oblige - Turc Anglais Dictionnaire

oblige

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "oblige" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 23 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
oblige v. zorunda bırakmak
The latter point constitutes a huge programme which would oblige the United States to attack many of its allies.
Bu son nokta, ABD'yi müttefiklerinin çoğuna saldırmak zorunda bırakacak devasa bir program teşkil etmektedir.

More Sentences
General
oblige v. zorlamak
Instead of obliging employers to introduce preventive measures, it would be preferable to encourage employers to do so.
İşverenleri önleyici tedbirler almaya zorlamak yerine işverenleri bunu yapmaya teşvik etmek tercih edilir.

More Sentences
oblige v. zorunlu kılmak
Our own treaty commitments oblige us to do so, and European citizens expect us to do so.
Kendi antlaşma taahhütlerimiz bunu yapmamızı zorunlu kılıyor ve Avrupa vatandaşları da bizden bunu yapmamızı bekliyor.

More Sentences
oblige v. mecbur etmek
We want to oblige them to do that.
Onları bunu yapmaya mecbur etmek istiyoruz.

More Sentences
oblige v. minnettar kılmak
oblige v. bağlamak (anlaşma)
oblige v. iyilik etmek
oblige v. mahkum etmek
oblige v. memnun etmek
oblige v. minnettar bırakmak
oblige v. lütfetmek
oblige v. zorunda bırakmak
oblige v. (anlaşma vb) bağlamak
oblige v. -e yardım etmek
oblige v. iyilikte bulunmak
oblige v. gerekli kılmak
oblige v. mecburi kılmak
oblige v. ödünç vermek
oblige v. borç vermek
oblige v. eğlendirmek
oblige v. nazik olmak
oblige v. yardımsever olmak
oblige v. uysal olmak

Sens de "oblige" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 57 résultat(s)

Anglais Turc
Phrasals
oblige (one) to (do something) v. (birini bir şey yapmak) zorunda bırakmak
To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.
Ne yazık ki oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk.

More Sentences
General
oblige to v. mecbur etmek
oblige to be v. mecbur etmek
oblige (someone) to (do something) v. mecbur bırakmak
oblige someone to do (something) v. mecbur kılmak
oblige someone to do (something) v. mecbur bırakmak
oblige [obsolete] v. keyif vermek
oblige [obsolete] v. gönlünü hoş etmek
oblige [obsolete] v. tatmin etmek
oblige [obsolete] v. sevindirmek
oblige [dialect] v. ev işi yapmak
oblige [dialect] v. birinin ev işlerini yapmak
Phrasals
oblige (one) by (doing something) v. (biri) için (bir şey yapma) iyiliğini göstermek
oblige (one) by (doing something) v. (birine bir şey) lütfetmek
oblige (one) by (doing something) v. (birine bir şey yapma) lütfunda bulunmak
oblige (one) by (doing something) v. (bir şey yaparak birini) minnettar bırakmak/borçlu kılmak
oblige (one) by (doing something) v. (birinin) isteğini/ricasını yerine getirmek
oblige (one) by (doing something) v. (birine) iyilik/yardım etmek
oblige someone by something v. (biri) için (bir şey yapma) iyiliğini göstermek
oblige someone by something v. (birine bir şey) lütfetmek
oblige someone by something v. (birine bir şey yapma) lütfunda bulunmak
oblige someone by something v. (bir şey yaparak birini) minnettar bırakmak/borçlu kılmak
oblige someone by something v. (birinin) isteğini/ricasını yerine getirmek
oblige someone by something v. (birine) iyilik/yardım etmek
oblige (one) by (doing something) v. (bir şey yaparak birini) minnettar/borçlu bırakmak
oblige someone by something v. birine bir lütufta bulunmak
oblige someone by something v. birine bir şey yapma lütfunda bulunmak
oblige someone by something v. birine bir iyilik yapmak/göstermek
oblige someone by something v. birini bir şey yaparak minnettar/borçlu bırakmak
oblige someone by something v. birini bir şeyle minnettar/borçlu kılmak
oblige (one) with (something) v. (birine) bir lütufta bulunmak
oblige (one) with (something) v. (birine bir şey yapma) lütfunda bulunmak
oblige (one) with (something) v. (birine) bir iyilik yapmak/göstermek
oblige (one) with (something) v. (birini) bir iyilikle minnettar/borçlu bırakmak
oblige (one) with (something) v. (birini bir şeyle) minnettar/borçlu kılmak
oblige someone with something v. birine bir lütufta bulunmak
oblige someone with something v. birine bir şey lütfunda bulunmak
oblige someone with something v. birine bir iyilik yapmak/göstermek
oblige someone with something v. birini bir şeyle minnettar/borçlu bırakmak
oblige someone with something v. birini bir şeyle minnettar/borçlu kılmak
oblige (one) to (do something) v. (birini bir şey yapmaya) mecbur bırakmak
oblige (one) to (do something) v. (birini bir şey yapmaya) mecbur etmek
oblige by v. minnettar/borçlu bırakmak
oblige by v. lütufta bulunmak
oblige to do v. yapmaya mecbur bırakmak
oblige to do v. yapmaya mecbur kılmak
oblige to do v. yapmak zorunda bırakmak
oblige with v. minnettar/borçlu bırakmak
oblige with v. lütufta bulunmak
Phrases
noblesse oblige n. asalet bunu gerektirir
noblesse oblige expr. egemen olan mesuldür
noblesse oblige expr. imtiyazlar sorumlulukları getirir
Trade/Economic
oblige [obsolete] v. rehin bırakmak
oblige [obsolete] v. rehin vermek
oblige [obsolete] v. ipotek etmek
Law
oblige [obsolete] v. bir cezaya tabi olarak bağlamak
oblige [obsolete] v. (kendini) kanun uyarınca cezaya tabi kılmak