction in the intervention price unnecessary.
- Müdahale fiyatında önerilen indirimin gereksiz olduğunu düşünüyoruz.
- I would like to highlight a series of specific points from the Trentin report that I consider to be important.
- Trentin raporunda yer alan ve önemli olduğunu düşündüğüm bir dizi spesifik noktanın altını çizmek istiyorum.
- Does the Council consider that the decision reflects the opinion of the majority of European citizens?
- Konsey, kararın Avrupa vatandaşlarının çoğunluğunun görüşünü yansıttığını düşünüyor mu?
- The rapporteur, however, has also succeeded in introducing amendments which I consider to be crucial.
- Ancak raportör, çok önemli olduğunu düşündüğüm değişiklikler getirmeyi de başarmıştır.
- I hope that the rapporteur will consider withdrawing them and that the Commission and the Council will reject them.
- Raportörün bunları geri çekmeyi düşüneceğini ve Komisyon ile Konsey'in bunları reddedeceğini umuyorum.
- The Commission therefore considers it essential to use the flexibility instrument it has proposed.
- Bu nedenle Komisyon, önerdiği esneklik aracının kullanılmasının elzem olduğunu düşünmektedir.
- The rapporteur considers this ban to be counter to the principle of non-discrimination and gender equality.
- Raportör bu yasağın ayrımcılık yapmama ve cinsiyet eşitliği ilkelerine aykırı olduğunu düşünmektedir.
- I consider this declaration to be premature, as certain major issues have not yet been resolved.
- Bazı önemli meseleler henüz çözüme kavuşturulmadığı için bu deklarasyonun erken olduğunu düşünüyorum.
- Also, it is time that we consider political methods for reducing delays.
- Ayrıca, gecikmelerin azaltılması için siyasi yöntemleri düşünmenin zamanı gelmiştir.
- So the Commission considers it essential to use the flexibility instrument.
- Dolayısıyla Komisyon esneklik aracının kullanılmasının gerekli olduğunu düşünmektedir.
- We will support these two ideas which we consider to be positive.
- Olumlu olduğunu düşündüğümüz bu iki fikri destekleyeceğiz.
- I consider it essential that such measures should also be applied in Europe.
- Bu tür önlemlerin Avrupa'da da uygulanmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.
- I hope that the rapporteur will consider withdrawing them and that the Commission and the Council will reject them.
- Raportörün bunları geri çekmeyi düşüneceğini, Komisyon ve Konsey'in de bunları reddedeceğini umuyorum.
- We consider this issue to be extremely important, and one where things need to be further tightened up.
- Bu konunun son derece önemli ve işlerin daha da sıkılaştırılması gereken bir konu olduğunu düşünüyoruz.
- We do not consider that meeting the requirements of the ERRF should be the "absolute priority" for defence procurement.
- ERRF gerekliliklerinin karşılanmasının savunma tedariki için "mutlak öncelik" olması gerektiğini düşünmüyoruz.
- I must, therefore, consider this document to be incomplete and insufficient.
- Bu nedenle bu belgenin eksik ve yetersiz olduğunu düşünmek zorundayım.
- I ask you to consider which side you are fighting.
- Sizden hangi tarafta savaştığınızı düşünmenizi rica ediyorum.
- I would, however, like to stress three points that I consider to be vital.
- Bununla birlikte hayati öneme sahip olduğunu düşündüğüm üç noktayı vurgulamak isterim.
- We consider that, if the Convention offered options at Thessaloniki, this would prove that its job is unfinished.
- Konvansiyon'un Selanik'te seçenekler sunması halinde, bunun işinin bitmediğini kanıtlayacağını düşünüyoruz.
- Our Presidency considers the Balkans are not some far-off place.
- Başkanlığımız Balkanlar'ın uzak bir yer olmadığını düşünmektedir.
- I consider this to be an absolute prerequisite for the European Parliament's supporting the project.
- Bunun Avrupa Parlamentosunun projeyi desteklemesi için mutlak bir ön koşul olduğunu düşünüyorum.
- I consider this declaration to be premature, as certain major issues have not yet been resolved.
- Bazı önemli konular henüz çözüme kavuşturulmadığı için bu açıklamanın erken olduğunu düşünüyorum.
- I consider Amendment No 59 to Article 110a to be problematic.
- Madde 110a'ya ilişkin 59 sayılı Değişikliğin sorunlu olduğunu düşünüyorum.
- It has always been in the Council's remit to consider ways of addressing the public's fears.
- Halkın korkularını gidermenin yollarını düşünmek her zaman Konsey'in görev alanı içinde olmuştur.
- The Commission itself, as a body, must consider where the responsibility lies here.
- Komisyon'un kendisi, bir organ olarak, burada sorumluluğun nerede olduğunu düşünmelidir.
- The Committee on Budgetary Control might well consider spending more time on evaluation.
- Bütçe Kontrol Komitesi değerlendirme için daha fazla zaman harcamayı düşünebilir.
- Consider it to be a kind of hearts and minds campaign.
- Bunu bir tür kalpler ve zihinler kampanyası olarak düşünün.
- That is why I consider this to be so important.
- Bu yüzden bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
- We consider that implementing measures should only contain detailed technical rules, not principles.
- Uygulama tedbirlerinin ilkeleri değil, yalnızca ayrıntılı teknik kuralları içermesi gerektiğini düşünüyoruz.
- And we consider that media coverage of the elections was biased.
- Medyanın seçimlere ilişkin haberlerinin de taraflı olduğunu düşünüyoruz.
- So the Commission considers it essential to use the flexibility instrument.
- Bu nedenle Komisyon, esneklik aracının kullanılmasının gerekli olduğunu düşünmektedir.
- We do not disagree with these programmes, we just consider them to be of secondary or tertiary importance.
- Bu programlara katılmıyor değiliz sadece bunların ikincil veya üçüncül öneme sahip olduğunu düşünüyoruz.
- We even consider that coordination and harmonisation within these areas could put continued EU cooperation at risk.
- Hatta bu alanlarda koordinasyon ve uyumlaştırmanın AB işbirliğinin devamını riske atabileceğini düşünüyoruz.
- It is, in any case, a position which we consider to be quite conservative.
- Her halükarda bu oldukça muhafazakar olduğunu düşündüğümüz bir tutumdur.
- Regrettably, three of the committee's amendments that I consider to be important were rejected or altered.
- Ne yazık ki, komitenin önemli olduğunu düşündüğüm üç değişiklik önerisi ya reddedildi ya da değiştirildi.
- What is your opinion about this and do you consider an international agreement to be a viable solution?
- Bu konuda ne düşünüyorsunuz ve uluslararası bir anlaşmanın uygulanabilir bir çözüm olduğunu düşünüyor musunuz?
- Let us consider that Parliament is deciding on a text which dates from 1976.
- Parlamento'nun 1976'dan kalma bir metin üzerinde karar verdiğini düşünelim.
- I appeal to you to consider making a proposal on this.
- Bu konuda bir öneride bulunmayı düşünmenizi rica ediyorum.
- I consider them entirely legitimate.
- Ben bunların tamamen meşru olduğunu düşünüyorum.
- There has been very considerable material and personal damage which I consider to be completely unjustifiable.
- Tamamen haksız olduğunu düşündüğüm çok ciddi maddi ve kişisel zararlar meydana geldi.
- I consider that addressing the shortage of fish stocks is not just a question of scrapping vessels.
- Balık rezevlerindeki sıkıntının giderilmesinin sadece gemilerin hurdaya çıkarılmasından ibaret olmadığını düşünüyorum.
- I consider this war to be making a mockery of our civilisation.
- Bu savaşın uygarlığımızla alay etmek olduğunu düşünüyorum.
- On the other hand, I am glad that there have been amendments on three issues I consider to be essential to the report.
- Öte yandan, rapor için elzem olduğunu düşündüğüm üç konuda değişiklik yapılmış olmasından memnuniyet duyuyorum.
- We consider that making stability a priority was the right choice.
- İstikrarın öncelik haline getirilmesinin doğru bir seçim olduğunu düşünüyoruz.
- Why do I consider the report to be unsatisfactory?
- Raporun neden tatmin edici olmadığını düşünüyorum?
- I consider that we are experiencing a historic moment in this regard.
- Bu bakımdan tarihi bir an yaşadığımızı düşünüyorum.
- We consider that the EUR 5 000 limit is very low.
- Biz 5000 Euro'luk sınırın çok düşük olduğunu düşünüyoruz.
- Just consider the extent of the killings and destruction on both sides.
- Her iki taraftaki ölümlerin ve yıkımın boyutlarını bir düşünün.
- I consider this to be an excellent guiding principle.
- Bunun mükemmel bir yol gösterici ilke olduğunu düşünüyorum.
- We shall then have to consider how to deal with the fusion issue.
- Daha sonra füzyon konusunu nasıl ele alacağımızı düşünmemiz gerekecektir.
- The rapporteur, however, has also succeeded in introducing amendments which I consider to be crucial.
- Bununla birlikte raportör, çok önemli olduğunu düşündüğüm değişiklikler getirmeyi de başarmıştır.
- I should like to mention three other points which the ELDR Group considers important.
- Avrupa Liberal Demokrat ve Reform Partisi Grubu'nun önemli olduğunu düşündüğü diğer üç noktaya da değinmek istiyorum.
- They will have to consider whether an alternative to their current policy on Chechnya can be found.
- Çeçenistan'a ilişkin mevcut politikalarına bir alternatif bulunup bulunamayacağını düşünmeleri gerekecektir.
- The Commission considers such lists to be outside the public domain.
- Komisyon bu tür listelerin kamusal alanın dışında olduğunu düşünmektedir.
- I consider this to be the most decisive factor, and I would say that this is the weakest point at the moment.
- Bunun en belirleyici faktör olduğunu düşünüyorum ve şu anda en zayıf noktanın bu olduğunu söyleyebilirim.
- We consider the implementation of the directive to be important.
- Direktifin uygulanmasının önemli olduğunu düşünüyoruz.
- We consider such accusations to be unfounded.
- Bu tür suçlamaların asılsız olduğunu düşünüyoruz.
- It is, in any case, a position which we consider to be quite conservative.
- Her halükarda, bu oldukça muhafazakar olduğunu düşündüğümüz bir tutumdur.
- We therefore consider that it should be implemented swiftly.
- Bu nedenle hızlı bir şekilde uygulanması gerektiğini düşünüyoruz.
- The Commission is deeply concerned at these events, which it considers contrary to established democratic practice.
- Komisyon, yerleşik demokratik uygulamalara aykırı olduğunu düşündüğü bu olaylardan derin endişe duymaktadır.
- I, too, consider this to be of great importance.
- Ben de bunun büyük önem taşıdığını düşünüyorum.
- I must, therefore, consider this document to be incomplete and insufficient.
- Bu nedenle, bu belgenin eksik ve yetersiz olduğunu düşünmek zorundayım.
- Consider, for example, a large farming country, France.
- Örneğin, büyük bir tarım ülkesi olan Fransa'yı düşünün.
- The Commission considers that the end of 2001 should not be the end of the European Year of Languages initiative.
- Komisyon, 2001 yılının sona ermesinin Avrupa Diller Yılı girişiminin sonu olmaması gerektiğini düşünmektedir.
- I will, however, specify the points which we consider to be essential.
- Bununla birlikte, önemli olduğunu düşündüğümüz noktaları belirteceğim.
- It is criticism that I consider to be unfair.
- Bu eleştirilerin haksız olduğunu düşünüyorum.
- We have to very carefully consider how we deal with these substances.
- Bu maddelerle nasıl başa çıkacağımızı çok dikkatli bir şekilde düşünmeliyiz.
- I would ask you to consider postponing that debate until later tonight.
- Sizden bu tartışmayı gecenin ilerleyen saatlerine ertelemeyi düşünmenizi rica ediyorum.
- We consider that to be a more equal and more balanced allocation of funding.
- Bunun daha eşit ve daha dengeli bir fon tahsisi olduğunu düşünüyoruz.
- Why not consider a specific structural fund for mountain regions?
- Dağ bölgeleri için neden özel bir yapısal fon düşünülmüyor?
- One point, which has not yet been raised today but which I consider very important, is the question of monitoring.
- Bugün henüz gündeme gelmeyen ancak çok önemli olduğunu düşündüğüm bir nokta da izleme meselesidir.
- I consider this procedure to be most insulting to the House.
- Bu prosedürün Meclis'e karşı büyük bir hakaret olduğunu düşünüyorum.
- That is why I consider this to be so important.
- Bu nedenle bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
- Let us just consider what the Euro is worth to us today.
- Bugün Euro'nun bizim için ne kadar değerli olduğunu bir düşünelim.
- We should consider similar aid to that given to Turkey.
- Türkiye'ye verilen yardımın bir benzerini düşünmeliyiz.
- We also consider uniform rules necessary for sentencing and prescription limits.
- Ayrıca ceza ve zamanaşımı limitleri için tek tip kuralların gerekli olduğunu düşünüyoruz.
- Let us consider the leftovers, that is to say the things you are carrying forward from 2002.
- Bırakın artıkları, yani 2002'den bugüne taşıdığınız şeyleri düşünelim.
- I would be inclined to side with the presidency and with those of you who have referred to something I consider crucial.
- Başkanlığın ve çok önemli olduğunu düşündüğüm bir konuya atıfta bulunan sizlerin tarafını tutma eğilimindeyim.
- Did those responsible not consider such a disaster to be highly improbable?
- Sorumlular böyle bir felaketin gerçekleşme olasılığının çok düşük olduğunu düşünmediler mi?
- I do not consider that the Council tried to answer my question.
- Konsey'in soruma cevap vermeye çalıştığını düşünmüyorum.
- We have tabled two amendments which we consider to be very important.
- Çok önemli olduğunu düşündüğümüz iki değişiklik önergesi verdik.
- Consequently, we in the PSE Group do not consider the question of the Legislative Council settled.
- Sonuç olarak, biz PSE Grubu olarak Yasama Konseyi meselesinin çözüme kavuşturulduğunu düşünmüyoruz.
- At the same time, however, it underlines certain issues which it considers important.
- Ancak aynı zamanda önemli olduğunu düşündüğü bazı hususların da altını çizmektedir.
- We do not therefore consider this amendment to be necessary.
- Bu nedenle bu değişikliğin gerekli olduğunu düşünmüyoruz.
- I would ask you to consider postponing that debate until later tonight.
- Bu tartışmayı bu gecenin ilerleyen saatlerine ertelemeyi düşünmenizi rica ediyorum.
- The Committee on Petitions considers this report to be extremely important.
- Dilekçe Komitesi bu raporun son derece önemli olduğunu düşünmektedir.
- The Commission considers that we need to exchange best practices, and to exchange information.
