warm - Turc Anglais Dictionnaire

warm

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "warm" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 43 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
warm v. ısıtmak
She blew on her hands to warm them.
Isıtmak için ellerine üfledi.

More Sentences
warm v. ısınmak
So that we might remember what we are dealing with, I will reiterate a few facts about climatic warming.
Ne ile karşı karşıya olduğumuzu hatırlayabilmemiz için iklimsel ısınma ile ilgili birkaç gerçeği tekrarlayacağım.

More Sentences
warm adj. ılık
This winter is warm.
Bu kış ılık geçecek.

More Sentences
warm adj. sıcacık
His lips were warm.
Dudakları sıcacıktı.

More Sentences
warm adj. samimi
I just want someone nice and warm like you guys.
Tam da sizin gibi hoş ve samimi birini istiyorum.

More Sentences
warm adj. sıcak tutan
My overcoat is light but warm.
Paltom hafif ama sıcak tutar.

More Sentences
warm adj. sıcak
There will always be a warm welcome for you from us in Parliament.
Parlamento'da sizi her zaman sıcak bir şekilde karşılayacağız.

More Sentences
General
warm v. ısınmak
Feeling cold in the legs causes discomfort and the desire to immediately warm.
Bacaklarda üşüme hissi rahatsızlığa ve hemen ısınma arzusuna neden olur.

More Sentences
warm v. ısıtmak
The radiators were hardly warm, which is why it was cold in the flat.
Kalorifer petekleri ancak kendilerini ısıtıyordu. Ev bu yüzden soğuktu.

More Sentences
warm adj. sıcak tutan
This coat is warm.
Bu palto sıcak tutar.

More Sentences
warm adj. sıcacık
This sweater is warm.
Bu kazak sıcacık tutuyor.

More Sentences
warm adj. samimi
Mary doesn't seem very warm.
Mary çok samimi görünmüyor.

More Sentences
warm adj. içten
I want to pay a particularly warm tribute to him for his courage and steadfastness and wise advice.
Cesareti, kararlılığı ve akıllıca tavsiyeleri için ona özellikle içten bir saygı sunmak istiyorum.

More Sentences
warm adj. ılık
Warmer waters harm coral reefs and alter the distribution, abundance, and productivity of many marine species.
Ilık sular mercan resiflerine zarar verir ve birçok deniz türünün dağılımını, bolluğunu ve üretkenliğini değiştirir.

More Sentences
warm adj. sıcak
I wish to extend to them a very warm welcome on behalf of this House.
Bu Meclis adına kendilerine çok sıcak bir karşılama sunmak istiyorum.

More Sentences
warm adj. sıcak kanlı
You look warm.
Sıcak kanlı görünüyorsun.

More Sentences
Technical
warm v. ısıtmak
I warmed myself in front of the fireplace.
Kendimi şöminenin önünde ısıttım.

More Sentences
warm adj. ılık
The climate is moist and warm.
İklim nemli ve ılık.

More Sentences
warm adj. sıcak
Up to now, a warm motorcycle was tested at 50 km.
Şimdiye kadar sıcak bir motosiklet 50 km'de test edildi.

More Sentences
Meteorology
warm adj. sıcak
Nevertheless, I would like to extend a warm welcome to them.
Bununla birlikte, kendilerine sıcak bir hoş geldiniz demek istiyorum.

More Sentences
General
warm n. ısınma
warm n. ılıklık
warm v. kızmak
warm v. kızdırmak
warm adj. şevkli
warm adj. gayretli
warm adj. sıcak tutan (giysi/battaniye vb)
warm adj. samimi (kimse)
warm adj. sıcak (hava)
warm adj. sıkıcı
warm adj. yeni
warm adj. heyecanlı
warm adj. yüreği sıcak
warm adj. candan
warm adj. canlı
warm adj. hararetli
warm adj. taze
warm adj. sıcak (renk)
warm adj. sevgi dolu
warm adj. cana yakın
warm adj. sıcakkanlı
warm adj. ısıtan
Technical
warm v. bir motoru belirli bir süre boşta çalıştırarak işletmeye hazırlamak

Sens de "warm" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 366 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
warm up v. ısıtmak
Will you warm up the soup?
Çorbayı ısıtır mısın?

More Sentences
General
a warm welcome n. sıcak bir karşılama
I extend a warm welcome to the Chinese delegation.
Çin heyetine sıcak bir karşılama sunuyorum.

