|
- The car lobby was unsuccessful today and I am pleased about that.
- Araba lobisi bugün başarısız oldu ve ben bundan memnuniyet duyuyorum.
- The more enlightened car manufacturers and oil companies are supporting this strategy.
- Daha aydın araba üreticileri ve petrol şirketleri bu stratejiyi destekliyor.
- The car is not an automatic, and Greece and Italy must therefore now change up to a higher gear.
- Araba otomatik değildir ve bu nedenle Yunanistan ve İtalya şimdi daha yüksek bir vitese geçmelidir.
- So any car can take low-sulphur fuel and it has a positive effect, especially with older types of diesel engines.
- Dolayısıyla her araba düşük sülfürlü yakıt kullanabilir ve özellikle eski tip dizel motorlarda olumlu bir etkisi vardır.
- Now we fly to Frankfurt or Zurich direct and then travel by car for three hours.
- Artık Frankfurt ya da Zürih'e doğrudan uçuyor ve ardından üç saatlik bir araba yolculuğu yapıyoruz.
- We see growth not only in air traffic, but also in car traffic.
- Sadece hava trafiğinde değil, araba trafiğinde de büyüme görüyoruz.
- Now we fly to Frankfurt or Zurich direct and then travel by car for three hours.
- Şimdi doğrudan Frankfurt ya da Zürih'e uçuyoruz ve ardından üç saat araba yolculuğu yapıyoruz.
- In the case of car wrecks we were almost successful two years ago.
- Araba kazaları konusunda iki yıl önce neredeyse başarılı olmuştuk.
- Why do we need to have special rules for car dealers and for car sales?
- Neden araba satıcıları ve araba satışları için özel kurallara ihtiyacımız var?
- Police later on that day discovered his car covered in blood.
- O günün ilerleyen saatlerinde polis, onun arabasını kana bulanmış olarak buldu.
- They then begin a scientific analysis of the car's movements and develop various formulas.
- Daha sonra arabanın hareketlerinin bilimsel analizine başlıyorlar ve çeşitli formüller geliştiriyorlar.
- Go to other places with the car so do not waste time.
- Araba ile başka yerlere gidin böylece zaman kaybetmeyin.
- I'm checking out from the supermarket right now, so I'll be out to the car in a minute.
- Şu anda süpermarkette kasada ödeme yapıp çıkıyorum, bir dakika içinde arabaya gideceğim.
- Police later on that day discovered his car covered in blood.
- O günün ilerleyen saatlerinde polis, onun arabasını kana bulanmış halde buldu.
- I got a kid in my car who's nervous being this close to the Portal.
- Arabamda Portal'a bu kadar yakın olduğu için gergin olan bir çocuk var.
- Police later on that day discovered his car covered in blood.
- O günün ilerleyen saatlerinde polis, arabasını kanla kaplı halde bulur.
- Why waste time sitting in the car?
- Neden arabada oturarak zaman kaybedeyim?
- Will a car be waiting for us when we come out of the party?
- Partiden çıktığımızda bir araba bizi bekliyor olacak mı?
- The copy is still describing the car as another woman.
- Kopyada araba hâlâ öteki kadın olarak tanımlanıyor.
- My first car was white, too.
- İlk arabam da beyazdı.
- So you have found a sports car with a fairly powerful engine.
- Yani oldukça güçlü bir motora sahip spor bir araba buldunuz.
- Because this nice guy came to her rescue when her car broke down.
- Çünkü arabası bozulduğunda o nazik adam onu kurtarmaya koşmuş.
- My first car was white, too.
- Benim ilk arabam da beyazdı.
- I got a kid in my car who's nervous being this close to the Portal.
- Arabamda Portal'a bu kadar yakın olmaktan tedirgin olan bir çocuk var.
- Because this nice guy came to her rescue when her car broke down.
- Çünkü bu iyi adam, arabası bozulduğunda onu kurtarmaya geldi.
- Sir, please be nice and step out of your car.
- Bayım, lütfen nazik olun ve arabanızdan inin.
- I got a kid in my car who's nervous being this close to the Portal.
- Arabamda Portal'a bu kadar yakın olduğu için tedirgin olan bir oğlan var.
- The copy is still describing the car as another woman.
- Kopya metin hâlâ arabayı öteki kadın olarak tanımlıyor.
- Because this nice guy came to her rescue when her car broke down.
- Çünkü bu iyi kalpli adam arabası bozulduğunda onu kurtarmaya geldi.
- Sir, please be nice and step out of your car.
- Bayım, lütfen kibar olun ve arabanızdan inin.
- Tom quickly got out of the car.
- Tom çabucak arabadan indi.
- Didn't you lock up your car?
- Arabanı kilitlemedin mi?
- For comfortable weekly shopping you have to have a car.
- Haftalık rahat alışveriş için bir araban olmalı.
- Tom parked the car across from Mary's house.
- Tom arabayı Mary'nin evinin karşısına park etti.
- Tom is thinking of buying a new car.
- Tom yeni bir araba satın almayı düşünüyor.
- You should inspect the car well before you buy it.
- Almadan önce arabayı iyice incelemelisin.
- They might take the car.
- Arabayı alabilirler.
- Have you ever been hit by a car?
- Size hiç araba çarptı mı?
- I have a green car.
- Yeşil bir arabam var.
- Do you know where Tom parked his car?
- Tom'un arabasını nereye park ettiğini biliyor musun?
- Tom sold me his old car.
- Tom bana eski arabasını sattı.
- Look at this Japanese car.
- Bu Japon arabasına bak.
- The child was nearly run over by a car.
- Çocuk neredeyse bir araba tarafından eziliyordu.
- His car is similar to mine.
- Onun arabası benimkine benziyor.
- My car's parked over there.
- Arabam oraya park etti.
- You are free to use this car.
- Bu arabayı kullanmakta özgürsünüz.
- Tom got out of the car, but Mary remained behind the wheel.
- Tom arabadan indi, ancak Mary direksiyonun başında kaldı.
- This car is a clunker.
- Bu araba bir külüstürdür.
- Tom was the last one into the car.
- Tom arabaya binen son kişiydi.
- That's the car I'm going to buy.
- Alacağım araba bu.
- Thanks for helping me fix my car.
- Arabamı tamir etmeme yardım ettiğin için teşekkürler.
- Tom didn't recognize Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasını tanımadı.
- He drove the car.
- Arabayı o sürdü.
- How much did you charge Tom to fix his car?
- Arabasını tamir etmek için Tom'dan ne kadar para aldın?
- I heard a car outside.
- Dışarıda bir araba sesi duydum.
- I never had a car.
- Asla bir arabam olmadı.
- He was nearly hit by the car while crossing the street.
- Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu.
- The car he was riding crashed into a train.
- Bindiği araba bir trene çarptı.
- I got this car for a very reasonable price.
- Bu arabayı çok uygun fiyata aldım.
- Layla saw blue lights flashing behind her car.
- Leyla, arabasının arkasında yanıp sönen mavi ışıkları gördü.
- Tom hopped into the car and put it in gear.
- Tom arabaya atladı ve onu vitese taktı.
- My grandfather owned a car just like this.
- Büyük babam tam böyle bir arabaya sahip oldu.
- Tom can't be in the car more than ten minutes without getting sick.
- Tom hastalanmadan on dakikadan fazla arabada kalamaz.
- I left my phone in the car.
- Telefonumu arabada unuttum.
- He decided on the red car.
- Kararı kırmızı arabadan yana oldu.
- I still have a scar on my left leg from a car accident I was in when I was thirteen years old.
- On üç yaşındayken geçirdiğim bir araba kazasından dolayı sol bacağımda hâlâ bir yara izi var.
- We loaded our baggage into the car.
- Bagajımızı arabaya yükledik.
- Which car's your dad's?
- Hangi araba babanınki?
- This car comes with an air conditioner.
- Bu araba bir klima ile birlikte geliyor.
- Police spotted Fadil's car near the border.
- Polis Fadıl'ın arabasını sınıra yakın bir yerde tespit etti.
- Tom waited in his car across the street from the bank.
- Tom bankanın karşısındaki sokakta arabasında bekledi.
- Tom is cleaning his car.
- Tom arabasını temizliyor.
- I think I'll buy a new car.
- Sanırım yeni bir araba satın alacağım.
- I washed Tom's car for him.
- Tom'un arabasını onun için yıkadım.
- My cat became frantic as soon as the car began to move.
- Araba hareket etmeye başlar başlamaz kedim çılgına döndü.
- Tom washed his car.
- Tom arabasını yıkadı.
- Tom knew where he had parked his car.
- Tom arabasını nereye park ettiğini biliyordu.
- Dan remembers the red interior of his grandfather's car.
- Dan büyükbabasının arabasının kırmızı iç kaplamasını hatırlar.
- This tree is older than that car.
- Bu ağaç o arabadan daha yaşlı.
- You wait in the car.
- Sen arabada bekle.
- The old man narrowly escaped being run over by a car.
- Yaşlı adam bir arabanın altında kalmaktan kıl payı kurtuldu.
- Have you told Tom where you want him to park his car?
- Tom'a arabasını nereye park etmesini istediğini söyledin mi?
- We like your car.
- Arabanızı beğendik.
- That car is really expensive.
- O araba gerçekten pahalı.
- My car is a piece of junk.
- Arabam bir hurda yığını.
- Whose car is this?
- Bu araba kimin?
- We can't find anything wrong with your car.
- Arabanızda bir sorun bulamadık.
- Sami's car was inspected by investigators.
- Sami'nin arabası müfettişler tarafından incelendi.
- Tom's car is on its last legs.
- Tom'un arabası iyice eskidi.
- I have to leave the car here.
- Arabayı burada bırakmalıyım.
- He repairs his own car.
- O kendi arabasını tamir eder.
- Tom has put his car up for sale.
- Tom arabasını satılığa çıkardı.
- Tom wanted an economy car.
- Tom ekonomik bir araba istedi.
- This is the man who they say stole the car.
- Arabayı çaldığı söylenen adam bu.
- She arrived in a car.
- O bir araba ile geldi.
- Tom was injured in a car accident.
- Tom bir araba kazasında yaralandı.
- He bought a new car.
- O yeni bir araba satın aldı.
- Layla jumped out of her car.
- Leyla arabasından dışarı atladı.
- Tom and Mary have to paint their car.
- Tom ve Mary arabalarını boyamak zorunda.
- He wants to sell his old car to a man in Kobe.
- Eski arabasını Kobe'deki bir adama satmak istiyor.
- This car is quite safe.
- Bu araba oldukça güvenli.
- I want you to help me find out who stole my car.
- Arabamı kimin çaldığını bulmama yardım etmeni istiyorum.
- Who told you to buy a car?
- Araba almanızı kim söyledi?
- Is that your car?
- Bu senin araban mı?
- I'll get my car.
- Arabamı getireyim.
- He treated himself to a new car.
- Kendine yeni bir araba aldı.
- This car must have had tough usage.
- Bu araba sert kullanılmış olmalı.
- When was the last time you parked your car here?
- Arabanızı en son ne zaman buraya park ettiniz?
- Dan didn't even back his car to the door.
- Dan arabasını kapıya bile yanaştırmadı.
- Could you open the car window?
- Arabanın camını açabilir misiniz?
- She arrived in a car.
- Arabayla geldi.
- You said you were going to buy a new car.
- Yeni bir araba almaya gittiğini söyledin.
- We're not going to buy that car.
- O arabayı satın almayacağız.
- The company is promoting a new car on TV.
- Şirket, televizyonda yeni bir araba tanıtımı yapıyor.
- Don't touch my car.
- Arabama dokunma.
- Sami fixed Layla's car.
- Sami, Leyla'nın arabasını tamir etti.
- If it rains tomorrow, we will go there by car.
- Yarın yağmur yağarsa, oraya araba ile gideriz.
- My car takes a lot of gas.
- Arabam çok benzin alıyor.
- I can't get my car to start.
- Arabamı çalıştıramıyorum.
- Buy me a car.
- Bana bir araba satın al.
- Tom wanted to buy a new car.
- Tom yeni bir araba almak istedi.
- I didn't know how much it would cost to get my car repaired.
- Arabamı tamir ettirmenin ne kadara mal olacağını bilmiyordum.
- Tom's car isn't where he parked it.
- Tom'un arabası park ettiği yerde değil.
- Tom did a really good job fixing my car.
- Tom arabamı tamir ederken gerçekten iyi iş çıkardı.
- Sami put his car in the garage.
- Sami arabasını garaja koydu.
- Tom is repairing his car.
- Tom arabasını tamir ediyor.
- Tom got back into the car.
- Tom arabaya geri bindi.
- Tom has his own car.
- Tom'un kendi arabası var.
- Do you know who this car here belongs to?
- Bu arabanın kime ait olduğunu biliyor musun?
- She got back in her car.
- O, arabasına geri bindi.
- This car is black.
- Bu araba siyah.
- Tom quickly got out of the car.
- Tom hemen arabadan çıktı.
- You won a free car, didn't you?
- Bedava araba kazandın, değil mi?
- I don't have a car anymore.
- Artık bir arabam yok.
- I had my car filled up at the service station at the corner.
- Arabamı köşedeki benzin istasyonunda doldurdum.
- He told me that I could use his car.
- Bana onun arabasını kullanabileceğimi söyledi.
- A car nearly hit Tom.
- Tom'a az daha araba çarpıyordu.
- Tom couldn't buy a car.
- Tom araba alamadı.
- Tom cleaned Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasını temizledi.
- Tom's car's still in the parking lot.
- Tom'un arabası hâlâ park yerinde.
- I didn't stop the car in time.
- Arabayı zamanında durduramadım.
- He was knocked over by the car.
- Araba ona çarptı.
- Tom goes from Boston to Chicago with his car via the usual route.
- Tom arabasıyla Boston'dan Chicago'ya her zamanki yoldan gidiyor.
- Detroit is famous for its car industry.
- Detroit, araba endüstrisiyle ünlüdür.
- The car ran out of gas before reaching the city.
- Şehre varmadan önce arabanın yakıtı bitti.
- Did Tom really say he'd give you his car?
- Tom sana arabasını vereceğini gerçekten söyledi mi?
- They broke the car's window.
- Arabanın camını kırdılar.
- This is the car I spoke of the other day.
- Geçen gün bahsettiğim araba bu.
- I hear that the car Tom bought used to belong to Mary.
- Tom'un satın aldığı arabanın Mary'ye ait olduğunu duydum.
- I don't want another car, I want my car.
- Ben başka bir araba istemiyorum, arabamı istiyorum.
- Tom said Mary was driving the car.
- Tom arabayı Mary'nin kullandığını söyledi.
- Have you ever wanted to have a fancy car?
- Hiç lüks bir araba sahibi olmak istedin mi?
- That car is quite new.
- O araba oldukça yeni.
- Tom isn't sure where Mary parked her car.
- Tom, Mary'nin arabasını nereye park ettiğinden emin değil.
- I need to get something out of the car.
- Arabadan bir şey almam lazım.
- He's got not only a motorbike but also a car.
- Sadece motosikleti değil, arabası da var.
- I wish I hadn't loaned Tom my car.
- Keşke Tom'a arabamı ödünç vermeseydim.
- Tom bragged about how fast his car was.
- Tom arabasının ne kadar hızlı olduğuyla övünüyordu.
- He got the car for nothing.
- Arabayı bedavaya aldı.
- He bought me a very fast car.
- Bana çok hızlı bir araba aldı.
- Where did you park your car?
- Arabanı nereye park ettin?
- I've got something in my car I need to go get.
- Arabamda gidip almam gereken bir şey var.
- My car is on its last legs.
- Arabam artık son demlerini yaşıyor.
- Which car did you buy?
- Hangi arabayı aldın?
- Tom was sitting in his car outside the restaurant.
- Tom restoranın dışında arabasında oturuyordu.
- Layla liked Sami's car.
- Leyla, Sami'nin arabasını beğendi.
- We couldn't decide what car to buy.
- Hangi arabayı alacağımıza karar veremedik.
- Tom tried to get out of the car.
- Tom arabadan çıkmaya çalıştı.
- Wait for me in the car.
- Beni arabada bekle.
- Get back in your car.
- Arabana geri dön.
- Tom got run over by a car.
- Tom'a araba çarptı.
- Tom was late because his car ran out of gas.
- Tom geç kaldı çünkü arabasının benzini bitmişti.
- Tom's car is still parked out front.
- Tom'un arabası hala dışarıda park halinde.
- Where did I park my car?
- Arabamı nereye park ettim?
- I got back in my car.
- Arabama geri döndüm.
- Does Tom have a car?
- Tom'un arabası var mı?
- They advertised a new car on TV.
- Televizyonda yeni bir arabanın reklamını yaptılar.
- I've got a car.
- Bir arabam var.
- Tom ended up not buying the car he was considering buying.
- Tom satın almayı düşündüğü arabayı almaktan vazgeçti.
- She pulled her car up at the gate.
- O arabasını kapıya çekti.
- Tom sold his car to Mary for three hundred dollars.
- Tom arabasını Mary'ye 300 dolara sattı.
- He maintains his car well.
- Arabasına iyi bakar.
- We know what happened to Tom's car.
- Tom'un arabasına ne olduğunu biliyoruz.
- Let's park the car here and walk the rest of the way.
- Arabayı buraya park edelim ve yolun geri kalanını yürüyelim.
- He has a new car and a new girl.
- Onun yeni bir arabası ve yeni bir sevgilisi var.
- Our car was fast and soon got ahead of the other cars.
- Bizim arabamız hızlıydı ve kısa sürede diğer arabaların önüne geçti.
- Tom is the son of a race car driver.
- Tom bir araba yarışçısının oğlu.
- His car broke down on the way to work.
- İşe giderken arabası bozuldu.
- The car didn't move.
- Araba kıpırdamadı.
- I wasn't able to get my car started.
- Arabamı çalıştıramadım.
- Tom hopped in the car.
- Tom arabaya atladı.
- He doesn't go anywhere without his car.
- Arabası olmadan hiçbir yere gitmez.
- You know I don't have a car.
- Arabam olmadığını biliyorsun.
- Tom was the one who broke the windshield of Mary's car.
- Mary'nin arabasının ön camını kıran Tom'du.
- A car stopped at the entrance.
- Girişte bir araba durdu.
- They were badly injured in a car accident.
- Bir araba kazasında ağır yaralandılar.
- I'm the one with the car.
- Arabası olan kişi benim.
- Dan's car smashed through the police barricade.
- Dan'in arabası polis barikatını parçaladı.
- I know whose car this is.
- Bu arabanın kimin olduğunu biliyorum.
- Where's your car?
- Araban nerede?
- Compared with yours, my car is small.
- Seninkine kıyasla, benim arabam küçük.
- I don't wash my car very often.
- Arabamı çok sık yıkamam.
- Tom got back in his car.
- Tom arabasına geri döndü.
- The car stopped completely immobile.
- Araba tamamen hareketsiz durdu.
- A car went by at terrific speed.
- Bir araba müthiş bir hızda gitti.
- Let's park the car here and walk the rest of the way.
- Arabayı burada parkedelim ve yolun geriye kalanını yürüyelim.
- The car cut to the left.
- Araba sola saptı.
- Do you often drive a car to work?
- İşe sık sık arabayla mı gidersin?
- I don't advise them to buy this car.
- Onların bu arabayı almalarını tavsiye etmem.
- Is your car next to her house?
- Senin araban onun evinin yanında mı?
- What have you done about fixing the car?
- Arabayı onarmak için ne yaptın?
- Layla got out of her car.
- Leyla arabasından indi.
- I wash my car once a week.
- Arabamı haftada bir kez yıkarım.
- This car is spacious and comfortable.
- Bu araba geniş ve komforlu.
- That car is no doubt in an awful condition.
- O araba hiç kuşkusuz korkunç bir durumda.
- This is the biggest car in the world.
- Bu dünyadaki en büyük araba.
- This car has a cigarette lighter.
- Bu arabanın çakmağı var.
- What was the problem with your car?
- Arabanızdaki sorun neydi?
- He had his car stolen in broad daylight.
- Arabası güpegündüz çalındı.
- Tom put the suitcases into his car.
- Tom bavulları arabasına koydu.
- My father's car is very nice.
- Babamın arabası çok güzeldir.
- Tom helped Mary unload the car.
- Tom, Mary'nin arabayı boşaltmasına yardım etti.
- Tom was struck by a car on the pedestrian crossing.
- Tom'a yaya geçidinde bir araba çarptı.
- Would you be willing to lend me enough money to buy a car?
- Bana bir araba alacak kadar borç vermeyi ister miydin?
- Did you really give Tom that car?
- Gerçekten o arabayı Tom'a verdin mi?
- They wanted an economy car.
- Ekonomik bir araba istediler.
- He takes very good care of his car.
- O, arabasıyla çok iyi ilgilenir.
- Tom often lets me use his car.
- Tom sık sık arabasını kullanmama izin verir.
- Tom has owned that car for three years.
- Tom o arabaya üç yıldır sahip.
- Tom wanted me to tell you he needs to borrow your car.
- Tom arabanı ödünç alması gerektiğini söylememi istedi.
