|
- I invited Tom to Boston.
- Tom'u Boston'a davet ettim.
- Tom didn't know when Mary had come to Boston.
- Tom Mary'nin ne zaman Boston'a geldiğini bilmiyordu.
- Tom moved to Boston with his wife.
- Tom karısıyla birlikte Boston'a taşındı.
- I wonder how long it'll take to get to Boston.
- Boston'a gitmenin ne kadar zaman alacağını merak ediyorum.
- This could never happen in Boston.
- Bu Boston'da asla olamaz.
- Tom hopes he doesn't have to live in Boston for more than a year.
- Tom, Boston'da bir yıldan fazla yaşamak zorunda kalmamayı umuyor.
- You never told us why you left Boston.
- Boston'dan neden ayrıldığını bize hiç söylemedin.
- Boston is beautiful.
- Boston çok güzel.
- Boston is a dangerous city.
- Boston tehlikeli bir şehirdir.
- Tom understood why Mary didn't want to go to Boston with him.
- Tom, Mary'nin neden onunla Boston'a gitmek istemediğini anladı.
- Tom eventually left Boston.
- Tom nihayet Boston'dan ayrıldı.
- Is there any chance that you'll be in Boston next month?
- Gelecek ay Boston'da olma şansın var mı?
- Tom is visiting his girlfriend in Boston.
- Tom, Boston'daki kız arkadaşını ziyaret ediyor.
- I got married in Boston.
- Boston'da evlendim.
- Tom knew Mary used to live in Boston.
- Tom, Mary'nin eskiden Boston'da yaşadığını biliyordu.
- Tom drove all the way from Boston just for my birthday party.
- Tom, Boston'dan bütün bu yolu yalnızca doğum günü partim için geldi.
- I need to be in Boston all week.
- Bütün hafta Boston'da olmalıyım.
- I was about your age when I came to Boston.
- Boston'a geldiğimde senin yaşlarındaydım.
- I'm going to Boston for Thanksgiving.
- Şükran Günü için Boston'a gidiyorum.
- Tom and I are both from Boston.
- Tom ve ben Boston'luyuz.
- I had to take a bus from Boston because all the flights had been canceled.
- Tüm uçuşlar iptal edildiği için Boston'dan bir otobüse binmek zorunda kaldım.
- Is Boston a nice place to live?
- Boston yaşamak için güzel bir yer mi?
- Most of the people I know live in Boston.
- Tanıdığım insanların çoğu Boston'da yaşıyor.
- Is Boston really such a bad place?
- Boston gerçekten o kadar kötü bir yer mi?
- I didn't say I was from Boston.
- Boston'dan geldiğimi söylemedim.
- Tom stayed in Boston last weekend.
- Tom geçen hafta sonu Boston'da kaldı.
- I interviewed Tom Jackson on October 20th in Boston.
- Tom Jackson'la 20 Ekim'de Boston'da röportaj yaptım.
- Tom had to stay in Boston for another week.
- Tom bir hafta daha Boston'da kalmak zorunda kaldı.
- I know that Tom is from Boston.
- Tom'un Boston'dan olduğunu biliyorum.
- How did you start working in Boston?
- Boston'da nasıl çalışmaya başladın?
- I'm going to Boston in the fall.
- Sonbaharda Boston'a gidiyorum.
- Tom can't say for sure how many times Mary has been to Boston.
- Tom Mary'nin kaç kez Boston'da bulunduğunu kesin olarak söyleyemez.
- I told Tom I'm from Boston.
- Tom'a Bostonlu olduğumu söyledim.
- Tom might be able to convince Mary to go to Boston with him.
- Tom, Mary'yi onunla Boston'a gitmeye ikna edebilir.
- I'll go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gideceğim.
- You've been in Boston way too long.
- Boston'da çok uzun süre kalmışsın.
- I don't have very many friends in Boston.
- Boston'da çok fazla arkadaşım yok.
- Tom arrived from Boston yesterday.
- Tom dün Boston'dan geldi.
- We've never given a concert in Boston.
- Boston'da hiç konser vermedik.
- Will you go to Boston with him?
- Onunla Boston'a gidecek misin?
- What's Tom up to in Boston?
- Tom Boston'da neyin peşinde?
- We won't be in Boston until next Monday.
- Gelecek pazartesiye kadar Boston'da olmayacağız.
- Tom Jackson was born in Boston on October 20, 1995.
- Tom Jackson 20 Ekim 1995'te Boston'da doğdu.
- I like going to Boston.
- Boston'a gitmekten hoşlanıyorum.
- Tom spent a year in Boston.
- Tom Boston'da bir yıl geçirdi.
- Tom is no longer in Boston.
- Tom artık Boston'da değil.
- Tom told me that he thought Boston was a safe city.
- Tom bana Boston'un güvenli bir şehir olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom isn't going back to Boston.
- Tom Boston'a geri gitmiyor.
- I try to go to Boston whenever I can.
- Elimden geldiğince Boston'a gitmeye çalışıyorum.
- Are you in Boston right now?
- Şimdi Boston'da mısın?
- Tom has lived in Boston for over 30 years.
- Tom otuz yıldan uzun süredir Boston'da yaşıyor.
- Tom said that he thought that it could happen in Boston, too.
- Tom da onun Boston'da olabileceğini düşündüğünü söyledi.
- Did you really like Boston?
- Boston'ı gerçekten sevdin mi?
- I bought a one-way ticket to Boston.
- Boston'a tek gidişlik bir bilet aldım.
- I had to get away from Boston.
- Boston'dan uzaklaşmalıydım.
- Why won't Tom go to Boston?
- Tom neden Boston'a gitmiyor?
- I think Tom went to Boston last month.
- Sanırım Tom geçen ay Boston'a gitti.
- We're all going back to Boston together.
- Hep birlikte Boston'a geri dönüyoruz.
- Tom loved it in Boston.
- Tom Boston'u çok sevdi.
- You'll have to go to Boston to meet Tom next week.
- Gelecek hafta Tom'la buluşmak için Boston'a gitmen gerekecek.
- I'm no longer in Boston.
- Artık Boston'da değilim.
- Do you know where Boston is?
- Boston'un nerede olduğunu biliyor musunuz?
- Tom participated in the Boston marathon.
- Tom, Boston maratonuna katıldı.
- I sent them home to Boston.
- Onları Boston'a eve gönderdim.
- Tom is going to be in Boston next summer.
- Tom gelecek yaz Boston'da olacak.
- Tom goes to Boston every year.
- Tom her yıl Boston'a gider.
- We might go to Boston next spring.
- Gelecek baharda Boston'a gidebiliriz.
- Tom came back from Boston a week earlier than he'd planned.
- Tom Boston'dan planladığından bir hafta daha erken döndü.
- Tom has promised to go to Boston with us.
- Tom bizimle Boston'a gitmeye söz verdi.
- I have no desire to live in Boston.
- Boston'da yaşamak gibi bir arzum yok.
- Did you tell Tom about seeing Mary in Boston?
- Boston'da Mary'yi gördüğünü Tom'a söyledin mi?
- I know both Tom and Mary have houses in Boston.
- Tom ve Mary'nin Boston'da evleri olduğunu biliyorum.
- Tom has just moved back to Boston.
- Tom Boston'a yeni taşındı.
- It's people like you who give Boston a bad name.
- Senin gibi insanlar Boston'ın adını kötüye çıkarıyor.
- Does it snow a lot in Boston?
- Boston'da çok kar yağıyor mu?
- Do you have any idea how long Tom will be in Boston?
- Tom'un Boston'da ne kadar süre kalacağı hakkında herhangi bir fikrin var mı?
- The temperature in Boston is expected to drop to -8°F.
- Boston'da sıcaklığın -8°F'ye kadar düşmesi bekleniyor.
- Why not go to Boston?
- Neden Boston'a gitmiyorsun?
- Now that you're here in Boston, we can spend more time together.
- Artık Boston'da olduğuna göre, birlikte daha çok vakit geçirebiliriz.
- Tom never returned to Boston.
- Tom asla Boston'a geri dönmedi.
- Perhaps Tom went to Boston with Mary.
- Belki de Tom, Mary ile Boston'a gitmiştir.
- Tom's parents are both from Boston.
- Tom'un annesi de babası da Boston'dan.
- Is Boston an interesting place to live?
- Boston yaşamak için ilginç bir yer mi?
- I'm still not used to living in Boston.
- Boston'da yaşamaya hâlâ alışamadım.
- Are all of Tom's brothers still in Boston?
- Tom'un tüm kardeşleri hâlâ Boston'da mı?
- We didn't go to Boston last year.
- Geçen yıl Boston'a gitmedik.
- Tom told me to come to Boston.
- Tom bana Boston'a gelmemi söyledi.
- Aren't you from Boston?
- Sen Boston'lu değil misin?
- I certainly had no idea Tom was planning to move to Boston.
- Tom'un Boston'a taşınmayı planladığını kesinlikle bilmiyordum.
- Tom says he wants to visit Mary in Boston.
- Tom, Boston'da Mary'yi ziyaret etmek istediğini söylüyor.
- Who do you know in Boston?
- Boston'da kimi tanıyorsun?
- Will you go to Boston with Tom?
- Tom'la Boston'a gidecek misin?
- Tom graduated from high school in Boston.
- Tom Boston'daki liseden mezun oldu.
- I'll visit my uncle in Boston next month.
- Önümüzdeki ay Bostan'daki eniştemi ziyaret edeceğim.
- I was told that Tom has moved to Boston.
- Bana Tom'un Boston'a taşındığı söylendi.
- Who's living in Boston now?
- Boston'da şimdi kim yaşıyor?
- Tom hasn't been to Boston as many times as Mary has.
- Tom, Mary kadar çok Boston'a gitmedi.
- I have a friend who's a teacher in Boston.
- Boston'da bir öğretmen olan bir arkadaşım var.
- I'm leaving Boston tomorrow morning.
- Yarın sabah Boston'dan ayrılıyorum.
- Tom is the best coach in Boston.
- Tom Boston'da en iyi koçtur.
- Tom moved to Boston a long time ago.
- Tom uzun zaman önce Boston'a taşındı.
- I'd like a ticket to Boston.
- Boston'a bir bilet istiyorum.
- Tom disapproved of my trip to Boston.
- Tom Boston'a gezimi onaylamadı.
- I'm going to stay with my uncle in Boston.
- Boston'da eniştemle kalacağım.
- Tom is going to be back from Boston next week.
- Tom gelecek hafta Boston'dan dönecek.
- I think Tom should've stayed in Boston.
- Bence Tom Boston'da kalmalıydı.
- It's cold in Boston.
- Boston'da hava soğuk.
- Is Tom still in Boston?
- Tom hâlâ Boston'da mı?
- Tom thought that Mary was in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu düşünüyordu.
- I thought Tom would go to Boston with Mary.
- Tom'un Mary ile Boston'a gideceğini düşünüyordum.
- Tom is in Boston with Mary.
- Tom Boston'da Mary ile birlikte.
- I plan to come to Boston soon.
- Yakında Boston'a gelmeyi planlıyorum.
- You want to go to Boston with Tom, don't you?
- Tom'la Boston'a gitmek istiyorsun, değil mi?
- Tom teaches French in Boston.
- Tom Boston'da Fransızca öğretir.
- Tom should've come to Boston with us.
- Tom, bizimle Boston'a gelmeliydi.
- It's still a little cold in Boston.
- Boston'da hava hâlâ biraz soğuk.
- I have a friend who has a house in Boston.
- Boston'da evi olan bir arkadaşım var.
- Tom said he didn't know anything about Boston.
- Tom Boston hakkında hiçbir şey bilmediğini söyledi.
- Tom tried to persuade Mary to go to Boston with him.
- Tom, Mary'yi onunla Boston'a gitmesi için ikna etmeye çalıştı.
- Tom and I used to work together in Boston.
- Tom ve ben birlikte Boston'da çalışırdık.
- Tom really likes Boston a lot.
- Tom gerçekten Boston'u çok seviyor.
- Something is happening in Boston.
- Boston'da bir şeyler oluyor.
- How many friends do you have in Boston?
- Boston'da kaç arkadaşın var?
- Is this the first time you've been back to Boston since your divorce?
- Boşandıktan sonra Boston'a ilk kez mi dönüyorsun?
- I really do like Boston.
- Ben gerçekten Boston'ı seviyorum.
- I wonder how long it'll take to get to Boston.
- Boston'a gitmek ne kadar sürer merak ediyorum.
- Tom isn't in Boston now.
- Tom şu anda Boston'da değil.
- I may still go to Boston.
- Yine de Boston'a gidebilirim.
- Tom didn't want to be sent to Boston.
- Tom Boston'a gönderilmek istemedi.
- Tom said that he didn't want to go to Boston.
- Tom, Boston'a gitmek istemediğini söyledi.
- Is this a common practice in Boston?
- Bu Boston'da yaygın bir uygulama mı?
- We'll be in Boston for three months.
- Üç ay boyunca Boston'da olacağız.
- I know you have to go back to Boston.
- Boston'a geri gitmek zorunda olduğunu biliyorum.
- You're not taking that job in Boston, are you?
- Boston'daki o işi almıyorsun, değil mi?
- I lived in Boston until I was three.
- Ben üç yaşıma kadar Boston'da yaşadım.
- I'd hoped I could stay in Boston for three more days.
- Üç gün daha Boston'da kalabilmeyi ummuştum.
- We used to live in Boston when you were a baby.
- Sen bebekken Boston'da yaşıyorduk.
- Tom is planning on staying in Boston for a few days.
- Tom birkaç gün Boston'da kalmayı planlıyor.
- The boss sent Tom to Boston on business.
- Patron Tom'u iş için Boston'a gönderdi.
- I've never even been to Boston.
- Boston'a bile hiç gitmedim.
- Tom arrived in Boston on Monday.
- Tom pazartesi günü Boston'a vardı.
- Tom was surprised when he saw Mary in Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'da gördüğünde şaşırdı.
- I'm sure Tom will visit Boston.
- Tom'un Boston'u ziyaret edeceğinden eminim.
- Boston is my home now.
- Boston şimdi benim yuvam.
- Have you been to Boston?
- Boston'a gittiniz mi?
- Why should Tom go to Boston?
- Tom neden Boston'a gitsin ki?
- I think you've been in Boston too long.
- Bence çok uzun zamandır Boston'dasın.
- Tom lives and works in Boston.
- Tom Boston'da yaşıyor ve çalışıyor.
- Boston is a nice place to live.
- Boston yaşanası bir yer.
- When was the last time you visited Boston?
- Boston'u en son ne zaman ziyaret ettin?
- Find out whether Tom has relatives in Boston.
- Tom'un Boston'da akrabaları olup olmadığını öğrenin.
- I don't think Tom would like Boston.
- Tom'un Boston'u seveceğini sanmıyorum.
- Can you tell me why Tom came back to Boston?
- Bana Tom'un neden Boston'a geri geldiğini söyleyebilir misin?
- Tom was thirteen when he moved here from Boston.
- Tom Boston'dan buraya taşındığında on üç yaşındaydı.
- Tom says he likes Boston better than Chicago.
- Tom Boston'u Chicago'dan daha çok sevdiğini söylüyor.
- Tom should be able to tell us a little about Boston.
- Tom bize Boston'dan biraz daha bahsedebilmeli.
- Have you met any Canadians here in Boston?
- Burada Boston'da herhangi bir Kanadalıyla tanıştın mı?
- Let me know in advance when you're coming to Boston.
- Boston'a ne zaman geldiğini bana önceden bildir.
- Do you really want to go to Boston again?
- Boston'a tekrar gitmeyi gerçekten istiyor musun?
- I visited Boston for the first time last summer.
- Boston'u ilk kez geçen yaz ziyaret ettim.
- My good friend, Tom, convinced me to go to Boston.
- İyi arkadaşım Tom, beni Boston'a gitmeye ikna etti.
- I go to Boston every week.
- Ben her hafta Boston'a giderim.
- I'd like to find a job in Boston.
- Boston'da bir iş bulmak istiyorum.
- We moved to Boston three years ago.
- Biz üç yıl önce Boston'a taşındık.
- There's no doubt that Tom used to live in Boston.
- Tom'un eskiden Boston'da yaşadığına şüphe yok.
- We've never given a concert in Boston.
- Biz Boston'da hiç konser vermedik.
- Tom has lived in Boston for thirty years, but he still doesn't seem to know the city well.
- Tom otuz yıldır Boston'da yaşıyor ama şehri hala iyi tanıyor gibi görünmüyor.
- Tom is one of the richest men in Boston.
- Tom Boston'daki en zengin adamlardan biri.
- When I was in Boston, I used to eat out at least once a week.
- Ben Boston'dayken haftada en azından bir defa dışarıda yemek yerdim.
- Tom doesn't like Boston at all.
- Tom, Boston'u hiç beğenmez.
- Are you sure you don't want me to go to Boston with you?
- Seninle Boston'a gitmemi istemediğine emin misin?
- Tom intends to return to Boston.
- Tom Boston'a dönmeye niyetli.
- Tom said Mary used to live in Boston.
- Tom, Mary'nin eskiden Boston'da yaşadığını söyledi.
- Both Tom and Mary are in Boston.
- Hem Tom hem de Mary Boston'da.
- Tom wanted Mary to ask John if he was planning to go to Boston with them.
- Tom, Mary'den John'a onlarla Boston'a gitmeyi planlayıp planlamadığını sormasını istedi.
- I've never lived anywhere except Boston.
- Boston dışında hiçbir yerde yaşamadım.
- We spent three days in Boston.
- Boston'da üç gün geçirdik.
- I wonder whether Tom will go to Boston or Chicago next summer.
- Acaba Tom gelecek yaz Boston'a mı yoksa Chicago'ya mı gidecek?
- How many days do you want to stay in Boston?
- Boston'da kaç gün kalmak istersin?
- What's Boston's population?
- Boston'un nüfusu ne kadar?
- Who are you planning to go to Boston with?
- Boston'a kiminle gitmeyi planlıyorsunuz?
- Tom is planning on staying in Boston until October.
- Tom Ekim'e kadar Boston'da kalmayı planlıyor.
- Is this your first trip to Boston?
- Bu Boston'a ilk seyahatin mi?
- Tom won't likely visit Boston.
- Tom muhtemelen Boston'u ziyaret etmeyecek.
- Tom says he has no intention of returning to Boston.
- Tom'un Boston'a dönmeye niyeti yokmuş, öyle söylüyor.
- We'll have a great time in Boston.
- Boston'da harika vakit geçireceğiz.
- Tom is headed back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönüyor.
- What's your favorite way to spend time in Boston?
- Boston'da vakit geçirmenin en sevdiğiniz yolu nedir?
- Tom has to go back to Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'a dönmek zorunda.
- Do you really want to go back to Boston?
- Gerçekten Boston'a geri dönmek istiyor musun?
- When was the last time Tom came to Boston?
- Tom en son ne zaman Boston'a geldi?
- Tom is going to Boston for three weeks.
- Tom üç haftalığına Boston'a gidiyor.
- We're now about a hundred miles away from Boston.
- Şu anda Boston'dan yaklaşık 100 mil uzaktayız.
- I might go to Boston next fall.
- Gelecek sonbaharda Boston'a gidebilirim.
- I just heard that Tom and Mary are moving to Boston.
- Tom ve Mary'nin Boston'a taşındığını duydum.
- Tom made it clear that he didn't want to go to Boston with us.
- Tom, bizimle Boston'a gitmek istemediğini açıkça gösterdi.
- I want to see Boston.
- Boston'u görmek istiyorum.
- Tom gave Mary a ride to Boston.
- Tom, Mary'i Boston'a bıraktı.
- Tom isn't going to let Mary go to Boston with you.
- Tom, Mary'nin seninle Boston'a gitmesine izin vermeyecek.
- Boston is overrated.
- Boston abartılıyor.
- The two met in October in Boston.
- İkisi Ekim ayında Boston'da buluştu.
- Tom lived half his life in Boston.
- Tom hayatının yarısını Boston'da geçirdi.
- Was Tom born in Boston?
- Tom Boston'da mı doğdu?
- I'll never go to Boston anymore.
- Bir daha asla Boston'a gitmeyeceğim.
- I've got a lot of friends in Boston.
- Boston'da birçok arkadaşım var.
- Tom was in Boston last weekend.
- Tom geçen hafta sonu Boston'daydı.
- We told everyone that we were moving to Boston.
- Herkese Boston'a taşınacağımızı söyledik.
- Tom went to Boston last year to live with his grandmother.
- Tom geçen yıl büyükannesiyle yaşamak için Boston'a gitti.
- Tom sent Mary a postcard from Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'dan bir kartpostal gönderdi.
- Did you ever sell your house in Boston?
- Boston'daki evinizi hiç sattınız mı?
- Tom had his wallet stolen while he was in Boston.
- Tom Boston'dayken cüzdanını çaldırdı.
- Tom went to Boston for a family reunion.
- Tom Boston'a bir aile toplantısı için gitti.
- I love working in Boston.
- Boston'da çalışmayı seviyorum.
- I'll go back to Boston.
- Boston'a döneceğim.
- Tom has lived in Boston for most of his life.
- Tom hayatının çoğunu Boston'da geçirdi.
- I'm fairly sure Tom is in Boston now.
- Tom'un şu anda Boston'da olduğundan eminim.
- She loved Boston.
- O, Boston'u sevdi.
- I'm pretty sure that Tom now lives in Boston.
- Tom'un şimdi Boston'da yaşadığına oldukça eminim.
- Next week, Tom and I are going to Boston.
- Gelecek hafta Tom ve ben Boston'a gidiyoruz.
- I hated Boston.
- Boston'dan nefret ettim.
- Instead of going to Boston, I'll go to Chicago.
- Boston'a gitmek yerine Chicago'ya gideceğim.
- I'd like to know more about Boston.
- Boston hakkında daha fazla şey bilmek istiyorum.
- Tom was hit by a car in Boston last month.
- Tom'a geçen ay Boston'da bir araba çarptı.
- I didn't want to spend any more time in Boston.
- Boston'da daha fazla zaman geçirmek istemedim.
- I'm definitely not going back to Boston.
- Kesinlikle Boston'a geri dönmeyeceğim.
- Tom has been staying with his uncle in Boston.
- Tom Boston'da amcasının yanında kalıyordu.
- Tom has been unavoidably detained in Boston.
- Tom Boston'da kaçınılmaz olarak alıkondu.
- Tom worked in Boston.
- Tom Boston'da çalıştı.
- I've actually never been to Boston.
- Aslında Boston'a hiç gitmedim.
- Are Tom and Mary both still living in Boston?
- Hem Tom hem de Mary hala Boston'da mı yaşıyor?
- Boston is where Tom and Mary met.
- Boston, Tom ve Mary'nin tanıştığı yerdir.
- We could go to Boston with you if you want us to.
- Eğer istersen seninle Boston'a gelebiliriz.
- Tom came to Boston three years ago.
- Tom Boston'a üç yıl önce geldi.
- Tom gave Mary a ride to Boston.
- Tom Mary'yi arabayla Boston'a götürmek istedi.
- I hear Tom might be coming to Boston.
- Tom'un Boston'a gelebileceğini duydum.
- I'll arrive in Boston tomorrow evening.
- Yarın akşam Boston'a varacağım.
- Life in Boston is good.
- Boston'da hayat güzeldir.
- I'll visit my uncle in Boston next summer.
- Gelecek yaz Boston'daki amcamı ziyaret edeceğim.
- Let's go back to Boston.
- Boston'a dönelim.
- I didn't stay with Tom in Boston.
- Tom'la Boston'da kalmadım.
- I suspect Tom has to go to Boston next week.
- Tom'un gelecek hafta Boston'a gitmesi gerektiğinden şüpheleniyorum.
- Please come back to Boston.
- Lütfen Boston'a geri dönün.
- We're going to Boston next weekend.
- Gelecek hafta sonu Boston'a gidiyoruz.
- Boston is where Tom and Mary met.
- Boston, Tom ve Mary'nin tanıştığı yer.
- You live in Boston, don't you?
- Boston'da oturuyorsun, değil mi?
- I'd like to go to Boston again.
- Boston'a tekrar gitmek istiyorum.
- Tell us more about what you did when you were in Boston.
- Boston'dayken neler yaptığınızı anlatın.
- I told Tom you used to live in Boston.
