saving - Turc Anglais Dictionnaire

saving

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "saving" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 45 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
saving n. tasarruf
Recycling for the sake of recycling itself is something we have no need of; it must mean a genuine saving.
Geri dönüşümün kendisi için geri dönüşüme ihtiyacımız yoktur; bunun gerçek bir tasarruf anlamına gelmesi gerekir.

More Sentences
saving n. birikim
His parents are saving for his college education.
Ebeveynleri onun kolej eğitimi için birikim yapıyorlar.

More Sentences
Trade/Economic
saving n. tasarruf
A great deal is to be gained from transport saving techniques.
Ulaşım tasarrufu tekniklerinden çok şey kazanılabilir.

More Sentences
Common Usage
saving n. kurtarma
saving n. biriktirme
saving adj. kurtaran
General
saving n. idareci
saving n. iktisat
saving n. artırma
saving n. koruma
saving n. artırım
saving n. tasarrufta bulunma
saving n. tutum
saving n. kazanç
saving v. kazandırma
saving adj. tutumlu
saving adj. durumu kurtaran
saving adj. durumu idare eden
saving adj. kurtarıcı
saving adj. kazandırıcı
saving adj. kazandıran
saving adj. koruyan
saving adv. koruyarak
saving prep. haricinde
saving prep. başka
saving prep. hariç
saving prep. dışında
saving prep. -den başka
saving conj. ise
saving conj. başka
saving conj. yalnızca
saving conj. olmazsa
saving conj. '-den başka
Trade/Economic
saving n. artırım
saving n. kurtarma
Law
saving n. istisna
saving n. muafiyet
saving n. çekince
Computer
saving n. kaydedilen dosya
saving n. tutum
saving adj. kaydedilen
saving expr. kaydediliyor
Archaic
saving adj. dengede tutan
saving adj. ne kazanç ne kayıp getiren
saving adj. yerinde saydıran

Sens de "saving" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 193 résultat(s)

Anglais Turc
General
daylight saving n. yaz saati uygulaması
Daylight savings is over today.
Yaz saati uygulaması bugün sona erdi.

More Sentences
daylight saving time n. yaz saati
Daylight Savings Time starts on April third.
Yaz saati üç nisanda başlar.

More Sentences
daylight saving time n. yaz saati uygulaması
Daylight Savings Time starts on April third.
Yaz saati uygulaması 3 Nisan'da başlıyor.

More Sentences
life-saving adj. hayat kurtaran
I am determined to ensure that this new directive will not unwillingly contribute to shortages of life-saving therapies.
Bu yeni direktifin hayat kurtaran tedavilerin eksikliğine istemeden de olsa katkıda bulunmamasını sağlamaya kararlıyım.

More Sentences
energy-saving adj. enerji tasarruflu
Around 20% of production could be saved simply by using energy-saving windows.
Sadece enerji tasarruflu pencereler kullanılarak üretimin yaklaşık %20'sinden tasarruf edilebilir.

More Sentences
labor-saving adj. emek tasarrufu sağlayan
Her kitchen is equipped with labor-saving devices.
Mutfağı emek tasarrufu sağlayan cihazlarla donatılmış.

More Sentences
Trade/Economic
labor-saving n. emekten tasarruf
Her kitchen is equipped with labor-saving devices.
Onun mutfağı emek tasarrufu yapan cihazlarla donatıldı.

More Sentences
cost saving n. maliyet tasarrufu
That's a huge cost savings.
Bu büyük bir maliyet tasarrufu.

More Sentences
saving account n. tasarruf hesabı
Tom deposited 1,000 dollars in his saving account.
Tom tasarruf hesabına 1,000 dolar yatırdı.

