Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | patina n. | bakır küfü | ||
This bronze statue is coated with patina. Bu bronz heykel bakır küfüyle kaplanmış. More Sentences |
||||
General | patina n. | yüzey eskimesi | ||
The old furniture had a beautiful patina that showcased its age. Eski mobilyanın üzerinde antika olduğunu belli eden hoş bir yüzey eskimesi olmuştu. More Sentences |
||||
General | patina n. | metal yüzeyde küf | ||
The copper statue developed a greenish patina over time. Bakır heykelin üzerinde zaman geçtikçe yeşil yüzey küfü oluşmuştu. More Sentences |
||||
General | patina n. | eski pirinç eşyada oluşan yeşil pas | ||
General | patina n. | patina | ||
General | patina n. | metal yüzey küfü | ||
General | patina n. | yeşil pas | ||
Technical | ||||
Technical | patina n. | uzun süreli kullanım veya durağan kalmanın sonucunda yüzeyin görünümünün değişimi |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | patina | patina n. |
Anglais | Turc | |
---|---|---|
General | ||
General | french patina n. | fransız patina |