|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
miss n.
|
ıska |
|
He scored ten shots without a single miss.
Tek bir ıska yapmadan on tane şut attı.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
miss v.
|
ıska geçmek |
|
The arrow missed him and hit a tree.
Ok onu ıska geçti ve bir ağaca çarptı.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
miss v.
|
kaçırmak |
|
I simply want to apologise to the presidency and to the House for missing my timeslot.
Sadece zaman dilimimi kaçırdığım için Başkanlıktan ve Meclis'ten özür dilemek istiyorum.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
miss v.
|
özlemek |
|
Where have you been? I missed you so much!
Nerelerdeydin? Seni öyle özledim ki!
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
miss n.
|
hanımefendi |
|
Miss, are there any available rooms for tonight?
Hanımefendi, bu gece için boş oda var mı?
More Sentences
|
6 |
General |
miss universe n.
|
kainat güzeli |
|
Last year's Miss Universe winner is very tall.
Geçen yılın Kainat Güzeli çok uzun.
More Sentences
|
7 |
General |
miss n.
|
genç bayan |
|
Excuse me, Miss, is this seat taken?
Affedersiniz genç bayan, bu koltuk dolu mu?
More Sentences
|
8 |
General |
miss n.
|
öğretmenim |
|
I forgot to bring my homework with me, Miss.
Ödevimi yanımda getirmeyi unuttum, öğretmenim.
More Sentences
|
9 |
General |
miss n.
|
küçük hanım |
|
She's quite a noisy little miss, isn't she?
Oldukça gürültücü bir küçük hanım, öyle değil mi?
More Sentences
|
10 |
General |
miss the mark v.
|
ıskalamak |
|
The new motto 'Everything but Arms'sounds fine but misses the mark.
Yeni slogan 'Silahlar hariç her şey' kulağa hoş geliyor ama hedefi ıskalıyor.
More Sentences
|
11 |
General |
miss v.
|
gözden kaçırmak |
|
So, he was the killer? How did I miss that?
Yani katil o muydu? Ben bunu nasıl gözden kaçırdım?
More Sentences
|
12 |
General |
miss the opportunity v.
|
fırsat kaçırmak |
|
I regret that in Nice we missed the opportunity to implement this treaty change.
Nice'de bu antlaşma değişikliğini hayata geçirme fırsatını kaçırdığımız için üzgünüm.
More Sentences
|
13 |
General |
miss an opportunity v.
|
fırsatı kaçırmak |
|
We have missed an opportunity to be clearer and more coherent.
Daha açık ve tutarlı olma fırsatını kaçırdık.
More Sentences
|
14 |
General |
miss out v.
|
atlamak |
|
He missed out 'keep off the grass' and 'a miss is as good as a mile'.
"Çimlerden uzak durun" ve "Bir ıska bir mil kadar iyidir" sözlerini atladı.
More Sentences
|
15 |
General |
miss out v.
|
gözden kaçırmak |
|
A number of points have also been missed out.
Bazı noktalar da gözden kaçırılmıştır.
More Sentences
|
16 |
General |
miss v.
|
eksik olmak |
|
I would particularly like to focus on two aspects which I think are missing.
Özellikle eksik olduğunu düşündüğüm iki hususa odaklanmak istiyorum.
More Sentences
|
17 |
General |
not to miss v.
|
kaçırmamak |
|
I believe that we should be careful not to miss the point here.
Buradaki noktayı kaçırmamak için dikkatli olmamız gerektiğine inanıyorum.
More Sentences
|
18 |
General |
miss the train v.
|
treni kaçırmak |
|
If you don't miss the train, you'll get there on time.
Treni kaçırmazsan oraya vaktinde varırsın.
More Sentences
|
|
19 |
General |
miss v.
|
gözünden kaçırmak |
|
That is to miss the point.
Bu, asıl noktayı gözden kaçırmaktır.
More Sentences
|
20 |
General |
miss v.
|
kaçırmak |
|
Unfortunately, the European Union began by missing an historic opportunity.
Ne yazık ki Avrupa Birliği tarihi bir fırsatı kaçırarak işe başladı.
More Sentences
|
21 |
General |
miss v.
|
özlemek |
|
We already miss her here in Parliament.
Onu burada, Parlamento'da şimdiden özlüyoruz.
More Sentences
|
22 |
General |
miss the target v.
|
hedefi ıskalamak |
|
The proposed change to structural measures also misses the target at the present time.
Yapısal tedbirlerde önerilen değişiklik de şu anda hedefi ıskalamaktadır.
More Sentences
|
23 |
General |
miss the bus v.
|
otobüsü kaçırmak |
|
The coworker claimed he had missed the bus.
İş arkadaşı otobüsü kaçırdığını iddia etti.
More Sentences
|
24 |
General |
miss the boat v.
|
fırsatı kaçırmak |
|
I think that the Commission will be missing the boat.
Komisyon'un fırsatı kaçıracağını düşünüyorum.
More Sentences
|
25 |
General |
miss v.
|
aramak |
|
She didn’t miss her phone until she needed to call someone.
Birine ulaşması gerekinceye dek telefonunu hiç aramamıştı.
More Sentences
|
26 |
General |
miss v.
|
yetişememek |
|
You will miss the train if you don't hurry.
Acele etmezsen trene yetişemeyeceksin.
More Sentences
|
27 |
General |
miss out v.
|
kaçırmak |
|
Small fishermen are missing out because there are too many big rich fishermen.
Çok sayıda büyük ve zengin balıkçı olduğu için küçük balıkçılar fırsatları kaçırıyor.
