|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
step n.
|
adım |
|
This is a significant step forward.
Bu ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
step n.
|
basamak |
|
He went up the steps slowly.
Basamakları yavaşça çıktı.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
step on it v.
|
gaza basmak |
|
We gotta lose the heat, step on it!
Ateşi düşürmeliyiz, gaza bas!
More Sentences
|
| General |
|
| 4 |
General |
two step n.
|
iki adım |
|
Progress has definitely been made on the question of gender equality, even if it is two steps forward and one step back.
İki adım ileri bir adım geri olsa da cinsiyet eşitliği konusunda kesinlikle ilerleme kaydedilmiştir.
More Sentences
|
| 5 |
General |
step n.
|
önlem |
|
With very simple steps it's possible to hinder the spread of the coronavirus.
Çok basit önlemlerle Koronavirüs'ün yayılmasını engellemek mümkün.
More Sentences
|
| 6 |
General |
second step n.
|
ikinci adım |
|
A second step must then be to increase value added through exports.
İkinci adım ise ihracat yoluyla katma değeri artırmak olmalıdır.
More Sentences
|
| 7 |
General |
step n.
|
tedbir |
|
It is therefore appropriate to step up the measures adopted in respect of shipping.
Bu nedenle deniz taşımacılığına ilişkin olarak alınan tedbirlerin hızlandırılması uygun olacaktır.
More Sentences
|
| 8 |
General |
first step n.
|
ilk adım |
|
The first step has now been taken and brought to its conclusion.
İlk adım şimdi atılmış ve sonuca ulaştırılmıştır.
More Sentences
|
| 9 |
General |
step n.
|
adım |
|
This is a significant step forward.
Bu ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır.
More Sentences
|
| 10 |
General |
step out n.
|
dışarı adım |
|
Tom didn't even step out of the house yesterday.
Tom dün evden dışarıya adım bile atmadı.
More Sentences
|
| 11 |
General |
concrete step n.
|
somut adım |
|
What we need now are concrete steps to reach lasting peace.
Kalıcı barışa ulaşmak için somut adımlara ihtiyacımız var.
More Sentences
|
| 12 |
General |
step n.
|
basamak |
|
He went up the steps slowly.
Basamakları yavaşça çıktı.
More Sentences
|
| 13 |
General |
positive step n.
|
olumlu adım |
|
The constitutional amendments which Turkey has made are positive steps.
Türkiye'nin gerçekleştirdiği anayasa değişiklikleri olumlu adımlardır.
More Sentences
|
| 14 |
General |
important step n.
|
önemli adım |
|
The directive that the plenary has adopted today represents another important step.
Genel Kurul'un bugün kabul ettiği yönerge bir başka önemli adımı temsil etmektedir.
More Sentences
|
| 15 |
General |
an important step n.
|
önemli bir adım |
|
This is an important step in the procedure.
Bu, prosedürde önemli bir adımdır.
More Sentences
|
| 16 |
General |
one more step n.
|
bir adım daha |
|
Tom kept walking until he was too tired to take even one more step.
Tom bir adım daha atamayacak kadar yorulana kadar yürümeye devam etti.
More Sentences
|
| 17 |
General |
intermediate step n.
|
ara adım |
|
The Commission proposal on new rules for the allocation of slots is a necessary intermediate step.
Slotların tahsisi için yeni kurallara ilişkin Komisyon teklifi gerekli bir ara adımdır.
More Sentences
|
| 18 |
General |
first step n.
|
başlangıç |
|
The name change would be the first step.
Bu isim değişikliği de bir başlangıç olacak.
More Sentences
|
| 19 |
General |
step aside v.
|
kenara çekilmek |
|
Would you step aside?
Kenara çekilir misiniz?
More Sentences
|
|
|
| 20 |
General |
step on v.
|
basmak |
|
We must do more, we must step on the reform peddle.
Daha fazlasını yapmalı, reform pedalına basmalıyız.
More Sentences
|
| 21 |
General |
step in v.
|
girmek |
|
No man ever steps in the same river twice, for it's not the same river and he's not the same man.
Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz; çünkü ne nehir aynı nehirdir, ne de nehre giren kişi aynı kişidir.
More Sentences
|
| 22 |
General |
take a step v.
|
adım atmak |
|
But it must be said that the Lamassoure report has taken a step in the right direction.
Ancak Lamassoure raporunun doğru yönde bir adım attığı söylenmelidir.
More Sentences
|
| 23 |
General |
step on v.
|
ayak basmak |
|
The boy stepped on my foot on purpose.
Çocuk, kasten ayağıma bastı.
More Sentences
|
| 24 |
General |
step in v.
|
araya girmek |
|
Tom stepped in to help.
Tom yardım etmek için araya girdi.
More Sentences
|
| 25 |
General |
step on it v.
|
acele etmek |
|
We've really got to step on it.
Gerçekten acele etmeliyiz.
More Sentences
|
| 26 |
General |
step aside v.
|
çekilmek |
|
I think it's time for me to step aside.
Sanırım benim için çekilme zamanıdır.
More Sentences
|
| 27 |
General |
step up v.
|
yürümek |
|
Tom stepped up to the podium.
Tom podyuma doğru yürüdü.
More Sentences
|
| 28 |
General |
step up v.
|
yükseltmek |
|
We must step up a gear.
Bir vites yükseltmeliyiz.
More Sentences
|
| 29 |
General |
step v.
|
basmak |
|
He stepped into dog shit.
O bir köpek dışkısına bastı.
More Sentences
|
| 30 |
General |
step out v.
|
dışarı çıkmak |
|
He stepped out for a moment.
O bir an için dışarı çıktı.
More Sentences
|
| 31 |
General |
step up v.
|
çıkmak |
|
Tom stepped up to the podium.
Tom kürsüye çıktı.