More Sentences
General
daylight saving n. saati standart zamanın bir saat ilerisine geçirerek akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma
life saving n. hayat kurtarma
time saving n. zaman kazandırıcı
saving value n. tasarruf değeri
saving and investment n. tasarruf ve yatırım
saving up n. biriktirme
saving banks n. tasarruf bankaları
fuel saving n. yakıt tasarrufu
energy saving n. enerji kazanılması
electricity saving n. elektrik tasarrufu
power saving mode n. güç tasarruf modu
daylight saving time n. saati ileri alarak zaman kazanma
daylight-saving time n. yaz saati
time saving n. zaman kazandıran
water saving n. su tasarrufu
saving on time n. zaman tasarrufu
saving of time n. zamandan tasarruf
saving of time n. zaman tasarrufu
saving on time n. zamandan tasarruf
saving money n. para biriktirme
paper saving n. kağıt tasarrufu
labour-saving n. iş tasarrufu
face saving n. bir kimsenin itibarını koruyan hareket
saving clause n. koşul beyanı
saving clause n. şart beyanı
saving grace n. kurtarıcı özellik
labour-saving device n. emek tasarrufu sağlayan cihaz
labor-saving device n. emek tasarrufu sağlayan cihaz
space-saving n. yer tasarrufu sağlama
make saving v. tasarruf sağlamak
achieve saving v. tasarruf sağlamak
make saving v. tasarrufta bulunmak
life saving adj. hayat kurtaran
energy saving adj. enerji tasarrufu
face saving adj. itibarını kurtarmaya yarayan
face-saving adj. vaziyeti kurtaran
water-saving adj. su tasarrufu sağlayan
labour-saving adj. zahmeti azaltan
labour-saving adj. emekten tasarruf ettiren
labor-saving adj. iş gücünü azaltan
labor-saving adj. kolaylaştırıcı
face-saving adj. bir kimsenin itibarını koruyan
face-saving adj. bir kimsenin itibarını korumayı amaçlayan
Idioms
a saving grace n. durumu kurtaran iyi özellik
a saving grace n. durumu kurtaran şey
face-saving adj. itibarını/saygınlığını koruyan
for early bird saving expr. erken kayıt avantajı için
saving your presence expr. sözüm meclisten dışarı
in the interest of saving time expr. zamandan kazanmak/tasarruf etmek adına/için
Speaking
I'm saving the best for last expr. en iyisini sona saklıyorum
how much do i owe you for saving my life? expr. hayatımı kurtardığın için sana ne kadar borçluyum?
saving your presence expr. haşa huzurdan
thanks for saving my life expr. hayatımı kurtardığın için teşekkürler
I'm saving the best for last expr. en iyi kısmı sona saklıyorum
thanks for saving my life expr. hayatımı kurtardığın için teşekkür ederim
saving your presence expr. sözüm meclisten dışarı
saving your presence expr. sözüm yabana
we've been saving money for years expr. yıllardır para biriktiriyoruz
Trade/Economic
over saving n. aşırı artırım
over saving n. aşırı tasarruf
over-saving n. aşırı tasarruf
labor saving technological progress n. belli bir yenilik veya buluş dolayısıyla aynı emek miktarının kullanılmasıyla daha yüksek bir üretim elde edilmesi
personal saving n. bireysel tasarruf
passbook saving accounts n. cüzdanlı banka tasarruf hesabı
negative saving n. eksi tasarruf
energy saving n. enerji tasarrufu
labour-saving n. emekten tasarruf
labor saving technological progress n. emek tasarrufu sağlayan teknolojik gelişme
ex-post saving n. gerçekleşen tasarruf
corresponding saving n. ilgili tasarruf
labour saving machinery n. insan gücünden ve emeğinden tasarruf sağlayan makineler
labor-saving machinery n. işçilik gücü azaltıcı makineler
day light saving time n. ileri saat uygulaması
labor-saving n. işçilikten kazanım
voluntary saving n. ihtiyarı tasarruf
public saving n. kamu tasarrufu
government saving n. kamu tasarrufları
personal saving n. kişisel tasarruf
private saving n. kişisel tasarruf
individual saving n. kişisel tasarruf
saving clause n. kurtarma klozu
cost saving n. masraf tasarrufu
hard saving n. maddi tasarruf
soft saving n. maddi olmayan tasarruf
cost saving n. maliyetten tasarruf
negative saving n. negatif tasarruf
personal saving n. özel tasarruf
hard saving n. parasal tasarruf
soft saving n. parasal olmayan tasarruf
potential saving n. potansiyel tasarruf
capital-saving technical advance n. sermaye tasarrufu sağlayan teknik ilerleme
capital-saving n. sermayeden tasarruf edici
labor saving technological progress n. sermayenin verimliliğini emeğinkinden daha yüksek oranda artıran teknik gelişme