- Komisyon, en iyi uygulamaları paylaşmamız ve bilgi alışverişinde bulunmamız gerektiğini düşünmektedir.
- We consider that 60 amendments have to be rejected.
- 60 değişikliğin reddedilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
- We consider that, if the Convention offered options at Thessaloniki, this would prove that its job is unfinished.
- Konvansiyon'un Selanik'te seçenekler sunması halinde bunun işinin bitmediğini kanıtlayacağını düşünüyoruz.
- Our Presidency considers that the Balkans are not some far off place.
- Dönem Başkanlığımız Balkanların uzak bir yer olmadığını düşünmektedir.
- I hope this House will consider supporting it.
- Umarım bu Meclis bunu desteklemeyi düşünür.
- Consider the stock exchanges in the United States today, where it can be seen that it does not work.
- Bugün Amerika Birleşik Devletleri'ndeki borsaları düşünün, burada işe yaramadığı görülebilir.
- The Council is prepared to assist in the talks, but only if the parties consider it would be useful.
- Konsey görüşmelere yardımcı olmaya hazırdır, ancak taraflar bunun faydalı olacağını düşünürlerse.
- I consider Amendment No 59 to Article 110a to be problematic.
- Madde 110a'ya ilişkin 59 No.lu Değişikliğin sorunlu olduğunu düşünüyorum.
- I consider this to be the wrong way forward for several reasons.
- Bunun birkaç nedenden ötürü yanlış bir yol olduğunu düşünüyorum.
- My Group, on the other hand, considers the principle of equality sacrosanct.
- Öte yandan Grubum, eşitlik ilkesinin kutsal olduğunu düşünmektedir.
- The Commission considers that zero immigration is neither realistic nor justified.
- Komisyon sıfır göçün ne gerçekçi ne de haklı olduğunu düşünmektedir.
- Therefore we cannot consider imposing science and technology as a means of development.
- Bu nedenle, bilim ve teknolojiyi bir kalkınma aracı olarak dayatmayı düşünemeyiz.
- I consider it necessary to press very hard for a solution for the traffic sector in particular.
- Özellikle trafik sektörüne yönelik bir çözüm için çok sıkı bir baskı yapılması gerektiğini düşünüyorum.
- I also consider the agreement reached on the Savary report to be very important.
- Savary raporu üzerinde varılan anlaşmanın da çok önemli olduğunu düşünüyorum.
- I consider this to be the wrong way forward for several reasons.
- Bunun çeşitli nedenlerden dolayı ileriye dönük yanlış bir yol olduğunu düşünüyorum.
- We must consider why there is a lack of productive public and private investment.
- Üretken kamu ve özel sektör yatırımlarının neden eksik olduğunu düşünmeliyiz.
- We consider the competition policy to be responsible for all this and are totally opposed to it.
- Tüm bunların sorumlusunun rekabet politikası olduğunu düşünüyoruz ve buna tamamen karşıyız.
- I consider them entirely legitimate.
- Bunların tamamen meşru olduğunu düşünüyorum.
- First of all, you said that we should consider registering these countries.
- Öncelikle, bu ülkeleri kayıt altına almayı düşünmemiz gerektiğini söylediniz.
- That is why it is really important for us to consider what we want to stand up for.
- Bu nedenle neyi savunmak istediğimizi düşünmek bizim için gerçekten önemli.
- I consider this to be the most decisive factor, and I would say that this is the weakest point at the moment.
- Bunun en belirleyici faktör olduğunu düşünüyorum ve şu anda en zayıf noktanın da bu olduğunu söyleyebilirim.
- I consider the rapporteur's proposal that priorities should be set an extremely sensible one.
- Raportörün önceliklerin belirlenmesi gerektiği yönündeki önerisinin son derece mantıklı olduğunu düşünüyorum.
- We will have to consider how to implement it and we can do so together.
- Bunu nasıl uygulayacağımızı düşünmemiz gerekecek ve bunu birlikte yapabiliriz.
- The Commission considers this to be the most cost-effective approach.
- Komisyon bunun en uygun maliyetli yaklaşım olduğunu düşünmektedir.
- Our committee considers that education, culture and sport are major factors of social inclusion.
- Komitemiz eğitim, kültür ve sporun sosyal içermenin başlıca faktörleri olduğunu düşünmektedir.
- We all consider the food law a major step forward for the protection of human health.
- Hepimiz gıda yasasının insan sağlığının korunması için atılmış önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz.
- When you consider the full implications, what he has achieved has been quite phenomenal.
- Tüm sonuçları düşünüldüğünde, başardığı şey oldukça olağanüstüdür.
- To achieve this we need to consider creating a European public media space.
- Bunu başarmak için bir Avrupa kamu medya alanı yaratmayı düşünmeliyiz.
- Unlike freight, I do not consider the liberalisation of passenger services to be an absolute priority.
- Yük taşımacılığının aksine, yolcu hizmetlerinin serbestleştirilmesinin mutlak bir öncelik olduğunu düşünmüyorum.
- For this reason, the Commission considers the proposal to be unnecessary.
- Bu nedenle, Komisyon teklifin gereksiz olduğunu düşünmektedir.
- You always need to consider what would happen if we cannot achieve anything and the Constitutional Treaty fails.
- Her zaman, hiçbir şey elde edemezsek ve Anayasal Antlaşma başarısız olursa ne olacağını düşünmeniz gerekir.
- Would the Commission consider setting up a study?
- Komisyon bir çalışma başlatmayı düşünür mü?
- That is something I do not consider falls within the EU’s area of competence.
- Bu konunun AB'nin yetki alanına girdiğini düşünmüyorum.
- I consider Annex XV to be a direct infringement of Parliament's rights.
- Ek XV'in Parlamento'nun haklarını doğrudan ihlal ettiğini düşünüyorum.
- We support the Commission's review proposal, but do consider it to be too restricted.
- Komisyon'un gözden geçirme önerisini destekliyoruz, ancak bunun çok kısıtlı olduğunu düşünüyoruz.
- I consider this to be very encouraging news.
- Bunun çok cesaret verici bir haber olduğunu düşünüyorum.
- I therefore also consider the obligation for annual craft inspections to be unnecessary.
- Bu nedenle yıllık tekne denetimleri yükümlülüğünün de gereksiz olduğunu düşünüyorum.
- It is certainly far too little when you consider the imminent enlargement of the European Union.
- Avrupa Birliği'nin yakın zamanda genişleyeceği düşünüldüğünde bu kesinlikle çok azdır.
- I consider it our duty to look for therapies for diseases that are still considered incurable.
- Hâlâ tedavisi mümkün olmadığı düşünülen hastalıklar için tedavi yolları aramanın görevimiz olduğunu düşünüyorum.
- The Commission itself, as a body, must consider where the responsibility lies here.
- Komisyonun kendisi, bir organ olarak, burada sorumluluğun nerede olduğunu düşünmelidir.
- I consider that we need efforts of a completely different magnitude.
- Tamamen farklı büyüklükte çabalara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
- I therefore also consider the obligation for annual craft inspections to be unnecessary.
- Bu nedenle, yıllık tekne denetimleri yükümlülüğünün de gereksiz olduğunu düşünüyorum.
- Some Member States consider the proposal too expensive.
- Bazı Üye Devletler, önerinin çok pahalı olduğunu düşünmektedir.
- We consider that the EUR 5 000 limit is very low.
- 5.000 Avro'luk limitin çok düşük olduğunu düşünüyoruz.
- Let us consider that Parliament is deciding on a text which dates from 1976.
- Parlamentonun 1976 tarihli bir metin üzerinde karar verdiğini düşünelim.
- We consider the Charter of Fundamental Rights to be a success.
- Temel Haklar Şartı'nın başarılı olduğunu düşünüyoruz.
- However, the Commission does not consider the policy to be feasible.
- Ancak, Komisyon bu politikanın uygulanabilir olduğunu düşünmemektedir.
- I did not participate in the vote as I consider this to be a serious issue.
- Bunun ciddi bir mesele olduğunu düşündüğüm için oylamaya katılmadım.
- This meant, therefore, that when the ban on aircraft created problems, we had to consider new measures.
- Bu nedenle, uçak yasağı sorun yarattığında yeni tedbirler düşünmek zorunda kaldık.
- I consider that to be a modern concept.
- Bunun modern bir kavram olduğunu düşünüyorum.
- I, too, consider this to be a satisfactory, significant report.
- Ben de bunun tatmin edici ve önemli bir rapor olduğunu düşünüyorum.
- The Commission considers it of the utmost importance for the proposal to be rapidly adopted.
- Komisyon, teklifin hızla kabul edilmesinin son derece önemli olduğunu düşünmektedir.
- We have come to a conclusion which I consider to be a second-best solution.
- İkinci en iyi çözüm olduğunu düşündüğüm bir sonuca vardık.
- Consider the situation in Algeria, with the plague crisis.
- Cezayir'deki veba kriziyle ilgili durumu düşünün.
- I appeal to you to consider making a proposal on this.
- Sizden bu konuda bir teklifte bulunmayı düşünmenizi rica ediyorum.
- We consider it important that all these independent agencies should be accountable to Parliament.
- Tüm bu bağımsız kurumların Parlamentoya karşı sorumlu olmasının önemli olduğunu düşünüyoruz.
- Does the Commission not consider its own failure to act to be clearly in breach of the Treaty?
- Komisyon, kendi eylemsizliğinin Antlaşmayı açıkça ihlal ettiğini düşünmüyor mu?
- On the other hand, I am glad that there have been amendments on three issues I consider to be essential to the report.
- Öte yandan, raporda önemli olduğunu düşündüğüm üç konuda değişiklik yapılmış olmasından memnuniyet duyuyorum.
- We support the Commission's review proposal, but do consider it to be too restricted.
- Komisyon'un gözden geçirme önerisini destekliyoruz ancak çok kısıtlı olduğunu düşünüyoruz.
- I consider it important that the candidate countries should not flag in their efforts to integrate in this respect.
- Aday ülkelerin bu konuda entegrasyon çabalarında geri adım atmamalarının önemli olduğunu düşünüyorum.
- I consider increased research into non-nuclear energy sources to be imperative.
- Nükleer olmayan enerji kaynaklarına yönelik araştırmaların artırılmasının zorunlu olduğunu düşünüyorum.
- What steps will it consider taking in the short and long term?
- Kısa ve uzun vadede ne gibi adımlar atmayı düşünüyor?
- I believe that we need to consider now how we are to manage the organisational requirements.
- Organizasyonel gereklilikleri nasıl yöneteceğimizi şimdiden düşünmemiz gerektiğine inanıyorum.
- I would like to give you an example of what I consider to be unacceptable.
- Size kabul edilemez olduğunu düşündüğüm bir örnek vermek istiyorum.
- I do not consider this appropriate and I think it should be corrected.
- Bunu uygun bulmuyorum ve düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum.
- The only real connection is that they are both things we consider to be desirable.
- Aralarındaki tek gerçek bağlantı, her ikisinin de arzu edilir olduğunu düşündüğümüz şeyler olması.
- This is not because we do not consider ethical standards to be important.
- Bunun nedeni etik standartların önemli olduğunu düşünmememiz değildir.
- The Commission considers this to be a significant number and that the hotlines give good value for money.
- Komisyon bunun önemli bir rakam olduğunu ve yardım hatlarının verilen paranın karşılığını verdiğini düşünmektedir.
- Of course, passengers would often consider it more important that a solution be found than compensation be paid.
- Elbette, yolcular genellikle bir çözüm bulunmasının tazminat ödenmesinden daha önemli olduğunu düşüneceklerdir.
- However, the FAO considers that Congo has the potential to feed some 2 billion people.
- Ancak FAO Kongo'nun yaklaşık 2 milyar insanı besleyebilecek potansiyele sahip olduğunu düşünmektedir.
- We should consider similar aid to that given to Turkey.
- Türkiye'ye verilene benzer bir yardımı düşünmeliyiz.
- The giant Nokia, for example, considers them to be very important.
- Örneğin dev Nokia, bunların çok önemli olduğunu düşünüyor.
- We must also consider how to improve the integration of legal immigrants in the labour market.
- Yasal göçmenlerin işgücü piyasasına entegrasyonunu nasıl geliştirebileceğimizi de düşünmeliyiz.
- Regrettably, three of the committee's amendments that I consider to be important were rejected or altered.
- Ne yazık ki, komitenin önemli olduğunu düşündüğüm üç değişiklik önerisi reddedilmiş ya da değiştirilmiştir.
- We consider the Commission's proposal to be well balanced.
- Komisyon'un teklifinin iyi dengelenmiş olduğunu düşünüyoruz.
- What measures does it consider should be adopted to support the UN’s action in Iraq?
- BM'nin Irak'taki faaliyetlerini desteklemek için ne gibi tedbirler alınması gerektiğini düşünüyor?
- It all depends on what we consider the objectives to be.
- Her şey, hedeflerin ne olduğunu düşündüğümüze bağlıdır.
- Would the Commission consider setting up a study?
- Komisyon bir çalışma yapmayı düşünür mü?
- I personally consider that it is very important that the Community ratify the convention as quickly as possible.
- Ben şahsen Topluluğun sözleşmeyi mümkün olan en kısa sürede onaylamasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
- Consider, if you will, that these 600 detainees include five or six who have done nothing.
- İsterseniz, bu 600 tutuklunun içinde hiçbir şey yapmamış beş ya da altı kişinin de olduğunu düşünün.
- We support all these amendments, in particular Amendment No 14, which we consider to be very positive.
- Tüm bu değişiklikleri, özellikle de çok olumlu olduğunu düşündüğümüz 14 numaralı değişikliği destekliyoruz.
- Others consider going under the knife just to achieve fast results.
- Bazıları ise hızlı sonuçlar elde etmek için bıçağın altına girmeyi düşünüyor.
- Lisa, you may want to consider using a stronger deodorant.
- Lisa, daha güçlü bir deodorant kullanmayı bir düşün istersen.
- Others consider going under the knife just to achieve fast results.
- Kimi de hemen sonuç almak için bıçak altına yatmayı düşünüyor.
- Most people consider me to be cold.
- Çoğu insan soğukkanlı olduğumu düşünür.
- Give him the opportunity to consider what he gave up.
- Ona nelerden vazgeçtiğini düşünme fırsatı verin.
- Give him the opportunity to consider what he gave up.
- Ona nelerden vazgeçtiğini düşünme şansı tanıyın.
- Consider your dog as a human being when picking a tent.
- Çadır seçerken köpeğinizi bir insan gibi düşünün.
- My partner talked earlier about an evolving Human Being and gave you some things to consider.
- Partnerim daha önce evrim geçiren bir İnsan Varlığından bahsetti ve size düşünmeniz gereken bazı şeyler verdi.
- Others consider going under the knife just to achieve fast results.