More Sentences
|
| 32 |
General |
step v.
|
yürümek |
|
Tom stepped through the doorway.
Tom kapı aralığından içeriye doğru yürüdü.
More Sentences
|
| 33 |
General |
step v.
|
girmek |
|
Wait for a knock, step through another door, and you're in.
Kapının çalmasını bekle, öbür kapıdan gir ve içerdesin.
More Sentences
|
| 34 |
General |
step back v.
|
geri çekilmek |
|
Sometimes we need to take a step back and think.
Bazen bir adım geri çekilip düşünmemiz gerekir.
More Sentences
|
| 35 |
General |
step in v.
|
devreye girmek |
|
If this comes to nothing, then the government has to step in.
Bu da sonuçsuz kalırsa, hükümet devreye girmek zorunda kalacaktır.
More Sentences
|
| 36 |
General |
step out v.
|
çıkmak |
|
He stepped out of the darkness into the light.
Karanlıktan çıkarak ışığa çıktı.
More Sentences
|
| 37 |
General |
step v.
|
adım atmak |
|
That is why we must step back.
İşte bu yüzden geri adım atmalıyız.
More Sentences
|
| 38 |
General |
step down v.
|
emekliye ayrılmak |
|
Tom should step down.
Tom emekliye ayrılmalı.
More Sentences
|
| 39 |
General |
step up v.
|
hızlandırmak |
|
It will step up the attack on employment, insurance and pension rights.
İstihdam, sigorta ve emeklilik haklarına yönelik saldırıları hızlandıracaktır.
More Sentences
|
|
|
| 40 |
General |
step down v.
|
istifa etmek |
|
Tom doesn't plan to step down.
Tom istifa etmeyi planlamıyor.
More Sentences
|
| 41 |
General |
step up v.
|
artırmak |
|
I am referring, in particular, to improving road signage, to stepping up passive protection, to monitoring.
Özellikle yol işaretlerinin iyileştirilmesi, pasif korumanın artırılması ve izleme konularına değiniyorum.
More Sentences
|
| 42 |
General |
step-by-step adv.
|
adım adım |
|
Putting these in place requires, in our view, a step-by-step approach.
Bu düzenlemelerin hayata geçirilmesi, bize göre, adım adım ilerleyen bir yaklaşım gerektirmektedir.
More Sentences
|
| 43 |
General |
watch your step interj.
|
dikkat et (yürüyen birine söylenir) |
|
The hallway is slippery, so watch your step.
Hol kaygan, bu yüzden adımlarına dikkat et.
More Sentences
|
| 44 |
General |
watch your step! interj.
|
dikkatli ol! |
|
Watch your step.
Dikkatli ol.
More Sentences
|
| Phrasals |
|
| 45 |
Phrasals |
step outside v.
|
dışarı çıkmak |
|
Tom stepped outside.
Tom dışarı çıktı.
More Sentences
|
| 46 |
Phrasals |
step down v.
|
çekilmek |
|
He finally had to step down.
O sonunda çekilmek zorunda kaldı.
More Sentences
|
| 47 |
Phrasals |
step inside v.
|
(bir yere) girmek |
|
Let's step inside.
İçeriye girelim.
More Sentences
|
| 48 |
Phrasals |
step into v.
|
girmek |
|
He took off his clothes and stepped into the shower.
Çamaşırlarını çıkarıp duşa girdi.
More Sentences
|
| 49 |
Phrasals |
step inside v.
|
içeri girmek |
|
Tom opened the door and stepped inside.
Tom kapıyı açtı ve içeri girdi.
More Sentences
|
| Colloquial |
|
| 50 |
Colloquial |
step-father n.
|
üvey baba |
|
Sami killed his father and his step-father.
Sami babasını ve üvey babasını öldürdü.
More Sentences
|
| 51 |
Colloquial |
step-son n.
|
üvey oğul |
|
I've never met Tom's step-son's mother.
Tom'un üvey oğlunun annesiyle hiç tanışmadım.
More Sentences
|
| 52 |
Colloquial |
step on it! expr.
|
bas gaza! |
|
Step on it!
Bas gaza!
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 53 |
Common Usage |
single step income statement n.
|
tek kademeli kar zarar tablosu |
|
| 54 |
Common Usage |
step on the gas v.
|
gazlamak |
|
| 55 |
Common Usage |
step on it v.
|
gazlamak |
|
| 56 |
Common Usage |
step adj.
|
üvey |
|
| General |
|
| 57 |
General |
step n.
|
ilerleme |
|
| 58 |
General |
step son n.
|
üvey oğul |
|
| 59 |
General |
step n.
|
eşik |
|
| 60 |
General |
step n.
|
uygun adım |
|
| 61 |
General |
step n.
|
ayak sesi |
|
| 62 |
General |
step n.
|
teşebbüs |
|
| 63 |
General |
step n.
|
terakki |
|
| 64 |
General |
step forcing n.
|
basamak uyarı |
|
| 65 |
General |
step child n.
|
üvey çocuk |
|
| 66 |
General |
step n.
|
terfi |
|
| 67 |
General |
step n.
|
hareket |
|
| 68 |
General |
big step n.
|
açık adım |
|
| 69 |
General |
step up n.
|
yürüme yolu |
|
| 70 |
General |
step n.
|
ayak |
|
| 71 |
General |
wide step n.
|
açık adım |
|
| 72 |
General |
false step n.
|
falso |
|
| 73 |
General |
step daughter n.
|
üvey kız |
|
| 74 |
General |
step brother n.
|
üvey erkek kardeş |
|
| 75 |
General |
curtail step n.
|
birinci basamak |
|
| 76 |
General |
step dance n.
|
step |
|
| 77 |
General |
step n.
|
merdiven basamağı |
|
| 78 |
General |
step father n.
