Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | sokağa çıkma yasağı | curfew n. | ||
A strict curfew will be in place from 10 pm until 6 am. Akşam 10'dan sabah 6'ya kadar sıkı bir sokağa çıkma yasağı uygulanacak. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | sokağa çıkma yasağı | curfew n. | ||
There was a curfew, so no doctor went out to him, and he therefore died. Sokağa çıkma yasağı vardı, bu yüzden hiçbir doktor ona gitmedi ve bu nedenle öldü. More Sentences |
||||
Military | ||||
Military | sokağa çıkma yasağı | curfew n. | ||
And how can those things be in place if there are closures, if there are curfews, if there are tanks in the streets? Kapanmalar, sokağa çıkma yasakları, sokaklarda tanklar varken bunlar nasıl gerçekleşebilir? More Sentences |
||||
General | ||||
General | sokağa çıkma yasağı | lockdown n. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | sokağa çıkma yasağı koymak | curfew v. |
Law | ||
Law | gece sokağa çıkma yasağı | night curfew n. |
Law | gece sokağa çıkma yasağı | night-time curfew n. |
Law | sokağa çıkma yasağı uygulamak | impose a curfew v. |
Law | sokağa çıkma yasağı kararı almak | order a curfew v. |
Law | sokağa çıkma yasağı ilan etmek | declare a curfew v. |
Military | ||
Military | sokağa çıkma yasağı süresi | curfew period n. |