- Tom bought his son a car.
- Tom oğluna bir araba aldı.
- Peugeot, Renault and Citroen are French car manufacturers.
- Peugeot, Renault ve Citroen Fransız araba üreticileridir.
- A broken-down car was standing in the middle of the road.
- Bozuk bir araba yolun ortasında duruyordu.
- Tom had his car stolen early last week.
- Geçen haftanın başlarında Tom arabasını çaldırdı.
- We didn't expect them to buy a new car.
- Onların yeni bir araba almasını beklemiyorduk.
- I saw Tom get hit by a car.
- Tom'a araba çarptığını gördüm.
- I'd like to keep the car there.
- Arabayı orada tutmak istiyorum.
- What are you going to do with this car?
- Bu araba ile ne yapacaksın?
- Tom drove Mary's car to Boston.
- Tom, Mary'nin arabasını Boston'a götürdü.
- Layla parked her car.
- Leyla arabasını park etti.
- This is where Tom's car was parked.
- Bu, Tom'un arabasının park edildiği yer.
- They bought a new car.
- Onlar yeni bir araba aldı.
- I paid fifty percent down for the car.
- Araba için yüzde elli peşinat ödedim.
- Tom was so proud of that car.
- Tom o arabayla çok gurur duyuyordu.
- You have a car.
- Araban var.
- Why did you buy a Korean car?
- Neden bir Kore arabası satın aldın?
- I am surprised that your family has a Japanese car.
- Ailenizin bir Japon arabasına sahip olduğuna şaşırdım.
- Tom's car is in the parking lot.
- Tom'un arabası park yerinde.
- This is the first time I've ever sworn at my car.
- Arabama ilk kez küfrediyorum.
- I told Tom he should buy that car.
- Tom'a o arabayı alması gerektiğini söyledim.
- Tom asked him where I should park my car.
- Tom ona arabamı nereye park etmem gerektiğini sordu.
- Tom shouldn't have borrowed Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasını ödünç almamalıydı.
- I bought myself a car even though I don't have money.
- Param olmamasına rağmen kendime bir araba aldım.
- I didn't even know that my car had been stolen.
- Arabamın çalındığını bile bilmiyordum.
- I'm thinking of buying a new car.
- Yeni bir araba satın almayı düşünüyorum.
- I told Tom that car wasn't mine.
- Tom'a o arabanın benimki olmadığını söyledim.
- He cannot afford to buy a car, much less a house.
- Bırakın ev almayı, araba almaya bile gücü yetmiyor.
- Tom is getting rid of his old car.
- Tom eski arabasından kurtuluyor.
- He still cherishes his old car.
- Hala eski arabasına değer veriyor.
- They kissed in the back of the car.
- Arabanın arkasında öpüştüler.
- It's about time you get an oil change on that car.
- Arabanın yağını değiştirmenin zamanı geldi.
- I decided to buy a new car rather than an old one.
- Eski bir araba yerine yeni bir araba almaya karar verdim.
- I can't afford to buy a used car, much less a new one.
- Bırakın yeni bir araba almayı, kullanılmış bir araba almaya bile gücüm yetmez.
- Tom couldn't convince Mary to buy his car.
- Tom Mary'yi arabasını almaya ikna edemedi.
- I'll unload the car.
- Arabayı boşaltacağım.
- The guy driving the truck that crashed into our car didn't have a driver's license.
- Arabamıza çarpan kamyonu kullanan adamın ehliyeti yoktu.
- He wants a new car.
- Yeni bir araba istiyor.
- We washed our car yesterday.
- Dün arabamızı yıkadık.
- Here comes a speeding car, let's cross!
- Hızla gelen bir araba var, geçelim!
- Tom bought Mary a car.
- Tom, Mary'ye bir araba satın aldı.
- The police suspected there was a connection between the abandoned car and the dead body found three miles away.
- Polis, terk edilmiş araba ile üç mil ötede bulunan ceset arasında bir bağlantı olduğundan şüpheleniyordu.
- He lifted the car with his phenomenal strength.
- Olağanüstü gücüyle arabayı kaldırdı.
- Tom is the only one here who has a car.
- Burada arabası olan tek kişi Tom.
- My jacket's in the car.
- Ceketim arabada.
- The police managed to track down the owner of the car.
- Polis arabanın sahibini bulmayı başardı.
- Bill boasts of owning the biggest car in the neighborhood.
- Bill mahalledeki en büyük arabaya sahip olmakla övünür.
- I'd like to see the car before I rent it.
- Kiralamadan önce arabayı görmek istiyorum.
- She jumped into her car.
- Arabasına atladı.
- I'd like to rent your most inexpensive car.
- En ucuz arabanızı kiralamak istiyorum.
- An eight-year-old car is almost worthless.
- Sekiz yaşındaki bir araba neredeyse değersizdir.
- I told Tom where he could park his car.
- Tom'a arabasını nereye park edebileceğini söyledim.
- A man with a gun urged him into the car.
- Silahlı bir adam, onu zorla arabaya soktu.
- She boasts of her car.
- Arabasıyla övünüyor.
- He brought me to school in a car.
- O beni bir arabayla okula getirdi.
- I found your gloves in my car.
- Eldivenlerini arabamda buldum.
- When was the last time you parked your car here?
- En son ne zaman arabanı buraya park ettin?
- I don't have enough money to buy a new car.
- Yeni bir araba almak için yeterli param yok.
- Tom has a beautiful car.
- Tom'un güzel bir arabası var.
- Does this car belong to you?
- Bu araba size mi ait?
- I paid cash for the car.
- Araba için nakit ödedim.
- Tom wanted to borrow your car.
- Tom arabanı ödünç almak istedi.
- Smoking in a car with children is considered as tantamount to child abuse.
- Çocukların bulunduğu bir arabada sigara içmek çocuk istismarı ile eşdeğer kabul edilir.
- I bought this car at a bargain.
- Ben bu arabayı çok ucuza satın aldım.
- This is where Sami's car was parked.
- Burası Sami'nin arabasının park edildiği yer.
- I am taking a rest in my car.
- Arabamda dinleniyorum.
- Tom pulled Mary out of the car.
- Tom, Mary'i arabadan çıkardı.
- I have a very nice car.
- Çok güzel bir arabam var.
- There was no sign of Fadil but his car was there.
- Fadıl'dan iz yoktu ama arabası oradaydı.
- She had a narrow escape when her car skidded off the road into a lake.
- Arabası bir gölün içine doğru yol alırken kıl payı kurtuldu.
- May I use your car, Dad?
- Arabanı kullanabilir miyim, baba?
- This car is the latest model.
- Bu araba son model.
- Do you still want to buy your wife a car?
- Hala karınıza bir araba satın almak istiyor musunuz?
- The price is kind of high for a used car.
- Fiyat kullanılmış bir araba için biraz yüksek.
- Which car is Tom's?
- Hangi araba Tom'un?
- I told you to put it in the car.
- Onu arabaya koymanı söyledim.
- Tom is working on the car.
- Tom araba üzerinde çalışıyor.
- Tom is happy with his car.
- Tom arabasından memnun.
- I want to buy my car back.
- Arabamı geri almak istiyorum.
- Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasının ön panelinde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.
- I managed to repair my car by myself.
- Arabamı tek başıma tamir etmeyi başardım.
- Tom got out of the car.
- Tom arabadan indi.
- My car is covered with pigeon poop.
- Arabam güvercin pisliği ile kaplı.
- Tom left his car at the parking lot.
- Tom arabasını park yerinde bıraktı.
- Layla hopped in the car.
- Layla arabaya atladı.
- Sami dumped the stolen car by a cemetery.
- Sami çalıntı arabayı mezarlığın yanına bıraktı.
- He is rich enough to buy that car.
- O arabayı almak için yeterince zengin.
- Step out of the car, please.
- Arabadan inin lütfen.
- Why do you want to go as far as Germany to buy a car?
- Neden araba almak için Almanya'ya kadar gitmek istiyorsun?
- He was run over by a car.
- Bir araba tarafından ezildi.
- There's something on the hood of your car.
- Arabanın kaputunda bir şey var.
- This car has a huge engine.
- Bu arabanın çok büyük bir motoru var.
- I won't let Tom drive my car again.
- Tom'un arabamı tekrar sürmesine izin vermeyeceğim.
- Look at the car made in Japan.
- Japonya'da üretilen arabaya bakın.
- She came very near to being run over by a car.
- O neredeyse bir araba tarafından ezilecekti.
- He isn't going to get this car at that price.
- O fiyata bu arabayı alamaz.
- Tom got hit by a car while crossing the street.
- Tom karşıdan karşıya geçerken bir araba çarptı.
- The driver is deeply attached to his old car.
- Sürücü eski arabasına derinden bağlandı.
- Does Tom want a car?
- Tom araba istiyor mu?
- If you whip the steering wheel around like that on a snowy road, the car is going to go into a slide.
- Karlı bir yolda direksiyonu böyle kırarsan araba kayar.
- I saw a boy knocked down by a car.
- Bir arabanın yere serdiği bir çocuk gördüm.
- I will certainly need a car.
- Kesinlikle bir arabaya ihtiyacım olacak.
- This isn't the same car I had three years ago.
- Bu üç yıl önceki arabam değil.
- Our dog was nearly run over by a car.
- Köpeğimiz neredeyse bir araba tarafından eziliyordu.
- He has a foreign car.
- Yabancı bir arabası var.
- Tom is loading the car, isn't he?
- Tom arabayı yüklüyor, değil mi?
- I'm going to wait in the car.
- Arabada bekleyeceğim.
- Tom wants to buy a new car.
- Tom yeni bir araba satın almak istiyor.
- Tom wanted to have his car painted blue.
- Tom arabasını maviye boyatmak istedi.
- Tom left his hat in the car.
- Tom şapkasını arabada unutmuş.
- I was overtaken by the car.
- Araba tarafından sollandım.
- We sang Christmas songs in the car all the way to Tom's house.
- Tom'un evine kadar arabada Noel şarkıları söyledik.
- I persuaded Tom to let me use his car.
- Tom'u arabasını kullanmama izin vermesi için ikna ettim.
- I wanted an economy car.
- Ekonomik bir araba istemiştim.
- We sang songs in the car all the way to his house.
- Onun evine giderken arabada yol boyunca şarkılar söyledik.
- Riding in the car is for kids.
- Araba sürmek çocuklar içindir.
- When did you buy this car?
- Bu arabayı ne zaman aldın?
- My uncle's car is faster than mine.
- Amcamın arabası benimkinden daha hızlı.
- Joe's idea for a new kind of car will make him filthy rich.
- Joe'nun yeni araba fikri onu çok zengin edecek.
- The car is exceeding the speed limit.
- Araba hız sınırını aşıyor.
- Tom spent all his savings on a new car.
- Tom tüm birikimini yeni bir arabaya harcadı.
- No, you can't use my car!
- Hayır, arabamı kullanamazsın!
- He has got a beautiful car.
- Çok güzel bir arabası var.
- Tom bought a larger car.
- Tom daha büyük bir araba aldı.
- Sami's car won't start.
- Sami'nin arabası çalışmıyor.
- I'm sorry, but I can't lend you my car next weekend.
- Üzgünüm fakat gelecek hafta sana arabamı ödünç veremem.
- Tom and Mary walked to their car.
- Tom ve Mary arabalarına doğru yürüdüler.
- I'll reimburse you for the damage I did to your car.
- Arabanıza yaptığım hasarın zararını karşılayacağım.
- Tom washes his car once a week.
- Tom haftada bir kez arabasını yıkar.
- What kind of car is that?
- Bu ne biçim bir araba?
- Our car is over there.
- Arabamız şurada.
- His car looks as good as new.
- Arabası yeni gibi görünüyor.
- Why do you want such an old car?
- Neden bu kadar eski bir araba istiyorsun?
- This car is more reliable than a Lada.
- Bu araba bir Lada'dan daha güvenilir.
- She was almost run over by a car.
- O neredeyse bir araba tarafından eziliyordu.
- I'd like to buy a used car.
- Kullanılmış bir araba almak istiyorum.
- I want a car, but I have no money to buy one.
- Ben bir araba istiyorum, ama bir tane satın almak için hiç param yok.
- We covered some 100 miles in the car.
- Arabayla yaklaşık 100 mil yol kat ettik.
- I wish Tom would stop parking his car in front of my house.
- Keşke Tom arabasını evimin önüne park etmeyi bıraksa.
- Tom is proud of his car.
- Tom arabasıyla gurur duyuyor.
- My car isn't for sale.
- Arabam satılık değil.
- My car's been stolen.
- Arabam çalındı.
- How many spare keys do you have for your car?
- Araban için kaç tane yedek anahtarın var?
- You have a car, don't you?
- Araban var, değil mi?
- Your car is three times as big as this one.
- Senin araban bunun üç katı kadar büyük.
- A car passed by at top speed.
- Bir araba son sürat geçti.
- The car ran into a tree.
- Araba ağaca çarptı.
- Tom has decided to buy a new car.
- Tom yeni bir araba almaya karar verdi.
- Who wants to wash my car?
- Kim arabamı yıkamak ister?
- My father's car is new.
- Babamın arabası yeni.
- That's Tom's car.
- O, Tom'un arabası.
- Tom's car is cool.
- Tom'un arabası çok havalı.
- A car hit them.
- Bir araba onlara çarptı.
- I cannot afford to keep a car.
- Bir arabaya bakmaya gücüm yetmez.
- I can teach you how to repair your car.
- Size arabanızı nasıl tamir edeceğinizi öğretebilirim.
- Our car broke down on our way there.
- Oraya gelirken arabamız bozuldu.
- Why did Tom buy a new car?
- Tom neden yeni bir araba aldı?
- I couldn't get my car started.
- Arabamı çalıştıramadım.
- I've got to get my car fixed.
- Arabamı tamir ettirmek zorundayım.
- The policeman blew his whistle for the car to stop.
- Polis memuru arabanın durması için düdüğünü çaldı.
- Tom offered to help Mary wash her car.
- Tom, Mary'nin arabasını yıkamasına yardım etmeyi teklif etti.
- Tom stayed in his car.
- Tom arabasında kaldı.
- I want a car, but I don't have money to buy one.
- Bir araba istiyorum ama alacak param yok.
- This car looks angry.
- Bu araba kızgın görünüyor.
- He is rich enough to buy a foreign car.
- Yabancı bir araba alabilecek kadar zengin.
- I must have my car repaired.
- Arabamı tamir ettirmeliyim.
- Tom knows what Mary's car looks like.
- Tom, Mary'nin arabasının neye benzediğini biliyor.
- Tom started up the car.
- Tom arabayı çalıştırdı.
- Who are you selling your car to?
- Arabanı kime satıyorsun?
- That car is hers.
- O araba onun.
- The getaway car was late model white sedan.
- Kaçış arabası son model beyaz bir sedandı.
- Tomorrow I am going to the countryside by my car.
- Yarın arabamla kırsal bölgeye gidiyorum.
- This is the first time I've ever washed my car.
- Arabamı ilk kez yıkıyorum.
- Is that car Tom's?
- Bu araba Tom'un mu?
- Tom parked his car in the parking garage.
- Tom arabasını otoparka park etti.
- I wish I had solar-powered car.
- Keşke güneş enerjisiyle çalışan bir arabam olsaydı.
- I found out whose car went off the road.
- Kimin arabasının yoldan çıktığını öğrendim.
- I just want to stay in the car.
- Sadece arabada kalmak istiyorum.
- There's a funny smell coming from the engine of the car.
- Arabanın motorundan garip bir koku geliyor.
- You'll save yourself a lot of time if you take the car.
- Arabayı alırsanız kendinize çok zaman kazandırırsınız.
- My car broke down this morning and won't be repaired until Friday.
- Arabam bu sabah bozuldu ve Cuma gününe kadar tamir edilemeyecek.
- Tell Tom I need to borrow his car.
- Tom'a arabasını ödünç almam gerektiğini söyle.
- He was driving the car at full speed.
- Arabayı tam hızda sürüyordu.
- Tom can't remember exactly where he parked his car.
- Tom arabasını tam olarak nereye park ettiğini anımsayamıyor.
- Who was in your car?
- Arabandaki kimdi?
- Layla could still hear the car.
- Leyla arabayı hala duyabiliyordu.
- Who wants to wash my car?
- Arabamı kim yıkamak ister?
- Tom broke into Mary's car and stole what was hidden under the driver's seat.
- Tom, Mary'nin arabasına girdi ve şoför koltuğunun altında saklı olan şeyi çaldı.
- Sami took our car.
- Sami arabamızı aldı.
- I was amazed at the speed of the car.
- Arabanın hızına hayran kaldım.
- Nobody knows that I have bought a new car.
- Hiç kimse yeni bir araba aldığımı bilmiyor.
- The car turned to the left.
- Araba sola döndü.
- Tom was arrested in a stolen car.
- Tom çalıntı bir arabayla tutuklandı.
- You shouldn't have sold your old car.
- Eski arabanı satmaman gerekirdi.
- She bought a new car.
- Yeni bir araba aldı.
- Whose car is that?
- Kimin arabası bu?
- How often do you wash your car a month?
- Arabanı ayda kaç kez yıkıyorsun?
- He spent all of his money on a car.
- Bütün parasını arabaya harcadı.
- Layla abandoned Sami's car in the woods.
- Layla, Sami'nin arabasını ormanda terk etti.
- I survived the car accident and now I need a cigarette.
- Araba kazasında hayatta kaldım ve şimdi bir sigaraya ihtiyacım var.
- I bought a car in Derry yesterday.
- Dün Derry'den bir araba aldım.
- I want to give my old car to Tom.
- Eski arabamı Tom'a vermek istiyorum.
- We'll buy a new car next week.
- Biz önümüzdeki hafta yeni bir araba satın alacağız.
- Is there room in your car for all three of us?
- Arabanızda üçümüz için yer var mı?
- Maria took the metro, since her car broke down.
- Maria arabası bozulduğu için metroya bindi.
- I bought her a new car.
- Ben ona yeni bir araba satın aldım.
- The car is screeching.
- Araba gıcırdıyor.
- The child sits in the back of the car while the parents sit in front.
- Anne baba önde otururken çocuk arabanın arkasında oturuyor.
- Tom's car cost a lot more than Mary's.
- Tom'un arabası Mary'ninkinden çok daha pahalı.
- A car is a handy thing to own.
- Araba, sahip olmak için kullanışlı bir şeydir.
- Tom stole your car.
- Tom arabanı çaldı.
- You need a new car.
- Yeni bir arabaya ihtiyacın var.
- Tom said he doesn't usually lock his car.
- Tom genelde arabasını kilitlemediğini söyledi.
- Tom can't be in the car more than ten minutes or he gets sick.
- Tom arabada on dakikadan daha fazla duramaz, yoksa midesi bulanır.
- I'll wait for you in the car.
- Arabada seni bekleyeceğim.
- I don't know what kind of a car it was.
- Onun ne tür bir araba olduğunu bilmiyorum.
- They would have been killed if the car had gone over the cliff.
- Araba uçuruma gitmiş olsaydı onlar ölmüş olacaktı.
- You should've left your car parked where it was.
- Arabanı olduğu yerde bırakmalıydın.
- Do you need a car?
- Bir arabaya ihtiyacın var mı?
- In the car on the way home, he was making plans for the next day.
- Arabada eve giderken ertesi gün için planlar yapıyordu.
- Why do you want to sell your car?
- Neden arabanı satmak istiyorsun?
- Tom sold his car to Mary for three hundred dollars.
- Tom arabasını üç yüz dolara Mary'ye sattı.
- When was the last time you lent your car?
- Arabanızı en son ne zaman ödünç verdiniz?
- I see a red car ahead.
- Ben önde kırmızı bir araba görüyorum.
- I know the person who stole my car was Tom.
- Arabamı çalan kişinin Tom olduğunu biliyorum.
- Where is the money with which you're going to buy a car?
- Araba alacağın para nerede?
- Layla dragged Sami out of the car.
- Layla, Sami'yi arabadan sürükleyerek çıkardı.
- This car belongs to him.
- Bu araba ona ait.
- When was the last time you drove Tom's car?
- Tom'un arabasını en son ne zaman sürdün?
- We used to take long car trips when I was a kid.
- Ben çocukken uzun araba yolculukları yapardık.
- Tom read the instructions on how to properly install an infant car seat.
- Tom bebek arabası koltuğunun nasıl uygun biçimde kurulacağı konusundaki talimatları okudu.
- He was hit by a car and died instantly.
- Ona bir araba çarptı ve anında öldü.
- Tom has a newer car than I do.
- Tom'un benden daha yeni bir arabası var.
- Tom won't be able to fix the car by himself.
- Tom arabayı kendi başına tamir edemeyecek.
- Tom will paint his car blue.
- Tom arabasını maviye boyayacak.
- Why did you buy a British car?
- Neden bir İngiliz arabası satın aldın?
- Be quiet and get back in the car.
- Sessiz ol ve arabaya geri dön.
- He was hurt in a car accident.
- O, bir araba kazasında yaralandı.
- He is washing his car.
- O, arabasını yıkıyor.