|
üvey baba |
|
| 79 |
General |
step n.
|
ayak izi |
|
|
|
| 80 |
General |
step n.
|
nota çizgisi |
|
| 81 |
General |
step n.
|
derece |
|
| 82 |
General |
step mother n.
|
üvey ana |
|
| 83 |
General |
step n.
|
porte aralığı |
|
| 84 |
General |
step n.
|
ayak atışı |
|
| 85 |
General |
step n.
|
ayak uydurma |
|
| 86 |
General |
step parent n.
|
üvey ana baba |
|
| 87 |
General |
step n.
|
merdiven |
|
| 88 |
General |
step ladder n.
|
seyyar merdiven |
|
| 89 |
General |
loop step n.
|
döngü adımı |
|
| 90 |
General |
step n.
|
plato |
|
| 91 |
General |
step n.
|
sekmen |
|
| 92 |
General |
step n.
|
etap |
|
| 93 |
General |
step n.
|
çok kısa bir mesafe |
|
| 94 |
General |
step n.
|
girişim |
|
| 95 |
General |
one step n.
|
tek adım dansı |
|
| 96 |
General |
false step n.
|
yanlış davranış |
|
| 97 |
General |
step length n.
|
adım uzunluğu |
|
| 98 |
General |
step by step processing n.
|
adım adım işleme |
|
| 99 |
General |
step size n.
|
adım boyu |
|
| 100 |
General |
step in n.
|
içeri adım |
|
| 101 |
General |
step of a ladder n.
|
merdiven basamağı |
|
| 102 |
General |
additional step n.
|
ek adım |
|
| 103 |
General |
considerable step n.
|
büyük adım |
|
| 104 |
General |
big step n.
|
büyük adım |
|
| 105 |
General |
giant step n.
|
dev adım |
|
| 106 |
General |
step sister n.
|
üvey abla |
|
| 107 |
General |
step sister n.
|
üvey kız kardeş |
|
| 108 |
General |
career step n.
|
kariyer basamağı |
|
| 109 |
General |
scheduled procedure step n.
|
planlanmış işlem adımı |
|
| 110 |
General |
scheduled procedure step n.
|
programlanmış prosedür adımı |
|
| 111 |
General |
flight of step n.
|
merdiven kolu |
|
| 112 |
General |
step-up n.
|
artma |
|
| 113 |
General |
step-up n.
|
artış |
|
| 114 |
General |
step-up n.
|
yükselme |
|
| 115 |
General |
ladder step n.
|
merdiven basamağı |
|
| 116 |
General |
firm step n.
|
sağlam adım |
|
| 117 |
General |
sound step n.
|
sağlam adım |
|
| 118 |
General |
unfaltering step n.
|
sağlam adım |
|
| 119 |
General |
step n.
|
kademe |
|
| 120 |
General |
step ladder n.
|
destekli seyyar merdiven |
|
| 121 |
General |
step ladder n.
|
portatif merdiven |
|
| 122 |
General |
step-board n.
|
basamak |
|
| 123 |
General |
step ladder n.
|
ayaklı merdiven |
|
| 124 |
General |
step-board n.
|
basamak tahtası |
|
| 125 |
General |
step n.
|
evre |
|
| 126 |
General |
step n.
|
hatve |
|
| 127 |
General |
step n.
|
aşama |
|
| 128 |
General |
entry step n.
|
giriş basamağı |
|
| 129 |
General |
primary step n.
|
giriş basamağı |
|
| 130 |
General |
entrance step n.
|
giriş basamağı |
|
| 131 |
General |
previous step n.
|
önceki adım |
|
| 132 |
General |
firm step n.
|
emin adım |
|
| 133 |
General |
confident step n.
|
emin adım |
|
| 134 |
General |
false step n.
|
yanlış adım |
|
| 135 |
General |
false step n.
|
hata |
|
| 136 |
General |
step counter n.
|
adım ölçer |
|
| 137 |
General |
step counter n.
|
adımölçer |
|
| 138 |
General |
a major step forward n.
|
ileriye doğru büyük bir adım |
|
| 139 |
General |
natural step n.
|
doğal adım |
|
| 140 |
General |
next natural step n.
|
sonraki doğal adım |
|
| 141 |
General |
one more step n.
|
bir basamak daha |
|
| 142 |
General |
step stool n.
|
oturaklı merdiven |
|
| 143 |
General |
step stool n.
|
tabure merdiven |
|
| 144 |
General |
step stool n.
|
tabure/sandalye merdiven |
|
| 145 |
General |
step stool n.
|
merdiven tabure/sandalye |
|
| 146 |
General |
step mother n.
|
cici anne |
|
| 147 |
General |
long step n.
|
uzun adım |
|
| 148 |
General |
work step n.
|
iş adımı |
|
| 149 |
General |
first person to step foot on the moon n.
|
aya ilk ayak basan kişi |
|
| 150 |
General |
first person to step on the moon n.
|
aya ilk ayak basan kişi |
|
| 151 |
General |
step-sibling n.
|
üvey kardeş |
|
| 152 |
General |
step-in n.
|
kadın külodu |
|
| 153 |
General |
intermediate step n.
|
ara basamak |
|
| 154 |
General |
intermediary step n.
|
ara adım |
|
| 155 |
General |
intermediary step n.
|
ara basamak |
|
| 156 |
General |
two-step verification n.
|
iki aşamalı doğrulama |
|
| 157 |
General |
lower step n.
|
alt basamak |
|
| 158 |
General |
step wedge n.
|
kademeli blok |
|
| 159 |
General |
marble step n.
|
mermer basamak |
|
| 160 |
General |
box step n.
|
yerde dikdörtgen oluşturan bir salon dansı adımı kombinasyonu |
|
| 161 |
General |
hop, step, and jump n.
|
kısa mesafe |
|
| 162 |
General |
one-step n.
