Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Gastronomy | ||||
Gastronomy | taze sebze | fresh vegetable n. | ||
We've got fresh vegetables. Taze sebzelerimiz var. More Sentences |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | taze sebze meyve standı | green-stall n. |
Speaking | ||
Speaking | taze meyve sebze yiyor musunuz? | do you eat fresh fruit and vegetables? expr. |
Gastronomy | ||
Gastronomy | taze sebze karışımı | bouquetiere n. |
Botanic | ||
Botanic | tohumları tahıl, taze yaprakları ise sebze olarak kullanılan bir bitki | tassel flower (amaranthus caudatus) n. |
Botanic | tohumları tahıl, taze yaprakları ise sebze olarak kullanılan bir bitki | velvet flower n. |
Botanic | tohumları tahıl, taze yaprakları ise sebze olarak kullanılan bir bitki | love-lies-bleeding n. |