troubled - Turc Anglais Dictionnaire

troubled

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "troubled" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 11 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
troubled adj. sıkıntılı
Sami was very troubled.
Sami çok sıkıntılıydı.

More Sentences
General
troubled adj. rahatsız
We are troubled by the conduct of the trial and the speed and manner of the court's decision.
Davanın gidişatından ve mahkemenin kararının hızından ve şeklinden rahatsızız.

More Sentences
troubled adj. sorunlu
We must help the troubled third generation mobile communications business, not restrain it.
Sorunlu üçüncü nesil mobil iletişim sektörüne yardım etmeliyiz, onu kısıtlamamalıyız.

More Sentences
troubled adj. sıkıntı
We were financially troubled, in short, we were bankrupt.
Finansal olarak sıkıntıdaydık, kısacası iflas etmiştik.

More Sentences
troubled adj. sorun edilen
troubled adj. dert sahibi
troubled adj. tasalı
troubled adj. bulanık
troubled adj. tedirgin
troubled adj. sıkkın
troubled adj. belalı

Sens de "troubled" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 36 résultat(s)

Anglais Turc
General
troubled waters n. bulanık sular
Are you trying to fish in troubled waters?
Bulanık sularda balık tutmaya mı çalışıyorsun?

More Sentences
troubled teenager n. sorunlu ergen
troubled waters n. sıkıntılı durum
troubled waters n. içinden çıkılması güç durum
be troubled with v. rahatsız olmak
feel troubled v. merak etmek
pour oil on troubled waters v. ortalığı yatıştırmaya çalışmak
feel troubled v. üzülmek
be troubled v. üzülmek
be troubled about v. üzülmek
be troubled with v. rahatsızlık duymak
be troubled v. dertlenmek
be troubled v. merak etmek
be troubled v. derde düşmek
pour oil on troubled waters v. heyecanı yatıştırmak
pour oil on troubled waters v. tartışmayı yatıştırmak
pour oil on troubled waters v. sükuneti sağlamak
be troubled v. derdi olmak
be troubled v. dert sahibi olmak
fish in troubled waters v. tehlikeli sularda yüzmek
fish in troubled waters v. karmaşık bir durumdan fayda sağlamak
fish in troubled waters v. krizi fırsata çevirmek
fish in troubled waters v. olumsuz bir durumdan kişisel fayda elde etmek
fish in troubled waters v. şahsi çıkar sağlamak
Colloquial
troubled rock star expr. sorunlu rock yıldızı
Idioms
fish in troubled waters v. başkalarının zayıflıklarından yararlanmak
fish in troubled waters v. başkasının boş anından istifade etmek
fish in troubled waters v. bulanık suda balık avlamak
fish in troubled waters v. düşen insandan fayda sağlamak
pour oil on troubled water v. heyecanı yatıştırmak
pour oil on troubled waters v. fırtınayı dindirmek
pour oil on troubled waters v. ortalığı yatıştırmak
pour oil on troubled waters v. kavga edenleri sakinleştirmek
Trade/Economic
troubled asset relief program (tarp) n. sorunlu varlıkları kurtarma programı
troubled asset relief program n. sorunlu varlıkları kurtarma programı
Politics
the troubled asset relief program n. sorunlu varlıkları kurtarma programı