on call - Turc Anglais Dictionnaire

on call

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "on call" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 8 résultat(s)

Anglais Turc
General
on call adv. hazır
on call adv. kullanıma hazır
on call adv. bekletilmekte olan
on call adv. emre hazır
on call adv. göreve hazır
on call adv. beklemede olan
on call adv. öncesinde bildirilmeksizin ödeme veya tahsilat talep edilebilecek şekilde
Military
on call expr. istek üzerine yapılan (iş görev)

Sens de "on call" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 159 résultat(s)

Anglais Turc
General
call on n. uğrama
First of all, I have to call on Jim.
Her şeyden önce, Jim'e uğramalıyım.

More Sentences
call on n. sesleniş
I called on Judy.
Judy'ye seslendim.

More Sentences
call on v. başvurmak
But here, I would like to call on my experience as a lawyer.
Ancak burada bir avukat olarak tecrübelerime başvurmak istiyorum.

More Sentences
call on v. uğramak
He had done his homework when I called on him.
Ona uğradığımda ev işini bitirmişti.

More Sentences
call on v. aramak
Did anybody call on you yesterday?
Dün seni arayan oldu mu?

More Sentences
call on v. istemek
What, however, is this 'ideal' we are being called on to support?
Ancak desteklememiz istenen bu 'ideal' nedir?

More Sentences
call on v. ziyaret etmek
I'll call on you at your office tomorrow.
Yarın seni ofisinde ziyaret edeceğim.

More Sentences
call on v. ziyarette bulunmak
Ken called on his teacher yesterday.
Ken dün öğretmenine ziyarette bulundu.

More Sentences
call on v. davet etmek
We therefore call on the competent committee to initiate its own report on this issue.
Bu nedenle yetkili komiteyi bu konuda kendi raporunu hazırlamaya davet ediyoruz.

More Sentences
call on v. çağrıda bulunmak
The Commission will be actively calling on the countries concerned to take urgent corrective action.
Komisyon, ilgili ülkelere acilen düzeltici adımlar atmaları için aktif çağrıda bulunacaktır.

More Sentences
Phrasals
call on v. ziyaret etmek
I called on Judy.
Judy'yi ziyaret ettim.

More Sentences
Idioms
call on v. başvurmak
He had to call on all his experience to carry out the plan.
O, planı gerçekleştirmek için bütün deneyimine başvurmak zorunda kaldı.

More Sentences
call on v. ziyaret etmek
I think you had better call on him.
Sanırım onu ziyaret etsen iyi olur.

