Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | indict v. | suçlamak | ||
I am not quoting this to indict the Americans in any way for something which may be completely unrelated to them. Bu alıntıyı, Amerikalıları kendileriyle hiç ilgisi olmayan bir konuda suçlamak için yapmıyorum. More Sentences |
||||
General | indict v. | itham etmek | ||
None of those indicted for war crimes had been arrested by the authorities of Republika Srpska. Savaş suçu işlemekle itham edilenlerin hiçbiri Sırp Cumhuriyeti yetkilileri tarafından tutuklanmamıştır. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | indict v. | itham etmek | ||
Tom Jackson was indicted in 2013 on drug smuggling charges. Tom Jackson 2013 yılında uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla itham edildi. More Sentences |
||||
General | ||||
General | indict v. | dava açmak | ||
General | indict v. | aleyhine dava açmak | ||
General | indict v. | ittiham etmek | ||
General | indict v. | mahkemeye vermek |
Anglais | Turc | |
---|---|---|
General | ||
General | indict for v. | ile suçlamak |
Phrasals | ||
Phrasals | indict for (something) v. | (bir şeyle) suçlamak |
Phrasals | indict for (something) v. | (bir şey) için suçlamak |