Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | irresistible adj. | karşı konulmaz | ||
I find them irresistible. Onları karşı konulamaz buluyorum. More Sentences |
||||
General | ||||
General | irresistible adj. | dayanılmaz | ||
Everybody can see this from your irresistible desire to ban Batasuna and all the Basque nationalist organisations. Batasuna'yı ve tüm Bask milliyetçi örgütlerini yasaklamaya yönelik dayanılmaz arzunuzdan bunu herkes görebilir. More Sentences |
||||
General | irresistible adj. | karşı konulmaz | ||
Layla became irresistible. Layla karşı konulmaz oldu. More Sentences |
||||
General | irresistible adj. | çok çekici | ||
I find you irresistible. Seni çok çekici buluyorum. More Sentences |
||||
General | irresistible n. | karşı konulamaz unsur | ||
General | irresistible adj. | karşı konulamaz | ||
General | irresistible adj. | çok kuvvetli | ||
General | irresistible adj. | kaçınılmaz | ||
General | irresistible adj. | amansız | ||
General | irresistible adj. | sevimli | ||
General | irresistible adj. | sevilesi | ||
Medical | ||||
Medical | irresistible adj. | irrezistibl |
Anglais | Turc | |
---|---|---|
General | ||
General | irresistible desire for food n. | önlenemez yemek arzusu |
General | irresistible attraction n. | dayanılmaz cazibe |
General | irresistible attraction n. | karşı konulmaz cazibe |
General | irresistible impulse n. | karşı konulmaz dürtü |
General | irresistible impulse n. | yapılmaması daha iyi olan bir şeyi yapma dürtüsü |
Colloquial | ||
Colloquial | irresistible lure n. | dayanılmaz cazibe |
Colloquial | irresistible lure n. | karşı konulmaz cazibe |