- Tom'a eskiden Boston'da yaşadığını söyledim.
- I've heard that Tom Jackson is the best lawyer in Boston.
- Tom Jackson'ın Boston'daki en iyi avukat olduğunu duydum.
- I'm planning to visit Boston next year.
- Gelecek yıl Boston'ı ziyaret etmeyi planlıyorum.
- Both Tom and Mary plan to go to Boston with us next weekend.
- Hem Tom hem de Mary önümüzdeki hafta sonu bizimle Boston'a gitmeyi planlıyor.
- I didn't know that Tom and Mary went to Boston together.
- Tom ve Mary'nin birlikte Boston'a gittiklerini bilmiyordum.
- I didn't know that Tom lived in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşadığını bilmiyordum.
- I think it's a lot better in Boston.
- Bunun Boston'da çok daha iyi olduğunu düşünüyorum.
- I'm going to miss being the mayor of Boston.
- Boston'un belediye başkanı olmayı özleyeceğim.
- I'm glad I went to Boston.
- Boston'a gittiğim için memnun oldum.
- Tom liked living in Boston.
- Tom Boston'da yaşamayı seviyordu.
- Tom wants me to move to Boston.
- Tom Boston'a taşınmamı istiyor.
- You have to leave Boston now.
- Bostonu şimdi terk etmelisiniz.
- Tom came to Boston almost three years ago.
- Tom neredeyse üç yıl önce Boston'a geldi.
- I was in Boston for the entire summer.
- Bütün yaz Boston'daydım.
- Tom plans to go to Boston next week.
- Tom gelecek hafta Boston'a gitmeyi planlıyor.
- I think we need to go back to Boston.
- Bence Boston'a geri gitmeliyiz.
- I just picked three of these up in Boston.
- Bunlardan üçünü Boston'dan yeni aldım.
- Tom and Mary are flying to Boston tomorrow.
- Tom ve Mary yarın Boston'a uçuyorlar.
- Tom says he won't go to Boston anymore.
- Tom artık Boston'a gitmeyeceğini söylüyor.
- Tom wanted his son to live in Boston.
- Tom, oğlunun Boston'da yaşamasını istedi.
- This train runs between New York and Boston.
- Bu tren New York ve Boston arasında çalışıyor.
- I've worked in Boston.
- Boston'da çalıştım.
- Tom won't likely be in Boston next Monday.
- Tom muhtemelen önümüzdeki Pazartesi Boston'da olmayacak.
- We ate at a restaurant just outside Boston.
- Boston'un hemen dışında bir restoranda yemek yedik.
- Tom died peacefully at his home in Boston in the early hours of the morning.
- Tom sabahın erken saatlerinde Boston'daki evinde huzur içinde öldü.
- We may need to live in Boston for a few years.
- Birkaç yıl boyunca Boston'da yaşamamız gerekebilir.
- What's happening in Boston now?
- Şimdi Boston'da ne oluyor?
- All of my cousins live in Boston.
- Bütün kuzenlerim Boston'da yaşıyor.
- It's Tom calling from Boston.
- Tom Boston'dan arıyor.
- Tom will be staying in Boston for several weeks.
- Tom birkaç hafta Boston'da kalacak.
- Tom said he thought it could happen in Boston, too.
- Tom da onun Boston'da olabileceğini düşündüğünü söyledi.
- It's not too far from Boston.
- Boston'dan çok uzak değil.
- Opinions are more divided in Boston.
- Görüşler Boston'da daha çok bölünmüştür.
- The only place Tom has ever wanted to live is Boston.
- Tom'un yaşamak istediği tek yer Boston'dur.
- Tom didn't think Mary would go to Boston by herself.
- Tom, Mary'nin Boston'a tek başına gideceğini düşünmüyordu.
- Tom has decided to go back to Boston.
- Tom, Boston'a dönmeye karar verdi.
- Tom will go to Boston next week.
- Tom önümüzdeki hafta Boston'a gidecek.
- What track for Boston?
- Boston için hangi yol var?
- Tom lived in Boston until he was thirty years old.
- Tom otuz yaşına kadar Boston'da yaşadı.
- I didn't know that Tom was from Boston.
- Tom'un Bostonlu olduğunu bilmiyordum.
- You're finished in Boston.
- Boston'da işin bitti.
- Tom couldn't find a decent job in Boston, so he moved to Chicago.
- Tom Boston'da iyi bir iş bulamadı, bu yüzden Chicago'ya taşındı.
- I'm pretty sure that Tom has never been to Boston.
- Tom'un Boston'a hiç gitmediğinden oldukça eminim.
- Tom has lived in Boston for over 30 years.
- Tom 30 yılı aşkın bir süredir Boston'da yaşıyor.
- The city of Boston has one of the best children's hospitals in the United States.
- Boston şehri Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en iyi çocuk hastanelerinden birine sahip.
- You never should've gone to Boston.
- Asla Boston'a gitmemeliydin.
- How has Boston changed since you were a kid?
- Senin çocukluğundan beri Boston ne kadar değişti?
- Tom hasn't actually ever been to Boston.
- Tom aslında Boston'a hiç gitmedi.
- I'm sure that Tom has never been to Boston.
- Tom'un Boston'a hiç gitmediğinden eminim.
- Did you help Tom while you were in Boston?
- Sen Boston'dayken Tom'a yardım ettin mi?
- I've got a flight back to Boston booked for this evening.
- Bu akşam için Boston'a dönüş uçağım var.
- I'm not from Boston.
- Ben Boston'dan değilim.
- I regret coming to Boston.
- Boston'a geldiğim için pişmanım.
- Tom told Mary that she should move to Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'a taşınması gerektiğini söyledi.
- I have plans to go to Boston.
- Boston'a gitme planlarım var.
- I want to purchase property in Boston.
- Boston'da emlak satın almak istiyorum.
- How do you plan to go to Boston?
- Boston'a nasıl gitmeyi düşünüyorsun?
- I thought you'd stay overnight in Boston.
- Boston'da bir gece kalacağını düşündüm.
- I must be in Boston next Monday.
- Gelecek pazartesi Boston'da olmalıyım.
- Tom is probably not even in Boston.
- Tom muhtemelen Boston'da bile değil.
- I have two uncles; one lives in Boston and the other lives in Chicago.
- İki amcam var; biri Boston'da, diğeri Chicago'da yaşıyor.
- Tom met Mary while he was staying in Boston.
- Tom Boston'da kalırken Mary ile tanıştı.
- I can't believe Tom really wanted to go to Boston with you.
- Tom'un gerçekten seninle Boston'a gitmek istediğine inanamıyorum.
- Tom has been airlifted to a hospital in Boston.
- Tom hava yoluyla Boston'daki bir hastaneye kaldırıldı.
- Is it true that Tom is going to Boston?
- Tom'un Boston'a gideceği doğru mu?
- Tom has been arrested in Boston.
- Tom Boston'da tutuklandı.
- Tom never leaves Boston.
- Tom asla Boston'dan ayrılmaz.
- Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.
- Çok sevindim, Mary bana Boston'dan hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
- Tom is here in Boston with me.
- Tom burada, Boston'da benimle birlikte.
- I had to go to Boston.
- Boston'a gitmek zorundaydım.
- We were raised in Boston.
- Boston'da büyüdük.
- What time are you going to leave for Boston?
- Boston'a ne zaman gideceksiniz?
- Tom knows Mary isn't planning to go to Boston with him.
- Tom Mary'nin onunla Boston'a gitmeyi planlamadığını biliyor.
- Tom didn't like Boston at all.
- Tom Boston'dan hiç hoşlanmadı.
- Tom met Mary while he was staying in Boston.
- Boston'da kalırken Tom, Mary'yle karşılaştı.
- When did Tom move to Boston?
- Tom ne zaman Boston'a taşındı?
- Is there anyone here who hasn't been to Boston?
- Burada Boston'a hiç gitmemiş biri var mı?
- Tom wanted to live in Boston with his grandparents.
- Tom Boston'da büyükannesi ve büyükbabasıyla yaşamak istiyordu.
- I hope you get a chance to go to Boston.
- Umarım Boston'a gitme şansın olur.
- It was unseasonably hot in Boston the last time I was there.
- Boston'a son gittiğimde hava mevsim normallerinin ötesinde sıcaktı.
- Tom is sure that Mary didn't really go to Boston last week.
- Tom, Mary'nin geçen hafta gerçekten Boston'a gitmediğinden emin.
- You used to live in Boston, didn't you?
- Boston'da yaşardın, değil mi?
- You haven't ever been to Boston, have you?
- Boston'a hiç gitmedin, değil mi?
- I don't know why Tom went to Boston.
- Tom'un neden Boston'a gittiğini bilmiyorum.
- We arrived in Boston last night.
- Boston'a dün gece geldik.
- Tom and Mary used to live in Boston.
- Tom ve Mary eskiden Boston'da yaşıyorlardı.
- Tom won't be in Boston next Monday.
- Tom gelecek pazartesi Boston'da olmayacak.
- Tom has never lived anywhere but Boston.
- Tom Boston'dan başka bir yerde yaşamadı.
- You have to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek zorundasın.
- Do you know anybody in Boston?
- Boston'da birisini tanıyor musun?
- Tom took care of Mary's cats while she was in Boston.
- Mary Boston'dayken Tom, Mary'nin kedilerine baktı.
- I wish we'd had time to visit you while we were in Boston.
- Keşke Boston'dayken seni ziyaret edecek vaktimiz olsaydı.
- Tom won't go back to Boston.
- Tom Boston'a geri gitmeyecek.
- Tom said that he thought it could happen in Boston, too.
- Tom da onun Boston'da olabileceğini düşündüğünü söyledi.
- I'm looking for information about Boston.
- Boston hakkında bilgi arıyorum.
- Did you tell Tom we're going to Boston?
- Boston'a gittiğimizi Tom'a söyledin mi?
- I know Tom is in Boston.
- Tom'un Boston'da olduğunu biliyorum.
- I won't live in Boston next year.
- Seneye Boston'da yaşamayacağım.
- I refuse to leave Boston.
- Boston'dan ayrılmayı reddediyorum.
- Tom is well known in Boston.
- Tom Boston'da iyi tanınır.
- I wonder whether Tom is in Boston.
- Tom'un Boston'da olup olmadığını merak ediyorum.
- I'm willing to go to Boston with Tom.
- Tom ile Boston'a gitmeye hazırım.
- The history of Boston is very interesting.
- Boston'un tarihi çok ilginçtir.
- I urged Tom to return to Boston.
- Tom'a Boston'a dönmesi için ısrar ettim.
- Boston is where it all began.
- Boston her şeyin başladığı yerdir.
- We won't be going back to Boston anytime soon.
- Yakın zamanda Boston'a geri dönüyor olmayacağız.
- I'm going to miss Boston.
- Boston'u özleyeceğim.
- Tom seldom goes to Boston.
- Tom nadiren Boston'a gider.
- Tom wants to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmek istiyor.
- Tom wanted to stay in Boston for another three days.
- Tom üç gün daha Boston'da kalmak istedi.
- Tom's father was born in Boston.
- Tom'un babası Boston'da doğmuş.
- One thing I hate about Boston is the traffic.
- Boston hakkında nefret ettiğim tek şey trafik.
- Tom is the one who told me why I needed to go to Boston.
- Bana neden Boston'a gitmem gerektiğini söyleyen kişi Tom.
- Neither Tom nor Mary grew up in Boston.
- Ne Tom ne de Mary, Boston'da büyüdü.
- Tom will arrive in Boston tomorrow morning.
- Tom Boston'a yarın sabah varacak.
- This is one of the best restaurants in Boston.
- Bu, Boston'daki en iyi restoranlardan biri.
- Are you and Tom both from Boston?
- Sen ve Tom Boston'dan mısınız?
- Tom has a store in Boston.
- Tom'un Boston'da bir dükkanı var.
- Tom says he doesn't know why Mary went to Boston.
- Tom, Mary'nin neden Boston'a gittiğini bilmediğini söylüyor.
- Do you really want to go to Boston by yourself?
- Boston'a gerçekten tek başına gitmek mi istiyorsun?
- Tom has a girlfriend in Boston.
- Tom'un Boston'da bir kız arkadaşı var.
- Tom didn't want to spend any more time than necessary in Boston.
- Tom Boston'da gereğinden fazla zaman geçirmek istemiyordu.
- That's why you came back to Boston, right?
- Bu yüzden Boston'a geri döndün, değil mi?
- I used to like Boston.
- Boston'ı severdim.
- I thought you'd be in Boston this week.
- Bu hafta Boston'da olacağını sanıyordum.
- This bus is going to Boston.
- Bu otobüs Boston'a gidiyor.
- Tom would've liked to go to Boston last weekend.
- Tom geçen hafta sonu Boston'a gitmek istiyordu.
- Tom took care of our dog while we were in Boston.
- Biz Boston'dayken Tom köpeğimize baktı.
- Tom sent money to his daughter to Boston.
- Tom, Boston'daki kızına para göndermiş.
- Tom might not be in Boston now.
- Tom şu anda Boston'da olmayabilir.
- Tom has never been back to Boston.
- Tom asla Boston'a geri dönmedi.
- I'm not the only Canadian living in Boston.
- Boston'da yaşayan tek Kanadalı ben değilim.
- Tom lives in Boston, too.
- Tom da Boston'da yaşıyor.
- Tom has been living in Boston for the last three years.
- Tom, son üç yıldır Boston'da yaşıyor.
- We wanted to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istedik.
- Have you ever lived in Boston?
- Hiç Boston'da yaşadın mı?
- I'd really rather be in Boston.
- Boston'da olmayı tercih ederdim.
- I have a good friend in Boston.
- Boston'da iyi bir arkadaşım var.
- Tom is in Boston with his parents.
- Tom ailesiyle birlikte Boston'da.
- Whenever Tom hears that song, it brings back memories of his days in Boston.
- Tom ne zaman bu şarkıyı duysa, Boston'daki günlerini hatırlıyor.
- Why didn't you need to go to Boston?
- Neden Boston'a gitmene gerek yoktu?
- I'm going back to Boston as soon as this meeting is over.
- Bu toplantı biter bitmez Boston'a geri gidiyorum.
- Tom said he thought Mary was in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu sandığını söyledi.
- Instead of going to Boston, I'm going to Chicago.
- Boston'a gitmek yerine Chicago'ya gidiyorum.
- What time will you arrive in Boston, Tom?
- Boston'a ne zaman varacaksın, Tom?
- I wish Tom could go to Boston with me.
- Keşke Tom benimle Boston'a gelebilseydi.
- I hope I get a chance to go to Boston.
- Umarım Boston'a gitme şansını yakalarım.
- Tom is living in Boston.
- Tom Boston'da yaşıyor.
- I suggest you visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmenizi öneririm.
- Tom will be in Boston next weekend.
- Tom gelecek hafta sonu Boston'da olacak.
- Didn't you know I was from Boston?
- Boston'dan geldiğimi bilmiyor muydun?
- I have to be in Boston next Monday to attend an important meeting.
- Önümüzdeki Pazartesi önemli bir toplantıya katılmak için Boston'da olmam gerekiyor.
- We were together in Boston.
- Boston'da beraberdik.
- We think Tom might be in Boston.
- Tom'un Boston'da olabileceğini düşünüyoruz.
- Tom said he didn't often go to Boston.
- Tom, Boston'a sık sık gitmediğini söyledi.
- Boston is a large city.
- Boston büyük bir şehir.
- We want to buy a house in Boston.
- Boston'da bir ev almak istiyoruz.
- Is Tom going to Boston?
- Tom Boston'a mı gidiyor?
- How come you never told me you were from Boston?
- Nasıl olur da bana Bostonlu olduğunu hiç söylemedin?
- Neither Tom nor Mary has to stay in Boston.
- Ne Tom ne de Mary Boston'da kalmak zorunda.
- It's been three months since I moved to Boston.
- Boston'a taşındığımdan bu yana üç ay oldu.
- Boston is a great place to live.
- Boston yaşamak için harika bir yer.
- Tom talked about growing up in Boston.
- Tom Boston'da büyüme hakkında konuştu.
- Tom hoped to live in Boston one day.
- Tom bir gün Boston'da yaşamayı hayal ediyordu.
- I've visited Boston, too.
- Boston'u da ziyaret ettim.
- They meet every Monday here in Boston.
- Boston'da her pazartesi burada buluşurlar.
- I really wanted to go back to Boston.
- Ben gerçekten Boston'a geri gitmek istedim.
- Tom is Mary's only friend in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'daki tek arkadaşı.
- I've been in Boston since 2013.
- 2013'ten beri Boston'dayım.
- I'll go to Boston next summer.
- Gelecek yaz Boston'a gideceğim.
- Maybe Tom will go to Harvard in Boston.
- Belki Tom Boston'daki Harvard'a gider.
- Tom isn't going back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeyecek.
- Do you know when Tom left for Boston?
- Tom'un Boston'a ne zaman gittiğini biliyor musun?
- Tom bought a ticket to Boston.
- Tom Boston için bir bilet aldı.
- Tom asked Mary why she was in Boston.
- Tom, Mary'ye neden Boston'da olduğunu sordu.
- All of us will go to Boston.
- Hepimiz Boston'a gideceğiz.
- I was offered a job in Boston.
- Boston'da bir iş teklifi aldım.
- Tom didn't need to go back to Boston.
- Tom'un Boston'a geri dönmesine gerek yoktu.
- Tom was excited about the trip to Boston.
- Tom Boston'a gideceği için heyecanlıydı.
- Is it true that Tom plans to move to Boston?
- Tom'un Boston'a taşınmayı planladığı doğru mu?
- How long is the flight from Boston to Chicago?
- Boston'dan Chicago'ya uçuş ne kadar sürer?
- Tom and Mary both like Boston.
- Tom ve Mary Boston'ı sever.
- Maybe we should go back to Boston.
- Belki de Boston'a geri dönmeliyiz.
- Who wants to go to Boston anyway?
- Kim Boston'a gitmek ister ki?
- Tom still lives in the Boston area.
- Tom hala Boston bölgesinde yaşamaktadır.
- Tom left Boston in early October.
- Tom Boston'dan Ekim başında ayrıldı.
- Tom doesn't even live in Boston anymore.
- Tom artık Boston'da yaşamıyor bile.
- Tom and Mary were still in Boston in 2013.
- Tom ve Mary 2013 yılında hala Boston'daydı.
- I have a brother in Boston.
- Boston'da bir kardeşim var.
- Tom arrived in Boston on Monday.
- Tom Boston'a Pazartesi günü geldi.
- I'll visit my uncle in Boston next month.
- Önümüzdeki ay Bostan'daki amcamı ziyaret edeceğim.
- We shouldn't have left Boston.
- Boston'dan ayrılmamalıydık.
- I live just outside Boston.
- Boston'un hemen dışında yaşıyorum.
- Everyone stayed in Boston except Tom.
- Tom dışında herkes Boston'da kaldı.
- I should've gone to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmeliydim.
- Is Tom planning to go back to Boston?
- Tom Boston'a dönmeyi mi planlıyor?
- Tom says he wants to do the same thing I did in Boston.
- Tom benim Boston'da yaptığım şeyin aynısını yapmak istediğini söylüyor.
- I've got to get up early and catch a plane to Boston.
- Erken kalkıp Boston'a giden bir uçağa yetişmeliyim.
- I plan to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmeyi planlıyorum.
- Is it humid now in Boston?
- Boston'da hava şimdi nemli mi?
- We'll be in Boston for another three weeks.
- Biz üç hafta daha Boston'da olacağız.
- Does Tom come to Boston often?
- Tom sık sık Boston'a gelir mi?
- I'd hoped to see you in Boston.
- Seni Boston'da görmeyi umuyordum.
- Tom arrived unexpectedly from Boston.
- Tom Boston'dan beklenmedik bir şekilde geldi.
- Tom left Boston three years ago.
- Tom üç yıl önce Boston'dan ayrıldı.
- Tom isn't coming back to Boston.
- Tom, Boston'a geri gelmiyor.
- I know I should've gone to Boston.
- Boston'a gitmem gerektiğini biliyorum.
- Call me when you arrive in Boston.
- Boston'a vardığında beni ara.
- Tom is living somewhere in Boston.
- Tom Boston'da bir yerde yaşıyor.
- We moved to Boston last fall.
- Geçen sonbahar Boston'a taşındık.
- Tom went to Boston with a friend.
- Tom bir arkadaşıyla Boston'a gitti.
- How did you get to Boston?
- Boston'a nasıl gittin?
- Tom tried to persuade his father to let him go to Boston by himself.
- Tom tek başına Bostona gitmesine izin vermesi için babasını ikna etmeye çalıştı.
- I was in Boston once.
- Bir keresinde Boston'daydım.
- Have you ever spent time in Boston?
- Boston'da hiç vakit geçirdin mi?
- Several people plan to go to Boston with us.
- Birkaç kişi bizimle Boston'a gitmeyi planlıyor.
- We have to cancel our trip to Boston.
- Boston'a yolculuğumuzu iptal etmek zorundayız.
- We went to Boston together.
- Boston'a birlikte gittik.
- We're going to rent a car and drive to Boston.
- Bir araba kiralayıp Boston'a gideceğiz.
- I came to Boston to look for work.
- Boston'a iş aramak için geldim.
- I'm going to Boston this winter.
- Bu kış Boston'a gideceğim.
- I thought that you were planning on going to Boston.
- Boston'a gitmeyi planladığını düşünüyordum.
- Tom is a reporter based in Boston.
- Tom Boston'da yaşayan bir muhabir.
- Tom went to visit relatives in Boston.
- Tom Boston'daki akrabaları ziyaret etmek için gitti.
- Have you ever been in Boston before?
- Hiç daha önce Boston'a gittin mi?
- That's the only residential building in Boston that's been torn down recently.
- O, Boston'da son zamanlarda yıkılan tek yerleşim binasıdır.
- Boston was fantastic.
- Boston harikaydı.
- Tom probably thought I didn't want to go to Boston with you guys.
- Tom muhtemelen sizlerle Boston'a gitmek istemediğimi düşünmüştür.
- I'm moving back to Boston after I graduate.
- Mezun olduktan sonra Boston'a geri taşınacağım.
- Tom has been in Boston since 2013.
- Tom, 2013'ten beri Boston'da.
- My father won't let me go to Boston.
- Babam Boston'a gitmeme izin vermeyecek.
- Why should I leave Boston?
- Neden Boston'dan ayrılmalıyım?
- Tom has been in Boston since Monday.
- Tom Pazartesi'den beri Boston'da.
- When was the last time you went to Boston with Tom?
- Tom'la Boston'a en son ne zaman gittin?
- I asked Tom when he was planning to go to Boston.
- Tom'a Boston'a ne zaman gitmeyi planladığını sordum.
- Tom told Mary he didn't have many friends in Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'da pek arkadaşı olmadığını söyledi.
- I'll visit Tom in Boston.
- Boston’da Tom’u ziyaret edeceğim.
- I was penniless when I arrived in Boston.
- Boston'a geldiğimde parasızdım.
- I don't go to Boston often.
- Boston'a sık gitmiyorum.
- We'll go to Boston by car.
- Arabayla Boston'a gideceğiz.
- Tom and Mary flew to Boston yesterday.
- Tom ve Mary dün Boston'a uçtu.
- I went to Boston with one of Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarından biriyle Boston'a gittim.
- My wife is from Boston.
- Karım Boston'dan.
- Tom ought to stay in Boston for a while.
- Tom bir süre Boston'da kalmalı.
- I already bought my ticket to Boston.
- Boston'a biletimi çoktan aldım.
- Tom is originally from Boston.
- Tom aslen Bostonlu.
- Tom went to Boston on business.
- Tom iş için Boston'a gitti.
- I heard that Tom is living in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşadığını duydum.
- The girl I told you about is from Boston.
- Sana bahsettiğim kız Boston'dan.
- Who told you I was in Boston?
- Boston'da olduğumu kim söyledi sana?
- Do I need to go to Boston?
- Boston'a gitmem gerekiyor mu?
- Our main branch is in Boston.
- Ana şubemiz Boston'da.
- Tom didn't tell me he lived in Boston.
- Tom bana Boston'da yaşadığını söylemedi.
- Tom will be in Boston until the end of the week.
- Tom hafta sonuna kadar Boston'da olacak.
- I hope Tom will like Boston.
