complicate - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
complicate karmaşık hale getirmek v.
  • The funding of research into surplus embryos only complicates this cooperation.
  • İhtiyaç fazlası embriyolara yönelik araştırmaların finanse edilmesi bu işbirliğini daha da karmaşık hale getirmektedir.
  • We must not make it even more complicated by adding an auction for 5% on top.
  • Bunun üzerine %5 için bir açık arttırma ekleyerek işi daha da karmaşık hale getirmemeliyiz.
  • In fact, it made the Council decision-making process more complicated.
  • Aslında Konsey karar alma sürecini daha da karmaşık hale getirmiştir.
Show More (12)
complicate karmaşıklaştırmak v.
  • Mr Lehne's argument that it would have complicated the decision-making process is not convincing.
  • Sayın Lehne'nin bunun karar alma sürecini karmaşıklaştıracağı yönündeki argümanı ikna edici değildir.
  • We should therefore avoid complicating matters.
  • Bu nedenle meseleleri karmaşıklaştırmaktan kaçınmalıyız.
  • Failure to do so will risk complicating matters rather than simplifying them.
  • Bunu yapmamak, meseleleri basitleştirmek yerine karmaşıklaştırma riskini doğuracaktır.
Show More (9)
complicate zorlaştırmak v.
  • This will complicate daily operations and thwart the very flexibility which is the whole purpose of the exercise.
  • Bu durum günlük operasyonları zorlaştıracak ve uygulamanın tüm amacı olan esnekliği engelleyecektir.
  • It is obvious that these could be seen as measures that simply complicate people's daily lives.
  • Bunların insanların günlük yaşamlarını zorlaştıran önlemler olarak görülebileceği açıktır.
  • I think this new rule complicates the discharge procedure.
  • Bence bu yeni kural ibra prosedürünü zorlaştırıyor.
Show More (8)
complicate karıştırmak v.
  • His lie complicated matters.
  • Yalanı işleri karıştırdı.
  • That complicated the whole thing.
  • Bu her şeyi karıştırdı.
  • That was the complicating factor.
  • İşleri karıştıran faktör buydu.
Show More (1)