Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Colloquial | ||||
Colloquial | in all probability adv. | büyük bir olasılıkla | ||
This means that in all probability the vote will not be taken until 1 p.m. Bu da oylamanın büyük bir olasılıkla saat 13.00'e kadar yapılmayacağı anlamına geliyor. More Sentences |
||||
Colloquial | in all probability adv. | büyük olasılıkla | ||
Osama bin Laden is still at large and Saddam Hussein will, in all probability, remain at large. Osama bin Ladin hala serbest ve Saddam Hüseyin de büyük olasılıkla serbest kalmaya devam edecek. More Sentences |
||||
Colloquial | in all probability adv. | büyük bir ihtimalle | ||
In all probability, the money will not be paid. Çok büyük bir ihtimalle para ödenmeyecek. More Sentences |
||||
General | ||||
General | in all probability adv. | her ihtimale göre | ||
General | in all probability adv. | en iyi ihtimalle | ||
General | in all probability adv. | ne olursa olsun | ||
General | in all probability adv. | her türlü olasılıkta | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | in all probability adv. | büyük ihtimalle | ||
Colloquial | in all probability expr. | çok mümkündür | ||
Colloquial | in all probability expr. | olası |