- Umarım Tom Boston'u sever.
- I recommend Boston.
- Boston'ı tavsiye ederim.
- It took me three hours to reach Boston.
- Boston'a ulaşmam üç saatimi aldı.
- Tom plans to go to Boston by himself.
- Tom tek başına Boston'a gitmeyi planlıyor.
- Who did Tom plan to go to Boston with?
- Tom kiminle Boston'a gitmeyi planladı?
- What did Tom go to Boston for?
- Tom Boston'a ne için gitti?
- Tom needed to decide whether he would continue working in Boston.
- Tom Boston'da çalışmaya devam edip etmeyeceği konusunda karar vermeliydi.
- Tom doesn't know when Mary came to Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'a ne zaman geldiğini bilmiyor.
- Tom should be landing in Boston right about now.
- Tom şu anda Boston'a iniyor olmalı.
- Tom is going back to Boston on Monday.
- Tom Pazartesi günü Boston'a geri dönüyor.
- I got injured in Boston.
- Boston'da yaralandım.
- Tom never went back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmedi.
- Tom frequently comes to Boston.
- Tom sık sık Boston'a geliyor.
- Will they be moving to Boston?
- Boston'a taşınıyor olacaklar mı?
- I'll visit Boston next week.
- Haftaya Boston'a gideceğim.
- Do you think you'll ever move back to Boston?
- Boston'a geri taşınacağını düşünüyor musun?
- Tom rented a car and drove back to Boston.
- Tom bir araba kiraladı ve Boston'a geri döndü.
- Tom has rented an apartment in Boston.
- Tom Boston'da bir daire kiraladı.
- None of us will go to Boston with Tom.
- Hiçbirimiz Tom'la Boston'a gitmeyeceğiz.
- Tom hasn't lived in Boston for many years.
- Tom uzun yıllardır Boston'da yaşamıyor.
- I hear you were in Boston recently.
- Geçenlerde Boston'da olduğunu duydum.
- Tom was born in a small town not too far from Boston.
- Tom, Boston'dan çok uzak olmayan küçük bir kasabada doğdu.
- I've lived in Boston a while now.
- Bir süredir Boston'da yaşıyorum.
- I don't want to move to Boston.
- Ben Boston'a taşınmak istemiyorum.
- Tom still lives in Boston.
- Tom hâlâ Boston'da yaşıyor.
- This photo of Tom was taken in Boston last year.
- Tom'un bu fotoğrafı geçen sene Boston'da çekildi.
- Tom grew up in Boston.
- Tom Boston'da büyüdü.
- Why wouldn't you let Tom go to Boston last weekend?
- Neden geçen hafta sonu Tom'un Boston'a gitmesine izin vermedin?
- Why can't we go to Boston?
- Neden Boston'a gidemiyoruz?
- Tom wanted to learn everything he could about Boston.
- Tom Boston hakkında öğrenebileceği her şeyi öğrenmek istiyordu.
- How long would it take to get to Boston from here?
- Buradan Boston'a gitmek ne kadar sürerdi?
- Tom said Mary was in Boston now.
- Tom Mary'nin şimdi Boston'da olduğunu söyledi.
- It took us over three hours to get to Boston.
- Boston'a ulaşmamız üç saatten uzun sürdü.
- I need you to go to Boston.
- Boston'a gitmeni istiyorum.
- Do you have any idea what Tom was doing in Boston?
- Tom'un Boston'da ne yaptığına dair herhangi bir fikrin var mı?
- How many months were you in Boston?
- Kaç ay Boston'daydın?
- Let's go to Boston instead.
- Onun yerine Boston'a gidelim.
- When was the last time you visited Boston?
- En son ne zaman Boston'u ziyaret ettin?
- Tom is already in Boston.
- Tom zaten Boston'da.
- Waiting tables in Boston can be lucrative.
- Boston'da garsonluk kârlı olabilir.
- How long have you lived in Boston?
- Ne kadar zamandır Boston'da yaşıyorsun?
- Tom is currently based in Boston.
- Tom şu anda Boston'da yaşıyor.
- Tom died in Boston in 2013.
- Tom 2013'te Boston'da hayatını kaybetti.
- Tom always wanted to go to Boston, but he never had the chance.
- Tom her zaman Boston'a gitmek istedi, ama hiç şansı olmadı.
- I almost never go to Boston.
- Boston'a neredeyse hiç gitmem.
- Tom has just moved back to Boston.
- Tom Boston'a geri taşındı.
- We'll go back to Boston next week.
- Haftaya Boston'a geri döneceğiz.
- You know Tom used to live in Boston, don't you?
- Tom'un eskiden Boston'da yaşadığını biliyorsun, değil mi?
- Why do you like Boston?
- Boston'ı neden seviyorsun?
- Was your father born in Boston, too?
- Senin baban da Boston'da mı doğdu?
- I want you to stay in Boston until October 20th.
- Ekim'in 20'sine kadar Boston'da kalmanı istiyorum.
- I always do that when I'm in Boston.
- Ben Boston'dayken onu hep yaparım.
- I intend to move to Boston.
- Boston'a taşınmak niyetindeyim.
- Do you want to visit Boston?
- Boston'u ziyaret etmek ister misin?
- We're not far from Boston now.
- Biz artık Boston'dan uzak değiliz.
- I don't live in Boston anymore.
- Artık Boston'da oturmuyorum.
- I actually haven't been to Boston yet.
- Aslında henüz Boston'a gitmedim.
- I've been told Tom is still in Boston.
- Bana Tom'un hâlâ Boston'da olduğunu söylendi.
- Have you been to Boston?
- Boston'a gittin mi?
- Tom claimed he walked from Boston to Chicago.
- Tom, Boston'dan Chicago'ya yürüyerek gittiğini iddia etti.
- It sounds like Tom will go to Boston.
- Tom Boston'a gidecek gibi görünüyor.
- When did you return from Boston?
- Boston'dan ne zaman döndün?
- I'll bet you thirty dollars I can get to Boston faster than you can.
- Boston'a senden daha hızlı varabileceğime dair seninle otuz dolara bahse girerim.
- I sent her home to Boston.
- Kadını Boston'a gönderdim.
- I'm going to Boston next Monday.
- Gelecek pazartesi Boston'a gidiyorum.
- Tom will stay in the Boston area.
- Tom Boston bölgesinde kalacak.
- Doesn't Tom live in Boston?
- Tom Boston'da yaşamıyor mu?
- I asked Tom if he wanted to go to Boston with me.
- Tom'a benimle Boston'a gelmek isteyip istemediğini sordum.
- Tom is going to Boston.
- Tom Boston'a gidiyor.
- My grandmother paid my way to Boston.
- Büyükannem, Boston'a gidiş ücretimi ödedi.
- We could use you in the Boston office.
- Boston ofisinde sana ihtiyacımız olabilir.
- Tom and Mary don't get back to Boston very often.
- Tom ve Mary Boston'a pek sık gitmezler.
- Tom is a flâneur in the streets of Boston.
- Tom, Boston caddelerinde avare avare dolanan biri.
- I asked Tom why he was in Boston.
- Tom'a neden Boston'da olduğunu sordum.
- I met an old student of mine in Boston.
- Boston'da eski bir öğrencimle tanıştım.
- There's really no reason for you to go to Boston.
- Boston'a gitmen için gerçekten hiç bir neden yok.
- It wasn't in Boston that we met.
- Boston'da tanışmamıştık.
- Tom chose to go to Boston instead of Chicago.
- Tom, Chicago yerine Boston'a gitmeyi seçti.
- Isn't Tom supposed to be in Boston?
- Tom'un Boston'da olması gerekmiyor mu?
- Tom certainly knows a lot about Boston.
- Tom Boston hakkında kesinlikle çok şey biliyor.
- Do you know anyone who's been to Boston?
- Boston'a gelen birini tanıyor musun?
- I wanted to go to Boston with Tom, but he said he didn't want to go with me.
- Tom'la Boston'a gitmek istedim ama o benimle gitmek istemediğini söyledi.
- Is Tom going to Boston?
- Tom, Boston'a mı gidiyor?
- Tom asked Mary about her job in Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'daki işi hakkında sorular sordu.
- Tom isn't coming back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeyecek.
- Tom has finally decided that he has to go to Boston.
- Tom sonunda Boston'a gitmek zorunda olduğuna karar verdi.
- You didn't know Tom was going to Boston, did you?
- Tom'un Boston'a gittiğini bilmiyordunuz, değil mi?
- Are you from Boston, too?
- Sen de Boston'dan mısın?
- How much money did you spend while you were in Boston?
- Boston'dayken ne kadar para harcadın?
- I hope I'll have a chance to see you the next time I'm in Boston.
- Umarım gelecek sefer Boston'da olduğumda seni görmek için fırsatım olacak.
- I'll go to Boston by bus.
- Boston'a otobüsle gideceğim.
- The temperature in Boston is in the lower 40s.
- Boston'da hava sıcaklığı 40'ların altında.
- I'd heard you'd moved to Boston.
- Boston'a taşındığını duymuştum.
- I thoroughly enjoyed my time in Boston.
- Boston'daki zamanımdan tamamen zevk aldım.
- I can't wait to go to Boston.
- Boston'a gitmek için sabırsızlanıyorum.
- We're actually on our way to Boston.
- Aslında biz Boston'a gidiyoruz.
- I think Tom and Mary both want to go to Boston.
- Bence Tom ve Mary Boston'a gitmek istiyorlar.
- Would you tell me why you don't want to go to Boston with us?
- Neden bizimle Boston'a gitmek istemediğini bana söyler misin?
- I'm not in Boston.
- Boston'da değilim.
- Have you been back to Boston since you graduated from college?
- Üniversiteden mezun olduğundan beri Boston'a döndün mü?
- I've been thinking that it might be fun to go to Boston and visit Tom.
- Boston'a gidip Tom'u ziyaret etmenin eğlenceli olabileceğini düşünüyordum.
- It's foggy here in Boston.
- Boston'da hava sisli.
- Tom lived in Boston for a long time.
- Tom uzun süre Boston'da yaşadı.
- Is it true that you're going to Boston?
- Boston'a gideceğiniz doğru mu?
- All of Tom's children are in Boston.
- Tom'un bütün çocukları Boston'da.
- I might stay in Boston until October.
- Ekim'e kadar Boston'da kalabilirim.
- Tom was planning to go to Boston the day after Christmas.
- Tom Noel'den sonraki gün Boston'a gitmeyi planlıyordu.
- Tom is planning to take the first flight to Boston on Monday.
- Tom Pazartesi günü Boston'a ilk uçuşunu yapmayı planlıyor.
- I'm living in Boston.
- Boston'da yaşıyorum.
- Have you been back to Boston since you graduated?
- Mezun olduktan sonra hiç Boston'a geri geldiniz mi?
- Tom probably isn't in Boston now.
- Tom muhtemelen şu anda Boston'da değil.
- Tom told Mary about what happened to him when he was in Boston.
- Tom Boston'dayken ona ne olduğundan Mary'ye bahsetti.
- Tom left Boston three days ago.
- Tom üç gün önce Boston'dan ayrıldı.
- Tom first met Mary at a cafe in Boston.
- Tom ilk kez Mary ile Boston'da bir kafede tanıştı.
- Riots broke out in Boston.
- Boston'da isyanlar patlak verdi.
- I thought you'd gone to Boston.
- Senin Boston'a gittiğini düşündüm.
- Tom moved here a few months ago from Boston.
- Tom birkaç ay önce Boston'dan buraya taşındı.
- I wonder if Tom will be in Boston next week.
- Acaba Tom gelecek hafta Boston'da olacak mı?
- We stayed in an inexpensive hotel in Boston.
- Boston'da ucuz bir otelde kaldık.
- Tom wanted his son to live in Boston.
- Tom oğlunun Boston'da yaşamasını istiyordu.
- Tom went to Boston three times last year.
- Tom geçen yıl Boston'a üç kez gitti.
- Was it cold in Boston yesterday?
- Dün Boston'da hava soğuk muydu?
- I wanted to live in Boston.
- Boston'da yaşamak istiyordum.
- Are we going to visit Boston?
- Boston'u ziyaret edecek miyiz?
- I didn't want to go to Boston.
- Boston'a gitmek istemedim.
- Tom really should be in Boston now.
- Tom'un şu anda Boston'da olması gerekiyor.
- I'm glad I visited Boston.
- Boston'u ziyaret ettiğim için memnunum.
- Tom will go to Boston in October.
- Tom Ekim'de Boston'a gidecek.
- Tom couldn't find a decent job in Boston, so he moved to Chicago.
- Tom Boston'da iyi bir iş bulamadı, bu yüzden Şikago'ya taşındı.
- Tom will come back from Boston next Monday.
- Tom önümüzdeki Pazartesi Boston'dan dönecek.
- She got him to drive all the way to Boston.
- Boston'a kadar araba sürmesini sağladı.
- I've left Boston already.
- Çoktan Boston'dan ayrıldım.
- It looks like I might have to go to Boston next Monday.
- Gelecek pazartesi Boston'a gitmek zorunda kalabilirim gibi görünüyor.
- Tom stopped over in Boston for three days on his way to Australia.
- Tom Avustralya'ya giderken Boston'da üç gün mola verdi.
- I've also lived in Boston.
- Boston'da da yaşadım.
- I really enjoyed my time in Boston.
- Boston'da vakit geçirmekten gerçekten keyif aldım.
- Tom is going to visit Boston soon.
- Tom yakında Boston'u ziyaret edecek.
- I thought I'd check out what's happening in Boston.
- Boston'da neler olduğuna bir bakayım dedim.
- Are you from Boston, too?
- Sen de Bostonlu musun?
- Tom Jackson is one of the best detectives in Boston.
- Tom Jackson Boston'daki en iyi dedektiflerden biridir.
- Please come with us to Boston.
- Lütfen bizimle Boston'a gel.
- It's easy to get to Boston.
- Boston'a gitmek çok kolay.
- When you were in Boston, you worked with Tom, right?
- Sen Boston'dayken Tom'la birlikte çalışırdın, değil mi?
- Tom lives in Boston with his parents.
- Tom ebeveynleriyle birlikte Boston'da yaşıyor.
- I'm glad we went to Boston.
- Boston'a gittiğimize memnunum.
- I've bought some land near Boston.
- Boston yakınlarında bir arazi satın aldım.
- We're moving to Boston at the end of this month.
- Bu ayın sonunda Boston'a taşınıyoruz.
- Tom and Mary shared stories about their life in Boston.
- Tom ve Mary Boston'daki hayatları hakkındaki hikayeleri paylaştı.
- I'd like to buy a house in Boston.
- Boston'da bir ev satın almak istiyorum.
- How much does it cost to fly to Boston?
- Boston'a uçmak ne kadara mal oluyor?
- Tom will likely be in Boston now.
- Tom muhtemelen şimdi Boston'da olacak.
- Tom said he was from Boston.
- Tom Boston'dan geldiğini söyledi.
- They both are from Boston.
- Onların her ikisi de Bostonlu.
- Do you ever go to Boston?
- Şimdiye kadar Boston'a gittin mi?
- We spent time together in Boston.
- Biz Boston'da birlikte vakit geçirdik.
- We want to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istiyoruz.
- I intend to return to Boston.
- Boston'a dönmeye niyetliyim.
- Tom didn't tell me why he was planning to go to Boston.
- Tom bana neden Boston'a gitmeyi planladığını söylemedi.
- Next week, I'm going to Boston.
- Gelecek hafta Boston'a gidiyorum.
- I've heard that Tom is planning to move to Boston.
- Tom'un Boston'a taşınmayı planladığını duydum.
- Are you going to Boston by bus?
- Boston'a otobüsle mi gidiyorsun?
- Tom moved back to Boston to be with his kids.
- Tom çocuklarının yanında olmak için Boston'a geri taşındı.
- Boston is a dangerous city.
- Boston tehlikeli bir şehir.
- Tom wanted to get out of Boston.
- Tom Boston'dan gitmek istedi.
- I went to Boston, too.
- Ben de Boston'a gittim.
- We're flying back to Boston on the 20th.
- Ayın yirmisinde Boston'a geri uçuyoruz.
- I went to Boston for 5 days on a business trip.
- Bir iş gezisi için 5 günlüğüne Boston'a gittim.
- I no longer want to live in Boston.
- Artık Boston'da yaşamak istemiyorum.
- Boston is a great place to visit.
- Boston ziyaret etmek için harika bir yer.
- We seldom get to Boston.
- Biz nadiren Boston'a gideriz.
- Didn't you know Tom used to work in Boston?
- Tom'un Boston'da çalıştığını bilmiyor muydun?
- We stayed in Boston for about a week.
- Boston'da bir hafta kadar kaldık.
- I knew Tom used to live in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşadığını biliyordum.
- The reason I came to Boston is to meet the woman I hope to marry.
- Boston'a gelme sebebim evlenmeyi umduğum kadınla tanışmak.
- Does Tom know why Mary doesn't want to go to Boston with us?
- Mary'nin neden bizimle Boston'a gitmek istemediğini Tom biliyor mu?
- You should've stayed in Boston.
- Boston'da kalmalıydın.
- I want to take a plane back to Boston.
- Boston'a geri dönmek için uçağa binmek istiyorum.
- Do you like Boston?
- Boston'u seviyor musun?
- I have three brothers who used to work in Boston.
- Eskiden Boston'da çalışan üç erkek kardeşim var.
- Tom was in Boston last month.
- Tom geçen ay Boston'daydı.
- Tom ought to spend the summer in Boston.
- Tom yazı Boston'da geçirmeli.
- Come back to Boston.
- Boston'a geri dön.
- Tom thought he'd be safe in Boston.
- Tom Boston'da güvende olacağını düşünüyordu.
- Are Tom and Mary in Boston?
- Tom ve Mary Boston'da mı?
- Do you think Tom is in Boston?
- Sence Tom Boston'da mı?
- I'll see you on Monday in Boston.
- Pazartesi Boston'da görüşürüz.
- I'd stay in Boston if I were you.
- Ben senin yerinde olsam Boston'da kalırdım.
- It's an annual tradition here in Boston.
- Boston'da her yıl yapılan bir gelenektir.
- Are you asking us to go to Boston with you?
- Seninle Boston'a gelmemizi mi istiyorsun?
- I'm really starting to hate Boston.
- Boston'dan ciddi ciddi nefret etmeye başlıyorum.
- You really won't find a better specialist in the Boston area.
- Gerçekten Boston bölgesinde daha iyi bir uzman bulamazsınız.
- Tom is looking forward to going to Boston.
- Tom, Boston'a gitmek için sabırsızlanıyor.
- Tom hasn't been living in Boston long.
- Tom uzun süredir Boston'da yaşamıyor.
- Tom didn't talk about Boston.
- Tom Boston hakkında konuşmadı.
- Tom will stay in Boston until Monday.
- Tom pazartesiye kadar Boston'da kalacak.
- We'll all go to Boston next weekend.
- Önümüzdeki hafta sonu hepimiz Boston'a gideceğiz.
- Did you go to Boston, too?
- Sen de Boston'a gittin mi?
- Tom knows a man whose daughter lives in Boston.
- Tom, kızı Boston'da yaşayan bir adam tanıyor.
- I don't know when Tom and Mary plan to go to Boston.
- Tom ve Mary'nin Boston'a ne zaman gitmeyi planladıklarını bilmiyorum.
- Tom was brought up in Boston.
- Tom Boston'da büyüdü.
- Tom runs a food bank in Boston.
- Tom Boston'da bir gıda bankası işletiyor.
- I think Tom moved to Boston.
- Sanırım Tom Boston'a taşındı.
- I think Tom should've stayed in Boston.
- Sanırım Tom Boston'da kalmalıydı.
- You're always in Boston.
- Her zaman Boston'dasın.
- Tom has an office in Boston.
- Tom'un Boston'da bir bürosu var.
- Tom is going to love living in Boston.
- Tom Boston'da yaşamayı sevecek.
- Tom doesn't have friends in Boston.
- Tom'un Boston'da arkadaşları yok.
- Why does Tom like Boston?
- Tom neden Boston'u seviyor?
- We can't go to Boston yet.
- Henüz Boston'a gidemeyiz.
- Do you often go to Boston?
- Boston'a sık gider misin?
- Tom has been in Boston for the last three weeks.
- Tom son üç haftadır Boston'da.
- Tom has visited Boston before.
- Tom daha önce Boston'u ziyaret etti.
- Tom and Mary are no longer in Boston.
- Tom ve Mary artık Boston'da değil.
- We stayed in Boston for a few weeks.
- Biz Boston'da birkaç hafta kaldık.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı daha önce söyledim.
- Is it true that Tom was in Boston last week?
- Tom'un geçen hafta Boston'da olduğu doğru mu?
- I know Tom is in Boston right now.
- Tom'un şu an Boston'da olduğunu biliyorum.
- What's the real reason you didn't go to Boston?
- Boston'a gitmemenin gerçek sebebi ne?
- Tom didn't have a chance to visit Mary the last time he was in Boston.
- Tom son kez kez Boston'dayken Mary'yi ziyaret etme şansı yoktu.
- I really enjoyed my time in Boston.
- Boston'da geçirdiğim zamandan gerçekten keyif aldım.
- Tom wanted to go to Boston, but his father wouldn't let him.
- Tom Boston'a gitmek istiyordu ama babası ona izin vermedi.
- Tom isn't really going to Boston, is he?
- Tom gerçekten Boston'a gitmiyor, değil mi?
- Tom told me that I should go to Boston with Mary.
- Tom bana Mary'yle Boston'a gitmem gerektiğini söyledi.
- I must be in Boston on Monday.
- Pazartesi günü Boston'da olmalıyım.
- We're trying to get to Boston.
- Boston'a gitmeye çalışıyoruz.
- You're not moving back to Boston, are you?
- Boston'a geri taşınmıyorsun, değil mi?
- Tom has finally decided that he has to go to Boston.
- Tom sonunda Boston'a gitmesi gerektiğine karar verdi.
- I'm pretty sure I'll be in Boston in October.
- Ekim ayında Boston'da olacağımdan oldukça eminim.
- Tom graduated from high school in Boston.
- Tom Boston'da liseden mezun oldu.
- Tom got married in Boston.
- Tom Boston'da evlendi.
- I'm in Boston this week.
- Bu hafta Boston'dayım.
- I think Tom is in Boston.
- Tom'un Boston'da olduğunu düşünüyorum.
- I loved it in Boston.
- Boston'da sevdim.
- I suggest you go to Boston.
- Boston'a gitmenizi öneririm.
- You should get married in Boston.
- Boston'da evlenmelisin.
- Tom said he could go to Boston with Mary.
- Tom, Mary ile Boston'a gidebileceğini söyledi.
- Tom is the fastest gun in Boston.
- Tom Boston'un en hızlı silahşorudur.
- Tom may not go to Boston with us.
- Tom, bizimle Boston'a gitmeyebilir.
- For all we know, Tom could be in Boston.
- Tek bildiğimiz, Tom'un Boston'da olabileceği.
- Tom knew that I was in Boston.
- Tom Boston'da olduğumu biliyordu.
- I'm not going to go to Boston next weekend.
- Gelecek hafta sonu Boston'a gitmeyeceğim.
- Tom is studying in Boston.
- Tom Boston'da okuyor.
- Tom told me that he thought Mary was in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu düşündüğünü söyledi.
- That's the only residential building in Boston that's been torn down recently.
- Boston'da son zamanlarda yıkılan tek konut binası bu.
- Tom has a friend living in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşayan bir arkadaşı var.
- We're still in Boston.
- Hâlâ Boston'dayız.
- The last time I spoke to Tom, he said he wasn't planning to go to Boston.
- Tom'la son konuştuğumda Boston'a gitmeyi planlamadığını söylemişti.
- Tom has been airlifted to a hospital in Boston.
- Tom uçakla Boston'daki bir hastaneye taşındı.
- What was Tom doing in Boston last month?
- Tom geçen ay Boston'da ne yapıyordu?
- Would you tell me why you don't want to go to Boston with Tom?
- Tom'la Boston'a neden gitmek istemediğini söyler misin?
- Our head office is in Boston.
- Merkez ofisimiz Boston'da.
- Tom hoped Mary would stay in Boston for a while.
- Tom Mary'nin bir süre Boston'da kalacağını umuyordu.
- Why go to Boston now?