More Sentences
warm-up n. ısınma
The athletes engaged in a rigorous warm-up before the race.
Sporcular yarıştan önce ısınma hareketleri yaptı.

More Sentences
warm clothes n. kalın giysiler
Wear warm clothes in the winter.
Kışın kalın giysiler giyin.

More Sentences
warm weather n. ılık hava
I'm enjoying this warm weather.
Bu ılık havanın tadını çıkarıyorum.

More Sentences
warm climate n. sıcak iklim
Rice grows in warm climates.
Pirinç sıcak iklimlerde yetişir.

More Sentences
warm welcome n. sıcak karşılama
Thank you for your warm welcome!
Sıcak karşılamanız için teşekkür ederim!

More Sentences
warm reception n. sıcak karşılama
Thank you for the warm reception.
Sıcak karşılama için teşekkür ederiz.

More Sentences
a warm smile n. sıcak bir gülümseme
She shot a warm smile at the old lady.
Yaşlı kadına sıcak bir gülümseme attı.

More Sentences
warm hearts n. sıcak kalpler
Hye-in, men with warm hearts tends to have cold hands.
Hye-in, sıcak kalpli erkeklerin elleri genelde soğuktur.

More Sentences
grow warm v. ısınmak
As the earth grows warmer, widespread heat extremes become more and more likely.
Dünya ısındıkça aşırı sıcaklıkların yaygınlaşması ihtimali giderek artıyor.

More Sentences
warm up v. ısıtmak
Tom told a few jokes to warm up the audience.
Tom seyircileri ısıtmak için birkaç fıkra anlattı.

More Sentences
keep warm v. sıcak tutmak
I tried to keep warm.
Sıcak tutmaya çalıştım.

More Sentences
get warm v. ısınmak
You had better take a bath to get warm.
Isınmak için banyo yapsan iyi olur.

More Sentences
warm up v. ısınmak
During the last hundred years the seas have warmed up by 0.6 degrees, and the trend is accelerating.
Son yüz yılda denizler 0,6 derece ısındı ve bu eğilim hızlanıyor.

More Sentences
be warm v. sıcak olmak
He took the coat off because it was warm.
Hava sıcak olduğu için paltoyu çıkardı.

More Sentences
warm enough adj. yeterince sıcak
It's warm enough to swim.
Hava yüzmek için yeterince sıcak.

More Sentences
as warm as adj. kadar sıcak
The climate of Japan is as warm as that of China.
Japonya'nın iklimi Çin'in iklimi kadar sıcaktır.

More Sentences
warm-hearted adj. cana yakın
Tom is a warm-hearted man.
Tom cana yakın bir adam.

More Sentences
warm-blooded adj. sıcakkanlı
Birds are warm-blooded.
Kuşlar sıcakkanlıdır.

More Sentences
warm-hearted adj. sıcak
Layla knew that Fadil was a warm-hearted generous person.
Leyla, Fadıl'ın sıcakkanlı ve cömert bir insan olduğunu biliyordu.

More Sentences
warm-up adj. eşofmanlı
He put on his warm-up jacket before heading out for a morning jog.
Sabah koşusuna çıkmadan önce eşofman üstünü giydi.

More Sentences
warm-up adj. (asıl performansa göre) önde çıkan
The warm-up comedian entertained the audience with hilarious jokes.
Önden çıkan komedyen komik esprileriyle seyircileri eğlendirdi.

More Sentences
warm-up adj. (spor öncesi) ısınma amaçlı
The dance instructor led the class through a series of warm-up stretches.
Dans eğitmeni sınıfa bir dizi ısınma hareketi yaptırdı.

More Sentences
warm-up adj. hazırlık amaçlı
The team scheduled a warm-up match against a local club.
Takım yerel bir kulübe karşı hazırlık maçı ayarladı.

More Sentences
Phrases
warm wishes expr. en içten dileklerimle
Warm wishes.
En içten dileklerimle.

More Sentences
Sport
warm up v. ısınmak
As the water warms up, its capacity for absorbing CO2 will fall again.
Su ısındıkça, CO2 emme kapasitesi tekrar düşecektir.

