Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | tanıdık bir yüz | a familiar face n. | ||
He is not a familiar face in the West, for he has never tried to claim that his is a special case. Batı'da tanıdık bir yüz değil, çünkü hiçbir zaman kendisinin özel bir durum olduğunu iddia etmeye çalışmadı. More Sentences |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | tanıdık bir yüz aramak | look around for a familiar face v. |