|
iki dörtlük müzikle yapılan bir salon dansı |
|
| 163 |
General |
one-step n.
|
one-step dansına eşlik eden müzik |
|
| 164 |
General |
back step n.
|
geriye, arkaya adım |
|
| 165 |
General |
first step n.
|
ilk aşama |
|
| 166 |
General |
first step n.
|
ilk hareket |
|
| 167 |
General |
side step n.
|
kenara yerleştirilen basamak |
|
| 168 |
General |
side step n.
|
yan merdiven |
|
| 169 |
General |
side step n.
|
yanda yer alan basamak yapı |
|
| 170 |
General |
step-up n.
|
gelişme |
|
| 171 |
General |
step-up n.
|
iyileşme |
|
| 172 |
General |
stair-step n.
|
merdiven basamağı |
|
| 173 |
General |
stair-step n.
|
kademe kademe yükselen kimse |
|
| 174 |
General |
stair-step n.
|
adım adım iyiye giden şey |
|
| 175 |
General |
stair-step n.
|
giderek gelişen kimse |
|
| 176 |
General |
step on one's foot v.
|
ayağına basmak |
|
| 177 |
General |
step up to the plate v.
|
elinden geleni yapmak |
|
| 178 |
General |
step out of line v.
|
çizginin dışına çıkmak |
|
| 179 |
General |
step up to the plate v.
|
gönüllü olmak |
|
| 180 |
General |
accommodate one's step to v.
|
birine ayak uydurmak |
|
| 181 |
General |
step up v.
|
kuvvetlendirmek |
|
| 182 |
General |
step up v.
|
yükselmek |
|
| 183 |
General |
step up to the plate v.
|
harekete geçmek |
|
| 184 |
General |
step up v.
|
yaklaşmak |
|
| 185 |
General |
fall in step v.
|
ayak uydurmak |
|
| 186 |
General |
fall into step with v.
|
ayak uydurmak |
|
| 187 |
General |
be out of step with v.
|
ayak uydurmamak (birisine) |
|
| 188 |
General |
watch one's step v.
|
ayağını denk almak |
|
| 189 |
General |
step up v.
|
artmak |
|
| 190 |
General |
watch one's step v.
|
bastığı yere dikkat etmek |
|
| 191 |
General |
step forward v.
|
öne doğru adım atmak |
|
| 192 |
General |
step up v.
|
terfi etmek |
|
| 193 |
General |
step on the accelerator v.
|
gaza basmak |
|
| 194 |
General |
step down v.
|
inmek |
|
| 195 |
General |
step down v.
|
düşürmek |
|
| 196 |
General |
step down v.
|
emekli olmak |
|
| 197 |
General |
step out v.
|
eğlenceye gitmek |
|
| 198 |
General |
step v.
|
sekilemek |
|
| 199 |
General |
step on v.
|
gazı köklemek |
|
| 200 |
General |
step out v.
|
inmek |
|
| 201 |
General |
step v.
|
etmek (dans) |
|
| 202 |
General |
step up v.
|
pekiştirmek |
|
| 203 |
General |
step on the brakes v.
|
frene basmak |
|
| 204 |
General |
step down v.
|
düşmek |
|
| 205 |
General |
mind one's step v.
|
ayağını denk almak |
|
| 206 |
General |
step back v.
|
azaltmak |
|
| 207 |
General |
step v.
|
adımlamak |
|
| 208 |
General |
watch one's step v.
|
dikkat etmek |
|
| 209 |
General |
step in v.
|
içeri girmek |
|
| 210 |
General |
take a step v.
|
atılmak |
|
| 211 |
General |
watch one's step v.
|
adımlarına dikkat etmek |
|
| 212 |
General |
keep step with v.
|
ayak uydurmak |
|
| 213 |
General |
be out of step with v.
|
ayak uydurmamak |
|
| 214 |
General |
walk with a quick step v.
|
hızla yürümek |
|
| 215 |
General |
fall in step with v.
|
ayak uydurmak |
|
| 216 |
General |
step in v.
|
içeri gitmek |
|
| 217 |
General |
step in v.
|
içeri gelmek |
|
| 218 |
General |
be in step with v.
|
adım uydurmak (başkalarına) |
|
| 219 |
General |
step v.
|
teraslamak |
|
| 220 |
General |
step up v.
|
(süreci) hızlandırmak |
|
| 221 |
General |
be in step with somebody v.
|
aynı ayarda olmak (birisiyle) |
|
| 222 |
General |
be one step ahead v.
|
bir adım önde olmak |
|
| 223 |
General |
step off v.
|
inmek |
|
| 224 |
General |
step forward v.
|
bir adım öne çıkmak |
|
| 225 |
General |
keep step v.
|
ayak uydurmak |
|
| 226 |
General |
step on to land v.
|
karaya ayak basmak |
|
| 227 |
General |
step v.
|
basamaklı yapmak |
|
| 228 |
General |
step up v.
|
gücünü artırmak |
|
| 229 |
General |
step over v.
|
yürüyerek üzerinden geçmek |
|
| 230 |
General |
step on v.
|
köklemek (gaz pedali) |
|
| 231 |
General |
step v.
|
gitmek |
|
| 232 |
General |
step on v.
|
ayakla basmak |
|
| 233 |
General |
step up onto v.
|
çıkmak |
|
| 234 |
General |
step on v.
|
ayakla ezmek |
|
| 235 |
General |
fall in step v.
|
adım uydurmak |
|
| 236 |
General |
step up on v.
|
çıkmak |
|
| 237 |
General |
watch one's step v.
|
dikkatli olmak |
|
| 238 |
General |
step off v.
|
adımlamak |
|
| 239 |
General |
step up v.
|
terfi ettirmek |
|
| 240 |
General |
take the first step v.