More Sentences
|
28 |
General |
miss out on v.
|
fırsat kaçırmak |
|
If we simply close our eyes and continue, we shall be shipwrecked and miss out on a great historic opportunity.
Eğer sadece gözlerimizi kapatıp devam edersek gemimiz batacak ve büyük bir tarihi fırsatı kaçıracağız.
More Sentences
|
29 |
General |
miss the plane v.
|
uçağı kaçırmak |
|
He may have missed the plane.
Uçağı kaçırmış olabilir.
More Sentences
|
30 |
General |
miss a plane v.
|
uçak kaçırmak |
|
Have you ever missed a plane?
Hiç bir uçak kaçırdın mı?
More Sentences
|
31 |
General |
miss v.
|
kaçırmak (fırsat/tren vb) |
|
He was out of town, so he missed my birthday party.
Şehir dışındaydı, bu yüzden doğum günü partimi kaçırdı.
More Sentences
|
32 |
General |
miss a chance v.
|
fırsat kaçırmak |
|
In other words, there are a few people who never miss a chance to turn everything against Strasbourg.
Başka bir deyişle her şeyi Strazburg'un aleyhine çevirme fırsatını kaçırmayan birkaç kişi var.
More Sentences
|
33 |
General |
miss the flight v.
|
uçağı kaçırmak |
|
I don't want to miss the flight.
Uçağı kaçırmak istemiyorum.
More Sentences
|
34 |
General |
miss the exam v.
|
sınavı kaçırmak |
|
I don't want to miss the exam.
Sınavı kaçırmak istemiyorum.
More Sentences
|
35 |
General |
miss v.
|
ıskalamak |
|
Tom's shot missed the target by two feet.
Tom'un atışı hedefi iki fitle ıskaladı.
More Sentences
|
36 |
General |
miss the deadline v.
|
teslim tarihini kaçırmak |
|
She missed the deadline.
Son teslim tarihini kaçırdı.
More Sentences
|
37 |
General |
miss v.
|
kurtulmak |
|
They just missed having a nasty car accident.
Korkunç bir araba kazası geçirmekten kıl payı kurtuldular.
More Sentences
|
38 |
General |
miss v.
|
kaçınmak |
|
Europe cannot miss this extraordinary opportunity.
Avrupa bu olağanüstü fırsatı kaçıramaz.
More Sentences
|
|
39 |
General |
miss v.
|
(top, atış) kaçırmak |
|
He gets furious anytime he misses a ball.
Ne zaman bir top kaçırsa öfkelenir.
More Sentences
|
40 |
General |
miss v.
|
(eskiyi) özlemek |
|
I miss dressing up and going out for drinks.
Giyinip kuşanıp bir şeyler içmeye gitmeyi özledim.
More Sentences
|
41 |
General |
miss v.
|
(motor) teklemek |
|
We couldn't understand what caused the engine to miss.
Motorun teklemesine neyin sebep olduğunu anlayamadık.
More Sentences
|
Phrasals |
|
42 |
Phrasals |
miss out on v.
|
(bir etkinliği vb) kaçırmak (katılamamak) |
|
As a result, consumers miss out on access to the required level of information and on cooling-off periods.
Sonuç olarak, tüketiciler gerekli düzeyde bilgiye erişimi ve bekleme sürelerini kaçırmaktadır.
More Sentences
|
43 |
Phrasals |
miss out on (something) v.
|
(bir şey) fırsatını kaçırmak |
|
It would be a pity if you missed out on seeing Tom while you're in Boston.
Boston'dayken Tom'u görme fırsatını kaçırırsan yazık olur.
More Sentences
|
Colloquial |
|
44 |
Colloquial |
miss the bus v.
|
otobüsü kaçırmak |
|
He may have missed the bus.
Otobüsü kaçırmış olabilir.
More Sentences
|
45 |
Colloquial |
near miss expr.
|
ramak kala |
|
Moreover, airspace is becoming increasingly crowded, leading to many near misses.
Dahası, hava sahası giderek kalabalıklaşmakta ve bu da birçok ramak kala kazaya yol açmaktadır.
More Sentences
|
Idioms |
|
46 |
Idioms |
miss the mark v.
|
ıskalamak |
|
There are also these budget items that, year after year, completely miss the mark in budgeting terms.
Bir de her yıl bütçeleme açısından hedefi tamamen ıskalayan bütçe kalemleri var.
More Sentences
|
47 |
Idioms |
miss a beat v.
|
duraksamak |
|
Tom didn't miss a beat.
Tom hiç duraksamadı.
More Sentences
|
48 |
Idioms |
miss a beat v.
|
tereddüt etmek |
|
Tom didn't miss a beat.
Tom tereddüt etmedi.
More Sentences
|
Speaking |
|
49 |
Speaking |
we miss you expr.
|
seni özledik |
|
We miss you, too.
Biz de seni özledik.
More Sentences
|
Sport |
|
50 |
Sport |
miss v.
|
golü kaçırmak |
|
I missed that goal.
O golü kaçırdım.