- Neden şimdi Boston'a gidiyorsun?
- Does this mean that you're not going to go to Boston?
- Bu Boston'a gitmeyeceğin anlamına mı geliyor?
- Tom flew to Boston yesterday.
- Tom dün Boston'a uçtu.
- Tom is still in Boston.
- Tom hâlâ Boston'da.
- I'm not sure when Tom got back from Boston.
- Tom'un Boston'dan ne zaman döndüğünden emin değilim.
- I'm going to miss being the mayor of Boston.
- Boston belediye başkanı olmayı özleyeceğim.
- I've always lived in Boston.
- Ben hep Boston'da yaşıyorum.
- I don't know how long I'll be in Boston.
- Boston'da ne kadar kalacağımı bilmiyorum.
- Tom said he wasn't planning to go to Boston next week.
- Tom gelecek hafta Boston'a gitmeyi planlamadığını söyledi.
- Tom didn't tell anyone why he had gone to Boston.
- Tom kimseye neden Boston'a gittiğini söylemedi.
- I'm going to Boston with you.
- Seninle Boston'a gidiyorum.
- I want to know why Tom didn't go to Boston with Mary.
- Tom'un neden Mary ile Boston'a gitmediğini bilmek istiyorum.
- It's cold now in Boston.
- Boston'da şu anda soğuk.
- What did you see in Boston?
- Boston'da ne gördün?
- Tom was born in a small town not too far from Boston.
- Tom, Boston'dan çok uzak olmayan ufak bir kentte doğdu.
- When did Tom live in Boston?
- Tom ne zaman Boston'da yaşadı?
- Tom wants to know if you're planning on going to Boston with us next weekend.
- Tom gelecek hafta bizimle Boston'a gitmeyi planlayıp planlamadığını bilmek istiyor.
- Tom is married, has three kids, and lives in Boston.
- Tom evli, üç çocuğu var ve Boston'da yaşıyor.
- Tom seemed to like Boston.
- Tom Boston'dan hoşlanıyor gibi görünüyordu.
- I was in Boston when Tom died.
- Tom öldüğünde Boston'daydım.
- Tom may not be in Boston now.
- Tom şu anda Boston'da olmayabilir.
- I would've never guessed that Tom was from Boston.
- Tom'un Boston'dan olduğunu asla tahmin edemezdim.
- I was in Boston for a long time.
- Ben uzun zamandır Boston'daydım.
- If I hadn't come to Boston, this never would've happened.
- Boston'a gelmemiş olsaydım, bu asla olmazdı.
- Why didn't you go to Boston with Tom?
- Neden Tom'la Boston'a gitmedin?
- Why's Tom going to Boston?
- Tom neden Boston'a gidiyormuş?
- Tom lived in the suburbs of Boston.
- Tom Boston'un banliyölerinde yaşıyordu.
- Tom lived in Boston for three years before moving back to Chicago.
- Tom tekrar Chicago'ya taşınmadan önce üç yıl boyunca Boston'da yaşadı.
- Tom hopes to visit Boston next summer.
- Tom gelecek yaz Boston'u ziyaret etmeyi umuyor.
- Everybody thinks Tom went to Boston.
- Herkes Tom'un Boston'a gittiğini düşünüyor.
- Tom comes to Boston once a year.
- Tom yılda bir kez Boston'a gelir.
- Tom hasn't actually ever been to Boston.
- Tom aslında hiç Boston'da bulunmadı.
- I moved to Boston three years ago.
- Boston'a üç yıl önce taşındım.
- As far as I know, Tom has never been to Boston.
- Bildiğim kadarıyla Tom hiç Boston'a gitmedi.
- As long as I'm going to be in Boston, I'll try to see if I can visit Tom.
- Bakalım Boston'da olduğum sürece Tom'u ziyaret edebilecek miyim.
- Do you ever see Tom when you're in Boston?
- Boston’dayken hiç Tom’la görüşür müsün?
- How did you know that Tom was born in Boston?
- Tom'un Boston'da doğduğunu nereden biliyordun?
- Tom liked it in Boston.
- Tom Boston'u sevdi.
- Tom and Mary were both happy in Boston.
- Tom ve Mary Boston'da mutluydu.
- Tom is likely to be in Boston next Monday.
- Tom muhtemelen gelecek pazartesi Boston'da olacak.
- I'll visit Boston next week.
- Gelecek hafta Boston'u ziyaret edeceğim.
- Tom and Mary first met at a restaurant in Boston.
- Tom ve Mary ilk olarak Boston'daki bir restoranda tanıştı.
- I don't know anyone who lives in Boston.
- Boston'da yaşayan kimseyi tanımıyorum.
- I've got to go to Boston.
- Boston'a gitmem gerekiyor.
- You don't have to go back to Boston if you don't want to.
- İstemezsen Boston'a geri dönmek zorunda değilsin.
- Did you tell Tom that I was going to Boston?
- Boston'a gittiğimi Tom'a söyledin mi?
- Tom has lots of friends in Boston.
- Tom'un Boston'da çok arkadaşı var.
- Tom had a chance to meet Mary in Boston.
- Tom'un Boston'da Mary ile buluşma fırsatı vardı.
- I know Boston well.
- Boston'u iyi bilirim.
- Yesterday, Tom told me that he'd never been to Boston.
- Dün Tom bana Boston'da hiç bulunmadığını söyledi.
- Do you really want me to go to Boston with you?
- Gerçekten seninle Boston'a gitmemi istiyor musun?
- I want to go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmek istiyorum.
- I didn't think there was anybody I knew in Boston.
- Boston'da tanıdığım birisinin olduğunu sanmıyordum.
- Everyone knew that Tom was in Boston.
- Herkes Tom'un Boston'da olduğunu biliyordu.
- I can't go back to Boston.
- Boston'a geri dönemem.
- I was in Boston for a few days.
- Birkaç günlüğüne Boston'daydım.
- Tom is eager to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmeye istekli.
- Tom lives in a three-bedroom house on the outskirts of Boston.
- Tom Boston'un varoşlarında üç yatak odalı bir evde yaşıyor.
- We may need to be in Boston for longer than we expected.
- Boston'da beklediğimizden daha uzun süre kalmamız gerekebilir.
- Do you want to go to Boston with me?
- Benimle Boston'a gitmek istiyor musun?
- I'm eager to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- Maybe you should go to Boston.
- Belki de Boston'a gitmelisin.
- Tom didn't want Mary to go to Boston with him.
- Tom, Mary'nin onunla Boston'a gitmesini istemiyordu.
- It's possible that I might be in Boston next Monday.
- Önümüzdeki Pazartesi Boston'da olmam mümkün.
- Last weekend, I visited a friend in Boston.
- Geçen hafta sonu Boston'da bir arkadaşı ziyaret ettim.
- How long are you planning on being in Boston?
- Boston'da ne kadar kalmayı düşünüyorsun?
- Tom is moving to Boston at the end of this month.
- Tom bu ayın sonunda Boston'a taşınıyor.
- I'll wait for you in Boston.
- Seni Boston'da bekleyeceğim.
- I've never been to Boston before.
- Daha önce Boston'da hiç bulunmadım.
- I'll be in Boston for three weeks.
- Üç hafta Boston'da olacağım.
- I think you've been in Boston a little too long.
- Bence Boston'da biraz fazla kaldın.
- Let's all go to Boston together.
- Hep birlikte Boston'a gidelim.
- I know that Tom is from Boston.
- Tom'un Boston'lu olduğunu biliyorum.
- Tom can't remember when he moved to Boston.
- Tom Boston'a ne zaman taşındığını hatırlayamıyor.
- Waiting tables in Boston can be lucrative.
- Boston'da garsonluk yapmak kazançlı olabilir.
- Tom is a journalist in Boston.
- Tom Boston'da bir gazeteci.
- Tom opened a music school in Boston.
- Tom Boston'da bir müzik okulu açtı.
- We have many friends to visit in Boston.
- Boston'da ziyaret edilecek çok arkadaşımız var.
- Tom's family moved to Boston.
- Tom'un ailesi Boston'a taşındı.
- I didn't need to go to Boston.
- Boston'a gitmeme gerek yoktu.
- I thought guns were banned in Boston.
- Boston'da silahların yasak olduğunu sanıyordum.
- I want you to go back to Boston tomorrow.
- Yarın Boston'a geri gitmeni istiyorum.
- I visited some stores in Boston.
- Boston'da bazı mağazaları ziyaret ettim.
- The same thing is happening here in Boston.
- Burada Boston'da aynı şey oluyor.
- Tom intends to stay in Boston for three days.
- Tom Boston'da üç gün kalmayı planlıyor.
- Tom is in Boston right now.
- Tom şu anda Boston'da.
- I'm never going back to Boston.
- Ben asla Boston'a geri dönmeyeceğim.
- Why are you leaving Boston?
- Neden Boston'dan ayrılıyorsun?
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı zaten söyledim.
- Does Tom still like Boston?
- Tom hala Boston'u seviyor mu?
- Tom was very successful in Boston.
- Tom Boston'da çok başarılıydı.
- This is just a usual day in Boston.
- Bu sadece Boston'da sıradan bir gün.
- I've decided not to go to Boston.
- Boston'a gitmemeye karar verdim.
- Tom and Mary both live and work in Boston.
- Tom ve Mary hem Boston'da yaşıyor hem de çalışıyorlar.
- I was actually born in Boston.
- Ben aslında Boston'da doğdum.
- What's your favorite hotel in Boston?
- Boston'da favori oteliniz nedir?
- Tom may not be going to Boston with us.
- Tom, bizimle Boston'a gitmeyebilir.
- I visited Boston.
- Boston'u ziyaret ettim.
- Tom never misses a chance to go to Boston.
- Tom Boston'a gitme fırsatını asla kaçırmaz.
- Tom lives just outside of Boston.
- Tom, Boston'un hemen dışında yaşıyor.
- I don't live here in Boston.
- Ben Boston'da yaşamıyorum.
- I wish I hadn't gone to Boston last week.
- Keşke geçen hafta Boston'a gitmeseydim.
- Tom wouldn't like Boston.
- Tom Boston'u sevmedi.
- I was raised on the east side of Boston.
- Boston'un doğu yakasında büyüdüm.
- I've decided to postpone my trip to Boston.
- Boston'a yolculuğumu ertelemeye karar verdim.
- Tom has bought a house in Boston.
- Tom Boston'da bir ev satın aldı.
- Do you stay at Tom's when you're in Boston?
- Boston'dayken Tomlarda mı kalıyorsun?
- Tom and Mary arrived in Boston at the same time.
- Tom ve Mary aynı zamanda Boston'a geldi.
- What's Boston really like?
- Boston gerçekten neye benziyor?
- Do you know why Tom didn't go to Boston with Mary?
- Tom'un Mary ile neden Boston'a gitmediğini biliyor musun?
- Tom is currently a resident of Boston.
- Tom şu anda Boston'da yaşıyor.
- I know you probably don't want to go to Boston, but I'd like you to go with us.
- Muhtemelen Boston'a gitmek istemediğini biliyorum, ama bizimle gelmeni istiyorum.
- I have to go to Boston.
- Boston'a gitmek zorundayım.
- I liked Boston.
- Boston'u sevdim.
- You know that Tom used to live in Boston, don't you?
- Tom'un eskiden Boston'da yaşadığını biliyorsun, değil mi?
- I'll be in Boston on business next week.
- Gelecek hafta iş için Boston'da olacağım.
- I never thought Tom would come back to Boston again.
- Tom'un tekrar Boston'a döneceğini hiç düşünmemiştim.
- I thought you'd gone to Boston.
- Boston'a gittiğini sanıyordum.
- I thought I'd go to Boston next week.
- Gelecek hafta Boston'a gideceğimi düşünmüştüm.
- I asked Tom why he had gone to Boston.
- Tom'a neden Boston'a gittiğini sordum.
- Do you know anybody in Boston?
- Boston'da tanıdığın biri var mı?
- Tom told Mary that he would be quitting his job and going back to Boston.
- Tom, Mary'ye işinden ayrılıp Boston'a döneceğini söyledi.
- I promised Tom I wouldn't go to Boston.
- Tom'a Boston'a gitmeyeceğime söz verdim.
- Tom is a freelance writer in Boston.
- Tom, Boston'da bir serbest yazar.
- Tom and Mary are both already in Boston, aren't they?
- Tom ve Mary zaten Boston'dalar, değil mi?
- Why didn't you go to Boston?
- Neden Boston'a gitmediniz?
- Tom was the only one who didn't know Mary had moved to Boston.
- Tom Mary'nin Boston'a taşındığını bilmeyen tek kişiydi.
- Is Boston as cold as Chicago?
- Boston, Chicago kadar soğuk mu?
- Tom and I both left Boston in 2013.
- Tom ve ben 2013'te Boston'dan ayrıldık.
- We'll visit Boston tomorrow.
- Boston'u yarın ziyaret edeceğiz.
- We'll never get to Boston before dark.
- Hava kararmadan Boston'a varamayız.
- I thought Tom would be returning to Boston.
- Tom'un Boston'a döneceğini düşündüm.
- Tom will leave Boston next month.
- Tom önümüzdeki ay Boston'dan ayrılacak.
- Are Tom and Mary still in Boston?
- Tom ve Mary hâlâ Boston'dalar mı?
- My brother Tom's wife Mary's father, John, is visiting from Boston.
- Kardeşim Tom'un eşi Mary'nin babası John, Boston'dan ziyarete geldi.
- Tom hasn't spent much time in Boston.
- Tom Boston'da fazla zaman geçirmedi.
- Tom is here in Boston with me.
- Tom benimle Boston'da burada.
- Tom became a schoolteacher in Boston.
- Tom, Boston'da bir öğretmen oldu.
- How many years did Tom spend in Boston?
- Tom Boston'da kaç yıl geçirdi?
- Tom took a commercial flight to Boston.
- Tom Boston'a ticari bir uçakla gitti.
- Why was Tom in Boston last week?
- Tom geçen hafta neden Boston'daydı?
- Tom goes to Boston once a year.
- Tom yılda bir Boston'a gidiyor.
- Tom told me about his trip to Boston.
- Tom bana Boston'a yaptığı yolculuktan bahsetti.
- We're going back to Boston this summer.
- Bu yaz Boston'a geri dönüyoruz.
- I want you to go to Boston.
- Boston'a gitmeni istiyorum.
- Do you ever go to Boston?
- Hiç Boston'a gittin mi?
- When will they depart for Boston?
- Boston'a ne zaman gidecekler?
- I was in Boston when Tom was arrested.
- Tom tutuklandığında Boston'daydım.
- How did you like Boston?
- Boston'u nasıl buldun?
- I'm really happy to be back in Boston.
- Boston'a döndüğüm için çok mutluyum.
- Do you really think your parents will let you go to Boston by yourself?
- Ebeveynlerinin Boston'a tek başına gitmene izin vereceklerini gerçekten düşünüyor musun?
- Tom doesn't want Mary to go to Boston without him.
- Tom Mary'nin onsuz Boston'a gitmesini istemiyor.
- Are you still working in Boston?
- Sen hâlâ Boston'da mı çalışıyorsun?
- I like Boston, too.
- Ben de Boston'u beğenirim.
- I'm going to stay in Boston for a few days.
- Birkaç gün Boston'da kalacağım.
- I've never been back to Boston.
- Ben Boston'a geri dönmedim.
- I thought you hated Boston.
- Boston'dan nefret ettiğini sanıyordum.
- Tom won't go to Boston with us, will he?
- Tom bizimle Boston'a gelmeyecek, değil mi?
- I wonder whether or not Tom has left Boston.
- Tom'un Boston'dan ayrılıp ayrılmadığını merak ediyorum.
- How long have you and Tom been living in Boston?
- Tom ve sen ne kadar zamandır Boston'da yaşıyorsunuz?
- Tom moved back to Boston to take over his father's business.
- Tom babasının işini devralmak için Boston'a geri taşındı.
- How long did it take you to drive from Boston to Chicago?
- Araçla Boston'dan Chicago'ya gitmen ne kadar sürdü?
- Tom has left Boston.
- Tom, Boston'dan ayrıldı.
- The temperature in Boston is in the lower 40s.
- Boston'da sıcaklık 40'ların altında.
- This is my favorite time of year in Boston.
- Bu, Boston'da yılın en sevdiğim zamanı.
- We'll go to Boston by car.
- Boston'a arabayla gideceğiz.
- Tom has lived in Boston for over a year.
- Tom bir yıldan fazladır Boston'da yaşıyor.
- Tom has a friend in Boston.
- Tom'un Boston'da bir arkadaşı var.
- Tom is a Canadian living in Boston.
- Tom Boston'da yaşayan bir Kanadalı.
- I come from Boston.
- Boston'dan geliyorum.
- Tom is looking at the pictures Mary took in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da çektiği resimlere bakıyor.
- Tom told us about what he did in Boston.
- Tom bize Boston'da ne yaptığından bahsetti.
- Tom died in 2013 in Boston.
- Tom 2013'te Boston'da öldü.
- Tom tried to remember the name of the girl he'd met in Boston.
- Tom Boston'da tanıştığı kızın adını hatırlamaya çalıştı.
- I want to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istiyorum.
- I sometimes go to Boston.
- Bazen Boston'a giderim.
- I think you've been living in Boston too long.
- Bence Boston'da çok uzun süredir yaşıyorsun.
- Tom and Mary both live in Boston.
- Hem Tom hem de Mary Boston'da yaşıyorlar.
- Tom is a writer living in Boston.
- Tom, Boston'da yaşayan bir yazardır.
- I arrived in Boston on Monday.
- Boston'a pazartesi günü vardım.
- We seldom get to Boston.
- Boston'a nadiren gideriz.
- Tom is coming back to Boston next week.
- Tom gelecek hafta Boston'a dönüyor.
- Tom wants me to stay here in Boston until Monday.
- Tom pazartesiye kadar Boston'da burada kalmamı istiyor.
- I have a friend who lives in Boston.
- Boston'da yaşayan bir arkadaşım var.
- I went to Boston when I was a high school student.
- Boston'a lise öğrencisiyken gitmiştim.
- I bought this in Boston.
- Bunu Boston'da aldım.
- I have a store in Boston.
- Boston'da bir dükkanım var.
- We want to move to Boston.
- Biz Boston'a taşınmak istiyoruz.
- I was born here in Boston.
- Boston'da burada doğdum.
- I wonder whether or not Tom wants to go to Boston.
- Tom'un Boston'a gitmek isteyip istemediğini merak ediyorum.
- I'll stay in Boston for another three days.
- Ben üç gün daha Boston'da kalacağım.
- Everyone here except you is from Boston.
- Sen hariç buradaki herkes Bostonlu.
- Tom got into trouble with the Mob in Boston.
- Tom'un Boston'da mafya ile başı belaya girdi.
- Tom, Mary and John all live in Boston.
- Tom, Mary ve John Boston'da yaşıyor.
- I have to be in Boston in the morning.
- Sabahleyin Boston'da olmak zorundayım.
- Tom does a lot of business in Boston, doesn't he?
- Tom Boston'da bir sürü iş yapar, değil mi?
- I'm fairly sure Tom is in Boston now.
- Tom'un şu anda Boston'da olduğundan oldukça eminim.
- What brought you to Boston?
- Sizi Boston'a ne getirdi?
- Tom likes to talk about Boston.
- Tom Boston hakkında konuşmayı seviyor.
- I wish we didn't have to move to Boston.
- Keşke Boston'a taşınmak zorunda olmasaydık.
- I wish I had gone to Boston with Tom.
- Keşke Tom'la Boston'a gitseydim.
- Tom told Mary he wanted to stay in Boston for a few more days.
- Tom Mary'ye birkaç gün daha Boston'da kalmak istediğini anlattı.
- This is the train for Boston.
- Bu, Boston treni.
- I used to live in Boston.
- Boston'da yaşardım.
- Tom was born in 2013 in Boston.
- Tom 2013 yılında Boston'da doğdu.
- Tom is seriously thinking about moving to Boston.
- Tom Boston'a taşınmayı ciddi ciddi düşünüyor.
- I want you back in Boston.
- Boston'a dönmeni istiyorum.
- Boston is overrated.
- Boston abartılmış.
- Tom has gone to Boston a couple of times.
- Tom birkaç kez Boston'a gitti.
- I wish I didn't have to go to Boston next week.
- Keşke önümüzdeki hafta Boston'a gitmek zorunda kalmasaydım.
- I shouldn't have gone to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmemeliydim.
- I still have a house in Boston.
- Boston'da hâlâ bir evim var.
- I really should be in Boston now.
- Şimdi gerçekten Boston'da olmalıyım.
- Our time here in Boston is limited.
- Boston'daki zamanımız sınırlı.
- I wish you'd consider coming back to Boston.
- Keşke Boston'a dönmeyi düşünseydin.
- Tom will be moving to Boston next week.
- Tom önümüzdeki hafta Boston'a taşınacak.
- We have many friends to visit in Boston.
- Boston'da ziyaret edeceğimiz birçok arkadaşımız var.
- I need to go to Boston.
- Boston'a gitmeliyim.
- I know Tom isn't planning on going to Boston with you.
- Tom'un seninle Boston'a gitmeyi planlamadığını biliyorum.
- I'm thinking of going to Boston to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmek için Boston'a gitmeyi düşünüyorum.
- Boston is beautiful at night.
- Boston geceleri çok güzeldir.
- I wish I could go back to Boston.
- Keşke Boston'a geri dönebilseydim.
- I once went to Boston with her.
- Bir zamanlar onunla Boston'a gittim.
- Tom should be able to tell us a little about Boston.
- Tom bize Boston hakkında biraz bilgi verebilir.
- Boston is Tom's longtime home.
- Boston, Tom'un uzun zamandır yaşadığı yer.
- I tried to convince Tom to go to Boston with Mary.
- Tom'u Mary ile Boston'a gitmeye ikna etmeye çalıştım.
- I once went to Boston with them.
- Bir zamanlar onlarla Boston'a gittim.
- I think Tom will come to Boston on Monday.
- Bence Tom Pazartesi günü Boston'a gelecek.
- You should have the picture of you and your mom that you recently took in Boston framed.
- Geçenlerde annen ile birlikte Boston'da çekildiğiniz o fotoğrafı çerçeveletmelisin.
- Tom told Mary that he thought John wasn't in Boston.
- Tom Mary'ye John'un Boston'da olmadığını düşündüğünü söyledi.
- Both of my parents were born in Boston.
- Ebeveynlerimin ikisi de Boston'da doğdu.
- I want you to go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmeni istiyorum.
- I thought you were leaving Boston.
- Boston'dan ayrılacağını sanıyordum.
- Aren't you and Tom still living in Boston?
- Sen ve Tom hala Boston'da yaşamıyor musunuz?
- I know I should've gone to Boston.
- Boston'a gitmem gerektiğini biliyordum.
- Tom bought a ticket to Boston.
- Tom Boston'a bir bilet aldı.
- I returned home from Boston yesterday.
- Boston'dan eve dün döndüm.
- I have plans to go to Boston tomorrow.
- Yarın Boston'a gitmek için planlarım var.
- Tom and Mary live and work in Boston.
- Tom ve Mary Boston'da yaşıyor ve çalışıyorlar.
- Wasn't Tom in Boston last week?
- Tom geçen hafta Boston'da değil miydi?
- Tom will visit Mary in Boston.
- Tom, Mary'i Boston'da ziyaret edecek.
- The plane took off from Boston airport with more than a hundred holiday-makers on board.
- Uçak, içinde yüzden fazla tatilciyle birlikte Boston havaalanından havalandı.
- I have several friends who live in Boston.
- Boston'da oturan birkaç arkadaşım var.
- It's one of Boston's most romantic restaurants.
- Boston'un en romantik restoranlarından biri.
- Tom came back from Boston a week earlier than he'd planned.
- Tom Boston'dan planladığından bir hafta önce döndü.
- The police eventually found Tom's car in Boston.
- Polis sonunda Tom'un arabasını Boston'da buldu.
- I think Tom might be in Boston.
- Sanırım Tom Boston'da olabilir.
- Tom has lived in Boston since 2013.
- Tom 2013'ten beri Boston'da yaşıyor.
- Have you ever spent time in Boston?
- Sen hiç Boston'da zaman geçirdin mi?
- Tom plans to live in Boston.
- Tom Boston'da yaşamayı planlıyor.