|
ilk adımı atmak |
|
| 241 |
General |
step aside v.
|
istifa etmek |
|
| 242 |
General |
step v.
|
ayak basmak |
|
| 243 |
General |
step out v.
|
adımlamak |
|
| 244 |
General |
step on the gas v.
|
gaza basmak |
|
| 245 |
General |
step up v.
|
hızlanmak |
|
| 246 |
General |
step in v.
|
karışmak |
|
| 247 |
General |
step on the brake v.
|
frene basmak |
|
| 248 |
General |
step on v.
|
köklemek |
|
| 249 |
General |
step in v.
|
müdahale etmek |
|
| 250 |
General |
step inwardly v.
|
ayakları içe basmak |
|
| 251 |
General |
step out v.
|
hızlı yürümek |
|
| 252 |
General |
keep in step with v.
|
ayak uydurmak |
|
| 253 |
General |
step in v.
|
el atmak |
|
| 254 |
General |
be in step with something v.
|
aynı ayarda olmak |
|
| 255 |
General |
proceed step by step v.
|
adım adım ilerlemek |
|
| 256 |
General |
keep in step (with) v.
|
ayak uydurmak |
|
| 257 |
General |
proceed to the next step v.
|
bir sonraki adıma geçmek |
|
| 258 |
General |
move on to the next step v.
|
bir sonraki adıma geçmek |
|
| 259 |
General |
go next step v.
|
bir sonraki adıma geçmek |
|
| 260 |
General |
take necessary step v.
|
gerekli adımı atmak |
|
| 261 |
General |
take necessary step v.
|
gerekli adımları atmak |
|
| 262 |
General |
step up gear v.
|
vites arttırmak |
|
| 263 |
General |
step up the tempo v.
|
tempoyu artırmak |
|
| 264 |
General |
step up the production v.
|
üretimi artırmak |
|
| 265 |
General |
take a step further v.
|
bir adım ileriye taşımak |
|
| 266 |
General |
carry a step forward v.
|
bir adım ileriye taşımak |
|
| 267 |
General |
take a step forward v.
|
bir adım ileriye taşımak |
|
| 268 |
General |
carry a step further v.
|
bir adım ileriye taşımak |
|
| 269 |
General |
step into new age v.
|
çağ atlamak |
|
| 270 |
General |
take a concrete step v.
|
somut bir adım atmak |
|
| 271 |
General |
take the next step v.
|
bir sonraki adımı atmak |
|
| 272 |
General |
be in step with v.
|
-e ayak uydurmak |
|
| 273 |
General |
step off v.
|
-den inmek |
|
| 274 |
General |
step over v.
|
-e gitmek |
|
| 275 |
General |
step over v.
|
-e gelmek |
|
| 276 |
General |
be a step ahead v.
|
bir adım önde olmak |
|
| 277 |
General |
take (it) a step further v.
|
bir adım ileri götürmek |
|
| 278 |
General |
stay one step ahead v.
|
bir adım önde olmak |
|
| 279 |
General |
step down v.
|
(voltaj vb) azaltmak |
|
| 280 |
General |
step on the juice v.
|
hız vermek |
|
| 281 |
General |
step on the juice v.
|
hızlandırmak |
|
| 282 |
General |
step on the juice v.
|
süratini arttırmak |
|
| 283 |
General |
step on the juice v.
|
gaz vermek |
|
| 284 |
General |
step on the juice v.
|
gazlamak |
|
| 285 |
General |
be in step v.
|
başkalarına ayak uydurmak |
|
| 286 |
General |
be in step v.
|
diğerleri gibi davranmak |
|
| 287 |
General |
be one step ahead of technology v.
|
teknolojinin bir adım ilerisinde olmak |
|
| 288 |
General |
fall in step with v.
|
ortama ayak uydurmak |
|
| 289 |
General |
fall into step with v.
|
ortama ayak uydurmak |
|
| 290 |
General |
treat like a step-child v.
|
üvey evlat muamelesi yapmak |
|
| 291 |
General |
treat like a step-child v.
|
üvey evlat gibi saymak |
|
| 292 |
General |
treat like a step-child v.
|
üvey evlat gibi tutmak |
|
| 293 |
General |
go a step further v.
|
bir adım daha ileri gitmek |
|
| 294 |
General |
be one step ahead of v.
|
bir adım önde olmak |
|
| 295 |
General |
be one step ahead of v.
|
bir adım önünde yer almak |
|
| 296 |
General |
step on a sea urchin v.
|
denizkestanesine basmak |
|
| 297 |
General |
be one step ahead of v.
|
bir adım önünde olmak |
|
| 298 |
General |
take the first step to do something v.
|
(bir şeyleri yapmak için) ilk adımı atmak |
|
| 299 |
General |
step into action v.
|
harekete geçmek |
|
| 300 |
General |
step out of line v.
|
sıradan/kuyruktan çıkmak |
|
| 301 |
General |
take a step v.
|
ilerleme kaydetmek |
|
| 302 |
General |
step up pressure for v.
|
için baskıyı artırmak/yoğunlaştırmak |
|
| 303 |
General |
step on someone's toes v.
|
birinin baş parmağına basmak |
|
| 304 |
General |
step on the grass v.
|
çimlere basmak |
|
| 305 |
General |
carry one step further v.
|
ileri taşımak |
|
| 306 |
General |
climb the stairs step by step v.
|
basamakları tek tek çıkmak |
|
| 307 |
General |
step on a banana peel v.
|
muz kabuğuna basmak |
|
| 308 |
General |
step on a banana peel v.
|
muza basmak |
|
| 309 |
General |
break step v.
|
yürüyüş düzenine ayak uyduramamak |
|
| 310 |
General |
one-step v.
|
one-step dansı yapmak |
|
| 311 |
General |
goose-step v.