More Sentences
General
a warm reception n. sıcak karşılama
warm interest n. sıcak ilgi
warm front n. sıcak hava kütlesi
warm-up exercises n. ısınma hareketleri
warm friendship n. samimi arkadaşlık
warm hug n. sıcak kucaklama
warm hug n. içten kucaklama
warm air n. ılık hava
warm towel n. sıcak havlu
warm-up act (us) n. ön grup
warm-up act (us) n. konser öncesi ana grup öncesi çıkan grup
warm hospitality n. sıcakkanlı misafirperverlik
warm/heavy clothing n. kalın elbiseler
warm/heavy clothing n. kalın kıyafetler
warm-up suit n. eşofman
warm-heartedness n. sempatiklik
warm-heartedness n. sevgi dolu olma
warm relationship n. sıcak ilişki
warm relationship n. samimi ilişki
vocal warm-up n. sessel ısınma
warm shower n. ılık duş
a warm smile n. samimi bir gülümseme
warm family environment n. sıcak aile ortamı
warm family atmosphere n. sıcak aile ortamı
warm wax n. ılık ağda
warm-up laps n. ısınma turları (araba yarışlarında)
a warm environment n. samimi bir ortam
a warm atmosphere n. samimi bir ortam
warm-up lap n. ısınma turu
warm-up games n. ısınma oyunları
the warm [brit] n. sıcak yer
warm-up time n. ısınma zamanı
warm hello n. sıcak merhaba
got warm v. ısınmak
warm up v. kışkırtmak
warm up v. hafif idman yapmak (yarışmadan önce)
make it warm for somebody v. zorluk çıkarmak
make warm v. ılıklaştırmak
warm towards someone v. yakınlık beslemek
warm towards somebody v. birine ısınmak
warm up v. son bir hazırlık yapmak (konserden/temsilden önce)
warm the cockles v. mutlu etmek
warm to someone v. yakınlık beslemek
warm to v. kanı ısınmak
warm the cockles of somebody's heart v. mutlu etmek
warm to somebody v. birisine ısınmak
give someone a warm welcome v. birini nezaket ve içtenlikle karşılamak
warm towards someone v. yakınlık duymak
warm up v. coşmak
warm to somebody v. birine ısınmak
warm up v. kızışmak
warm towards somebody v. ısınmak
warm up v. kızdırmak
warm up v. heyecanlandırmak
warm up v. coşturmak
warm the cockles v. sevindirmek
warm to v. ısınmak (birine)
warm to someone v. yakınlık duymak
warm the cockles of somebody's heart v. sevindirmek
warm up v. ılıtmak
warm up v. canlanmak
act in a warm way v. yakın davranmak
feel uncomfortably warm v. sıcak basmak
feel warm v. sıcak basmak
warm up v. içini ısıtmak
warm someone inside v. içini ısıtmak
have the social atmosphere warm up v. buzlar çözülmek
warm the cockles of somebody's heart v. birinin gönlünü hoş etmek
warm to v. -e alışmak
warm towards v. -e alışmak
warm towards v. -e ısınmak
warm to v. -e ısınmak
warm something up v. bir şeyi ısıtmak
give someone a warm welcome v. birini sıcak ve samimi biçimde karşılamak
warm up v. kısa süreli ısınma alıştırmaları yapmak
warm up v. ısınma hareketleri yapmak
take a warm shower v. ılık bir duş almak
stay warm v. sıcak tutmak
stay warm v. kendini sıcak tutmak
wear warm clothes v. kalın elbiseler giymek
have a warm shower v. Ilık duş almak
take a warm shower v. Ilık duş almak
nice and warm adj. sıcacık
warm blooded adj. sıcak kanlı
as warm as adj. gibi sıcak
warm-blooded adj. tutkulu
warm-hearted adj. sevgi dolu
warm-hearted adj. iyi kalpli
warm and rainy adj. ılık ve yağışlı
warm-hearted adj. sempatik
warm-hearted adj. yüreği sıcak
warm-blooded adj. enerjik
warm-hearted adj. dostça
slow-to-warm-up adj. yavaş alışan
slow-to-warm-up adj. (bir yere) yavaş ısınan
warm-up adj. seyircileri şova ısındıran
with warm wishes adv. içten dileklerle
warm-heartedly adv. iyi kalpli bir şekilde
warm-heartedly adv. samimi bir şekilde
warm-heartedly adv. yardımsever bir şekilde
with my warm wishes interj. iyi dileklerimle
warm wishes interj. iyi dileklerimle
wa (warm air) abrev. ılık hava