- Diğerleri hızlı sonuç almak için bıçak altına yatmayı düşünüyor.
- Since we're trying to work together, maybe you could consider taking these things off.
- Birlikte çalışmayı denediğmize göre, belki bunları çıkarmayı düşünebilirsin.
- Lisa, you may want to consider using a stronger deodorant.
- Lisa, daha güçlü bir deodorant kullanmayı düşünebilirsin.
- Consider turning off the television during mealtime and interacting with one another instead.
- Yemek sırasında televizyonu kapatmayı ve bunun yerine birbirinizle etkileşime geçmeyi düşünün.
- We consider Tom honest.
- Tom'un dürüst biri olduğunu düşünüyoruz.
- The chairperson should consider the minority opinion.
- Başkan azınlık görüşünü düşünmeli.
- Tom said he'd never consider doing that.
- Tom bunu yapmayı hiç düşünmeyeceğini söyledi.
- Which of these do you consider your best painting?
- Bunlardan hangisini en iyi tablon olarak düşünüyorsun?
- I had to consider what might happen.
- Ne olabileceğini düşünmek zorundaydım.
- I want you to consider this proposal.
- Bu öneriyi düşünmeni istiyorum.
- That's something we should probably consider.
- Muhtemelen düşünmemiz gereken bir şey.
- I don't consider this to be important.
- Bunun önemli olduğunu düşünmüyorum.
- That's something we may consider.
- Bu düşünebileceğimiz bir şey.
- Would you ever consider dating your best friend's ex-boyfriend?
- En iyi arkadaşınızın eski erkek arkadaşıyla çıkmayı düşünür müydünüz?
- You should seriously consider doing that.
- Bunu yapmayı ciddi olarak düşünmelisin.
- We consider her to be honest.
- Onun dürüst olduğunu düşünüyoruz.
- I'd like you to consider joining our club.
- Kulübümüze katılmayı düşünmeni istiyorum.
- Mosquitoes consider human beings a dangerous but necessary source of nutrition.
- Sivrisinekler insan oğlunu tehlikeli fakat gerekli bir beslenme kaynağı olarak düşünüyorlar.
- Let's consider the worst that could happen.
- Olabilecek en kötü ihtimali düşünelim.
- I'd definitely consider doing this again.
- Kesinlikle bunu tekrar yapmayı düşünürdüm.
- They consider him a highly qualified employee.
- Onu hayli nitelikli bir çalışan olarak düşünüyorlar.
- They consider him a hero.
- Onun bir kahraman olduğunu düşünüyorlar.
- Do you want to consider another possibility?
- Başka bir olasılığı düşünmek ister misiniz?
- We'd never consider that.
- Biz onu asla düşünmeyiz.
- Another thing to consider is the payment.
- Düşünülmesi gereken bir diğer şey de ödeme.
- I have to consider every possibility.
- Her olasılığı düşünmek zorundayım.
- We have a lot of things to consider.
- Düşünmemiz gereken çok şey var.
- I consider Tom a good friend.
- Tom'u iyi bir arkadaş olarak düşünüyorum.
- I doubt that Tom would ever consider leaving his wife.
- Tom'un karısını terk etmeyi düşüneceğinden şüpheliyim.
- They consider him unfit for the job.
- Onun iş için uygun olmadığını düşünüyorlar.
- I don't think that we should even consider doing that.
- Bizim bile onu yapmayı düşünmemiz gerektiğini sanmıyorum.
- She would not deign to consider such an offer.
- Böyle bir teklifi düşünmeye tenezzül etmezdi.
- It's unlikely that the boss would consider giving Tom a raise.
- Patronun Tom'a zam yapmayı düşünmesi olası değil.
- Tom must consider carefully whether he really wants a divorce or not.
- Tom gerçekten boşanmak isteyip istemediğini dikkatlice düşünmelidir.
- Consider yourselves my prisoners.
- Kendinizi benim tutsaklarım olarak düşünün.
- Tom said he'd consider my idea.
- Tom fikrimi düşüneceğini söyledi.
- I consider myself one of you.
- Kendimi sizden biri olarak düşünüyorum.
- Do you want to consider another possibility?
- Başka bir ihtimal düşünmek ister misiniz?
- I didn't even consider what Tom might want to do.
- Tom'un ne yapmak isteyebileceğini düşünmedim bile.
- She urged him to consider the request.
- Talebi düşünmesi için onu teşvik etti.
- Do you consider yourself to be a lucky person?
- Kendini şanslı bir kişi olarak mı düşünüyorsun?
- They consider him unfit for that job.
- O iş için onun yetersiz olduğunu düşünüyorlar.
- You should consider running for office.
- Aday olmayı düşünmelisin.
- You should seriously consider applying for that job.
- O iş için başvurmayı ciddi olarak düşünmen gerekir.
- We all consider your idea to be impractical.
- Hepimiz fikrinizin pratik olmadığını düşünüyoruz.
- I want you to consider this.
- Bunu düşünmeni istiyorum.
- No matter how much I consider it I do not understand.
- Onu ne kadar düşünürsem düşüneyim anlamıyorum.
- What kinds of things would make you consider getting a divorce?
- Ne tür şeyler boşanmayı düşündürür?
- Consider me your friend.
- Beni senin arkadaşın olarak düşün.
- I think we should really consider Tom's proposal.
- Bence Tom'un teklifini gerçekten düşünmeliyiz.
- Many people consider a high salary to be a condition for success.
- Birçok insan yüksek maaşın başarı için bir koşul olduğunu düşünür.
- I would never consider building a house in this area.
- Bu bölgede bir ev inşa etmeyi asla düşünmezdim.
- Tom took a moment to consider the consequences.
- Tom sonuçları düşünmek için biraz zaman ayırdı.
- You must consider it before you answer.
- Cevap vermeden önce düşünmelisiniz.
- We should consider a combined effort.
- Ortak bir çaba göstermeyi düşünmeliyiz.
- You should seriously consider finding a new job.
- Yeni bir iş bulmayı ciddi olarak düşünmelisin.
- I consider this to be a good initiative.
- Bunun iyi bir girişim olduğunu düşünüyorum.
- You must consider your health.
- Kendi sağlığını düşünmelisin.
- Perhaps we should consider what would happen if we don't do this.
- Belki de bunu yapmazsak ne olacağını düşünmeliyiz.
- She will consider this.
- O bunu düşünecek.
- We'd like to consider that.
- Bunu düşünmek isteriz.
- We consider Tom to be honest.
- Biz Tom'un dürüst olduğunu düşünüyoruz.
- This is an option to consider.
- Bu düşünülmesi gereken bir seçenek.
- Tom seems to be unwilling to even consider the possibility that he is wrong.
- Tom yanılıyor olma ihtimalini bile düşünmek istemiyor gibi görünüyor.
- We should consider moving to a safer location.
- Daha güvenli bir yere taşınmayı düşünmeliyiz.
- Please consider the environment - do you really need to print this email?
- Lütfen çevreyi düşünün; bu e-postayı gerçekten yazdırmanız gerekiyor mu?
- They will consider this.
- Bunu düşünecekler.
- Did you consider other alternatives?
- Başka alternatifleri düşündün mü?
- Let's consider the worst that could happen.
- Olabilecek en kötü şeyi düşünelim.
- Another thing to consider is the payment.
- Düşünülecek diğer şey ödemedir.
- Would you ever consider going out with someone like me?
- Benim gibi biriyle çıkmayı düşünür müydün?
- You should seriously consider finding a new job.
- Yeni bir iş bulmayı ciddi ciddi düşünmelisin.
- Consider the problem again.
- Sorunu tekrar düşünün.
- We must consider the question from every aspect.
- Biz, sorunu her yönden düşünmeliyiz.
- We must consider what to do next.
- Gelecek sefer ne yapacağımızı düşünmeliyiz.
- How many languages do you consider yourself fluent in?
- Akıcı olarak konuşabildiğini düşündüğün kaç dil var?
- Would you consider marrying someone who hasn't graduated from high school?
- Liseden mezun olmamış biriyle evlenmeyi düşünür müsün?
- We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments.
- Silahlanma için bu kadar büyük meblağları karşılayıp karşılayamayacağımız sorusunu düşünmeliyiz.
- Would you ever consider dating your best friend's ex-boyfriend?
- Hiç en iyi arkadaşının eski erkek arkadaşı ile çıkmayı düşünür müsünüz?
- Consider the possibility.
- Olasılıkları düşün.
- Would you at least consider my idea?
- En azından fikrimi düşünür müsün?
- Would you ever consider dating someone like me?
- Benim gibi biriyle çıkmayı düşünür müydün?
- Everyone considers Nomo a great pitcher.
- Herkes Nomo'un müthiş bir atıcı olduğunu düşünüyor.
- Do you consider yourself black?
- Kendini siyah düşünüyor musun?
- You should seriously consider going to college.
- Üniversiteye gitmeyi ciddi ciddi düşünmelisin.
- Let's consider what might happen.
- Ne olabileceğini düşünelim.
- We shouldn't even consider doing that.
- Bunu yapmayı düşünmemeliyiz bile.
- I have a few options to consider.
- Düşüneceğim birkaç seçeneğim var.
- Consider my request.
- Talebimi düşünün.
- I think we should consider doing something else.
- Bence başka bir şey yapmayı düşünmeliyiz.
- Some people consider it a waste of time to study languages such as Klingon, Interlingua and Esperanto.
- Bazı insanlar Klingon, Interlingua ve Esperanto gibi dilleri öğrenmenin zaman kaybı olduğunu düşünmektedir.
- Would you consider taking care of my children next Saturday?
- Gelecek cumartesi çocuklarıma bakmayı düşünür müsün?
- Just consider the possibility.
- Sadece olasılığı düşünün.
- The coach considers Bob a good player.
- Antrenör Bob'un iyi bir oyuncu olduğunu düşünüyor.
- I consider this to be a good initiative.
- Ben bunun iyi bir girişim olduğunu düşünüyorum.
- We have to consider the problem more carefully.
- Sorunu daha dikkatli düşünmeliyiz.
- I don't suppose you'd consider helping Tom.
- Tom'a yardım etmeyi düşüneceğinizi sanmıyorum.
- Tom needs to consider doing that.
- Tom bunu yapmayı düşünmeli.
- You'll consider this, won't you?
- Bunu düşüneceksin, değil mi?
- Would you ever consider getting a tattoo?
- Hiç dövme yaptırmayı düşünür müydünüz?
- Tom told me that I should consider retiring.
- Tom bana emekli olmayı düşünmem gerektiğini söyledi.
- That's a lot to consider.
- Düşünecek çok şey var.
- I wish you'd consider coming back to work for us.
- Keşke tekrar bizimle çalışmayı düşünsen.
- You must consider this problem as a whole.
- Bu sorunu bir bütün halinde düşünmelisiniz.
- I consider Fadil a pimp.
- Ben Fadıl'ın pezevenk olduğunu düşünüyorum.
- You must consider your health.
- Sağlığınızı düşünmelisiniz.
- We consider public libraries a legitimate citizen's right.
- Halk kütüphanelerinin meşru bir vatandaşlık hakkı olduğunu düşünüyoruz.
- Did you even consider hiring Tom?
- Tom'u işe almayı dahi düşündünüz mü?
- I had to consider what might happen.
- Neler olabileceğini düşünmek zorundaydım.
- I consider you my friend.
- Seni arkadaşım olarak düşünüyorum.
- He has a family to consider.
- Düşünmesi gereken bir ailesi var.
- You're the only one I'd consider going to Boston with.
- Boston'a birlikte gitmeyi düşüneceğim tek kişi sensin.
- Mary will consider this.
- Mary bunu düşünecek.
- There's a lot to consider.
- Düşünülmesi gereken çok şey var.
- Would you consider giving me a small loan?
- Bana küçük bir kredi vermeyi düşünür müsünüz?
- They consider him their best employee.
- Onu en iyi işçileri olarak düşünüyorlar.
- In everything, one should consider the end.
- Bir insan her şeyde sonunu düşünmeli.
- Tom considers Mary to be a heroine.
- Tom, Mary'nin bir kahraman olduğunu düşünüyor.
- You should seriously consider working here.
- Burada çalışmayı ciddi olarak düşünmelisin.
- He will consider this.
- O bunu düşünecek.
- Let's consider the worst that could happen.
- Olabilecek en kötü şeyleri düşünelim.
- We should consider this problem as a whole.
- Biz bu sorunu bir bütün olarak düşünmeliyiz.
- Consider adopting an older pet.
- Yaşlı bir hayvan edinmeyi düşünün.
- She would not deign to consider such an offer.
- Öyle bir teklifi düşünmeye tenezzül etmedi.
- You should seriously consider applying for that job.
- O işe başvurmayı ciddi ciddi düşünmelisin.
- We must consider all the options.
- Tüm seçenekleri düşünmeliyiz.
- Some people consider it a waste of time to study languages such as Klingon, Interlingua and Esperanto.
- Bazı insanlar Klingonca, Interlingua ve Esperanto gibi dilleri öğrenmenin zaman kaybı olduğunu düşünüyor.
- Consider the successes that have been achieved by tired, discouraged people who decided to give it one more try.
- Bir kez daha denemeye karar veren yorgun, cesareti kırılmış insanların elde ettiği başarıları düşünün.
- I consider paracetamol to be an ineffective medicine.
- Parasetamolün etkisiz bir ilaç olduğunu düşünüyorum.
- Are you sure you don't want to consider another option?
- Başka bir seçeneği düşünmek istemediğinden emin misin?
- That's something we may consider.
- O bizim düşünebileceğimiz bir şey.
- She will consider this.
- Bunu düşünecek.
- I think we should really consider Tom's proposal.
- Sanıyorum Tom'un önerisini gerçekten düşünmeliyiz.
- We should consider a combined effort.
- Kombine bir çaba düşünmeliyiz.
- I can't believe that you aren't at least willing to consider the possibility that there's another explanation.
- En azından başka bir açıklama olabileceği ihtimalini düşünmek istemediğinize inanamıyorum.
- Many people consider a high salary to be a condition for success.
- Birçok kişi yüksek maaşın başarı için bir şart olduğunu düşünüyor.
- They will consider this.
- Onlar bunu düşünecekler.
- We have a lot to consider.
- Düşünmemiz gereken çok şey var.
- Would you at least consider my idea?
- En azından benim fikrimi düşünür müsün?
- They consider him unfit for that job.
- Bu iş için uygun olmadığını düşünüyorlar.
- I wanted to ask Tom if he'd ever consider changing jobs.
- Tom'a iş değiştirmeyi düşünüp düşünmediğini sormak istedim.
- I doubt that Tom would ever consider driving such a small car.
- Tom'un bu kadar küçük bir araba kullanmayı düşüneceğinden şüpheliyim.
