Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | unite v. | birleşmek | ||
The European Parliament must unite and throw its political weight behind the European Commission. Avrupa Parlamentosu birleşmeli ve siyasi ağırlığını Avrupa Komisyonu'nun arkasına koymalıdır. More Sentences |
||||
Common Usage | unite v. | birleştirmek | ||
We must unite our efforts to isolate Cuba politically. Küba'yı siyasi olarak izole etmek için çabalarımızı birleştirmeliyiz. More Sentences |
||||
General | ||||
General | unite v. | birlik olmak | ||
It provokes outrage and reaction, so we must be united, we must be determined and we must be vigilant. Öfke ve tepkiye neden oluyor; bu nedenle birlik olmalı, kararlı olmalı ve uyanık olmalıyız. More Sentences |
||||
General | unite v. | birleştirmek | ||
To unite all the citizens of Europe, we must create true harmony between the States and between the peoples. Tüm Avrupa vatandaşlarını birleştirmek için, Devletler ve halklar arasında gerçek bir uyum yaratmalıyız. More Sentences |
||||
General | unite v. | birleşmek | ||
For example, will the opposition succeed in uniting behind one candidate? Örneğin muhalefet tek bir adayın arkasında birleşmeyi başarabilecek mi? More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | unite v. | birleştirmek | ||
We are in favour of uniting the whole continent and doing away with the borders fragmenting it. Biz tüm kıtayı birleştirmekten ve onu parçalayan sınırları ortadan kaldırmaktan yanayız. More Sentences |
||||
General | ||||
General | unite v. | raptetmek | ||
General | unite v. | kavuşturmak | ||
General | unite v. | kaynaşmak | ||
General | unite v. | evlendirmek | ||
General | unite v. | nikahlanmak | ||
General | unite v. | evlenmek | ||
General | unite v. | bağlamak | ||
General | unite v. | bitişmek | ||
General | unite v. | kombinasyon halinde göstermek | ||
General | unite v. | kombine halde sahip olmak | ||
General | unite v. | yapıştırmak | ||
General | unite v. | birlikte hareket etmek | ||
Star Wars | ||||
Star Wars | unite expr. | birleş |
Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | ünite | unit n. | ||
For example the completion of Unit 2 at Cernovoda is fully justified by the Phare study of August 2001. Örneğin Cernovoda'daki 2. Ünitenin tamamlanması, Ağustos 2001 tarihli Phare çalışması ile tamamen doğrulanmıştır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | ünite | unit n. | ||
I must mention the Kozlodvy nuclear power plant and in particular the closure dates for units 3 and 4. Kozlodvy nükleer santralinden ve özellikle de 3. ve 4. ünitelerin kapatılma tarihlerinden bahsetmeliyim. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | ünite | unit | ||
I must mention the Kozlodvy nuclear power plant and in particular the closure dates for units 3 and 4. Kozlodvy nükleer santralinden ve özellikle de 3. ve 4. ünitelerin kapanış tarihlerinden bahsetmeliyim. More Sentences |
||||
General | ||||
General | ünite | cell n. | ||
General | ünite | unity n. | ||
General | ünite | consolidation n. | ||
General | ünite | unitary adj. | ||
Medical | ||||
Medical | ünite | pint n. | ||
Archaic | ||||
Archaic | ünite | unitude n. |