wa (warm air) abrev. sıcak hava
Phrasals
warm someone up v. (bir spor takımını) (fiziksel olarak) maça hazırlamak
warm someone up v. (bir seyircileri) başka bir (daha sonra çıkacak olan ünlü) gruba hazırlamak
warm up to someone or something v. birine/bir şeye ısınmak
warm up to someone or something v. birini/bir şeyi sevmeye başlamak
warm up to someone or something v. birine/bir şeye alışmaya başlamak
warm over v. tekrar ısıtmak
warm over v. tekrarlamak
warm over v. yeniden/tekrar ele almak
warm over v. aynı şeyi farklı biçimde yazmak/söylemek/sunmak
warm over v. tekrar ortaya çıkarmak
warm over v. tekrar gündeme getirmek
warm over v. tekrar değerlendirmek
warm over v. temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp öne sürmek
warm something over v. bir şeyi (kalan yiyeceği) tekrar ısıtmak
warm something over v. bir şeyi tekrar ortaya çıkarmak
warm something over v. bir şeyi tekrar gündeme getirmek
warm something over v. bir şeyi tekrar değerlendirmek
warm something over v. bir şeyi temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp öne sürmek
warm over v. değiştirip/düzenleyip tekrar kullanmak
warm down v. (yoğun egzersiz yaptıktan sonra) soğumak/vücudu soğutmak
warm down v. soğuma egzersizleri yapmak
warm to (someone or something) v. (birine/bir şeye) ısınmak
warm to (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sevmeye başlamak
warm to (someone or something) v. (birine/bir şeye) alışmaya başlamak
warm to (someone or something) v. (birine/bir şeye) cazip/sevimli göstermek
warm to (someone or something) v. (birine/bir şeye) olumlu göstermek
warm to (someone or something) v. (birine/bir şeye) iyi göstermek
warm to (someone or something) v. (birine/bir şeye) ısınmasını/iyi bakmasını sağlamak
warm up to v. -e ısınmak
warm up to v. '-e başlamak
Phrases
dry and hot in summers warm and rainy in winters n. yazları kurak ve sıcak kışları ılık ve yağışlı
with my warm wishes expr. en içten dileklerimle
warm wishes expr. içten dileklerimle
with warm wishes expr. içten dileklerimle
(my) warm regards expr. sevgiler (mektupta)
(my) warm regards expr. sevgilerimle
give my warm regards to expr. (eşinize) hürmetlerimi iletin
give my warm regards to expr. (eşinize) sevgilerimi iletin
Proverb
cold hands warm heart eli soğuk olanın kalbi sıcak olur
cold hands warm heart eli soğuk olanın yüreği sıcaktır
Colloquial
warm beer n. ılık bira
warm home environment n. sıcak ev ortamı
warm fuzzy n. duygusal karşılık
warm fuzzy n. hassas/içli karşılık
warm fuzzy n. güven verici yaklaşım
warm fuzzy n. içini rahatlatan yaklaşım
warm fuzzy n. rahatlatıcı yaklaşım
warm fuzzy n. güven duygusu uyandıran şey/durum
warm fuzzy n. hassas duygulara dokunan şey/durum
warm fuzzy n. tanıdık duygular uyandıran şey/durum
warm fuzzy n. içini rahatlatan şey/durum
warm fuzzy n. rahatlatıcı etkisi olan şey/durum
Idioms
warm body n. herhangi biri
warm and fuzzy n. duygusal karşılık
warm and fuzzy n. hassas/içli karşılık
warm and fuzzy n. güven verici yaklaşım
warm and fuzzy n. içini rahatlatan yaklaşım
warm and fuzzy n. rahatlatıcı yaklaşım
warm and fuzzy n. güven duygusu uyandıran şey/durum
warm and fuzzy n. tanıdık duygular uyandıran şey/durum
warm heart n. yumuşak kalp
warm heart n. sıcak kalp
warm heart n. iyi kalp
warm heart n. zengin kalp
warm heart n. sevgi dolu kalp
warm towards v. birine ısınmak
give warm-and-fuzzy v. huzur vermek
give warm-and-fuzzy v. huzurlu hissettirmek
give warm wishes for v. iyi dileklerini sunmak
warm the cockles of heart v. içini ısıtmak
warm the cockles of someone's heart v. içini ısıtmak
warm the bench v. oyuna dahil olamamak