- He must consider carefully whether he really wants a divorce or not.
- Gerçekten boşanmak isteyip istemediğini dikkatlice düşünmeli.
- Let's consider a concrete example.
- Somut bir örnek düşünelim.
- You might want to consider buying some new tires for your car.
- Arabanız için yeni lastikler almayı düşünebilirsiniz.
- Consider it an emergency.
- Bunu acil bir durum olarak düşün.
- I'd consider buying that if you'd sell it to me for a reasonable price.
- Bunu bana makul bir fiyata satarsanız almayı düşünürüm.
- I wish you'd consider joining our team.
- Keşke takımımıza katılmayı düşünsen.
- Maybe Tom should consider the possibility that Mary has left him for good.
- Belki de Tom, Mary'nin onu temelli terk ettiği ihtimalini düşünmeli.
- If you consider yourself an Ossetian, you must learn your mother language.
- Kendinizi bir Oset olarak düşünürseniz, ana dilinizi öğrenmelisiniz.
- You should consider it.
- Bunu düşünmelisiniz.
- Consider the possibility.
- Olasılığı düşün.
- I had to consider Tom's proposal.
- Tom'un teklifini düşünmek zorundaydım.
- Would you at least consider my plan?
- Hiç olmazsa planımı düşünür müsün?
- Would you consider marrying someone who hasn't graduated from high school?
- Liseden mezun olmamış biriyle evlenmeyi düşünür müydünüz?
- That's something we should probably consider.
- Bu muhtemelen düşünmemiz gereken bir şey.
- I think we should consider Tom's offer a little more carefully.
- Bence Tom'un teklifini biraz daha dikkatli düşünmeliyiz.
- Consider the problem again.
- Problemi tekrar düşün.
- You should seriously consider majoring in music.
- Müzikte uzmanlaşmayı ciddi olarak düşünmelisin.
- In everything, one should consider the end.
- Her şeyde sonunu düşünmek gerekir.
- I wish you'd consider coming back home.
- Keşke eve dönmeyi düşünseydin.
- I'll give you a little more time to consider that.
- Bunu düşünmen için sana biraz daha zaman vereceğim.
- We should consider it.
- Bunu düşünmeliyiz.
- I doubt that Tom would ever consider asking Mary to marry him.
- Tom'un Mary'ye evlenme teklif etmeyi düşüneceğinden şüpheliyim.
- Let's consider the worst that could happen.
- En kötü ihtimalleri düşünelim.
- In order to understand the present, one has to consider the past.
- Bugünü anlamak için geçmişi düşünmek gerekir.
- Something you might want to consider buying is a new briefcase.
- Yeni bir evrak çantası almayı düşünebilirsin.
- I don't suppose you'd consider helping Tom.
- Tom'a yardım etmeyi düşündüğünü sanmıyorum.
- This is something else to consider.
- Bu da düşünülmesi gereken başka bir şey.
- They're going to consider it a great injustice.
- Onlar bunu büyük bir haksızlık olarak düşünecekler.
- You should consider studying French.
- Fransızca öğrenmeyi düşünmelisin.
- I'll consider that possibility.
- Bu olasılığı düşüneceğim.
- Tom seriously has to consider doing that.
- Tom ciddi olarak bunu yapmayı düşünüyor.
- Many Hindus consider Sanskrit to be the language of the gods.
- Birçok Hindu, Sanskritçeyi Tanrıların dili olarak düşünmektedir.
- Everyone considers him to be honest.
- Herkes onun dürüst olduğunu düşünüyor.
- I'll consider it.
- Bunu düşüneceğim.
- We'd like to consider that.
- Onu düşünmek istiyoruz.
- Consider it.
- Bunu bir düşün.
- Why not consider Tom for the job?
- İş için neden Tom'u düşünmüyoruz?
- Would you at least consider my plan?
- En azından planımı düşünür müsün?
- Let's consider what might happen.
- Neler olabileceğini düşünelim.
- Scientists consider the invention to be important.
- Bilim insanları bu buluşun önemli olduğunu düşünüyorlar.
- We must consider what to do next.
- Bundan sonra ne yapacağımızı düşünmeliyiz.
- We'd never consider that.
- Bunu asla düşünmeyiz.
- There's a lot to consider.
- Düşünecek çok şey var.
- Tom did not consider that he was responsible for his brother's behaviour.
- Tom, kardeşinin davranışlarından kendisinin sorumlu olduğunu düşünmüyordu.
- Please do what you consider necessary.
- Lütfen gerekli olduğunu düşündüğün şeyi yap.
- Tom refused to even consider my plan.
- Tom planımı düşünmeyi bile reddetti.
- You should seriously consider majoring in music.
- Müzik konusunda uzmanlaşmayı ciddi olarak düşünmelisin.
- Tom seriously has to consider doing that.
- Tom bunu yapmayı ciddi ciddi düşünmeli.
- Which of your songs do you consider your best?
- Şarkılarınızdan hangisinin en iyisi olduğunu düşünüyorsunuz?
- Tom wouldn't even consider our offer.
- Tom teklifimizi düşünmedi bile.
- It's unlikely that anyone besides Tom would consider taking that job.
- Tom'dan başka birinin bu işi almayı düşünmesi olası değil.
- We consider him to be honest.
- Biz onun dürüst olduğunu düşünüyoruz.
- I have something I want you to consider.
- Düşünmeni istediğim bir şey var.
- Consider this a warning, Tom.
- Bunu bir uyarı olarak düşün, Tom.
- You should consider the problem before coming to a decision.
- Bir karara varmadan önce sorunu düşünmelisin.
- Consider your options carefully.
- Seçeneklerini dikkatli düşün.
- I consider the price too low.
- Fiyatın çok düşük olduğunu düşünüyorum.
- Consider the following scenario.
- Aşağıdaki senaryoyu düşünün.
- I consider him to be an excellent teacher.
- Onun mükemmel bir öğretmen olduğunu düşünüyorum.
- Tom had hoped that Mary might consider having dinner with him.
- Tom, Mary'nin onunla akşam yemeği yemeyi düşünebileceğini ummuştu.
- I wanted to ask Tom if he'd ever consider changing jobs.
- Tom'a hiç iş değiştirmeyi düşünüp düşünmediğini sormak istedim.
- We will only consider placing an order if you reduce the price by 5%.
- Sadece fiyatı %5 düşürürseniz sipariş vermeyi düşünürüz.
- I'm wondering whether Tom would ever consider helping me with my homework.
- Tom'un ödevlerimde bana yardım etmeyi düşünüp düşünmeyeceğini merak ediyorum.
- We consider him to be honest.
- Onun dürüst olduğunu düşünüyoruz.
- Consider the following facts.
- Aşağıdaki gerçekleri düşünün.
- I'm wondering whether Tom would ever consider helping me with my homework.
- Tom'un ödevime yardım etmeyi düşünüp düşünmeyeceğini merak ediyorum.
- I don't consider Milton as good as Dante.
- Milton'un Dante kadar iyi olduğunu düşünmüyorum.
- We should consider Tom's suggestion.
- Tom'un önerisini düşünmemiz gerek.
- Tom is giving us time to consider his offer.
- Tom teklifini düşünmemiz için bize zaman veriyor.
- You should consider the problem before coming to a decision.
- Bir karara varmadan önce sorunu düşünmelisiniz.
- It's unlikely that the boss would consider giving Tom a raise.
- Patronun Tom'a zam vermeyi düşünmesi pek olası değil.
- Most people consider murder wrong.
- Çoğu insan cinayetin yanlış olduğunu düşünür.
- I have a few options to consider.
- Düşünmem gereken birkaç seçenek var.
- What does Tom consider to be the most important point?
- Tom en önemli noktanın ne olduğunu düşünüyor?
- Tom hoped that Mary would consider visiting a few art museums with him.
- Tom Mary'nin kendisiyle birlikte birkaç sanat müzesini ziyaret etmeyi düşüneceğini umuyordu.
- Tom told me that I should consider resigning.
- Tom bana istifa etmeyi düşünmem gerektiğini söyledi.
- What do you consider your greatest achievement?
- En büyük başarınızın ne olduğunu düşünüyorsunuz?
- You should seriously consider doing that.
- Onu yapmayı ciddi olarak düşünmelisin.
- I didn't even consider that.
- Bunu düşünmedim bile.
- Would you ever consider dating someone like me?
- Hiç benim gibi biriyle flört etmeyi düşünür müsün?
- We can consider that.
- Bunu düşünebiliriz.
- You should seriously consider studying abroad.
- Yurtdışında eğitim görmeyi ciddi biçimde düşünmelisin.
- No matter how much I consider it I do not understand.
- Ne kadar düşünürsem düşüneyim anlamıyorum.
- I want you to consider this proposal.
- Bu teklifi düşünmeni istiyorum.
- I consider that a good thing.
- Onu iyi bir şey olarak düşünüyorum.
- I consider this temporary.
- Bunun geçici olduğunu düşünüyorum.
- Would you consider giving me a small loan?
- Bana küçük bir borç vermeyi düşünür müsünüz?
- I wish you'd consider joining our team.
- Keşke ekibimize katılmayı düşünsen.
- I wish you'd consider coming back home.
- Keşke eve geri gelmeyi düşünsen.
- You may want to consider postponing your trip to Boston.
- Boston seyahatini ertelemeyi düşünebilirsin.
- We should consider it.
- Onu düşünmemiz gerekir.
- You should seriously consider going to college.
- Üniversiteye gitmeyi ciddi şekilde düşünmen gerekir.
- Did you even consider hiring Tom?
- Tom'u işe almayı hiç düşündün mü ki?
- I had to consider Tom's proposal.
- Tom'un önerisini düşünmek zorunda kaldım.
- Would you consider taking care of my children next Saturday?
- Gelecek Cumartesi benim çocuklarıma bakmayı düşünür müsünüz?
- I don't consider Tom a great man.
- Tom'un büyük bir adam olduğunu düşünmüyorum.
- We consider that a serious problem.
- Biz onun ciddi bir sorun olduğunu düşünüyoruz.
- Would you consider this a good proposal?
- Bunun iyi bir öneri olduğunu düşünür müsünüz?
- You should really consider joining the marijuana growers union.
- Esrar Yetiştiricileri Birliği'ne katılmayı cidden düşünmelisin.
- Tom hoped that Mary would consider visiting a few art museums with him.
- Tom, Mary'nin onunla birlikte birkaç sanat müzesini ziyaret etmeyi düşüneceğini umuyor.
- I doubt that Tom would ever consider going to Australia.
- Tom'un Avustralya'ya gitmeyi düşüneceğinden şüpheliyim.
- Why do you consider that event important?
- Neden o olayın önemli olduğunu düşünüyorsun?
- We have to consider the problem in the light of cultural differences.
- Biz problemi kültürel farklılıklar ışığında düşünmek zorundayız.
- We shouldn't even consider doing that.
- Bunu yapmayı düşünmemeliydik bile.
- I consider the price too low.
- Ben fiyatın fazla düşük olduğunu düşünüyorum.
- You should consider running for office.
- Adaylığını koymayı düşünmelisin.
- Do you think Tom would consider dating my younger sister?
- Sence Tom küçük kız kardeşimle çıkmayı düşünür mü?
- You should consider moving to Boston.
- Boston'a taşınmayı düşünmelisin.
- We consider Tom to be honest.
- Tom'un dürüst olduğunu düşünüyoruz.
- I'd consider buying that if you'd sell it to me for a reasonable price.
- Bunu bana makul bir fiyatla satarsan onu almayı düşünürüm.
- They consider it a mistake for Jim to travel alone in Africa.
- Onlar Jim'in Afrika'da tek başına seyahat etmesinin bir hata olduğunu düşünüyorlar.
- Tom is giving us time to consider his offer.
- Tom onun teklifini düşünmek için bize zaman veriyor.
- You should really consider joining the marijuana growers union.
- Marihuana yetiştiricileri birliğine katılmayı düşünmelisin.
- I doubt that Tom would ever consider selling his antique car.
- Tom'un antika arabasını satmayı düşüneceğinden şüpheliyim.
- We must consider these matters as a whole.
- Bu konuları bir bütün olarak düşünmeliyiz.
- He considers himself ill.
- O kendisinin hasta olduğunu düşünüyor.
- Consider others as yourself.
- Başkalarını da kendiniz gibi düşünün.
- I consider Tom to be responsible.
- Tom'un sorumlu olduğunu düşünüyorum.
- You should seriously consider studying abroad.
- Yurtdışında okumayı ciddi ciddi düşünmelisin.
- Would you consider marrying me?
- Benimle evlenmeyi düşünür müsünüz?
- You must consider it before you answer.
- Cevap vermeden önce bunu düşünmelisin.
- Why do some people consider it morally wrong to eat meat?
- Neden bazı insanlar et yemenin ahlaki açıdan yanlış olduğunu düşünür?
- Would you ever consider going out with someone like me?
- Hiç benim gibi biriyle çıkmayı düşünür müsün?
- Everyone considers Nomo a great pitcher.
- Herkes Nomo'nun harika bir atıcı olduğunu düşünüyor.
- I'd like some time to consider before I make a decision.
- Karar vermeden önce düşünmek için biraz zaman istiyorum.
- I consider her to be an honest woman.
- Onu dürüst bir kadın olarak düşünüyorum.
- I'd definitely consider doing this again.
- Bunu tekrar yapmayı kesinlikle düşünürdüm.
- If you really need a job, why don't you consider working for Tom?
- Eğer gerçekten bir işe ihtiyacın varsa, neden Tom için çalışmayı düşünmüyorsun?
- He must consider carefully whether he really wants a divorce or not.
- Boşanmayı gerçekten isteyip istemediğini iyice düşünmeli.
- Would you consider marrying me?
- Benimle evlenmeyi düşünür müsün?
- He will consider this.
- Bunu düşünecek.
- Why not consider Tom for the job?
- Neden Tom'u bu iş için düşünmüyorsun?
- Nobody considers Tom a cheapskate.
- Kimse Tom'un cimri olduğunu düşünmez.
- We should consider the problem from a child's point of view.
- Problemi bir çocuğun bakış açısıyla düşünmeliyiz.
- I consider her an honest woman.
- Ben onu dürüst bir kadın olarak düşünüyorum.
- Scientists consider the invention to be important.
- Bilim adamları buluşun önemli olduğunu düşünüyor.
- Tom needs to consider doing that.
- Tom'un bunu yapmayı düşünmesi gerek.
- We must always consider the feelings of others.
- Her zaman başkalarının duygularını düşünmeliyiz.
- Tom refused to even consider my suggestion.
- Tom benim teklifimi düşünmeyi bile reddetti.
- Let's consider my alternate plan.
- Alternatif planımı düşünelim.
- I consider Tom my friend.
- Tom'u arkadaşım olarak düşünüyorum.
