|
- Some of it almost had an air of extra-territoriality, even coming close to unilateralist language.
- Bazıları neredeyse bölge dışı bir havaya sahipti hatta tek taraflı bir dile yaklaşıyordu.
- I still do not understand why the Council was not able to come closer to this amendment.
- Konsey'in bu değişikliğe neden yaklaşamadığını hala anlamış değilim.
- We have been able to see how we have come closer to our goal with every passing week.
- Her geçen hafta hedefimize ne kadar yaklaştığımızı görebiliyoruz.
- Come closer to me.
- Yaklaş bana.
- Come closer to the fire if you're cold.
- Üşüyorsan ateşe yaklaş.
- I came close to getting killed.
- Öldürülmeye yaklaştım.
- Is mankind coming close to its end?
- İnsanlık sona mı yaklaşıyor?
- Is humankind coming close to its end?
- İnsanoğlunun sonu yaklaşıyor mu?
- Is mankind coming close to its end?
- İnsanlık kendi sonuna yaklaşıyor mu?
- Tom came close to doing that.
- Tom onu yapmaya yaklaştı.
- Tom came close to winning.
- Tom kazanmaya yaklaştı.
- Lucy came closer to the boy and laid her hand on his head.
- Lucy, çocuğa yaklaştı ve elini onun başına koydu.
- Come closer to me.
- Bana yaklaş.
- I came close to throwing away all these old photos.
- Bütün bu eski fotoğrafları atmaya yaklaştım.
Show More (11)
|