More Sentences
|
Common Usage |
|
51 |
Common Usage |
miss n.
|
evli olmayan kadın |
|
General |
|
52 |
General |
miss n.
|
hedefi vuramama |
|
53 |
General |
miss n.
|
kız |
|
54 |
General |
miss n.
|
başarısızlık |
|
55 |
General |
miss n.
|
hanım |
|
56 |
General |
miss n.
|
matmazel |
|
57 |
General |
miss n.
|
isabet ettirememe |
|
58 |
General |
miss world n.
|
dünya güzeli |
|
59 |
General |
miss error n.
|
ıskalama hatası |
|
60 |
General |
miss n.
|
ıskalama |
|
61 |
General |
miss n.
|
vuramama |
|
62 |
General |
miss error n.
|
ikinci tür hata |
|
63 |
General |
miss turkey n.
|
türkiye birinci güzeli |
|
64 |
General |
miss turkey n.
|
türkiye güzeli |
|
65 |
General |
miss calendar girl n.
|
takvim güzeli |
|
66 |
General |
miss-use n.
|
yanlış kullanım |
|
67 |
General |
miss-use n.
|
hatalı kullanım |
|
68 |
General |
miss n.
|
evli olmayan kadın |
|
69 |
General |
miss n.
|
kadın (evlenmemiş) |
|
70 |
General |
miss n.
|
(evlenmemiş) kadın |
|
71 |
General |
junior miss n.
|
genç kız |
|
72 |
General |
miss [dialect] n.
|
istek |
|
73 |
General |
miss [dialect] n.
|
kayıp |
|
74 |
General |
miss [dialect] n.
|
yokluk |
|
75 |
General |
miss [dialect] n.
|
sakınca |
|
76 |
General |
miss [dialect] n.
|
zarar |
|
77 |
General |
miss [dialect] n.
|
kayıp veya mahrumiyetten kaynaklı üzüntü |
|
78 |
General |
miss n.
|
düşük |
|
|
79 |
General |
miss n.
|
(ehli hayvan) gebe kalamama |
|
80 |
General |
miss n.
|
bir şeyden kasıtlı olarak kaçınma |
|
81 |
General |
miss n.
|
geçip gitme |
|
82 |
General |
miss n.
|
baskı makinesinin içinde kağıt yokken bıraktığı iz |
|
83 |
General |
miss n.
|
mahrum kalma |
|
84 |
General |
miss n.
|
dalga amaçlı uydurulan soy isimlerin önünde kullanılan bir unvan |
|
85 |
General |
miss n.
|
unutma |
|
86 |
General |
miss n.
|
atlama |
|
87 |
General |
miss n.
|
karavana |
|
88 |
General |
miss v.
|
isabet ettirememek |
|
89 |
General |
miss the opportunity v.
|
fırsatı tepmek |
|
90 |
General |
miss the boat v.
|
vapuru kaçırmak |
|
91 |
General |
miss the point v.
|
anlayamamak |
|
92 |
General |
miss v.
|
vurmamak |
|
93 |
General |
miss an opportunity v.
|
fırsat kaçırmak |
|
94 |
General |
miss v.
|
gözlemek |
|
95 |
General |
miss v.
|
özlem duymak |
|
96 |
General |
miss v.
|
duymamak |
|
97 |
General |
give a miss v.
|
boş vermek |
|
98 |
General |
miss v.
|
vuramamak |
|
99 |
General |
miss the opportunity v.
|
fırsatı kaçırmak |
|
100 |
General |
miss v.
|
hasretini çekmek |
|
101 |
General |
miss one's footing v.
|
ayağı kaymak |
|
102 |
General |
miss v.
|
tütmek |
|
103 |
General |
miss the mark v.
|
tahmini yanlış çıkmak |
|
104 |
General |
miss fire v.
|
ıskalamak |
|
105 |
General |
miss the news v.
|
haber atlamak |
|
106 |
General |
miss someone bad v.
|
birini aşırı özlemek |
|
107 |
General |
miss out v.
|
mahrum kalmak (bir fırsattan vb) |
|
108 |
General |
miss v.
|
hasret kalmak |
|
109 |
General |
miss an opportunity v.
|
fırsat tepmek |
|
110 |
General |
miss opportunity v.
|
fırsatı kaçırmak |
|
111 |
General |
miss v.
|
isabet etmemek |
|
112 |
General |
miss v.
|
elinden kaçırmak |
|
113 |
General |
miss an opportunity v.
|
fırsatı değerlendirememek |
|
114 |
General |
miss v.
|
yanlışlıkla atlamak |
|
115 |
General |
miss the mark v.
|
hedefi tutturamamak |
|
116 |
General |
miss a target v.
|
ıska geçmek |
|
117 |
General |
miss (somebody/something) greatly v.
|
hasret kalmak |
|
118 |
General |
miss (somebody/something) a lot v.
|
hasret kalmak |
|
119 |
General |
miss someone very much v.
|
çok özlemek |
|
120 |
General |
make someone miss v.
|
özletmek |
|
121 |
General |
miss the bus v.
|
fırsat tepmek |
|
122 |
General |
miss a news scoop v.
|
haber atlamak |
|
123 |
General |
miss out on v.
|
hakkını kaybetmek |
|
124 |
General |
miss v.
|
kavramamak |
|
125 |
General |
miss v.
|
anlamamak |
|
126 |
General |
miss out v.
|
kapsamamak |
|
127 |
General |
miss out v.
|
dahil etmemek |
|
128 |
General |
miss out on v.
|
elde edememek |
|
129 |
General |
miss fire v.
|
ateş almamak |
|
130 |
General |
miss a chance v.
|
fırsat tepmek |
|
131 |
General |
miss the birth v.
|
doğumu kaçırmak |
|
132 |
General |
miss the smell of one’s hair v.
|
saçının kokusunu özlemek |
|
133 |
General |
miss it by a minute v.
|
bir dakikayla kaçırmak |
|
134 |
General |
miss a turn v.
|
dönüşü kaçırmak |
|
135 |
General |
miss one’s last opportunity v.
|
elindeki son fırsatı kaçırmak |
|
136 |
General |
miss the goal v.
|
golü kaçırmak |
|
137 |
General |
miss a meal v.
