Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Synonymes
A propos de nous
Outils
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
A propos de nous
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Allemand - Anglais
Historique
kanıt
Sens de
"kanıt"
dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 49 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
Common Usage
1
Common Usage
kanıt
evidence
n.
2
Common Usage
kanıt
proof
n.
General
3
General
kanıt
demonstration
n.
4
General
kanıt
testimony
n.
5
General
kanıt
testimonial
n.
6
General
kanıt
indication
n.
7
General
kanıt
index
n.
8
General
kanıt
confirmation
n.
9
General
kanıt
case
n.
10
General
kanıt
evidence
n.
11
General
kanıt
support document
n.
12
General
kanıt
proof
n.
13
General
kanıt
argument
n.
14
General
kanıt
witness
n.
15
General
kanıt
averment
n.
16
General
kanıt
test [obsolete]
n.
17
General
kanıt
approbation [obsolete]
n.
18
General
kanıt
argumentum
n.
19
General
kanıt
authority
n.
20
General
kanıt
manifestation
n.
21
General
kanıt
manifesto [obsolete]
n.
22
General
kanıt
monstration [obsolete]
n.
23
General
kanıt
demonstrance
n.
24
General
kanıt
scaffolding
n.
25
General
kanıt
conviction [obsolete]
n.
26
General
kanıt
prief [obsolete]
n.
27
General
kanıt
preef [obsolete] [scotland]
n.
28
General
kanıt
showing
n.
29
General
kanıt
sign
n.
30
General
kanıt
smoke
n.
31
General
kanıt
surety
n.
32
General
kanıt
prf. (proof)
abrev.
Colloquial
33
Colloquial
kanıt
ammo
n.
Idioms
34
Idioms
kanıt
a leg to stand on
n.
Trade/Economic
35
Trade/Economic
kanıt
attest
n.
Law
36
Law
kanıt
testation
n.
37
Law
kanıt
proof
n.
38
Law
kanıt
evidence
n.
39
Law
kanıt
testimony
n.
40
Law
kanıt
voucher
n.
41
Law
kanıt
material
n.
42
Law
kanıt
predication
n.
Technical
43
Technical
kanıt
evidence
n.
44
Technical
kanıt
proof
n.
45
Technical
kanıt
theorem
n.
Latin
46
Latin
kanıt
testimonium
n.
Archaic
47
Archaic
kanıt
remonstrance
n.
48
Archaic
kanıt
approof
n.
49
Archaic
kanıt
monument
n.
Sens de
"kanıt"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 371 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
Common Usage
1
Common Usage
kanıt göstermek
adduce
v.
2
Common Usage
kanıt göstermek
show evidence
v.
General
3
General
kanıt kuralları
rules of evidence
n.
4
General
sağlam kanıt
valid evidence
n.
5
General
önemli kanıt
cogent evidence
n.
6
General
olumsuz kanıt
negative evidence
n.
7
General
kanıt teorisi
proof theory
n.
8
General
kanıt niteliğinde
evidential reasoning
n.
9
General
belirgin kanıt
extreme manifestation
n.
10
General
kanıt ve belgelendirme
proof and certification
n.
11
General
kısmi kanıt
semiproof
n.
12
General
yeterli kanıt
satisfactory evidence
n.
13
General
sağlam kanıt
airtight case
n.
14
General
ikinci derecede kanıt
circumstantial evidence
n.
15
General
dolaylı kanıt
circumstantial evidence
n.
16
General
arkeolojik kanıt
archaeological evidence
n.
17
General
güçlü kanıt
mounting evidence
n.
18
General
sağlam kanıt
mounting evidence
n.
19
General
gizli kanıt
secret evidence
n.
20
General
destekleyici kanıt
supporting evidence
n.
21
General
balistik kanıt
ballistics evidence
n.
22
General
(giderek) artan kanıt
growing evidence
n.
23
General
kanıt olma
attestation
n.
24
General
canlı kanıt
living proof
n.
25
General
kanıt zarfı
evidence envelope
n.
26
General
kanıt listesi
list of evidence
n.
27
General
aksi iddia edilemeyen kanıt
clinching proof
n.
28
General
orta seviyede kanıt
moderate evidence
n.
29
General
kesin kanıt
clear evidence
n.