corporate saving n. şirket tasarrufu
saving incentive n. tasarruf teşviki
saving and investment n. tasarruf ve yatırım
saving deposit n. tasarruf mevduatı
saving bank n. tasarruf bankası
aggregate consumption and saving n. toplam tüketim ve tasarruf
saving rate n. tasarruf oranı
paradox of saving n. tasarruf paradoksu
saving paradox n. tasarruf çelişkisi
change in the saving schedule n. tasarruf eğrisinde kayma
saving-investment equality n. tasarruf-yatırım eşitliği
saving schedule n. tasarruf-gelir ilişkisi
aggregate saving n. toplam tasarruf
saving and loan association n. tasarruf ve kredi sandığı
saving gap n. tasarruf açığı
saving bonds n. tasarruf bonosu
saving deposits n. tasarruf mevduatı
saving fund n. tasarruf sandığı
saving bond n. tasarruf bonosu
saving function n. tasarruf fonksiyonu
saving schedule n. tasarruf diyagramı
business saving n. ticari tasarruflar
wage cost saving n. ücret giderlerinden tasarruf
tax saving n. vergi tasarrufu
investment-saving equality n. yatırım tasarruf eşitliği
day light saving time n. yaz saati uygulaması
mattress saving n. yastık altı tasarrufu
under-the-mattress saving n. yastık altı tasarruf
mattress saving n. yastık altı tasarruf
compulsory saving n. zorunlu tasarruf
forced saving n. zorunlu tasarruf
saving of time n. zaman tasarrufu
forced saving n. zorunlu tasarruf
make saving v. tasarrufta bulunmak
labour-saving adj. iş tasarrufu sağlayan
labor saving adj. işten tasarruf sağlayan
labour saving adj. işten tasarruf sağlayan
Law
forced saving n. zorunlu tasarruf
saving clause n. koruma maddesi
saving clause n. (belge veya kanunda) bir kısmı hükümsüz kılınsa dahi ilgili kısmın geçerliliğini koruyacağını garanti eden madde
Politics
face saving way n. haysiyeti koruyucu çözüm yolu
precautionary saving n. ihtiyati tasarruf
national saving n. milli tasarruf
dst (daylight saving time) abrev. yaz saati
dst (daylight saving time) abrev. yaz saati uygulaması
dst (daylight saving time) abrev. saati ileri alarak zaman kazanma
Institutes
saving and aid fund n. biriktirme ve yardım sandığı başkanlığı
saving deposit insurance fund n. tmsf
saving deposit insurance fund n. tasarruf mevduatı sigorta fonu
saving deposit insurance fund n. tasarruf mevduatı sigorta fonu
national energy saving centre n. ulusal enerji tasarrufu merkezi
slsc (surf life saving club) n. avusturya sahillerinde gönüllü bir cankurtaran kuruluşu
Technical
life-saving appliances n. can kurtarma araçları
life-saving equipment n. can kurtarma donanımı
life-saving tools n. can kurtarma araçları
life-saving equipment n. can kurtarma ekipmanı
life-saving appliances n. can kurtarma aletleri
joint saving n. ortak tasarruf
daylight saving time n. yaz saati
fuel saving n. yakıt tasarrufu
data saving mode n. veri tasarrufu mode
Computer
energy saving features of monitor n. ekranın enerji koruma özellikleri
saving reminder n. kaydetme hatırlatıcısı
resource saving n. kaynak koruma
error saving palette n. palet kaydedilirken hata
saving results n. sonuçları kaydetme
space-saving adj. yerden kazandıran
saving large clipboard expr. büyük pano kaydediliyor
saving sections expr. bölümler kaydediliyor
error saving frame expr. çerçevesi kaydedilirken hata
saving as expr. farklı kaydediliyor
saving to expr. içine kaydediliyor
saving in expr. kaydedilme yeri
saving report expr. rapor kaydediliyor
saving table expr. tablo kaydediliyor
Telecom
postal saving bank n. posta tasarruf bankası
aggregate consumption and saving n. toplam tüketim ve tasarruf
Construction
time-saving method of construction n. yapımda zaman kazanımı yöntemi
Lighting
energy saving lamp n. enerji tasarruflu lamba
saving lamp n. tasarruflu lamba
energy saving bulb n. tasarruflu ampül
Automotive
power saving relay n. güç koruyucu röle
Marine
live saving signals n. cankurtarma işaretleri
life-saving rules n. hayat kurtaran kurallar
raft-type life-saving apparatus n. sal tipi cankurtarma araçları
Medical
life saving adj. hayat kurtarıcı
Military
life saving on ice n. buzda hayat kurtarma
life saving equipment n. cankurtaran teçhizatı
Sport
international life saving federation (ils) n. uluslararası yaşam koruma federasyonu
Cinema
saving private ryan expr. er ryan'ı kurtarmak
Slang
to hell with saving money! expr. para biriktirmenin canı cehenneme!