stringent

Sens de "stringent" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 22 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	stringent adj.	sıkı
That is why we want more stringent requirements for these waters, that is, stricter limit values for recreational craft. Bu nedenle, bu sular için daha sıkı gereklilikler, yani eğlence amaçlı tekneler için daha katı sınır değerler istiyoruz. More Sentences
General
2	General	stringent adj.	katı
That is why I am in favour of unequivocal and stringent measures. Bu nedenle kesin ve katı tedbirlerden yanayım. More Sentences
3	General	stringent adj.	katı
The Russians signed up to stringent standards when they joined these organisations, and now they must meet them. Ruslar bu örgütlere katıldıklarında katı standartlara imza attılar ve şimdi de bu standartlara uymak zorundalar. More Sentences
Technical
4	Technical	stringent adj.	sıkı
I would ask the Commission and the Council at this stage to adopt more stringent restrictions of their own volition. Bu aşamada Komisyon ve Konsey'den kendi iradeleriyle daha sıkı kısıtlamalar kabul etmelerini rica ediyorum. More Sentences
General
5	General	stringent adj.	müşkül
6	General	stringent adj.	zorlayıcı
7	General	stringent adj.	zorlu
8	General	stringent adj.	zor
9	General	stringent adj.	bağlayıcı
10	General	stringent adj.	sıkıca
11	General	stringent adj.	yeğin
12	General	stringent adj.	kati
13	General	stringent adj.	dar
14	General	stringent adj.	uyulması gereken
15	General	stringent adj.	para sıkıntısı çeken
16	General	stringent adj.	uyulması zorunlu
17	General	stringent adj.	sert
18	General	stringent adj.	kesin
Politics
19	Politics	stringent adj.	sıkı para politikası uygulayan
20	Politics	stringent adj.	para darlığı bulunan
Technical
21	Technical	stringent adj.	şiddetli
22	Technical	stringent adj.	sert

Sens de "stringent" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 11 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	stringent measures n.	sıkı önlemler
This particular commitment comes in two stages, one by 2005 and one with even more stringent measures by 2010. Bu taahhüt, biri 2005 yılına kadar, diğeri ise 2010 yılına kadar daha sıkı önlemler içeren iki aşamadan oluşmaktadır. More Sentences
2	General	stringent measures n.	sert önlemler
3	General	stringent measures n.	kesin önlemler
4	General	take stringent precautions v.	sıkı önlemler almak
5	General	take stringent precautions v.	sert önlemler almak
Trade/Economic
6	Trade/Economic	stringent measures n.	sıkı önlemler
Politics
7	Politics	stringent measure n.	zecri tedbir
8	Politics	no less stringent adj.	daha az sıkı olmayan
Technical
9	Technical	stringent quality assurance procedures n.	sıkı nitelik güvence yordamları
Statistics
10	Statistics	most stringent test n.	en sıkı sınama
Environment
11	Environment	less stringent objective n.	daha düşük hedef