30
General
kanıt merkezli değerlendirme tasarımı
evidence-centered assessment design
n.
31
General
kanıt düzeyi
level of evidence
n.
32
General
kanıt gösteren kişi
adducer
n.
33
General
kanıt gösterme
adducing
n.
34
General
(kanıt) ileri süren kişi
adducer
n.
35
General
varılan sonucu doğru varsayıp kanıt için geriye dönük muhakeme etme
reasoning backward
n.
36
General
doğrulanmamış kanıt
uncorrected proof
n.
37
General
sağlam kanıt
solid proof
n.
38
General
bilimsel kanıt
scientific evidence
n.
39
General
sağlam kanıt
compelling evidence
n.
40
General
kanıt sunan kimse
evidencer
n.
41
General
kesin kanıt
disproof
n.
42
General
kesin kanıt
disproval
n.
43
General
kesin kanıt sunan kimse
disprover
n.
44
General
kanıt yetersizliği
inevidence [obsolete]
n.
45
General
kanıt, tasdik
comprobation
n.
46
General
keşfedilmesi için yerleştirilen yanıltıcı kanıt
plant
n.
47
General
kesin kanıt
satisfaction [obsolete]
n.
48
General
yeterli kanıt
satisfaction [obsolete]
n.
49
General
belgeye dayalı kanıt
documentation
n.
50
General
analitik kanıt
fingerprint
n.
51
General
kesin kanıt
self-evidence
n.
52
General
fotoğraflı kanıt
photo evidence
n.
53
General
fotoğraflı kanıt
photographic evidence
n.
54
General
rüçhan hakkına kanıt oluşturan resmi belge
subscription warrant
n.
55
General
destekleyici kanıt
support
n.
56
General
kanıt olmadan bir şeye inanmak
take something on faith
v.
57
General
kanıt göstererek bir iddiada bulunmak
instantiate
v.
58
General
kanıt olarak göstermek
allege
v.
59
General
kanıt göstermek
instantiate
v.
60
General
kanıt sunmak
instantiate
v.
61
General
(kanıt olmadan) iddia etmek
allege
v.
62
General
kanıt toplamak
gather evidence
v.
63
General
kanıt toplamak
accumulate evidence
v.
64
General
kanıt toplamak
collect evidence
v.
65
General
kanıt bulmak
find evidence
v.
66
General
kanıt bırakmak
leave evidence
v.
67
General
yeterli kanıt olmaksızın görüş /fikir oluşturmak
form opinions without sufficient evidence
v.
68
General
kanıt sunmak
give evidence
v.
69
General
kanıt sunmak
provide someone with evidence
v.
70
General
kanıt vermek
give evidence
v.
71
General
kanıt uydurmak
fabricate evidence
v.
72
General
sahte kanıt hazırlamak
fabricate evidence
v.
73
General
kanıt göstermek
give proof
v.
74
General
(kanıt) göstermek
adduce
v.
75
General
(kanıt) ileri sürmek
adduce
v.
76
General
kanıt göstermek
produce evidence
v.
77
General
kanıt göstermek
produce proof
v.
78
General
kanıt göstermek
adduce evidence
v.
79
General
kanıt ileri sürmek
adduce evidence
v.
80
General
kanıt için bu cesedi incelemek
examine the body for evidence
v.
81
General
mahkemeye kanıt sunmak
submit evidence to the court
v.
82
General
mahkemeye kanıt sunmak
present evidence to the court
v.
83
General
hiçbir kanıt bırakmamak
leave no evidence
v.
84
General
kanıt bırakmamak
leave no evidence
v.
85
General
kanıt sunmak
testify
v.
86
General
kanıt aramak
look for evidence
v.
87
General
kanıt göstermek
reason
v.
88
General
açıkça kanıt sunmak
testimonialize
v.
89
General
açıkça kanıt sunmak
testimonialise
v.
90
General
kanıt göstermek
evince
v.
91
General
kanıt olmadan kabul etmek
beg
v.
92
General
sav veya kanıt ile desteklemek
vindicate
v.
93
General
aleyhinde kanıt sunmak
impeach
v.
94
General
(kanıt düzeyi yetersiz iken) önceden hüküm vermek
prejudicate [obsolete]
v.
95
General
(kanıt veya nüsha) yazıcıda basmak
pull
v.