- Most of my children live in Boston.
- Çocuklarımın çoğu Boston'da yaşıyor.
- I live in Boston, but I was born in Chicago.
- Boston'da yaşıyorum ama Şikago'da doğdum.
- We try to go to Boston at least once a year.
- Yılda en az bir kez Boston'a gitmeye çalışırız.
- Everyone thought that Tom was from Boston.
- Herkes Tom'un Boston'dan geldiğini sanıyordu.
- I still don't like Boston very much.
- Boston'dan hâlâ pek hoşlanmıyorum.
- Tom never told me he wanted to go to Boston with us.
- Tom bana bizimle Boston'a gitmek istediğini hiç söylemedi.
- Is it true that Tom lived in Boston for three years?
- Tom'un üç yıldır Boston'da yaşadığı doğru mu?
- I'll be coming back to Boston soon.
- Yakında Boston'a geri geleceğim.
- I want to be in Boston.
- Ben Boston'da olmak istiyorum.
- You are in Boston.
- Boston'dasın.
- Tom said he didn't intend to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmeye niyeti olmadığını söyledi.
- I'll show you around Boston.
- Sana Boston'u gezdireceğim.
- I should go to Boston.
- Boston'a gitmeliyim.
- Tom said that he wanted to go to Boston, but he didn't tell us why.
- Tom Boston'a gitmek istediğini söyledi fakat sebebini söylemedi.
- I want to stay in Boston.
- Boston'da kalmak istiyorum.
- Tom is never going to leave Boston.
- Tom Boston'dan asla ayrılmayacak.
- Tom wanted to live in Boston with his family.
- Tom ailesiyle Boston'da yaşamak istiyordu.
- I think I'll go to Boston next weekend.
- Sanırım gelecek hafta sonu Boston'a gideceğim.
- Do you know why Tom left Boston?
- Tom'un Boston'dan neden ayrıldığını biliyor musun?
- We can't leave Boston until we finish this job.
- Bu işi bitirene kadar Boston'dan ayrılamayız.
- Tom was found dead in his hotel room in Boston three days ago.
- Tom üç gün önce Boston'daki otel odasında ölü bulundu.
- I had to go to Boston.
- Boston'a gitmek zorunda kaldım.
- How did your plans to move to Boston work out?
- Boston'a gitme planların nasıl istenilen sonucu verdi.
- I haven't been to Boston, but Tom has.
- Ben Boston'a gitmedim ama Tom gitti.
- Tom and Mary got married in Boston three years ago.
- Tom ve Mary üç yıl önce Boston'da evlendiler.
- It might be snowing in Boston.
- Boston'da kar yağıyor olabilir.
- I'm going to Boston next week.
- Gelecek hafta Boston'a gidiyorum.
- Tom took his dog to Boston with him.
- Tom köpeğini Boston'a götürdü.
- Tom said Mary is in Boston now.
- Tom, Mary'nin şu anda Boston'da olduğunu söyledi.
- This would never happen in Boston.
- Bu, Boston'da asla olmazdı.
- We don't even know if Tom got to Boston or not.
- Tom'un Boston'a varıp varmadığını bile bilmiyoruz.
- Tom goes to Boston three times a month.
- Tom ayda üç defa Boston'a gidiyor.
- Tom didn't say anything about moving to Boston.
- Tom Boston'a taşınmakla ilgili bir şey söylemedi.
- Tom is going to Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'a gidiyor.
- I almost wish that I were going to Boston with you.
- Neredeyse keşke seninle Boston'a gidiyor olsaydım diyeceğim.
- I've spent most of my life in Boston.
- Hayatımın çoğunu Boston'da geçirdim.
- Tom was a student in Boston at that time.
- Tom o zaman Boston'da bir öğrenciydi.
- Tell me who you plan to go to Boston with.
- Bana Boston'a kiminle gitmeyi planladığını söyle.
- You know Tom likes Boston.
- Tom'un Boston'dan hoşlandığını biliyorsun.
- I should never have come to Boston.
- Boston'a hiç gelmemeliydim.
- What track for Boston?
- Boston için hangi rota?
- Tom has been in Boston way too long.
- Tom çok uzun süredir Boston'da.
- We stayed an extra three days in Boston.
- Boston'da fazladan üç gün kalmıştık.
- Tell Mary she should visit Boston.
- Mary'e Boston'u ziyaret etmesi gerektiğini söyle.
- I'll still call Boston home.
- Boston'a hâlâ evim diyeceğim.
- Tom is the first person I met when I came to Boston.
- Tom Boston'a geldiğimde tanıştığım ilk kişidir.
- We talked about Boston.
- Biz Boston hakkında konuştuk.
- I've been to Boston more than once.
- Boston'a birden fazla kez gittim.
- Is it true that you are going to be studying in Boston next year?
- Gelecek yıl Boston'da okuyacağın doğru mu?
- We're both from Boston.
- Her ikimiz de Bostonluyuz.
- Tom asked Mary to go to Boston with him.
- Tom, Mary'den Boston'a onunla beraber gitmesini rica etti.
- The walkers set out from Boston and reached San Francisco six months later.
- Yürüyüşçüler Boston'dan yola çıktılar ve altı ay sonra San Francisco'ya ulaştılar.
- I hope to live in Boston someday.
- Bir gün Boston'da yaşamayı umuyorum.
- I'm still here in Boston.
- Ben hala Boston'dayım.
- Tom told me that he would never go back to Boston.
- Tom bana Boston'a asla geri gitmeyeceğini söyledi.
- You're the only person I know here in Boston.
- Boston'da burada tanıdığım tek insansın.
- Tom will be in Boston next summer.
- Tom gelecek yaz Boston'da olacak.
- Tom said he'd love to go to Boston with us.
- Tom bizimle Boston'a gelmek istediğini söyledi.
- I don't know Boston that well.
- Boston'u o kadar iyi bilmiyorum.
- I can think of safer places to visit than Boston.
- Boston'dan daha güvenli yerler bulabilirim.
- Don't forget I've been to Boston.
- Boston'a gittiğimi unutma.
- That's especially true in Boston.
- Bu özellikle Boston'da doğrudur.
- I think I'll go to Boston next weekend.
- Sanırım önümüzdeki hafta Boston'a gideceğim.
- Tom said that Mary was going to Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'a gideceğini söyledi.
- Tom said he wanted me to spend the summer in Boston with him.
- Tom yazı onunla Boston'da geçirmemi istediğini söyledi.
- Tom said he wanted to drop in on some old friends while he was in Boston.
- Tom Boston'da iken bazı eski arkadaşlara uğramak istediğini söyledi.
- They got married and settled near Boston.
- Evlenip Boston civarına yerleştiler.
- Do you still go to Boston every Christmas?
- Hala her Noel'de Boston'a gidiyor musun?
- Have you heard about what happened in Boston?
- Boston'da ne olduğundan haberin var mı?
- I think we should go to Boston next summer.
- Sanırım önümüzdeki yaz Boston'u ziyaret etmemiz gerekiyor.
- I've lived in Boston three years.
- Boston'da üç yıl yaşadım.
- Does Tom come to Boston often?
- Tom Boston'a sık gelir mi?
- Tom traveled to Boston.
- Tom Boston'a gitti.
- Nobody wants to go to Boston with us.
- Hiç kimse bizimle birlikte Boston'a gitmek istemiyor.
- You don't have to move to Boston.
- Boston'a taşınmak zorunda değilsin.
- Tom lived in Boston his whole life.
- Tom tüm hayatı boyunca Boston'da yaşadı.
- I went to Boston in 2013.
- 2013'te Boston'a gittim.
- Tom came to Boston hoping to find a job.
- Tom Boston'a iş bulma umuduyla geldi.
- When do you think you're going to Boston next?
- Ne zaman bir daha Boston'a gideceğini düşünüyorsun?
- Tom thinks I was in Boston last week.
- Tom geçen hafta Boston'da olduğumu düşünüyor.
- I rarely go to Boston.
- Nadiren Boston'a giderim.
- Tom went to Boston and stayed there until he died.
- Tom, Boston'a gitti ve ölene kadar orada kaldı.
- I'm having a good time here in Boston.
- Boston'da iyi vakit geçiriyorum.
- Tom didn't tell Mary he was going to Boston.
- Tom Mary'ye Boston'a gideceğini söylemedi.
- Tom has lived in Boston all his life.
- Tom tüm hayatı boyunca Boston'da yaşadı.
- Tom and I don't live in Boston anymore.
- Tom ve ben artık Boston'da yaşamıyoruz.
- Tom is an uplifting trance producer and DJ from Boston.
- Tom Bostonlu bir uplifting trance müzik yapımcısı ve DJ.
- Tom knew he'd never come back to Boston again.
- Tom, bir daha asla Boston'a geri dönmeyeceğini biliyordu.
- Tom and I both grew up in Boston.
- Tom da ben de Boston'da büyüdük.
- The weather is warming up in Boston.
- Boston'da hava ısınıyor.
- Tom was brought up in Boston.
- Tom Boston'da yetiştirildi.
- Tom told me that he was planning to go to Boston.
- Tom bana Boston'a gitmeyi planladığını söyledi.
- I thought I'd go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gideceğimi düşünüyordum.
- I had no idea you were in here in Boston.
- Burada, Boston'da olduğunu bilmiyordum.
- Tom stayed in Boston for a couple of days.
- Tom birkaç gün Boston'da kaldı.
- Tom doesn't want to move back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek istemiyor.
- Tom seldom comes to Boston.
- Tom nadiren Boston'a gelir.
- Tom made a lot of money in Boston and then moved back to Chicago.
- Tom Boston'da çok para kazandı ve sonra Chicago'ya geri taşındı.
- I was visiting Tom in Boston.
- Boston'da Tom'u ziyaret ediyordum.
- Tom isn't well-known in Boston.
- Tom Boston'da pek tanınmaz.
- Where did you stay in Boston?
- Boston'da nerede kaldın?
- I'll be meeting Tom in Boston early next week.
- Önümüzdeki haftanın başında Boston'da Tom'la buluşuyor olacağım.
- I was in Boston for almost the entire summer.
- Neredeyse bütün yaz Boston'daydım.
- I'll see you on Monday in Boston.
- Pazartesi günü Boston'da görüşürüz.
- You need to go to Boston to help Tom.
- Tom'a yardım etmek için Boston'a gitmelisin.
- Tom lives in Boston with his wife and his three children.
- Tom, karısı ve üç çocuğuyla birlikte Boston'da yaşar.
- I don't think Tom knows Mary is still in Boston.
- Tom'un Mary'nin hâlâ Boston'da olduğunu bildiğini sanmıyorum.
- Tom wants Mary to go to Boston with him.
- Tom, Mary'nin onunla Boston'a gitmesini istiyor.
- Do you want to go to Boston or not?
- Boston'a gitmek ister misin yoksa istemez misin?
- I don't want to leave Boston.
- Boston'dan ayrılmak istemiyorum.
- You may have to go to Boston next week.
- Gelecek hafta Boston'a gitmek zorunda kalabilirsiniz.
- Why did you want to go to Boston?
- Neden Boston'a gitmek istedin?
- Everyone stayed in Boston except Tom.
- Tom hariç herkes Boston'da kaldı.
- Tom has been visiting family in Boston.
- Tom Boston'daki ailesini ziyaret ediyor.
- Tom did that in Boston last summer.
- Tom geçen yaz bunu Boston'da yaptı.
- I'm so happy I left Boston.
- Boston'dan ayrıldığım için çok mutluyum.
- Tom will be coming back to Boston in October.
- Tom Ekim'de Boston'a geri dönecek.
- We lived in Boston for three years.
- Boston'da üç yıl yaşadık.
- Tom studies journalism in Boston.
- Tom Boston'da gazetecilik okuyor.
- Neither Tom nor Mary was born in Boston.
- Ne Tom ne de Mary Boston'da doğmuştu.
- Tom said he had no intention of leaving Boston.
- Tom Boston'dan ayrılmaya niyeti olmadığını söyledi.
- I went to Boston to see Tom.
- Tom'u görmek için Boston'a gittim.
- I'm beginning to understand why Tom loves Boston.
- Tom'un Boston'u neden sevdiğini anlamaya başlıyorum.
- I don't know when Tom came to Boston.
- Tom'un Boston'a ne zaman geldiğini bilmiyorum.
- I was only in Boston for three days.
- Boston'da sadece üç gün kaldım.
- Why didn't you come to Boston last summer?
- Neden geçen yaz Boston'a gelmedin?
- Does Tom know that you're going to be in Boston next October?
- Senin gelecek ekim'de Boston'da olacağını Tom biliyor mu?
- Tom hated Boston.
- Tom Boston'dan nefret ederdi.
- I thought you said you lived in Boston.
- Boston'da yaşadığını söylediğini sanıyordum.
- Tom dreams of owning a house in the center of Boston.
- Tom Boston'un merkezinde bir ev sahibi olmayı hayal ediyor.
- I will have good memories of my time in Boston for many years.
- Boston'da geçirdiğim zamanlara dair uzun yıllar güzel anılarım olacak.
- Tom has gotten sick three times since he's moved to Boston.
- Tom Boston'a taşındığından beri üç kez hastalandı.
- Tom told me that he would like to visit us in Boston.
- Tom bana bizi Boston'da ziyaret etmek istediğini söyledi.
- I lived with Tom in Boston for three years.
- Tom'la üç yıl Boston'da yaşadım.
- We thought you'd already gone to Boston.
- Biz zaten Boston'a gittiğini düşündük.
- Tom isn't in Boston, but Mary is.
- Tom Boston'da değil ama Mary orada.
- I plan to stay in Boston for a week.
- Boston'da bir hafta kalmayı planlıyorum.
- How much money did you spend in Boston?
- Boston'da ne kadar para harcadın?
- I was just in Boston last week.
- Daha geçen hafta Boston'daydım.
- Tom needed to get away from Boston.
- Tom'un Boston'dan uzaklaşması gerekiyordu.
- I think Tom was born in Boston.
- Sanırım Tom Boston'da doğdu.
- Tom told me that he would go to Boston in October.
- Tom bana Ekim'de Boston'a gideceğini söylemişti.
- Tom is in Boston, isn't he?
- Tom, Boston'da, değil mi?
- I don't think Tom should go back to Boston.
- Tom'un Boston'a dönmesi gerektiğini sanmıyorum.
- Tom never goes to Boston anymore.
- Tom artık Boston'a hiç gitmiyor.
- I thought Tom would ask Mary to go with him to Boston.
- Tom'un Mary'nin kendisiyle birlikte Boston'a gitmesini isteyeceğini düşündüm.
- I didn't know that you were born in Boston, too.
- Senin de Boston'da doğduğunu bilmiyordum.
- Both of us have to go to Boston.
- İkimiz de Boston'a gitmek zorundayız.
- How long will you be in Boston?
- Boston'da ne kadar kalacaksın?
- Why were you in Boston last week?
- Geçen hafta neden Boston'daydınız?
- Tom said he thought that Mary was in Boston.
- Tom Mary'nin Boston'da olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom tried to persuade his parents to let him go to Boston by himself.
- Tom, Boston'a tek başına gitmesine izin vermeleri için ailesini ikna etmeye çalıştı.
- Tom lived in Boston his whole life.
- Tom hayatı boyunca Boston'da yaşadı.
- After 2013, Tom lived and worked in Boston.
- 2013 yılından sonra, Tom, Boston'da yaşadı ve çalıştı.
- I've heard that the most beautiful women in the world live in Boston.
- Dünyanın en güzel kadınlarının Boston'da yaşadığını duydum.
- Tom managed a small bar near Boston for quite a long time.
- Tom, oldukça uzun bir zaman Boston yakınında küçük bir bar işletti.
- I had no idea that you were in here in Boston.
- Burada, Boston'da olduğunu bilmiyordum.
- Tom is somewhere in Boston.
- Tom Boston'da bir yerde.
- I'll never go to Boston anymore.
- Artık hiç Boston'a gitmeyeceğim.
- I didn't realize that Tom didn't live in Boston anymore.
- Tom'un artık Boston'da yaşamadığını fark etmemiştim.
- You plan to go to Boston with Tom, don't you?
- Tom'la Boston'a gitmeyi planlıyorsun, değil mi?
- Tom can't go to Boston with me.
- Tom benimle Boston'a gidemez.
- I'm planning to move back to Boston next year.
- Gelecek yıl Boston'a geri taşınmayı planlıyorum.
- Tom was in Boston last Monday.
- Tom geçen pazartesi Boston'daydı.
- I'm planning to drive to Boston next weekend.
- Önümüzdeki hafta sonu Boston'a gitmeyi planlıyorum.
- Do I have to change planes in Boston?
- Boston'da uçak değiştirmek zorunda mıyım?
- I hear Boston is very cold this time of year.
- Boston'un yılın bu zamanı çok soğuk olduğunu duydum.
- I've decided to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmeye karar verdim.
- Tom moved to Boston in his late teens.
- Tom onlu yaşlarının sonunda Boston'a taşındı.
- Tom came to Boston when he was a child.
- Tom çocukken Boston'a geldi.
- Tom has been living in Boston for the past couple of years.
- Tom son birkaç yıldır Boston'da yaşıyor.
- I've visited Boston many times.
- Boston'u birçok kez ziyaret ettim.
- Tom said Mary isn't in Boston now.
- Tom, Mary'nin şu anda Boston'da olmadığını söyledi.
- Why aren't you in Boston now?
- Neden şimdi Boston'da değilsin?
- Tom asked Mary many questions about life in Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'daki yaşam hakkında birçok soru sordu.
- Tom said that Mary has never been to Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'a hiç gitmediğini söyledi.
- You're from Boston, aren't you?
- Bostonlusun, değil mi?
- Tom and Mary live and work in Boston.
- Tom ve Mary Bostonda yaşıyor ve çalışıyor.
- Tom isn't living in Boston with his father.
- Tom Boston'da babasıyla yaşamıyor.
- The people in Boston were awesome.
- Boston'daki insanlar harikaydı.
- Tom has a brother who lives in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşayan bir erkek kardeşi var.
- I wish I could go to Boston with you.
- Keşke Boston'a seninle gidebilsem.
- I went to Boston once.
- Bir keresinde Boston'a gitmiştim.
- How come you didn't tell me Tom was going to Boston with us?
- Tom'un bizimle Boston'a geleceğini neden bana söylemedin?
- Tom should've never come to Boston.
- Tom Boston'a hiç gelmemeliydi.
- We're leaving Boston tomorrow morning.
- Yarın sabah Boston'dan ayrılıyoruz.
- It seems like I'm the only one here who's from Boston.
- Sanki burada Boston'dan gelen tek kişi benim.
- Tom ought to have known that Mary was in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu bilmeliydi.
- Everybody here except Tom has lived in Boston.
- Tom hariç buradaki herkes Boston'da yaşıyor.
- I bet Tom has never even been to Boston.
- Bahse girerim Tom Boston'a hiç gitmemiştir bile.
- I shouldn't be in Boston.
- Boston'da olmamalıyım.
- Tom said he didn't know much about Boston.
- Tom Boston hakkında pek bir şey bilmediğini söyledi.
- You're my best friend here in Boston.
- Sen benim Boston'daki en iyi arkadaşımsın.
- I think I should visit Boston.
- Bence Boston’u ziyaret etmeliyim.
- Tom is coming back to Boston.
- Tom Boston'a geri geliyor.
- Tom said he wanted to learn more about Boston.
- Tom, Boston hakkında daha fazla şey öğrenmek istediğini söyledi.
- When did Tom leave for Boston?
- Tom Boston'a ne zaman gitti?
- I'm driving to Boston tomorrow.
- Yarın Boston'a gidiyorum.
- Tom could be in Boston now.
- Tom şu anda Boston'da olabilir.
- We're fortunate here in Boston.
- Biz burada Boston'da şanslıyız.
- I met Tom when I was working in Boston.
- Tom'la Boston'da çalışırken tanıştım.
- Tom has only one friend in Boston.
- Tom'un Boston'da sadece bir arkadaşı var.
- Tom told me that he went to Boston.
- Tom bana Boston'a gittiğini söyledi.
- I've lived in Boston all my life.
- Bütün hayatım boyunca Boston'da yaşadım.
- I like living in Boston.
- Boston'da yaşamayı seviyorum.
- They went to Boston with Mary.
- Mary'yle birlikte Boston'a gittiler.
- I have to return to Boston.
- Boston'a dönmek zorundayım.
- Are you still planning on going back to Boston tonight?
- Bu gece Boston'a dönmeyi düşünüyor musunuz?
- Let us know when you'll be coming to Boston.
- Boston'a geleceğin zaman bize bildir.
- Tom said that neither one of his parents had ever been to Boston.
- Tom ebeveynlerinden hiçbirinin Boston'da bulunmadığını söyledi.
- You're going to love Boston.
- Boston'a bayılacaksın.
- I'll call you when I get to Boston.
- Boston'a vardığımda sizi ararım.
- Finally, we got to Boston.
- Nihayet Boston'a varmıştık.
- I know you've been in Boston.
- Boston'da olduğunu biliyorum.
- Tom planned to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmeyi planladı.
- Are you going to Boston tomorrow?
- Yarın Boston'a gidiyor musun?
- Tom said he grew up in Boston.
- Tom Boston'da büyüdüğünü söyledi.
- Tom will like being in Boston.
- Tom Boston'da olmayı sevecek.
- How many years have you lived in Boston?
- Sen kaç yıldır Boston'da yaşıyorsun?
- Do you have any idea how long Tom stayed in Boston?
- Tom'un Boston'da ne kadar kaldığı hakkında herhangi bir bilgin var mı?
- Tom intended to visit Boston last month.
- Tom geçen ay Boston'u ziyaret etmeye niyetlendi.
- You'll have to come back to Boston eventually.
- Eninde sonunda Boston'a dönmek zorunda kalacaksın.
- I was in Boston recently.
- Yakınlarda Boston'daydım.
- Tom wanted Mary to go to Boston with him.
- Tom, Mary'nin Boston'a onunla gitmesini istedi.
- I haven't been to Boston for a long time.
- Uzun zamandır Boston'a gitmedim.
- I enjoyed working with Tom last week in Boston.
- Boston'da geçen hafta Tom ile çalışmaktan zevk aldım.
- Tom flew in from Boston.
- Tom Boston'dan geldi.
- I'm going to arrive in Boston tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra Boston'a geleceğim.
- Tom didn't have to go to Boston by himself.
- Tom'un Boston'a tek başına gitmesine gerek yoktu.
- I thought you were going to Boston.
- Senin Boston'a gittiğini düşündüm.
- Tom had never been to Boston.
- Tom hiç Boston'a gitmedi.
- Where will you stay in Boston?
- Boston'da nerede kalacaksın?
- My wife and I are planning to visit Boston next month.
- Eşim ve ben gelecek ay Boston'a gitmeyi planlıyoruz.
- I know Boston.
- Boston'u biliyorum.
- It's hot now in Boston.
- Boston'da hava çok sıcak.
- I saw Tom in Boston.
- Tom'u Boston'da gördüm.
- Tom is well respected in Boston.
- Tom Boston'da saygı duyulan biri.
- If I'd known Tom was going to be in Boston, I'd have told you.
- Tom'un Boston'da olacağını bilseydim sana söylerdim.
- Ask Tom what he thinks of Boston.
- Tom'a Boston hakkında ne düşündüğünü sor.
- I lived in Boston for a few years.
- Birkaç yıl Boston'da oturmuştum.
- We both live in Boston.
- İkimiz de Boston'da yaşıyoruz.
- Tom said he's in Boston now.
- Tom şimdi Boston'da olduğunu söyledi.
- Tom drove to Boston with Mary.
- Tom, Mary ile Boston'a gitti.
- I'm happy I left Boston.
- Boston'dan ayrıldığım için mutluyum.
- You're the only person that I know who has ever visited Boston.
- Boston'ı ziyaret eden tanıdığım tek kişi sensin.
- I'm glad we visited Boston.
- Boston'u ziyaret ettiğimiz için sevindim.
- How does Boston compare to Chicago?
- Boston, Chicago'ya kıyasla nasıl?
- We didn't go to Boston last year.
- Geçen sene Boston'a gitmedik.
- I thought you were going to Boston by bus.
- Boston'a otobüsle gideceğini sanıyordum.
- I know Tom is in Boston right now.