- I would never consider building a house in this area.
- Ben bu alanda bir ev inşa etmeyi asla düşünmezdim.
- If you really need a job, why don't you consider working for Tom?
- Eğer gerçekten bir işe ihtiyacın varsa, niçin Tom için çalışmayı düşünmüyorsun?
- I don't think that we should even consider singing.
- Şarkı söylemeyi düşünmemiz gerektiğini bile sanmıyorum.
- They consider it a mistake for Jim to travel alone in Africa.
- Jim'in Afrika'da tek başına seyahat etmesinin bir hata olduğunu düşünüyorlar.
- I consider the matter closed.
- Konunun kapandığını düşünüyorum.
- We should consider the problem from a child's perspective.
- Problemi bir çocuğun bakış açısıyla düşünmeliyiz.
- Consider adopting an older pet.
- Yaşlı bir hayvan sahiplenmeyi düşünün.
- I have an idea I'd like you to consider.
- Düşünmenizi istediğim bir fikrim var.
- Consider the path.
- Yolu düşünün.
- Tom said he'd never consider doing that.
- Tom bunu yapmayı asla düşünmeyeceğini söyledi.
- You should consider studying French.
- Fransızca okumayı düşünmelisin.
- Why do you consider that event important?
- Bu olayın neden önemli olduğunu düşünüyorsun?
- I didn't consider the subject seriously.
- Konuyu ciddi olarak düşünmedim.
- You must consider what kind of work you want to do.
- Ne tür bir iş yapmak istediğinizi düşünmelisiniz.
- Tom will consider it.
- Tom bunu düşünecek.
- Why should I consider this?
- Bunu neden düşüneyim ki?
- Linda didn't even consider that she could be pregnant.
- Linda hamile olabileceğini düşünmedi bile.
- Would you consider this a good proposal?
- Bunun iyi bir teklif olduğunu düşünür müsün?
- Just consider the possibility.
- Sadece ihtimali düşün.
- Tom considers that a waste.
- Tom onu bir atık olarak düşünüyor.
- I doubt that Tom would ever consider going to Iraq.
- Tom'un Irak'a gitmeyi düşüneceğinden şüpheliyim.
- You're the only one I'd consider going to Boston with.
- Sen Boston'a birlikte gitmeyi düşündüğüm tek kişisin.
- You shouldn't even consider it.
- Bunu düşünmemelisin bile.
- I realize I may not be the most desirable man in the world, but I still hope you'll consider going out with me.
- Dünyadaki en çekici erkek olmadığımın farkındayım ama yine de benimle çıkmayı düşüneceğini umuyorum.
- I consider fruit to be the healthiest food.
- Meyvenin en sağlıklı yiyecek olduğunu düşünüyorum.
- We have a lot to consider.
- Düşünecek çok şeyimiz var.
- I can't believe that you aren't at least willing to consider the possibility of other alternatives.
- En azından diğer alternatifleri düşünmek istemediğine inanamıyorum.
- I wish you'd consider coming back to Boston.
- Keşke Boston'a dönmeyi düşünseydin.
- I consider Tom an idiot.
- Tom'un bir geri zekalı olduğunu düşünüyorum.
Show More (520)
|
2 |
consider |
görmek |
v. |
|
- I consider her my good friend.
- Onu iyi bir arkadaşım olarak görüyorum.
- The President-in-Office of the Council does not consider it appropriate to reply to the following question.
- Konsey Dönem Başkanı aşağıdaki soruya cevap vermeyi uygun görmemektedir.
- I would like to know from the Commission why it considers this undesirable now, after almost twenty years?
- Komisyon'un neredeyse yirmi yıl sonra neden şimdi bunu istenmeyen bir durum olarak gördüğünü öğrenmek istiyorum.
- This is why I consider this proposal to be a very important initiative for the internal market's future development.
- Bu nedenle bu teklifi iç pazarın gelecekteki gelişimi için çok önemli bir girişim olarak görüyorum.
- I really would consider that an avoidable piece of bureaucracy.
- Bunu gerçekten önlenebilir bir bürokrasi parçası olarak görüyorum.
- The statement called for the prompt release of those whom the Union considers to be prisoners of opinion.
- Açıklamada, Birlik'in düsünce suçu mahkumu olarak gördüğü kişilerin derhal serbest bırakılması çağrısında bulunuldu.
- I consider it a strength that all European medical organisations were united in their support of this policy.
- Tüm Avrupa tıp örgütlerinin bu politikayı desteklemekte birleşmiş olmalarını bir güç olarak görüyorum.
- What I consider most important is the fact that the framework conditions have been created for this Authority.
- En önemli gördüğüm husus, bu Kurum için çerçeve koşulların yaratılmış olmasıdır.
- The first would be to exaggerate our differences, while the second would be to consider them negligible.
- Birincisi farklılıklarımızı abartmak, ikincisi ise bunları önemsiz görmek olur.
- We will never consider it to be enough.
- Bunu asla yeterli görmeyeceğiz.
- We should not consider last year's reserves as an option; these had a negative impact on cod stocks.
- Geçen yılki rezervleri bir seçenek olarak görmemeliyiz; bunların morina rezervleri üzerinde olumsuz bir etkisi olmuştur.
- This independence leads them to be constantly critical towards the one they consider the boss.
- Bu bağımsızlık, onları patron olarak gördükleri kişiye karşı sürekli eleştirel olmaya itmektedir.
- I do not consider the current draft to be a compromise.
- Mevcut taslağı bir uzlaşma olarak görmüyorum.
- Commissioners should not be considered senior officials but rather politicians in office.
- Komisyon üyeleri üst düzey yetkililer olarak değil, görevdeki politikacılar olarak görülmelidir.
- We consider the Commission's initiative to be an important one.
- Komisyon'un girişimini önemli bir girişim olarak görüyoruz.
- Some consider the 20th century a century of war and bloodshed.
- Bazıları 20. yüzyılı bir savaş ve kan dökme yüzyılı olarak görmektedir.
- An approach strictly limited to criminal law cannot be considered sufficient in the fight against racism and xenophobia.
- Irkçılık ve yabancı düşmanlığı ile mücadelede sadece ceza hukuku ile sınırlı bir yaklaşım yeterli görülemez.
- We welcome the Commission's proposal, which we consider to be a genuine step forward.
- İleriye doğru atılmış gerçek bir adım olarak gördüğümüz Komisyon'un önerisini memnuniyetle karşılıyoruz.
- We have to consider this essentially a transitional piece of work.
- Bunu esasen bir geçiş dönemi çalışması olarak görmeliyiz.
- We all consider the food law a major step forward for the protection of human health.
- Hepimiz gıda yasasını insan sağlığının korunması için atılmış önemli bir adım olarak görüyoruz.
- Well, I consider that to be an honour for Europe.
- Ben bunu Avrupa için bir onur olarak görüyorum.
- I do believe that we Europeans should consider ourselves committed to and involved in this process.
- Biz Avrupalıların kendimizi bu sürece bağlı ve dahil olarak görmemiz gerektiğine inanıyorum.
- Some of us consider war inevitable, some of us do not.
- Bazılarımız savaşı kaçınılmaz görüyor, bazılarımız ise görmüyor.
- Has the Commission decided no longer to consider it a priority to resolve this issue?
- Komisyon artık bu sorunu çözmeyi bir öncelik olarak görmemeye mi karar verdi?
- Therefore, the creation of this code must be considered a long-term objective.
- Dolayısıyla bu kuralların oluşturulması uzun vadeli bir hedef olarak görülmelidir.
- We welcome the Commission's proposal, which we consider to be a genuine step forward.
- İleriye doğru atılmış gerçek bir adım olarak gördüğümüz Komisyonun önerisini memnuniyetle karşılıyoruz.
- We consider this kind of proposal to be a red herring.
- Bu tür bir öneriyi kırmızı bir ringa balığı olarak görüyoruz.
- I cannot support proposals for increased military cooperation, which I consider to be a national issue.
- Ulusal bir mesele olarak gördüğüm askeri işbirliğinin arttırılmasına yönelik önerileri destekleyemem.
- In this Chamber we are very frequently engaged in debating what we consider to be the great political issues.
- Bu Mecliste sık sık büyük siyasi meseleler olarak gördüğümüz konuları tartışıyoruz.
- I consider water to be a form of renewable energy, of course.
- Suyu elbette yenilenebilir bir enerji türü olarak görüyorum.
- The giant Nokia, for example, considers them to be very important.
- Örneğin dev Nokia bunları çok önemli görüyor.
- Well, I consider that to be an honour for Europe.
- Bunu Avrupa için bir onur olarak görüyorum.
- The leading group in America considers its own country to be the best in the world.
- Amerika'daki lider grup kendi ülkesini dünyanın en iyisi olarak görmektedir.
- We consider bans on food made to look like tobacco to be a case of unnecessary regulation.
- Tütüne benzeyen yiyeceklerin yasaklanmasını gereksiz bir düzenleme olarak görüyoruz.
- Some of us consider war inevitable, some of us do not.
- Bazılarımız savaşı kaçınılmaz görüyor, bazılarımız görmüyor.
- I really would consider that an avoidable piece of bureaucracy.
- Bunu gerçekten de önlenebilir bir bürokrasi parçası olarak görüyorum.
- I will not talk about codecision here, but this certainly does not mean I do not consider it important.
- Burada ortak karardan bahsetmeyeceğim, ancak bu kesinlikle bunu önemli görmediğim anlamına gelmiyor.
- The Commission is willing to lend its support should the French authorities consider it necessary and appropriate.
- Komisyon, Fransız makamlarının gerekli ve uygun görmesi halinde destek vermeye hazırdır.
- I consider myself to be a Dutch politician, not a European official.
- Kendimi Hollandalı bir siyasetçi olarak görüyorum, Avrupalı bir yetkili olarak değil.
- When we consider terrorism, we find that opinions develop fast.
- Terörizmi ele aldığımızda, fikirlerin hızlı geliştiğini görürüz.
- The latter are possibly considered to be more important than the former.
- Bu sonuncusu muhtemelen birincisinden daha önemli görülmektedir.
- Therefore, the creation of this code must be considered a long-term objective.
- Bu nedenle, bu kodun oluşturulması uzun vadeli bir hedef olarak görülmelidir.
- These accidents were considered to be the only drawback.
- Bu kazalar tek dezavantaj olarak görülüyordu.
- It is unacceptable that the police consider torture a normal means to an end.
- Polisin işkenceyi normal bir son olarak görmesi kabul edilemez.
- The Commission considers public participation in permit updates covered by Article 13 appropriate.
- Komisyon, 13. Madde kapsamındaki izin güncellemelerine halkın katılımını uygun görmektedir.
- We consider it as a joint objective.
- Biz bunu ortak bir hedef olarak görüyoruz.
- I do not consider it an abortifacient.
- Bunu bir abortifacient olarak görmüyorum.
- I consider myself to be a Dutch politician, not a European official.
- Ben kendimi Hollandalı bir politikacı olarak görüyorum, Avrupalı bir yetkili olarak değil.
- I consider it a much more important point that public support for the knowledge society is waning.
- Bilgi toplumuna yönelik kamu desteğinin azalmakta olduğunu çok daha önemli bir nokta olarak görüyorum.
- Spain and Portugal consider their islands in the Atlantic as remote regions.
- İspanya ve Portekiz Atlantik'teki adalarını uzak bölgeler olarak görmektedir.
- In the Middle Ages, Armenia was considered to be a major European power.
- Orta Çağ'da Ermenistan büyük bir Avrupa gücü olarak görülüyordu.
- Some consider the 20th century a century of war and bloodshed.
- Bazıları 20. yüzyılı bir savaş ve kan dökme yüzyılı olarak görüyor.
- I do not consider it an abortifacient.
- Ben bunu bir düşük ilacı olarak görmüyorum.
- When we consider terrorism, we find that opinions develop fast.
- Terörizmi ele aldığımızda, görüşlerin hızla geliştiğini görüyoruz.
- As long as fish are considered to be a common European resource, there will be no sense of ownership or responsibility.
- Balık Avrupa'nın ortak kaynağı olarak görüldüğü sürece, sahiplenme ya da sorumluluk duygusu olmayacaktır.
- He considers himself, in many ways, a truth teller.
- Kendisini birçok açıdan doğruyu söyleyen biri olarak görüyor.
- He considers himself, in many ways, a truth teller.
- Kendisini birçok bakımdan gerçeği söyleyen biri olarak görüyor.
- He considers himself, in many ways, a truth teller.
- Birçok bakımdan kendisini doğrucu davut olarak görüyor.
- Most people consider me to be cold.
- Çoğu insan beni soğukkanlı biri olarak görür.
- Most people consider me to be cold.
- Çoğu insan beni soğuk biri olarak görüyor.
- When I give talks, I consider myself firstly as a human being.
- Konuşma yaparken kendimi öncelikle bir insan olarak görüyorum.
- I consider you my friend.
- Seni arkadaşım olarak görüyorum.
- Which of these do you consider your best painting?
- Bunlardan hangisini en iyi resminiz olarak görüyorsunuz?
- I don't consider myself an idiot.
- Kendimi aptal olarak görmüyorum.
- I've always considered myself lucky.
- Kendimi hep şanslı gördüm.
- We consider that a serious problem.
- Bunu ciddi bir sorun olarak görüyoruz.
- I consider it my duty to help my parents.
- Aileme yardım etmeyi görevim olarak görüyorum.
- Tom Jackson was considered a great teacher.
- Tom Jackson harika bir öğretmen olarak görülürdü.
- SDA-people consider it their goal to prepare the world for the coming of Jesus Christ.
- Yedinci Gün Adventistleri, İsa'nın gelişine dünyayı hazırlamayı hedefleri olarak görüyor.
- Sami considered himself very smart.
- Sami kendini çok akıllı olarak görüyordu.
- If you consider yourself an Ossetian, you must learn your mother language.
- Kendinizi bir Oset olarak görüyorsanız, ana dilinizi öğrenmelisiniz.
- I consider myself very stupid.
- Kendimi çok aptal olarak görüyorum.
- The translators of the New Testament were considered heretics.
- Yeni Ahit'in çevirmenleri sapkın olarak görülüyordu.
- He is considered the prime suspect by the police.
- Polis tarafından baş şüpheli olarak görülüyor.
- I consider Tom to be a friend.
- Tom'u bir arkadaş olarak görüyorum.
- The disabled considered her their best advocate.
- Engelliler onu en iyi savunucuları olarak görürlerdi.
- What does he consider to be the most important point?
- En önemli nokta olarak neyi görüyor?
- Tom considers himself relatively lucky.
- Tom kendini oldukça şanslı görüyor.
- Some people consider Led Zeppelin the greatest band ever.
- Bazı insanlar Led Zeppelin'i gelmiş geçmiş en iyi grup olarak görüyor.