warm to v. yakınlaşmak
warm towards v. (birine) ısınmak
warm the bench v. yedekte kalmak
warm the cockles of someone's heart v. yüreğini ısıtmak
warm the bench v. yedek soyunmak
warm towards v. (birine) yakınlaşmak
warm the cockles of heart v. yüreğini ısıtmak
warm to v. (birine) ısınmak
keep somebody’s seat warm (for them) v. birinin yerini tutmak/yerine bakmak
keep somebody’s seat warm (for them) v. biri dönene kadar onun yerine bakmak
keep somebody’s seat warm (for them) v. bir süreliğine birinin yerini almak/yerine bakmak
keep (one's) (something) warm v. birinin yerine bakmak
keep (one's) (something) warm v. (biri) yokken onun işini yürütmek
keep something warm for someone v. bir şeyi birinin yerine yürütmek
keep something warm for someone v. biri yokken yerine bakmak
make it warm for (one) v. (birinin) rahatını bozmak
make it warm for (one) v. (birine) dert olmak
make it warm for (one) v. (birine) sıkıntı vermek
make it warm for (one) v. (birinin) üstüne gitmek
make it warm for (one) v. (birini) sıkıştırmak
make it warm for (one) v. (birinin) rahatsızlık duymasını sağlamak
make it warm for (one) v. (birinin) üstüne giderek/sıkıştırarak davranışlarını düzeltmesini sağlamaya çalışmak
make things warm for (one) v. (birinin) üstüne gitmek
make things warm for (one) v. (birini) sıkıştırmak
make things warm for (one) v. (birinin) rahatsızlık duymasını sağlamak
make things warm for (one) v. (birinin) üstüne giderek/sıkıştırarak davranışlarını düzeltmesini sağlamaya çalışmak
warm the cockles of your heart [old-fashioned] [uk] v. içini ısıtmak
warm the cockles of your heart [old-fashioned] [uk] v. yüreğini ısıtmak
warm the cockles of your heart [old-fashioned] [uk] v. mutlu etmek
warm the cockles of your heart [old-fashioned] [uk] v. sevindirmek
warm the cockles of your heart [old-fashioned] [uk] v. gönlünü hoş etmek
warm-blooded adj. enerjik
warm as toast adj. sıcacık (ev/yuva)
warm and fuzzy adj. hassas duygulara dokunan
warm and fuzzy adj. içini rahatlatan
warm and fuzzy adj. rahatlatıcı
warm and fuzzy adj. huzur veren
warm and fuzzy adj. cana yakın
warm as toast adj. fırın gibi sıcacık
warm as toast adj. sıcacık
warm as toast adj. sıcak ve rahat
warm as toast adj. sımsıcak
as warm as the sun expr. güneş gibi sıcacık
as warm as toast expr. fırın gibi sıcacık
as warm as toast expr. sımsıcak
as warm as toast expr. sıcacık (ev/yuva)
warm regards expr. sevgiler
warm regards expr. hürmetler
warm regards expr. içten sevgilerle/dileklerle
Speaking
stay warm interj. kendini sıcak tut
stay warm expr. sıcak tut
thanks for your warm welcome expr. sıcak karşılaman için teşekkür ederim
my warm regards to expr. (eşinize) hürmetler
you have to keep your body warm expr. vücudunu sıcak tutmalısın
you should keep your body warm expr. vücudunu sıcak tutmalısın
keep your body warm expr. vücudunuzu sıcak tutun
keep your body warm expr. vücudunu sıcak tut
keep your body warm expr. vücudunuzu sıcak tutunuz
my warm regards to expr. (eşinize) sevgiler
keep your throat warm expr. boğazını sıcak tut
Trade/Economic
warm-glow giving n. bağış yapmanın verdiği hoş duygu
Politics
russian/soviet desire to gain access to the warm waters n. rusların sıcak denizlere inme hayali
Technical
steam line warm-up n. buhar hattının ısıtılması
forced warm air furnace n. cebri sıcak havalı fırın
warm working n. düşük sıcaklıkta işleme
warm-up run n. ısıtma çalıştırması
warm forging n. ılık dövme
warm compaction n. ılık sıkılama
warm-up operation n. ısıtma işlemi
heater warm-up time n. ısıtıcı ısınma süresi
warm-up period n. ısınma süresi
warm-up time n. ısınma zamanı
