vatandaş - Turc Anglais Dictionnaire

vatandaş

Sens de "vatandaş" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 27 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
vatandaş citizen n.
Every other Danish citizen would, however, want to be brought before a court to have their case tried.
Bununla birlikte, diğer tüm Danimarka vatandaşları davalarının görülmesi için mahkeme önüne çıkarılmak isteyecektir.

More Sentences
General
vatandaş fellow citizen n.
At tomorrow's vote, think about what you will say to any of your fellow citizens who asks you what you have done.
Yarınki oylamada, size ne yaptığınızı soran herhangi bir vatandaşınıza ne söyleyeceğinizi düşünün.

More Sentences
vatandaş compatriot n.
We are compatriots.
Biz vatandaşız.

More Sentences
vatandaş subject n.
Unfortunately, in 2003 alone, more than 600 British subjects purchased pharmaceutical products over the Internet.
Ne yazık ki, sadece 2003 yılında 600'den fazla İngiliz vatandaşı internet üzerinden eczacılık ürünleri satın almıştır.

More Sentences
vatandaş countryman n.
I hate both foreigners and my countrymen.
Hem yabancılardan hem de vatandaşlarımdan nefret ediyorum.

More Sentences
vatandaş private citizen n.
The bank was run by private citizens.
Banka özel vatandaşlar tarafından yönetiliyordu.

More Sentences
Trade/Economic
vatandaş national n.
There will be no problem with Danish nationals within Denmark, that is not where the problem lies.
Danimarka içinde Danimarka vatandaşları ile ilgili bir sorun yaşanmayacaktır, sorun burada değildir.

More Sentences
vatandaş national n.
What criteria are applied in order to verify that a country to which a national is being returned is safe?
Bir vatandaşın geri gönderildiği ülkenin güvenli olduğunu doğrulamak için hangi kriterler uygulanır?

More Sentences
Law
vatandaş citizen n.
Such institutions must be open and understood by each and every citizen.
Bu tür kurumlar açık olmalı ve her bir vatandaş tarafından anlaşılmalıdır.

More Sentences
Politics
vatandaş citizen n.
I would suggest three points that could facilitate communication with the citizen.
Vatandaşla iletişimi kolaylaştırabilecek üç nokta önermek isterim.

More Sentences
vatandaş subject n.
Unfortunately, in 2003 alone, more than 600 British subjects purchased pharmaceutical products over the Internet.
Ne yazık ki sadece 2003 yılında 600'den fazla İngiliz vatandaşı internet üzerinden eczacılık ürünleri satın almıştır.

More Sentences
General
vatandaş countrywoman n.
vatandaş denizen n.
vatandaş fellow countrywoman n.
vatandaş fellow countryman n.
vatandaş fellow-citizen n.
vatandaş man-in-the-street n.
vatandaş member of the public n.
vatandaş burgeois n.
vatandaş citiner n.
vatandaş freeman n.
Colloquial
vatandaş the little guy [usa] n.
vatandaş the little man [usa] n.
Idioms
vatandaş john q public n.
vatandaş joe public n.
Politics
vatandaş national subject n.
Latin
vatandaş civis n.

Sens de "vatandaş" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 132 résultat(s)

Turc Anglais
Idioms
ikinci sınıf vatandaş a second-class citizen n.
That is perpetuating a second-class citizen status.
Bu, ikinci sınıf vatandaş statüsünü devam ettirmektir.

More Sentences
Politics
ikinci sınıf vatandaş second-class citizen n.
These people are now second-class citizens.
Bu insanlar artık ikinci sınıf vatandaş.

More Sentences
sıradan vatandaş ordinary citizen n.
Almost all ordinary citizens of Israel wish to live in peace in their own country.
İsrail'in sıradan vatandaşlarının neredeyse tamamı kendi ülkelerinde barış içinde yaşamak istemektedir.