|
öğün kaçırmak |
|
138 |
General |
near miss v.
|
ramak kalmak |
|
139 |
General |
not miss much v.
|
fazla birşey kaçırmamak |
|
140 |
General |
(never/hardly) miss a trick v.
|
(genelde olumsuz) fırsatı kaçırmamak |
|
141 |
General |
miss one tiny detail v.
|
küçük bir ayrıntıyı kaçırmak |
|
142 |
General |
miss the past v.
|
geçmişi özlemek |
|
143 |
General |
miss the school v.
|
okulu özlemek |
|
144 |
General |
miss by a day v.
|
bir gün ile kaçırmak |
|
145 |
General |
miss the class v.
|
dersi kaçırmak |
|
146 |
General |
miss the movie v.
|
filmi kaçırmak |
|
147 |
General |
miss small details v.
|
küçük detayları kaçırmak |
|
148 |
General |
miss small details v.
|
küçük ayrıntıları kaçırmak |
|
149 |
General |
miss summer v.
|
yazı özlemek |
|
150 |
General |
miss the news v.
|
haberleri kaçırmak |
|
151 |
General |
miss v.
|
kaçmak |
|
152 |
General |
miss v.
|
paçayı kurtarmak |
|
153 |
General |
miss v.
|
savuşturmak |
|
154 |
General |
miss v.
|
(birinin) performansını yok saymak |
|
155 |
General |
miss v.
|
(birinin) katılımını yok saymak |
|
156 |
General |
miss [uk] [dialect] v.
|
filizlenememek |
|
157 |
General |
miss [uk] [dialect] v.
|
çimlenememek |
|
158 |
General |
miss [uk] [dialect] v.
|
büyüyememek |
|
159 |
General |
miss [uk] [dialect] v.
|
serpilememek |
|
160 |
General |
miss v.
|
iyi çalışmamak (içten yanmalı motor) |
|
161 |
General |
miss v.
|
zar atıp kaybetmek |
|
162 |
General |
miss v.
|
başarısızlık olarak belirtmek |
|
163 |
General |
miss v.
|
doğru cevaplayamamak |
|
164 |
General |
miss v.
|
yokluğunu keşfetmek |
|
165 |
General |
miss v.
|
yokluğunu ortaya çıkarmak |
|
166 |
General |
hit or miss adj.
|
rasgele |
|
167 |
General |
hit or miss adj.
|
gelişigüzel |
|
168 |
General |
hit-and-miss adj.
|
gelişigüzel |
|
169 |
General |
hit-or-miss adj.
|
tesadüfi |
|
170 |
General |
hit-or-miss adj.
|
gelişigüzel |
|
171 |
General |
hit-and-miss adj.
|
bazen başarılı bazen başarısız olan |
|
172 |
General |
hit-or-miss adj.
|
tutarsız |
|
173 |
General |
hit-or-miss adj.
|
öngörülemeyen |
|
174 |
General |
hit-or-miss adj.
|
kararsız |
|
175 |
General |
hit-or-miss adj.
|
değişen |
|
176 |
General |
hit-or-miss adv.
|
rastgele |
|
177 |
General |
hit-or-miss adv.
|
dikkatsizce |
|
178 |
General |
hit-and-miss adv.
|
rastgele |
|
179 |
General |
hit-or-miss adv.
|
neticesini düşünmeden |
|
180 |
General |
miss. (mission) abrev.
|
özel görev |
|
181 |
General |
miss. (missionary) abrev.
|
misyoner |
|
Phrasals |
|
182 |
Phrasals |
miss out on v.
|
hakkını kaybetmek |
|
183 |
Phrasals |
miss out on (something) v.
|
(bir şey) hakkını/şansını kaybetmek |
|
184 |
Phrasals |
miss out on (something) v.
|
(bir şeyi) kaçırmak |
|
Phrases |
|
185 |
Phrases |
little miss expr.
|
küçük hanım |
|
186 |
Phrases |
unless I miss my guess expr.
|
yanılmıyorsam |
|
Proverb |
|
187 |
Proverb |
you never miss the water till the well runs dry
|
kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez |
|
188 |
Proverb |
you don‘t miss something until it's gone
|
kaybedinceye kadar eldekinin değeri bilinmez |
|
189 |
Proverb |
a miss is as good as a mile
|
başarının kıl payıyla ya da büyük bir farkla kaçırılmasının önemi yoktur |
|
190 |
Proverb |
a miss is as good as a mile
|
kaybetme kaybetmedir |
|
191 |
Proverb |
a miss is as good as a mile
|
önemli olan hatice değil neticedir |
|
192 |
Proverb |
a miss is as good as a mile
|
kaybetmenin az farkla veya çok farkla olması fark etmez |
|
193 |
Proverb |
what you've never had you never miss
|
hiç sahip olmadığın bir şeye özlem duyamazsın |
|
194 |
Proverb |
we never miss the water till the well runs dry
|
kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez |
|
195 |
Proverb |
we never miss the water until the well runs dry
|
kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez |
|
196 |
Proverb |
you never miss the water until the well runs dry
|
kuyu kurumadan suyun kıymeti bilinmez |
|
Colloquial |
|
197 |
Colloquial |
a near miss n.
|
kılpayı |
|
198 |
Colloquial |
near miss n.
|
kıl payı atlatma |
|
199 |
Colloquial |
hit-or-miss n.
|
şansa bağlı durum |
|
200 |
Colloquial |
a near miss n.
|
ucu ucuna |
|
201 |
Colloquial |
miss right n.
