Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | panic n. | panik | ||
The panic caused by 11 September 2001 has still not died down. 11 Eylül 2001'in yol açtığı panik hala yatışmış değil. More Sentences |
||||
Common Usage | panic v. | panik yapmak | ||
Nor is it any reason to start panicking. Panik yapmaya başlamak için de bir neden yok. More Sentences |
||||
General | ||||
General | panic n. | telaş | ||
Panicking won't help. Telaş etmenin bir faydası olmayacak. More Sentences |
||||
General | panic v. | panik olmak | ||
Tom tried not to panic. Tom panik olmamaya çalıştı. More Sentences |
||||
General | panic v. | paniğe kapılmak | ||
Let us not panic and introduce legislation which eliminates the principles of a state governed by law. Paniğe kapılıp hukuk devleti ilkelerini ortadan kaldıran yasalar çıkarmayalım. More Sentences |
||||
General | panic v. | paniklemek | ||
It happened so fast I didn't even have time to panic. O kadar çabuk gerçekleşti ki paniklemeye dahi vakit bulamadım. More Sentences |
||||
General | panic v. | paniğe kapılmak | ||
Each time, the authorities panicked, as is the case again now. Her seferinde yetkililer paniğe kapıldı, tıpkı şimdi olduğu gibi. More Sentences |
||||
General | panic v. | panik yapmak | ||
It happened so fast I didn't even have time to panic. O kadar hızlı oldu ki panik yapacak zamanım bile olmadı. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | panic adj. | panik | ||
The panic caused by 11 September 2001 has still not died down. 11 Eylül 2001'in yol açtığı panik henüz yatışmış değil. More Sentences |
||||
Psychology | ||||
Psychology | panic adj. | panik | ||
There is no question of panic; it is a question of very careful preparation. Panik söz konusu değildir; bu çok dikkatli bir hazırlık meselesidir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | panic n. | ürküntü | ||
General | panic n. | çok komik şey | ||
General | panic n. | ürkü | ||
General | panic n. | korkma | ||
General | panic n. | korku patlaması | ||
General | panic n. | korku süreci | ||
General | panic v. | paniğe kaptırmak | ||
General | panic v. | paniğe uğratmak | ||
General | panic v. | korkmak | ||
General | panic v. | (bir şeyin) üzerinde değer artışı yaratmak | ||
General | panic adj. | paniğe ait | ||
General | panic adj. | panik ile ilgili | ||
General | panic adj. | panik kaynaklı | ||
General | panic adj. | tanrı pan'e ait veya ilgili | ||
General | panic adj. | iç kol itildiğinde açılan çıkış kapısını sabitleyen donanıma ait | ||
General | panic adj. | iç kol itildiğinde açılan çıkış kapısını sabitleyen donanım olan | ||
General | panic adj. | acil çıkış koluna ait | ||
General | panic adj. | acil çıkış kolu olan | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | panic v. | (seyirci eğlendirmek | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | panic n. | ekonomik kriz | ||
Trade/Economic | panic n. | ekonomik buhran | ||
Trade/Economic | panic n. | iktisadi kriz | ||
Trade/Economic | panic n. | iktisadi buhran | ||
Trade/Economic | panic n. | piyasa paniği | ||
Trade/Economic | panic adj. | ekonomik çöküntüye ait | ||
Trade/Economic | panic adj. | ekonomik çöküntü kaynaklı | ||
Marine | ||||
Marine | panic n. | korku | ||
Botanic | ||||
Botanic | panic n. | panicum poaceae familyasından bir bitki türü | ||
Botanic | panic n. | panik otunun yenebilir tahılı |