measurement of water vapour transmission in a warm and humid atmosphere n. ılık ve nemli atmosferde su buharı geçirgenliğinin tayini
warm forming n. ılık biçimleme
warm working n. ılık çalışma
warm-up speed n. ısınma hızı
warm-up period n. ısıtma süresi
warm-up time n. ısınma veya ısıtma süresi
warm-up n. ısınma
warm-up operation n. ısıtma çalıştırması
warm up n. ısınma
warm-up time n. ısınma süresi
warm air heating unit n. kalorifer radyatörü
warm air heater n. kalorifer
warm copper n. mayalama küpü
warm trough n. mayalama küpü
warm vat n. maylama küpü
warm air heating n. sıcak havalı ısıtma
warm air heater n. sıcak hava ısıtıcısı
warm air curtain n. sıcak hava perdesi
warm air register n. sıcak hava menfezi
warm air output n. sıcak hava kapasitesi
warm start n. sıcak başlatma
warm air heating unit n. sıcak havalı ısıtma cihazı
warm air n. sıcak hava
warm air stove n. sıcak havalı ısıtıcı
warm-air pipe n. sıcak hava borusu
warm water n. sıcak su
warm start-up n. sıcak yol verme
warm air duct n. sıcak hava kanalı
warm air heating n. sıcak havalı ısılına
warm-air heating n. sıcak havalı ısıtma
warm coiled spring n. soğuk sarılmış telden mamul yay
warm working n. yarı sıcak şekillendirme
warm working n. yarı-sıcak işleme
warm start n. yarı otomatik başlatma
warm vat n. (boya) mayalama küpü
warm copper n. (boya) mayalama küpü
warm trough n. (boya) mayalama küpü
warm up v. motoru ısıtmak
warm coiled adj. soğuk sarılmış
Computer
warm restart n. sıcak başlatma
Informatics
warm-up period n. ısınma süresi
warm reset n. sıcağı sıcağına başlatma
warm start n. sıcak başlatma
Telecom
warm up n. ısıtma
warm-up time n. ısınma zamanı
warm up n. ısınma
Mechanic
warm working n. yarı-sıcak işleme
Textile
warm pressing n. ılık ütü
warm pressing n. sıcak ütü
british warm n. kısa ve kalın subay paltosu
Construction
warm roof n. sıcak çatı
Dyeing
warm sepia n. grimsi bir kahverengi tonu
Automotive
warm up regulator n. ısınma regülatörü
warm-up control unit n. ısınma süreci kontrol birimi
warm up three-way catalytic converter n. ısınma süreci üç yollu katalitik konvertör
warm up lap n. ısınma turu
Marine
warm core n. sıcak su katmanı
warm anticyclone n. sıcak hava antisiklonu
warm front n. sıcak cephe
warm current n. sıcak hava cerayanı
warm air mass n. sıcak hava kütlesi
Psychology
warm spot n. sıcak nokta
Gastronomy
warm starter n. ara sıcak
warm starter n. ara sıcak yemekler
warm starter n. ara sıcaklar
warm bread n. sıcak ekmek
warm drinks n. sıcak içecekler
warm again v. yeniden ısıtmak
Marine Biology
warm monomictic n. sıcak monomiktik
Zoology
brine warm n. tuzlu su kurdu
Agriculture
warm stratification (of seeds) n. sıcak katlama
History
medieval warm period n. orta çağ sıcak dönemi
medieval warm period n. yaklaşık 1000 ile 1400 yılları arasına tekabül eden, etkileri özellikle avrupa ve kuzey amerika'da hissedilen birkaç derecelik küresel sıcaklık artışı
medieval warm epoch n. orta çağ sıcak dönemi
medieval warm epoch n. yaklaşık 1000 ile 1400 yılları arasına tekabül eden, etkileri özellikle avrupa ve kuzey amerika'da hissedilen birkaç derecelik küresel sıcaklık artışı
Environment
warm zone n. ılık bölge
Geography
warm springs n. georgia eyaletinde şehir
warm river n. idaho eyaletinde şehir
Meteorology
warm advection n. sıcak adveksiyon
warm low n. sıcak alçak
warm occlusion n. sıcak oklüzyon
warm sector n. sıcak dilim
warm sector n. sıcak sektör
warm high n. sıcak yüksek
warm air mass n. sıcak hava kütlesi
warm front n. sıcak cephe
warm air current n. sıcak hava akımı
Sport
warm up dive n. ısınma atlayışı
Volleyball
time of warm-up n. ısınma süresi
warm-up area n. ısınma bölgesi
Slang
warm fuzzies n. sözlü iltifat