|
bayan doğru |
|
202 |
Colloquial |
miss right n.
|
evlenilecek kadın |
|
203 |
Colloquial |
miss right n.
|
doğru kadın |
|
204 |
Colloquial |
miss right n.
|
ilişki yaşamak için doğru kadın |
|
205 |
Colloquial |
miss right n.
|
ilişki yaşamak/evlenmek için mükemmel kadın |
|
206 |
Colloquial |
miss right n.
|
ilişki yaşamak/evlenmek için ideal kadın |
|
207 |
Colloquial |
miss right n.
|
evlenmek/ilişki yaşamak için en uygun kadın |
|
208 |
Colloquial |
miss right n.
|
ilişki/evlilik için ideal partner |
|
209 |
Colloquial |
miss someone like crazy v.
|
birini deli gibi özlemek |
|
210 |
Colloquial |
miss too much v.
|
burnunda tütmek |
|
211 |
Colloquial |
miss the joke v.
|
şakayı anlamamak |
|
212 |
Colloquial |
blink-and-you-miss-it adv.
|
göz açıp kapayıncaya kadar |
|
213 |
Colloquial |
blink-and-you-miss-it adv.
|
bir anlık |
|
214 |
Colloquial |
blink-and-you-miss-it adv.
|
birdenbire |
|
215 |
Colloquial |
blink-and-you-miss-it adv.
|
ansızın |
|
216 |
Colloquial |
blink-and-you-miss-it adv.
|
apansızın |
|
217 |
Colloquial |
good golly, miss molly! expr.
|
aman tanrım! |
|
218 |
Colloquial |
a near miss expr.
|
kılı kılına |
|
219 |
Colloquial |
near miss expr.
|
ucuz kurtulma |
|
220 |
Colloquial |
he/she doesn't miss a trick expr.
|
fırsatı kaçırmaz |
|
221 |
Colloquial |
he/she doesn't miss a trick expr.
|
fırsat buldu mu kaçırmaz |
|
222 |
Colloquial |
he/she doesn't miss a trick expr.
|
her fırsatı değerlendirir |
|
223 |
Colloquial |
he/she doesn't miss a trick expr.
|
gözünden bir şey kaçmaz |
|
Idioms |
|
224 |
Idioms |
not miss a trick v.
|
tetikte olmak |
|
225 |
Idioms |
not miss a trick v.
|
gözünü kulağını dört açmak |
|
226 |
Idioms |
give something a miss v.
|
atlamak (yapmamak anlamında) |
|
227 |
Idioms |
miss one's footing v.
|
ayağı sürçmek |
|
228 |
Idioms |
miss a golden opportunity v.
|
büyük bir fırsat kaçırmak |
|
229 |
Idioms |
miss a golden opportunity v.
|
büyük bir fırsat tepmek |
|
230 |
Idioms |
miss something by a mile v.
|
dağlara taşlara atmak |
|
231 |
Idioms |
miss one's footing v.
|
dengesini kaybetmek |
|
232 |
Idioms |
not miss a beat v.
|
duraksamamak |
|
233 |
Idioms |
miss one's footing v.
|
düşer gibi olmak |
|
234 |
Idioms |
not miss a thing v.
|
hiçbir şeyi kaçırmamak |
|
235 |
Idioms |
miss one's calling v.
|
hayatta gerçekten uğraşması/yapması gereken kariyeri/işi yapmamak. yanlış meslek seçmek |
|
236 |
Idioms |
miss the boat v.
|
fırsatı kaçırmak |
|
237 |
Idioms |
not miss much v.
|
hiçbir şeyi kaçırmamak |
|
238 |
Idioms |
not miss a beat v.
|
hiç durmamak |
|
239 |
Idioms |
miss the boat v.
|
fırsatı tepmek |
|
240 |
Idioms |
give something a miss v.
|
es geçmek |
|
241 |
Idioms |
miss the thread v.
|
ipin ucunu kaçırmak |
|
242 |
Idioms |
have a near miss v.
|
kılpayı kurtulmak |
|
243 |
Idioms |
have a near miss v.
|
kıl payı atlatmak |
|
244 |
Idioms |
not miss a beat v.
|
sektirmemek |
|
245 |
Idioms |
miss one's footing v.
|
sendelemek |
|
246 |
Idioms |
not miss a beat v.
|
tereddüt etmemek |
|
247 |
Idioms |
miss one's footing v.
|
tökezlemek |
|
248 |
Idioms |
miss something by a mile v.
|
(hedefin) yanına bile yaklaşamamak |
|
249 |
Idioms |
have a near miss v.
|
ucuz kurtulmak |
|
250 |
Idioms |
have a near miss v.
|
ucuz atlatmak |
|
251 |
Idioms |
miss the cushion v.
|
ıskalamak |
|
252 |
Idioms |
miss the cushion v.
|
bir şeyleri yanlış yapmak |
|
253 |
Idioms |
miss the cushion v.
|
batırmak |
|
254 |
Idioms |
miss the cushion v.
|
yanılmak |
|
255 |
Idioms |
miss the cushion v.
|
hata etmek |
|
256 |
Idioms |
miss the cushion v.
|
hedefi tutturamamak |
|
257 |
Idioms |
miss the cushion v.
|
amacına ulaşamamak |
|
258 |
Idioms |
miss the cut v.
|
gerekli ölçütleri karşılayamamak |
|
259 |
Idioms |
miss the cut v.
|
istenen yeterlilikler tutturamamak |
|
260 |
Idioms |
miss one's guess v.
|
yanılmak |
|
261 |
Idioms |
miss one's guess v.