96
General
kanıt sunmak
sing
v.
97
General
varsayımda bulunmak için makul kanıt oluşturmak
presume
v.
98
General
kanıt oluşturan
probative
adj.
99
General
kuvvetli (kanıt)
strong
adj.
100
General
kanıt toplayan
fact-finding
adj.
101
General
kanıt gösterilebilir
adducible
adj.
102
General
(kanıt) ileri sürülebilir
adducible
adj.
103
General
kanıt niteliğinde
test
adj.
104
General
kanıt gösterilebilir
argumentable
adj.
105
General
kanıt gösteren
attestive
adj.
106
General
kanıt gösteren
attesting
adj.
107
General
kanıt niteliğinde
luculent
adj.
108
General
(kanıt) başka kanıtlarla aynı durumu kanıtlayan
cumulative
adj.
109
General
başka kanıt göstermeye gerek kalmaksızın
without more
adv.
Phrasals
110
Phrasals
elinde birine karşı suçlayıcı kanıt olmak
get (something) on (someone)
v.
111
Phrasals
destekleyen bir kanıt olmak
argue for
v.
112
Phrasals
(birine/bir şeye bir bilgi, kanıt) sunmak
bring (something) before (someone or something)
v.
113
Phrasals
kanıt göstermek
bring forth
v.
114
Phrasals
(biri) aleyhinde bir kanıt bulmak
get on (one)
v.
Phrases
115
Phrases
arkada/geride kanıt bırakmadan
with no trace
expr.
116
Phrases
kanıt bırakmadan
with no trace
expr.
Colloquial
117
Colloquial
dolaylı kanıt
indirect evidence
n.
118
Colloquial
ikinci derecede kanıt
indirect evidence
n.
119
Colloquial
somut kanıt olmadığı durumlarda akıl yürüterek anlama
duck test
n.
120
Colloquial
yeterli kanıt olmak
speak for itself
v.
121
Colloquial
(birinin) aleyhinde kanıt olmak
have (something) on (one)
v.
122
Colloquial
(biri) hakkında suçlayıcı kanıt olmak
have (something) on (one)
v.
123
Colloquial
(biri) hakkında bir suç, kabahat işlediğine dair kanıt olmak
have (something) on (one)
v.
124
Colloquial
(birinin) uygunsuz bir davranışta bulunduğuna dair kanıt olmak
have (something) on (one)
v.
125
Colloquial
birinin işlediği bir suç hakkında elinde kanıt olmak
have something on somebody
v.
Idioms
126
Idioms
açık/somut/kesin kanıt
a smoking gun
n.
127
Idioms
açık/somut/kesin kanıt
a smoking pistol
n.
128
Idioms
resmi/kayıta geçen/kanıt niteliği taşıyan belge
paper trail
n.
129
Idioms
(tartışmasız) kanıt
the smoking gun
n.
130
Idioms
kesin kanıt olmadan bir şeye inanmayan kimse
a doubting thomas
n.
131
Idioms
elle tutulur bir kanıt/dayanak/savunma
a leg to stand on
n.
132
Idioms
açık/somut/kesin kanıt
a smoking gun
n.
133
Idioms
tartışmasız kanıt/delil
a smoking gun
n.
134
Idioms
açık/somut/kesin kanıt
the smoking gun
n.
135
Idioms
tartışmasız kanıt/delil
the smoking gun
n.
136
Idioms
kanıt sunmak yerine tartışarak kanıtlamaya çalışmak
beg the question
v.
137
Idioms
(aksi bir kanıt olmadığı sürece) şüpheyi lehinde yorumlamak
give/have the benefit of the doubt
v.
138
Idioms
(aksi bir kanıt olmadığı sürece) haklı kabul etmek
give/have the benefit of the doubt
v.
139
Idioms
(aksi bir kanıt olmadığı sürece) hakkında olumlu düşünmek
give/have the benefit of the doubt
v.
140
Idioms
(aksi bir kanıt olmadığı sürece) suçsuz kabul etmek
give/have the benefit of the doubt
v.
141
Idioms
(aksi bir kanıt olmadığı sürece) sözüne inanılmak
give/have the benefit of the doubt
v.
142
Idioms
kanıt toplamak
gather a case
v.
143
Idioms
(birine/bir şeye) karşı kanıt toplamak
gather a case against (someone or something)
v.