|
düşünmeden riayet etmek |
|
| 312 |
General |
goose-step v.
|
toplumsal baskı veya misilleme korkusundan boyun eğmek |
|
| 313 |
General |
stair-step v.
|
adım adım gelişmek |
|
| 314 |
General |
stair-step v.
|
düzenli bir yol tutmak |
|
| 315 |
General |
stair-step v.
|
düzenli bir örüntüde ilerlemek |
|
| 316 |
General |
one step closer adj.
|
bir adım daha yakın |
|
| 317 |
General |
step-down adj.
|
azaltan |
|
| 318 |
General |
step-by-step adj.
|
aşama aşama |
|
| 319 |
General |
step-down adj.
|
düşüren |
|
| 320 |
General |
stair-step adj.
|
merdivene benzer |
|
| 321 |
General |
stair-step adj.
|
merdiven gibi |
|
| 322 |
General |
stair-step adj.
|
merdivenimsi |
|
| 323 |
General |
stair-step adj.
|
kademeli |
|
| 324 |
General |
stair-step adj.
|
adım adım gelişen |
|
| 325 |
General |
step by step adv.
|
tedricen |
|
| 326 |
General |
step by step adv.
|
yavaş yavaş |
|
| 327 |
General |
in step with adv.
|
uygun |
|
| 328 |
General |
at every step adv.
|
adım başında |
|
| 329 |
General |
at every step of life adv.
|
hayatın her adımında |
|
| 330 |
General |
in every step of life adv.
|
hayatın her adımında |
|
| 331 |
General |
step by step adv.
|
aşama aşama |
|
| 332 |
General |
at every step adv.
|
adım başı |
|
| 333 |
General |
in step adv.
|
ayak uydurarak |
|
| 334 |
General |
without keeping step adv.
|
adi adım |
|
| 335 |
General |
step by step adv.
|
derece derece |
|
| 336 |
General |
step by step adv.
|
kademe kademe |
|
| 337 |
General |
step by step adv.
|
peyderpey |
|
| 338 |
General |
in step adv.
|
aynı ayarda |
|
| 339 |
General |
step by step adv.
|
basamak basamak |
|
| 340 |
General |
step by step adv.
|
adım adım |
|
| 341 |
General |
step-wise adv.
|
adım adım |
|
| 342 |
General |
step-wise adv.
|
yavaş yavaş |
|
| 343 |
General |
in the first step adv.
|
ilk aşamada |
|
| 344 |
General |
at first step adv.
|
ilk adım olarak |
|
| 345 |
General |
as a first step adv.
|
ilk adım olarak |
|
| 346 |
General |
at first step adv.
|
ilk etapta |
|
| 347 |
General |
in step with prep.
|
ayak uydurarak |
|
| 348 |
General |
in step with prep.
|
uyum içerisinde |
|
| 349 |
General |
watch your step! interj.
|
ayağını denk al! |
|
| 350 |
General |
step on the gas! interj.
|
gazla! |
|
| 351 |
General |
step on it! interj.
|
gaza bas! |
|
| 352 |
General |
step on the gas! interj.
|
gaza bas! |
|
| 353 |
General |
watch your step! interj.
|
kendine mukayyet ol! |
|
| Phrasals |
|
| 354 |
Phrasals |
step aside v.
|
biraz önden yürümek |
|
| 355 |
Phrasals |
step forth v.
|
öne çıkmak |
|
| 356 |
Phrasals |
step in v.
|
aniden ileri atılmak |
|
| 357 |
Phrasals |
step off v.
|
bölmek |
|
| 358 |
Phrasals |
step off v.
|
ayırmak |
|
| 359 |
Phrasals |
step aside v.
|
görevden ayrılmak |
|
| 360 |
Phrasals |
step aside v.
|
emekli olmak |
|
| 361 |
Phrasals |
step between (someone or something) v.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) arasında yavaş yavaş yürümek |
|
| 362 |
Phrasals |
step between (someone or something) v.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) usulca yürümek |
|
| 363 |
Phrasals |
step between (someone or something) v.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) dikkatlice yürümek |
|
| 364 |
Phrasals |
step between (someone or something) v.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) adımlarını dikkatle atmak |
|
| 365 |
Phrasals |
step between (someone or something) v.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) parmaklarının ucuna basmak |
|
| 366 |
Phrasals |
step between (someone or something) v.
|
(iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak |
|
| 367 |
Phrasals |
step between (someone or something) v.
|
(anlaşmazlık içindeki iki kişi veya gruba) müdahale etmek |
|
| 368 |
Phrasals |
step between (someone or something) v.
|
araya girmek |
|
| 369 |
Phrasals |
step between (someone or something) v.
|
(iki kişi veya grup) arasındaki anlaşmazlığa karışmak |
|
| 370 |
Phrasals |
step between (someone or something) v.
|
(iki kişi veya grubun) arasını yapmak |
|
| 371 |
Phrasals |
step between (someone or something) v.
|
(iki kişi veya grubu) uzlaştırmak/barıştırmak |
|
| 372 |
Phrasals |
step between (someone or something) v.
|
(iki kişi veya grup) arasında ara buluculuk yapmak |
|
| 373 |
Phrasals |
step between (someone or something and someone or something else) v.
|
(iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak |
|
| 374 |
Phrasals |
step back on someone v.
|
adımını geri atıp birinin üzerine basmak |
|
| 375 |
Phrasals |
step something off v.
|
adımlamak |
|
| 376 |
Phrasals |
step something off v.
|
adımlayarak hesaplamak |
|
| 377 |
Phrasals |
step up on v.
|
bir şeyin üstüne çıkmak |
|
| 378 |
Phrasals |
step out on someone v.
|
birini aldatmak |
|
| 379 |
Phrasals |
step on someone v.
|
birinin ayağına basmak |
|
| 380 |
Phrasals |
step up onto v.
