sorrow

Sens de "sorrow" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 27 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	sorrow n.	üzüntü
First of all, as I said earlier, we have condemned this incident and expressed our sorrow. Öncelikle, daha önce de söylediğim gibi, bu olayı kınadık ve üzüntümüzü ifade ettik. More Sentences
2	Common Usage	sorrow n.	keder
Neither joy nor sorrow can last forever. Ne neşe ne de keder sonsuza dek sürebilir. More Sentences
General
3	General	sorrow n.	hüzün
Joy was mingled with sorrow. Sevinç hüzünle karışmıştı. More Sentences
4	General	sorrow n.	keder
Love without sorrow cannot be. Keder olmadan aşk olamaz. More Sentences
5	General	sorrow n.	acı
The word Afghanistan translates correctly into the words 'the land of sorrow and suffering'. Afganistan kelimesi doğru bir şekilde 'keder ve acılar ülkesi' anlamına gelmektedir. More Sentences
Common Usage
6	Common Usage	sorrow n.	tasa
7	Common Usage	sorrow v.	üzülmek
General
8	General	sorrow n.	gam
9	General	sorrow n.	ilinti
10	General	sorrow n.	teessüf
11	General	sorrow n.	şanssızlık
12	General	sorrow n.	ıstırap
13	General	sorrow n.	pişmanlık
14	General	sorrow n.	elem
15	General	sorrow n.	tasa
16	General	sorrow n.	hicran
17	General	sorrow n.	kahır
18	General	sorrow n.	nedamet
19	General	sorrow n.	dert
20	General	sorrow n.	matem
21	General	sorrow n.	üzünç
22	General	sorrow v.	acı çekmek
23	General	sorrow v.	gam çekmek
24	General	sorrow v.	keder çekmek
25	General	sorrow v.	kederlenmek
26	General	sorrow v.	yas tutmak
Ottoman Turkish
27	Ottoman Turkish	sorrow n.	teessür

Sens de "sorrow" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 72 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	(a sorrow, pain) to stop v.	acısı dinmek
The only way to stop the pain is to stop the source of the pain. Acıyı dindirmenin tek yolu, acının kaynağını durdurmaktır. More Sentences
2	General	put up with (a pain, sorrow) v.	acıya katlanmak
Tom put up with the pain. Tom acıya katlandı. More Sentences
3	General	intense sorrow n.	yoğun üzüntü
4	General	intense sorrow n.	derin üzüntü
5	General	a day of sorrow n.	acı gün
6	General	a day of sorrow n.	üzücü gün
7	General	a day of sorrow n.	acılı gün
8	General	deep sorrow n.	derin keder/üzüntü
9	General	seek-sorrow n.	kuruntu yapan kimse
10	General	seek-sorrow n.	zorla dert arayan kimse
11	General	sorrow [scotland] n.	serseri
12	General	sorrow [scotland] n.	baş belası kimse
13	General	sorrow [scotland] n.	fırlama
14	General	sorrow [scotland] n.	ahlaksız kimse
15	General	sorrow [scotland] n.	alçak kimse
16	General	feel sorrow v.	kahretmek
17	General	bear sorrow without complaining v.	acısını içine gömmek
18	General	be frantic with sorrow v.	dövünmek
19	General	feel sorrow v.	üzüntü çekmek
20	General	touch one's heart with sorrow v.	içine işlemek
21	General	be in deep sorrow v.	içi kan ağlamak
22	General	hide one's distress or sorrow v.	acısını içine gömmek
23	General	feel sorrow v.	acı çekmek
24	General	(a sorrow, pain) to sooth v.	acısı dinmek
25	General	go through a sorrow v.	acıyı yaşamak
26	General	bear one's sorrow without complaining v.	acısını bağrına basmak
27	General	(a sorrow, pain) to stop v.	acısı geçmek
28	General	share sorrow v.	acıyı paylaşmak
29	General	share one's sorrow v.	acısını paylaşmak
30	General	feel a pang of sorrow in one's heart for someone else v.	cız etmek
31	General	bear sorrow without complaining v.	acısını bağrına basmak
32	General	feel a pang of sorrow in one's heart for someone else v.	içi cız etmek
33	General	feel a pang of sorrow in one's heart for someone else v.	yüreği cız etmek
34	General	express sorrow v.	üzüntü bildirmek
35	General	feel sorrow v.	üzüntü duymak
36	General	accept with sorrow v.	üzüntüyle karşılamak
37	General	accept with sorrow v.	üzüntü ile karşılamak
38	General	hide one's sorrow v.	üzüntüsünü gizlemek
39	General	feel sorrow v.	esef duymak
40	General	cause deep sorrow v.	derin üzüntü yaratmak
41	General	learn with great sorrow v.	üzüntü ile öğrenmek
42	General	be deeply in sorrow v.	derin bir üzüntü içinde olmak
43	General	be deeply in sorrow v.	içi kan ağlamak
44	General	cause sorrow v.	üzüntüye neden olmak
Phrasals
45	Phrasals	sorrow over v.	için üzülmek
46	Phrasals	sorrow over v.	için yas tutmak
47	Phrasals	sorrow over (someone or something) v.	(biri/bir şey) için üzülmek
48	Phrasals	sorrow over (someone or something) v.	(biri/bir şey) için yas tutmak
Phrases
49	Phrases	i saw to my sorrow expr.	üzüntüyle gördüm ki
Idioms
50	Idioms	a countenance more in sorrow than in anger n.	öfkeden ziyade hüzün içinde bir çehre
51	Idioms	a countenance more in sorrow than in anger n.	öfkeden ziyade elem içinde bir çehre
52	Idioms	a countenance more in sorrow than in anger n.	öfkeden ziyade keder yansıtan bir yüz
53	Idioms	sorrow over someone v.	birisi için üzülmek
54	Idioms	share someone's sorrow v.	birinin acısını paylaşmak
55	Idioms	share someone's sorrow v.	birinin derdine ortak olmak
56	Idioms	share someone's sorrow v.	birinin derdini paylaşmak
57	Idioms	do something more in sorrow than in anger v.	kızgınlıkla değil de üzüntüden yapmak
58	Idioms	do something more in sorrow than in anger v.	öfkeyle değil üzülerek yapmak
59	Idioms	do something more in sorrow than in anger v.	kızgınlıktan ziyade hayal kırıklığından dolayı yapmak
60	Idioms	drown sorrow v.	efkar dağıtmak
61	Idioms	drown sorrow v.	alkole sığınmak
62	Idioms	drown sorrow v.	içerek sorunları/sıkıntıları unutmaya çalışmak
63	Idioms	drown sorrow v.	teselliyi içkide aramak
64	Idioms	share (one's) sorrow v.	(biriyle) aynı dertten muzdarip olmak
65	Idioms	share (one's) sorrow v.	(birinin) derdini paylaşmak
66	Idioms	share (one's) sorrow v.	(birinin) acısını paylaşmak
67	Idioms	share (one's) sorrow v.	(birinin) kederini paylaşmak
68	Idioms	share (one's) sorrow v.	(birinin) derdine/acısına ortak olmak
69	Idioms	more in sorrow than in anger expr.	kızmaktan çok üzüntü içinde
70	Idioms	more in sorrow than in anger expr.	öfkeyle değil üzülerek
71	Idioms	more in sorrow than in anger expr.	öfkeden ziyade hüzün içinde
72	Idioms	more in sorrow than in anger expr.	kızgınlıkla değil üzüntüyle/pişmanlıkla