|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
aşırı korunan |
overprotected adj.
|
|
However, if the danger warnings are increased and consumers are overprotected, doctors could become disheartened.
Ancak tehlike uyarıları arttırılır ve tüketiciler aşırı korunursa, doktorların cesareti kırılabilir.
More Sentences
|
Forestry |
|
2 |
Forestry |
korunan alan |
protected area n.
|
|
Subsequently, the range of natural resources that any one protected area may guard is vast.
Daha sonra, herhangi bir korunan alanın himaye edebileceği doğal kaynak aralığı çok geniştir.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
daha güçlü başka bir devletçe kontrol edilip korunan devlet |
protectorate n.
|
|
4 |
General |
zarar veya istenmeyen değişimlere karşı korunan bölge |
conservation area n.
|
|
5 |
General |
iyi korunan yer |
stronghold n.
|
|
6 |
General |
devletçe kamunun kullanımı ve yararı için korunan ve doğal güzellik ve özelliklere sahip bölge |
national park n.
|
|
7 |
General |
korunan kimse |
protege n.
|
|
|
8 |
General |
iyi korunan yüksek kale |
hillfort n.
|
|
9 |
General |
kamu yararına açılmış ve abd hükümeti tarafından korunan sahil dinlence alanı |
national seashore n.
|
|
10 |
General |
(sudan ve komşusu bölgelerde) dikenli çalılarla korunan alan |
zareba n.
|
|
11 |
General |
(sudan ve komşusu bölgelerde) dikenli çalılarla korunan alan |
zareeba n.
|
|
12 |
General |
vahşi hayvanların göç ettiği korunan bir doğal yaşam alanı şeridi |
migration corridor n.
|
|
13 |
General |
korunan alan |
bubble n.
|
|
14 |
General |
20 veya daha fazla yıl boyunca kesintisiz kullanıldığından yasalarla korunan pencere |
light n.
|
|
15 |
General |
türünün en iyi örneği olarak korunan şey |
gold n.
|
|
16 |
General |
korunan gelişim aşaması |
chrysalis n.
|
|
17 |
General |
tozlukla korunan |
legginged adj.
|
|
18 |
General |
gözetim altında korunan |
sentineled adj.
|
|
19 |
General |
iyi korunan |
closely guarded adj.
|
|
20 |
General |
kale hendekleriyle korunan |
moated adj.
|
|
21 |
General |
gözetim altında korunan |
sentinelled adj.
|
|
22 |
General |
yetersiz korunan |
attackable adj.
|
|
23 |
General |
rüzgardan korunan tarafta |
under the lee of adj.
|
|
24 |
General |
setle çevrelenerek korunan |
banked adj.
|
|
25 |
General |
betonla/toprakla/yeraltına yerleştirilerek olası patlama/ısı tehlikesinden korunan |
hardened adj.
|
|
26 |
General |
kulelerle korunan |
garreted [obsolete] adj.
|
|
27 |
General |
kılıfla korunan |
incased adj.
|
|
|
28 |
General |
katı bir şekilde korunan |
close adj.
|
|
29 |
General |
ihlale karşı korunan |
inviolate adj.
|
|
30 |
General |
bozulmaya karşı korunan |
inviolate adj.
|
|
31 |
General |
ihlale karşı korunan |
inviolated adj.
|
|
32 |
General |
bozulmaya karşı korunan |
inviolated adj.
|
|
33 |
General |
zırh eldiveni ile korunan |
gauntletted adj.
|
|
34 |
General |
komplolara karşı korunan |
plot-proof adj.
|
|
35 |
General |
denizle korunan |
sea-walled adj.
|
|
36 |
General |
kısmen korunan |
semicured adj.
|
|
37 |
General |
güneşten korunan |
shaded adj.
|
|
38 |
General |
ışıktan korunan |
shaded adj.
|
|
39 |
General |
sulama sistemi tarafından korunan |
sprinklered adj.
|
|
40 |
General |
rüzgardan korunan tarafta |
leewardly adv.
|
|
Colloquial |
|
41 |
Colloquial |
titizlikle korunan kurumsal kaynak |
rice bowl n.
|
|
Trade/Economic |
|
42 |
Trade/Economic |
ana parası aynen korunan fon |
endowment fund n.
|
|
43 |
Trade/Economic |
ana parası aynen korunan fakat faizi kullanılan fon |
endowment fund n.
|
|
44 |
Trade/Economic |
korunan pazar |
sheltered market n.
|
|
45 |
Trade/Economic |
korunan değer |
retained value n.
|
|
Law |
|
46 |
Law |
20 veya daha fazla yıl boyunca kesintisiz kullanıldığından yasalarla korunan pencere |
ancient light n.
|
|
47 |
Law |
yasal olarak korunan çıkarların dengelenmesi |
balancing of legally protected interests n.
|
|
48 |
Law |
(antik roma hukuku) medeni hukukla değil praetor'un fermanıyla korunan |
bonitary adj.
|
|
49 |
Law |
(antik roma hukuku) medeni hukukla değil praetor'un fermanıyla korunan |
bonitarian adj.
|
|
Politics |
|
50 |
Politics |
abd başkanı, başkan yardımcısı veya başkanın olmadığı anlarda o görevi üstlenen üst düzeylinin aynı yerde toplandığında, başkanın başına bir aksilik gelmesi durumunda, birleşik devletler başkanı olsun diye gizli bir yere saklanıp korunan kabine üyesi |
designated successor n.
