Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | malaria n. | sıtma | ||
This results in the development of resistant forms of the disease, as has happened with malaria. Bu durum, sıtmada olduğu gibi, hastalığın dirençli formlarının gelişmesine yol açmaktadır. More Sentences |
||||
Medical | ||||
Medical | malaria n. | sıtma | ||
Five million people die each year of AIDS, malaria and tuberculosis in developing countries. Gelişmekte olan ülkelerde her yıl beş milyon insan AIDS, sıtma ve tüberküloz nedeniyle ölmektedir. More Sentences |
||||
Medical | malaria n. | malarya | ||
Pathology | ||||
Pathology | malaria n. | özellikle bataklık alanlarda salınan gazlarla hastalığa sebep olan zehirli bir maddenin bulaşmış olduğu hava | ||
Pathology | malaria n. | zehirli gazlarla enfekte olmuş havadan bulaştığına inanılan ateşli bir hastalık | ||
Pathology | malaria n. | kandaki protozoalardan kaynaklanan, kuş ve memelilerde görülen birbirine benzer çeşitli hastalıklar | ||
Archaic | ||||
Archaic | malaria n. | kötü hava | ||
Archaic | malaria n. | bozuk hava | ||
Archaic | malaria n. | pis hava |