|
tahmininde yanılmak |
|
262 |
Idioms |
miss one's guess v.
|
yanlış tahmin etmek |
|
263 |
Idioms |
miss the mark v.
|
yanlış çıkmak |
|
264 |
Idioms |
miss the mark v.
|
hedefi tutturamamak |
|
265 |
Idioms |
miss a beat v.
|
anlık olarak durup düşünmek |
|
266 |
Idioms |
miss a trick v.
|
fırsatı kaçırmak |
|
267 |
Idioms |
miss a trick v.
|
fırsatı değerlendirmemek |
|
268 |
Idioms |
miss by a mile v.
|
dağlara taşlara atmak |
|
269 |
Idioms |
miss by a mile v.
|
(hedefin) yanına bile yaklaşamamak |
|
270 |
Idioms |
miss by a mile v.
|
büyük farkla kaçırmak/ıskalamak |
|
271 |
Idioms |
miss by a mile v.
|
(hedefin) yanından bile geçmemek |
|
272 |
Idioms |
miss much v.
|
fırsatı kaçırmak |
|
273 |
Idioms |
miss much v.
|
fırsatı değerlendirmemek |
|
274 |
Idioms |
not miss for the world v.
|
dünyada kaçırmamak |
|
275 |
Idioms |
not miss for the world v.
|
hayatta kaçırmamak |
|
276 |
Idioms |
not miss for the world v.
|
dünyalara değişmemek |
|
277 |
Idioms |
not miss for the world v.
|
iki eli kanda olsa bile kaçırmamak |
|
278 |
Idioms |
miss a beat v.
|
devam etmekte zorlanmak |
|
279 |
Idioms |
miss a beat v.
|
kısa bir süre durmak |
|
280 |
Idioms |
miss a beat v.
|
tereddüt etmek |
|
281 |
Idioms |
too good to miss expr.
|
kaçırılmayacak kadar güzel |
|
282 |
Idioms |
not miss something for love nor money expr.
|
dünyada kaçırmam |
|
283 |
Idioms |
not miss something for the world expr.
|
dünyada kaçırmam |
|
284 |
Idioms |
not miss something for love nor money expr.
|
dünyada kaçırmam |
|
285 |
Idioms |
not miss something for love nor money expr.
|
dünyalara değişmem |
|
286 |
Idioms |
not miss something for the world expr.
|
dünyada kaçırmam |
|
287 |
Idioms |
not miss something for the world expr.
|
dünyalara değişmem |
|
288 |
Idioms |
not miss something for love nor money expr.
|
hayatta kaçırmam! |
|
289 |
Idioms |
not miss something for the world expr.
|
hayatta kaçırmam! |
|
290 |
Idioms |
not miss something for love nor money expr.
|
hiç birşey engel olamaz |
|
291 |
Idioms |
not miss something for the world expr.
|
hiç birşey engel olamaz |
|
292 |
Idioms |
hit or miss expr.
|
gelişigüzel |
|
293 |
Idioms |
a miss is as good as a mile expr.
|
fırsat kaçtıktan sonra iyi veya kötü olması bir şeyi değiştirmez |
|
294 |
Idioms |
hit and miss expr.
|
gelişigüzel |
|
295 |
Idioms |
not miss something for the world expr.
|
iki elim kanda olsa bile |
|
296 |
Idioms |
not miss something for love nor money expr.
|
iki elim kanda olsa bile |
|
297 |
Idioms |
hit or miss expr.
|
kesin olmayan |
|
298 |
Idioms |
hit and miss expr.
|
kesin olmayan |
|
299 |
Idioms |
hit and miss expr.
|
rasgele |
|
300 |
Idioms |
not miss a beat expr.
|
sektirmeden |
|
301 |
Idioms |
back in the knife drawer, miss sharp expr.
|
lafına dikkat et |
|
302 |
Idioms |
back in the knife drawer, miss sharp expr.
|
ağzından çıkanı kulağın duysun |
|
303 |
Idioms |
blink-and-you-miss-it expr.
|
kaşla göz arasında |
|
304 |
Idioms |
(one) doesn't miss a trick expr.
|
(biri) fırsatı kaçırmaz |
|
305 |
Idioms |
(one) doesn't miss a trick expr.
|
(biri) fırsat buldu mu kaçırmaz |
|
306 |
Idioms |
(one) doesn't miss a trick expr.
|
(biri) hiçbir fırsatı kaçırmaz |
|
307 |
Idioms |
(one) doesn't miss a trick expr.
|
(biri) her fırsatı değerlendirir |
|
308 |
Idioms |
(one) doesn't miss a trick expr.
|
(birinin) gözünden bir şey kaçmaz |
|
Speaking |
|
309 |
Speaking |
I miss my family very much expr.
|
ailemi çok özledim |
|
310 |
Speaking |
I miss my parents so/very much expr.
|
ailemi çok özledim |
|
311 |
Speaking |
I miss my family so much expr.
|
ailemi çok özledim |
|
312 |
Speaking |
I miss you too expr.
|
ben de seni özlüyorum |
|
313 |
Speaking |
did I miss something? expr.
|
bir şey mi kaçırdım? |
|
314 |
Speaking |
how did we miss this? expr.
|
bu nasıl gözümüzden kaçtı? |
|
315 |
Speaking |
I could not miss such a opportunity expr.
|
böyle bir fırsatı kaçıramazdım |
|
316 |
Speaking |
do you miss me? expr.
|
beni özledin mi? |
|
317 |
Speaking |
I miss you too expr.
|
ben de seni özledim |
|
318 |
Speaking |
I miss them too expr.
|
ben de onları özledim |
|
319 |
Speaking |
miss me expr.