- Tom'un şu anda Boston'da olduğunu biliyorum.
- My parents would never allow me to go to Boston with you.
- Ebeveynlerim seninle Boston'a gitmeme asla izin vermezdi.
- I was born and raised in Boston.
- Ben Boston'da doğup büyüdüm.
- Tom lived in Boston until he was ten years old.
- Tom on yaşına kadar Boston'da yaşadı.
- Tom thought that Mary wouldn't like Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'dan hoşlanmayacağını düşündü.
- Tom was born near Boston.
- Tom Boston yakınlarında doğdu.
- Is it true that you bought a house in Boston?
- Boston'da bir ev aldığınız doğru mu?
- Tom said that he would be moving to Boston next October.
- Tom önümüzdeki Ekim ayında Boston'a taşınıyor olacağını söyledi.
- I met her in Boston last week.
- Geçen hafta Boston'da tanıştım.
- I thought you grew up in Boston.
- Boston'da büyüdüğünü sanıyordum.
- I want to spend some time in Boston.
- Boston'da biraz zaman geçirmek istiyorum.
- Tom is going to love it in Boston.
- Tom onu Boston'da sevecek.
- I didn't like living in Boston.
- Boston'da yaşamak hoşuma gitmemişti.
- Maybe we should return to Boston.
- Belki de Boston'a dönmeliyiz.
- I told Tom that we were going to Boston for a few days.
- Tom'a birkaç gün için Boston'a gideceğimizi söyledim.
- Did you hear about what happened in Boston yesterday?
- Dün Boston'da olanları duydunuz mu?
- Tom visited Mary in Boston last week.
- Tom geçen hafta Boston'da Mary'yi ziyaret etti.
- Tom invited me to stay at his place in Boston for spring break.
- Tom bahar tatilinde Boston'daki evinde kalmam için beni davet etti.
- How many hours does it take to get from Boston to Chicago by car?
- Boston'dan Chicago'ya arabayla gitmek kaç saat sürer?
- I'd like to go to Boston with you.
- Seninle Boston'a gitmek istiyorum.
- Why does Tom need to go to Boston?
- Tom'un neden Boston'a gitmesi gerekiyor?
- I think you ought to let Tom and me go to Boston by ourselves.
- Sanırım Tom ve benim kendi başımıza Boston'a gitmemize izin vermelisin.
- Tom spent three days in Boston.
- Tom Boston'da üç gün geçirdi.
- Tom is probably planning on staying in Boston until October.
- Tom muhtemelen, Ekim ayına kadar Boston'da kalmayı planlıyor.
- I want Tom to go back to Boston.
- Tom'un Boston'a dönmesini istiyorum.
- Tom is going to be in Boston for three weeks.
- Tom üç hafta boyunca Boston'da olacak.
- I don't think Tom is back from Boston yet.
- Tom'un Boston'dan henüz döndüğünü sanmıyorum.
- One thing that I didn't like about Boston was the weather.
- Boston'da sevmediğim tek şey hava durumuydu.
- Tom went to Boston, didn't he?
- Tom Boston'a gitti, değil mi?
- Tom is one of the best coaches in Boston.
- Tom Boston'daki en iyi koçlardan biri.
- I've arranged transportation for us back to Boston.
- Boston'a dönmemiz için ulaşım ayarladım.
- I thought the company had sent Tom to Boston.
- Şirketin Tom'u Boston'a gönderdiğini sanıyordum.
- I'm pretty sure that Tom doesn't live in Boston anymore.
- Tom'un artık Boston'da yaşamadığına oldukça eminim.
- I'm from Boston.
- Ben Bostonluyum.
- Tom's first wife was from Boston.
- Tom'un ilk karısı Boston'luydu.
- Tom hasn't been to Boston in ages.
- Tom uzun süre Boston'da bulunmadı.
- Tom did that in Boston last year.
- Tom bunu geçen sene Boston'da yaptı.
- Tom and his family live in Boston.
- Tom ve ailesi Boston'da yaşıyor.
- Tom asked Mary to lend him some money so he could go to Boston.
- Tom, Mary'nin ona biraz para ödünç vermesini istedi, böylece Boston'a gidebildi.
- Please get in touch with me as soon as you arrive in Boston.
- Lütfen Boston'a varır varmaz benimle temasa geç.
- I bought this hat when I was in Boston.
- Boston’dayken bu şapkayı aldım.
- Tom left Boston the next day.
- Tom ertesi gün Boston'dan ayrıldı.
- I doubt Tom will visit Boston.
- Tom'un Boston'u ziyaret edeceğinden şüpheliyim.
- I never wanted to leave Boston, but I had no choice.
- Boston'dan ayrılmayı hiç istemedim ama başka seçeneğim yoktu.
- Tom has returned to Boston.
- Tom Boston'a döndü.
- Why is Tom in Boston?
- Tom neden Boston'da?
- Tom is going to go to Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'a gidecek.
- I doubt Tom will come to Boston this year.
- Tom'un bu yıl Boston'a geleceğinden şüpheliyim.
- Tom planned to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmeyi planlıyordu.
- I first met Tom in Boston.
- Tom'la ilk kez Boston'da tanıştım.
- I heard you were in Boston last week.
- Senin geçen hafta Boston'da olduğunu duydum.
- Tom isn't going to let Mary go to Boston with you.
- Tom, Mary'nin Boston'a seninle gitmesine izin vermeyecektir.
- Tom thought Mary lived in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da yaşadığını sanıyordu.
- How did you end up in Boston?
- Boston'a nasıl geldin?
- We've decided to leave Boston.
- Boston'dan ayrılmaya karar verdik.
- I hope I'll get a chance to see you next time I'm in Boston.
- Umarım bir dahaki sefere Boston'da seninle görüşmek için bir şansım olur.
- Let's not visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmeyelim.
- I plan to be in Boston next summer.
- Ben gelecek yaz Boston'da olmayı planlıyorum.
- Tom told me he'd fly to Boston.
- Tom bana Boston'a uçacağını söyledi.
- Tom and I are in Boston now.
- Tom ve ben şu anda Boston'dayız.
- I think you should go to Boston.
- Sanırım Boston'a gitmelisin.
- I wonder how many Canadians live in Boston.
- Boston'da kaç tane Kanadalının yaşadığını merak ediyorum.
- Tom said Mary has been to Boston before.
- Tom, Mary'nin daha önce Boston'a gittiğini söyledi.
- I thought you wouldn't like Boston.
- Bostonu sevmediğini düşündüm.
- Tom was only in Boston for a couple of weeks.
- Tom sadece birkaç haftalığına Boston'daydı.
- Tom has only a few friends in Boston.
- Tom'un Boston'da sadece birkaç arkadaşı var.
- Tom and I met in Boston.
- Tom ve ben Boston'da tanıştık.
- Tom wants me to go to Boston with Mary.
- Tom Mary ile Boston'a gitmemi istiyor.
- She first met him in Boston.
- Onunla ilk kez Boston'da tanıştı.
- I hear Boston is pretty this time of year.
- Boston'un yılın bu zamanında güzel olduğunu duydum.
- My wife and I are both from Boston.
- Karım ve ben ikimiz de Bostonluyuz.
- Tom said Mary has been to Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'a gittiğini söyledi.
- I'll meet you in Boston.
- Seninle Boston'da buluşuruz.
- I suggest you go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmeni öneririm.
- I intend to stay in Boston.
- Boston'da kalmaya niyetliyim.
- Tom and I often go to Boston.
- Tom'la ve ben sık sık Boston'a gidiyoruz.
- I bought this car in Boston.
- Bu arabayı Boston'da aldım.
- Tom has no idea where Mary is planning to stay in Boston.
- Tom'un Mary'nin Boston'da nerede kalmayı planladığına dair hiçbir fikri yok.
- We've all come to Boston to attend Tom and Mary's wedding.
- Hepimiz Tom ve Mary'nin düğününe katılmak için Boston'a geldik.
- Both of Tom's sisters live in Boston.
- Tom'un iki kız kardeşi de Boston'da yaşıyor.
- Tom is the only one here who's been to Boston.
- Burada Boston'a gelen tek kişi Tom'dur.
- I was going to go to Boston, but I've changed my mind.
- Boston'a gidecektim ama fikrimi değiştirdim.
- Tom can't go to Boston, either.
- Tom da Boston'a gidemez.
- Tom stayed with us in Boston last spring.
- Tom geçen bahar Boston'da bizimle kalmıştı.
- I bought this car in Boston.
- Bu arabayı Boston'dan aldım.
- Tom was my only friend in Boston.
- Tom benim Boston'daki tek arkadaşımdı.
- I was in Boston last summer for three days.
- Geçen yaz üç günlüğüne Boston'daydım.
- Tom told Mary that he was moving to Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'a taşındığını söyledi.
- When did you visit Boston?
- Boston'u ne zaman ziyaret ettin?
- Tom likes both Boston and Chicago.
- Tom hem Boston'u hem de Chicago'yu seviyor.
- What's the population of Boston?
- Boston'un nüfusu ne kadar?
- I visit Boston once a month.
- Boston'u ayda bir ziyaret ederim.
- Tom ought to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmalı.
- I grew up here in Boston.
- Burada, Boston'da büyüdüm.
- Tom went to Boston to attend a conference.
- Tom Boston'a bir konferansa katılmak için gitti.
- I wonder if Tom is in Boston.
- Acaba Tom Boston'da mı?
- What do you want to know about Boston?
- Boston hakkında ne bilmek istersiniz?
- You're supposed to be in Boston, aren't you?
- Boston'da olman gerekiyordu, değil mi?
- Tom wants me to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmemi istiyor.
- Do you think I should go to Boston?
- Boston'a gitmem gerektiğini düşünüyor musun?
- Which platform is the train for Boston?
- Boston treni hangi peronda?
- I'd hoped to see her in Boston.
- Onu Boston'da görmeyi umuyordum.
- I moved to Boston in 2013.
- Boston'a 2013'te taşındım.
- Tom owns a lot of land just outside of Boston.
- Tom'un Boston'un hemen dışında bir sürü arazisi var.
- Tom drove Mary's car to Boston.
- Tom Mary'nin arabasını Boston'a götürdü.
- I think Tom won't go to Boston with Mary.
- Sanırım Tom, Mary ile Boston'a gitmeyecek.
- I think I'm going to go to Boston next summer.
- Sanırım önümüzdeki yaz Boston'a gideceğim.
- Have you ever been to Boston?
- Hiç Boston'a gittin mi?
- Tom hasn't been to Boston since 2013.
- Tom, 2013'ten beri Boston'a gitmedi.
- Tom would've gone to Boston if he could've.
- Tom elinden gelseydi Boston'a giderdi.
- Did you go to Boston that day?
- O gün Boston'a gittin mi?
- I left a lot of good friends in Boston.
- Boston'da bir sürü iyi arkadaş bıraktım.
- I have a store in Boston.
- Boston'da bir mağazam var.
- It was bitterly cold in Boston.
- Boston'da hava acı biçimde soğuktu.
- Tom is moving to Boston next week.
- Tom gelecek hafta Boston'a taşınıyor.
- Tom went to Boston three times last year.
- Tom geçen yıl üç kez Boston'a gitti.
- Is Tom likely to want to go to Boston with you?
- Tom seninle Boston'a gitmek isteyecek gibi mi?
- Tom is now living in Boston with his father.
- Tom şimdi Boston'da babasıyla birlikte yaşıyor.
- Tom and Mary are both from Boston.
- Tom ve Mary her ikisi de Bostonlu.
- Not all of us are from Boston.
- Hepimiz Boston'dan değiliz.
- Tom thinks Mary will be in Boston next weekend.
- Tom, Mary'nin gelecek hafta sonu Boston'da olacağını düşünüyor.
- The last time I saw Tom was in Boston.
- Tom'u en son Boston'da görmüştüm.
- I wish we could stay in Boston longer.
- Keşke Boston'da daha uzun süre kalabilsek.
- Did you know that Tom was living in Boston?
- Tom'un Boston'da yaşadığını biliyor muydun?
- Where do you stay when you're in Boston?
- Boston'da iken nerede kalıyorsunuz?
- If I don't get to Boston for the convention, my boss will fire me.
- Eğer ben kongre için Boston'a gitmezsem patron beni kovar.
- Do you remember the first time you and I went to Boston together?
- Boston'a ilk kez birlikte gittiğimiz zamanı hatırlıyor musun?
- I've lived in Boston before.
- Daha önce Boston'da yaşadım.
- I don't really want to go to Boston.
- Gerçekten Boston'a gitmek istemiyorum.
- Tom spends every weekend in Boston.
- Tom her hafta sonunu Boston'da geçirir.
- I lived in Boston for three years while I was in graduate school.
- Yüksek okuldayken üç yıl Boston'da yaşadım.
- I'd rather live in Boston.
- Boston'da yaşamayı tercih ederim.
- Tom and Mary said they want to go to Boston with us.
- Tom ve Mary, bizimle Boston'a gitmek istediklerini söylediler.
- Tom settled in Boston.
- Tom Boston'a yerleşti.
- I wish I could go back to Boston.
- Keşke Boston'a geri gidebilsem.
- Tom came to Boston soon after graduating from high school.
- Tom liseden mezun olduktan hemen sonra Boston'a geldi.
- You would've loved Boston.
- Boston'u severdin.
- I didn't know that Tom used to live in Boston.
- Tom'un eskiden Boston'da yaşadığını bilmiyordum.
- Are you planning on going to Boston with Tom next weekend?
- Önümüzdeki hafta sonu Tom ile Boston'a gitmeyi planlıyor musun?
- We met in Boston through a mutual friend.
- Boston'da ortak bir arkadaşımız sayesinde tanıştık.
- I own a house in Boston.
- Boston'da bir ev sahibiyim.
- Why should I stay in Boston?
- Neden Boston'da kalmalıyım?
- Maybe we should go to Boston next summer.
- Belki de gelecek yaz Boston'a gitmeliyiz.
- We raised our children in Boston.
- Çocuklarımızı Boston'da büyüttük.
- I grew up in Boston.
- Boston'da büyüdüm.
- Tom missed the opportunity to go to Boston with Mary.
- Tom, Mary ile Boston'a gitme fırsatını kaçırdı.
- I'll be in Boston till Monday evening.
- Pazartesi akşamına kadar Boston'da olacağım.
- I would've gone to Boston if I could've.
- Elimden gelseydi Boston'a giderdim.
- Boston is a mecca for lobster lovers.
- Boston, ıstakoz sevenlerin uğrak yeridir.
- I've never been in this part of Boston before.
- Daha önce Boston'un bu bölümünde hiç bulunmadım.
- Tom claims that he was born in Boston.
- Tom, Boston'da doğduğunu iddia ediyor.
- The reason that Tom isn't here is because he had to go to Boston for a funeral.
- Tom'un burada olmamasının sebebi, bir cenaze töreni için Boston'a gitmek zorunda olmasıydı.
- Aren't you from Boston as well?
- Sen de Bostonlu değil misin?
- Tom lived in Boston for three years before moving back to Chicago.
- Tom Chicago'ya geri dönmeden önce Boston'da üç yıl yaşadı.
- I told you Tom wanted to go to Boston.
- Tom'un Boston'a gitmek istediğini sana söyledim.
- Would you be interested in going to Boston with us?
- Bizimle Boston'a gitmek ister misin?
- We've lived in Boston for a long time.
- Boston'da uzun süredir yaşıyoruz.
- Tom may already have left for Boston.
- Tom çoktan Boston'a gitmiş olabilir.
- I never want to drive in Boston again.
- Bir daha asla Boston'da araba sürmek istemiyorum.
- I'm going to Boston on Monday.
- Pazartesi günü Boston'a gitmiyorum.
- Tom plans to spend a few days in Boston.
- Tom Boston'da birkaç gün geçirmeyi planlıyor.
- Tom went to Boston to buy a painting.
- Tom bir tablo satın almak için Boston'a gitti.
- Tom knows a lot about Boston.
- Tom Boston hakkında çok şey biliyor.
- Tom wanted Mary to come to Boston.
- Tom Mary'nin Boston'a gelmesini istedi.
- I need to go to Boston next week.
- Gelecek hafta Boston'a gitmem gerek.
- I may go to Boston tomorrow.
- Yarın Boston'a gidebilirim.
- I came to Boston three years ago.
- Boston'a üç yıl önce geldim.
- Tom ought to spend the summer in Boston.
- Tom'un yaz mevsimini Boston'da geçirmesi gerekiyor.
- I hope we can go to Boston next summer.
- Umarım önümüzdeki yaz Boston'a gidebiliriz.
- Tom and Mary meet in downtown Boston once a month.
- Tom ve Mary ayda bir kez Boston şehir merkezinde buluşurlar.
- Tom's parents sent him to Boston because he kept getting into trouble in Chicago.
- Ebeveynleri Tom'u Şikago'da devamlı başını derde soktuğu için Boston'a gönderdi.
- I'll definitely stay in Boston for a few days.
- Kesinlikle birkaç gün Boston'da kalacağım.
- Did Tom say he stayed in Boston?
- Tom Boston'da kalacağını söyledi mi?
- It'll be dark by the time we get to Boston.
- Boston'a vardığımızda hava kararmış olacak.
- Tom wasn't born in Boston.
- Tom, Boston'da doğmadı.
- Tom has been to Boston only once.
- Tom sadece bir kez Boston'da bulundu.
- It'll be dark by the time we get to Boston.
- Biz Boston'a varmadan önce karanlık olacak.
- Tom couldn't decide exactly when he should go to Boston.
- Tom ne zaman Boston'a gitmesi gerektiğine karar veremedi.
- Tom is going to rent a car and drive to Boston.
- Tom bir araba kiralayacak ve Boston'a gidecek.
- I convinced Tom that he should go to Boston with Mary.
- Tom'u Mary ile Boston'a gitmesi için ikna ettim.
- Tom is considering visiting his uncle in Boston.
- Tom, Boston'daki amcasını ziyaret etmeyi düşünüyor.
- What's there to see in Boston?
- Boston'da görülecek ne var?
- Tom and Mary are both in Boston, aren't they?
- Tom ve Mary Boston'da, değil mi?
- Tom's first wife was from Boston.
- Tom'un ilk karısı Bostonlu.
- Tom claimed he walked from Boston to Chicago.
- Tom, Boston'dan Chicago'ya yürüdüğünü iddia etti.
- I don't have Tom's address in Boston, but I have his phone number.
- Tom'un Boston'daki adresi bende yok ama telefon numarası var.
- I've been living in Boston since I was thirteen.
- On üç yaşından beri Boston'da yaşıyorum.
- I'll stay in Boston until October 20th.
- 20 Ekim'e kadar Boston'da kalacağım.
- Tom is currently studying in Boston.
- Tom şu anda Boston'da okuyor.
- It's foggy now in Boston.
- Boston'da hava şimdi sisli.
- Tom is one of Boston's most successful lawyers.
- Ton Boston'un en başarılı avukatlarından biridir.
- It snowed in Boston.
- Boston'a kar yağdı.
- Tom still has to go to Boston.
- Tom hâlâ Boston'a gitmek zorunda.
- Whenever Tom is in Boston, he stops by.
- Tom ne zaman Boston'a gitse uğrar.
- Tom doesn't want to go to Boston with us.
- Tom bizimle Boston'a gitmek istemiyor.
- I enjoyed my time in Boston.
- Boston'da zamanımın tadını çıkardım.
- I'm glad that Tom is in Boston with us.
- Tom'un Boston'da bizimle olmasından memnunum.
- Tom moved to Boston last month.
- Tom geçen ay Boston'a taşındı.
- Both of us will be in Boston for a while.
- İkimiz de bir süre Boston'da olacağız.
- I was penniless when I arrived in Boston.
- Boston'a geldiğimde beş parasızdım.
- Tom goes to Boston every once in a while.
- Tom arada bir Boston'a gider.
- Do you want me to go to Boston?
- Boston'a gitmemi istiyor musun?
- Why isn't Tom going to Boston with us?
- Neden Tom bizimle Boston'a gitmiyor?
- Tom was glad he didn't have to live in Boston for more than a year.
- Tom, Boston'da bir yıldan fazla yaşamak zorunda kalmayacağı için mutluydu.
- Tom returned from Boston yesterday.
- Tom dün Boston'dan döndü.
- Tom won't be coming to Boston this summer.
- Tom bu yaz Boston'a gelmeyecek.
- Tom told me he bought a house in Boston.
- Tom bana Boston'da bir ev aldığını söyledi.
- This is the first time that we've given a concert in Boston.
- Boston'da ilk kez bir konser veriyoruz.
- Tom never really wanted to live in Boston.
- Tom gerçekten Boston'da hiç yaşamak istemedi.
- Tom wasn't supposed to go to Boston with Mary.
- Tom'un Mary ile Boston'a gitmemesi gerekiyordu.
- I'm going to visit Tom in Boston.
- Tom'u Boston'da ziyaret edeceğim.
- It's good to be back in Boston.
- Boston'a dönmek güzel.
- When Tom was in kindergarten, he lived in Boston.
- Tom anaokulundayken Boston'da yaşıyordu.
- I hope Tom comes to Boston.
- Umarım Tom Boston'a gelir.
- Tom used to often go to Boston.
- Tom eskiden sık sık Boston'a giderdi.
- Our life is here in Boston.
- Hayatımız burada Boston'da.
- I have some relatives in Boston.
- Boston'da bazı akrabalarım var.
- Tom has been unavoidably detained in Boston.
- Tom elinde olmayan sebeplerle Boston'da tutuklandı.
- I've lived in Boston since 2013.
- 2013'ten beri Boston'da yaşıyorum.
- Tom went to Boston by car.
- Tom arabayla Boston'a gitti.
- Both Tom and Mary have never been to Boston.
- Tom da Mary de Mary Boston'a hiç gitmediler.
- Are you still working in Boston?
- Hâlâ Boston'da mı çalışıyorsun?
- Tom had to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmak zorunda kaldı.
- Tom was born here in Boston.
- Tom Boston'da burada doğdu.
- Tom thought Mary was from Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'lu olduğunu düşünüyordu.
- I'm a native of Boston.
- Ben Boston'un bir yerlisiyim.
- Why should Tom go to Boston?
- Tom neden Boston'a gitmeli?
- Our album was recorded primarily in Boston.
- Albümümüz öncelikle Boston'da kaydedildi.
- I'm willing to go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmeye istekliyim.
- I want you to return to Boston.
- Boston'a dönmeni istiyorum.
- Tom told me it would be easy to persuade Mary to go to Boston with us.
- Tom bana Mary'yi bizimle Boston'a gelmeye ikna etmenin kolay olacağını söyledi.
- I hope you had a good time in Boston.
- Umarım Boston'da iyi vakit geçirmişsinizdir.
- Tom wanted to stay in Boston for a few more days, but he had to get back to Chicago.
- Tom Boston'da birkaç gün daha kalmak istedi ama Chicago'ya dönmesi gerekiyordu.
- Tom is from a rich Boston family.
- Tom Bostonlu zengin bir aileden geliyor.
- I really want to go to Boston with you.
- Seninle Boston'a gitmeyi gerçekten istiyorum.
- Tom didn't tell Mary why he didn't want her to go to Boston with him.
- Tom, Mary'ye neden onunla Boston'a gitmesini istemediğini söylemedi.
- Are there many Chinese restaurants in Boston?
- Boston'da çok Çin restoranı var mı?
- Tom is going to be back from Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'dan dönecek.
- I'll visit Tom in Boston.
- Tom'u Boston'da ziyaret edeceğim.
- I had to take a bus from Boston.
- Boston'dan otobüse binmek zorunda kaldım.
- Tom didn't come with us to Boston.
- Tom bizimle Boston'a gelmedi.
- I'd hoped to see him in Boston.
- Onu Boston'da görmeyi umuyordum.
- Didn't you know that Tom was going to Boston?
- Tom'un Boston'a gideceğini bilmiyor muydun?
- I'd never stay in Boston with Tom.
- Tom'la Boston'da asla kalmam.
- How many years has Tom lived in Boston?
- Tom Boston'da kaç yıl yaşadı?
- Why doesn't Tom want to go to Boston?
- Tom neden Boston'a gitmek istemiyor?
- We should be in Boston with Tom.
- Tom ile Boston'da olmalıyız.
- I wanted Tom to go to Boston with me.
- Tom'un benimle Boston'a gelmesini istedim.