- The car wasn't making that noise before.
- Araba daha önce böyle ses çıkarmıyordu.
- This car can deactivate half of its engine's cylinders.
- Bu araba motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabiliyor.
- The car is in the street.
- Araba caddede.
- These are the same kind of car.
- Bunlar aynı tür arabalar.
- Tom decided to buy a red car.
- Tom kırmızı bir araba satın almaya karar verdi.
- The car wasn't washed by Tom.
- Araba Tom tarafından yıkanmadı.
- What car did he take?
- O hangi arabayı aldı?
- You didn't sell your car, did you?
- Arabanı satmadın, değil mi?
- I'll even buy you a new car if you want one.
- Eğer istiyorsan sana yeni bir araba bile alırım.
- Jack explained to me how to change the wheel of the car.
- Jack bana, arabanın tekerleğini nasıl değiştireceğimi anlattı.
- How was Tom able to buy a car like that?
- Tom, böyle bir arabayı nasıl satın alabildi?
- My car is faster than yours.
- Benim arabam seninkinden daha hızlı.
- Tom helped Mary into the car.
- Tom Mary'nin arabaya binmesine yardım etti.
- I bought the car at a 10% discount.
- Arabayı %10 indirimli aldım.
- That's your car.
- Şu sizin arabanız.
- The driver of the car that crashed into the wall was a blonde woman.
- Duvara çarpan arabanın şoförü sarışın bir kadındı.
- How many headlights does this car have?
- Bu arabanın kaç tane farı var?
- Mary forgot her purse in the car.
- Mary cüzdanını arabada unuttu.
- Someone gave Tom a car.
- Birisi Tom'a bir araba verdi.
- There were traces of blood inside Dan's car.
- Dan'ın arabasının içinde kan izleri vardı.
- I found out why the car wouldn't start.
- Arabanın neden çalışmadığını anladım.
- It's a good thing I didn't buy that car.
- İyi ki o arabayı satın almadım.
- I'm saving money for a car.
- Araba için para biriktiriyorum.
- This car is good.
- Bu araba iyi.
- He unloaded the car.
- Arabayı boşalttı.
- Tom has a car, but he doesn't drive it very often.
- Tom'un bir arabası var ama çok sık kullanmıyor.
- Tom saw a car pull into the driveway.
- Tom garaj yoluna giren bir araba gördü.
- You should get back in your car.
- Arabanıza dönmelisiniz.
- I'll even buy you a new car if you want one.
- Eğer istersen sana yeni bir araba bile alırım.
- Layla noticed blood dripping from the steering wheel of Sami's car.
- Leyla, Sami'nin arabasının direksiyon simidinden damlayan kanı fark etti.
- Tom doesn't know how Mary was able to afford a new car.
- Tom, Mary'nin yeni bir arabayı maddi olarak nasıl karşılayabildiğini bilmiyor.
- How much does that car cost?
- O araba kaç para eder?
- Something must be wrong with our car; the engine is giving off smoke.
- Arabamızda ters giden bir şey olmalı; motordan duman çıkıyor.
- Someone gave them a car.
- Birisi onlara bir araba verdi.
- The car won't start.
- Araba çalışmayacak.
- A small car is cheaper than a big one.
- Küçük bir araba büyük bir arabadan daha ucuzdur.
- Tom is driving the car into the garage.
- Tom arabayı garaja götürüyor.
- This car is like new.
- Bu araba yeni gibi.
- Mary left her purse in her car.
- Mary çantasını arabasında bıraktı.
- I thought I recognized your car.
- Arabanı tanıdığımı sandım.
- His car was stuck in knee-deep snow.
- Arabası diz boyu kara saplanmıştı.
- She stayed at home as she didn't have a car.
- O, arabası olmadığı için evde kaldı.
- I didn't sell Tom my car.
- Arabamı Tom'a satmadım.
- This isn't where I parked my car.
- Bu, arabamı park ettiğim yer değil.
- Sami's car was parked in Layla's driveway.
- Sami'nin arabası Layla'nın garaj yoluna park edilmişti.
- Tom bumped his head on the ceiling of the car.
- Tom kafasını arabanın tavanına çarptı.
- Jack's car is a recent model.
- Jack'in arabası son model.
- This car is really powerful.
- Bu araba gerçekten çok güçlü.
- Our car ran out of gas after two minutes.
- Arabamızın benzini iki dakika sonra bitti.
- We'll buy a new car next week.
- Gelecek hafta yeni bir araba alacağız.
- I've been to the seaside by car.
- Ben araba ile sahile gittim.
- You were injured in a car accident, weren't you?
- Araba kazasında yaralandın, değil mi?
- Tom can't remember exactly where he parked his car.
- Tom arabasını nereye parkettiğini tam olarak hatırlayamıyor.
- Tom said he was saving up money to buy a new car.
- Tom yeni bir araba almak için para biriktirdiğini söyledi.
- He hurried over to his car.
- Aceleyle arabasına gitti.
- I'm going to park the car.
- Arabayı park edeceğim.
- He borrows the car from his neighbor.
- O, komşusundan ödünç araba alır.
- The bomb blew Tom's car to smithereens.
- Bomba Tom'un arabasını paramparça etti.
- We gave the car a push.
- Arabayı ittik.
- There was no sign of Fadil but his car was there.
- Fadıl'dan hiçbir iz yoktu ama arabası oradaydı.
- This car is his.
- Bu araba onun.
- Using a flashlight, the policeman signaled the car to stop.
- Polis bir el feneri kullanarak arabanın durması için sinyal verdi.
- I'm sure Tom isn't going to buy that car.
- Tom'un bu arabayı satın almayacağına eminim.
- We saw the car start.
- Biz arabanın çalıştığını gördük.
- I'm going to take my car.
- Benim arabayı alacağım.
- I tried to sell my old car, but nobody was interested in buying it.
- Eski arabamı satmaya çalıştım ama kimse onu satın almakla ilgilenmedi.
- I saw him get hit by a car.
- Onu bir arabanın ezdiğini gördüm.
- Sami drove the car at 160 miles an hour.
- Sami arabayı saatte 160 mille sürdü.
- I parked my car next to yours.
- Ben arabamı seninkinin yanına park ettim.
- I didn't buy that car.
- O arabayı ben almadım.
- Tom keeps dreaming about buying a new car.
- Tom sürekli yeni bir araba almayı hayal ediyor.
- Tom waxed his car yesterday afternoon.
- Tom dün öğleden sonra arabasını cilaladı.
- He had his car stolen last night.
- Dün gece arabasını çaldırdı.
- Sami left his glasses in the car.
- Sami gözlüklerini arabada bıraktı.
- Tom pulled Mary out of the burning car.
- Tom Mary'yi yanan arabadan çıkardı.
- This car is less fuel-hungry and more environmentally friendly.
- Bu araba daha az yakıt tüketiyor ve daha çevre dostu.
- Are you sure you want to borrow Tom's car without asking?
- Sormadan Tom'un arabasını ödünç almak istediğinden emin misin?
- Tom advised Mary not to buy a used car.
- Tom, Mary'ye kullanılmış bir araba almamasını tavsiye etti.
- The car pulled up in front of the house.
- Araba evin önüne yanaştı.
- Permission to use the car was accorded her.
- Arabayı kullanmasına izin verildi.
- He hitched the caravan to his car.
- O, karavanı arabasına bağladı.
- I'd like to buy the car you're selling, but I don't have enough money right now.
- Sattığınız arabayı almak isterdim ama şu anda yeterli param yok.
- Tom bragged about how fast his car was.
- Tom arabasının ne kadar hızlı olduğu hakkında övündü.
- To tell the truth, I drove my father's car without his permission.
- Doğruyu söylemek gerekirse, babamın arabasını onun izni olmadan kullandım.
- Dan noticed the California license plate on Linda's car.
- Dan, Linda'nın arabasındaki Kaliforniya plakasını fark etti.
- I left my book in the car.
- Kitabımı arabada bıraktım.
- Tom sold his car to Mary.
- Tom arabasını Mary'ye sattı.
- The car got stuck in the mud.
- Araba çamurda sıkıştı.
- My car needs a brake job.
- Arabama fren tamiri gerekiyor.
- My car's in the shop.
- Arabam tamirde.
- He has sold his car, so he goes to the office by train.
- O arabasını sattı, bu yüzden o trenle ofise gider.
- Her car overtook ours.
- Onun arabası bizimkini solladı.
- Tom got out in front of the library and waited while Mary went to park the car.
- Tom kütüphanenin önünde indi ve Mary arabayı park etmeye giderken bekledi.
- From a statistical point of view, a plane flight is much safer than a car trip.
- İstatistiklere göre uçakla gitmek, arabayla gitmekten çok daha güvenlidir.
- A car drew up in front of my house.
- Bir araba evimin önüne vardı.
- We need to tell Tom where to park his car.
- Arabasını nereye park edeceğini Tom'a söylememiz gerekiyor.
- I think we should buy a new car.
- Bence yeni bir araba almalıyız.
- Look out for the car.
- Arabaya dikkat et.
- I can't get the car to start.
- Arabayı çalıştıramıyorum.
- My car is not running.
- Arabam çalışmıyor.
- My neighbour is annoyed with me because he could not convince me to buy his old car from him.
- Komşum beni eski arabasını ondan almama ikna edemediği için bana kızdı.
- He was walking in front of the car.
- Arabanın önünde yürüyordu.
- I won't wash your car.
- Arabanı yıkamayacağım.
- His old car is on its last legs.
- Eski arabası son demlerini yaşıyor.
- The car is moving fast.
- Araba hızlı gidiyor.
- If the car breaks down, we'll walk.
- Araba bozulursa, yürürüz.
- I'd like for you to help me get my car running.
- Arabamı çalıştırmama yardım etmeni istiyorum.
- You wait in the car.
- Arabada bekle.
- The car ran out of gas before reaching the city.
- Arabanın benzini şehre varmadan bitti.
- Was there something wrong with the car?
- Arabada bir sorun var mıydı?
- Tom has more than enough money to buy a car.
- Tom'un bir araba alacak kadar parası var.
- I ought to have enough money saved up to buy a car by Christmas.
- Noel'e kadar bir araba alacak kadar para biriktirmiş olmalıyım.
- I signaled the car to go slow.
- Arabaya yavaş gitmesini işaret ettim.
- That car is a Chrysler.
- Bu araba bir Chrysler.
- I think Tom used to own a Japanese car.
- Sanırım Tom bir Japon arabasına sahipti.
- Tom's car has electric windows.
- Tom'un arabasının elektrikli camları var.
- Tell me what kind of car Tom has.
- Tom'un ne tür bir arabası olduğunu söyle.
- I got back into the car.
- Arabaya geri döndüm.
- Why don't you ask your parents to buy you a car?
- Neden ebeveynlerinden sana bir araba almasını istemiyorsun?
- Tom saw Mary in her car.
- Tom, Mary'yi arabasının içinde görmüş.
- Where does this car come from?
- Bu araba nereden geliyor?
- I didn't stop the car in time.
- Arabayı zamanında durdurmadım.
- Who was driving the car?
- Arabayı kim kullanıyordu?
- Are you sure this is where you parked your car?
- Burasının arabanı park ettiğin yer olduğundan emin misin?
- He had been repairing the car and looked tired when I arrived home.
- O, arabayı tamir ediyordu ve ben eve vardığımda yorgun görünüyordu.
- I couldn't get out of my garage because there was a car in the way.
- Yolda bir arabanın olması dolayısıyla garajımdan çıkamadım.
- What kind of car is that?
- O ne tür bir araba?
- The president's car is bulletproof.
- Başkanın arabası kurşun geçirmezdir.
- The car continued to pick up speed.
- Araba hızlanmaya devam etti.
- Tom asked Mary where she parked the car.
- Tom, Mary'ye arabayı nerede park ettiğini sordu.
- She accused him of stealing her car.
- Onu arabasını çalmakla suçladı.
- Tom can't buy himself a car.
- Tom kendine araba alamaz.
- I need to borrow your car for a few hours.
- Arabanı birkaç saatliğine ödünç almam lazım.
- I didn't need to sell my car.
- Arabamı satmama gerek yoktu.
- The car isn't worth repairing.
- Araba tamir etmeye değmez.
- Yesterday, when Tom was backing up his car, he ran over Mary's bicycle.
- Dün Tom arabasını geri sürerken Mary'nin bisikletini ezdi.
- Tom is loading the car.
- Tom arabayı yüklüyor.
- The car veered out of control and ploughed into a group of people at a bus stop.
- Araba kontrolden çıktı ve otobüs durağındaki bir grup insanın arasına daldı.
- Was anyone injured inside the car?
- Arabanın içinde yaralanan var mıydı?
- This car was cheap enough for him to buy.
- Bu araba onun alması için yeterince ucuz.
- Tom washed Mary's car while she was sick.
- Mary hastayken Tom onun arabasını yıkadı.
- I need to put some gas in my car.
- Arabama biraz benzin koymam lazım.
- Tom put the car in gear and drove away.
- Tom arabayı vitese taktı ve uzaklaştı.
- I pumped five gallons of gas into my car.
- Arabama beş galon benzin pompaladım.
- A bird shat on my aunt's car.
- Teyzemin arabasına bir kuş pislemiş.
- The car is slow.
- Araba yavaş.
- A man was knocked down by a car when crossing the street, and had to be taken to the hospital.
- Bir adam karşıdan karşıya geçerken bir araba tarafından yere serildi ve hastaneye götürülmek zorunda kaldı.
- Tom rolled down the car window.
- Tom araba penceresini açtı.
- The car is waxed every other day.
- Araba iki günde bir cilalanıyor.
- I forgot where the car was.
- Arabanın nerede olduğunu unuttum.
- Chris didn't have a car to drive.
- Chris'in kullanacak bir arabası yoktu.
- Tom is learning how to drive a car.
- Tom araba tarafından çiğnenmeye çok yaklaştı.
- Who is the girl in your car?
- Arabandaki kız kimdir?
- We'll take my car.
- Arabamı alacağız.
- I was hit by a car.
- Bana bir araba çarptı.
- His car was blue and hers was red.
- Onun arabası maviydi ve onunki kırmızıydı.
- The car is in the street.
- Araba sokaktadır.
- He jumped out of the car.
- Arabadan atlamış.
- Your car shouldn't be parked here.
- Arabanız buraya park edilmemeli.
- There's room for one more in my car.
- Arabamda bir kişi için daha yer var.
- When do I get my car back?
- Arabamı ne zaman geri alacağım?
- He pushed the stalled car with all his might.
- O, bütün gücüyle durmuş arabayı itti.
- My car is deficient in horsepower.
- Arabamın beygir gücü yetersiz.
- It's a driverless car.
- Bu sürücüsüz bir araba.
- Tom tied the canoe to the top of his car.
- Tom kanoyu arabasının üstüne bağladı.
- His car is gaining on us.
- Arabası bize yetişiyor.
- He has his own car.
- Kendi arabası var.
- The thieves tried to steal the woman's car, but they couldn't because they didn't know how to drive a manual.
- Hırsızlar kadının arabasını çalmak istedi fakat beceremediler çünkü düz vites kullanmasını bilmiyorlardı.
- This is his car, I think.
- Sanırım, bu onun arabasıdır.
- Tom's car is always dirty.
- Tom'un arabası hep kirli.
- Taro bought a used car last week.
- Taro geçen hafta ikinci el bir araba aldı.
- Tom would've been here by now if his car hadn't broken down.
- Arabası bozulmasaydı Tom şimdiye kadar burada olurdu.
- Mary won a free car.
- Mary bedava araba kazandı.
- Tom bought a new car the week before last.
- Tom geçen hafta yeni bir araba aldı.
- I need to borrow your car for a few hours.
- Birkaç saatliğine arabanı ödünç almalıyım.
- Please tell me where to park my car.
- Lütfen arabamı nereye park edeceğimi söyle.
- I was nearly run over by a car.
- Neredeyse bir araba tarafından eziliyordum.
- They took out a loan in order to buy a car.
- Araba almak için kredi çektiler.
- She had a narrow escape when her car skidded off the road into a lake.
- Arabası yoldan çıkıp göle uçunca kıl payı kurtuldu.
- It's amazing how much time it takes Tom to wash his car.
- Tom'un arabasını yıkamasının bu kadar zaman alması şaşırtıcı.
- The car my grandfather gave me only got ten miles to the gallon.
- Büyükbabamın bana verdiği araba bir galonla sadece 10 mil gidebiliyor.
- Tom is still in the car.
- Tom hala arabada.
- She went to school by car.
- O araba ile okula gitti.
- He asked me when I was going to buy a new car.
- Bana ne zaman yeni bir araba satın alacağımı sordu.
- A Ford car costs less than a Mercedes Benz.
- Bir Ford araba, bir Mercedes Benz'den daha ucuzdur.
- I got hit by a car.
- Bana bir araba çarptı.
- Sami jumped in his car.
- Sami arabasına atladı.
- He puts gas in his car twice a week.
- Haftada iki kez arabasına benzin doldurur.
- I traded in my car for a new one.
- Arabamı yenisiyle değiştirdim.
- A small car is more economical than a large one.
- Küçük bir araba büyük olandan daha ekonomiktir.
- I won't unload the car because that's somebody else's job.
- Arabayı boşaltmayacağım çünkü bu başkasının işi.
- Sami fixed Layla's car.
- Sami, Layla'nın arabasını tamir etti.
- I was overtaken by the car.
- Araba tarafından geçildim.
- Tom has borrowed Mary's car for a few days.
- Tom birkaç günlüğüne Mary'nin arabasını ödünç aldı.
- I want to buy my car back.
- Arabamı geri satın almak istiyorum.
- My father had me change a tire on his car.
- Babam bana arabasında bir lastik değiştirtti.
- I knew Tom didn't have enough money to buy the car he wanted.
- Tom'un istediği arabayı almak için yeterli parası olmadığını biliyordum.
- He was knocked over by the car.
- O, araba tarafından ezildi.
- I think it's time for me to buy a new car.
- Sanırım yeni bir araba almamın zamanı geldi.
- Tom said he wanted a new car.
- Tom yeni bir araba istediğini söyledi.
- I found my car missing.
- Arabamı kayıp buldum.
- Tom got out of his car and unlocked the gate.
- Tom arabasından indi ve kapının kilidini açtı.
- Your car isn't fast.
- Araban hızlı değil.
- I will make up for the damage I did to your car.
- Arabana yaptığım hasarı telafi edeceğim.
- Tom put his backpack on the back seat of the car.
- Tom sırt çantasını arabanın arka koltuğuna bıraktı.
- Who was driving the car?
- Arabayı kim sürüyordu?
- Sometimes we go by bus, and sometimes by car.
- Bazen otobüsle, bazen araba ile gideriz.
- My car can beat yours.
- Arabam senin yenebilir.
- He doesn't go anywhere without his car.
- Hiçbir yere arabasız gitmez.
- My car is being fixed now.
- Arabam şu an tamir ediliyor.
- I need to get something out of the car.
- Arabadan bir şey almam gerekiyor.
- The car broke down, so we had to walk.
- Araba bozuldu, biz de yürümek zorunda kaldık.
- Do you know whose car that is?
- Onun kimin arabası olduğunu biliyor musun?
- Tom is looking for a place to park his car.
- Tom arabasını park edecek bir yer arıyor.
- How much is the car that you're planning to buy?
- Almayı planladığınız araba ne kadar?
- Did you happen to see who was driving that car?
- O arabayı kimin kullandığını gördün mü?
- Tom wanted to buy our old car.
- Tom eski arabamızı satın almak istedi.
- She obtained the permission to use the car.
- O, arabayı kullanmak için izin aldı.
- Don't let him take the car.
- Arabayı almasına izin verme.
- The scene of the car accident was a horrifying sight.
- Araba kazasının olduğu yer korkunç bir manzaraydı.
- I need to borrow your car this afternoon.
- Bu öğleden sonra arabanı ödünç almam gerekiyor.
- Why isn't Tom in the car?
- Tom neden arabada değil?
- They would've been killed if the car had gone over the cliff.
- Araba uçuruma yuvarlansaydı ölmüş olacaklardı.
- They got back in the car.
- Tekrar arabaya bindiler.
- You may borrow my car anytime you want.
- Arabamı istediğin zaman ödünç alabilirsin.
- You don't even have a car.
- Bir araban bile yok.
- Tom's car is parked out front.
- Tom'un arabası dışarıda park halinde.
- I keep a gun in my car.
- Arabamda bir silah bulunduruyorum.
- I know whose car this is.
- Bunun kimin arabası olduğunu biliyorum.
- I sold my car for $300.
- Arabamı 300 dolara sattım.
- This car dealership has very thin profit margins.
- Bu araba galerisinin kâr marjı çok düşük.
- Tom has been waiting for ten minutes in the car.
- Tom on dakikadır arabada bekliyor.
- Tom asked Mary if she was planning to buy a new car.
- Tom, Mary'ye yeni bir araba almayı planlayıp planlamadığını sordu.
- I wonder when Tom bought his car.
- Acaba Tom arabasını ne zaman aldı, merak ediyorum.
