|
- This will preclude any conflict of interests or awkward ambiguity between the partners of this project.
- Böylece bu projenin ortakları arasında herhangi bir çıkar çatışması ya da garip bir belirsizlik ortaya çıkmayacaktır.
- You see, in this way it has managed to oust an awkward player from the field.
- Görüyorsunuz, bu şekilde garip bir oyuncuyu sahadan çıkarmayı başardı.
- It is embarrassing because it puts you in an awkward position.
- Utanç vericidir çünkü sizi garip bir duruma sokar.
- Awkward because the Burmese junta was successful in obtaining international recognition.
- Garip çünkü Birmanya cuntası uluslararası tanınırlık elde etme konusunda başarılı oldu.
- How awkward and inconvenient democracy is.
- Demokrasi ne kadar garip ve sakıncalı.
- We find ourselves in a bit of an awkward situation.
- Kendimizi biraz garip bir durumun içinde buluyoruz.
- You see, in this way it has managed to oust an awkward player from the field.
- Görüyorsunuz bu şekilde garip bir oyuncuyu sahadan çıkarmayı başardı.
- It is historically charged, and naturally, it is an awkward situation.
- Tarihsel olarak yüklü ve doğal olarak garip bir durum.
- It is awkward in that all economic or financial mechanisms are effectively frozen.
- Tüm ekonomik veya finansal mekanizmaların etkin bir şekilde dondurulmuş olması açısından gariptir.
- This feels quite awkward and embarrassing.
- Bu his oldukça garip ve utanç verici.
- He had a tiny, furry body with awkward wings.
- Garip kanatları olan küçük, tüylü bir vücudu vardı.
- Do you think this sentence is awkward?
- Sence bu cümle garip değil mi?
- This is so awkward.
- Bu çok garip.
- Sami felt really awkward.
- Sami kendini gerçekten garip hissediyordu.
- She was awkward and reserved at parties.
- Partilerde garip ve çekingendi.
- This is extremely awkward.
- Bu son derece garip.
- Tom felt a tad awkward around Mary.
- Tom Mary'nin etrafında biraz garip hissetti.
- The girl made an awkward bow.
- Kız garip bir selam verdi.
- I felt awkward around them.
- Onların yanında kendimi garip hissettim.
- The movements of this robot are awkward.
- Bu robotun hareketleri garip.
- Tom appears awkward.
- Tom garip görünüyor.
- That was awkward.
- Bu çok garipti.
- Tom felt awkward.
- Tom kendini garip hissetti.
- This is awkward.
- Bu garip.
- That would be so awkward.
- Bu çok garip olurdu.
- Why would that be awkward?
- Neden garip olsun ki?
- That would be so awkward.
- Bu çok garip olur.
- His style was awkward.
- Onun stili garipti.
- Tom didn't seem to be as awkward as Mary seemed to be.
- Tom, Mary'nin göründüğü kadar garip görünmüyordu.
- He walks with an awkward gait because of an injury.
- Bir sakatlık yüzünden garip bir yürüyüşle yürüyordu.
- Tom looks awkward.
- Tom garip görünüyor.
- She was awkward and reserved at parties.
- O, partilerde garip ve çekingendi.
- His words created an awkward situation.
- Sözleri garip bir durum yarattı.
- Tom asked an awkward question.
- Tom garip bir soru sordu.
- The boy and the girl felt awkward after they confessed their love for each other.
- Oğlan ve kız birbirlerine aşklarını itiraf ettikten sonra kendilerini garip hissettiler.
- That was an awkward moment.
- Garip bir andı.
- Tom was beginning to feel awkward.
- Tom garip hissetmeye başlamıştı.
- That must have been socially awkward.
- O, sosyal olarak garip olmalı.
- It was very awkward.
- Çok garipti.
- Is that going to be awkward?
- Bu garip olacak mı?
- There was an awkward silence.
- Garip bir sessizlik vardı.
- Tom is awkward.
- Tom garip.
- It's awkward for me to go to them without an invitation.
- Davetiye olmadan onlara gitmek benim için garip.
- I feel a little awkward.
- Biraz garip hissediyorum.
- I felt very awkward.
- Ben, çok garip hissettim.
- There was an awkward silence when he appeared.
- O göründüğünde garip bir sessizlik vardı.
- Sami felt a little bit awkward.
- Sami kendini biraz garip hissetti.
- Why is there an awkward silence between us?
- Neden aramızda garip bir sessizlik var?
- Tom was beginning to feel awkward.
- Tom kendini garip hissetmeye başlamıştı.
- His awkward skills with his hands surprised me.
- Elleriyle yaptığı garip becerileri beni şaşırttı.
- He asked an awkward question.
- Garip bir soru sordu.
- That was an awkward moment.
- O garip bir andı.
- Tom slept in an awkward position, and ended up with a kinked neck.
- Tom garip bir pozisyonda uyudu ve sonunda boynu tutuldu.
- That must have been socially awkward.
- Bu sosyal olarak garip olmalı.
- It was a bit awkward.
- Bu biraz garipti.
- It's a bit awkward.
- Bu biraz garip.
- Tom looked a little awkward.
- Tom biraz garip görünüyordu.
- I felt very awkward.
- Kendimi çok garip hissettim.
- He had a tiny, furry body with awkward wings.
- Onun küçük, tüylü garip kanatları olan bir vücudu vardı.
- Tom felt awkward.
- Tom garip hissetti.
- It was very awkward.
- Bu çok garipti.
- Sami felt really awkward.
- Sami gerçekten garip hissetti.
- Tom was beginning to feel awkward.
- Tom kendini garip hissetmeye başlıyordu.
- Tom's awkward around women.
- Tom kadınların yanında garip davranıyor.
- There was an awkward silence when he appeared.
- Ortaya çıktığında garip bir sessizlik oldu.
- She is awkward.
- O gariptir.
- It was an awkward moment.
- Garip bir andı.
- Seals are clumsy and awkward on land, but very graceful in the water.
- Fok balıkları karada sakar ve gariptir, ancak suda çok zariftir.
- I felt awkward.
- Garip hissettim.
- That would be awkward.
- Bu garip olurdu.
- Tom felt a tad awkward around Mary.
- Tom, Mary'nin yanında biraz garip hissetti.
- Tom looks a little awkward.
- Tom biraz garip görünüyor.
- That would be awkward.
- Bu garip olur.
- There was an awkward pause.
- Garip bir duraklama oldu.
- This is really awkward.
- Bu gerçekten garip.
- It was just awkward.
- Çok garipti.
- The boy and the girl felt awkward after they confessed their love for each other.
- Sevgilerini birbirlerine itiraf ettikten sonra oğlan ve kız garip hissettiler.
- This feels quite awkward and embarrassing.
- Bu oldukça garip ve utanç verici hissettiriyor.
- Sami felt a little bit awkward.
- Sami biraz garip hissetti.
- You don't seem to be as awkward as Tom seems to be.
- Tom'un göründüğü kadar garip görünmüyorsun.
- I feel a little awkward.
- Kendimi biraz garip hissediyorum.
- His style was awkward.
- Onun tarzı garipti.
- At first, the trainees were awkward in his company.
- İlk başta, stajyerler onun yanında garip davranıyorlardı.
Show More (81)
|