- I lived in the suburbs of Boston.
- Boston'un banliyölerinde yaşıyordum.
- Tom doesn't want Mary to move to Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'a taşınmasını istemiyor.
- I have an aunt who lives in Boston.
- Boston'da yaşayan bir teyzem var.
- I'll go to Boston next week to visit Tom.
- Tom'u ziyaret etmek için önümüzdeki hafta Boston'a gideceğim.
- Tom said that Mary was living in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da yaşadığını söyledi.
- It took me three hours to drive to Boston.
- Boston'a gitmek üç saatimi aldı.
- That's why I need to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istememin nedeni bu.
- Tom has moved to Boston.
- Tom Boston'a taşındı.
- Tom has some family in Boston.
- Tom'un Boston'da bir ailesi var.
- I think I'll go back to Boston next week.
- Sanırım önümüzdeki hafta Boston'a geri döneceğim.
- I came to Boston to look for work.
- Boston'a iş bakmak için gelmiştim.
- Tom transferred in from Boston.
- Tom Boston'dan transfer oldu.
- I have to say I felt very safe in Boston.
- Kendimi Boston'da çok güvende hissettiğimi söylemek zorundayım.
- I just moved from Boston and I'm still sleeping on my uncle's couch.
- Boston'dan yeni taşındım ve hala amcamın kanepesinde yatıyorum.
- Tom might be lonely in Boston.
- Tom Boston'da yalnız olabilir.
- We should be able to find what we're looking for in Boston.
- Boston'da aradığımız şeyi bulabilmeliyiz.
- I don't live in Boston anymore.
- Artık Boston'da yaşamıyorum.
- Tom said that he had never planned on living in Boston for so long.
- Tom Boston'da çok uzun süre kalmayı planlamadığını söyledi.
- Tom is going to Boston to see Mary.
- Tom Mary'yi görmek için Boston'a gidiyor.
- I walked all the way to Boston.
- Boston'a kadar bütün yolu yürüdüm.
- I lived in Boston for thirty years.
- Otuz yıl Boston'da yaşadım.
- Tom and Mary spent time together in Boston.
- Tom ve Mary Boston'da beraber vakit geçirdi.
- Tom wants to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmak istiyor.
- I'm taking my daughter to Boston with me.
- Kızımı benimle birlikte Boston'a götürüyorum.
- How did you learn that Tom wasn't living in Boston?
- Tom'un Boston'da yaşamadığını nasıl öğrendiniz?
- Was Tom in Boston last week?
- Tom geçen hafta Boston'da mıydı?
- My family just moved here from Boston.
- Ailem Boston'dan buraya henüz taşındı.
- Tom grew up near Boston.
- Tom Boston yakınlarında büyüdü.
- I thought I'd check out what's happening in Boston.
- Boston'da ne olduğunu gözden geçireceğimi düşünüyordum.
- Aren't you going to come to Boston?
- Boston'a gelmeyecek misin?
- Tom doesn't know anyone in Boston.
- Tom Boston'da kimseyi tanımıyor.
- Tom came to Boston when he was thirteen.
- Tom on üç yaşındayken Boston'a geldi.
- Tom was going to be transferred to Boston, but they decided to fire him instead.
- Tom Boston'a transfer edilecekti fakat onun yerine onu kovmaya karar verdiler.
- Neither Tom nor Mary has been to Boston.
- Ne Tom ne de Mary Boston'a gitti.
- Tom suggested that I go to Boston with him.
- Tom onunla Boston'a gitmemi önerdi.
- Tom probably won't go to Boston with us.
- Tom muhtemelen bizimle Boston'a gitmeyecek.
- They miss Boston.
- Onlar Boston'u özlüyor.
- It took us over three hours to get to Boston.
- Boston'a varmamız üç saatten fazla sürdü.
- Tom was in Boston last week on a business trip.
- Tom geçen hafta bir iş gezisi için Boston'daydı.
- Tom had lunch with Mary in Boston last week.
- Tom geçen hafta Mary ile Boston'da öğle yemeği yedi.
- Tom goes to Boston every summer.
- Tom her yaz Boston'a gider.
- I moved to Boston three years ago.
- Üç yıl önce Boston'a taşındım.
- Do Tom and I need to stay in Boston, too?
- Tom ve benim de Boston'da kalmamız gerekiyor mu?
- I'd love to go back to Boston.
- Ben Boston'a geri gitmek isterim.
- Who will you be going to Boston with?
- Boston'a kiminle gideceksin?
- I think I'll take Tom to Boston with me.
- Sanırım Tom'u benimle birlikte Boston'a götüreceğim.
- I wish I didn't have to go to Boston next week.
- Keşke gelecek hafta Boston'a gitmek zorunda olmasaydım.
- Why didn't you go to Boston?
- Sen neden Boston'a gitmedin?
- Didn't you know Tom had a house in Boston?
- Tom'un Boston'da bir evi olduğunu bilmiyor muydun?
- Are you saying Tom isn't from Boston?
- Tom'un Bostonlu olmadığını mı söylüyorsun?
- Do you come to Boston often?
- Boston'a sık geliyor musun?
- Tom and Mary had their first child in Boston.
- Tom ve Mary ilk çocuklarını Boston'da doğurdular.
- Tom went to Boston to study music.
- Tom müzik eğitimi almak için Boston'a gitti.
- I'm going to Boston on Monday.
- Pazartesi Boston'a gidiyorum.
- Have you spent a lot of time in Boston?
- Boston'da çok zaman geçirdiniz mi?
- My dad won't let my sister go to Boston.
- Babam kız kardeşimin Boston'a gitmesine izin vermeyecek.
- It's my third day in Boston.
- Boston'da üçüncü günüm.
- It was the first radio station in Boston.
- Boston'daki ilk radyo istasyonuydu.
- I'll be in Boston soon.
- Yakında Boston'da olacağım.
- Do you ever see Tom when you're in Boston?
- Boston'dayken Tom'u hiç gördün mü?
- They're in Boston.
- Boston'dalar.
- I have an aunt and uncle in Boston.
- Boston'da bir teyzem ve amcam var.
- My brother who lives in Boston is a carpenter.
- Boston'da oturan erkek kardeşim bir marangozdur.
- Tom hadn't planned on going back to Boston so soon.
- Tom Boston'a bu kadar erken dönmeyi planlamamıştı.
- The two of them have been in Boston for over three years.
- İkisi üç yılı aşkın süredir Boston'da.
- Do you think you'll be in Boston all summer?
- Bütün yaz Boston'da kalacağını mı sanıyorsun?
- We were together in Boston.
- Biz Boston'da birlikteydik.
- Are you really planning to go to Boston with Tom?
- Gerçekten Tom ile Boston'a gitmeyi mi planlıyorsun?
- How long will it take you to get to Boston?
- Boston'a gitmek ne kadar zamanını alacak?
- There's really no reason for you to come to Boston.
- Boston'a gelmen için sahiden hiçbir neden yok.
- I should've stayed in Boston.
- Boston'da kalmalıydım.
- I did the same thing in Boston.
- Boston'da ben de aynısını yaptım.
- Tom robbed a bank in Boston last week.
- Tom, geçen hafta Boston'da bir banka soydu.
- Tom thought that Mary wouldn't like Boston.
- Tom Mary'nin Boston'u sevmediğini düşündü.
- Tom said he would be going to Boston on business next month.
- Tom gelecek ay iş için Boston'a gideceğini söyledi.
- I'd rather not spend much time in Boston.
- Boston'da fazla zaman harcamamayı tercih ederim.
- What did you do in Boston?
- Boston'da ne yaptın?
- My plan is to go to Boston next summer.
- Planım önümüzdeki yaz Boston'a gitmek.
- Tom didn't think Mary would go to Boston by herself.
- Tom, Mary'nin Boston'a tek başına gideceğini sanmıyordu.
- Is it true that Tom lived in Boston for three years?
- Tom'un Boston'da üç yıl yaşadığı doğru mu?
- Tom and Mary bought a house in Boston last year.
- Tom ve Mary geçen yıl Boston'da bir ev satın aldılar.
- We were in Boston all weekend.
- Tüm hafta sonu Boston'daydık.
- Tom thought Mary was from Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'dan geldiğini sanıyordu.
- Tom died Monday in Boston.
- Tom pazartesi günü Boston'da öldü.
- You might run into Tom in Boston.
- Boston’da Tom’a rastlayabilirsin.
- Tom isn't the only one I know in Boston.
- Tom Boston'da tanıdığım tek kişi değil.
- I wanted to stay in Boston a couple of extra days.
- Ekstra birkaç gün Boston'da kalmak istiyordum.
- People are a bit friendlier in Boston.
- Boston'da insanlar biraz daha arkadaş canlısı.
- Are you sure you can't buy one of those in Boston?
- Boston'da bunlardan alamayacağına emin misin?
- Tom sometimes comes to Boston.
- Tom bazen Boston'a gelir.
- I haven't been in Boston long.
- Ben de uzun zamandır Boston'da değilim.
- Tom went from Boston to Chicago by plane.
- Tom uçakla Boston'dan Chicago'ya gitti.
- I met Tom in Boston last year.
- Tom'la geçen yıl Boston'da tanıştım.
- Tom wished he hadn't promised Mary he'd go to Boston with her.
- Tom, Mary'ye onunla Boston'a gideceğine dair söz vermemiş olmayı diledi.
- Do you have a map of Boston?
- Boston haritanız var mı?
- I really want to go to Boston again.
- Boston'a tekrar gitmeyi çok istiyorum.
- I told him I wanted to go to Boston.
- Ona Boston'a gitmek istediğimi söyledim.
- Are your grandchildren here in Boston?
- Torunların Boston'da burada mı?
- I can tell you that if I were in Tom's place, I wouldn't go to Boston.
- Tom'un yerinde olsaydım Boston'a gitmeyeceğimi söyleyebilirim.
- Why did Tom have to go to Boston?
- Tom neden Boston'a gitmek zorunda kaldı?
- I didn't say I used to live in Boston.
- Boston'da yaşadığımı söylemedim.
- I know you'll enjoy Boston.
- Boston'u seveceğini biliyorum.
- It's been almost three weeks since I got back to Boston.
- Boston'a döneli neredeyse üç hafta oldu.
- I don't want to drive to Boston by myself.
- Boston'a tek başıma araba sürmek istemiyorum.
- Tom and I have both been to Boston.
- Tom ve ben ikimiz de Boston'a gittik.
- I was in Boston recently.
- Geçenlerde Boston'daydım.
- Tom is also from Boston.
- Tom da Bostonlu.
- Do I really have to go to Boston with Tom?
- Gerçekten Tom'la Boston'a gitmek zorunda mıyım?
- That's why you came back from Boston, right?
- Boston'dan geri gelmenin nedeni bu, değil mi?
- I'm going back home to Boston.
- Evime, Boston'a dönüyorum.
- Tom told Mary that he wanted to go to Boston with her.
- Tom, Mary'ye onunla Boston'a gitmek istediğini söyledi.
- I'm thinking of going to Boston next month.
- Gelecek ay Boston'a gitmeyi düşünüyorum.
- Tom didn't want to work in Boston.
- Tom Boston'da çalışmak istemedi.
- Tom never lived in Boston.
- Tom hiç Boston'da yaşamadı.
- How long has Tom been in Boston?
- Tom ne kadar zamandır Boston'da?
- Both Tom and Mary plan to go to Boston with us next weekend.
- Hem Tom hem de Mary gelecek hafta sonu bizimle Boston'a gitmeyi planlıyor.
- I'm in Boston now.
- Şimdi Boston'dayım.
- I'm now in Boston.
- Ben şimdi Boston'dayım.
- I want you to drive to Boston.
- Boston'a gitmeni istiyorum.
- What will Tom be doing in Boston?
- Tom Boston'da ne yapacak?
- You'll have to go to Boston next year.
- Seneye Boston'a gitmek zorunda kalacaksın.
- Tom told Mary that he'd go to Boston in October.
- Tom Mary'ye Ekim ayında Boston'a gideceğini söyledi.
- He lives in Boston.
- Boston'da yaşıyor.
- Tom went to Boston once.
- Tom bir kere Boston'a gitmişti.
- I want to move back to Boston.
- Boston'a geri taşınmak istiyorum.
- Tom went from Boston to Chicago by plane.
- Tom Boston'dan Chicago'ya uçakla gitti.
- How did you convince Tom to go to Boston with you?
- Tom'u seninle Boston'a gelmeye nasıl ikna ettin?
- I had no idea you were planning on going to Boston.
- Boston'a gitmeyi planladığını bilmiyordum.
- Tom has friends in Boston.
- Tom'un Boston'da arkadaşları var.
- Wasn't Tom in Boston with you?
- Tom seninle Boston'da değil miydi?
- I want to know if you're planning on going to Boston with us next weekend.
- Gelecek hafta sonu bizimle Boston'a gelip gelmeyeceğini bilmek istiyorum.
- Tom denied having ever been in Boston.
- Tom Boston'da olduğunu inkar etti.
- Which city is larger, Boston or Chicago?
- Hangi şehir daha büyük, Boston mu Chicago mu?
- When will we get to Boston?
- Boston'a ne zaman varacağız?
- If you want to stay at my place when you're in Boston, that's OK.
- Boston'a gittiğinde bende kalmak istersen, sorun değil.
- Tom wanted to know what Mary was doing in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da ne yaptığını bilmek istedi.
- I think Tom is back from Boston.
- Sanırım Tom Boston'dan döndü.
- Boston is one of the cities I visited last year.
- Boston geçen yıl ziyaret ettiğim şehirlerden biridir.
- I suspect Tom is in Boston now.
- Tom'un şu anda Boston'da olduğundan şüpheleniyorum.
- Has Tom ever been to Boston?
- Tom hiç Boston'a gitti mi?
- Tom really wanted to go to Boston with Mary.
- Tom gerçekten Mary ile Boston'a gitmek istiyordu.
- I know Tom will come to Boston.
- Tom'un Boston'a geleceğini biliyorum.
- Tom has already arrived in Boston.
- Tom Boston'a varmış bile.
- Boston is the largest city I've ever visited.
- Boston şimdiye kadar ziyaret ettiğim en büyük şehirdir.
- Tom plans to go visit Mary in Boston one of these days.
- Tom bugünlerde Boston'da Mary'yi ziyaret etmeyi planlıyor.
- I plan to come to Boston soon.
- Boston'a yakında gelmeyi düşünüyorum.
- I left Boston a long time ago.
- Boston'dan uzun zaman önce ayrıldım.
- Whether or not Tom gets the job in Boston is still very much up in the air.
- Tom'un Boston'daki işi alıp almayacağına hala karar verilmedi.
- You may have to go to Boston next week.
- Gelecek hafta Boston'a gitmen gerekebilir.
- Tom didn't live in Boston last year.
- Tom geçen yıl Boston'da yaşamıyordu.
- I lived in Boston when I was young.
- Gençken Boston'da yaşadım.
- That's why we moved back to Boston.
- Bu yüzden Boston'a geri taşındık.
- Does Tom like Boston?
- Tom Boston'ı seviyor mu?
- I went to Boston by myself.
- Ben tek başıma Boston'a gittim.
- I won't be moving to Boston.
- Boston'a taşınmayacağım.
- I'll call you when I get to Boston.
- Boston'a vardığımda seni arayacağım.
- I have to be in Boston by Monday.
- Pazartesiye kadar Boston'da olmalıyım.
- Tom stayed in Boston last year.
- Tom geçen sene Boston'da kaldı.
- Tom has many friends living in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşayan birçok arkadaşı var.
- Tom will be leaving Boston next month.
- Tom gelecek ay Boston'dan ayrılacak.
- How often do you go to Boston?
- Ne kadar sıklıkla Boston'a gidersin?
- Tell Tom when you're going to be in Boston.
- Tom'a Boston'a ne zaman gideceğini söyle.
- I did know that Tom used to live in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşadığını biliyordum.
- I don't come to Boston very often anymore.
- Artık Boston'a çok sık gelmiyorum.
- Tom wanted to go to Boston with Mary.
- Tom, Mary ile Boston'a gitmek istiyordu.
- Why do you think Tom doesn't like Boston?
- Neden Tom'un Boston'u sevmediğini düşünüyorsun?
- Tom couldn't decide exactly when he should go to Boston.
- Tom Boston'a tam olarak ne zaman gideceğine karar veremedi.
- Tom and Mary told me they want to go to Boston.
- Tom ve Mary bana Boston'a gitmek istediklerini söylediler.
- Everyone thought that Tom was from Boston.
- Herkes Tom'un Bostonlu olduğunu düşündü.
- Tom told me he didn't want to go to Boston.
- Tom bana Boston'a gitmek istemediğini söyledi.
- Tom says he wants to go to Boston.
- Tom, Boston'a gitmek istediğini söylüyor.
- Tom didn't want to live in Boston.
- Tom, Boston'da yaşamak istemiyordu.
- Tom decided to go to Boston by himself.
- Tom, Boston'a kendi başına gitmeye karar verdi.
- It's been three years since Tom left Boston.
- Tom Boston'dan ayrılalı üç yıl oldu.
- I don't think Tom is going to Boston.
- Tom'un Boston'a gideceğini sanmıyorum.
- Do you still work in Boston?
- Hala Boston'da çalışıyor musun?
- I wonder whether or not Tom went to Boston.
- Tom'un Boston'a gidip gitmediğini merak ediyorum.
- Tom went to Boston just last week.
- Tom geçen hafta Boston'a gitti.
- Tom apparently hasn't yet told Mary that he won't be going to Boston with her.
- Tom, görünüşe bakılırsa Mary'ye onunla Boston'a gitmeyeceğini henüz söylememiş.
- I still think we should've gone to Boston with Tom.
- Hâlâ Boston'a Tom'la birlikte gitmemiz gerektiğini düşünüyorum.
- Tom is staying in Boston, isn't he?
- Tom Boston'da kalıyor, değil mi?
- I don't know who Tom will go to Boston with.
- Tom'un Boston'a kiminle gideceğini bilmiyorum.
- Tom is the one who showed Mary around Boston.
- Mary'ye Boston'u gezdiren Tom'du.
- Tom hasn't been to Boston.
- Tom Boston'da bulunmadı.
- Tom had to go to Boston by himself.
- Tom kendi başına Boston'a gitmek zorunda kaldı.
- I think Tom will do that in Boston next week.
- Sanırım Tom bunu önümüzdeki hafta Boston'da yapacak.
- I'm unlikely to go to Boston next weekend.
- Önümüzdeki hafta sonu Boston'a gitmem pek muhtemel değil.
- We were supposed to leave that in Boston.
- Bizim onu Boston'da bırakmamız gerekiyordu.
- I thought you'd want to go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmek isteyeceğini düşünmüştüm.
- I saw Tom in Boston last month.
- Tom'u geçen ay Boston'da gördüm.
- We both work in Boston.
- İkimiz de Boston'da çalışıyoruz.
- I hear Boston is nice this time of year.
- Boston'un yılın bu zamanı güzel olduğunu duydum.
- Tom can't go to Boston with me.
- Tom benimle Boston'a gelemez.
- Tom came to Boston looking for work.
- Tom Boston'a iş aramak için geldi.
- Have you ever been to Boston in the spring?
- Hiç baharda Boston'a gittin mi?
- Has Tom been to Boston recently?
- Tom yakın zamanda Boston'a gitti mi?
- It's already been three months since I moved to Boston.
- Boston'a taşındığımdan beri üç ay geçti.
- Tom said he'd be in Boston next week.
- Tom gelecek hafta Boston'da olacağını söyledi.
- Tom is unlikely to want to go to Boston with us.
- Tom muhtemelen bizimle Boston'a gitmek istemiyor.
- Do you have friends in Boston?
- Boston'da arkadaşların var mı?
- I didn't know you didn't live in Boston anymore.
- Artık Boston'da yaşamadığını bilmiyordum.
- I, too, have been to Boston.
- Ben de Boston'a gitmiştim.
- Tom lives with his wife in Boston.
- Tom eşiyle Boston'da oturuyor.
- Tom and I first met in Boston.
- Tom ve ben ilk kez Boston'da karşılaştık.
- Tom still comes to Boston every Christmas.
- Tom hâlâ her Noel'de Boston'a geliyor.
- Tom works at a computer company in Boston.
- Tom Boston'da bir bilgisayar şirketinde çalışıyor.
- Tom arranged for his family to visit Boston.
- Tom ailesinin Boston'u ziyaret etmesini ayarladı.
- Tom doesn't live in Boston yet.
- Tom henüz Boston'da yaşamıyor.
- I think Tom has been to Boston at least once.
- Sanırım Tom en az bir kez Boston'a gitti.
- I went to grade school in Boston.
- Boston'daki ilk öğretim okuluna gittim.
- We have many friends to visit in Boston.
- Boston'da ziyaret edecek birçok arkadaşımız var.
- There's a possibility Tom is in Boston.
- Tom bir ihtimal Boston'da olabilir.
- Tom left Mary in Boston.
- Tom, Mary'i Boston'da bıraktı.
- Tom advised Mary not to go to Boston with John.
- Tom, Mary'ye John ile Boston'a gitmemesini tavsiye etti.
- Wouldn't you rather be in Boston?
- Boston'da olmayı tercih etmez misin?
- Boston has a subway.
- Boston'da metro var.
- Why did you have to stay in Boston for so long?
- Neden Boston'da bu kadar uzun süre kalmak zorunda kaldınız?
- Nobody knows me in Boston.
- Boston'da hiç kimse beni tanımıyor.
- It sounds like Tom is going to Boston.
- Görünüşe göre Tom Boston'a gidiyor.
- I went to Boston in the summer.
- Yazın Boston'a gittim.
- Tom will do that in Boston next year.
- Tom bunu gelecek yıl Boston'da yapacak.
- You're the only one I'd consider going to Boston with.
- Sen Boston'a birlikte gitmeyi düşündüğüm tek kişisin.
- If I'd known Tom was in Boston, I'd have tried to visit him.
- Tom'un Boston'da olduğunu bilseydim onu ziyaret ederdim.
- I've always lived in Boston.
- Ben hep Boston'da yaşadım.
- He misses Boston.
- O, Boston'u özlüyor.
- I'd stay in Boston if I were you.
- Yerinizde olsam Boston'da kalırdım.
- Tom hoped to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmeyi umuyordu.
- Tom took Mary to Boston for a week.
- Tom, Mary'yi bir hafta için Boston'a götürdü.
- Why did you let Tom go to Boston by himself?
- Tom'un Boston'a tek başına gitmesine neden izin verdin?
- Apparently, Tom is going to a university in Boston.
- Görünüşe göre, Tom Boston'daki bir üniversiteye gidiyor.
- Tom suggested that I go to Boston with Mary.
- Tom, Mary ile Boston'a gitmemi önerdi.
- Tom is going to come to Boston this summer.
- Tom bu yaz Boston'a gelecek.
- Tom said he's only been to Boston three times.
- Tom Boston'a sadece üç kez gittiğini söyledi.
- Tom lived in Boston until he was thirty.
- Tom otuz yaşına kadar Boston'da yaşadı.
- I come from Boston.
- Bostonluyum.
- I really do love Boston.
- Boston'ı gerçekten seviyorum.
- Tom invited Mary to Boston for the weekend.
- Tom, Mary'yi hafta sonu için Boston'a davet etti.
- Tom is going to visit Mary in Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'da ziyaret edecek.
- Tom didn't know who Mary was planning to see in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'u görmeyi planladığını bilmiyordu.
- I've promised to go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gideceğime söz verdim.
- I'll stay in Boston until October 20th.
- Ekim'in 20'sine kadar Boston'da kalacağım.
- Tom is the first person I met when I came to Boston.
- Boston'a geldiğimde tanıştığım ilk kişi Tom'du.
- Tom was the only one who didn't know Mary had moved to Boston.
- Mary'nin Boston'a taşındığını bilmeyen tek kişi Tom'du.
- Tom lived in Boston for a short time.
- Tom kısa bir zaman boyunca Boston'da yaşadı.
- Tom tried to convince Mary to stay in Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'da kalmaya ikna etmeye çalıştı.
- I must be in Boston on Monday.
- Pazartesi Boston'da olmalıyım.
- Do you know who the mayor of Boston is?
- Boston belediye başkanının kim olduğunu biliyor musun?
- I didn't know when Tom had come to Boston.