More Sentences
General
bayan vatandaş citizeness n.
hukuki işler ve vatandaş hakları komitesi legal affairs and citizens rights committee n.
vatandaş (hükümdarlığa tabi olan) subject n.
ingiliz hukukunda devletin vatandaş jones'a karşı açtığı dava rex v. jones n.
kıdemli vatandaş senior citizen n.
vatandaş sorumluluğu civil responsibility n.
yasaya bağlı vatandaş law-abiding citizen n.
vatandaş hakkı tanınmamış kimse non-citizen n.
yabancı vatandaş foreign citizen n.
sokaktaki vatandaş citizen on the street n.
sokaktaki sade vatandaş citizen on the street n.
sokaktaki sade vatandaş everyman n.
sokaktaki sade vatandaş the man in the street n.
sıradan vatandaş everyday citizen n.
sade vatandaş everyday citizen n.
sokaktaki vatandaş everyday citizen n.
kanunlara uyan vatandaş law abiding citizen n.
küresel vatandaş global citizen n.
sivil vatandaş private citizen n.
sokaktaki vatandaş the man in the street n.
sade vatandaş ordinary citizen n.
örnek vatandaş model citizen n.
kanunlara/yasalara saygılı vatandaş law-abiding citizen n.
(suçun önlenmesinde) faal vatandaş active citizen n.
etkin vatandaş active citizen n.
aktif vatandaş active citizen n.
çifte vatandaş half-and-half n.
saygın vatandaş burgher n.
(erkek) kıdemli vatandaş long-beard n.
hakimiyet altındaki vatandaş ditionary n.
vatandaş tutuklaması citizen's arrest n.
fransa'da vatandaş dışındaki unvanların kaldırılması citoyen n.
yerli vatandaş domestic [obsolete] n.
iyi vatandaş good citizen n.
sıradan vatandaş folk n.
kıdemli vatandaş senior n.
güvenilir vatandaş prudhomme n.
sıradan vatandaş stranger n.
ortalama vatandaş streetwalker [rare] n.
sıradan vatandaş streetwalker [rare] n.
ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmek be treated like a second-class citizen v.
vatandaş yapmak citizenize v.
vatandaş yapmak citizenise v.
Phrases
gel vatandaş gel! come one, come all! expr.
Colloquial
sade vatandaş simple citizen n.
sade vatandaş joe doakes n.
sade vatandaş joe blow n.
sokaktaki kadın/vatandaş the woman on the street n.
sıradan vatandaş average joe n.
sıradan vatandaş ordinary joe n.
sıradan vatandaş joe sixpack n.
sıradan vatandaş joe lunchbucket n.
sıradan vatandaş joe snuffy n.
sıradan vatandaş joe blow n.
sıradan vatandaş joe schmo n.
sıradan vatandaş ordinary jane n.
sıradan vatandaş average jane n.
sıradan vatandaş plain jane n.
sade vatandaş doakes n.
(erkek) kıdemli vatandaş longbeard n.
Idioms
sade vatandaş fred bloggs (uk) n.
sade vatandaş john doe (us) n.
sade vatandaş john smith (uk) n.
sade vatandaş jane q. taxpayer (us) n.
sade vatandaş joe blow (us) n.
sade vatandaş john q. citizen (us) n.
sade vatandaş joe (or jane) public (uk) n.
sade vatandaş joe six-pack (us) n.
sade vatandaş john q. taxpayer (us) n.
sade vatandaş john q.public (us) n.
sade vatandaş jane q. public (us) n.
sade vatandaş jane q. citizen (us) n.
sade vatandaş the man on the clapham omnibus (uk) n.
sade vatandaş the man in the street (uk) n.
sade vatandaş joe the plumber (us) n.
sade vatandaş joe bloggs (uk) n.
sade vatandaş joe shmoe (us) n.
sıradan vatandaş the man in the street n.
sokaktaki vatandaş joe public n.
sokaktaki vatandaş man on the clapham omnibus n.
sokaktaki vatandaş man in the street n.
sokaktaki insan/vatandaş the man on the street n.
sıradan vatandaş the man on the street n.
sokaktaki vatandaş joe public (uk) n.
sıradan vatandaş the man/woman/person in the street n.
sokaktaki vatandaş john q public n.
sorumlu bir vatandaş a pillar of society n.
sıradan vatandaş joe average [us] n.
sade vatandaş joe average [us] n.
sokaktaki vatandaş john q. public n.
sade vatandaş john q. public n.
Trade/Economic
insanların kullanmadıkları eşyalarını ücretsiz olarak birbirine sundukları geri dönüşümü teşvik etmek için kurulmuş çevrimiçi işbirliği yapan bir vatandaş ağı freecycle n.
Law
vatandaş davası citizen suit n.
vatandaş komitesi citizens committee n.
Politics
önde gelen vatandaş rangatira [nz] n.
çifte vatandaş dual citizen n.
doğumdan beri vatandaş olan kimse native citizen n.
doğma büyüme vatandaş natural born citizen n.
doğuştan vatandaş native citizen n.
doğuştan vatandaş natural born citizen n.
insan ve vatandaş hakları beyannamesi declaration of the rights of man and citizen n.
kıdemli vatandaş senior citizen n.
sade vatandaş common citizen n.
sıradan vatandaş common citizen n.
sıradan vatandaş average citizen n.
sıradan vatandaş normal citizen n.
sonradan vatandaş olmuş kimse naturalized citizen n.
vatandaş birlikleri citizens' associations n.
vatandaş sorumluluğu civic responsibility n.
vatandaş diplomasisi citizen diplomacy n.
vatandaş sorumluluğu civic duty n.
vatandaş hakları bildirgesi declaration of rights n.
(eskiden ingiltere'de) vatandaş sözleşmesi citizen's charter n.
himaye yönetimi altında yaşayan vatandaş protégé n.
vatandaş olmayan unnaturalized adj.
Institutes
yurtdışı vatandaş hizmetleri dairesi department for services for citizens abroad n.
History
osmanlı imparatorluğu'nda gayrimüslim vatandaş raia n.
osmanlı imparatorluğu'nda gayrimüslim vatandaş rayah n.
osmanlı imparatorluğu'nda gayrimüslim vatandaş raya n.
anglosakson'lar zamanında ingiltere’de askerlik hizmeti karşılığında kral tarafından toprak verilen hür vatandaş thane n.
anglosaksonlar zamanında ingiltere’de askerlik hizmeti karşılığında kral tarafından toprak verilen hür vatandaş thegn n.
(antik roma'da) bir soylunun himayesi altında yaşayan vatandaş client n.
(eski roma'da) roma kolonisi veya vatandaş olmamakla birlikte gerektiğinde asker göndermesi beklenen kabilelere verilen ad foederatus n.
(antik yunan) savaş gemisi donatmakla yükümlü vatandaş syntrierarchy n.
Archaic
bir kasabanın işlerinden sorumlu vatandaş grubu portman n.
Slang
muhbir vatandaş anonymous andy n.
sade vatandaş joe citizen n.
vatandaş rıza average joe n.
Star Wars
vatandaş filosu citizen's fleet n.