|
bir şeyin üstüne çıkmak |
|
| 381 |
Phrasals |
step down from v.
|
istifa etmek |
|
| 382 |
Phrasals |
step down from v.
|
(bir yerden) inmek |
|
| 383 |
Phrasals |
fall in (to step) v.
|
diğerlerinin adımlarına uyum sağlamak |
|
| 384 |
Phrasals |
fall in (to step) v.
|
diğerleriyle senkron ilerlemek |
|
| 385 |
Phrasals |
fall in (to step) v.
|
diğerlerinin adımlarını yakalamak |
|
| 386 |
Phrasals |
fall in (to step) v.
|
diğerlerinin adımlarına uymak |
|
| 387 |
Phrasals |
step into (something) v.
|
(bir şeye) el atmak |
|
| 388 |
Phrasals |
step into (something) v.
|
(bir şeye) adım atmak |
|
| 389 |
Phrasals |
step into something v.
|
bir şeye basmak |
|
| 390 |
Phrasals |
step into something v.
|
ıslak, pis, istenmeyen bir şeye basmak |
|
| 391 |
Phrasals |
step into something v.
|
ayağıyla bir şeyin içine girmek |
|
| 392 |
Phrasals |
step in something v.
|
bir şeye basmak |
|
| 393 |
Phrasals |
step in something v.
|
ıslak, pis, istenmeyen bir şeye basmak |
|
| 394 |
Phrasals |
step in something v.
|
ayağıyla bir şeyin içine girmek |
|
| 395 |
Phrasals |
step into v.
|
karışmak |
|
| 396 |
Phrasals |
step into v.
|
bulaşmak |
|
| 397 |
Phrasals |
step into v.
|
müdahale etmek |
|
| 398 |
Phrasals |
step into v.
|
araya girmek |
|
| 399 |
Phrasals |
step into v.
|
duruma müdahale etmek |
|
| 400 |
Phrasals |
step into v.
|
duruma el koymak |
|
| 401 |
Phrasals |
step inside v.
|
bir şey hakkında bir fikir sahibi olmak |
|
| 402 |
Phrasals |
step inside v.
|
bir şeyin iç yüzüne bir bakış atmak |
|
| 403 |
Phrasals |
step inside v.
|
bir şeyle ilgili fikir edinmek |
|
| 404 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
(bir şeye) geri dönmek |
|
| 405 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
(bir şeye) tekrar adım atmak |
|
| 406 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
sahneye, alana, sahaya bir aradan sonra geri dönmek/tekrar adım atmak |
|
| 407 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
(bir şeyden) geri adım atmak |
|
| 408 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
(bir şeyden) geri çekilmek |
|
| 409 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
(bir şeyden) dönmek |
|
| 410 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
(bir şeyden) kaçmak |
|
| 411 |
Phrasals |
step on v.
|
(üstüne) çıkmak |
|
| 412 |
Phrasals |
step on v.
|
üstüne basmak |
|
| 413 |
Phrasals |
step on v.
|
üstünde yürümek |
|
| 414 |
Phrasals |
step on v.
|
(ayakla) çiğnemek |
|
| 415 |
Phrasals |
step all over (one) v.
|
(birinin) üstüne çıkmak |
|
| 416 |
Phrasals |
step all over (one) v.
|
(birinin) tepesine çıkmak |
|
| 417 |
Phrasals |
step all over (one) v.
|
(birinin) ensesine binmek |
|
| 418 |
Phrasals |
step out into (some place) v.
|
dışarıya (bir yere) çıkmak |
|
| 419 |
Phrasals |
step out into (some place) v.
|
dışarıdaki (bir yere) adım atmak |
|
| 420 |
Phrasals |
step out into (something) v.
|
(bir şeye) adım atmak |
|
| 421 |
Phrasals |
step out into (something) v.
|
(bir şeye) giriş yapmak |
|
| 422 |
Phrasals |
step out into (something) v.
|
yeni (bir şeye) başlamak |
|
| 423 |
Phrasals |
step out of (something or some place) (and) into (some place) v.
|
(bir şeyden/bir yerden çıkıp bir yere) girmek |
|
| 424 |
Phrasals |
step out of (something or some place) (and) into (some place) v.
|
(bir şeyden/bir yerden çıkıp bir yere) adım atmak |
|
| 425 |
Phrasals |
step out of (something) (and) into (something) v.
|
(bir durumdan/koşuldan çıkıp başka bir duruma/koşula) adım atmak |
|
| 426 |
Phrasals |
step out of (something) (and) into (something) v.
|
(bir durumdan/koşuldan çıkıp başka bir duruma/koşula) giriş yapmak |
|
| 427 |
Phrasals |
step out of (something) (and) into (something) v.
|
(bir durumdan/koşuldan) çıkıp (yeni bir duruma/koşula) geçmek |
|
| 428 |
Phrasals |
step up to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
|
| 429 |
Phrasals |
step up to (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) dibine girmek |
|
| 430 |
Phrasals |
step up to (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) yanına/yakınına gitmek |
|
| 431 |
Phrasals |
step up to (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) tam önüne gitmek/geçmek |
|
| Phrases |
|
| 432 |
Phrases |
in step with somebody expr.
|
birine ayak uydurarak |
|
| 433 |
Phrases |
one small step for a man one giant leap for mankind expr.
|
benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım |
|
| 434 |
Phrases |
that's one small step for man one giant leap for mankind expr.
|
benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım |
|
| 435 |
Phrases |
kindly step this way expr.