144
Idioms
(yeterli bilgi/kanıt yokken) haklı kabul edilmek
get the benefit of the doubt
v.
145
Idioms
(yeterli bilgi/kanıt yokken) suçsuz kabul edilmek
get the benefit of the doubt
v.
146
Idioms
birinin aleyhinde kanıt olmak
have on one
v.
147
Idioms
biri hakkında suçlayıcı kanıt olmak
have on one
v.
148
Idioms
biri hakkında bir suç/kabahat işlediğine dair kanıt olmak
have on one
v.
149
Idioms
konuyla ilgili yeterince kanıt sunduğunu düşünmek
rest your case
v.
150
Idioms
kanıt olmadan inanmak
take on faith
v.
151
Idioms
kanıt görmeden inanmam
I'm from missouri, you've got to show me
expr.
152
Idioms
kanıt görmeden inanmam
I'm from missouri
expr.
153
Idioms
kanıt görmeden inanmam
show me, I'm from missouri
expr.
Trade/Economic
154
Trade/Economic
analitik kanıt
analytic evidence
n.
155
Trade/Economic
belgeye dayalı kanıt
documentary evidence
n.
156
Trade/Economic
geçerli kanıt
valid argument
n.
157
Trade/Economic
fiziksel kanıt
physical evidence
n.
158
Trade/Economic
herhangi bir firmanın uyguladığı imalat sistemlerinde gerekli standartlara uyumlu olduğunu gösteren kanıt
evidence of compliance
n.
159
Trade/Economic
kanıt poliçe
red draft
n.
160
Trade/Economic
kesin kanıt
positive proof
n.
161
Trade/Economic
kesin kanıt
proof positive
n.
162
Trade/Economic
kuvvetlendirici kanıt
cumulative evidence
n.
163
Trade/Economic
sözlü kanıt
parol evidence
n.
164
Trade/Economic
sözel kanıt
testimonial evidence
n.
165
Trade/Economic
tersi kesinlik kazanıncaya kadar geçerli olan kanıt
prima facie evidence
n.
Law
166
Law
cinsel saldırı kurbanından adli kanıt toplamak için kullanılan araçlar
rape kit
n.
167
Law
kanıt belgesi
testificate [obsolete scottish]
n.
168
Law
adli kanıt
forensic evidence
n.
169
Law
aksi kanıt
counterproof
n.
170
Law
aksi kanıtlanmadıkça doğru sayılan kanıt
prima facie evidence
n.
171
Law
asıl kanıt
primary evidence
n.
172
Law
bir davada karşı tarafa yardımcı olan kanıt sunan tanık
hostile witness
n.
173
Law
bir davada karşı tarafa yardımcı olan kanıt sunan tanık
adverse witness
n.
174
Law
çıkarıma dayalı kanıt
presumptive evidence
n.
175
Law
değişik/farklı/ayrı kanıt kaynakları
multiple source of evidence
n.
176
Law
dolaylı kanıt
hearsay evidence
n.
177
Law
dolayısıyla kanıt
presumptive evidence
n.
178
Law
dolaylı/ikinci derece/tamamlayıcı kanıt
collateral evidence
n.
179
Law
doğrudan kanıt
direct evidence
n.
180
Law
dolaylı kanıt
indirect evidence
n.
181
Law
dolaylı kanıt
second hand evidence
n.
182
Law
dolaylı kanıt
secondary evidence
n.
183
Law
dolaylı kanıt
circumstantial evidence
n.
184
Law
elverişli kanıt
proper evidence
n.
185
Law
eldeki kanıt
available evidence
n.
186
Law
ek kanıt
further evidence
n.
187
Law
ek kanıt
corroborating evidence
n.
188
Law
ek kanıt
support evidence
n.
189
Law
esas kanıt
original evidence
n.
190
Law
fiziksel kanıt
physical fact
n.
191
Law
fiziksel kanıt
physical evidence
n.
192
Law
güçlü kanıt
hard evidence
n.
193
Law
görsel kanıt (harita/resim)
demonstrative evidence
n.
194
Law
güçlendirici kanıt
corroborating evidence
n.
195
Law
güçlendirici kanıt
cumulative evidence
n.
196
Law
gerçek kanıt
intrinsic evidence
n.
