|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
ally i.
|
dost |
|
Tom is my ally at the company.
Tom şirkette benim dostumdur.
More Sentences
|
2 |
Genel |
ally i.
|
müttefik |
|
Turkey is not a European country, but it is a friendly country and a military ally.
Türkiye bir Avrupa ülkesi değildir, ancak dost bir ülke ve askeri bir müttefiktir.
More Sentences
|
3 |
Genel |
staunchest ally i.
|
sadık müttefik |
|
The Commission is well aware of the fact that the European Parliament is our staunchest ally in this cause.
Komisyon, Avrupa Parlamentosu'nun bu konuda en sadık müttefikimiz olduğunun bilincindedir.
More Sentences
|
Phrasals |
|
4 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak |
|
I am talking about the NATO alliance, with the United States of America as a strong ally.
Amerika Birleşik Devletleri'nin güçlü bir müttefik olduğu NATO ittifakından bahsediyorum.
More Sentences
|
5 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak |
|
We also have to insist on democracy in those countries that are supposed to be our allies.
Ayrıca müttefikimiz olması gereken ülkelerde demokrasi konusunda ısrarcı olmalıyız.
More Sentences
|
Politics |
|
6 |
Siyasal |
ally i.
|
dost |
|
I want to be your ally, not your enemy.
Ben senin düşmanın değil, dostun olmak istiyorum.
More Sentences
|
7 |
Siyasal |
ally i.
|
müttefik |
|
The concept of an ally must not be a one-way road.
Müttefik kavramı tek yönlü bir yol olmamalıdır.
More Sentences
|
8 |
Siyasal |
ally i.
|
müttefikler |
|
We are looking for allies among the American people, the majority of whom are not in favour of a unilateral war.
Çoğunluğu tek taraflı bir savaştan yana olmayan Amerikan halkı arasında müttefikler arıyoruz.
More Sentences
|
9 |
Siyasal |
ally f.
|
ittifak kurmak |
|
They are increasingly allying themselves with the Eurosceptic Tory Party.
Avrupa şüphecisi Muhafazakâr Parti ile giderek daha fazla ittifak kuruyorlar.
More Sentences
|
Common Usage |
|
10 |
Yaygın Kullanım |
ally i.
|
müttefik ülke |
|
General |
|
11 |
Genel |
ally i.
|
arkadaş |
|
12 |
Genel |
ally i.
|
kaliteli misket |
|
13 |
Genel |
co-ally i.
|
birleşik ittifak |
|
14 |
Genel |
ally f.
|
birleşmek |
|
15 |
Genel |
ally with f.
|
ittifak yapmak |
|
16 |
Genel |
ally with f.
|
ittifak etmek |
|
17 |
Genel |
ally oneself to f.
|
ile birleşmek |
|
18 |
Genel |
ally f.
|
katmak |
|
19 |
Genel |
ally oneself f.
|
katılmak |
|
|
20 |
Genel |
ally to f.
|
birleşmek |
|
21 |
Genel |
ally f.
|
birleştirmek |
|
22 |
Genel |
ally with f.
|
birleştirmek |
|
23 |
Genel |
ally f.
|
katılmak |
|
24 |
Genel |
ally oneself with f.
|
ile birleşmek |
|
25 |
Genel |
ally to f.
|
ittifak etmek |
|
26 |
Genel |
ally with f.
|
güçlerini birleştirmek |
|
27 |
Genel |
become an ally of f.
|
-nın müttefiki olmak |
|
28 |
Genel |
become an ally of f.
|
-ile müttefik olmak |
|
29 |
Genel |
re-ally f.
|
yeniden müttefik olmak |
|
30 |
Genel |
re-ally f.
|
yeniden birleşmek |
|
31 |
Genel |
re-ally f.
|
yeniden işbirliği yapmak |
|
Phrasals |
|
32 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
kendini biriyle/bir şeyle birleştirmek |
|
33 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle birleşmek |
|
34 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle birlik olmak |
|
35 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
birine/bir şeye katılmak |
|
36 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle müttefik olmak |
|
37 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
(kendini birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleştirmek |
|
38 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleşmek |
|
39 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak |
|
|
40 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
(birine/bir şeye karşı birine/bir şeye) katılmak |
|
41 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) to f.
|
-e katılmak |
|
42 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) to f.
|
ile birleşmek |
|
43 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) to f.
|
ile birlik olmak |
|
44 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle birleştirmek |
|
45 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle birleşmek |
|
46 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle birlik olmak |
|
47 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
birine/bir şeye katılmak |
|
48 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
kendini biriyle/bir şeyle birleştirmek |
|
49 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle birleşmek |
|
50 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle birlik olmak |
|
51 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
birine/bir şeye katılmak |
|
52 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle müttefik olmak |
|
53 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
(kendini birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleştirmek |
|
54 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleşmek |
|
55 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak |
|
56 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
(birine/bir şeye karşı birine/bir şeye) katılmak |
|
57 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) to f.
|
-e katılmak |
|
58 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) to f.
|
ile birleşmek |
|
59 |
Öbek Fiiller |
ally (oneself) to f.
|
ile birlik olmak |
|
60 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle birleştirmek |
|
61 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle birleşmek |
|
62 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle birlik olmak |
|
63 |
Öbek Fiiller |
ally oneself to someone or something f.
|
birine/bir şeye katılmak |
|
Phrases |
|
64 |
İfadeler |
ally ally in free expr.
|
elma dersem çık armut dersem çıkma |
|
65 |
İfadeler |
ally alley ocean free expr.
|
elma dersem çık armut dersem çıkma |
|
Idioms |
|
66 |
Deyim |
ally with f.
|
ittifak yapmak |
|
67 |
Deyim |
ally with f.
|
yoğun siyasal bağ kurmak |
|
68 |
Deyim |
pass in your ally [obsolete] [australia] f.
|
ölmek |
|
69 |
Deyim |
pass in your ally [obsolete] [australia] f.
|
mevta olmak |
|
70 |
Deyim |
pass in your ally [obsolete] [australia] f.
|
zail olmak |
|
71 |
Deyim |
pass in your ally [obsolete] [australia] f.
|
terk-i diyar eylemek |
|
Trade/Economic |
|
72 |
Ticaret/Ekonomi |
ally i.
|
ticaret serbestliği |
|
Politics |
|
73 |
Siyasal |
staunch ally i.
|
sadık müttefik |
|
74 |
Siyasal |
ally f.
|
birleşmek |
|
75 |
Siyasal |
ally f.
|
dost olmak |
|
76 |
Siyasal |
ally f.
|
ittifak etmek |
|
77 |
Siyasal |
ally f.
|
yakın işbirliği kurmak |
|
Biology |
|
78 |
Biyoloji |
ally i.
|
başka biriyle özellikleri, yapısı bakımından yakından ilişkili bitki, hayvan, madde |
|
Zoology |
|
79 |
Zooloji |
ally i.
|
aynı türden başka bir hayvanla işbirliği yapan hayvan |
|
|
Botanic |
|
80 |
Botanik |
fern ally i.
|
filicales takımından olmayan eğrelti otu |
|
81 |
Botanik |
fern ally i.
|
yapraklı olmayan çeşitli eğrelti otlarına verilen ad |
|
82 |
Botanik |
fern ally i.
|
su eğreltisi |
|