- Follow that car.
- Şu arabayı takip et.
- Look at that red car.
- Şu kırmızı arabaya bak.
- Tom was looking for the man who tried to break into his car.
- Tom onun arabasına girmeye çalışan adamı arıyordu.
- The student's car is old.
- Öğrencinin arabası eski.
- Tom said he sold Mary his car.
- Tom arabasını Mary'ye sattığını söyledi.
- I don't want Tom in my car.
- Tom'u arabamda istemiyorum.
- Tom's car has crank windows.
- Tom'un arabasının pencere açma kolu vardır.
- I bought Tom a toy car.
- Tom'a oyuncak bir araba aldım.
- That car belongs in a museum.
- O araba bir müzeye ait.
- Layla jumped out of the car.
- Layla arabadan atladı.
- Tom and Mary are in Tom's car.
- Tom ve Mary Tom'un arabasındalar.
- Tom's car's dirty.
- Tom'un arabası kirli.
- Tom's car is still in the driveway.
- Tom'un arabası hala garaj yolunda.
- The car collided with a truck.
- Araba kamyonla çarpıştı.
- If you park here, your car will get towed.
- Buraya park edersen araban çekilir.
- Tom knew where he had last seen his car.
- Tom arabasını en son nerede gördüğünü biliyordu.
- Leave my car alone.
- Arabamı yalnız bırakın.
- Layla abandoned Sami's car in the woods.
- Leyla, Sami'nin arabasını ormana terk etti.
- When I got out of jail, the first thing I bought was an economy car.
- Hapisten çıktığımda ilk aldığım şey ekonomik bir arabaydı.
- Layla left her keys and phone in her car.
- Leyla, anahtarlarını ve telefonunu arabasında bıraktı.
- Tom's car is on its last legs.
- Tom'un arabası son demlerini yaşıyor.
- Tom looked out the window and saw Mary's car.
- Tom pencereden dışarı baktı ve Mary'nin arabasını gördü.
- How much money did you spend on your car?
- Arabana kaç para harcadın?
- I'm going to buy a new car.
- Yeni bir araba alacağım.
- She comes to school in her car.
- O, okula arabasıyla gelir.
- She slept in the car.
- O, arabada uyudu.
- Do you like your car?
- Arabanı seviyor musun?
- This car looks pretty cool.
- Bu araba çok havalı görünüyor.
- Have you told Tom where you want him to park his car?
- Arabasını nereye park etmesini istediğini Tom'a söyledin mi?
- I'll find my car on my own.
- Arabamı kendim bulacağım.
- This car has enough power to go up the mountain easily.
- Bu araba kolayca dağa çıkmak için yeterli güce sahiptir.
- I'll get the car.
- Arabayı alacağım.
- This old car is yours if you want it.
- Eğer istersen bu eski araba senin.
- The car broke down after half an hour's driving.
- Araba yarım saatlik bir sürüşten sonra bozuldu.
- I gave my car away.
- Arabamı verdim.
- Is he the owner of that car?
- Bu arabanın sahibi o mu?
- This car consumes a lot of fuel.
- Bu araba çok yakıt tüketir.
- Why did you buy another car?
- Neden başka bir araba aldın?
- A car is outside.
- Araba dışarıda.
- Tom is heating the car.
- Tom arabayı ısıtıyor.
- We bought a car.
- Bir araba aldık.
- Tom parked his car in the driveway.
- Tom arabasını garaj yoluna park etti.
- Tom offered to let me use his car tomorrow.
- Tom yarın arabasını kullanmama izin vermeyi teklif etti.
- I cannot lift such a heavy car.
- Bu kadar ağır bir arabayı kaldıramam.
- Tom fixed Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasını tamir etti.
- I've already wasted a couple of afternoons trying to get this car running.
- Bu arabayı çalıştırmak için zaten birkaç öğleden sonramı harcadım.
- Tom's car is the only one in the parking lot.
- Tom'un arabası park yerindeki tek araba.
- When did Tom wash the car?
- Tom arabayı ne zaman yıkadı?
- I asked him where I could park my car.
- Ona, arabamı nereye park edebileceğimi sordum.
- This is just the type of car I want.
- Bu tam istediğim türden bir araba.
- The police hid a listening device in the criminal's car.
- Polis bir dinleme cihazını suçlunun arabasına sakladı.
- Tom told me his car was in the shop.
- Tom bana arabasının tamirde olduğunu söyledi.
- Tom helped me wash my car.
- Tom arabamı yıkamama yardımcı oldu.
- Away went the car at full speed.
- Araba son hızla uzaklaştı.
- Tom put a cover over his car.
- Tom arabasının üstüne bir kılıf koydu.
- I have a new car.
- Benim yeni bir arabam var.
- A broken-down car was standing in the middle of the road.
- Arızalı bir araba yolun ortasında duruyordu.
- What brand and what color is the director's car?
- Müdürün arabası ne marka ve ne renk?
- The car collided with a truck.
- Araba bir kamyonla çarpıştı.
- My car is a piece of junk.
- Arabam bir hurda.
- Tom has owned that car for three years.
- Tom üç yıldır o arabanın sahibi.
- The boy has seen the car.
- Oğlan arabayı görmüş.
- Get out of this car.
- Bu arabadan çıkın.
- Tom claimed that he owned that expensive-looking red car we saw yesterday.
- Tom dün gördüğümüz pahalı görünümlü kırmızı arabaya sahibi olduğunu iddia etti.
- Tom has just bought a used car.
- Tom elden düşme bir araba aldı.
- He helped the lady into the car.
- Kadının arabaya binmesine yardım etti.
- Have you ever lent your car to someone?
- Hiç arabanı birisine ödünç verdin mi?
- A car is not something I must have.
- Araba sahip olmak zorunda olduğum bir şey değil.
- I need a car.
- Bir arabaya ihtiyacım var.
- I drove here in my new car.
- Buraya arabamla geldim.
- This car needs washing.
- Bu araba yıkanmalı.
- Tom saw three young boys looking at his car.
- Tom onun arabasına bakan üç genç çocuk gördü.
- Do you know how much that car cost me?
- O arabanın bana ne kadara mal olduğunu biliyor musun?
- The car turned right.
- Araba sağa döndü.
- He brags about owning an expensive car.
- O pahalı bir araba sahibi olma hakkında övünüyor.
- The policeman didn't tow your car away.
- Polis arabanı çekmedi.
- Turning the steering wheel makes the car turn.
- Direksiyonu çevirince araba dönüyor.
- Tom's car isn't where he parked it.
- Tom'un arabası, park ettiği yerde değil.
- Who's that in the car with Tom?
- Tom'un arabasında yanındaki kim?
- This car is very economical on gas.
- Bu araba yakıt olarak çok ekonomiktir.
- Tom needs to buy another car.
- Tom'un başka bir araba satın alması gerekiyor.
- They started to sell a new type of car in Tokyo.
- Tokyo'da yeni bir tür araba satmaya başladılar.
- She lost her son in a car accident.
- Oğlunu bir araba kazasında kaybetti.
- They compared it with the old car.
- Eski arabayla karşılaştırdılar.
- I left some stuff I need in the car.
- İhtiyacım olan bazı şeyleri arabada bıraktım.
- We're having a lot of trouble with our car.
- Arabamızla bir sürü sorun yaşıyoruz.
- It's time for you to buy a new car.
- Yeni bir araba alma zamanın.
- Tom asked me not to park my car in his driveway.
- Tom arabamı onun garaj yoluna park etmememi istedi.
- I have to park my car here.
- Arabamı buraya park etmek zorundayım.
- He accelerated his car and overtook me.
- Arabasını hızlandırdı ve beni solladı.
- Tom's car isn't here, so he must've left.
- Tom'un arabası burada değil, o yüzden gitmiş olmalı.
- Who'll wash my car for two Euros?
- Arabamı iki Euro'ya kim yıkayacak?
- Tom has a nice car.
- Tom'un güzel bir arabası var.
- I just sold my car to him.
- Arabamı ona yeni sattım.
- White is a popular car color.
- Beyaz popüler bir araba rengidir.
- His car ran into a tree.
- Onun arabası bir ağaca çarptı.
- Tom's car was hit by a truck.
- Tom'un arabasına bir kamyon çarptı.
- Which car is ours?
- Hangi araba bizimki?
- Tom wanted to buy a car, but he couldn't afford to.
- Tom bir araba almak istedi ama parası yetmedi.
- Are you telling me you don't remember where you parked your car?
- Arabanı nereye park ettiğini hatırlamadığını mı söylüyorsun?
- Tom crashed his car.
- Tom arabasını çarptı.
- I don't have chains for my car.
- Arabam için zincirlerim yok.
- Mary forgot her purse in her car.
- Mary çantasını arabasında unuttu.
- How many fluids are used in a car?
- Bir arabada kaç tane sıvı kullanılır?
- Did you buy a new car?
- Yeni bir araba mı aldınız?
- I told Tom to wait in the car.
- Tom'a arabada beklemesini söyledim.
- Look at the car made in Japan.
- Japonya'da yapılmış arabaya bakın.
- Tom doesn't trust Mary with his car.
- Tom arabası konusunda Mary'ye güvenmiyor.
- Fadil bought Layla a nice car.
- Fadıl, Leyla'ya güzel bir araba aldı.
- This is a good car.
- Bu iyi bir araba.
- Tom is looking for a reasonably-priced used car.
- Tom makul fiyatlı kullanılmış bir araba arıyor.
- Marco bought his son a car.
- Marco oğluna bir araba aldı.
- Do you often borrow Tom's car?
- Tom'un arabasını sık sık ödünç alır mısın?
- What did you do with that car?
- O arabayı ne yaptın?
- I was nearly hit by a car.
- Neredeyse bir araba çarpıyordu.
- Tom climbed into his car.
- Tom arabasına bindi.
- Tom's car is parked in front of Mary's house.
- Tom'un arabası Mary'nin evinin önüne park edilmiş.
- I plan to wash my car this afternoon.
- Bu öğleden sonra arabamı yıkamayı planlıyorum.
- Tom bought a car last week.
- Tom geçen hafta bir araba satın aldı.
- The car broke down after half an hour's driving.
- Araba, yarım saatlik sürüşten sonra bozuldu.
- That's not my car.
- Şu benim arabam değil.
- I found my hat in Tom's car.
- Şapkamı Tom'un arabasında buldum.
- With this much money, I could buy a very decent used car.
- Bu kadar parayla çok iyi bir ikinci el araba alabilirdim.
- Why doesn't he have a car any more?
- Neden artık onun bir arabası yok?
- This is his car.
- Bu onun arabası.
- What kind of car was it?
- O ne tür bir arabaydı?
- That's the first car Tom has ever owned.
- Tom'un sahip olduğu ilk araba bu.
- Tom watched Mary get out of her car.
- Tom Mary'nin arabasından çıkmasını izledi.
- Dan vacuumed his car.
- Dan arabasını elektrik süpürgesiyle temizledi.
- When was the last time you lent your car?
- En son ne zaman arabanı ödünç verdin?
- Tom won a free car.
- Tom bedava bir araba kazandı.
- How do I know when my car needs an oil change?
- Arabamın yağ değişikliğine ihtiyacı olduğunu nasıl anlarım?
- Tom packed all of his things into his car and left for Boston.
- Tom her şeyini arabasına yükledi ve Boston'a gitti.
- I don't need to buy a car.
- Bir araba almama gerek yok.
- A car has one steering wheel.
- Bir arabanın tek direksiyonu bulunur.
- Where can I park the car?
- Arabayı nereye park edebilirim?
- Tom wanted to give his old car to Mary.
- Tom eski arabasını Mary'ye vermek istedi.
- Where's my car?
- Arabam nerede?
- It was last week that John bought a second-hand car.
- John geçen hafta ikinci el bir araba aldı.
- Let's buy this car.
- Bu arabayı alalım.
- The front windshield of a car was smashed to pieces.
- Bir arabanın ön camı paramparça olmuş.
- This car runs on alcohol.
- Bu araba alkolle çalışır.
- Sami went to his car.
- Sami arabasına gitti.
- Your car is being towed.
- Araban çekiliyor.
- Could you give me a lift in your car?
- Beni arabanızla götürür müsünüz?
- This isn't my car, that's my car.
- Bu benim arabam değil, benim arabam şu.
- This car is made in Japan.
- Bu araba Japon üretimi.
- He works in the car industry.
- Araba endüstrisinde çalışıyor.
- We bought a new car.
- Yeni bir araba aldık.
- He goes to work by car.
- O, araba ile işe gider.
- The signal turning red, he stopped his car.
- Trafik ışığı kırmızıya dönünce arabasını durdurdu.
- My car burns a lot of gas.
- Arabam çok benzin yakar.
- Isn't that your car, Tom?
- O senin araban değil mi, Tom?
- I've decided to let Tom use my car.
- Tom'un arabamı kullanmasına izin vermeye karar verdim.
- The windshield of my car was broken.
- Arabamın ön camı kırıldı.
- The thieves made off in a waiting car.
- Hırsızlar, kendilerini bekleyen bir arabayla kaçtılar.
- This old car breaks down all the time.
- Bu eskimiş araba devamlı bozuluyor.
- Why don't you buy a car?
- Neden bir araba almıyorsun?
- Tell Tom I don't want his old car.
- Tom'a onun eski arabasını istemediğimi söyle.
- Tom climbed out of his car.
- Tom arabasından çıktı.
- The man denied having stolen the car.
- Adam arabayı çaldığını inkar etti.
- If you had parked your car here, you would have been fined.
- Arabanı buraya park etmiş olsaydın, ceza alırdın.
- That car is expensive.
- O araba pahalıdır.
- That's your car.
- Bu senin araban.
- Tom made up his mind to buy the car.
- Tom arabayı satın almak için kararını verdi.
- The car looked good as new.
- Araba yeni gibi görünüyordu.
- He took us back in his car.
- Bizi arabasıyla geri götürdü.
- I heard that Tom asked you to help him wash his car.
- Tom'un arabasını yıkaması için senden yardım istediğini duydum.
- I left my wallet in the car.
- Cüzdanımı arabada unuttum.
- The car is almost out of gas.
- Arabanın benzini bitmek üzere.
- Tom ruined our camping trip by forgetting to put the tent in the car.
- Tom çadırı arabaya koymayı unutarak kamp gezimizi mahvetti.
- Did you borrow Tom's car yesterday?
- Dün Tom'un arabasını ödünç aldın mı?
- Tom jumped out of the moving car.
- Tom hareket halindeki arabadan atladı.
- How much is the car that you're planning to buy?
- Satın almayı planladığın araba kaç para?
- The car consumes a lot of fuel.
- Araba çok yakıt harcar.
- Sami saw the car sitting on the street, outside Layla's house.
- Sami arabayı Layla'nın evinin dışında, sokakta dururken gördü.
- Did you look under the car?
- Arabanın altına baktın mı?
- I signaled the car to go slow.
- Arabaya yavaş gitmesi için sinyal verdim.
- He maintains his car well.
- Arabasının bakımını iyi yapıyor.
- Tom asked me not to park my car in front of his house.
- Tom arabamı onun evinin önüne park etmememi istedi.
- Are you sure that this car was made in Germany?
- Bu arabanın Almanya'da yapıldığına emin misin?
- This old car is yours if you want it.
- İstersen bu eski araba senindir.
- We saw the car start.
- Arabanın çalıştığını gördük.
- My car's bigger than Tom's.
- Arabam Tom'unkinden daha büyük.
- What did Tom do with his old car?
- Tom eski arabasını ne yaptı?
- Tom let me borrow his car.
- Tom arabasını ödünç almama izin verdi.
- Have you got a car?
- Bir araban var mı?
- The car I rented from you has a problem.
- Sizden kiraladığım arabada bir sorun var.
- My father has bought a new car.
- Babam yeni bir araba satın aldı.
- This car is my father's.
- Bu araba benim babamın.
- I think it's about time you put new tires on your car.
- Sanırım arabana yeni lastikler takmanın zamanı.
- I let Tom borrow my wrenches to fix his car.
- Arabasını tamir etmesi için Tom'a anahtarlarımı ödünç verdim.
- Tom will buy a new car next weekend.
- Tom önümüzdeki hafta sonu yeni bir araba satın alacak.
- He sold his own car without hesitation.
- Kendi arabasını tereddüt etmeden sattı.
- We bought a car.
- Biz bir araba satın aldık.
- Tom wants to buy a Japanese car.
- Tom bir Japon arabası almak istiyor.
- I compared my car with his.
- Arabamı onunkiyle karşılaştırdım.
- We shouldn't have bought this car.
- Bu arabayı almamalıydık.
- Tom wishes he had a bigger car.
- Tom daha büyük bir arabası olmasını dilerdi.
- I see a lady and two dogs in the car.
- Arabada bir hanımefendi ve iki köpek görüyorum.
- I happened along when the car hit the boy.
- Araba oğlana çarptığında tasadüfen oradaydım.
- Does the gentleman know whose car this is?
- Beyefendi bunun kimin arabası olduğunu biliyor mu?
- Tell Tom I don't want his old car.
- Tom'a eski arabasını istemediğimi söyle.
- No one here has a car.
- Buradaki hiç kimsenin bir arabası yok.
- She bought a new car.
- O yeni bir araba satın aldı.
- Chris didn't have a car to drive.
- Chris'in süreceği bir arabası yoktu.
- Tom won't be able to sell his car for that price.
- Tom arabasını bu fiyata satamayacak.
- My father got me to wash the car.
- Babam arabayı bana yıkattı.
- Where did you leave the car?
- Arabayı nerede bıraktın?
- I wish I had a car as good as yours.
- Keşke benim de seninki kadar iyi bir arabam olsa.
- Is there room in your car for me?
- Arabanda benim için yer var mı?
- Without the slightest hesitation, he sold his own car.
- En ufak bir tereddüt etmeden kendi arabasını sattı.
- This car won't start.
- Bu araba çalışmaz.
- She wants a large house and a big car.
- O büyük bir ev ve bir büyük bir araba istiyor.
- This is the car Linda mentioned yesterday.
- Linda'nın dün bahsettiği araba bu.
- This car isn't worth repairing.
- Bu araba tamir edilmeye değmez.
- Tom's car cost a lot more than Mary's.
- Tom'un arabası Mary'ninkinden çok daha fazlaya mal oldu.
- Compared with yours, my car is small.
- Seninki ile karşılaştırıldığında benim arabam küçük.
- We'll take my car.
- Arabamı alırız.
- That was the first time I drove a car.
- O benim ilk araba sürüşümdü.
- What do you need to borrow my car for?
- Arabamı ne için ödünç alman gerek?
- He owns a red sports car.
- Kırmızı bir arabası var.
- Neither Tom nor Mary has a car.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin bir arabası var.
- We'll buy one car for each.
- Biz her biri için bir araba alacağız.
- Ten minutes later, our car ran out of gas.
- On dakika sonra arabamızın benzini bitti.
- Finally, I have my own car.
- Sonunda kendi arabam var.
- The car slowly gathered speed.
- Araba yavaşça hızlandı.
- Tom's car is in the garage.
- Tom'un arabası garajda.
- I need to jump start my car.
- Arabamı çalıştırmam lazım.
- I'll be in my car.
- Arabamda olacağım.
- Where did you buy your car?
- Arabanı nereden aldın?
- The policeman blew his whistle and gave a sign for the car to stop.
- Polis düdüğünü çaldı ve arabanın durması için işaret verdi.
- Tom looked out the window and saw Mary's car in the parking lot.
- Tom pencereden dışarı baktı ve otoparkta Mary'nin arabasını gördü.
- Don't you have a phone in your car?
- Arabanda telefon yok mu?
- Tom is the one who broke the windshield of Mary's car.
- Mary'nin arabasının ön camını kıran kişi Tom'dur.
- The car isn't worth repairing.
- Araba tamir edilmeye değmez.
- They delayed buying a new car.
- Yeni bir araba almayı ertelediler.
- Why was it in your car?
- O neden senin arabandaydı?
- The car's parked opposite that building.
- Araba o binanın karşısına park edilmiş.
- I think that's your car.
- Sanırım bu senin araban.
- He borrowed money from the bank in order to buy a car.
- Araba almak için bankadan borç para aldı.
- Do you have any idea who'd want to steal Tom's car?
- Tom'un arabasını kimin çalmak isteyeceği konusunda herhangi bir fikrin var mı?
- He doesn't have money to buy himself a new car.
- Onun kendisine yeni bir araba satın alacak parası yok.
- I asked Tom where he had bought his car.
- Tom'a arabasını nereden aldığını sordum.
- This car pulled up in front of the bank.
- Bu araba bankanın önüne yanaştı.
- Tom backed his car out of the garage.
- Tom arabasını garajdan geri geri çıkardı.
- My car is covered with pigeon poop.
- Arabam güvercin pisliğiyle kaplı.
- He barely escaped being hit and killed by a car.
- Bir arabanın çarpıp öldürmesinden zor kurtuldu.
- Watch out for the car!
- Arabaya dikkat et!
- Tom made up his mind to buy the car.
- Tom arabayı almaya karar verdi.
- I got the need for a car.