|
beni özle |
|
320 |
Speaking |
you didn't miss much expr.
|
çok şey kaçırmış değilsin |
|
321 |
Speaking |
I miss you so much expr.
|
çok özledim seni |
|
322 |
Speaking |
I wouldn't miss it for the world expr.
|
hayatta kaçırmam bunu |
|
323 |
Speaking |
I will miss everyone expr.
|
herkesi özleyeceğim |
|
324 |
Speaking |
I will miss you all expr.
|
hepinizi özleyeceğim |
|
325 |
Speaking |
you don't miss anything expr.
|
gözünden hiç bir şey kaçmıyor |
|
326 |
Speaking |
you can't miss it expr.
|
görmemen imkansız |
|
327 |
Speaking |
I miss him already expr.
|
onu şimdiden özledim |
|
328 |
Speaking |
you made me miss you expr.
|
özlettin kendini |
|
329 |
Speaking |
I miss her expr.
|
onu özlüyorum |
|
330 |
Speaking |
miss me expr.
|
özle beni |
|
331 |
Speaking |
I miss the school expr.
|
okulu özledim |
|
332 |
Speaking |
you make me miss you expr.
|
kendini özletiyorsun |
|
333 |
Speaking |
we will miss him forever expr.
|
onu sonsuza dek özleyeceğiz |
|
334 |
Speaking |
I miss her already expr.
|
onu şimdiden özledim |
|
335 |
Speaking |
I miss them too expr.
|
onları da özledim |
|
336 |
Speaking |
there are so many things i will miss expr.
|
özleyeceğim çok fazla şey var |
|
337 |
Speaking |
we will miss him forever expr.
|
onu sonsuza kadar özleyeceğiz |
|
338 |
Speaking |
what did I miss? expr.
|
ne kaçırdım? |
|
339 |
Speaking |
it's hit or miss expr.
|
ne olursa olsun diye |
|
340 |
Speaking |
I miss him expr.
|
onu özlüyorum |
|
341 |
Speaking |
I miss them already expr.
|
onları şimdiden özledim |
|
342 |
Speaking |
you can't miss it expr.
|
kör olsan görürsün/bulursun |
|
343 |
Speaking |
did you miss it by mistake or intentionally? expr.
|
kazara mı bilerek mi kaçırdın? |
|
344 |
Speaking |
I miss you already expr.
|
sizi şimdiden özledim |
|
345 |
Speaking |
I'll miss you expr.
|
seni özleyeceğim |
|
346 |
Speaking |
I miss you already expr.
|
seni şimdiden özledim |
|
347 |
Speaking |
I miss you very much expr.
|
seni çok özledim |
|
348 |
Speaking |
I miss you already expr.
|
şimdiden seni özledim |
|
349 |
Speaking |
we will miss you expr.
|
seni özleyeceğiz |
|
350 |
Speaking |
I really miss you expr.
|
seni gerçekten özledim |
|
351 |
Speaking |
I miss you so much expr.
|
seni çok özledim |
|
352 |
Speaking |
I'm gonna miss you expr.
|
seni özleyeceğim |
|
353 |
Speaking |
I miss talking with you expr.
|
seninle konuşmayı özledim |
|
354 |
Speaking |
we miss you so much expr.
|
sizi çok özledik |
|
355 |
Speaking |
I miss you already expr.
|
şimdiden sizi özledim |
|
356 |
Speaking |
I miss talking to you expr.
|
seninle konuşmayı özledim |
|
357 |
Speaking |
I never thought I'd miss you as much as I do expr.
|
seni bu kadar özleyeceğim asla aklıma gelmezdi |
|
358 |
Speaking |
I will miss you so much expr.
|
seni çok özleyeceğim |
|
359 |
Speaking |
I will miss you expr.
|
seni özleyeceğim |
|
360 |
Speaking |
we're going to miss you expr.
|
seni özleyeceğiz |
|
361 |
Speaking |
I'll miss you expr.
|
seni özleyeceğim |
|
362 |
Speaking |
I miss you so much expr.
|
seni çok özledim |
|
363 |
Speaking |
don't miss this chance expr.
|
sakın bu fırsatı kaçırma |
|
364 |
Speaking |
I will miss you very much expr.
|
seni çok özleyeceğim |
|
365 |
Speaking |
come back we miss you expr.
|
seni özledik geri dön |
|
366 |
Speaking |
I miss you expr.
|
seni özlüyorum |
|
367 |
Speaking |
I want to say how much I miss you expr.
|
seni ne kadar çok özlediğimi söylemek istiyorum |
|
368 |
Speaking |
we miss you expr.
|
sizi özledik |
|
369 |
Speaking |
I miss you expr.
|
seni özledim |
|
370 |
Speaking |
you know how much I miss you expr.
|
seni ne kadar özlediğimi biliyorsun |
|
371 |
Speaking |
I miss you expr.
|
sizi özledim |
|
372 |
Speaking |
did you intentionally miss the flight? expr.
|
uçağı bilerek mi kaçırdın? |
|
373 |
Speaking |
did you miss the flight intentionally ? expr.
|
uçağı bilerek mi kaçırdın? |
|
374 |
Speaking |
don't miss this chance expr.
|
bu fırsatı kaçırma |
|
375 |
Speaking |
don't miss this chance expr.
|
bu fırsatı tepme |
|
376 |
Speaking |
you can't miss it expr.
|
mutlaka görürsün |
|
377 |
Speaking |
you can't miss it expr.
|
gözden kaçırmanın imkanı yok |
|
Trade/Economic |
|
378 |
Trade/Economic |
near-miss report n.