- Do you consider Tom a friend?
- Tom'u bir arkadaş olarak görüyor musun?
- Tom finally realized that Mary was never going to consider him her boyfriend.
- Tom sonunda Mary'nin onu asla erkek arkadaşı olarak görmeyeceğini anladı.
- I don't consider myself a victim.
- Kendimi kurban olarak görmüyorum.
- I've always considered you a close friend.
- Seni her zaman yakın bir arkadaş olarak gördüm.
- I consider life an inn where I have to wait until the stagecoach of the abyss arrives.
- Hayatı, cehennem arabası gelene kadar beklemem gereken bir han olarak görüyorum.
- I consider that a good thing.
- Bunu iyi bir şey olarak görüyorum.
- Do you consider yourself an easygoing person?
- Kendinizi uyumlu bir insan olarak görüyor musunuz?
- I consider Fadil a pimp.
- Fadıl'ı bir pezevenk olarak görüyorum.
- The leader considered him his personal enemy.
- Lider onu şahsi düşmanı olarak görüyordu.
- Mosquitoes consider human beings a dangerous but necessary source of nutrition.
- Sivrisinekler insanları tehlikeli ama gerekli bir besin kaynağı olarak görürler.
- Do you consider yourself a good guitarist?
- Kendini iyi bir gitarist olarak görüyor musun?
- I'd consider that a real favor.
- Onu gerçek bir iyilik olarak görürdüm.
- They consider him a hero.
- Onu bir kahraman olarak gördüler.
- I don't consider Tom a friend.
- Tom'u arkadaş olarak görmüyorum.
- I consider myself a good husband.
- Kendimi iyi bir koca olarak görüyorum.
- They considered Tom a hero.
- Onlar, Tom'u bir kahraman olarak görüyorlardı.
- I consider Tom handsome.
- Tom'u yakışıklı görüyorum.
- I consider myself quite lucky.
- Kendimi oldukça şanslı görüyorum.
- Tom considers himself fortunate.
- Tom kendini şanslı görüyor.
- Why would that be considered sexist?
- Bu neden cinsiyet ayrımcılığı olarak görülsün ki?
- I consider Tom one of my closest friends.
- Tom'u en yakın arkadaşlarımdan biri olarak görüyorum.
- Sami considered Layla as the perfect Muslim wife.
- Sami Leyla'yı ideal Müslüman bir eş olarak görüyordu.
- I consider Tom a mentor.
- Tom'u akıl hocası olarak görüyorum.
- I don't consider myself to be a good golfer.
- Kendimi iyi bir golfçü olarak görmüyorum.
- I consider Tom my best friend.
- Tom'u en iyi dostum olarak görüyorum.
- Aart considered all Muslims as terrorists.
- Aart tüm Müslümanları terörist olarak görüyordu.
- I consider spaghetti to be one of the greatest foods in the world.
- Spagettiyi dünyanın en güzel yemeklerinden biri olarak görüyorum.
- I consider myself one of you.
- Kendimi sizden biri olarak görüyorum.
- Layla was considered an unfit mother.
- Layla uygun olmayan bir anne olarak görülüyordu.
- Do you consider yourself a religious person?
- Kendinizi dindar biri olarak görüyor musunuz?
- They considered it a great injustice.
- Bunu büyük bir adaletsizlik olarak görecekler.
- The translators of the Bible were considered blasphemous.
- İncil'in çevirmenleri kafir olarak görülüyordu.
- I consider Tom to be my best friend.
- Tom'u en iyi arkadaşım olarak görüyorum.
- I consider making mistakes an important part of the learning process.
- Hata yapmayı öğrenme sürecinin önemli bir parçası olarak görüyorum.
- She considered him as her future husband.
- Onu gelecekteki kocası olarak görüyordu.
- I consider him a friend.
- Ben onu bir arkadaş görüyorum.
- Sami considers himself a failure.
- Sami kendini başarısız olarak görüyor.
- He was not considered a strong leader.
- Güçlü bir lider olarak görülmüyordu.
- I'll always consider you my friend.
- Seni her zaman arkadaşım olarak göreceğim.
- Many consider seven to be a lucky number.
- Çoğu kişi yediyi şanslı bir sayı olarak görür.
- I consider you a friend.
- Seni arkadaş olarak görüyorum.
- In the late 20th century, Yugoslavia was considered a rogue state by the United States.
- 20. yüzyılın sonlarında Yugoslavya, Amerika Birleşik Devletleri tarafından haydut bir devlet olarak görülüyordu.
- I consider Fadil a pimp.
- Fadıl'ı pezevenk olarak görüyorum.
- I consider you a princess.
- Seni bir prenses olarak görüyorum.
- I still consider Tom a friend.
- Tom'u hâlâ arkadaşım olarak görüyorum.
- I consider Fadil a pimp.
- Fadıl'ı bir kadın satıcısı olarak görüyorum.
- Sami considered Layla as the perfect Muslim wife.
- Sami, Leyla'yı mükemmel bir Müslüman eş olarak görüyordu.
- I don't consider myself an idiot.
- Kendimi bir salak olarak görmüyorum.
- What is or is not considered polite varies from culture to culture.
- Neyin kibar görülüp görülmediği kültürden kültüre değişir.
- What do you consider your greatest achievement?
- En büyük başarınız olarak neyi görüyorsunuz?
- No one knows exactly how many people considered themselves hippies.
- Kimse tam olarak kaç kişinin kendini hippi olarak gördüğünü bilmiyor.
- Tom didn't know that Mary considered him a jerk.
- Tom, Mary'nin onu bir pislik olarak gördüğünü bilmiyordu.
- I don't consider them friends.
- Onları arkadaş olarak görmüyorum.
- Sleeping is considered a waste of time by numerous people.
- Uyumak pek çok kişi tarafından zaman kaybı olarak görülmektedir.
- I consider him my friend.
- Onu arkadaşım olarak görüyorum.
- I've always considered you a friend.
- Seni her zaman bir arkadaş olarak gördüm.
- Tom considers that a waste.
- Tom bunu bir israf olarak görüyor.
- Do you consider yourself as a dangerous guy?
- Kendini tehlikeli bir adam olarak görüyor musun?
- She considered him to be a blessing.
- Onu bir lütuf olarak görüyordu.
- Layla considered Salima a friend.
- Layla Salima'yı arkadaşı olarak görüyordu.
- Sami considers Layla an enemy because she left his cult.
- Sami, tarikatından ayrıldığı için Layla'yı düşmanı olarak görüyordu.
- I don't consider myself religious.
- Kendimi dindar olarak görmüyorum.
- He considers himself ill.
- Kendini hasta olarak görüyor.
- Sami didn't consider Layla a threat.
- Sami, Layla'yı bir tehdit olarak görmüyordu.
- In her time, Mary was considered one of the most beautiful women in the world.
- Mary, zamanında dünyanın en güzel kadınlarından biri olarak görülüyordu.
- I consider myself very lucky.
- Kendimi çok şanslı görüyorum.
- They're going to consider it a great injustice.
- Bunu büyük bir adaletsizlik olarak görecekler.
- I don't consider them friends.
- Ben onları arkadaş olarak görmüyorum.
- In Japan, having a beard is often considered a sign of failure, laziness, violence and uncivilization.
- Japonya'da sakallı olmak genelde başarısızlık, tembellik, gaddarlık ve medeniyetsizlik işareti olarak görülür.
- I consider Tom my best friend.
- Tom'u en iyi arkadaşım olarak görüyorum.
- I've always considered Tom a close friend.
- Tom'u her zaman yakın bir arkadaşım olarak gördüm.
- Do you consider yourself a religious person?
- Kendini dindar biri olarak görüyor musun?
- I know you considered me a close friend.
- Beni yakın bir arkadaş olarak gördüğünü biliyorum.
- They consider him their best employee.
- Onu en iyi çalışanları olarak görüyorlar.
- They considered Tom a hero.
- Tom'u bir kahraman olarak görüyorlardı.
- I don't consider Tom a friend.
- Tom'u arkadaşım olarak görmüyorum.
- I consider myself fairly lucky.
- Kendimi oldukça şanslı görüyorum.
- The leader considered him his personal enemy.
- Lider onu kişisel düşmanı olarak gördü.
- I consider Tom my mentor.
- Tom'u akıl hocam olarak görüyorum.
- Tom was long considered an invincible warrior.
- Tom uzun zamandır yenilmez bir savaşçı olarak görülüyordu.
- I consider him one of my good friends.
- Onu iyi arkadaşlarımdan biri olarak görüyorum.
- I consider you a friend.
- Seni bir arkadaş olarak görüyorum.
- We consider her to be honest.
- Onu dürüst biri olarak görürüz.
- I consider myself very stupid.
- Kendimi çok aptal görüyorum.
- I consider that racial discrimination.
- Bunu ırk ayrımcılığı olarak görüyorum.
- Sami considered himself very smart.
- Sami kendini çok zeki olarak görüyordu.
- Sami considered Farid his friend.
- Sami, Farid'i arkadaşı olarak görüyordu.
- I consider Tom a mentor.
- Tom'u bir akıl hocası olarak görüyorum.
- I don't consider myself to be good-looking.
- Kendimi yakışıklı biri olarak da görmüyorum.
- I still consider Tom a friend.
- Ben hâlâ Tom'u bir arkadaş olarak görüyorum.
- I consider him my enemy.
- Onu düşmanım olarak görüyorum.
- The confederate flag is considered by many to be a racist symbol.
- Konfederasyon bayrağı pek çok kişi tarafından ırkçı bir sembol olarak görülüyor.
- I consider her an honest woman.
- Onu dürüst bir kadın olarak görüyorum.
- The Middle East is still considered a powder keg.
- Orta Doğu hala bir barut fıçısı olarak görülüyor.
- I consider myself an idiot.
- Kendimi bir aptal olarak görüyorum.
- I consider myself relatively lucky.
- Kendimi nispeten şanslı görüyorum.
- Sami still considers himself lucky.
- Sami hâlâ kendini şanslı görüyor.
- Tom considers himself a pacifist.
- Tom kendini pasifist olarak görüyor.
- If Turkey does anything that I, in my great and unmatched wisdom, consider to be off limits, I will totally destroy and obliterate the economy of Turkey.
- Eğer Türkiye, benim büyük ve eşsiz bilgeliğimle sınır ihlali olarak gördüğüm herhangi bir şeyi yaparsa, Türkiye ekonomisini tamamen yok eder ve ortadan kaldırırım.
- Do you consider yourself black?
- Kendini siyah olarak görüyor musun?
- Tom is very good friend, but he looks like a wild boar so I don't consider him a potential love interest.
- Tom çok iyi bir arkadaş ama yaban domuzuna benziyor, bu yüzden onu potansiyel bir sevgili olarak görmüyorum.
- He was considered an accomplice.
- Suç ortağı olarak görülüyordu.
- He considers him to be an honest man.
- Onu dürüst bir adam olarak görüyor.
- I consider myself average-looking.
- Kendimi ortalama görünümlü biri olarak görüyorum.
- I have always considered you a good friend.
- Seni her zaman iyi bir arkadaş olarak gördüm.
- Many Hindus consider Sanskrit to be the language of the gods.
- Birçok Hindu Sanskritçeyi tanrıların dili olarak görür.
- We consider it a blessing.
- Bunu bir lütuf olarak görüyoruz.
- Mary considered herself a gamer.
- Mary kendini bir oyuncu olarak görüyordu.
- I consider him a friend.
- Onu arkadaşım olarak görüyorum.
- I consider Tom a friend.
- Tom'u arkadaşım olarak görüyorum.
- Showing your real feelings is not considered a virtue in Japan.
- Gerçek duygularını göstermek Japonya'da bir erdem olarak görülmez.
- I consider fruit to be the healthiest food.
- Meyveyi en sağlıklı besin olarak görüyorum.
- They consider him unfit for the job.
- Onu bu iş için uygun görmüyorlar.
- I don't consider my myopia as an impediment.
- Miyopluğumu bir engel olarak görmüyorum.
- I consider myself relatively lucky.
- Ben kendimi nispeten şanslı görüyorum.
- What does he consider to be the most important point?
- En önemli gördüğü nokta hangisi?
- I consider myself a good father.
- Kendimi iyi bir baba olarak görüyorum.
- Tom finally realized that Mary was never going to consider him her boyfriend.AC
- Tom sonunda Mary'nin onu asla erkek arkadaşı olarak görmeyeceğini anladı.
- Tom considers himself sapiosexual.
- Tom kendini sapyoseksüel olarak görüyor.
- Do you consider yourself to be a lucky person?
- Kendinizi şanslı biri olarak görüyor musunuz?
- Tom considered himself lucky.
- Tom kendini şanslı görüyordu.
- Do you consider yourself to be a generous person?
- Kendini cömert bir kişi olarak görüyor musun?
- She considered him the man of her dreams.
- Onu hayallerinin erkeği olarak görüyordu.
- I consider Tom my friend.
- Tom'u arkadaşım olarak görüyorum.
- Many people considered him a niggard.
- Birçok insan onu cimri biri olarak görüyordu.
- Do you consider yourself to be a generous person?
- Kendinizi cömert biri olarak görüyor musunuz?
- I consider myself fairly fluent in French.
- Kendimi Fransızca'da oldukça akıcı olarak görüyorum.
- I consider Tom a good friend.
- Tom'u iyi bir arkadaş olarak görüyorum.
- I consider myself lucky.
- Kendimi şanslı görüyorum.
- Do you consider yourself as a dangerous guy?
- Kendinizi tehlikeli bir adam olarak görüyor musunuz?
- Many people also considered him a madman.
- Birçok kişi de onu deli olarak görüyordu.
- Do you consider yourself an easygoing person?
- Kendini rahat biri olarak mı görüyorsun?
- I consider life an inn where I have to wait until the stagecoach of the abyss arrives.
- Hayatı, cehennem arabası gelene kadar beklemek zorunda olduğum bir han olarak görüyorum.
- They consider him a highly qualified employee.
- Onu yüksek nitelikli bir çalışan olarak görüyorlar.
- Senator Kerry was considered a liberal.
- Senatör Kerry liberal olarak görülüyordu.
- Do you consider yourself an honest person?
- Kendini dürüst bir insan olarak görüyor musun?
- The police consider Tom a suspect.
- Polis Tom'u şüpheli olarak görüyor.
- I consider you one of my closest friends.
- Seni en yakın arkadaşlarımdan biri olarak görüyorum.
- I consider her to be an honest woman.
- Onu dürüst bir kadın olarak görüyorum.
- Do you consider yourself a fluent French speaker?
- Kendini akıcı Fransızca konuşan biri olarak görüyor musun?
- I consider that a good sign.
- Bunu iyiye işaret olarak görüyorum.