- Bir arabaya ihtiyacım var.
- I'm selling my car.
- Arabamı satıyorum.
- A bird shat on my aunt's car.
- Bir kuş teyzemin arabasına kaka yaptı.
- What happened to my car?
- Arabama ne oldu?
- This is the corner where Tom got hit by a car.
- Burası Tom'a araba çarptığı köşe.
- Get in the car, please.
- Arabanın içine gir, lütfen.
- You can't park your car here.
- Arabanı buraya park edemezsin.
- She used the car to go to the office.
- Ofise gitmek için arabayı kullandı.
- Mary was injured in a car accident.
- Mary bir araba kazasında yaralandı.
- How much did they give you for your old car?
- Eski araban için onlar sana ne kadar verdiler?
- I was thinking of buying a new car.
- Yeni bir araba almayı düşünüyordum.
- Who'll wash my car for two Euros?
- Arabamı kim iki euroya yıkayacak?
- Here is the car.
- İşte araba.
- The trailer goes with the car.
- Römork arabayla gider.
- Whose car is it, do you know?
- Bu kimin arabası, biliyor musun?
- This car is not mine.
- Bu araba benim değil.
- The car wasn't parked where Tom told me it was.
- Araba Tom'un bana dediği yere park edilmemişti.
- What kind of car would you like to buy?
- Ne tür bir araba almak istersin?
- My car is parked out front.
- Arabam dışarıda ön tarafta park halinde.
- This is Luca's car.
- Bu Luca'nın arabası.
- I wish I had my own car.
- Keşke kendi arabam olsa.
- A policeman asked the girls if the car was theirs.
- Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu.
- I drove my car off a bridge.
- Arabamı köprüden aşağı sürdüm.
- He sometimes goes to work by car.
- O, bazen araba ile işe gider.
- Layla left her keys and phone in her car.
- Layla anahtarlarını ve telefonunu arabasında bıraktı.
- Tom's dog was run over by a car.
- Tom'un köpeğini araba ezdi.
- Many students have a car of their own nowadays.
- Günümüzde bir çok öğrencinin kendi arabası var.
- The car broke down and I brought it to the garage to get fixed.
- Araba bozuldu ve onarmak için onu garaja getirdim.
- Tom wanted to buy a cheaper car.
- Tom daha ucuz bir araba satın almak istedi.
- My car is in the garage.
- Arabam garajda.
- A stalled car impedes traffic in the left lane.
- Durmuş bir araba sol şeritte trafiği engelliyor.
- My car battery is dead.
- Araba bataryam ölmüş.
- Tom pulled up in his car.
- Tom arabasıyla geldi.
- Tom's car is parked in the driveway.
- Tom'un arabası garaj yoluna park edilmiş.
- He unloaded the car.
- O, arabayı boşalttı.
- When was the last time you washed the car?
- Arabayı en son ne zaman yıkadınız?
- She jumped into her car.
- O arabasına atladı.
- Many fans are gathering in front of the singer's car.
- Birçok hayranı şarkıcının arabasının önünde toplanıyor.
- Her car broke down on the interstate.
- Arabası otoyolda bozuldu.
- Tom is still sitting in his car, waiting for Mary.
- Tom hala arabasında oturmuş Mary'yi bekliyordu.
- The guys working on your car don't seem to know what they're doing.
- Arabanda çalışan çocuklar ne yaptıklarını biliyor gibi görünmüyorlar.
- Are you going to buy the car?
- Arabayı satın alacak mısınız?
- Get out of the car.
- Arabadan çık.
- She pushed the car.
- Arabayı itti.
- We need to save up money to buy a new car.
- Yeni bir araba almak için para biriktirmemiz gerekiyor.
- I don't have a car yet.
- Benim henüz bir arabam yok.
- Does this car belong to you?
- Bu araba sana mı ait?
- I will not unload the car because other workers have to do that.
- Arabayı boşaltmayacağım çünkü diğer işçiler bunu yapmak zorunda.
- The car was going forward.
- Araba ileri gidiyordu.
- Did you find it on your car?
- Arabanda mı buldun?
- Tom is sitting in the car beside Mary.
- Tom arabada Mary'nin yanında oturuyor.
- Why did you buy a German car?
- Neden Alman arabası aldın?
- I'd like permission to borrow your car.
- Arabanızı ödünç almak için izin istiyorum.
- She couldn't convince him to buy her a new car.
- Onu yeni bir araba almaya ikna edemedi.
- It's not a good car, but it's a car.
- İyi bir araba değil ama yine de bir araba.
- Tom gave me permission to use his car.
- Tom bana arabasını kullanmam için izin verdi.
- My car broke down on the way here.
- Buraya gelirken arabam bozuldu.
- He has a car that I gave him.
- O benim verdiğim bir arabaya sahip.
- The president's car is bulletproof.
- Başkanın arabası kurşun geçirmez.
- There is a car in front of the building.
- Binanın önünde bir araba var.
- She was hit by a car while she was crossing the street.
- Karşıdan karşıya geçerken ona bir araba çarptı.
- This is not a new car.
- Bu yeni bir araba değil.
- Their car entered one of the toughest races in the world.
- Arabaları dünyanın en zorlu yarışlarından birine katıldı.
- Tom doesn't know you have a car.
- Tom senin bir araban olduğunu bilmiyor.
- Tom got hit by a car.
- Tom'a bir araba çarptı.
- The car is not available today.
- Araba bugün müsait değil.
- Have you been told where to park your car?
- Arabanızı nereye park edeceğiniz söylendi mi?
- I don't have enough money to buy the car I want.
- İstediğim arabayı alacak kadar param yok.
- Why did you buy a Korean car?
- Neden Kore arabası aldın?
- I must've parked my car elsewhere.
- Arabamı başka bir yere park etmiş olmalıyım.
- I bought her a new car.
- Ona yeni bir araba aldım.
- This car is so amazing.
- Bu araba çok harika.
- Tom is looking for an inexpensive used car.
- Tom ucuz bir ikinci el araba arıyor.
- I was able to sell my used car for 100 dollars.
- İkinci el arabamı 100 dolara satabildim.
- Mr Ikeda wants to buy a new car.
- Bay Ikeda yeni bir araba satın almak istiyor.
- I told Tom that that car wasn't mine.
- Tom'a o arabanın benimki olmadığını söyledim.
- I thought Tom would buy a new car.
- Tom'un yeni bir araba alacağını düşündüm.
- The car comes from the right.
- Araba sağ taraftan gelir.
- A truck typically uses more gas than a car.
- Bir kamyon genellikle bir arabadan daha fazla benzin kullanır.
- I've been thinking about buying a new car.
- Yeni bir araba almayı düşünüyordum.
- Tom's car has crank windows.
- Tom'un arabasında elektrikli camlar var.
- Tom left Mary alone in the car.
- Tom Mary'yi arabada yalnız bıraktı.
- Tom hopped in his car and drove off.
- Tom arabasına atladı ve gitti.
- Before you buy that car, you should shop around a little more.
- O arabayı almadan önce, dükkanları biraz daha dolaşmalısın.
- Tom knows who crashed into Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasına kimin çarptığını biliyor.
- He had his car stolen yesterday.
- O, dün arabasını çaldırdı.
- I do not have the courage to ask my boss to lend me his car.
- Patronumdan arabasını bana ödünç vermesini istemek için cesaretim yok.
- This car is too expensive.
- Bu araba çok pahalı.
- Tom filled the car with gas.
- Tom arabaya benzin koydu.
- Tom's car is still parked out back.
- Tom'un arabası hala dışarıda park edilmiş durumda.
- I bought this car used three years ago.
- Bu arabayı üç yıl önce ikinci el olarak aldım.
- I was trying to sell my car.
- Arabamı satmaya çalışıyordum.
- It's about time you get an oil change on that car.
- Bu arabanın yağını değiştirmenin vakti gelmiş.
- When I got back, I found my car missing.
- Döndüğümde arabamı kayıp buldum.
- He put his bags in the trunk, then hopped in the car and drove off.
- Çantalarını bagaja koydu, sonra arabaya atladı ve gitti.
- More than 20% of the population owns a car.
- Nüfusun yüzde 20'den fazlasının kendi arabası var.
- Please stay in the car.
- Lütfen arabada kal.
- Chris didn't have a car.
- Chris'in arabası yoktu.
- He was thrown from the car.
- O, arabadan atıldı.
- We can't afford to buy a new car.
- Yeni bir araba almaya paramız yetmiyor.
- When do I get my car back?
- Arabamı ne zaman geri alıyorum?
- This car is in good condition.
- Bu araba iyi durumda.
- What year was your car made?
- Araban kaç yılında yapıldı?
- I'm going to buy a car.
- Bir araba alacağım.
- I'm sure that's not the car Tom wants.
- Eminim Tom'un istediği araba bu değildir.
- Tom told me he wanted to buy a new battery for his car.
- Tom bana arabası için yeni bir akü almak istediğini söyledi.
- You aren't really going to go to Boston in Tom's car, are you?
- Tom'un arabasıyla Boston'a gitmeyeceksin, değil mi?
- The self-driving car crashed into a wall.
- Kendi kendine giden araba bir duvara çarptı.
- My car is in the driveway.
- Benim arabam araba yolunda.
- A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation.
- Araba, bisiklet, uçak, tekne ve tren birer ulaşım aracıdır.
- Tom said he sold Mary his car.
- Tom, Mary'ye arabasını sattığını söyledi.
- That car is very new.
- Bu araba çok yeni.
- It was careless of you to leave the key in the car.
- Anahtarı arabada bırakmakla dikkatsizlik etmişsin.
- Tom didn't know where to park his car.
- Tom arabasını nereye park edeceğini bilmiyordu.
- Dan offered to help Linda repair her car.
- Dan Linda'nın arabasını tamir etmesine yardım etmeyi önerdi.
- Sami parked his car in the driveway.
- Sami arabasını garaj yoluna park etti.
- When was the last time you sold a car?
- En son ne zaman bir araba sattınız?
- I take the bus on the street corner or the car when it rains.
- Yağmur yağdığında sokak köşesinde otobüse ya da arabaya binerim.
- Tom wasn't the one who borrowed my car.
- Arabamı ödünç alan Tom değildi.
- All the family got out of the car.
- Bütün aile arabadan indi.
- I didn't buy the car.
- Arabayı satın almadım.
- I'd like to rent a compact car.
- Küçük bir araba kiralamak istiyorum.
- Tom doesn't remember where he parked his car.
- Tom arabasını nereye park ettiğini hatırlamıyor.
- Tom thought the car Mary was driving wasn't safe.
- Tom Mary'nin sürdüğü arabanın güvenli olmadığını düşündü.
- We didn't talk in the car.
- Arabada konuşmadık.
- The poor boy was knocked down by a car.
- Zavallı çocuğa bir araba çarptı.
- Tom found what he was looking for in his car.
- Tom aradığı şeyi arabasında buldu.
- Tom found something on the front seat of his car.
- Tom arabasının ön koltuğunda bir şey buldu.
- Tom is lying down in the back seat of his car.
- Tom arabanın arka koltuğunda uzanıyor.
- Tom is looking for an inexpensive used car.
- Tom ucuz, ikinci el bir araba bakıyor.
- Tom will paint his car.
- Tom arabasını boyayacak.
- I had to walk here because my car broke down.
- Buraya yürümek zorunda kaldım çünkü arabam bozuldu.
- Darn it, it cost me two hundred bucks to get my car fixed.
- Of ya, arabamı tamir ettirmek bana iki yüz kâğıda mal oldu.
- I have a car, but seldom use it.
- Bir arabam var ama nadiren kullanıyorum.
- Please tell me where I can park my car.
- Lütfen arabamı nereye park edebileceğimi söyleyin.
- Tom will most likely buy the red car.
- Tom büyük olasılıkla kırmızı arabayı satın alacak.
- Sami had a car collection.
- Sami'nin bir araba koleksiyonu vardı.
- No one was in the car.
- Arabada kimse yoktu.
- I can't afford to buy this car.
- Bu arabayı alacak param yok.
- He put a cover over his car.
- Arabasının üzerine bir örtü örttü.
- Your car is cheaper than mine.
- Senin araban benimkinden daha ucuz.
- Sorry to trouble you, but my car is broken, can you help me?
- Rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama arabam bozuldu, yardım edebilir misin?
- Tom jumped into the car and drove away.
- Tom arabaya atladı ve uzaklaştı.
- It's a great little car.
- O harika küçük bir araba.
- Tom's car is parked in the middle of the road.
- Tom'un arabası yolun ortasında park edilmiş.
- We didn't know what car to buy.
- Hangi arabayı alacağımızı bilemedik.
- This car is made in Japan.
- Bu araba Japonya'da yapılır.
- Sami bought a smart car.
- Sami akıllı bir araba satın aldı.
- I've bought a new car.
- Yeni bir araba satın aldım.
- The car bumped the tree.
- Araba, ağaca tosladı.
- I'm sure Tom won't buy that car.
- Tom'un bu arabayı almayacağından eminim.
- The car pulled up in front of the bank.
- Araba, bankanın önüne yanaştı.
- I really ought to buy a new car.
- Sahiden de yeni bir araba almalıyım.
- Which car is yours?
- Hangi araba senin?
- We're going to buy ourselves a car.
- Kendimize bir araba alacağız.
- Someone stole Tom's car last week.
- Geçen hafta birisi Tom'un arabasını çaldı.
- Ask him where he parked his car.
- Ona arabasını nereye park ettiğini sor.
- I'm not sure where to park my car.
- Arabamı nereye park edeceğimden emin değilim.
- This is the first time I've ever washed my car.
- Arabamı ilk kez yıkadım.
- Imagine how different the world would be if the car had never been invented.
- Araba hiç icat edilmemiş olsaydı, dünyanın ne kadar farklı olacağını hayal edin.
- All the family got out of the car.
- Tüm aile arabadan indi.
- Are you going to buy that car?
- O arabayı alacak mısın?
- This isn't my car.
- Bu benim arabam değil.
- I used to wash Tom's car for him.
- Tom'un arabasını onun için yıkardım.
- I wish you'd let me use your car.
- Keşke arabanı kullanmama izin versen.
- Is it your car?
- Araban mı?
- I'll take you home in the car.
- Seni arabayla eve götüreceğim.
- Tom has never been in my car.
- Tom benim arabama hiç binmedi.
- The car is too expensive for me to buy.
- Araba, benim alamayacağım kadar pahalı.
- Permission to use the car was accorded to her.
- Arabayı kullanma izni ona verildi.
- Would you like to try the car before buying it?
- Arabayı almadan önce denemek ister misin?
- The kids jumped out of the car and started running.
- Çocuklar arabadan atladı ve koşmaya başladı.
- Your car is fast, but mine is faster.
- Senin araban hızlı ama benimki daha hızlı.
- You need to buy new tires for your car.
- Araban için yeni lastikler satın alman gerek.
- We got behind the car and pushed.
- Arabanın arkasına geçtik ve ittik.
- Tom helped Mary fix her car.
- Tom, Mary'nin arabasını tamir etmesine yardım etti.
- My car is older than yours.
- Arabam sizinkinizden daha eskidir.
- Tom asked Mary when she had bought her car.
- Tom Mary'ye arabasını ne zaman aldığını sordu.
- Tom's car was parked outside.
- Tom'un arabası dışarıda park halindeydi.
- He was responsible for the car accident.
- Araba kazasından sorumluydu.
- Tom parked his car and opened the trunk.
- Tom arabasını park etti ve bagajı açtı.
- Tom tried to restart the car, but couldn't.
- Tom arabayı yeniden çalıştırmaya çalıştı ama yapamadı.
- You shouldn't have borrowed his car.
- Onun arabasını ödünç almamalıydın.
- Tom has already taken Mary's suitcase out of the car.
- Tom zaten Mary'nin valizini arabadan çıkardı.
- This car has been used for the past ten years.
- Bu araba son on yıldır kullanılmaktadır.
- I want a car.
- Bir araba istiyorum.
- My neighbour is annoyed with me because he could not convince me to buy his old car from him.
- Komşum bana kızgın çünkü eski arabasını ondan almam için beni ikna edemedi.
- There was nothing wrong with your car.
- Arabanda yanlış bir şey yoktu.
- That car is parked on a double yellow line.
- O araba çift sarı çizgiye park etmiş.
- Paula is going to wash the car tomorrow.
- Paula, arabayı yarın yıkayacak.
- Is it true that you wanted to buy a car from Germany?
- Almanya'dan araba almak istediğin doğru mu?
- Why doesn't he have a car any more?
- Neden artık arabası yok?
- I never actually wanted a car.
- Aslında bir araba istemedim.
- I have a car, a motorcycle, and 2 bicycles.
- Bir arabam, bir motosikletim ve iki bisikletim var.
- His car is gaining on us.
- Onun arabası bize yaklaşıyor.
- Tom crashed his car into Mary's fence.
- Tom arabasıyla Mary'nin çitine çarptı.
- Tom's car is easily recognizable since there is a big dent in the front bumper.
- Tom'un arabası kolayca tanınabilir çünkü ön tamponda büyük bir göçük var.
- Does this car only have two seats?
- Bu arabanın sadece iki koltuğu mu var?
- I have a problem with my car.
- Arabamla ilgili bir sorunum var.
- I have to charge the battery of my car.
- Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.
- According to Tom, Mary has sold her car.
- Tom'a göre, Mary arabasını sattı.
- My car is parked in the alley.
- Arabam ara sokakta park halinde.
- Does Tom still want a car?
- Tom hâlâ araba istiyor mu?
- This car can deactivate half of its engine's cylinders.
- Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir.
- Tom climbed back into his car.
- Tom arabasına geri bindi.
- Tom drove Mary's car to Boston.
- Tom Mary'nin arabasını Boston'a götürdü.
- Tom might have left his umbrella in Mary's car.
- Tom şemsiyesini Mary'nin arabasında unutmuş olabilir.
- The car's left-turn signal was broken.
- Arabanın sola dönüş sinyali bozuktu.
- I wonder if Tom wants to buy a car.
- Tom bir araba almak isteyip istemediğini merak ediyorum.
- It's the size of a small car.
- Küçük bir araba büyüklüğünde.
- He wants to sell his old car to a man in Kobe.
- Eski arabasını Kobe'de bir adama satmak istiyor.
- I own this car.
- Bu araba benim.
- If I remember correctly, Tom sold his car to Mary for just 500 dollars.
- Eğer doğru hatırlıyorsam, Tom arabasını Mary'ye sadece 500 dolara sattı.
- This car is in good condition.
- Bu araba iyi durumdadır.
- I saw a man get hit by a car.
- Bir adama araba çarptığını gördüm.
- You may borrow my car.
- Sen arabamı ödünç alabilirsin.
- Tom liked Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasını sevdi.
- I wonder whose car this is.
- Acaba bu kimin arabası?
- This is a car imported from Germany.
- Bu Almanya'dan ithal edilmiş bir araba.
- That red car hit the blue van.
- O kırmızı araba mavi kamyonete çarptı.
- Don't leave valuables in your car.
- Arabanızda değerli eşya bırakmayın.
- The car hit a wall.
- Araba duvara çarptı.
- I'm not letting Tom anywhere near my car.
- Tom'un arabamın yanına yaklaşmasına izin vermiyorum.
- My father has been washing his car since this morning.
- Babam sabahtan beri arabasını yıkıyor.
- This is my car.
- Bu benim arabam.
- Blow the horn so that car will let us pass.
- Kornaya bas böylece araba geçmemize izin verecek.
- My brother bought a used car, so it was not very expensive.
- Ağabeyim elden düşme bir araba aldı, bu yüzden o çok pahalı değildi.
- Let's get out of the car.
- Arabadan çıkalım.
- You were drinking too much the night you rolled your car.
- Arabanı devirdiğin gece çok fazla içiyordun.
- That's the car I told you about.
- Sana bahsettiğim araba bu.
- Do you have a green car?
- Yeşil bir araban mı var?
- Tom pulled his car into the driveway.
- Tom arabasını garaj yoluna çekti.
- I just sold my car.
- Arabamı yeni sattım.
- I want you to help me find out who stole my car.
- Arabamı kimin çaldığını öğrenmeme yardım etmeni istiyorum.
- Tom reported his car stolen.
- Tom arabasının çalındığını bildirdi.
- Joe's idea for a new kind of car will make him filthy rich.
- Joe'nun yeni tür bir araba fikri onu müthiş zengin yapacak.
- Tom's car was impounded.
- Tom'un arabası haczedildi.
- I cannot afford to buy a new car.
- Yeni bir araba almaya gücüm yetmez.
- Tom put his bags in the trunk, then hopped in the car and drove off.
- Tom çantalarını bagaja koydu, sonra arabaya atladı ve gitti.
- Tom usually eats a hamburger in his car on his way to work.
- Tom genellikle işe giderken arabasında hamburger yer.
- Tom's car's overdue for a service.
- Tom'un arabasının servis zamanı geçmiş.
- Who owns that car?
- O arabanın sahibi kim?
- This car accommodates five people.
- Bu araba beş kişi kapasitelidir.
- The car traveled quickly.
- Araba hızla gitti.
