Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | village n. | köy | ||
It is a 'global village', and we rely on global partnership. Burası 'küresel bir köy' ve biz küresel ortaklığa güveniyoruz. More Sentences |
||||
General | ||||
General | village n. | köy halkı | ||
The village people had to pump water from the well by hand. Köy halkı kuyudan suyu elle pompalamak zorunda kaldı. More Sentences |
||||
General | village n. | köy | ||
They have no stake in their village, regional or national economies. Köylerinde, bölgesel ya da ulusal ekonomide hiçbir payları yok. More Sentences |
||||
General | village n. | şehir ve kasabalardan küçük ama kalıcı yerleşim birimi | ||
Zoology | ||||
Zoology | village n. | hayvanların bir arada bulunduğu yer | ||
British Slang | ||||
British Slang | village n. | değersiz | ||
British Slang | village n. | kalitesiz |