- Tom'un Boston'a ne zaman geldiğini bilmiyordum.
- Tom wanted to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmek istedi.
- I assume you still live in Boston.
- Hâlâ Boston'da yaşadığını varsayıyorum.
- I haven't been in Boston long.
- Boston'da fazla durmadım.
- I have to be in Boston next Monday to attend an important meeting.
- Önümüzdeki pazartesi önemli bir toplantıya katılmak için Boston'da olmak zorundayım.
- I think Tom is in Boston.
- Sanırım Tom Boston'da.
- I think I'll go to Boston next summer.
- Sanırım önümüzdeki yaz Boston'a gideceğim.
- Our main branch is in Boston.
- Bizim merkez şubemiz Boston'da.
- I've never been to Boston, but I plan to go there this summer.
- Boston'a hiç gitmedim ama bu yaz gitmeyi planlıyorum.
- Tom is from Boston and so is Mary.
- Tom Bostonlu ve Mary de öyle.
- Tom is in Boston on business.
- Tom iş için Boston'da.
- Tom told Mary he was on his way to Boston.
- Tom Mary'ye Boston'a gittiğini söyledi.
- Much has changed in Boston since then.
- O zamandan beri Boston'da çok şey değişti.
- Tom bought this truck in Boston.
- Tom bu kamyonu Boston'dan aldı.
- Tom thought you were in Boston.
- Tom senin Boston'da olduğunu sanıyordu.
- I once went to Boston with them.
- Bir keresinde onlarla Boston'a gitmiştim.
- I'm pretty sure Tom is happy in Boston.
- Tom'un Boston'da mutlu olduğuna eminim.
- Come and stay with us in Boston.
- Gel ve Boston'da bizimle kal.
- What's the cheapest way to get to Boston?
- Boston'a en ucuz nasıl gidilir?
- Tom was supposed to go to Boston on Monday.
- Tom'un pazartesi günü Boston'a gitmesi gerekiyordu.
- Tom and Mary apparently both lived in Boston.
- Görünüşe göre Tom ve Mary'nin ikisi de Boston'da yaşadılar.
- I invited Tom to Boston.
- Tom'u Boston'a ben davet ettim.
- Tom has lived in Boston his whole life.
- Tom tüm hayatı boyunca Boston'da yaşadı.
- How long will Tom stay in Boston?
- Tom Boston'da ne kadar kalacak?
- I knew that Tom was from Boston.
- Tom'un Boston'dan olduğunu biliyordum.
- Are you planning to go to Boston with Tom next weekend?
- Gelecek hafta sonu Tom ile Boston'a gitmeyi planlıyor musun?
- I can't go to Boston with you tomorrow.
- Yarın seninle Boston'a gelemem.
- I don't go to Boston anymore.
- Artık Boston'a gitmiyorum.
- Which part of Boston are you going to?
- Boston'un hangi bölgesine gidiyorsun?
- We never really wanted to leave Boston.
- Boston'dan ayrılmayı hiç istememiştik.
- Tom still wants to go to Boston.
- Tom hala Boston'a gitmek istiyor.
- Why should we go to Boston?
- Neden Boston'a gidelim ki?
- We do not live in Boston.
- Boston'da yaşamıyoruz.
- Everyone knew that Tom was in Boston.
- Tom'un Boston'da olduğunu herkes biliyordu.
- I'm not in Boston anymore.
- Artık Boston'da değilim.
- I told Tom that I wouldn't stay in Boston for more than three weeks.
- Tom'a Boston'da üç haftadan fazla kalmayacağımı söyledim.
- Has Tom ever worked in Boston?
- Tom hiç Boston'da çalıştı mı?
- I suspect that Tom is in Boston.
- Tom'un Boston'da olduğundan şüpheleniyorum.
- Are you still living in Boston?
- Hâlâ Boston'da yaşıyor musun?
- I should be in Boston.
- Boston'da olmalıydım.
- I'm in Boston doing that right now.
- Şu anda Boston'da bunu yapıyorum.
- Tom came back to Boston last October.
- Tom geçen Ekim'de Boston'a geri döndü.
- We visited Boston together.
- Boston'u birlikte ziyaret ettik.
- I spent three weeks in Boston last summer.
- Geçen yaz Boston'da üç hafta geçirdim.
- Tom likes Boston.
- Tom Boston'u seviyor.
- Tom thought that you were in Boston.
- Tom senin Boston'da olduğunu sanıyordu.
- Tom said he had no intention of leaving Boston.
- Tom, Boston'dan ayrılmak gibi bir niyetinin olmadığını söyledi.
- Boston is a great town.
- Boston harika bir şehir.
- Would you like to go to Boston with me?
- Benimle Boston'a gelmek ister misin?
- The weather in Boston today is great.
- Bugün Boston'da hava çok güzel.
- Three of my friends are going to Boston next weekend.
- Üç arkadaşım gelecek hafta sonu Boston'a gidiyor.
- Tom is a writer living in Boston.
- Tom Boston'da yaşayan bir yazar.
- Aren't you still living in Boston?
- Hâlâ Boston'da yaşamıyor musun?
- This is a picture of the hotel we stayed at in Boston.
- Bu Boston'da kaldığımız otelin bir fotoğrafı.
- Tom rented a suite in one of Boston's most expensive hotels.
- Tom Boston'ın en pahalı otellerinden birinde bir süit kiraladı.
- Tom told me that he thought Boston wasn't as safe as it used to be.
- Tom bana Boston'un eskisi kadar güvenli olmadığını düşündüğünü söyledi.
- I also visited Boston.
- Ben Bosto'nu da ziyaret ettim.
- We're halfway to Boston.
- Boston'a giden yolun yarısındayız.
- I'm sending Tom to school in Boston.
- Tom'u Boston'daki okula gönderiyorum.
- I intend to leave Boston.
- Boston'dan ayrılmaya niyetliyim.
- I really want to come to Boston.
- Gerçekten Boston'a gelmek istiyorum.
- Everybody here except Tom has lived in Boston.
- Tom hariç buradaki herkes Boston'da yaşadı.
- I went to college in Boston.
- Boston'da üniversiteye gittim.
- Tom said he wanted to drop in on some old friends while he was in Boston.
- Tom, Boston'dayken bazı eski arkadaşlarına uğramak istediğini söyledi.
- Have you been back to Boston since you graduated from college?
- Üniversiteden mezun olduktan sonra Boston'a döndün mü?
- Your friend from Boston dropped by to visit us this afternoon.
- Boston'dan arkadaşın bu öğleden sonra bizi ziyarete geldi.
- Have you gone to places like Boston and Chicago?
- Boston ve Chicago gibi yerlere gittiniz mi?
- You're not the only one here from Boston.
- Burada Boston'dan gelen tek kişi sen değilsin.
- I don't need to go back to Boston until next Monday.
- Gelecek pazartesiye kadar Boston'a dönmeme gerek yok.
- Tom should've stayed in Boston for another week.
- Tom bir hafta daha Boston'da kalmalıydı.
- I'm the one who went to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a giden kişi benim.
- Tom loved living in Boston.
- Tom Boston'da yaşamayı seviyordu.
- I've always liked Boston.
- Boston'u her zaman sevdim.
- Tom said that he wanted to leave Boston by the end of this year.
- Tom bu yılın sonuna kadar Boston'dan ayrılmak istediğini söyledi.
- Tom agreed to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmeyi kabul etti.
- Renting an office in the middle of Boston costs a lot.
- Boston'un ortasında bir ofis kiralamak çok pahalı.
- There's nothing you can do to stop Tom from going to Boston.
- Tom'u Boston'a gitmekten vazgeçirmek için yapabileceğin bir şey yok.
- Tom isn't the only one here from Boston.
- Boston'dan gelen tek kişi Tom değil.
- What did Tom go to Boston for?
- Tom ne için Boston'a gitti?
- I'll never go back to Boston.
- Boston'a asla geri dönmeyeceğim.
- I hope I have an opportunity to meet Tom when I'm in Boston.
- Umarım Boston'a gittiğimde Tom'la tanışma fırsatım olur.
- We'll be living in Boston.
- Boston'da yaşayacağız.
- I don't think Tom knows when Mary will leave Boston.
- Tom'un Mary'nin Boston'dan ne zaman ayrılacağını bildiğini sanmıyorum.
- At the time of his arrest, Tom was living in Boston.
- Tutuklandığı sırada Tom Boston'da yaşıyordu.
- I spend my summers in Boston.
- Yazlarımı Boston'da geçiriyorum.
- Does Tom think he'll stay in Boston long?
- Tom, Boston'da uzun süre kalacağını düşünüyor mu?
- I went to Boston by plane.
- Uçakla Boston'a gittim.
- I can't go to Boston this summer.
- Bu yaz Boston'a gidemem.
- We haven't visited Boston yet.
- Henüz Boston'u ziyaret etmedik.
- We really have to go back to Boston.
- Gerçekten Boston'a geri dönmeliyiz.
- Tom said we could go to Boston with him if we wanted to.
- Tom eğer istersek onunla Boston'a gidebileceğimizi söyledi.
- Tom went to Boston just last week.
- Tom sadece geçen hafta Boston'a gitti.
- Tom found out why Mary moved to Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'a neden taşındığını öğrendi.
- I didn't think there was anybody I knew in Boston.
- Boston'da tanıdığım kimse yok sanıyordum.
- Tom still doesn't live in Boston.
- Tom henüz Boston'da yaşamıyor.
- I can't wait to visit Boston.
- Boston'a gitmek için sabırsızlanıyorum.
- We're planning to stay in Boston for a few days.
- Boston'da birkaç gün kalmayı planlıyoruz.
- Tom wants you to go to Boston with Mary.
- Tom, Mary ile Boston'a gitmenizi istiyor.
- Do you have any idea why Tom went to Boston?
- Tom'un neden Boston'a gittiği hakkında bir fikrin var mı?
- Tom doesn't want to live in Boston.
- Tom Boston'da yaşamak istemiyor.
- What do you want to know about Boston?
- Boston hakkında ne bilmek istiyorsun?
- I've been living in Boston for three years.
- Üç yıldır Boston'da yaşıyorum.
- I'm not in Boston right now.
- Şu anda Boston'da değilim.
- Tom is going to go to Boston to see Mary.
- Tom, Mary'yi görmek için Boston'a gidecek.
- Tom and I have decided to go to Boston next summer.
- Tom ve ben gelecek yaz Boston'a gitmeye karar verdik.
- Many tourists visit Boston every year.
- Birçok turist her yıl Boston'u ziyaret eder.
- I'd hoped to see them in Boston.
- Onları Boston'da görmeyi umuyordum.
- I, too, have been to Boston.
- Ben de Boston'da bulundum.
- How is Tom going to Boston?
- Tom Boston'a nasıl gidiyor?
- I haven't seen one of those in Boston yet.
- Henüz Boston'da onlardan birini görmedim.
- We'll be living in Boston.
- Boston'da yaşıyor olacağız.
- I think we should go to Boston next summer.
- Bence gelecek yaz Boston'a gitmeliyiz.
- Did Tom say how he was planning to get to Boston?
- Tom Boston'a nasıl gitmeyi planladığını söyledi mi?
- Please come back to Boston.
- Boston'a geri gel lütfen.
- We went to Boston last month.
- Biz geçen ay Boston'a gittik.
- Which city is larger, Boston or Chicago?
- Hangi şehir daha büyüktür, Boston ya da Chicago?
- How long do you need to stay in Boston?
- Boston'da ne kadar kalman gerekiyor?
- Tom took a lot of pictures in Boston.
- Tom Boston'da bir sürü fotoğraf çekti.
- I told Tom that we were going to Boston for a few days.
- Tom'a birkaç günlüğüne Boston'a gideceğimizi söyledim.
- Don't you want to go to Boston with me?
- Benimle Boston'a gitmek istemiyor musun?
- Tom's family lived in Boston at that time.
- Tom'un ailesi o zamanlar Boston'da yaşıyordu.
- I've visited Boston three times.
- Boston'ı üç kez ziyaret ettim.
- Tom died in Boston last year.
- Tom geçen yıl Boston'da öldü.
- Tom won't visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmeyecek.
- I'm looking for a job in Boston.
- Boston'da bir iş arıyorum.
- Tom first met Mary at a cafe in Boston.
- Tom, Mary ile ilk kez Boston'da bir kafede tanıştı.
- I think Tom has relatives in Boston.
- Bence Tom'un Boston'da akrabaları var.
- I always wanted to go to Boston.
- Her zaman Boston'a gitmek istedim.
- One of my favorite things about Boston is the people.
- Boston'un en sevdiğim taraflarından biri de insanları.
- Have you considered moving to Boston?
- Boston'a taşınmayı düşündün mü?
- Tom said his father worked in Boston.
- Tom babasının Boston'da çalıştığını söyledi.
- Tom has two brothers who both live in Boston.
- Tom'un ikisi de Boston'da yaşayan iki erkek kardeşi var.
- Tom may still be in Boston.
- Tom hala Boston'da olabilir.
- I wonder whether Tom will go to Boston or not.
- Tom'un Boston'a gidip gitmeyeceğini merak ediyorum.
- Tom may have left for Boston already.
- Tom zaten Boston'a yola çıkmış olabilir.
- I sent Tom home to Boston.
- Tom'u Boston'a eve gönderdim.
- Tom was arrested in Boston.
- Tom Boston'da tutuklandı.
- Tom said he had plenty of friends in Boston.
- Tom Boston'da bir sürü arkadaşı olduğunu söyledi.
- Would you go to Boston if you had the chance?
- Fırsatın olsa Boston'a gider miydin?
- We stayed in Boston for three days.
- Boston'da üç gün kaldık.
- Tom moved to Boston last year.
- Tom geçen yıl Boston'a taşındı.
- Do you ever come to Boston on business?
- Boston'a hiç iş için gelir misin?
- I've visited Boston three times.
- Boston'a üç kez ziyaret ettim.
- We're going to go to Boston next.
- Daha sonra Boston'a gideceğiz.
- Tom didn't live in Boston last year.
- Tom geçen yıl Boston'da yaşamadı.
- When I was a student at MIT I used to eat at a certain restaurant in Boston.
- MIT'de öğrenciyken Boston'da belli bir restoranda yemek yerdim.
- Tom has arrived in Boston.
- Tom Boston'a vardı.
- Didn't you know Tom was going to Boston with Mary?
- Tom'un Mary ile Boston'a gideceğini bilmiyor muydun?
- Tom showed Mary around Boston.
- Tom Mary'ye Boston civarını gösterdi.
- What are you going to do in Boston?
- Boston'da ne yapacaksın?
- Who told you I was in Boston?
- Boston'da olduğumu kim söyledi?
- I haven't been to Boston since Tom died.
- Tom öldüğünden beri Boston'a gitmedim.
- I convinced Tom that he should go to Boston with Mary.
- Tom'u Mary ile Boston'a gitmesi konusunda ikna ettim.
- I'd rather not go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmemeyi tercih ederim.
- Tom tried to persuade his parents to let him go to Boston by himself.
- Tom, Boston'a tek başına gitmesine izin vermeleri için anne ve babasını ikna etmeye çalıştı.
- Tom made a lot of money in Boston and then moved back to Chicago.
- Tom Boston'da çok para kazandı ve sonra Chicago'ya geri döndü.
- Tom may have gone to Boston.
- Tom Boston'a gitmiş olabilir.
- Tom thought Mary might like to go to Boston with him.
- Tom Mary'nin onunla Boston'a gitmek isteyebileceğini düşündü.
- Are you really going to go to Boston next summer?
- Gelecek yaz gerçekten Boston'a gidecek misin?
- I need to arrive in Boston before noon.
- Benim öğleden önce Boston'a varmam gerekir.
- I'm going to Boston with her.
- Onunla Boston'a gidiyorum.
- Tom had lunch with Mary in Boston last week.
- Tom geçen hafta Boston'da Mary ile öğle yemeği yedi.
- How many days did you stay in Boston?
- Boston'da kaç gün kaldın?
- Tom decided not to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmemeye karar verdi.
- I've got to go to Boston next week.
- Ben gelecek hafta Boston'a gitmek zorundayım.
- Tom is going to visit Boston next month.
- Tom gelecek ay Boston'u ziyaret edecek.
- How old were you when your family moved to Boston?
- Ailen Boston'a taşındığında kaç yaşındaydın?
- Do you feel safe in downtown Boston?
- Boston şehir merkezinde kendini güvende hissediyor musun?
- I didn't feel safe in Boston.
- Boston'da kendimi güvende hissetmedim.
- Tom never goes to Boston.
- Tom asla Boston'a gitmez.
- I'm sure Tom was in Boston at that time.
- Tom'un o sırada Boston'da olduğuna eminim.
- Have you met any Canadians here in Boston?
- Boston'da hiç Kanadalı ile tanıştın mı?
- Tom said Mary was born in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da doğduğunu söyledi.
- I first met Tom at a football game in Boston.
- Ben Tom'la ilk kez Boston'da bir futbol maçında tanıştım.
- Don't you work in Boston?
- Boston'da çalışmıyor musun?
- Tom didn't want to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmek istemedi.
- Tom has an office in Boston.
- Tom'un Boston'da bir ofisi var.
- Tom asked me to go to Boston with him next weekend.
- Tom önümüzdeki hafta sonu onunla Boston'a gitmemi istedi.
- Tom just told me that he doesn't plan to stay in Boston.
- Tom bana sadece Boston'da kalmayı planlamadığını söyledi.
- I can't wait to go back to Boston.
- Ben Boston'a geri dönmek için sabırsızlanıyorum.
- I wanted to go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmek istiyordum.
- I grew up near Boston.
- Boston yakınlarında büyüdüm.
- I wonder whether Tom went to Boston or not.
- Tom'un Boston'a gidip gitmediğini merak ediyorum.
- Tom plans to leave Boston next year.
- Tom gelecek yıl Boston'dan ayrılmayı planlıyor.
- I think Tom has never been to Boston.
- Bence Tom hiç Boston'a gitmedi.
- Tom is halfway to Boston by now.
- Tom şu ana kadar Boston'a giden yolun yarısındadır.
- How long has it been since you moved to Boston?
- Sen Boston'a taşındığından beri ne kadar oldu?
- I lived in Boston for a few years.
- Boston'da birkaç sene yaşadım.
- We drove up to Boston.
- Boston'a kadar götürdük.
- I rarely come to Boston.
- Boston'a nadiren gelirim.
- Tom and his wife are from Boston.
- Tom ve karısı Boston'dan.
- Tom still lives in the Boston area.
- Tom hâlâ Boston bölgesinde yaşıyor.
- I'd rather not spend much time in Boston.
- Boston'da fazla zaman geçirmemeyi tercih ederim.
- Do you live in Boston?
- Boston'da mı yaşıyorsunuz?
- I want you to go to Boston right away.
- Hemen Boston'a gitmeni istiyorum.
- Tom said that he didn't want to live in Boston.
- Tom Boston'da yaşamak istemediğini söyledi.
- Is there a nonstop flight to Boston?
- Boston'a direkt uçuş var mı?
- We stayed overnight in Boston.
- Boston'da bir gece kaldık.
- Who told you Tom was in Boston?
- Tom'un Boston'da olduğunu kim söyledi?
- Will you go to Boston by plane?
- Boston'a uçakla mı gideceksin?
- Tom has just gotten back from Boston.
- Tom Boston'dan yeni döndü.
- Tom drove Mary to Boston.
- Tom, Mary'i Boston'a götürdü.
- Tom knew why Mary went to Boston.
- Tom Mary'nin neden Boston'a gittiğini biliyordu.
- Do you guys have the photos from Boston?
- Boston'dan fotoğraflar var mı sizde?
- Tom tried to persuade Mary to stay in Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'da kalması için ikna etmeye çalıştı.
- Tom lived in the center of Boston.
- Tom Boston'un merkezinde yaşıyordu.
- I want to know when Tom came to Boston.
- Tom'un ne zaman Boston'a geldiğini bilmek istiyorum.
- Tom is in jail in Boston.
- Tom Boston'da hapiste.
- Both Tom and Mary have never been to Boston.
- Hem Tom hem de Mary Boston'a hiç gitmedi.
- Tom did that in Boston last summer.
- Tom bunu geçen yaz Boston'da yaptı.
- Tom and Mary are both in Boston.
- Tom da Mary de Boston'da.
- I'm in Boston a lot.
- Sık sık Boston'dayım.
- Tom will be in Boston for a week.
- Tom bir haftalığına Boston'da olacak.
- Tom is going back to Boston this summer.
- Tom bu yaz Boston'a geri dönüyor.
- Is there any place in particular that you'd recommend I visit while I'm in Boston?
- Boston'dayken özellikle ziyaret etmemi önerdiğin bir yer var mı?
- I plan to go to Boston next week to see Tom.
- Önümüzdeki hafta Tom'u görmek için Boston'a gitmeyi planlıyorum.
- Tom doesn't go to Boston very often.
- Tom Boston'a pek sık gitmez.
- Tom went to Boston to study architecture.
- Tom mimarlık okumak için Boston'a gitti.
- I knew you wouldn't want to go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmek istemeyeceğini biliyordum.
- Are you coming to Boston this weekend?
- Bu hafta sonu Boston'a geliyor musun?
- Let's go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gidelim.
- We're planning to stay in Boston for a few days.
- Birkaç günlüğüne Boston'da kalmayı planlıyoruz.
- Does Tom still come to Boston every Christmas?
- Tom hâlâ her Noel'de Boston'a geliyor mu?
- Tom left Boston on October 20th.
- Tom 20 Ekim'de Boston'dan ayrıldı.
- I told Tom to stay in Boston for a few more weeks.
- Tom'a birkaç hafta daha Boston'da kalmasını söyledim.
- Everybody here knows Tom is in Boston.
- Buradaki herkes Tom'un Boston'da olduğunu biliyor.
- We don't do things like that in Boston.
- Boston'da böyle şeyler yapmıyoruz.
- Tom went to Boston without me.
- Tom, Boston'a ben olmadan gitti.
- How many miles is it to Boston?
- Boston'a kaç mil var?
- I didn't know Tom lived in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşadığını bilmiyordum.
- Tom will arrive in Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'a varacak.
- All three of my brothers are now somewhere in Boston.
- Erkek kardeşlerimin üçü de şimdi Boston'da bir yerde.
- I go to Boston three times a month.
- Ayda üç kez Boston'a giderim.
- Tom came home from Boston last week.
- Tom geçen hafta Boston'dan eve döndü.
- Tom tells me you've been to Boston.
- Tom bana Boston'a gittiğini söyledi.
- Tom didn't want to go to Boston with Mary.
- Tom, Mary ile beraber Boston'a gitmek istemedi.
- I heard you might be moving to Boston.
- Boston'a taşınabileceğini duydum.
- I asked Tom to go to Boston with me.
- Tom'dan benimle Boston'a gelmesini istedim.
- Tom knew Mary wanted to move to Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'a taşınmak istediğini biliyordu.
- Why would we want to go to Boston?
- Neden Boston'a gitmek isteriz?
- Tom has lived in Boston since he was born.
- Tom doğduğundan beri Boston'da yaşamaktadır.
- Tom wasn't in Boston last week.
- Tom geçen hafta Boston'da değildi.
- Tom lives a bohemian lifestyle in Boston.
- Tom Boston'da bohem bir hayat yaşıyor.
- Tom had a wonderful time when he went to Boston.
- Tom Boston'a gittiğinde harika zaman geçirdi.
- Tom is going to go to Boston next weekend.
- Tom gelecek hafta sonu Boston'a gidecek.
- You should've visited Tom while you were in Boston.
- Sen Boston'da iken Tom'u ziyaret etmeliydin.
- I always wanted to go to Boston.
- Hep Boston'a gitmek istemişimdir.
- Tom doesn't know when Mary will leave for Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'a ne zaman gideceğini bilmiyor.
- I was in Boston about a month ago.
- Yaklaşık bir ay önce Boston'daydım.
- I think Tom wants to go to Boston with you.
- Bence Tom seninle Boston'a gitmek istiyor.
- That's why we moved to Boston.
- Bu yüzden Boston'a taşındık.
- I had to take a bus from Boston.
- Boston'dan bir otobüse binmek zorunda kaldım.
- Tom won't likely run into Mary in Boston.
- Tom, muhtemelen Boston'da Mary'ye rastlamayacaktır.
Show More (1997)
|