- Tom needs a new exhaust system for his car.
- Tom'un arabası için yeni bir egzoz sistemine ihtiyacı var.
- That's your car.
- Şu senin araban.
- They slept in the car because they couldn't find a hotel.
- Bir otel bulamadıkları için arabada uyudular.
- Someone gave her a car.
- Biri ona araba verdi.
- I wonder why Tom wants to buy that car.
- Tom'un neden o arabayı satın almak istediğini merak ediyorum.
- I bought this car in Boston.
- Bu arabayı Boston'dan aldım.
- He isn't able to buy a car.
- Bir araba satın alamıyor.
- The car made a turn to the left.
- Araba sola döndü.
- He said that he bought an old car.
- Eski bir araba aldığını söyledi.
- He is washing your car.
- Arabanı yıkıyor.
- Is that a new car?
- Bu yeni bir araba mı?
- Follow that car.
- O arabayı izleyin.
- Tom doesn't have enough money yet to buy the car he wants.
- Tom'un henüz istediği arabayı almak için yeterli parası yok.
- Tom started washing his car.
- Tom arabasını yıkamaya başladı.
- Did you forget your weapons in the car?
- Silahlarınızı arabada mı unuttunuz?
- Tom put the car in gear and drove off.
- Tom arabayı vitese taktı ve yola çıktı.
- I persuaded my mother to lend me her car.
- Annemi arabasını bana ödünç vermesi için ikna ettim.
- The truck collided with the car.
- Kamyon arabaya çarptı.
- I don't think Tom knows where Mary parked her car.
- Tom'un Mary'nin arabasını nereye park ettiğini bildiğini sanmıyorum.
- Tom wrote his name on every dirty car windshield in the parking lot.
- Tom park yerindeki her kirli arabanın ön camına adını yazdı.
- Mary wants to paint her car bright blue.
- Mary arabasını parlak maviye boyamak istiyor.
- Tom couldn't remember where he'd parked his car.
- Tom arabasını nereye park ettiğini hatırlayamıyordu.
- It took me an hour and a half to get there by car.
- Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
- I want to borrow your car.
- Arabanı ödünç almak istiyorum.
- There's Tom's car.
- İşte Tom'un arabası.
- Tom was still mourning his daughter Mary who had died in a car accident.
- Tom hala bir araba kazasında ölen kızı Mary'nin yasını tutuyordu.
- He wanted an economy car.
- O ekonomik bir araba istedi.
- They started making this car in 1980.
- Bu arabayı 1980'de yapmaya başladılar.
- The blue car is antique.
- Mavi araba antika.
- Tom is sitting in his car.
- Tom arabasında oturuyor.
- Tom's car is parked in front of Mary's house.
- Tom'un arabası Mary'nin evinin önünde park edilmiş.
- We've got a real good car.
- Gerçekten iyi bir arabamız var.
- I would have bought that car if I'd had the money.
- Param olsaydı o arabayı alırdım.
- It's not a good car, but it's still a car.
- O iyi bir araba değil ama yine de bir araba.
- Tom takes very good care of his car.
- Tom arabasına çok iyi bakıyor.
- She left her gloves in the car.
- O, eldivenlerini arabada bıraktı.
- Tom, this is your car?
- Tom, bu senin araban mı?
- The car was carrying four people when the accident occurred.
- Kaza olduğunda arabada dört kişi vardı.
- Tom waved as the car pulled away.
- Araba uzaklaşırken Tom el salladı.
- I'm not sure what's wrong with the car.
- Arabanın nesi olduğundan emin değilim.
- If you have a car, you can come and go at will.
- Bir araban varsa, istediğin zaman gelebilirsin ve gidebilirsin.
- Tom asked me to wash his car.
- Tom arabasını yıkamamı istedi.
- Tom watched Mary get out of her car.
- Tom, Mary'nin arabadan inişini izledi.
- A student was run over by a car on Basin Street.
- Bir öğrenci, Basin Caddesi'nde bir araba tarafından ezildi.
- He went to Yokohama in his beloved car.
- Çok sevdiği arabasıyla Yokohama'ya gitti.
- Tom knew that Mary needed to buy a car.
- Tom, Mary'nin bir araba alması gerektiğini biliyordu.
- Your car is fast.
- Senin araban hızlıdır.
- Since he was very drunk, he couldn't drive his car home.
- Çok sarhoş olduğu için arabasını eve süremedi.
- Next week, we'll buy a new car.
- Gelecek hafta yeni bir araba alacağız.
- Tom saw Mary's car in his driveway and wondered why she'd come to visit.
- Tom, Mary'nin arabasını garaj yolunda gördü ve neden ziyarete geldiğini merak etti.
- I wish I had a car like this.
- Keşke böyle bir arabam olsaydı.
- I have an umbrella in my car.
- Arabamda bir şemsiye var.
- What did you buy this car for?
- Bu arabayı ne için satın aldın?
- My sister's car is pink.
- Kız kardeşimin arabası pembe renklidir.
- Tom doesn't know whether Mary will come by car or by bicycle.
- Tom Mary'nin arabayla mı yoksa bisikletle mi geleceğini bilmiyor.
- You have a very nice car.
- Çok hoş bir araban var.
- Layla saw a rifle in Sami's car.
- Leyla, Sami'nin arabasında bir tüfek gördü.
- This car looks happy.
- Bu araba mutlu görünüyor.
- I cannot afford buying a used car.
- Kullanılmış bir araba almaya gücüm yetmez.
- It cost a lot of money to repair the car.
- Arabayı tamir etmek çok paraya mal oldu.
- I gave my car away.
- Arabamı hibe verdim.
- I stayed in the car.
- Ben arabada kaldım.
- Buying such an expensive car is out of the question.
- Bu kadar pahalı bir araba almak söz konusu bile olamaz.
- Is that white car in front of my house Tom's or yours?
- Evimin önündeki beyaz araba Tom'un mu yoksa senin mi?
- What kind of car would you like to have?
- Ne tür bir arabaya sahip olmak istersiniz?
- I left the car in the garage.
- Arabayı garajda bıraktım.
- She left her gloves in the car.
- Eldivenlerini arabada unutmuş.
- Tom doesn't want to buy a new car.
- Tom yeni bir araba satın almak istemiyor.
- A drunk driver was responsible for the car accident.
- Sarhoş sürücü araba kazasından sorumluydu.
- Carl Benz obtained in 1886 the patent for the first car.
- Carl Benz 1886'da ilk arabanın patentini aldı.
- He doesn't want to open the car.
- Arabayı açmak istemiyor.
- The doors wouldn't open, so I had to get into the car through the boot.
- Kapılar açılmadı bu yüzden arabaya bağajdan girmek zorunda kaldım.
- His car has barely been distinguishable anymore since the accident.
- Kazadan beri arabası zar zor ayırt edilebiliyor.
- I wonder what's wrong with the car.
- Arabanın nesi var acaba?
- The old man barely missed being run over by a car.
- Yaşlı adam bir arabanın altında kalmaktan kıl payı kurtuldu.
- He knew that you have a new car.
- O yeni bir araban olduğunu biliyordu.
- Layla's car is so cool.
- Layla'nın arabası çok havalı.
- Follow that car!
- Şu arabayı takip edin!
- I want to drive to his house in my car.
- Arabamla onun evine gitmek istiyorum.
- She was hit by a car.
- Ona bir araba çarptı.
- Sami has got a nice car.
- Sami'nin güzel bir arabası var.
- He bought a car.
- Bir araba aldı.
- Was that you in the car?
- Arabadaki sen miydin?
- I have no car.
- Arabam yok.
- According to Mike, Mac bought a new car.
- Mike'a göre, Mac yeni bir araba aldı.
- Tom doesn't own a car.
- Tom'un arabası yok.
- They decided not to sell the car.
- Onlar arabalarını satmamaya karar verdiler.
- Tom owns a blue car.
- Tom'un mavi bir arabası var.
- He has a car.
- Bir arabası var.
- Tom ran into another car.
- Tom başka bir arabaya rastladı.
- This car brakes automatically to avoid collisions.
- Bu araba çarpışmaları önlemek için otomatik olarak fren yapıyor.
- My car was stolen last night.
- Arabam dün gece çalındı.
- The man in that car is Tom Jackson.
- O arabadaki adam Tom Jackson.
- I tried to sell my old car, but nobody was interested in buying it.
- Eski arabamı satmaya çalıştım ama kimse almak istemedi.
- Please turn the car around.
- Lütfen arabayı geri çevir.
- Last Sunday I bought a new car.
- Geçen Pazar yeni bir araba aldım.
- The car ran down the policeman.
- Araba, polisi çiğnedi.
- The car dove into the field and, after bumping along for a time, came to a halt.
- Araba tarlaya daldı ve bir süre ilerledikten sonra durdu.
- Tom is not the one who borrowed my car.
- Tom arabamı ödünç alan kişi değil.
- Tom said that he wished he hadn't parked his car in front of Mary's house.
- Tom, arabasını Mary'nin evinin önüne park etmemiş olmayı dilediğini söyledi.
- Tom told me he was going to sell his car.
- Tom bana arabasını satacağını söyledi.
- Don't leave your dog locked inside a hot car.
- Köpeğini sıcak bir arabanın içinde kilitli bırakma.
- Tom and his friends pushed as hard as they could, but the car wouldn't budge.
- Tom ve arkadaşları itebildikleri kadar ittiler ama araba kımıldamadı.
- This car is fast.
- Bu araba hızlı.
- I suppose you already know that's my car.
- Sanırım o arabanın benim olduğunu zaten biliyorsun.
- My car needs a brake job.
- Arabamın bir fren işine ihtiyacı var.
- Do you have a green car?
- Yeşil araban var mı?
- We didn't talk in the car.
- Biz arabada konuşmadık.
- There's a little problem with the car.
- Arabada küçük bir sorun var.
- Tom's car is parked over there.
- Tom'un arabası şuraya park edilmiş.
- I won't unload the car because that's somebody else's job.
- Başka birinin işi olduğu için ben arabayı boşaltmayacağım.
- Let me buy this car!
- Bu arabayı almama izin ver!
- We need to clean the car.
- Arabayı temizlememiz lazım.
- I don't want you in my car.
- Seni arabamda istemiyorum.
- I have a driver's license, but I don't have a car.
- Ehliyetim var, ama arabam yok.
- This car has been used for the past ten years.
- Bu araba son on yıldır kullanılıyor.
- I have to buy a car this weekend.
- Bu hafta sonu bir araba almam gerekiyor.
- Layla got out of the car.
- Layla arabadan çıktı.
- I think I left my umbrella in your car.
- Sanırım şemsiyemi arabanda bıraktım.
- Tom was hit by a car in Boston last month.
- Tom'a geçen ay Boston'da bir araba çarptı.
- Sami dumped Layla's car in the woods.
- Sami, Layla'nın arabasını ormana bıraktı.
- Tom is working on his car.
- Tom arabasında çalışıyor.
- Sami promised Layla a car.
- Sami, Layla'ya bir araba sözü verdi.
- My father has been washing his car since this morning.
- Bu sabahtan beri babam arabasını yıkıyor.
- I've locked myself out of my car.
- Arabanın anahtarı içeride kilitli kaldı.
- I'll have them repair my car.
- Onlara arabamı tamir ettireceğim.
- I parked my car next to yours.
- Arabamı seninkinin yanına park ettim.
- He started washing his car.
- O, arabasını yıkamaya başladı.
- Tom's car is parked in the driveway.
- Tom'un arabası özel araba yoluna park ediliyor.
- Your car has a broken taillight.
- Arabanın stop lambası kırılmış.
- Tom didn't die in a car accident.
- Tom bir araba kazasında ölmedi.
- The policeman signaled the car to stop with a flashlight.
- Polis memuru el feneriyle arabaya durması için işaret etti.
- He's working in the car.
- O, arabada çalışıyor.
- I just sold Tom my car.
- Tom'a arabamı sattım.
- Tom wants to buy our old car.
- Tom eski arabamızı almak istiyor.
- What kind of car would you like to have?
- Ne tür bir arabanız olsun isterdiniz?
- I love Tom's car.
- Tom'un arabasını seviyorum.
- This is the car that Linda was talking about yesterday.
- Bu dün Linda'nın hakkında konuştuğu araba.
- I wish you'd told me the car was out of gas.
- Keşke arabanın benzininin bittiğini bana söyleseydin.
- I heard Tom's car drive up, but he hasn't come in yet.
- Tom'un arabasının yaklaştığını duydum fakat o henüz içeri gelmedi.
- Step away from the car and put your hands on your head.
- Arabadan uzaklaşın ve ellerinizi başınızın üstüne koyun.
- I was wondering if I could borrow your car.
- Arabanı ödünç alıp alamayacağımı merak ediyordum.
- Layla noticed blood dripping from the steering wheel of Sami's car.
- Layla, Sami'nin arabasının direksiyonundan kan damladığını fark etti.
- This money will allow me to buy a car.
- Bu para bir araba almamı sağlayacak.
- Tom was hurt in a car accident.
- Tom araba kazasında yaralandı.
- The car is parked in front of the building.
- Araba binanın önünde park halinde.
- How much did they give you for your old car?
- Eski araban için sana ne kadar verdiler?
- The car is old but good.
- Araba eski ama iyi.
- I wish I had a car.
- Keşke bir arabam olsa.
- My car is over there.
- Arabam şurada.
- I want a compact car with an air conditioner.
- Kliması olan kompakt bir araba istiyorum.
- My father's car is new.
- Babamın arabası yenidir.
- Is Tom still in his car?
- Tom hala arabasında mı?
- Tom got out of the car, but Mary remained behind the wheel.
- Tom arabadan indi ama Mary direksiyonda kaldı.
- Tom bought that car for $3,000.
- Tom bu arabayı 3.000 dolara satın aldı.
- Tom didn't know why his car wouldn't start.
- Tom arabasının neden çalışmadığını bilmiyordu.
- I'll give you my car.
- Sana arabamı vereceğim.
- Don't let him take the car.
- Onun arabayı almasına izin verme.
- Tom backed his car out of the parking lot.
- Tom arabasını park yerinden geri geri çıkardı.
- Tom's car got stuck in the mud.
- Tom'un arabası çamura saplandı.
- I must have a car.
- Bir arabam olmalı.
- I wouldn't mind if Tom borrowed my car.
- Tom arabamı ödünç alsa sorun olmaz.
- I don't remember exactly where I parked my car.
- Arabamı nereye park ettiğimi tam olarak hatırlamıyorum.
- Some of the students come to school by car.
- Öğrencilerin bazıları araba ile okula gelirler.
- Tom is washing his car right now.
- Tom şu an arabasını yıkıyor.
- Dan's car was the only one in the parking lot.
- Dan'in arabası otoparktaki tek arabaydı.
- I paid fifty percent down for the car.
- Araba için yüzde elli peşin verdim.
- I have a Japanese car.
- Japon arabam var.
- I don't see Tom's car.
- Tom'un arabasını görmüyorum.
- The car he was riding crashed into a train.
- Onun sürdüğü araba bir trene çarptı.
- You took out a loan in order to buy a car, didn't you?
- Araba almak için kredi çektiniz, değil mi?
- I can teach you how to repair your car.
- Arabanızı nasıl tamir edeceğinizi öğretebilirim.
- I looked around and noticed that it was the only car on the road.
- Etrafıma bakındım ve yoldaki tek arabanın o olduğunu fark ettim.
- I thought I put it in the car.
- Onu arabaya koyduğumu düşündüm.
- My car can beat yours!
- Benim arabam seninkini yenebilir!
- Please repair the car.
- Lütfen arabayı tamir ediniz.
- My car is nicer than Tom's car.
- Benim arabam Tom'unkinden daha güzel.
- He won a free car.
- Bedava araba kazandı.
- Be careful, there's a car!
- Dikkatli ol, bir araba var!
- Tom left his sunglasses in his car.
- Tom güneş gözlüğünü arabada bıraktı.
- This car is reported as stolen.
- Bu araba hakkında çalıntı ihbarı var.
- Tom doesn't know how Mary was able to afford a new car.
- Tom, Mary'nin yeni bir arabayı nasıl alabildiğini bilmiyor.
- I don't want to park too close to Tom's car.
- Tom'un arabasına çok yakın park etmek istemiyorum.
- My car ran out of gas.
- Arabamın benzini bitti.
- Tom hasn't heated up his car yet.
- Tom arabasını henüz ısıtmadı.
- Tom jumped into his car and drove off.
- Tom arabasına atladı ve gitti.
- Tom got his first car when he was eighteen.
- Tom ilk arabasını on sekiz yaşındayken almıştı.
- The police found a dead body in Tom's car.
- Polis, Tom'un arabasında bir ceset buldu.
- Having a car here is an expensive pleasure.
- Burada araba sahibi olmak pahalı bir zevk.
- Tom doesn't know how Mary was able to afford a new car.
- Tom Mary'nin yeni bir arabayı nasıl satın alabildiğini bilmiyor.
- I wish I had my own car.
- Keşke kendi arabam olsaydı.
- You must not park your car in a no parking zone.
- Arabanızı park yasağı olan bir yere park etmemelisiniz.
- I thought I put it in the car.
- Arabaya koyduğumu sandım.
- Tom lived in his car for a while after he broke up with Mary.
- Tom, Mary'den ayrıldıktan sonra bir süre arabasında yaşadı.
- We don't have enough room in the car for you.
- Arabada senin için yeterli yerimiz yok.
- I won a free car.
- Bedava araba kazandım.
- She was almost knocked down by a car.
- O neredeyse bir araba tarafından eziliyordu.
- I'll go get my car.
- Arabamı almaya gideceğim.
- I'm afraid I can't afford to buy a new car.
- Maalesef yeni bir araba almaya gücüm yetmez.
- What color is your father's car?
- Babanın arabası ne renk?
- John has a car from Japan.
- John'un Japonya'dan bir arabası var.
- That old car often breaks down.
- O eski araba sık sık bozulur.
- I caught a glimpse of the other car right before he hit me.
- O bana çarpmadan hemen önce diğer arabayı bir an için gördüm.
- The neighbor's car is in front of our door.
- Komşunun arabası kapımızın önünde.
- Which car is your father's?
- Hangi araba babanınki?
- I'm going to buy a used car.
- Kullanılmış bir araba alacağım.
- A car is not something I must have.
- Araba sahip olmam gereken bir şey değil.
- Mike is always nagging his father to buy him a car.
- Mike kendisine bir araba alması için babasının başının etini yiyor.
- The car ran into a guardrail.
- Araba korkuluklara çarptı.
- Tom's car was made in the 1980s.
- Tom'un arabası 1980'lerde yapıldı.
- Tom stole Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasını çaldı.
- Tom is trying to sell his car.
- Tom arabasını satmaya çalışıyor.
- Why should I buy a new car?
- Neden yeni bir araba almalıyım?
- Somebody stole my car.
- Biri arabamı çaldı.
- Because the traffic light turned red, he stopped his car.
- Trafik ışığı kırmızıya döndüğü için arabasını durdurdu.
- Tom says he's never owned a car.
- Tom hiç arabası olmadığını söylüyor.
- The car was stolen.
- Araba çalınmıştı.
- Layla walked toward the car.
- Layla arabaya doğru yürüdü.
- My car has power windows and power door locks.
- Arabamın elektrikli camları ve elektrikli kapı kilitleri var.
- I was forced to sell my car.
- Arabamı satmaya zorlandım.
- Wait beside the car for me!
- Beni arabanın yanında bekle!
- Where would you like me to park the car?
- Arabayı nereye park etmemi istiyorsunuz?
- He can't buy himself a car.
- Kendine araba alamıyor.
- Tom wants to have his car painted blue.
- Tom arabasını maviye boyatmak istiyor.
- Why did you buy a French car?
- Neden bir Fransız arabası satın aldın?
- Tom needed to jump start his car.
- Tom'un arabasını vurdurarak çalıştırması gerekiyordu.
- I clean the car.
- Ben arabayı temizlerim.
- Your car is so cool.
- Araban çok havalı.
- Tom cleaned out the car.
- Tom arabayı temizledi.
- Tom used to have a car, but he sold it.
- Tom'un bir arabası vardı ama sattı.
- Tom used to have a car, but he sold it.
- Tom'un eskiden bir arabası vardı ama onu sattı.
- Tom forgot his umbrella in his car.
- Tom şemsiyesini arabasında unutmuş.
- I saw a car through the window.
- Ben pencereden bir araba gördüm.
- The price of this used car is reasonable.
- Bu ikinci el arabanın fiyatı makul.
- I purchased a new car last year.
- Geçen yıl yeni bir araba aldım.
- Who wants to wash my dirty car?
- Kim benim kirli arabamı yıkamak ister?
- Although my car is very old, it still runs very well.
- Arabam çok eski olmasına rağmen hala çok iyi çalışıyor.
- Tom covered the car with a tarp.
- Tom arabayı bir muşambayla örttü.
- I purchased a new car last week.
- Geçen hafta yeni bir araba aldım.
- Tom wanted to buy a cheaper car.
- Tom daha ucuz bir araba almak istedi.
- Tom has a car.
- Tom'un arabası var.
- Why did you buy a Japanese car?
- Neden bir Japon arabası satın aldın?
- We don't have enough money to buy a new car.
- Yeni bir araba satın almak için yeterli paramız yok.
- My friend was very angry when he saw the driver of the car in front of him throw a cigarette butt out the window.
- Arkadaşım önündeki arabanın sürücüsünün camdan dışarı sigara izmariti attığını görünce çok sinirlendi.
- Tom was killed in a car accident.
- Tom, bir araba kazasında hayatını kaybetti.
- Tom looked in the yellow pages to find a used car dealer.
- Tom kullanılmış bir araba satıcısı bulmak için sarı sayfalara baktı.
- I could not afford to buy a bicycle, much less a car.
- Bırakın arabayı, bisiklet alacak param bile yoktu.
- The car got stuck in the mud.
- Araba çamura saplandı.
- Tom is in the garage, working on his car.
- Tom garajda, arabası üzerinde çalışıyor.
- Tom arrived by car.
- Tom araba ile geldi.
- I'll have to make do with the old car for a while.
- Ben bir süre eski arabayla yetinmek zorunda kalacağım.
- He has made up his mind to buy the car.
- Arabayı almaya karar verdi.
- Tom's car is parked outside.
- Tom'un arabası dışarıda park halinde.
- I don't have an opportunity to get a new car.
- Yeni bir araba almak için fırsatım yok.
- Everyone can't afford a car.
- Herkes araba alamaz.
- Tom said he was saving up money to buy a new car.
- Tom yeni bir araba satın almak için para biriktirdiğini söyledi.
- After the traffic accident, his car had to be towed by a crane truck.
- Trafik kazasının ardından arabası bir vinç kamyonu tarafından çekilmek zorunda kaldı.
- I'm going to put this in the car.
- Bunu arabaya koyacağım.
- A car nearly hit Tom.
- Tom'a neredeyse bir araba çarpıyordu.
- He's working in the car.
- Arabada çalışıyor.
- Tom saw a cat under his car.
- Tom arabasının altında bir kedi gördü.
- He failed to see the stop sign at the intersection and hit an oncoming car.
- Kavşaktaki dur işaretini göremedi ve gelen bir arabaya vurdu.
- I helped Tom wash his car.
- Tom'un arabasını yıkamasına yardım ettim.
- I've heard that Tony bought an expensive car.
- Tony'nin pahalı bir araba satın aldığını duydum.
- Sami has been waiting in his car.
- Sami arabasında bekliyor.
- I'll park the car and meet you inside.
- Arabayı park edip sizinle içeride buluşacağım.
- I can't afford to buy such an expensive car.
- Bu kadar pahalı bir araba almaya gücüm yetmez.
- Tom's car hit a tree.
- Tom'un arabası bir ağaca çarptı.
- You should inspect the car well before you buy it.
- Satın almadan önce arabayı iyice incelemelisin.
- Tom bought an expensive car.
- Tom pahalı bir araba satın aldı.
- Tom stole Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasını çaldı.
- Fadil posted a comment on the car.
- Fadıl araba hakkında bir yorum paylaştı.
- I like the color of your car.
- Arabanın rengini beğendim.
- This is his car, I think.
- Sanırım bu onun arabası.
- Tom never said he would let us borrow his car.
- Tom arabasını ödünç almamıza izin vereceğini söylemedi.
- Tom's car is the only one in the parking lot.
- Park yerinde bir tek Tom'un arabası var.
- She cannot do without her car.
- Arabası olmadan yapamaz.
- This car is spacious and practical.
- Bu araba geniş ve kullanışlı.
- Your car is a block away.
- Arabanız bir blok ötede.
- Her car has a nice polish.
- Onun arabasının güzel bir cilası var.
- No one was in the car with Tom.
- Tom'la arabada kimse yoktu.
- I'll wash my car today.
- Bugün arabamı yıkayacağım.
- We gave the car a push.
- Biz arabayı ittik.
- Be quiet and get back in the car.
- Sessiz olun ve arabaya dönün.
- Someone stole Tom's car.
- Birisi Tom'un arabasını çaldı.
- My brother bought a used car, so it wasn't very expensive.
- Kardeşim kullanılmış bir araba aldı, yani çok pahalı değildi.
- I bought a small car.
- Küçük bir araba aldım.
- An expert analyzed the fabric found in the car.
- Bir uzman arabada bulunan kumaşı analiz etti.
- I've heard that Tom bought an expensive car.
- Tom'un pahalı bir araba aldığını duydum.
- I needn't buy a car.
- Araba satın almam gerekmiyor.
- Tom doesn't have enough money to buy a new car.
- Tom'un yeni bir araba almak için yeterli parası yok.
- We parked our car in a free parking lot.
- Arabamızı boş bir otoparka park ettik.
- This is a new type of car.
- Bu yeni tip bir araba.
- Imagine how different the world would be if the car had never been invented.
- Araba icat edilmemiş olsaydı, dünyanın ne kadar farklı olacağını hayal edin.
- His car collided with a train.
- Onun arabası bir trenle çarpıştı.
- I parked my car over there.
- Arabamı şuraya park ettim.
- The car is in the garage.
- Araba garajda.
- Tom is not the one who borrowed my car.
- Arabamı ödünç alan Tom değil.
- The man drove his car at a uniform speed.
- Adam, arabasını aynı hızda sürdü.
- He lost control with the car in a roundabout and it flipped.
- Döner kavşakta arabanın kontrolünü kaybetti ve takla attı.
- The question is where should we park our car.
- Sorun arabamızı nereye park etmemiz gerektiğidir.
- Dan's car was found outside a pub.
- Dan'in arabası bir barın dışında bulundu.
- Tom was the one who broke the windshield of Mary's car.
- Mary'nin arabasının ön camını kıran kişi Tom'du.
- We're thinking of buying a new car.
- Yeni bir araba almayı düşünüyoruz.
- Her doll was run over by a car.
- Bebeği bir araba tarafından ezildi.
- I don't have chains for my car.
- Arabam için zincirim yok.
- Tom doesn't care what happens to his old car.
- Tom'un eski arabasına ne olduğu umurunda değil.
- His car was a total loss from the accident.
- Arabası kazada perte çıktı.
- My father's car is smaller than that of my mother.
- Babamın arabası anneminkinden daha küçük.
- I'd love to get rid of this old car.
- Bu eski arabadan kurtulmayı çok isterim.
- He parked his car in front of the building.
- Arabasını binanın önünde park etti.
- You may use my car.
- Sen benim arabamı kullanabilirsin.
- Was Tom able to get your car fixed?
- Tom arabanı tamir ettirebildi mi?
- Tom brought me back in his car.
- Tom beni arabasına geri getirdi.
- I've just washed the car.
- Arabayı yeni yıkadım.
- Do you think Tom has enough money to buy that kind of car?
- Sence Tom'un böyle bir araba alacak kadar parası var mıdır?
- Tom is sure Mary didn't know how to drive a car.
- Tom Mary'nin bir arabayı nasıl kullanacağını bilmediğinden emin.
- We couldn't go there because we didn't have a car.
- Arabamız olmadığı için oraya gidemedik.
- I don't wash your car.
- Arabanı yıkamam.
- Tom didn't buy a new car yesterday, did he?
- Tom dün yeni bir araba almadı, değil mi?
- Would one of you please tell me where I can park my car?
- Lütfen sizden biri arabamı nereye park edebileceğimi söyleyebilir mi?
- Car accidents are the leading cause of death for teenagers in the United States.
- Araba kazaları Amerika Birleşik Devletleri'nde gençlerin ölüm nedenlerinin başında geliyor.
- I know you're upset about your car being totaled, but you weren't injured and you should be thankful to be alive.
- Araban hurdaya döndüğü için üzgün olduğunu biliyorum ama yaralanmadın ve hayatta olduğun için şükretmelisin.
- Your car overtook ours.
- Senin araban bizimkini geçti.
- We bought this car for 12,000.
- Bu arabayı 12.000'e satın aldık.
- I needn't buy a car.
- Araba almama gerek yok.
- We should get a new car.
- Yeni bir araba almamız gerek.
- The security team checked the car for explosives.
- Güvenlik ekibi arabada patlayıcı kontrolü yaptı.
- I have no idea who has your car right now.
- Arabanızın şu anda kimde olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.
- I have a small car.
- Küçük bir arabam var.
- Why don't you wait in the car while I go into the store?
- Ben dükkana girerken neden arabada beklemiyorsunuz?
- You must not park the car in this street.
- Arabanızı bu sokağa park etmemelisiniz.
- This is your friend's car?
- Bu senin arkadaşının arabası mı?
- Tom came close to being run over by a car.
- Tom bir araba tarafından ezilmek üzereydi.
- He knew that you have a new car.
- Yeni bir araban olduğunu biliyordu.
- The price of gasoline is so high that we cannot buy a big car.
- Benzinin fiyatı o kadar yüksek ki büyük bir araba alamıyoruz.
- I thanked Tom for washing my car.
- Arabamı yıkadığı için Tom'a teşekkür ettim.
- I bought the car.
- Araba satın aldım.
- I didn't know that Tom's car was stolen.
- Tom'un arabasının çalındığını bilmiyordum.
- May I take the car for a test drive before I buy it?
- Arabayı almadan önce test sürüşüne çıkabilir miyim?
- Tom may borrow my car.
- Tom arabamı ödünç alabilir.
- We've bought a new car.
- Yeni bir araba aldık.
- I didn't buy the car.
- Arabayı almadım.
- My car's out back.
- Arabam dışarıda arka tarafta.
- When I came back, my car was gone.
- Döndüğümde, arabam çalınmıştı.
- I found out what's wrong with the car.
- Arabanın sorununun ne olduğunu buldum.
- He's washing your car.
- O, arabanı yıkıyor.
- Tom wanted me to tell you he needs to borrow your car.
- Tom arabanı ödünç alması gerektiğini sana söylememi istedi.
- Tom stayed in the car while Mary ran into the supermarket for a loaf of bread.
- Mary bir somun ekmek almak için süpermarkete koşarken Tom arabada kaldı.
- The child sits in the back of the car while the parents sit in front.
- Ebeveynleri önde otururken çocuk arabanın arkasında oturur.
- Dan vomitted in the car.
- Dan arabada kustu.
- Don't keep the car in the barn.
- Arabayı ahırda tutmayın.
- I don't really need another car.
- Gerçekten başka bir arabaya ihtiyacım yok.
- Tom has a dashcam in his car.
- Tom'un arabasında bir araç kamerası var.
- If you buy a new car, what will you do with the old one?
- Eğer yeni bir araba alırsan, eskisini ne yapacaksın?
- I'm going to buy a used car.
- Kullanılmış bir araba satın alacağım.
- Tom jumped out of the car.
- Tom arabadan atladı.
- Tom told Mary that he'd help her wash her car.
- Tom, Mary'ye arabasını yıkamasına yardım edeceğini söyledi.
- He was walking ahead of the car.
- Arabanın önünde yürüyordu.
- Tom parked his car and got out.
- Tom arabasını park etti ve dışarı çıktı.
- Tom's car has tinted windows.
- Tom'un arabasının camları filmli.
- Tom used to have a black car.
- Tom'un siyah bir arabası vardı.
- Tom did a really good job fixing my car.
- Tom arabamı tamir ederek gerçekten çok iyi bir iş yaptı.
- My car is covered with pigeon poop.
- Arabam güvercin dışkısıyla kaplıdır.
- We have a car.
- Bir arabamız var.
- Do you want a car?
- Araba ister misin?
- Tom wanted to buy a new car.
- Tom yeni bir araba satın almak istedi.
- That car is mine.
- O araba benim.
- The back seat of the car will hold three passengers.
- Arabanın arka koltuğu üç yolcu alabilecek.
- Sami knew Layla's car.
- Sami, Leyla'nın arabasını biliyordu.
- Do you still want to buy your wife a car?
- Hâlâ karına bir araba almak istiyor musun?
- Tom recognized Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasını tanıdı.
- Tom is sitting in his car in the parking lot.
- Tom park yerinde arabasında oturuyor.
- In Quebec, autumn is the time to put snow tires onto the car.
- Quebec'te sonbahar, arabaya kar lastiği takma zamanıdır.
- He may borrow my car any day next week.
- Arabamı haftaya her gün ödünç alabilir.
- I was almost home when the car ran out of gas.
- Arabanın benzini bittiğinde eve varmak üzereydim.
- That blue car over there is the one I rented.
- Şuradaki mavi araba benim kiraladığım araba.
- Tom puts gas in his car twice a week.
- Tom arabasına haftada iki kez benzin koyuyor.
- Park the car in the shade.
- Arabayı gölgeye park et.
- Layla jumped out of the moving car.
- Layla hareket halindeki arabadan atladı.
- Is your car next to her house?
- Araban onun evinin yanında mı?
- Tom was in the car when that happened.
- Olay olduğunda Tom arabadaydı.
- If Tom had a lot of money, he'd probably buy himself an expensive car.
- Eğer Tom'un çok parası olsaydı, muhtemelen kendine pahalı bir araba alırdı.
- Do you know where Tom's car is parked?
- Tom'un arabasının nereye park ettiğini biliyor musun?
- I told Tom not to buy a used car.
- Tom'a ikinci el araba almamasını söyledim.
- I don't have a car anymore.
- Artık arabam yok.
- This car is owned by me.
- Bu araba bana ait.
- This car used to be Tom's.
- Bu araba eskiden Tom'unmuş.
- Tom sold his car.
- Tom arabasını sattı.
- Your car is so cool.
- Senin araban çok harika.
- His car is the latest model.
- Arabası son model.
- I'm not pushing their car.
- Arabalarını itmiyorum.
- A car nearly hit Tom.
- Bir araba neredeyse Tom'a çarpıyordu.
- Their car is parked near ours.
- Arabaları bizimkinin yanına park etmiş.
- I got out of the car.
- Arabadan çıktım.
- The price of this car is discounted fifteen percent.
- Bu arabanın fiyatı yüzde on beş indirimli.
- It's a car that I bought.
- Bu benim aldığım bir araba.
- Walk or ride your bike instead of taking a car everywhere.
- Her yere arabayla gitmek yerine yürüyün ya da bisiklete binin.
- Tom tried to keep Mary inside the car.
- Tom, Mary'yi arabanın içinde tutmaya çalıştı.
- This car must go.
- Bu araba gitmeli.
- They were injured in a car accident.
- Araba kazasında yaralandılar.
- Who did you buy this car for?
- Bu arabayı kimin için aldınız?
- There's Tom's car.
- Tom'un arabası orada.
- His car was empty.
- Onun arabası boştu.
- They're trying to make their car more environmentally friendly.
- Arabalarını daha çevre dostu yapmaya çalışıyorlar.
- They might take the car.
- Onlar arabayı alabilirler.
- I'd like to drive across the USA in a convertible car.
- Üstü açık bir arabayla Amerika'yı boydan boya geçmek istiyorum.
- Tom is no longer interested in buying your car.
- Tom artık arabanı almakla ilgilenmiyor.
- She will need a car next week.
- Gelecek hafta bir arabaya ihtiyacı olacak.
- Two men are checking on what's wrong with the car.
- İki adam arabanın nesi olduğunu kontrol ediyor.
- What happened to the car?
- Arabaya ne oldu?
- Tom and Mary are waiting in the car.
- Tom ve Mary arabada bekliyorlar.
- You should wash your car.
- Arabanı yıkamalısın.
- Tom carried the box out to the car.
- Tom kutuyu arabaya kadar taşıdı.
- Tom left his car unlocked.
- Tom arabasını kilitlemeden bıraktı.
- Tom has decided to buy a new car.
- Tom yeni bir araba satın almaya karar verdi.
- This car is a clunker.
- Bu araba külüstür.
- Tom parked right behind Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasının hemen arkasına park etti.
- The motorcycle crashed into a car.
- Motosiklet bir arabaya çarptı.
- Does the gentleman know whose car this is?
- Beyefendi bu arabanın kime ait olduğunu biliyor mu?
- Could you carry it to the car?
- Bunu arabaya taşıyabilir misin?
- I left my phone in the car.
- Telefonumu arabada bıraktım.
- I'd like to buy a used car.
- İkinci el bir araba almak istiyorum.
- I sold the car.
- Arabayı sattım.
- The car will fit into the parking place.
- Araba park yerine tam uyacak.
- My car was broken into.
- Arabama zorla girildi.
- Tom got his car fixed.
- Tom arabasını tamir ettirdi.
- Tom said he had a knife in his car.
- Tom arabasında bir bıçak olduğunu söyledi.
- I wish I had solar-powered car.
- Keşke güneş enerjili arabam olsa.
- If you buy a new car, what will you do with the old one?
- Yeni bir araba alırsan, eskisini ne yapacaksın?
- I don't dare ask the boss to borrow the car.
- Patrondan arabayı ödünç istemeye cesaret edemiyorum.
- Tom wouldn't tell me where he parked his car.
- Tom arabasını nereye park ettiğini bana söylemezdi.
- I washed my car yesterday.
- Dün arabamı yıkadım.
- You seem to have had that car for years.
- O araba yıllardır sendeymiş gibi görünüyor.
- His car soon went out of sight.
- Onun arabası kısa sürede gözden kayboldu.
- That isn't Tom's car.
- O, Tom'un arabası değil.
- My father couldn't afford a car, when he was young.
- Babam gençken araba alacak parası yoktu.
- You need to get out of the car.
- Arabadan çıkman gerek.
- Tom jumped into his car.
- Tom arabasına atladı.
- He didn't come to work with his car.
- O, arabasıyla işe gelmedi.
- Did you forget your weapons in the car?
- Silahlarını arabada mı unuttun?
- I need to borrow your car.
- Arabanı ödünç almam gerekiyor.
- The car turned right when it reached the corner.
- Araba köşeye ulaştığında sağa döndü.
- He lives in his car.
- O arabasında yaşar.
- Tom left his umbrella in my car.
- Tom şemsiyesini arabamda unutmuş.
- You cannot park your car here.
- Arabanızı buraya park edemezsiniz.
- You should get his car fixed.
- Arabasını tamir ettirmelisin.
- The old man was almost run over by a car.
- Yaşlı adam neredeyse bir araba tarafından eziliyordu.
- I hear you bought a new car.
- Yeni bir araba aldığını duyuyorum.
- Why did you buy a German car?
- Neden bir Alman arabası satın aldın?
- Tom is going to paint his car blue.
- Tom arabasını maviye boyayacak.
- He compared his car to the new model.
- Arabasını yeni modelle karşılaştırdı.
- Empty the car so we can use it.
- Arabayı boşaltın, böylece onu kullanabilelim.
- I cannot afford to buy a new car.
- Yeni bir araba almaya gücüm yetmiyor.
- The car battery has run down.
- Arabanın aküsü bitmiş.
- Tom parked his car in front of Mary's house.
- Tom arabasını Mary'nin evinin önüne park etti.
- Tom left his phone in his car.
- Tom telefonunu arabasında unutmuş.
- This car can be driven with one hand.
- Bu araba tek elle kullanılabiliyor.
- Tom told me that I could use his car.
- Tom bana arabasını kullanabileceğimi söyledi.
- Tom was arrested in a stolen car.
- Tom çalıntı bir arabayla yakalandı.
- Please move your car out of here.
- Lütfen arabanı buradan çıkar.
- I took my car to have it serviced today.
- Bugün arabamı bakım yaptırmaya götürdüm.
- He had his car stolen in that parking lot.
- Şu otoparkta arabasını çaldırdı.
- Tom would've been here by now if his car hadn't broken down.
- Arabası bozulmamış olsaydı Tom şimdiye burada olurdu.
- Sami could drive my car any time.
- Sami arabamı her zaman kullanabilir.
- I bought myself a small car.
- Kendime küçük bir araba satın aldım.
- Which car is for your father?
- Hangi araba senin baban için?
- We will purchase a new car next week.
- Gelecek hafta yeni bir araba alacağız.
- It's a good thing I didn't buy that car.
- İyi ki o arabayı almamışım.
- The policeman is in the car.
- Polis arabada.
- There's room for one more in my car.
- Arabamda bir kişilik daha yer var.
- The car holds five people.
- Araba beş kişilik.
- Tom is the one with a car.
- Arabası olan Tom.
- The dealer wants to sell a car.
- Satıcı bir araba satmak istiyor.
- Do you know who this car belongs to?
- Bu arabanın kime ait olduğunu biliyor musun?
- Tom says he's never owned a car.
- Tom hiç araba sahibi olmadığını söylüyor.
- I'll have to get a new exhaust pipe for the car.
- Araba için yeni bir egzoz borusu almam gerekecek.
- I almost got hit by a car this morning.
- Bu sabah neredeyse bir araba çarpıyordu.
- Tom got out of the car to open the gate.
- Tom kapıyı açmak için arabadan indi.
- This is the car made in Japan.
- Bu Japonya üretimi bir araba.
- I'm giving my car away.
- Arabamı hibe ediyorum.
- Don't leave valuables in your car.
- Değerli eşyalarınızı arabanızda bırakmayın.
- I almost got hit by a car today.
- Bugün az kalsın araba çarpıyordu.
- The car traveled quickly.
- Araba hızla seyahat etti.
- They don't have a car.
- Arabaları yok.
- I think you don't need a driver's license to buy a car.
- Bence araba almak için ehliyete ihtiyacınız yok.
- It was careless of you to leave the key in your car.
- Anahtarı arabanda bırakmakla dikkatsizlik etmişsin.
- I don't have the money to buy a car.
- Araba satın almak için param yok.
- Layla didn't recognize Sami's car.
- Leyla, Sami'nin arabasını bilmiyordu.
- I will buy a car next month.
- Önümüzdeki ay bir araba alacağım.
- Tom noticed Mary's car in the parking lot.
- Tom park yerinde Mary'nin arabasını fark etti.
- Tom bought a car.
- Tom bir araba aldı.
- He can't afford a new car.
- Yeni bir araba alacak durumu yok.
- The car is on the street.
- Araba caddede.
- Tom has a fast car.
- Tom'un hızlı bir arabası var.
- Sami helped Layla fix her car.
- Sami, Leyla'nın arabasını tamir etmesine yardımcı oldu.
- He cannot afford to buy a car, much less a house.
- Evi şöyle dursun, onun araba almaya bile gücü yetmez.
- Tom's car isn't in the driveway.
- Tom'un arabası garaj yolunda değil.
- I walk because I don't have a car.
- Yürüyorum çünkü arabam yok.
- Does Tom still want a car?
- Tom hâlâ bir araba istiyor mu?
- Our car broke down last night.
- Bizim araba dün gece bozuldu.
- Tom loaded the boxes into the car.
- Tom kutuları arabaya yükledi.
- Tom slept in his car.
- Tom arabasında uyudu.
- The car has three rows of seats and is capable of carrying eight passengers.
- Arabanın üç sıra koltuğu var ve sekiz yolcu taşıyabiliyor.
- To some extent, you can control the car in a skid.
- Kayan arabayı bir dereceye kadar kontrol edebilirsin.
- I have a car, but I don't use it very often.
- Bir arabam var ama çok sık kullanmıyorum.
- The car left a trail of dust.
- Araba, bir toz izi bıraktı.
- The price of this car is discounted fifteen percent.
- Bu arabanın fiyatı yüzde on beş indirimlidir.
- Tom has a very nice car.
- Tom'un çok güzel bir arabası var.
- Tom managed to jump out of the car.
- Tom arabadan atlamayı başardı.
- Tom and Mary bought a car for their son.
- Tom ve Mary oğulları için bir araba aldılar.
- Tom wasn't able to start his car.
- Tom arabasını çalıştıramadı.
- They're stealing your car!
- Arabanı çalıyorlar!
- Somebody was in the car with Layla.
- Biri arabada Leyla'yla birlikteydi.
- Where is the money with which you're going to buy a car?
- Araba alacağınız para nerede?
- Sami is in the car.
- Sami arabada.
- My car wasn't good enough.
- Arabam yeterince iyi değildi.
- I think I would buy a nice car.
- Sanırım güzel bir araba alırdım.
- Tom said that he wanted me to help him wash his car.
- Tom arabasını yıkamama yardım etmemi istedi.
- The car has a new engine.
- Arabanın yeni bir motoru var.
- Tom advised Mary to buy that car.
- Tom, Mary'ye o arabayı almasını tavsiye etti.
- Have you ever washed your car?
- Hiç arabanı yıkadın mı?
- I'll stay in the car.
- Ben arabada kalacağım.
- Tom's car is parked outside.
- Tom'un arabası dışarıda park edilmiş.
- Tom's car has 100 horsepower.
- Tom'un arabasının 100 beygir gücü var.
- He was hit by a car and died right away.
- Ona bir araba çarptı ve hemen öldü.
- I bought Tom's old car for $3,000.
- Tom'un eski arabasını 3.000 dolara satın aldım.
- My brother is rich enough to buy a car.
- Erkek kardeşim, bir araba satın almak için yeterince zengindir.
- Sorry to trouble you, but my car is broken, can you help me?
- Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama arabam bozuldu, bana yardım edebilir misiniz?
- Tom's car is well-kept and in excellent condition.
- Tom'un arabası bakımlı ve mükemmel durumda.
- This is the man who they say stole the car.
- Onların arabayı çaldı dedikleri adam budur.
- That car is parked on a double yellow line.
- O araba çift sarı hatta park edilmiş.
- Layla borrowed Sami's car.
- Layla, Sami'nin arabasını ödünç aldı.
- Did you return the car that you bought?
- Aldığın arabayı geri verdin mi?
- Do you own a car?
- Bir araban var mı?
- If I won the lottery, I'd buy a new car.
- Piyangoyu kazanırsam yeni bir araba alırım.
- This is a company car.
- Bu bir şirket arabası.
- He is learning how to drive a car.
- O bir arabayı nasıl süreceğini öğreniyor.
- Where did you park the car?
- Arabayı nereye park ettin?
- Tom got out of his car and opened the gate.
- Tom arabasından indi ve kapıyı açtı.
- My old car brought me $100.
- Eski arabam bana 100 dolar kazandırdı.
- Indeed this car is small, but it is powerful.
- Aslında bu araba küçük ama güçlü.
- His car broke down on the way to work.
- Arabası işe giderken bozuldu.
- Sami sold the stolen car to a gang member.
- Sami çalıntı arabayı bir çete üyesine sattı.
- You will save yourself a lot of time if you take the car.
- Arabayı alırsanız çok zaman kazanırsınız.
- Tom's car has 100 horsepower.
- Tom'un arabası 100 beygir gücünde.
- My car is red.
- Benim arabam kırmızı.
- Something is wrong with my car.
- Arabamda bir sorun var.
- My car is covered in pigeon shit.
- Arabam güvercin bokuyla kaplı.
- He decided on a red car.
- Kırmızı bir arabada karar kıldı.
- Tom went back to his car to get his umbrella.
- Tom şemsiyesini almak için arabasına geri döndü.
- Son, help me fix my car.
- Oğlum, arabamı tamir etmeme yardım et.
- My car is covered in pigeon poop.
- Arabam güvercin pisliği ile kaplı.
- What brand and what color is the director's car?
- Yönetmenin arabası hangi marka ve ne renk?
- Tom bought a new car.
- Tom yeni bir araba aldı.
- We didn't expect them to buy a new car.
- Yeni bir araba almalarını beklemiyorduk.
- I don't know what kind of car Tom has.
- Tom'un ne tür bir arabası olduğunu bilmiyorum.
- Do you drive a hybrid car?
- Hibrid bir araba mı kullanıyorsunuz?
- He asked me when I was going to buy a new car.
- Bana ne zaman yeni bir araba alacağımı sordu.
- We don't have a car.
- Bir arabamız yok.
- Have you ever parked your car on this street?
- Hiç arabanızı bu sokağa park ettiniz mi?
- What is missing in this car?
- Bu arabada eksik olan ne?
- I doubt that Tom had to sell his car in order to raise money for medical expenses.
- Tom'un sağlık harcamaları için para toplamak amacıyla arabasını satmak zorunda kaldığından şüpheliyim.
- The car's almost out of gas.
- Arabanın benzini bitmek üzere.
- Tom has decided to sell his car.
- Tom arabasını satmaya karar verdi.
- Tom jumped out of the car and started to run.
- Tom arabadan atladı ve koşmaya başladı.
- The car doesn't start.
- Araba çalışmıyor.
- I got this car for a very reasonable price.
- Bu arabayı çok makul bir fiyata aldım.
- His car was seriously damaged.
- Arabası ciddi hasar gördü.
- Tom ate in his car.
- Tom yemeği arabasında yedi.
- Are there any pens in the car?
- Arabada hiç kalem var mı?
- Tom won't buy a new car.
- Tom yeni bir araba almayacak.
- Do you think the police will ever find out who stole your car?
- Sence polis arabanı kimin çaldığını bulacak mı?
- I like to travel with my car.
- Arabamla seyahat etmeyi severim.
- I bought the car.
- Arabayı ben aldım.
- Do you need a car?
- Bir arabaya ihtiyacınız var mı?
- How was Tom able to buy a car like that?
- Tom böyle bir arabayı nasıl alabildi?
- This car is easy to handle.
- Bu arabanın kullanımı kolay.
- A car is faster than a bicycle.
- Araba bisikletten daha hızlıdır.
- Put the car into the garage.
- Arabayı garaja koy.
- My friend was very angry when he saw the driver of the car in front of him throw a cigarette butt out the window.
- Arkadaşım, önündeki arabanın sürücüsünün camdan dışarıya bir sigara izmariti attığını görünce çok sinirlendi.
- Tom brought me back in his car.
- Tom beni arabasıyla geri getirdi.
- Do you know who this car here belongs to?
- Buradaki bu arabanın kime ait olduğunu biliyor musun?
- This car can go thirteen kilometers for every liter of gasoline.
- Bu araba her litre benzinle on üç kilometre gidebilir.
- A car is in the street.
- Caddede bir araba var.
- Step away from the car.
- Arabadan uzak dur.
- Tom may borrow my car any afternoon next week.
- Tom gelecek hafta arabamı herhangi bir öğleden sonra ödünç alabilir.
- Tom takes good care of his car.
- Tom arabasına iyi bakıyor.
- The car hit a wall.
- Araba bir duvara çarptı.
- Tom's car has new tires.
- Tom'un arabasının yeni lastikleri var.
- This is a picture of my car.
- Bu benim arabamın resmi.
- Tom's car's parked over there.
- Tom'un arabası şuraya park etti.
- Have you ever wanted to have a fancy car?
- Hiç lüks bir arabanız olsun istediniz mi?
- I need to get this car fixed.
- Bu arabayı tamir ettirmem lazım.
- Tom is going to buy a new car.
- Tom yeni bir araba satın alacak.
- Someone planted a bomb under your car.
- Birisi arabanın altına bomba yerleştirmiş.
- Dan walked back to his car.
- Dan tekrar arabasına doğru yürüdü.
- Tom thought Mary wouldn't want to buy such a small car.
- Tom, Mary'nin bu kadar küçük bir araba almak istemeyeceğini düşündü.
- Tom bought himself a car.
- Tom kendine bir araba aldı.
- The old man was hit by a car and was immediately taken to the hospital.
- Yaşlı adama bir araba çarptı ve derhal hastaneye götürüldü.
- If I had one million yen now, I would buy a car.
- Eğer şimdi bir milyon yenim olsaydı, bir araba alırdım.
- Tom's car was parked in front of the convenience store.
- Tom'un arabası marketin önüne park edilmişti.
- Who did you buy this car for?
- Bu arabayı kim için aldın?
- I wonder if you would mind lending me your car for a couple of days.
- Birkaç günlüğüne arabanı bana ödünç vermenin bir sakıncası olup olmadığını merak ediyorum.
- Layla jumped out of the moving car.
- Leyla hareket eden arabadan atladı.
- No one here has a car.
- Burada kimsenin arabası yok.
- The passing car splashed muddy water on me.
- Geçen araba üzerime çamurlu su sıçrattı.
- He is rich enough to buy a foreign-made car.
- İthal bir araba alabilecek kadar zengindir.
- The car broke after only a year's time.
- Araba sadece bir yıl sonra bozuldu.
- A car appeared out of nowhere.
- Birden bir araba belirdi.
- This car isn't worth repairing.
- Bu araba tamir etmeye değmez.
- Is that car yours?
- O araba senin mi?
- Tom hasn't heated up his car yet.
- Tom henüz arabasını ısıtmadı.
- Everyone can't afford a car.
- Herkes bir araba alamıyor.
- I really wish you hadn't sold our car.
- Arabamızı satmamış olmanı dilerdim.
- Tom lost his son in a car accident.
- Tom oğlunu bir araba kazasında kaybetti.
- I'd like to borrow your car this afternoon.
- Bu öğleden sonra arabanı ödünç almak istiyorum.
- The car stopped in the middle of the road.
- Araba yolun ortasında durdu.
- I love your car.
- Arabana bayıldım.
- If I have a lot of money, I'll buy a new car.
- Eğer çok param olursa, yeni bir araba alacağım.
- Who owns that car?
- Arabanın sahibi kim?
- I'd like to buy the car you're selling, but I don't have enough money right now.
- Sattığın arabayı almak istiyorum ama şu anda yeterli param yok.
- Tom left his glasses in his car.
- Tom gözlüğünü arabasında bıraktı.
- Tom helped an old lady load her groceries in her car.
- Tom yaşlı bir kadının yiyeceklerini arabasına yüklemesine yardımcı oldu.
- Tom crouched down next to Mary behind the car.
- Tom arabanın arkasında Mary'nin yanına çömeldi.
- Tom walked toward his car.
- Tom arabasına doğru yürüdü.
- I desperately need a car.
- Bir arabaya çok ihtiyacım var.
- Tom's car is always dirty.
- Tom'un arabası her zaman kirli.
- I'm not washing your car.
- Arabanı yıkamıyorum.
- If your car doesn't have snow tires, you shouldn't drive on icy roads.
- Arabanızın kar lastiği yoksa, buzlu yollarda araba kullanmamalısınız.
- I thought I recognized your car.
- Arabanı tanıdığımı sanıyordum.
- What is the matter with your car?
- Arabana ne oldu?
- I managed to repair my car by myself.
- Arabamı tek başıma tamir edebildim.
- The car is on the street.
- Araba caddedir.
- My car was stolen.
- Arabam çalındı.
- The car wouldn't start.
- Araba çalışmazdı.
- Tom took out a loan in order to buy a car.
- Tom bir araba almak için kredi çekti.
- I have an old car.
- Eski bir arabam var.
- I don't have enough money to buy the car I want.
- İstediğim arabayı almak için yeterli param yok.
- My plan is to buy a car.
- Benim planım bir araba satın almak.
- Tom left his phone in his car.
- Tom telefonunu arabasında bıraktı.
- Wait in the car, OK?
- Arabada bekle, tamam mı?
- Tom washed Mary's car while she was sick.
- Tom o hastayken Mary'nin arabasını yıkadı.
- He was nearly hit by the car while crossing the street.
- Karşıdan karşıya geçerken neredeyse araba çarpıyordu.
- My neck snapped when my car was hit from behind.
- Arabama arkadan çarpılınca boynum kırıldı.
- I can't even afford to buy a used car.
- Kullanılmış bir araba bile almaya gücüm yetmez.
- My car is a Toyota.
- Arabam bir Toyota.
- The police hid a listening device in the criminal's car.
- Polis suçlunun arabasına bir dinleme cihazı saklamış.
- Tom was afraid his car would break down.
- Tom arabasının bozulmasından korkuyordu.
- What's your favorite muscle car?
- En sevdiğin kaslı araba hangisi?
- I'm sitting here in my car.
- Burada arabamda oturuyorum.
- Was there anything wrong with the car?
- Arabada herhangi bir sorun var mıydı?
- Tom and Mary have to paint their car.
- Tom ve Mary arabalarını boyamak zorundalar.
- I don't understand why Tom would leave his umbrella in the car.
- Tom'un niçin şemsiyesini arabada bırakacağını anlamıyorum.
- If you have a car, you can come and go at will.
- Araban varsa, istediğin zaman gelip gidebilirsin.
- I thought that I recognized your car.
- Arabanı tanıdığımı sanıyordum.
- Tom bought a new car with the money he won in the lottery.
- Tom piyangodan kazandığı parayla yeni bir araba aldı.
- Tom was struck by a car on the pedestrian crossing.
- Tom yaya geçidi üzerindeyken ona bir araba çarptı.
- I wish I had a car like this.
- Keşke benim de böyle bir arabam olsaydı.
- Where did you buy your car from?
- Arabanızı nereden satın aldınız?
- My car is older than me.
- Arabam benden daha yaşlı.
- That's Tom's car.
- Bu Tom'un arabası.
- How long have you had this car?
- Bu araba ne zamandır sende?
- Tom is having some problems with his car.
- Tom arabası ile ilgili bazı sorunlar yaşıyor.
- You won't believe how much money Tom gave me for my old car.
- Tom'un eski arabam için bana ne kadar para verdiğine inanamayacaksın.
- Tom has already sold his car.
- Tom arabasını çoktan sattı.
- Tom steered the car with his knees.
- Tom arabayı dizleriyle yönlendirdi.
- This car was very inexpensive, a true bargain.
- Bu araba çok ucuzdu, gerçek bir pazarlık.
- Tom rolled down the car window.
- Tom arabanın camını indirdi.
- Tom has a car that his father gave him.
- Tom'un babasının ona verdiği bir arabası var.
- Layla managed to jump out of the car.
- Leyla arabadan atlamayı başardı.
- I don't understand why Tom would leave his umbrella in the car.
- Tom'un şemsiyesini neden arabada bıraktığını anlamıyorum.
- The security team checked the car for explosives.
- Güvenlik ekibi arabada patlayıcı olup olmadığını kontrol etti.
- This was Layla's first car.
- Bu, Leyla'nın ilk arabasıydı.
- You might have left it in the car.
- Onu arabada bırakmış olabilirsin.
- I had to get something out of the car.
- Arabadan bir şey almak zorundaydım.
- I'll help you park your car.
- Arabanı park etmene yardım edeceğim.
- I was in the car.
- Arabadaydım.
- May I return the car instead?
- Onun yerine arabayı iade edebilir miyim?
- This car comes with free satellite radio.
- Bu araba ücretsiz uydu radyosu ile geliyor.
- There's a car coming.
- Gelen bir araba var.
- My father couldn't afford a car, when he was young.
- Babam gençken bir araba alamadı.
- The car is acting up again.
- Araba yine tekliyor.
- Tom forgot his umbrella in Mary's car.
- Tom şemsiyesini Mary'nin arabasında unuttu.
- Someone saw him wash his car.
- Birisi onu arabasını yıkarken görmüş.
- Are you seriously thinking about buying that old car?
- O eski arabayı satın almayı ciddi olarak düşünüyor musun?
- Tom thought the car Mary was driving wasn't safe.
- Tom, Mary'nin kullandığı arabanın güvenli olmadığını düşündü.
- He was seriously injured in the car accident.
- Araba kazasında ağır yaralandı.
- They rent the car by the hour.
- Arabayı saatlik kiralıyorlar.
- This isn't where I parked my car.
- Burası arabamı park ettiğim yer değil.
- The car crashed into the guard-rail and rolled down the hill.
- Araba korkuluğa çarptı ve tepeden aşağıya yuvarlandı.
- Have you seen the car that I bought?
- Satın aldığım arabayı gördün mü?
- My car has been impounded.
- Benim arabam haczedildi.
- Tom turned on the car's fog lights.
- Tom arabanın sis farlarını açtı.
- Would you like to sell your car?
- Arabanı satmak ister misin?
- The getaway car was late model white sedan.
- Firar arabası son model beyaz sedandı.
- I finally have enough money to buy the kind of car I've always wanted.
- Sonunda hep istediğim arabayı alacak kadar param oldu.
- Tom lost his wife in a car accident.
- Tom karısını bir araba kazasında kaybetti.
- My car gets about 30 miles per gallon.
- Arabam galon başına yaklaşık 30 mil yol alır.
- This car handles well.
- Bu araba kolay kullanılır.
- Fabio's car is parked in front of Elena's house.
- Fabio'nun arabası Elena'nın evinin önünde park edilmiş.
- A car lying on its side blocked the passage.
- Yan yatmış bir araba geçidi kapattı.
- Does Tom want a car?
- Tom bir araba istiyor mu?
- I can't afford to buy a new car.
- Yeni bir araba almaya gücüm yetmiyor.
- I'm in the car.
- Ben arabadayım.
- Lock the car.
- Arabayı kilitleyin.
- Are you really going to buy that car?
- Gerçekten o arabayı alacak mısın?
- There is something wrong with my car.
- Arabamda bir sorun var.
- I told you to leave it in the car.
- Onu arabada bırakmanı söyledim.
- Tom must have driven Mary's car last night.
- Dün gece Mary'nin arabasını Tom sürmüş olmalı.
- Fadil stole Layla's money and car.
- Fadıl, Leyla'nın parasını ve arabasını çaldı.
- Tom went to his car to get something.
- Tom bir şey almak için arabasına gitti.
- Tom didn't stop the car in time.
- Tom arabayı zamanında durdurmadı.
- That's a really weird shade of red for a car.
- Bu bir araba için gerçekten garip bir kırmızı tonu.
- My father's car is very nice.
- Babamın arabası çok güzel.
- This car has more than a hundred horsepower.
- Bu arabanın 100 beygirden fazla gücü var.
- I'll help you park your car.
- Arabanızı park etmenize yardım edeceğim.
- Tom was caught hot-wiring a car.
- Tom bir arabaya düz kontak yaparken yakalandı.
- I don't want you in my car.
- Sizi arabamda istemiyorum.
- My car battery died in the middle of the freeway.
- Arabamın aküsü otoyolun ortasında bitti.
- We need to clean the car.
- Biz arabayı temizlemeliyiz.
- Somebody stole my car.
- Birisi arabamı çaldı.
Show More (1916)
|