197
Law
hukuki kanıt
legal evidence
n.
198
Law
harici kanıt
extrinsic evidence
n.
199
Law
harici kanıt
extraneous evidence
n.
200
Law
harici kanıt
evidence aliunde
n.
201
Law
haksız toplanmış kanıt
fruit of the poisonous tree
n.
202
Law
ikna edici kanıt
convincing proof
n.
203
Law
ikinci derece kanıt
second hand evidence
n.
204
Law
ikinci derece kanıt
circumstantial evidence
n.
205
Law
ikna edici kanıt
persuasive evidence
n.
206
Law
ilave kanıt
corroborating evidence
n.
207
Law
ibraz etme (dava sırasında belge/kanıt)
exhibition
n.
208
Law
ikinci derece kanıt
secondary evidence
n.
209
Law
ikinci derece kanıt
indirect evidence
n.
210
Law
ikinci derecede kanıt
indirect evidence
n.
211
Law
ihtilaflı konuyu aydınlığa kavuşturmaya yeter güçteki kanıt
satisfactory evidence
n.
212
Law
ikinci derecede kanıt
circumstantial evidence
n.
213
Law
iddiayı sonuca ulaştıran kanıt
conclusive evidence
n.
214
Law
iddiayı sonuca ulaştıran kanıt
winning evidence
n.
215
Law
kanıt sunma
disclosure of evidence
n.
216
Law
kanıt sunumu
submission of evidence
n.
217
Law
kanıt üstünlüğü
preponderance
n.
218
Law
kanıt sunma
submission of evidence
n.
219
Law
karine niteliğinde kanıt
presumptive evidence
n.
220
Law
kanıt noksanlığı
lack of evidence
n.
221
Law
kanıt evrakı kayıtları
vouching
n.
222
Law
karakter yapısı delil gösterilerek sunulan kanıt
character evidence
n.
223
Law
kanıt kontrol
evidence control
n.
224
Law
karşı kanıt
counterproof
n.
225
Law
kanıt odası
evidence room
n.
226
Law
kanıt belgesi
certificate of evidence
n.
227
Law
kanıt eksikliği
lack of evidence
n.
228
Law
kanıt hukuku
law of evidence
n.
229
Law
kanıt yetersizliği
lack of evidence
n.
230
Law
karar sonrası bulunan kanıt
newly discovered evidence
n.
231
Law
kabul edilir kanıt
admissible evidence
n.
232
Law
kanıt bütünlüğü
evidence integrity
n.
233
Law
kanıt gösterme
averment
n.
234
Law
kişisel kanıt
witness evidence
n.
235
Law
kesin kanıt
conclusive evidence
n.
236
Law
kesin surette kanıt
proof beyond reasonable doubt
n.
237
Law
kesin kanıt
material evidence
n.
238
Law
kesin kanıt
proof positive
n.
239
Law
kati kanıt
winning evidence
n.
240
Law
kesin kanıt
positive evidence
n.
241
Law
kesin kanıt
direct evidence
n.
242
Law
kati kanıt
conclusive evidence
n.
243
Law
kifayetli kanıt
competent evidence
n.
244
Law
kesin kanıt
winning evidence
n.
245
Law
kulaktan dolma kanıt
hearsay evidence
n.
246
Law
kuvvetlendirici kanıt
cumulative evidence
n.
247
Law
manevi kanıt
moral evidence
n.
248
Law
maddi kanıt
real evidence
n.
249
Law
makul şüphenin ötesinde kanıt
proof beyond reasonable doubt
n.
250
Law
maddi kanıt
physical fact
n.
251
Law
maddi kanıt
material evidence
n.
252
Law
mahkum edici kanıt
damning evidence
n.
253
Law
menfi kanıt
negative evidence
n.
254
Law
mevcut kanıt
available evidence
n.
255
Law
mukabil kanıt
rebutter
n.
256
Law
müspet kanıt
positive evidence
n.
257
Law
mukabil kanıt
rebuttal
n.
258
Law
munzam kanıt
corroborating evidence
n.
259
Law
munzam kanıt
cumulative evidence
n.
260
Law
objektif kanıt
objective evidence
n.
261
Law
olumsuz kanıt
negative confirmation
n.
262
Law
nesnel kanıt
objective evidence
n.
263
Law
olumlu kanıt
positive evidence
n.
264
Law
orijinal kanıt
original evidence
n.
265
Law
nihai karara etki eden kanıt
material evidence
n.
266
Law
ön kanıt
preliminary evidence
n.
267
Law
sahte ve uydurma kanıt
simulated fact
n.
268
Law
sahte kanıt
simulated fact
n.
269
Law
sahte kanıt
fake evidence
n.
270
Law
sözlü kanıt
oral evidence
n.
271
Law
söylentiye dayanan kanıt
indirect evidence
n.
272
Law
somut kanıt
solid evidence
n.
273
Law
somut kanıt
substantial evidence
n.
274
Law
somut kanıt
concrete evidence
n.
275
Law
sözlü kanıt
spoken evidence
n.
276
Law
sözlü kanıt
verbal evidence
n.
277
Law
söylentiye dayanan kanıt
hearsay evidence
n.
278
Law
somut kanıt
tangible proof
n.
279
Law
türemiş kanıt
derivative evidence
n.
280
Law
tanığa dayanan kanıt
testimonial evidence
n.
281
Law
tıbbi kanıt
medical evidence
n.
282
Law
tarafsız kanıt
objective evidence
n.
283
Law
tamamlayıcı kanıt
corroborating evidence
n.
284
Law
varsayıma dayalı kanıt
presumptive evidence
n.
285
Law
uydurma kanıt
simulated fact
n.
286
Law
üzerindeki tarih veya eskiliği nedeniyle gerçek kabul edilen herhangi bir tanıklığa gerek duyulmayan kanıt niteliğindeki belge
ancient document
n.
287
Law
uygun kanıt
proper evidence
n.
288
Law
yazılı kanıt gösterme
documentation
n.
289
Law
yasal kanıt
legal evidence
n.
290
Law
yazılı kanıt
written evidence
n.
291
Law
yaklaşık kanıt
presumptive evidence
n.
292
Law
yazılı kanıt
documentary evidence
n.
293
Law
yeter kanıt
competent evidence
n.
294
Law
yeterli kanıt
adequate evidence
n.
295
Law
zorlayıcı kanıt
compelling evidence
n.
296
Law
yeterli kanıt
strong body of evidence
n.
297
Law
yeterli kanıt
competent evidence
n.
298
Law
yeterli kanıt
direct evidence
n.
299
Law
çürütülemez kanıt
irrefutable evidence
n.
300
Law
reddedilemez kanıt
irrefutable evidence
n.
301
Law
duyuma dayalı kanıt
hearsay
n.
302
Law
kanıt sunma süresinin dolduğunu bildirme hükmü
circumduction
n.
303
Law
başka davadan belge veya kanıt istemeye yönelik adli çağrı
invocation
n.
304
Law
mahkemenin sunduğu kanıt
finding of fact
n.
305
Law
hukuki kanıt
finding of law
n.
306
Law
siber bir suçun işlenip işlenmediğine dair kanıt elde etmek için siber ipuçlarını inceleyen bilim
forensics
n.
307
Law
aksi belirtilmediği sürece bir gerçeğin doğruluğunu varsaymaya yeterli kanıt
prima-facie evidence
n.
308
Law
tek taraflı ön araştırmada elde edilen kanıt
precognition [scotland]
n.
309
Law
yeterli kanıt
predication
n.
310
Law
kamuya mal oluşu nedeniyle yalnızca aleyhine kanıt sunulması halinde dava açılabilen kimse
public figure
n.
311
Law
davacının düplik layihasına verdiği cevabı destekleyici kanıt sunma durumu
surrebuttal
n.
312
Law
sahte kanıt üretmek
fabricate evidence
v.
313
Law
hiçbir kanıt bırakmamak
leave no trace of evidence
v.
314
Law
ibraz etmek (dava sırasında belge/kanıt)
exhibit
v.
315
Law
kanıt göstermek
furnish proof
v.
316
Law
kanıt göstermek
aver
v.
317
Law
kanıt sayılmak
be regarded as evidence
v.
318
Law
kanıt göstermek
bring proof
v.
319
Law
kanıt göstermek
produce proof
v.
320
Law
kanıt bırakmak
leave trace evidence
v.
321
Law
kanıt niteliğinde olmak
have evidential value
v.
322
Law
kanıt sayılmak
be considered evidence
v.
323
Law
somut kanıt sunmak
vouch
v.
324
Law
mahkemeye kanıt sunmak
bring
v.
325
Law
kanıt sunma süresinin dolduğunu bildirmek
circumduct [scotland]
v.
326
Law
düplik layihasına verilen cevabı desteklemek için kanıt sunmak
surrebut
v.
327
Law
(neden, kanıt, vb.) açık değil anlamına gelen ifade
non liquet
adj.
328
Law
davada kanıt olarak gösterilebilir
pleadable
adj.
329
Law
kanıt değerinde
evidential
adj.
330
Law
kanıt oluşturan
evidential
adj.
331
Law
kanıt türünden
argumentative
adj.
332
Law
kanıt gücüne sahip
probative
adj.
333
Law
suç mahallinde elde edilmiş olup çalışmalarla görünür hale getirebilecek (kanıt)
latent
adj.
334
Law
davayla veya savunmayla ilgisiz (kanıt)
irrelevant
adj.
335
Law
(kanıt, argüman) son
final
adj.
336
Law
(kanıt, argüman) sonuncu
final
adj.
337
Law
(belirli bir kişi) hakkındaki kanıt üzerine
teste
prep.
338
Law
davada ispat yükümlülüğü bulunan tarafın kanıt sunma aşaması
in chief
expr.
339
Law
michigan kanıt kuralları
mre (michigan rules of evidence)
abrev.
Politics
340
Politics
kanıt olarak kabulün gerekçesi
motion for admission of evidence
n.
341
Politics
tanığın kendini çağıran taraf için sunduğu kanıt
evidence-in-chief
n.
Technical
342
Technical
kanıt rakamı
proof figure
n.
343
Technical
kanıt listesi
proof list
n.
344
Technical
kanıt dizelgesi
proof list
n.
Computer
345
Computer
kanıt listesi
proof list
n.
346
Computer
kanıt rakamı
proof figure
n.
347
Computer
kanıt dizelgesi
proof list
n.
Informatics
348
Informatics
çözümsel kanıt
analytic proof
n.
Medical
349
Medical
kanıt hiyerarjisi
evidence hierarchy
n.
Psychology
350
Psychology
anekdotsal kanıt
anecdotal evidence
n.
351
Psychology
ikna edici kanıt
cogent evidence
n.
Math
352
Math
dolaylı kanıt
indirect proof
n.
353
Math
dolaysız kanıt
direct proof
n.
354
Math
örnek oluşturmaya yetmeyen (matematiksel kanıt)
nonconstructive
adj.
Logic
355
Logic
mutlak kanıt
apodixis
n.
356
Logic
akıl yürütme ile ortaya konan kanıt
monstrance
n.
357
Logic
bir dizi önerme ile ortaya konan kanıt
monstrance
n.
358
Logic
birbirini izleyen adımların geçerliliğini tamamen ortaya koyan (kanıt)
rigorous
adj.
Statistics
359
Statistics
diğer değişkenlerle ilişkiler üzerine temellenmiş kanıt
evidence based on relations to other variables
n.
360
Statistics
iç yapı üzerine temellenmiş kanıt
evidence based on internal structure
n.
361
Statistics
test etmenin sonuçları üzerine temellenmiş kanıt
evidence based on consequences of testing
n.
362
Statistics
test içeriği üzerine temellenmiş kanıt
evidence based on test content
n.
363
Statistics
yanıt süreçleri üzerine temellenmiş kanıt
evidence based on response processes
n.
Religious
364
Religious
herhangi bir kanıt olmadan doğru olduğu ilan edilen dini doktrin
tenet
n.
Philosophy
365
Philosophy
karşı kanıt
counterevidence
n.
Environment
366
Environment
geçmişe ait günümüz toplumunun mirası olarak kabul edilen kanıt
heritage
n.
Printery
367
Printery
(kanıt çıktısı) hatasız
clean
adj.
Latin
368
Latin
aksi ile kanıt
argumentum a contrario
n.
Archaic
369
Archaic
destekleyici kanıt olarak sunmak
object
v.
Slang
370
Slang
kanıt sunmak
beef
v.
Modern Slang
371
Modern Slang
anekdotsal kanıt
anecdotal proof
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of kanıt
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy