Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Synonymes
Phrases
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Turc - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Allemand - Anglais
Cacher l'historique
Détails de l'historique
Effacer l'historique
Historique :
voice-operated-gain-adjusting device
noeud tranchant
kaldıran
Historique
Phrases
Sens de
"kaldıran"
dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
General
1
General
kaldıran
erecter
n.
2
General
kaldıran
erector
n.
3
General
kaldıran
rearer
n.
4
General
kaldıran
lifting
adj.
Sens de
"kaldıran"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 88 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
Common Usage
1
Common Usage
baş kaldıran
insubordinate
adj.
General
2
General
bir izni kaldıran otorite
withdrawer
n.
3
General
ortadan kaldıran
deletory
n.
4
General
kriko ile kaldıran
jacker
n.
5
General
sisi ortadan kaldıran aygıt
defogger
n.
6
General
rafa kaldıran
shelver
n.
7
General
organı kaldıran kas
erector
n.
8
General
yürürlükten kaldıran
abrogator
n.
9
General
yürürlükten kaldıran kimse
abolisher
n.
10
General
ekonomik bir süreci ortadan kaldıran veya devam etmesini engelleyen özel bir durum
margin
n.
11
General
yürürken veya koşarken ayağını yerden kaldıran at
high stepper
n.
12
General
(bir şeyi) kenara kaldıran kimse
mislayer
n.
13
General
yürürlükten kaldıran kimse
repealer
n.
14
General
ortadan kaldıran kimse
ridder
n.
15
General
ortadan kaldıran şey
ridder
n.
16
General
yürürlükten kaldıran kimse
overturner
n.
17
General
ortadan kaldıran kimse
driver
n.
18
General
kendini ortadan kaldıran kimse
self-destroyer
n.
19
General
alışılmışa baş kaldıran kimse
solecist
n.
20
General
ortadan kaldıran veya zayıflatan şey
solvent
n.
21
General
vagonları manivela kolu ile kaldıran maden işçisi
spotter
n.
22
General
baş kaldıran
rebel
adj.
23
General
baş kaldıran
insurgent
adj.
24
General
şüpheleri ortadan kaldıran
conclusive
adj.
25
General
baş kaldıran
rebellious
adj.
26
General
yürürlükten kaldıran
abolitionary
adj.
27
General
yürürlükten kaldıran
abolitional
adj.
28
General
tıkanmayı ortadan kaldıran
ecphractic
adj.
29
General
ayağa kaldıran
upstirring
adj.
30
General
baş kaldıran
riotous
adj.
31
General
saf inancı ortadan kaldıran
disillusioning
adj.
32
General
baş kaldıran
pandemonian
adj.
33
General
kendini ortadan kaldıran
self-destruct
adj.
34
General
içini kaldıran
sick-making
adj.
35
General
(kötü bir şeyi) ortadan kaldıran anlamı veren son ek
-buster
suf.
36
General
ortadan kaldıran anlamına gelen son ek
-clast
suf.
37
General
ortadan kaldıran anlamına gelen son ek
-clastic
suf.
Colloquial
38
Colloquial
sürekli kadeh kaldıran kimse
heister
n.
39
Colloquial
(bir şeyin) örtüsünü kaldıran kimse
unveiler
n.
Trade/Economic
40
Trade/Economic
aralarındaki gümrükleri kaldıran fakat dışa karşı ortak tarifeyi öngörmeyen bir iktisadi birleşme hareketi
european free trade association
n.
41
Trade/Economic
tekelleri ortadan kaldıran
trustbuster
n.
Law
42
Law
kendi aleyhine tanıklık etmeyi reddetme hakkını ortadan kaldıran muafiyet
testimonial immunity
n.
43
Law
bir eylemin suç olma özelliğini kaldıran neden
matter in extenuation
n.
44
Law
bir sınırlama veya ehliyetsizliği kaldıran kanun
enabling statute
n.
45
Law
cezayı kaldıran sebepler
circumstances which allow exemption from punishment
n.
46
Law
davacının şikayet hakkını kaldıran yasal mazeret
contramandatum
n.
47
Law
gizliliği kaldıran bilgi veya belgeler
information or document that are no more confidential
n.
48
Law
nedensellik bağlantısını ortadan kaldıran neden
intervening cause
n.
49
Law
en ağır suçtan yargılanma için gerekli olan kasıtlı eylemi ortadan kaldıran akıl hastalığı, sarhoş olma sebebiyle kısıtlı ehliyet
diminished capacity
n.
50
Law
amme senedini ortadan kaldıran, geçersiz kılan veya değiştiren gizli yazı
counter deed
n.
51
Law
yürürlükten kaldıran
abrogative
adj.
52
Law
yürürlükten kaldıran
revocatory
adj.
Politics
53
Politics
hukuka aykırılığı ortadan kaldıran durum
enabling act
n.
54
Politics
avrupa içerisindeki sınır kontrollerini ortadan kaldıran 1985 tarihli anlaşma
schengen convention
n.
Industry
55
Industry
kaldıraçla su kanalındaki kütükleri kaldıran işçi
herder
n.
56
Industry
elektrikli küreklerle kiri ve kömürü kaldıran maden işçisi
groundman
n.
Technical
57
Technical
vincin yükü kaldıran ve indiren kolu
jib
n.
58
Technical
palet tırnağını kaldıran kancalı bir cihaz
anchor lift
n.
59
Technical
kireç uygulamasının etkisini ortadan kaldıran ve deriyi yumuşatan alkali bir çözelti
bate
n.
60
Technical
binaları ortadan kaldıran kimse
wrecker
n.
61
Technical
binaları ortadan kaldıran kimse
housewrecker
n.
Telecom
62
Telecom
abone hatlarındaki sorunun yerini saptayan, testten geçiren ve ortadan kaldıran çalışan
dispatcher
n.
Textile
63
Textile
armürlü tezgahlarda koşum takımını kaldıran mekanizma
jack
n.
64
Textile
kumaştaki iplik, düğüm gibi kusurları ortadan kaldıran kimse
burler
n.
Railway
65
Railway
hız sınırı kaldıran pano
speed limit termination indicator
n.
Aeronautic
66
Aeronautic
uçağın kanat ve dümenini etkileyerek onu kaldıran kuvvet
lift
n.
Marine
67
Marine
çapa kaldıran matafora
davit
n.
Medical
68
Medical
engelleri kaldıran
deobstruent
adj.
Anatomy
69
Anatomy
bir organı kaldıran kas
elevator
n.
70
Anatomy
kaburgaları kaldıran kas
scalene muscle
n.
71
Anatomy
kaburga kaldıran kas
musculus scalenus
n.
Physiology
72
Physiology
kaldıran (kas hareketi)
attollent
adj.
Pharmaceutics
73
Pharmaceutics
hareketten kaynaklı mide bulantısını ortadan kaldıran
anti-motion-sickness
adj.
Physics
74
Physics
dolanıklığı ortadan kaldıran cihaz
disentangler
n.
75
Physics
dolanıklığı ortadan kaldıran sistem
disentangler
n.
Agriculture
76
Agriculture
toprakla doldurulduğunda kepçeyi yerden kaldıran bir tür sürüklemeli kazıyıcı
fresno
n.
77
Agriculture
toprakla doldurulduğunda kepçeyi yerden kaldıran bir tür sürüklemeli kazıyıcı
fresno scraper
n.
Forestry
78
Forestry
ormandaki kütükleri elektrikli kablolarla kaldıran teçhizatı kuran kimse
rigger
n.
Social Sciences
79
Social Sciences
toplumsal eşitsizliği ortadan kaldıran şey
leveler
n.
80
Social Sciences
toplumsal eşitsizliği ortadan kaldıran şey
leveller
n.
Religious
81
Religious
engelleri ortadan kaldıran hindu tanrısı
ganesa
n.
82
Religious
engelleri ortadan kaldıran hindu bilgelik tanrısı
ganesh
n.
83
Religious
engelleri ortadan kaldıran hindu bilgelik tanrısı
ganesha
n.
84
Religious
hükmü ortadan kaldıran
diriment [rare]
adj.
Environment
85
Environment
(tünel, hendek kazısında) toprağı kaldıran destek
poling
n.
Military
86
Military
(gemiyi, nükleer reaktörü) kullanımdan kaldıran kimse
decommissioner
n.
Art
87
Art
sanatta geleneksel kurallara baş kaldıran kimse
fauve
n.
Engineering
88
Engineering
çapı 10 mikrondan az olan partikülleri ortadan kaldıran mühendislik filtrelemesi
ultra filtration
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of kaldıran
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy