miss. - Turc Anglais Dictionnaire

miss.

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "miss." dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 2 résultat(s)

Anglais Turc
General
miss. abrev. mississippi
Electric
miss. interj. hocam

Sens de "miss." avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 433 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
miss n. ıska
He scored ten shots without a single miss.
Tek bir ıska yapmadan on tane şut attı.

More Sentences
miss v. ıska geçmek
The arrow missed him and hit a tree.
Ok onu ıska geçti ve bir ağaca çarptı.

More Sentences
miss v. kaçırmak
I simply want to apologise to the presidency and to the House for missing my timeslot.
Sadece zaman dilimimi kaçırdığım için Başkanlıktan ve Meclis'ten özür dilemek istiyorum.

More Sentences
miss v. özlemek
Where have you been? I missed you so much!
Nerelerdeydin? Seni öyle özledim ki!

More Sentences
General
miss n. hanımefendi
Miss, are there any available rooms for tonight?
Hanımefendi, bu gece için boş oda var mı?

More Sentences
miss universe n. kainat güzeli
Last year's Miss Universe winner is very tall.
Geçen yılın Kainat Güzeli çok uzun.

More Sentences
miss n. genç bayan
Excuse me, Miss, is this seat taken?
Affedersiniz genç bayan, bu koltuk dolu mu?

More Sentences
miss n. öğretmenim
I forgot to bring my homework with me, Miss.
Ödevimi yanımda getirmeyi unuttum, öğretmenim.

More Sentences
miss n. küçük hanım
She's quite a noisy little miss, isn't she?
Oldukça gürültücü bir küçük hanım, öyle değil mi?

More Sentences
miss the mark v. ıskalamak
The new motto 'Everything but Arms'sounds fine but misses the mark.
Yeni slogan 'Silahlar hariç her şey' kulağa hoş geliyor ama hedefi ıskalıyor.

More Sentences
miss v. gözden kaçırmak
So, he was the killer? How did I miss that?
Yani katil o muydu? Ben bunu nasıl gözden kaçırdım?

More Sentences
miss the opportunity v. fırsat kaçırmak
I regret that in Nice we missed the opportunity to implement this treaty change.
Nice'de bu antlaşma değişikliğini hayata geçirme fırsatını kaçırdığımız için üzgünüm.

More Sentences
miss an opportunity v. fırsatı kaçırmak
We have missed an opportunity to be clearer and more coherent.
Daha açık ve tutarlı olma fırsatını kaçırdık.

More Sentences
miss out v. atlamak
He missed out 'keep off the grass' and 'a miss is as good as a mile'.
"Çimlerden uzak durun" ve "Bir ıska bir mil kadar iyidir" sözlerini atladı.

More Sentences
miss out v. gözden kaçırmak
A number of points have also been missed out.
Bazı noktalar da gözden kaçırılmıştır.

More Sentences
miss v. eksik olmak
I would particularly like to focus on two aspects which I think are missing.
Özellikle eksik olduğunu düşündüğüm iki hususa odaklanmak istiyorum.

More Sentences
not to miss v. kaçırmamak
I believe that we should be careful not to miss the point here.
Buradaki noktayı kaçırmamak için dikkatli olmamız gerektiğine inanıyorum.

More Sentences
miss the train v. treni kaçırmak
If you don't miss the train, you'll get there on time.
Treni kaçırmazsan oraya vaktinde varırsın.

More Sentences
miss v. gözünden kaçırmak
That is to miss the point.
Bu, asıl noktayı gözden kaçırmaktır.

More Sentences
miss v. kaçırmak
Unfortunately, the European Union began by missing an historic opportunity.
Ne yazık ki Avrupa Birliği tarihi bir fırsatı kaçırarak işe başladı.

More Sentences
miss v. özlemek
We already miss her here in Parliament.
Onu burada, Parlamento'da şimdiden özlüyoruz.

More Sentences
miss the target v. hedefi ıskalamak
The proposed change to structural measures also misses the target at the present time.
Yapısal tedbirlerde önerilen değişiklik de şu anda hedefi ıskalamaktadır.

More Sentences
miss the bus v. otobüsü kaçırmak
The coworker claimed he had missed the bus.
İş arkadaşı otobüsü kaçırdığını iddia etti.

More Sentences
miss the boat v. fırsatı kaçırmak
I think that the Commission will be missing the boat.
Komisyon'un fırsatı kaçıracağını düşünüyorum.

More Sentences
miss v. aramak
She didn’t miss her phone until she needed to call someone.
Birine ulaşması gerekinceye dek telefonunu hiç aramamıştı.

More Sentences
miss v. yetişememek
You will miss the train if you don't hurry.
Acele etmezsen trene yetişemeyeceksin.

More Sentences
miss out v. kaçırmak
Small fishermen are missing out because there are too many big rich fishermen.
Çok sayıda büyük ve zengin balıkçı olduğu için küçük balıkçılar fırsatları kaçırıyor.

More Sentences
miss out on v. fırsat kaçırmak
If we simply close our eyes and continue, we shall be shipwrecked and miss out on a great historic opportunity.
Eğer sadece gözlerimizi kapatıp devam edersek gemimiz batacak ve büyük bir tarihi fırsatı kaçıracağız.

More Sentences
miss the plane v. uçağı kaçırmak
He may have missed the plane.
Uçağı kaçırmış olabilir.

More Sentences
miss a plane v. uçak kaçırmak
Have you ever missed a plane?
Hiç bir uçak kaçırdın mı?

More Sentences
miss v. kaçırmak (fırsat/tren vb)
He was out of town, so he missed my birthday party.
Şehir dışındaydı, bu yüzden doğum günü partimi kaçırdı.

More Sentences
miss a chance v. fırsat kaçırmak
In other words, there are a few people who never miss a chance to turn everything against Strasbourg.
Başka bir deyişle her şeyi Strazburg'un aleyhine çevirme fırsatını kaçırmayan birkaç kişi var.

More Sentences
miss the flight v. uçağı kaçırmak
I don't want to miss the flight.
Uçağı kaçırmak istemiyorum.

More Sentences
miss the exam v. sınavı kaçırmak
I don't want to miss the exam.
Sınavı kaçırmak istemiyorum.

More Sentences
miss v. ıskalamak
Tom's shot missed the target by two feet.
Tom'un atışı hedefi iki fitle ıskaladı.

More Sentences
miss the deadline v. teslim tarihini kaçırmak
She missed the deadline.
Son teslim tarihini kaçırdı.

More Sentences
miss v. kurtulmak
They just missed having a nasty car accident.
Korkunç bir araba kazası geçirmekten kıl payı kurtuldular.

More Sentences
miss v. kaçınmak
Europe cannot miss this extraordinary opportunity.
Avrupa bu olağanüstü fırsatı kaçıramaz.

More Sentences
miss v. (top, atış) kaçırmak
He gets furious anytime he misses a ball.
Ne zaman bir top kaçırsa öfkelenir.

More Sentences
miss v. (eskiyi) özlemek
I miss dressing up and going out for drinks.
Giyinip kuşanıp bir şeyler içmeye gitmeyi özledim.

More Sentences
miss v. (motor) teklemek
We couldn't understand what caused the engine to miss.
Motorun teklemesine neyin sebep olduğunu anlayamadık.

More Sentences
Phrasals
miss out on v. (bir etkinliği vb) kaçırmak (katılamamak)
As a result, consumers miss out on access to the required level of information and on cooling-off periods.
Sonuç olarak, tüketiciler gerekli düzeyde bilgiye erişimi ve bekleme sürelerini kaçırmaktadır.

More Sentences
miss out on (something) v. (bir şey) fırsatını kaçırmak
It would be a pity if you missed out on seeing Tom while you're in Boston.
Boston'dayken Tom'u görme fırsatını kaçırırsan yazık olur.

More Sentences
Colloquial
miss the bus v. otobüsü kaçırmak
He may have missed the bus.
Otobüsü kaçırmış olabilir.

More Sentences
near miss expr. ramak kala
Moreover, airspace is becoming increasingly crowded, leading to many near misses.
Dahası, hava sahası giderek kalabalıklaşmakta ve bu da birçok ramak kala kazaya yol açmaktadır.

More Sentences
Idioms
miss the mark v. ıskalamak
There are also these budget items that, year after year, completely miss the mark in budgeting terms.
Bir de her yıl bütçeleme açısından hedefi tamamen ıskalayan bütçe kalemleri var.

More Sentences
miss a beat v. duraksamak
Tom didn't miss a beat.
Tom hiç duraksamadı.

More Sentences
miss a beat v. tereddüt etmek
Tom didn't miss a beat.
Tom tereddüt etmedi.

More Sentences
Speaking
we miss you expr. seni özledik
We miss you, too.
Biz de seni özledik.

More Sentences
Sport
miss v. golü kaçırmak
I missed that goal.
O golü kaçırdım.

More Sentences
Common Usage
miss n. evli olmayan kadın
General
miss n. hedefi vuramama
miss n. kız
miss n. başarısızlık
miss n. hanım
miss n. matmazel
miss n. isabet ettirememe
miss world n. dünya güzeli
miss error n. ıskalama hatası
miss n. ıskalama
miss n. vuramama
miss error n. ikinci tür hata
miss turkey n. türkiye birinci güzeli
miss turkey n. türkiye güzeli
miss calendar girl n. takvim güzeli
miss-use n. yanlış kullanım
miss-use n. hatalı kullanım
miss n. evli olmayan kadın
miss n. kadın (evlenmemiş)
miss n. (evlenmemiş) kadın
junior miss n. genç kız
miss [dialect] n. istek
miss [dialect] n. kayıp
miss [dialect] n. yokluk
miss [dialect] n. sakınca
miss [dialect] n. zarar
miss [dialect] n. kayıp veya mahrumiyetten kaynaklı üzüntü
miss n. düşük
miss n. (ehli hayvan) gebe kalamama
miss n. bir şeyden kasıtlı olarak kaçınma
miss n. geçip gitme
miss n. baskı makinesinin içinde kağıt yokken bıraktığı iz
miss n. mahrum kalma
miss n. dalga amaçlı uydurulan soy isimlerin önünde kullanılan bir unvan
miss n. unutma
miss n. atlama
miss n. karavana
miss v. isabet ettirememek
miss the opportunity v. fırsatı tepmek
miss the boat v. vapuru kaçırmak
miss the point v. anlayamamak
miss v. vurmamak
miss an opportunity v. fırsat kaçırmak
miss v. gözlemek
miss v. özlem duymak
miss v. duymamak
give a miss v. boş vermek
miss v. vuramamak
miss the opportunity v. fırsatı kaçırmak
miss v. hasretini çekmek
miss one's footing v. ayağı kaymak
miss v. tütmek
miss the mark v. tahmini yanlış çıkmak
miss fire v. ıskalamak
miss the news v. haber atlamak
miss someone bad v. birini aşırı özlemek
miss out v. mahrum kalmak (bir fırsattan vb)
miss v. hasret kalmak
miss an opportunity v. fırsat tepmek
miss opportunity v. fırsatı kaçırmak
miss v. isabet etmemek
miss v. elinden kaçırmak
miss an opportunity v. fırsatı değerlendirememek
miss v. yanlışlıkla atlamak
miss the mark v. hedefi tutturamamak
miss a target v. ıska geçmek
miss (somebody/something) greatly v. hasret kalmak
miss (somebody/something) a lot v. hasret kalmak
miss someone very much v. çok özlemek
make someone miss v. özletmek
miss the bus v. fırsat tepmek
miss a news scoop v. haber atlamak
miss out on v. hakkını kaybetmek
miss v. kavramamak
miss v. anlamamak
miss out v. kapsamamak
miss out v. dahil etmemek
miss out on v. elde edememek
miss fire v. ateş almamak
miss a chance v. fırsat tepmek
miss the birth v. doğumu kaçırmak
miss the smell of one’s hair v. saçının kokusunu özlemek
miss it by a minute v. bir dakikayla kaçırmak
miss a turn v. dönüşü kaçırmak
miss one’s last opportunity v. elindeki son fırsatı kaçırmak
miss the goal v. golü kaçırmak
miss a meal v. öğün kaçırmak
near miss v. ramak kalmak
not miss much v. fazla birşey kaçırmamak
(never/hardly) miss a trick v. (genelde olumsuz) fırsatı kaçırmamak
miss one tiny detail v. küçük bir ayrıntıyı kaçırmak
miss the past v. geçmişi özlemek
miss the school v. okulu özlemek
miss by a day v. bir gün ile kaçırmak
miss the class v. dersi kaçırmak
miss the movie v. filmi kaçırmak
miss small details v. küçük detayları kaçırmak
miss small details v. küçük ayrıntıları kaçırmak
miss summer v. yazı özlemek
miss the news v. haberleri kaçırmak
miss v. kaçmak
miss v. paçayı kurtarmak
miss v. savuşturmak
miss v. (birinin) performansını yok saymak
miss v. (birinin) katılımını yok saymak
miss [uk] [dialect] v. filizlenememek
miss [uk] [dialect] v. çimlenememek
miss [uk] [dialect] v. büyüyememek
miss [uk] [dialect] v. serpilememek
miss v. iyi çalışmamak (içten yanmalı motor)
miss v. zar atıp kaybetmek
miss v. başarısızlık olarak belirtmek
miss v. doğru cevaplayamamak
miss v. yokluğunu keşfetmek
miss v. yokluğunu ortaya çıkarmak
hit or miss adj. rasgele
hit or miss adj. gelişigüzel
hit-and-miss adj. gelişigüzel
hit-or-miss adj. tesadüfi
hit-or-miss adj. gelişigüzel
hit-and-miss adj. bazen başarılı bazen başarısız olan
hit-or-miss adj. tutarsız
hit-or-miss adj. öngörülemeyen
hit-or-miss adj. kararsız
hit-or-miss adj. değişen
hit-or-miss adv. rastgele
hit-or-miss adv. dikkatsizce
hit-and-miss adv. rastgele
hit-or-miss adv. neticesini düşünmeden
miss. (mission) abrev. özel görev
miss. (missionary) abrev. misyoner
Phrasals
miss out on v. hakkını kaybetmek
miss out on (something) v. (bir şey) hakkını/şansını kaybetmek
miss out on (something) v. (bir şeyi) kaçırmak
Phrases
little miss expr. küçük hanım
unless I miss my guess expr. yanılmıyorsam
Proverb
you never miss the water till the well runs dry kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez
you don‘t miss something until it's gone kaybedinceye kadar eldekinin değeri bilinmez
a miss is as good as a mile başarının kıl payıyla ya da büyük bir farkla kaçırılmasının önemi yoktur
a miss is as good as a mile kaybetme kaybetmedir
a miss is as good as a mile önemli olan hatice değil neticedir
a miss is as good as a mile kaybetmenin az farkla veya çok farkla olması fark etmez
what you've never had you never miss hiç sahip olmadığın bir şeye özlem duyamazsın
we never miss the water till the well runs dry kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez
we never miss the water until the well runs dry kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez
you never miss the water until the well runs dry kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez
Colloquial
a near miss n. kılpayı
near miss n. kıl payı atlatma
hit-or-miss n. şansa bağlı durum
a near miss n. ucu ucuna
miss right n. bayan doğru
miss right n. evlenilecek kadın
miss right n. doğru kadın
miss right n. ilişki yaşamak için doğru kadın
miss right n. ilişki yaşamak/evlenmek için mükemmel kadın
miss right n. ilişki yaşamak/evlenmek için ideal kadın
miss right n. evlenmek/ilişki yaşamak için en uygun kadın
miss right n. ilişki/evlilik için ideal partner
miss someone like crazy v. birini deli gibi özlemek
miss too much v. burnunda tütmek
miss the joke v. şakayı anlamamak
blink-and-you-miss-it adv. göz açıp kapayıncaya kadar
blink-and-you-miss-it adv. bir anlık
blink-and-you-miss-it adv. birdenbire
blink-and-you-miss-it adv. ansızın
blink-and-you-miss-it adv. apansızın
good golly, miss molly! expr. aman tanrım!
a near miss expr. kılı kılına
near miss expr. ucuz kurtulma
he/she doesn't miss a trick expr. fırsatı kaçırmaz
he/she doesn't miss a trick expr. fırsat buldu mu kaçırmaz
he/she doesn't miss a trick expr. her fırsatı değerlendirir
he/she doesn't miss a trick expr. gözünden bir şey kaçmaz
Idioms
not miss a trick v. tetikte olmak
not miss a trick v. gözünü kulağını dört açmak
give something a miss v. atlamak (yapmamak anlamında)
miss one's footing v. ayağı sürçmek
miss a golden opportunity v. büyük bir fırsat kaçırmak
miss a golden opportunity v. büyük bir fırsat tepmek
miss something by a mile v. dağlara taşlara atmak
miss one's footing v. dengesini kaybetmek
not miss a beat v. duraksamamak
miss one's footing v. düşer gibi olmak
not miss a thing v. hiçbir şeyi kaçırmamak
miss one's calling v. hayatta gerçekten uğraşması/yapması gereken kariyeri/işi yapmamak. yanlış meslek seçmek
miss the boat v. fırsatı kaçırmak
not miss much v. hiçbir şeyi kaçırmamak
not miss a beat v. hiç durmamak
miss the boat v. fırsatı tepmek
give something a miss v. es geçmek
miss the thread v. ipin ucunu kaçırmak
have a near miss v. kılpayı kurtulmak
have a near miss v. kıl payı atlatmak
not miss a beat v. sektirmemek
miss one's footing v. sendelemek
not miss a beat v. tereddüt etmemek
miss one's footing v. tökezlemek
miss something by a mile v. (hedefin) yanına bile yaklaşamamak
have a near miss v. ucuz kurtulmak
have a near miss v. ucuz atlatmak
miss the cushion v. ıskalamak
miss the cushion v. bir şeyleri yanlış yapmak
miss the cushion v. batırmak
miss the cushion v. yanılmak
miss the cushion v. hata etmek
miss the cushion v. hedefi tutturamamak
miss the cushion v. amacına ulaşamamak
miss the cut v. gerekli ölçütleri karşılayamamak
miss the cut v. istenen yeterlilikler tutturamamak
miss one's guess v. yanılmak
miss one's guess v. tahmininde yanılmak
miss one's guess v. yanlış tahmin etmek
miss the mark v. yanlış çıkmak
miss the mark v. hedefi tutturamamak
miss a beat v. anlık olarak durup düşünmek
miss a trick v. fırsatı kaçırmak
miss a trick v. fırsatı değerlendirmemek
miss by a mile v. dağlara taşlara atmak
miss by a mile v. (hedefin) yanına bile yaklaşamamak
miss by a mile v. büyük farkla kaçırmak/ıskalamak
miss by a mile v. (hedefin) yanından bile geçmemek
miss much v. fırsatı kaçırmak
miss much v. fırsatı değerlendirmemek
not miss for the world v. dünyada kaçırmamak
not miss for the world v. hayatta kaçırmamak
not miss for the world v. dünyalara değişmemek
not miss for the world v. iki eli kanda olsa bile kaçırmamak
miss a beat v. devam etmekte zorlanmak
miss a beat v. kısa bir süre durmak
miss a beat v. tereddüt etmek
too good to miss expr. kaçırılmayacak kadar güzel
not miss something for love nor money expr. dünyada kaçırmam
not miss something for the world expr. dünyada kaçırmam
not miss something for love nor money expr. dünyada kaçırmam
not miss something for love nor money expr. dünyalara değişmem
not miss something for the world expr. dünyada kaçırmam
not miss something for the world expr. dünyalara değişmem
not miss something for love nor money expr. hayatta kaçırmam!
not miss something for the world expr. hayatta kaçırmam!
not miss something for love nor money expr. hiç birşey engel olamaz
not miss something for the world expr. hiç birşey engel olamaz
hit or miss expr. gelişigüzel
a miss is as good as a mile expr. fırsat kaçtıktan sonra iyi veya kötü olması bir şeyi değiştirmez
hit and miss expr. gelişigüzel
not miss something for the world expr. iki elim kanda olsa bile
not miss something for love nor money expr. iki elim kanda olsa bile
hit or miss expr. kesin olmayan
hit and miss expr. kesin olmayan
hit and miss expr. rasgele
not miss a beat expr. sektirmeden
back in the knife drawer, miss sharp expr. lafına dikkat et
back in the knife drawer, miss sharp expr. ağzından çıkanı kulağın duysun
blink-and-you-miss-it expr. kaşla göz arasında
(one) doesn't miss a trick expr. (biri) fırsatı kaçırmaz
(one) doesn't miss a trick expr. (biri) fırsat buldu mu kaçırmaz
(one) doesn't miss a trick expr. (biri) hiçbir fırsatı kaçırmaz
(one) doesn't miss a trick expr. (biri) her fırsatı değerlendirir
(one) doesn't miss a trick expr. (birinin) gözünden bir şey kaçmaz
Speaking
I miss my family very much expr. ailemi çok özledim
I miss my parents so/very much expr. ailemi çok özledim
I miss my family so much expr. ailemi çok özledim
I miss you too expr. ben de seni özlüyorum
did I miss something? expr. bir şey mi kaçırdım?
how did we miss this? expr. bu nasıl gözümüzden kaçtı?
I could not miss such a opportunity expr. böyle bir fırsatı kaçıramazdım
do you miss me? expr. beni özledin mi?
I miss you too expr. ben de seni özledim
I miss them too expr. ben de onları özledim
miss me expr. beni özle
you didn't miss much expr. çok şey kaçırmış değilsin
I miss you so much expr. çok özledim seni
I wouldn't miss it for the world expr. hayatta kaçırmam bunu
I will miss everyone expr. herkesi özleyeceğim
I will miss you all expr. hepinizi özleyeceğim
you don't miss anything expr. gözünden hiç bir şey kaçmıyor
you can't miss it expr. görmemen imkansız
I miss him already expr. onu şimdiden özledim
you made me miss you expr. özlettin kendini
I miss her expr. onu özlüyorum
miss me expr. özle beni
I miss the school expr. okulu özledim
you make me miss you expr. kendini özletiyorsun
we will miss him forever expr. onu sonsuza dek özleyeceğiz
I miss her already expr. onu şimdiden özledim
I miss them too expr. onları da özledim
there are so many things i will miss expr. özleyeceğim çok fazla şey var
we will miss him forever expr. onu sonsuza kadar özleyeceğiz
what did I miss? expr. ne kaçırdım?
it's hit or miss expr. ne olursa olsun diye
I miss him expr. onu özlüyorum
I miss them already expr. onları şimdiden özledim
you can't miss it expr. kör olsan görürsün/bulursun
did you miss it by mistake or intentionally? expr. kazara mı bilerek mi kaçırdın?
I miss you already expr. sizi şimdiden özledim
I'll miss you expr. seni özleyeceğim
I miss you already expr. seni şimdiden özledim
I miss you very much expr. seni çok özledim
I miss you already expr. şimdiden seni özledim
we will miss you expr. seni özleyeceğiz
I really miss you expr. seni gerçekten özledim
I miss you so much expr. seni çok özledim
I'm gonna miss you expr. seni özleyeceğim
I miss talking with you expr. seninle konuşmayı özledim
we miss you so much expr. sizi çok özledik
I miss you already expr. şimdiden sizi özledim
I miss talking to you expr. seninle konuşmayı özledim
I never thought I'd miss you as much as I do expr. seni bu kadar özleyeceğim asla aklıma gelmezdi
I will miss you so much expr. seni çok özleyeceğim
I will miss you expr. seni özleyeceğim
we're going to miss you expr. seni özleyeceğiz
I'll miss you expr. seni özleyeceğim
I miss you so much expr. seni çok özledim
don't miss this chance expr. sakın bu fırsatı kaçırma
I will miss you very much expr. seni çok özleyeceğim
come back we miss you expr. seni özledik geri dön
I miss you expr. seni özlüyorum
I want to say how much I miss you expr. seni ne kadar çok özlediğimi söylemek istiyorum
we miss you expr. sizi özledik
I miss you expr. seni özledim
you know how much I miss you expr. seni ne kadar özlediğimi biliyorsun
I miss you expr. sizi özledim
did you intentionally miss the flight? expr. uçağı bilerek mi kaçırdın?
did you miss the flight intentionally ? expr. uçağı bilerek mi kaçırdın?
don't miss this chance expr. bu fırsatı kaçırma
don't miss this chance expr. bu fırsatı tepme
you can't miss it expr. mutlaka görürsün
you can't miss it expr. gözden kaçırmanın imkanı yok
Trade/Economic
near-miss report n. ramak kala raporu
Technical
miss error n. ikinci tür hata
hit and miss transform n. ıskala yakala dönüşümü
miss ratio n. kaçırma oranı
miss distance scorer n. sapma mesafesi kayıtçısı
miss n. motorun teklemesi
Computer
hit and miss transform n. ıskala yakala dönüşümü
miss error n. ıskalama hatası
miss ratio n. kaçırma oranı
Textile
junior miss n. genç kızlar için kıyafet bedeni
miss n. ortalama boy ve yapıya sahip kadınlar için kıyafet bedeni
Automotive
near miss n. tehlikeli yaklaşma
Aeronautic
air miss n. iki veya daha fazla uçağın birbirine güvenlik kurallarının izin verdiğinden daha çok yaklaşması
air miss n. havadan çarpışma riski
near miss n. tehlikeli yaklaşma
near miss n. uçuşta yakın tehlikeli geçiş
Marine
miss stays v. tiramola etmekte başarısız olmak
Breeding
miss v. (ehli hayvan) gebe kalamamak
Military
near miss n. tam olarak hedefi vurmayan bir bomba, mermi
near miss n. iki uçak arasında olası çarpışma riskini içeren tehlikeli durum
miss v. vuramamak
Sport
miss v. isabet ettirememek
miss the cut v. (golfte) dört turluk golf maçının son iki turuna kalabilmek için gereken sayıyı ya da daha fazlasını kazanamamak
miss v. skoru kaçırmak
Football
miss an obvious goal-scoring chance v. bariz gol şansından yararlanamamak
miss an obvious goal-scoring chance v. bariz gol şansını kaçırmak
miss a great/clear chance to score goal v. bariz gol şansından yararlanamamak
miss a great/clear chance to score goal v. bariz gol şansını kaçırmak
miss a great/clear chance to score goal v. bariz gol şansını değerlendirememek
miss an obvious goal-scoring chance v. bariz gol şansını değerlendirememek
miss penalty v. penaltıyı kaçırmak
miss penalty v. penaltı kaçırmak
Card
miss n. (eski bir iskambil oyununda) oyuncuya dağıtılan elin yerine geçebilen fazladan el
Wagering
miss n. önce kreps ve yedi dışında bir zar atıp sonrasında yedi atarak kaybetme
miss n. ilk atışta 2, 3 veya 12 gelmesi
miss v. önce kreps ve yedi dışında bir zar atıp sonrasında yedi atarak kaybetmek
Archaic
miss n. fahişe
miss n. kapatma
miss n. metres
miss v. yapamamak
miss v. becerememek
Slang
swing and a miss n. güldürmeyen şaka, espri
miss the boat v. büyük şans kaçırmak
miss the bus v. büyük şans kaçırmak
miss the bus v. çok kazançlı bir işi kaçırmak
miss the boat v. çok kazançlı bir işi kaçırmak
miss the bus v. fırsat tepmek
miss the boat v. fırsat kaçırmak
miss the boat v. fırsat tepmek
miss the bus v. fırsat kaçırmak
miss van veck [dated] expr. koca memeli kadın
miss van veck [dated] expr. büyük göğüslü kadın
British Slang
hit and miss n. çiş
hit and miss n. sidik
on the hit and miss expr. sarhoş
Star Wars
miss mylla's saloon n. bayan mylla'nın salonu