|
|
51 |
Politics |
ölüm şeridi (berlin duvarının gözcü kuleleriyle korunan yüksek güvenlikli geniş bir alanı) |
death strip n.
|
|
52 |
Politics |
savaş hukuku kapsamında korunan statüdeki kuruluşların amblemleri |
protected emblems n.
|
|
Technical |
|
53 |
Technical |
basınçlandırma ile korunan binalar |
buildings protected by pressurisation n.
|
|
54 |
Technical |
dondurularak korunan yiyecek |
grommet n.
|
|
55 |
Technical |
mahfazalarla korunan elektrikli cihazlar |
electrical apparatus protected by enclosures n.
|
|
56 |
Technical |
rüzgardan korunan taraf |
lee n.
|
|
57 |
Technical |
amonyakla korunan |
ammonia-preserved adj.
|
|
Computer |
|
58 |
Computer |
(veri depolama, işleme veya programlama) sürekli korunan |
static adj.
|
|
Electric |
|
59 |
Electric |
korunan şarj |
charge sustaining n.
|
|
60 |
Electric |
korunan bölge |
protected zone n.
|
|
Architecture |
|
61 |
Architecture |
kulelerle korunan |
towered adj.
|
|
Food Engineering |
|
62 |
Food Engineering |
kendi yağında pişirilen ve korunan et |
confit n.
|
|
63 |
Food Engineering |
iyonize edici radyasyonla korunan gıda |
irradiated food n.
|
|
Math |
|
64 |
Math |
korunan yoğunluk |
conserved density n.
|
|
Physics |
|
65 |
Physics |
temel parçacıkların bazı güçlü etkileşimlerde korunan özelliği |
gentleness n.
|
|
Chemistry |
|
66 |
Chemistry |
tamamen veya kısmen amonyakla korunan |
preserved wholly or in part with ammonia adj.
|
|
Biology |
|
67 |
Biology |
korunan tür |
protected species n.
|
|
|
68 |
Biology |
soyun devamı için korunan (popülasyon) |
seed adj.
|
|
Marine Biology |
|
69 |
Marine Biology |
tek tarafta yer alan ve bir kat kabukla korunan solungaçlara sahip karındanbacaklı yumuşakçalar alttakımı |
tectibranchia n.
|
|
70 |
Marine Biology |
tek tarafta yer alan ve bir kat kabukla korunan solungaçlara sahip karındanbacaklı yumuşakçalar alttakımı |
tectibranchiata n.
|
|
Astronomy |
|
71 |
Astronomy |
çekirdeğindeki hidrojen füzyonu tepkimeleri ile korunan hidrostatik denge halindeki bir yıldıza ait |
main-sequence adj.
|
|
72 |
Astronomy |
çekirdeğindeki hidrojen füzyonu tepkimeleri ile korunan hidrostatik denge halindeki bir yıldız ile ilişkili |
main-sequence adj.
|
|
Forestry |
|
73 |
Forestry |
korunan alanlar içinde orman alanı |
forest area within protected areas n.
|
|
Environment |
|
74 |
Environment |
hava şartlarına karşı korunan yer |
weather-protected location n.
|
|
75 |
Environment |
özellikli korunan alan |
special area of conservation (sac) n.
|
|
Geology |
|
76 |
Geology |
nehir ağzına yakın olup büyük ölçüde açık sulardan korunan çamurlu lagün, bataklık veya göl |
liman n.
|
|
Military |
|
77 |
Military |
(afrika'da) dairesel yük arabaları ve vagonlar ile korunan ordugah |
laager n.
|
|
78 |
Military |
(afrika'da) dairesel yük arabaları ve vagonlar ile korunan ordugah |
lager n.
|
|
79 |
Military |
cam tüp içerisindeki elektroliti ince metal levha ile korunan, bataryalı mayın başlığı |
chemical horn n.
|
|
80 |
Military |
cam tüp içerisindeki elektroliti ince metal levha ile korunan, bataryalı mayın başlığı |
hertz horn n.
|
|
81 |
Military |
korunan bölge |
protected site n.
|
|
82 |
Military |
korunan tesis |
protected site n.
|
|
83 |
Military |
paraşütlü birlikler veya hava saldırısı kuvvetleri tarafından korunan düşman veya düşman kuvvetlerince kontrol altında tutulan alan |
airhead n.
|
|
84 |
Military |
radar algılama menzilini artırmak amacıyla korunan kuvveten uzak bir yere yerleştirilen gemi, uçak veya araç |
radar picket n.
|
|
85 |
Military |
siperlerle korunan mevzi |
entrenchment n.
|
|
86 |
Military |
siperlerle korunan mevzi |
intrenchment n.
|
|
87 |
Military |
siper veya taret ile kısmi olarak korunan top |
barbette gun n.
|
|
88 |
Military |
savaş hukuku kapsamında korunan statüdeki kişi ve kuruluşlar |
protected persons/places n.
|
|
Librarianship |
|
89 |
Librarianship |
çocuklara okumayı öğretme amacıyla kullanılan ve şeffaf boynuz kağıdı ile korunan tek sayfalık eski bir el kitabı |
hornbook n.
|
|
Slang |
|
90 |
Slang |
yasal süreçlerde kimliği saklı tutulan/korunan kişi |
fred nerk n.
|
|