|
şöyle buyurun lütfen |
|
| 436 |
Phrases |
in step with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) uyumlu |
|
| 437 |
Phrases |
in step with (someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) uygun |
|
| 438 |
Phrases |
in step with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde |
|
| Proverb |
|
| 439 |
Proverb |
first step is always the hardest
|
ilk adım her zaman en zor olanıdır |
|
| 440 |
Proverb |
first step is always the hardest
|
ilk adım her zaman en zorudur |
|
| 441 |
Proverb |
genius is one step away from insanity
|
dahilik ile delilik arasında ince bir çizgi vardır |
|
| 442 |
Proverb |
you never step into the same river twice
|
aynı nehirde iki kez yıkanılmaz |
|
| 443 |
Proverb |
a journey of 100 miles begins with one step
|
damlaya damlaya göl olur |
|
| 444 |
Proverb |
a journey of a thousand miles begins with a single step
|
damlaya damlaya göl olur |
|
| 445 |
Proverb |
a journey of 100 miles begins with one step
|
başlamak bitirmenin yarısıdır |
|
| 446 |
Proverb |
a journey of a thousand miles begins with a single step
|
başlamak bitirmenin yarısıdır |
|
| 447 |
Proverb |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
iyiyle kötü arasında ince bir çizgi vardır |
|
| 448 |
Proverb |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
incelikle kabalık arasında ince bir çizgi vardır |
|
| 449 |
Proverb |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
nadir olanla saçma olan arasında ince bir çizgi vardır |
|
| 450 |
Proverb |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
gösterişli/asil olmakla komik olmak arasında çok ince bir çizgi var |
|
| 451 |
Proverb |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
asalet bir anda komediye dönüşebilir |
|
| 452 |
Proverb |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
gösterişli/asil bir şey çok hızlıca komik bir şeye dönüşebilir |
|
| Colloquial |
|
| 453 |
Colloquial |
a big step n.
|
büyük bir adım |
|
| 454 |
Colloquial |
a great step n.
|
büyük bir adım |
|
| 455 |
Colloquial |
step-kid n.
|
üvey evlat |
|
| 456 |
Colloquial |
step-kid n.
|
üvey çocuk |
|
| 457 |
Colloquial |
step-child n.
|
üvey evlat |
|
| 458 |
Colloquial |
step-child n.
|
üvey çocuk |
|
| 459 |
Colloquial |
step-dad n.
|
üvey baba |
|
| 460 |
Colloquial |
step-daughter n.
|
üvey kız |
|
| 461 |
Colloquial |
step-mom n.
|
üvey anne |
|
| 462 |
Colloquial |
step-mom n.
|
üvey ana |
|
| 463 |
Colloquial |
step-mom n.
|
cici anne |
|
| 464 |
Colloquial |
step-mother n.
|
üvey anne |
|
| 465 |
Colloquial |
step-mother n.
|
üvey ana |
|
| 466 |
Colloquial |
step-mother n.
|
cici anne |
|
| 467 |
Colloquial |
step-parent n.
|
üvey ebeveyn |
|
| 468 |
Colloquial |
step-parent n.
|
üvey anne baba |
|
| 469 |
Colloquial |
keep step v.
|
ayak uydurmak |
|
| 470 |
Colloquial |
keep step v.
|
aynı düzeyde ilerlemek |
|
| 471 |
Colloquial |
keep step v.
|
aynı hızda yürümek |
|
| 472 |
Colloquial |
be one step closer v.
|
bir adım daha yaklaşmak |
|
| 473 |
Colloquial |
step off the curb v.
|
ölmek |
|
| 474 |
Colloquial |
step off the curb v.
|
mortoyu çekmek |
|
| 475 |
Colloquial |
step off the curb v.
|
tahtalı köyü boylamak |
|
| 476 |
Colloquial |
step off the curb v.
|
mevta olmak |
|
| 477 |
Colloquial |
step off the curb v.
|
cartayı çekmek |
|
| 478 |
Colloquial |
step it up v.
|
bir adım ileri götürmek |
|
| 479 |
Colloquial |
step it up v.
|
daha iyi yapmak |
|
| 480 |
Colloquial |
step it up v.
|
daha hızlı yapmak |
|
| 481 |
Colloquial |
step it up v.
|
daha verimli çalışmak |
|
| 482 |
Colloquial |
step it up v.
|
çalışma kalitesini artırmak |
|
| 483 |
Colloquial |
step it up v.
|
hızlanmak |
|
| 484 |
Colloquial |
step it up v.
|
vites yükseltmek |
|
| 485 |
Colloquial |
admitting you have a problem is the first step expr.
|
bir sorunun olduğunu kabullenmek ilk adımdır |
|
| 486 |
Colloquial |
a step away from expr.
|
bir adım uzakta/uzağında (yakın manasında) |
|
| 487 |
Colloquial |
admitting you have a problem is the first step expr.
|
bir problemin olduğunu kabullenmek ilk adımdır |
|
| 488 |
Colloquial |
step on the gas! expr.
|
bas gaza! |
|
| 489 |
Colloquial |
one step ahead expr.
|
bir adım önünde |
|
| 490 |
Colloquial |
step on the gas! expr.
|
gaza bas! |
|
| 491 |
Colloquial |
step on the gas! expr.
|
gazla! |
|
| 492 |
Colloquial |
step on it! expr.
|
gaza bas! |
|
| 493 |
Colloquial |
step on it! expr.
|
gazla! |
|
| 494 |
Colloquial |
step right up expr.
|
uzaktan bakma yakına gel |
|
| 495 |
Colloquial |
mind your step expr.
|
dikkatli ol |
|
| 496 |
Colloquial |
mind your step expr.
|
dikkatli yürü |
|
| 497 |
Colloquial |
mind your step expr.
|
dikkatli adım at |
|
| 498 |
Colloquial |
mind your step expr.
|
bastığın yere dikkat et |
|
| 499 |
Colloquial |
mind your step expr.
|
dikkatli davran |
|
| 500 |
Colloquial |
mind your step expr.
|
ayağını denk al |
|
