| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | typically adv. | tipik olarak | ||
|
I wish to thank my fellow MEP, Mrs Kauppi, for the typically assiduous and ambitious work she has done. AP üyesi arkadaşım Bayan Kauppi'ye, tipik olarak gayretli ve azimli çalışmaları için teşekkür etmek istiyorum. More Sentences |
||||
| General | typically adv. | genellikle | ||
|
Groups are typically created around an industry, conference or company. Gruplar genel olarak bir sektör, konferans veya şirket temelinde kurulur. More Sentences |
||||
| General | typically adv. | tipik | ||
|
The name on one was foreign-sounding and the other was typically French. Birindeki isim kulağa yabancı geliyordu, diğeri ise tipik Fransız ismiydi. More Sentences |
||||
| General | typically adv. | sıklıkla | ||
| General | typically adv. | tipik derecede | ||
| General | typically adv. | genel anlamda | ||
| General | typically adv. | alışılageldik şekliyle | ||
| Ottoman Turkish | ||||
| Ottoman Turkish | typically adv. | umumiyetle | ||