- The boy considered the dolphin his best friend.
- Çocuk yunusu en iyi arkadaşı olarak görüyordu.
- Which of your songs do you consider your best?
- Hangi şarkılarınızı en iyi şarkılarınız olarak görüyorsunuz?
- Tom considers Mary to be a heroine.
- Tom Mary'yi bir kahraman olarak görmektedir.
- I don't consider myself a hero.
- Kendimi bir kahraman olarak görmüyorum.
- I consider Tom an idiot.
- Ben Tom'u aptal olarak görüyorum.
- He considers himself the center of the universe.
- Kendini evrenin merkezi olarak görüyor.
- I consider it my duty.
- Bunu görevim olarak görüyorum.
- I don't consider Tom a great man.
- Tom'u büyük bir adam olarak görmüyorum.
- Still, many people consider Zamboanga as the City of Flowers.
- Yine de birçok insan Zamboanga'yı Çiçekler Şehri olarak görür.
Show More (226)
|
3 |
consider |
göz önünde bulundurmak |
v. |
|
- The jury will consider all the facts before they make a judgment.
- Jüri bir karara varmadan önce tüm gerçekleri göz önünde bulunduracaktır.
- But, clearly, we have to consider the role of other actors too.
- Ancak diğer aktörlerin rolünü de göz önünde bulundurmamız gerektiği açıktır.
- Thirdly, should we consider the interests of small businesses?
- Üçüncü olarak, küçük işletmelerin çıkarlarını göz önünde bulundurmalı mıyız?
- We have to consider not only fraud and irregularities, but also the proper use of our money.
- Sadece dolandırıcılık ve usulsüzlükleri değil, aynı zamanda paramızın doğru kullanımını da göz önünde bulundurmalıyız.
- I should also like to ask you to especially consider the refugees.
- Sizden özellikle mültecileri göz önünde bulundurmanızı rica ediyorum.
- Finally, I would like to say that we have to consider safety in all types of transport.
- Son olarak her türlü taşımacılıkta güvenliği göz önünde bulundurmamız gerektiğini söylemek isterim.
- The international community has to consider now the long-term development issues.
- Uluslararası toplum şimdi uzun vadeli kalkınma meselelerini göz önünde bulundurmalıdır.
- Please consider that the final vote tomorrow puts 200 000 jobs across Europe at risk.
- Lütfen yarın yapılacak nihai oylamanın Avrupa genelinde 200.000 kişinin işini riske atacağını göz önünde bulundurun.
- However, we have to consider the credibility of our policies in Germany.
- Bununla birlikte politikalarımızın Almanya'daki güvenilirliğini göz önünde bulundurmalıyız.
- This gives rise to a second thought which we must consider.
- Bu durum, göz önünde bulundurmamız gereken ikinci bir düşünceye yol açmaktadır.
- We will consider Parliament's amendments with the same objective in mind.
- Parlamento'nun değişikliklerini de aynı hedefi göz önünde bulundurarak değerlendireceğiz.
- This is what we must consider.
- Göz önünde bulundurmamız gereken de budur.
- We must consider the social consequences.
- Sosyal sonuçları göz önünde bulundurmalıyız.
- I appeal to the House to consider this when voting tomorrow.
- Meclis'e yarınki oylamada bunu göz önünde bulundurması çağrısında bulunuyorum.
- There is one other player that we should consider here; I refer to the airport operators.
- Burada göz önünde bulundurmamız gereken bir oyuncu daha var; havaalanı işletmecilerinden bahsediyorum.
- We have to consider too that we will have a conflict.
- Bir çatışma yaşayacağımızı da göz önünde bulundurmalıyız.
- I think that, all things considered, Parliament is going a long way in the right direction.
- Her şey göz önünde bulundurulduğunda, Parlamento'nun doğru yönde uzun bir yol kat ettiğini düşünüyorum.
- I should also like to ask you to especially consider the refugees.
- Ayrıca sizden özellikle mültecileri göz önünde bulundurmanızı rica ediyorum.
- There is one other player that we should consider here; I refer to the airport operators.
- Burada göz önünde bulundurmamız gereken bir diğer aktör daha var; havalimanı işletmecilerinden bahsediyorum.
- Lithuania's sovereignty is also at stake, and that is something we should always consider.
- Litvanya'nın egemenliği de söz konusudur ve bu her zaman göz önünde bulundurmamız gereken bir husustur.
- We need to consider a wide range of instruments in our efforts to attain financial and monetary stability.
- Finansal ve parasal istikrarı sağlama çabalarımızda çok çeşitli araçları göz önünde bulundurmamız gerekmektedir.
- This issue acquires further significance when we now consider the fortunate decision from Copenhagen.
- Kopenhag'dan çıkan talihli kararı göz önünde bulundurduğumuzda bu konu daha da önem kazanmaktadır.
- I would therefore urge you to consider the risks currently involved.
- Bu nedenle, şu anda söz konusu olan riskleri göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim.
- We must consider the implications of these inferior quality products for consumers.
- Bu düşük kaliteli ürünlerin tüketiciler üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurmalıyız.
- All things considered, such Community harmonisation of work permits is not justified.
- Her şey göz önünde bulundurulduğunda, çalışma izinlerine ilişkin bu tür bir Topluluk uyumlaştırması haklı değildir.
- We will consider Parliament's amendments with the same objective in mind.
- Parlamentonun değişikliklerini de aynı hedefi göz önünde bulundurarak değerlendireceğiz.
- It turns out that there are still two delicate points for us to consider in these negotiations.
- Anlaşılan o ki bu müzakerelerde göz önünde bulundurmamız gereken iki hassas nokta var.
- Politicians cannot and must not ignore these emotions, but we must consider the facts.
- Politikacılar bu duyguları göz ardı edemezler ve etmemelidirler, ancak gerçekleri de göz önünde bulundurmalıyız.
- I should also like to ask you to consider the refugees especially.
- Ayrıca sizden özellikle mültecileri göz önünde bulundurmanızı rica ediyorum.
- It is also important, however, to consider the principle of subsidiarity.
- Bununla birlikte, yetki ikamesi ilkesini göz önünde bulundurmak da önemlidir.
- So, for any practical observation, we need to consider just what kind of businesses we are looking at for risk capital.
- Herhangi bir pratik gözlem için, risk sermayesi için ne tür işletmelere baktığımızı göz önünde bulundurmamız gerekiyor.
- We should look at the situation fairly and consider the underlying causes.
- Duruma adil bir şekilde bakmalı ve altında yatan sebepleri göz önünde bulundurmalıyız.
- All things considered, I believe that we can be satisfied with the position that we have reached.
- Her şey göz önünde bulundurulduğunda, ulaştığımız konumdan memnun olabileceğimize inanıyorum.
- However, we have to consider the credibility of our policies in Germany.
- Ancak, Almanya'daki politikalarımızın inandırıcılığını da göz önünde bulundurmalıyız.
- We should look at the situation fairly and consider the underlying causes.
- Duruma adil bir şekilde bakmalı ve altta yatan nedenleri göz önünde bulundurmalıyız.
- I appeal to the House to consider this when voting tomorrow.
- Meclis'e yarın oylama yaparken bunu göz önünde bulundurması çağrısında bulunuyorum.
- The King's role, if he is to have one, must, in my opinion, be considered with this objective in mind.
- Bana göre Kral'ın rolü, eğer bir rolü olacaksa, bu amaç göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir.
- It also considers the influence of society at large on entrepreneurial initiative and risk-taking.
- Ayrıca toplumun genelinin girişimcilik ve risk alma üzerindeki etkisini de göz önünde bulundurmaktadır.
- Those are the facts that the Sri Lankan authorities must consider.
- Sri Lankalı yetkililerin göz önünde bulundurması gereken gerçekler bunlardır.
- To assist those adapting to these structures, we must consider financial support and tax incentives.
- Bu yapılara uyum sağlayanlara yardımcı olmak için mali destek ve vergi teşviklerini göz önünde bulundurmalıyız.
- The welfare problems of actually handling chicken also have to be considered.
- Tavuğun fiilen işlenmesinin yarattığı refah sorunları da göz önünde bulundurulmalıdır.
- This aspect should be considered in a much-needed revision of this regulation.
- Bu yönetmeliğin çok ihtiyaç duyulan revizyonunda bu husus da göz önünde bulundurulmalıdır.
- It also considers the influence of society at large on entrepreneurial initiative and risk-taking.
- Ayrıca toplumun genelinin girişimcilik ve risk alma üzerindeki etkisini de göz önünde bulundurur.
- We must consider the alternatives at the end of the process.
- Sürecin sonundaki alternatifleri göz önünde bulundurmalıyız.
- However, we have to consider what kind of future we want.
- Ancak, nasıl bir gelecek istediğimizi de göz önünde bulundurmalıyız.
- In all the comments that we make in this matter, we should also consider the situation of Israel.
- Bu konuda yaptığımız tüm yorumlarda İsrail'in durumunu da göz önünde bulundurmalıyız.
- That is what we will have to consider when we vote tomorrow.
- Yarın oylama yaparken bunu göz önünde bulundurmamız gerekecek.
- To understand properly much of what they have said, one must consider the history.
- Söylediklerinin çoğunu doğru anlamak için geçmişi göz önünde bulundurmak gerekir.
- Consider migration and in particular the Vitorino proposals.
- Göçü ve özellikle Vitorino'nun önerilerini göz önünde bulundurun.
- We have made choices based on considered legal grounds.
- Yasal gerekçeleri göz önünde bulundurarak seçimler yaptık.
- In view of this it was deemed appropriate to consider the situation further.
- Bunu göz önünde bulundurarak, durumun daha ayrıntılı olarak ele alınması uygun görülmüştür.
- But, clearly, we have to consider the role of other actors too.
- Ancak, diğer aktörlerin rolünü de göz önünde bulundurmamız gerektiği açıktır.
- But we must consider that transport sometimes resolves problems created by other types of decisions.
- Ancak taşımacılığın bazen başka tür kararların yarattığı sorunları çözdüğünü de göz önünde bulundurmalıyız.
- We should at least ask it to consider the various possible consequences.
- En azından çeşitli olası sonuçları göz önünde bulundurmasını istemeliyiz.
- I will certainly be urging the British Government to consider this possibility.
- İngiliz Hükümeti'ni bu olasılığı göz önünde bulundurmaya kesinlikle teşvik edeceğim.
- Consider these three areas for finding a good office space.
- İyi bir ofis ortamı edinmek için bu üç alanı göz önünde bulundurun.
- So, always consider the option of marketing.
- Bu nedenle, her zaman pazarlama seçeneğini göz önünde bulundurun.
- Consider these three areas for finding a good office space.
- Bu yüzden iyi bir ofis ortamı bulmak için bu üç alanı göz önünde bulundurun.
- Consider these three areas for finding a good office space.
- İyi bir ofis ortamı bulmak için bu üç alanı göz önünde bulundurun.
- So, always consider the option of marketing.
- Dolayısıyla, pazarlama seçeneğini daima göz önünde bulundurun.
- I assure you I've considered that possibility.
- Sizi temin ederim ki bu ihtimali göz önünde bulundurdum.
- Police had to consider the possibility of a robbery.
- Polis soygun ihtimalini göz önünde bulundurmak zorundaydı.
- Would you please consider that?
- Lütfen bunu göz önünde bulundurur musun?
- I considered it.
- Ben onu göz önünde bulundurdum.
- We must consider all options.
- Tüm seçenekleri göz önünde bulundurmalıyız.
- Mary considered it.
- Mary onu göz önünde bulundurdu.
- I'll consider that possibility.
- Bu ihtimali göz önünde bulunduracağım.
- It is very important to consider the cultural background of the family.
- Ailenin kültürel geçmişini göz önünde bulundurmak çok önemlidir.
- If you consider his age, then you can't blame him for his actions.
- Yaşını göz önünde bulundurursanız, davranışları için onu suçlayamazsınız.
- We must consider every aspect of the problem.
- Biz sorunun her yönünü göz önünde bulundurmalıyız.
- Why should I consider this?
- Bunu neden göz önünde bulundurayım?
- A good soldier considers his actions.
- İyi bir asker eylemlerini göz önünde bulundurur.
- I've already considered that.
- Ben bunu zaten göz önünde bulundurdum.
- Tom considered it.
- Tom onu göz önünde bulundurdu.
- Consider the facts.
- Gerçekleri göz önünde bulundurun.
- I just want you to consider the possibility that you are wrong.
- Yanılıyor olma ihtimalini göz önünde bulundurmanı istiyorum.
- You should consider the problem.
- Sorunu göz önünde bulundurmalısınız.
- Many factors must be considered.
- Birçok faktör göz önünde bulundurulmalı.
- All things considered, we cannot say that he is wrong.
- Her şeyi göz önünde bulundurursak, haksız olduğunu söyleyemeyiz.
- I'll consider that possibility.
- O ihtimali göz önünde bulunduracağım.
- I assure you I've considered that possibility.
- Seni temin ederim ki o olasılığı göz önünde bulundurdum.
- Consider the options.
- Seçenekleri göz önünde bulundurun.
- This sentence allows for multiple interpretations that I had to consider when translating.
- Bu cümle, çevirirken göz önünde bulundurmam gereken birden fazla yoruma izin veriyor.
Show More (80)
|
4 |
consider |
dikkate almak |
v. |
|
- Consider your Mom's opinion before you marry that man.
- O adamla evlenmeden önce annenin görüşünü dikkate al.
- It is also important, however, to consider the principle of subsidiarity.
- Bununla birlikte, ikincillik ilkesinin dikkate alınması da önemlidir.
- Let us consider it, for we have tried everything.
- Her şeyi denediğimiz için bunu dikkate alalım.
- I actually agree that we should not simply consider the views of industry.
- Aslında sadece endüstrinin görüşlerini dikkate almamamız gerektiği konusunda hemfikirim.
- I would urge the Commission and the House to consider this.
- Komisyon ve Meclis'i bunu dikkate almaya davet ediyorum.
- The international community has to consider now the long-term development issues.
- Uluslararası toplum artık uzun vadeli kalkınma konularını dikkate almalıdır.
- It may well be necessary to consider more relevant divisions; why not?
- Daha ilgili bölümleri dikkate almak gerekebilir; neden olmasın?
- However, this also means that the Council needs to consider new initiatives.
- Ancak bu aynı zamanda Konsey'in yeni girişimleri dikkate alması gerektiği anlamına da gelmektedir.
- We were too late in submitting an amendment, but I ask you to consider it all the same.
- Bir değişiklik önergesi sunmakta çok geç kaldık ancak yine de bunu dikkate almanızı rica ediyorum.
- Well, I, and my fellow 35 British Conservative MEPs wish it and would like you to please consider it.