More Sentences
Common Usage
call the meeting on short notice v. acil toplantıya çağırmak
call the meeting on short notice v. acil toplantıyı çağırmak
call on v. (sınıfta vb) çağırmak
General
call on n. telefonla arama
call on n. resmi çağrı
doctor on call n. nöbetçi doktor
call on n. bağırış
call on n. çığlık
call on n. rağbet
call on n. kısa ziyaret
nurse on call n. nöbetçi hemşire
call on n. hakem kararı
call on n. davet
call on n. deklare
officer on call n. nöbetçi memur
call on v. diye hitap etmek
call on v. bağırmak
call on v. farz etmek
call on v. adını vermek
be on call v. nöbete kalmak
call on v. varsaymak
be on call v. nöbette olmak
call on v. demek
call on v. seslenmek
call on someone to resign v. istifaya davet etmek
call on someone to resign v. istifaya çağırmak
put on hold (the call) v. telefonu kapatmayıp beklemek
call on the carpet v. paylamak
call on the carpet v. fırça atmak
call on the carpet v. fırça çekmek
call on the carpet v. azarlamak
call dibs on something v. bir şeyin üzerinde hak iddia etmek
call someone on his/her cell v. cebinden aramak
Phrasals
call on v. kısa bir ziyaret yapmak
call on v. ödeme talep etmek
call on v. tapınmak
call on v. ibadet etmek
call on v. tapmak
call on v. cevap istemek
call on v. mecbur tutmak
call on v. birinin bir şey yapmasını istemek/talep etmek
call on v. hesap vermek
call on v. meydan okumak
call on v. (romantik olarak) peşine takılmak
call on v. (romantik olarak) peşinden gitmek
call on v. yeteneklerini kullanmak
call (one) on (something) v. (birini bir şeyde) aramak
call (one) on (something) v. (birini bir şeyde telefonla) aramak
call (one) on (something) v. (birine bir şeyde) telefon etmek
call (one) on (something) v. (birine bir şeyde) meydan okumak
call (one) on (something) v. (birini bir konuda) düelloya davet etmek/çağırmak
call (one) on (something) v. (birini bir konuda) karşılaşmaya davet etmek/çağırmak
call (one) on (something) v. (birini bir şeye/bir şey yapmaya) çağırmak/davet etmek
call (one) on (something) v. (birine bir konuda) karşı çıkmak
call (one) on (something) v. (birine bir konuda) muhalefet etmek
call (one) on (something) v. (birine bir konuda) itiraz etmek
call (one) on (something) v. (birini bir konuda) uyarmak
call (one) on (something) v. (birine bir konuda) bir şey demek
call on someone (to do something) v. (birini bir şey yapmaya) çağırmak
call on someone (to do something) v. (birini bir şey yapmaya) davet etmek
call on someone (to do something) v. (birinin bir şey yapmasını) istemek
call on someone (to do something) v. (birini bir şey yapması için) seçmek
call on someone v. birini ziyaret etmek
call on someone v. birine uğramak
call on someone v. birine söz vermek
call on someone v. cevap vermesi için birini seçmek/kaldırmak
call on someone v. birine kur yapmak
call on someone v. biriyle flört etmek
call on something v. belirli özellikler/becerile/yetenekler gerektirmek
call on something v. belirli özellikler/becerile/yetenekler istemek
call on v. sorgulamak
call on v. yalancı çıkarmak
call on v. şüphe uyandırmak
call on v. birinin yanlışının farkında olduğunu söylemek
call on v. yanlışını yüzüne vurmak
call on (someone) v. birine söz vermek
call on (someone) v. cevap vermesi için birini seçmek/kaldırmak
call on (someone) v. (birini) kovalamak (ilgi duyduğu için)
call on (someone) v. (birinin) peşine düşmek (ilgi duyduğu için)
call on (someone) v. (birini) bir şey yapmaya çağırmak/davet etmek
call on (someone) v. (birinden) bir şey yapmasını istemek
call on (someone) v. (birini) ziyaret etmek
call on (someone) v. (birine) uğramak
call on (something) v. (bir yeteneğini/becerisini) kullanmak
call on (something) v. (bir yeteneğinden/becerisinden) yararlanmak
call on (something) v. (bir yeteneğine/becerisine) başvurmak
Phrases
call the number on the bottom of your screen expr. ekranınızın altındaki numarayı arayın
Idioms
call time on something [uk] v. bitirmek
call time on something [uk] v. sona erdirmek
call time on something [uk] v. sonlandırmak
call time on something [uk] v. son noktayı koymak
call someone on the carpet v. ağzının payını vermek
call someone on the carpet v. azarlamak
pay a call on someone v. birisini ziyaret etmek
pay a call on someone v. birisini görmeye gitmek
call dibs on something v. bir şey üzerinde hak iddia etmek
make a courtesy call on someone v. birine nezaket ziyaretinde bulunmak
pay a courtesy call on someone v. birine nezaket ziyaretinde bulunmak
call someone on the carpet v. fırça atmak
call someone on the carpet v. fırçalamak
have first call on something v. ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak
call someone on the carpet v. paylamak
call someone to task on it v. göreve çağırmak
call (one) on the carpet v. (birinin) ağzının payını vermek
call (one) on the carpet v. (birini) azarlamak
call (one) on the carpet v. (birine) fırça atmak
call (one) on the carpet v. (birini) fırçalamak
call (one) on the carpet v. (birini) paylamak
call (one) on the carpet v. (birini) itin götüne sokmak
have first call (on somebody/something) v. (biri/bir şey hakkında/üzerine) ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak
have first call (on somebody/something) v. (birinin/bir şeyin) önceliği olmak
have first call (on somebody/something) v. (biri/bir şey için) ilk sırada gelmek
pay a call on v. -i ziyaret etmek
pay a call on v. '-i görmeye gitmek
pay a call on v. '-e uğramak
pay a call on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) ziyaret etmek
pay a call on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) görmeye gitmek
pay a call on (someone or something) v. (birine/bir şeye) uğramak
Speaking
you can call me on my cell phone expr. beni cep telefonumdan arayabilirsin
call me on my cell expr. beni cebimden ara
you can call me on my cell phone expr. beni cep telefonumdan arayabilirsiniz
you can call me on my cell phone expr. bana cep telefonumdan ulaşabilirsiniz
you can call me on my cell phone expr. bana cep telefonumdan ulaşabilirsin
please call me on my mobile expr. lütfen beni cepten arayın
please call me on my mobile expr. lütfen beni cebimden arayın
I'm on a call expr. telefonla konuşuyorum
Trade/Economic
call on v. ödenmesini talep etmek
on-call adv. öncesinde bildirilmeksizin ödeme veya tahsilat talep edilebilecek şekilde
Politics
on-call working n. çağrı üzerine çalışma
Institutes
office on call n. nöbetçi memurluk
Computer
call add-on n. çağrı ekleme
Telecom
call add-on n. çağrı ekleme
selective call forwarding on busy n. meşgulken arama yönlendirme
on a call by call basis expr. çağrı bazında
Construction
on call work n. çağrı üzerine çalışma
Medical
on-call doctor n. nöbetçi doktor
Military
on call force n. çağrı kuvveti
on call wave n. destek dalgası
on-call list n. nöbet haricinde gerektiğinde çağrılacak personel listesi
on-call target n. program dışı planlanmış hedef
on-call resupply n. özel harekat timinin operasyona başlamasından önce planlanıp timin talebi üzerine uygulamaya konan bütünleme ikmali görevi
on-call target (nuclear) n. talep üzerine yürürlüğe konmak üzere planlanmış, zamanı belirsiz olan nükleer hedef
on-call targets n. program dışı planlanmış hedefler
on-call expr. önceden düzenlenmiş yığınak, hava taarruzu veya taarruz ateşi gerektiğinde talep edilebilir
Slang
call someone on the carpet v. itin götüne sokmak
call someone on the carpet v. itin kıçına sokmak