|
ramak kala raporu |
|
Technical |
|
379 |
Technical |
miss error n.
|
ikinci tür hata |
|
380 |
Technical |
hit and miss transform n.
|
ıskala yakala dönüşümü |
|
381 |
Technical |
miss ratio n.
|
kaçırma oranı |
|
382 |
Technical |
miss distance scorer n.
|
sapma mesafesi kayıtçısı |
|
383 |
Technical |
miss n.
|
motorun teklemesi |
|
Computer |
|
384 |
Computer |
hit and miss transform n.
|
ıskala yakala dönüşümü |
|
385 |
Computer |
miss error n.
|
ıskalama hatası |
|
386 |
Computer |
miss ratio n.
|
kaçırma oranı |
|
Textile |
|
387 |
Textile |
junior miss n.
|
genç kızlar için kıyafet bedeni |
|
388 |
Textile |
miss n.
|
ortalama boy ve yapıya sahip kadınlar için kıyafet bedeni |
|
Automotive |
|
389 |
Automotive |
near miss n.
|
tehlikeli yaklaşma |
|
Aeronautic |
|
390 |
Aeronautic |
air miss n.
|
iki veya daha fazla uçağın birbirine güvenlik kurallarının izin verdiğinden daha çok yaklaşması |
|
391 |
Aeronautic |
air miss n.
|
havadan çarpışma riski |
|
392 |
Aeronautic |
near miss n.
|
tehlikeli yaklaşma |
|
393 |
Aeronautic |
near miss n.
|
uçuşta yakın tehlikeli geçiş |
|
Marine |
|
394 |
Marine |
miss stays v.
|
tiramola etmekte başarısız olmak |
|
Breeding |
|
395 |
Breeding |
miss v.
|
(ehli hayvan) gebe kalamamak |
|
Military |
|
396 |
Military |
near miss n.
|
tam olarak hedefi vurmayan bir bomba, mermi |
|
397 |
Military |
near miss n.
|
iki uçak arasında olası çarpışma riskini içeren tehlikeli durum |
|
398 |
Military |
miss v.
|
vuramamak |
|
Sport |
|
399 |
Sport |
miss v.
|
isabet ettirememek |
|
400 |
Sport |
miss the cut v.
|
(golfte) dört turluk golf maçının son iki turuna kalabilmek için gereken sayıyı ya da daha fazlasını kazanamamak |
|
401 |
Sport |
miss v.
|
skoru kaçırmak |
|
Football |
|
402 |
Football |
miss an obvious goal-scoring chance v.
|
bariz gol şansından yararlanamamak |
|
403 |
Football |
miss an obvious goal-scoring chance v.
|
bariz gol şansını kaçırmak |
|
404 |
Football |
miss a great/clear chance to score goal v.
|
bariz gol şansından yararlanamamak |
|
405 |
Football |
miss a great/clear chance to score goal v.
|
bariz gol şansını kaçırmak |
|
406 |
Football |
miss a great/clear chance to score goal v.
|
bariz gol şansını değerlendirememek |
|
407 |
Football |
miss an obvious goal-scoring chance v.
|
bariz gol şansını değerlendirememek |
|
408 |
Football |
miss penalty v.
|
penaltıyı kaçırmak |
|
409 |
Football |
miss penalty v.
|
penaltı kaçırmak |
|
Card |
|
410 |
Card |
miss n.
|
(eski bir iskambil oyununda) oyuncuya dağıtılan elin yerine geçebilen fazladan el |
|
Wagering |
|
411 |
Wagering |
miss n.
|
önce kreps ve yedi dışında bir zar atıp sonrasında yedi atarak kaybetme |
|
412 |
Wagering |
miss n.
|
ilk atışta 2, 3 veya 12 gelmesi |
|
413 |
Wagering |
miss v.
|
önce kreps ve yedi dışında bir zar atıp sonrasında yedi atarak kaybetmek |
|
Archaic |
|
414 |
Archaic |
miss n.
|
fahişe |
|
415 |
Archaic |
miss n.
|
kapatma |
|
416 |
Archaic |
miss n.
|
metres |
|
417 |
Archaic |
miss v.
|
yapamamak |
|
418 |
Archaic |
miss v.
|
becerememek |
|
Slang |
|
419 |
Slang |
swing and a miss n.
|
güldürmeyen şaka, espri |
|
420 |
Slang |
miss the boat v.
|
büyük şans kaçırmak |
|
421 |
Slang |
miss the bus v.
|
büyük şans kaçırmak |
|
422 |
Slang |
miss the bus v.
|
çok kazançlı bir işi kaçırmak |
|
423 |
Slang |
miss the boat v.
|
çok kazançlı bir işi kaçırmak |
|
424 |
Slang |
miss the bus v.
|
fırsat tepmek |
|
425 |
Slang |
miss the boat v.
|
fırsat kaçırmak |
|
426 |
Slang |
miss the boat v.
|
fırsat tepmek |
|
427 |
Slang |
miss the bus v.
|
fırsat kaçırmak |
|
428 |
Slang |
miss van veck [dated] expr.
|
koca memeli kadın |
|
429 |
Slang |
miss van veck [dated] expr.
|
büyük göğüslü kadın |
|
British Slang |
|
430 |
British Slang |
hit and miss n.
|
çiş |
|
431 |
British Slang |
hit and miss n.
|
sidik |
|
432 |
British Slang |
on the hit and miss expr.
|
sarhoş |
|
Star Wars |
|
433 |
Star Wars |
miss mylla's saloon n.
|
bayan mylla'nın salonu |
|