- Ben ve 35 Muhafazakar İngiliz milletvekili arkadaşım bunu diliyoruz ve lütfen dikkate almanızı istiyoruz.
- We like you to consider one small, but important, textual amendment.
- Sizden küçük ama önemli bir metin değişikliğini dikkate almanızı istiyoruz.
- The complementary systems consider first of all whether a person needs protection.
- Tamamlayıcı sistemler öncelikle bir kişinin korunmaya ihtiyacı olup olmadığını dikkate alır.
- Secondly, we need to consider terrestrial and maritime transport.
- İkinci olarak karasal ve deniz taşımacılığını dikkate almamız gerekmektedir.
- We should consider Britain's proposal that there should only be support for the EU's poorest regions.
- İngiltere'nin sadece AB'nin en yoksul bölgelerine destek verilmesi önerisini dikkate almalıyız.
- It is one we would do well to consider.
- Dikkate almamız gereken bir konudur.
- We probably have to consider more ambitious elements.
- Muhtemelen daha iddialı unsurları dikkate almak zorundayız.
- We must therefore consider the matter of the timing and date of the final deadline.
- Bu nedenle son tarihin zamanlaması ve tarihi konusunu dikkate almalıyız.
- The European rural policy should consider these problems too.
- Avrupa kırsal politikası bu sorunları da dikkate almalıdır.
- I would therefore like, briefly, to set out two expectations for the Council in Brussels to consider.
- Bu nedenle, Brüksel'deki Konsey'in dikkate alması gereken iki beklentiyi kısaca belirtmek istiyorum.
- Today we need more quality and we need to consider the environment.
- Bugün daha fazla kaliteye ve çevreyi dikkate almaya ihtiyacımız var.
- The only electricity that this directive must consider is that which has undoubtedly been derived from cogeneration.
- Bu direktifin dikkate alması gereken tek elektrik, şüphesiz kojenerasyondan elde edilen elektriktir.
- If the social aspect were the primary objective, we would have to consider other issues.
- Eğer sosyal boyut birincil hedef olsaydı, diğer konuları da dikkate almamız gerekirdi.
- The proposal will attempt to consider the demands of both acceding and candidate states.
- Öneri hem katılan hem de aday devletlerin taleplerini dikkate almaya çalışacaktır.
- We suggest that Member States consider this.
- Üye Devletlerin bunu dikkate almasını öneriyoruz.
- We were too late in submitting an amendment, but I ask you to consider it all the same.
- Bir değişiklik önergesi sunmakta çok geç kaldık, ancak yine de bunu dikkate almanızı rica ediyorum.
- I therefore urge the Commission and Council to consider these points.
- Bu nedenle Komisyon ve Konsey'i bu hususları dikkate almaya davet ediyorum.
- We have to equally consider permanent problems associated with climatic and geographical conditions.
- İklimsel ve coğrafi koşullarla ilgili kalıcı sorunları da aynı şekilde dikkate almalıyız.
- This too is therefore a problem that I believe we need to consider.
- Dolayısıyla bu da dikkate almamız gerektiğine inandığım bir sorundur.
- I consider that a reduction to four hours is simplistic and takes no account of the wider interests involved.
- Dört saate indirmenin basit bir yaklaşım olduğunu ve ilgili daha geniş çıkarları dikkate almadığını düşünüyorum.
- At the same time, I would, however, put forward a proposal that I hope the Commission will consider.
- Bununla birlikte, Komisyon'un dikkate alacağını umduğum bir öneri de sunacağım.
- It is also very important to consider the legitimate interest of Trade mark holders in their home markets.
- Ticari marka sahiplerinin kendi iç pazarlarındaki meşru menfaatlerinin dikkate alınması da çok önemlidir.
- The first thing you should consider is how old your kid is.
- Dikkate almanız gereken ilk şey çocuğunuzun kaç yaşında olduğudur.
- Consider this official notice that you are entering a war zone.
- Bir savaş bölgesine girdiğinize dair bu resmi bildirimi dikkate alın.
- I'll consider your suggestion.
- Önerinizi dikkate alacağım.
- Please consider what I have said.
- Lütfen söylediklerimi dikkate alın.
- We must always consider the feelings of others.
- Her zaman başkalarının duygularını dikkate almalıyız.
- I was hoping you'd consider my request.
- İsteğimi dikkate alacağınızı umuyordum.
- Why should I consider this?
- Bunu neden dikkate alayım?
- She will consider this.
- O bunu dikkate alacak.
- Would you please consider that?
- Bunu dikkate alır mısınız lütfen?
- She will consider this.
- Bunu dikkate alacaktır.
- I'll consider it.
- Onu dikkate alacağım.
- You should consider the problem.
- Sorunu dikkate almalısın.
- We should consider Tom's suggestion.
- Tom'un önerisini dikkate almalıyız.
- This is an option to consider.
- Bu, dikkate alınacak bir seçenektir.
- The chairperson should consider the minority opinion.
- Başkan azınlığın görüşünü dikkate almalı.
- Did you consider other alternatives?
- Diğer alternatifleri dikkate aldın mı?
- Tom refused to even consider my suggestion.
- Tom önerimi dikkate almayı bile reddetti.
- Tom didn't consider Mary's feelings at all.
- Tom, Mary'nin duygularını hiç dikkate almadı.
- He will consider this.
- O bunu dikkate alacak.
- Please consider what I have said.
- Lütfen söylediklerimi dikkat al.
- Tom didn't consider Mary's feelings at all.
- Tom Mary'nin hislerini hiç dikkate almadı.
- We should at least consider Tom's suggestion.
- En azından Tom'un önerisini dikkate almalıyız.
- I had to consider Tom's proposal.
- Tom'un önerisini dikkate almak zorunda kaldım.
Show More (51)
|
5 |
consider |
kabul etmek |
v. |
|
- That only works, however, if all the institutions consider the model binding.
- Ancak bu sadece tüm kurumlar modeli bağlayıcı olarak kabul ederse işe yarar.
- This is something which is yet to reach a point which I consider acceptable.
- Bu, henüz kabul edilebilir olduğunu düşündüğüm bir noktaya ulaşmamış bir şeydir.
- I consider these comments from the chairman of the Convention unacceptable and inappropriate.
- Konvansiyon başkanının bu yorumlarını kabul edilemez ve uygunsuz buluyorum.
- You spoke about Amendment No 11 and Amendment No 13, both of which you consider acceptable.
- Her ikisini de kabul edilebilir bulduğunuz Değişiklik No 11 ve Değişiklik No 13 hakkında konuştunuz.
- We consider this a totally unacceptable situation.
- Bunu tamamen kabul edilemez bir durum olarak görüyoruz.
- That only works, however, if all the institutions consider the model binding.
- Ancak bu sadece tüm kurumların modeli bağlayıcı kabul etmesi halinde işe yarar.
- I consider this to be unacceptable.
- Bunun kabul edilemez olduğunu düşünüyorum.
- I wish to respond to a personal remark which I consider to be unacceptable and, in this context, insulting.
- Kabul edilemez ve bu bağlamda hakaretamiz olduğunu düşündüğüm kişisel bir yoruma yanıt vermek istiyorum.
- You spoke about Amendment No 11 and Amendment No 13, both of which you consider acceptable.
- Her ikisini de kabul edilebilir bulduğunuz 11 Numaralı Değişiklik ve 13 Numaralı Değişiklik hakkında konuştunuz.
- We would be changing the law to make it executable again, which I consider unacceptable.
- Yasayı yeniden uygulanabilir hale getirmek için değiştirmiş oluruz ki bunu kabul edilemez buluyorum.
- We consider this to be an alarming and unacceptable way of proceeding.
- Bunun endişe verici ve kabul edilemez bir yol olduğunu düşünüyoruz.
- As we are not absolutists, we consider that they may be accepted.
- Mutlakiyetçi olmadığımız için bunların kabul edilebileceğini düşünüyoruz.
- Having said that, I would more specifically like to highlight two aspects that I consider unacceptable.
- Bunu söyledikten sonra, kabul edilemez olduğunu düşündüğüm iki hususu özellikle vurgulamak istiyorum.
- I consider Tom my mentor.
- Tom'u akıl hocam olarak kabul ediyorum.
- I consider him my enemy.
- Onu düşmanım olarak kabul ediyorum.
- I consider Fadil a pimp.
- Ben Fadıl'ı pezevenk olarak kabul ediyorum.
- Do you consider yourself wise, Caty?
- Kendini akıllı kabul ediyor musun, Caty?
- We consider it a blessing.
- Biz onu bir nimet olarak kabul ediyoruz.
- I consider myself relatively lucky.
- Kendimi görece şanslı kabul ediyorum.
- I told Tom he should consider taking the job Mary offered him.
- Tom'a Mary'nin teklif ettiği işi kabul etmesi gerektiğini söyledim.
- I'd consider that a real favor.
- Bunu gerçek bir iyilik olarak kabul ediyorum.
- We consider it a blessing.
- Biz onu bir lütuf olarak kabul ediyoruz.
Show More (19)
|
6 |
consider |
saymak |
v. |
|
- Let us consider this issue closed.
- Bu konuyu kapanmış sayalım.
- Consider yourself relieved of your order, kid.
- Kendini emirden azat edilmiş say, evlat.
- Tom and I consider ourselves fortunate.
- Tom ve ben kendimizi şanslı sayıyoruz.
- We consider ourselves lucky.
- Kendimizi şanslı sayıyoruz.
- I don't consider them friends.
- Onları arkadaştan saymıyorum.
- Tom considers himself lucky.
- Tom kendini şanslı sayıyor.
- Consider yourself somewhat fortunate.
- Kendini biraz şanslı say.
- I consider myself fortunate.
- Kendimi şanslı sayıyorum.
- Tom and I consider ourselves lucky.
- Tom ve ben kendimizi şanslı sayıyoruz.
- I considered myself lucky.
- Ben kendimi şanslı saydım.
- I consider myself relatively lucky.
- Kendimi nispeten şanslı sayıyorum.
- He considered himself lucky.
- Kendini şanslı sayıyordu.
- I considered myself lucky.
- Kendimi şanslı sayıyordum.
Show More (10)
|
7 |
consider |
göz önüne almak |
v. |
|
- If we consider the situation today, it has completely changed.
- Bugünkü durumu göz önüne alırsak, tamamen değişmiştir.
- It is surprising, considering what is happening today in Belgium, to hear so much criticism of the Commission proposal.
- Bugün Belçika'da yaşananlar göz önüne alındığında, Komisyon teklifine yönelik bu kadar çok eleştiri duymak şaşırtıcıdır.
- If one considers the struggles one faces in the course of the budgetary procedure, he appears to be right.
- Bütçe prosedürü sırasında karşılaşılan mücadeleler göz önüne alındığında haklı olduğu görülmektedir.
- We consider the budget appropriation to be inadequate, given the needs that exist.
- Mevcut ihtiyaçlar göz önüne alındığında bütçe ödeneğinin yetersiz olduğunu düşünüyoruz.
- The number of trades made and those trade values are also considered here.
- Yapılan işlemlerin sayısı ve bu işlem değerleri de bu noktada göz önüne alınır.
- You must consider this problem as a whole.
- Bu sorunu bir bütün olarak göz önüne almalısınız.
- All things considered, he is a good teacher.
- Her şey göz önüne alındığında, o iyi bir öğretmen.
- We must consider all the options.
- Bütün seçenekleri göz önüne almalıyız.
- It is very important to consider the cultural background of the family.
- Ailenin kültürel geçmişini göz önüne almak çok önemlidir.
- Considering what time it was, the supermarket was relatively empty.
- Saatin kaç olduğu göz önüne alındığında, süpermarket nispeten boştu.
- All things considered, he is a good teacher.
- Her şey göz önüne alınırsa, o iyi bir öğretmen.
- Mary will consider this.
- Mary bunu göz önüne alır.
Show More (9)
|
8 |
consider |
üzerinde düşünmek |
v. |
|
- It is critical that this plan should be considered and not rushed.
- Bu planın üzerinde düşünülmesi ve aceleye getirilmemesi kritik önem taşımaktadır.
- It is worth considering the meaning of the terms 'growth' and 'stability'.
- Büyüme' ve 'istikrar' terimlerinin ne anlama geldiği üzerinde düşünmeye değer.
- It is worth considering the meaning of the terms 'growth' and 'stability'.
- "Büyüme" ve "istikrar" terimlerinin ne anlama geldiği üzerinde düşünmeye değer.
- We must first tackle this issue if we are then to consider a defence policy.
- Eğer bir savunma politikası üzerinde düşüneceksek öncelikle bu meseleyi ele almalıyız.
- The plan is worth considering.
- Plan, üzerinde düşünülmeye değer.
Show More (2)
|
9 |
consider |
hesaba katmak |
v. |
|
- Let's be calm and consider the situation.
- Hadi sakin olalım ve durumu hesaba katalım.
- That's a lot to consider.
- O hesaba katmak için çok fazla.
- We can consider that.
- Onu hesaba katabiliriz.
- I didn't even consider what Tom might want to do.
- Tom'un ne yapmak isteyebileceğini hesaba katmamıştım bile.
Show More (1)
|
10 |
consider |
incelemek |
v. |
|
- We can see that from the report that we are considering.
- Bunu incelemekte olduğumuz rapordan da görebiliriz.
- We can see that from the report that we are considering.
- Bunu incelemekte olduğumuz rapordan da görebiliyoruz.
- He considered her plan carefully.
- O planını dikkatle inceledi.
Show More (0)
|
11 |
consider |
durumu değerlendirmek |
v. |
|
- They considered it.
- Durumu değerlendirdiler.
- Let's be calm and consider the situation.
- Sakin olalım ve durumu değerlendirelim.
Show More (-1)
|
12 |
consider |
değerlendirmek |
v. |
|
- We will have to consider your offer.
- Teklifinizi değerlendirmemiz gerekecek.
Show More (-2)
|
13 |
consider |
dikkatle değerlendirmek |
v. |
|
- Liza will consider the artwork with an eagle eye.
- Liza sanat eserini dikkatle değerlendirecek.
Show More (-2)
|
14 |
consider |
gözüyle bakmak |
v. |
|
- I've always considered you a friend.
- Sana her zaman bir arkadaş gözüyle baktım.
Show More (-2)
|
15 |
consider |
düşünüp taşınmak |
v. |
|
- I have an idea I'd like you to consider.
- Düşünüp taşınmanı istediğim bir fikrim var.
Show More (-2)
|
16 |
consider |
bilmek |
v. |
|
- How many languages do you consider yourself fluent in?
- Kaç dil bildiğinizi düşünüyorsunuz?
Show More (-2)
|
17 |
consider |
sanmak |
v. |
|
- Do you consider yourself wise, Caty?
- Kendini bilge mi sanıyorsun, Caty?
Show More (-2)
|