Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | salatalık turşusu | pickle n. | ||
I don't eat dill pickles. Salatalık turşusu yemem. More Sentences |
||||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | salatalık turşusu | cucumber pickle n. | ||
I like to eat yellow rice with cucumber pickles. Sarı pirinci salatalık turşusuyla yemeyi severim. More Sentences |
||||
Gastronomy | salatalık turşusu | pickled cucumbers n. | ||
Gastronomy | salatalık turşusu | wolly [dialect] [east london] n. | ||
Gastronomy | salatalık turşusu | cornichon n. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
Gastronomy | ||
Gastronomy | sarımsaklı salatalık turşusu | kosher pickle n. |
Gastronomy | dilimlenmiş salatalık ve soğan turşusu | bread–and–butter pickle n. |
Gastronomy | dereotlu salatalık turşusu | dill n. |