güçlükle - Turc Anglais Dictionnaire

güçlükle

Sens de "güçlükle" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 10 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
güçlükle hardly adv.
They could hardly see.
Onlar güçlükle görebiliyordu.

More Sentences
General
güçlükle scarcely adv.
I scarcely believed my eyes.
Ben gözlerime güçlükle inandım.

More Sentences
güçlükle with difficulty adv.
The dog breathed with difficulty.
Köpek güçlükle nefes aldı.

More Sentences
güçlükle hard adv.
It's hard for me to know who you are anymore.
Seni artık tanımakta güçlük çekiyorum.

More Sentences
güçlükle laboredly adv.
güçlükle just adv.
güçlükle labouredly adv.
güçlükle uneth adv.
güçlükle unnethe [obsolete] adv.
güçlükle sternforemost adv.

Sens de "güçlükle" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 93 résultat(s)

Turc Anglais
General
güçlükle ilerlemek labor v.
Is she OK? I saw her laboring up the stairs.
Durumu iyi mi? Merdivenleri güçlükle çıkarken gördüm de onu.

More Sentences
güçlükle toplamak scrape up v.
They scraped up enough money to buy a gift for their mother.
Onlar annelerine bir hediye almak için yeterli parayı güçlükle topladılar.

More Sentences
güçlükle ilerlemek labour v.
Is she OK? I saw her labouring up the stairs.
Durumu iyi mi? Merdivenleri güçlükle çıkarken gördüm de onu.

More Sentences
güçlükle nefes alan kimse breather n.
güçlükle ilerleme wade n.
güçlükle ilerleme scramble n.
güçlükle yürüme trudge n.
güçlükle soluma gasp n.
faaliyeti bir arada özellikle de güçlükle sürdürmeye çalışma juggling n.
güçlükle ilerlemek plough through v.
güçlükle kabul etmek (sevmediği bir şeyi) come to terms with v.
güçlükle ilerlemek scramble v.
güçlükle taşımak lug v.
güçlükle tırmanmak clamber v.
bir kitabı güçlükle okuyup bitirmek plow through a book v.
güçlükle bir araya getirmek scrape together v.
ağır ağır ve güçlükle ilerlemek wade through v.
güçlükle bir araya getirmek scrape up v.
güçlükle çıkarmak (inilti) heave v.
güçlükle ilerlemek plow through v.
güçlükle yürümek trudge v.
güçlükle anlamak make out v.
güçlükle karşılaşmak encounter a difficulty v.
güçlükle karşılaşmak face a difficulty v.
güçlükle karşılaşmak have a difficulty v.
güçlükle karşılaşmak experience a difficulty v.
güçlükle karşılaşmak get into a difficulty v.
güçlükle karşılaşmak run into a difficulty v.
güçlükle çıkmak climb v.
güçlükle toplamak scrape together v.
cenazede güçlükle ayakta durabilmek be barely able to stand at the funeral v.
güçlükle yürümek trash [dialect] v.
güçlükle taşımak wag [dialect] v.
güçlükle sürüklemek wag [dialect] v.
(bir şeyi) belirli bir konuma dikkatlice ve güçlükle getirmek maneuver v.
güçlükle taşımak hug [dialect] [uk] v.
güçlükle taşımak lug v.
çalışma veya vardiya yoluyla (parayı) güçlükle bir araya getirmek mucker [obsolete] v.
güçlükle ilerlemek hirsel [scotland] v.
güçlükle hareket ettirmek hirsel [scotland] v.
güçlükle ilerlemek hirsle [scotland] v.
güçlükle hareket ettirmek hirsle [scotland] v.
güçlükle ilerlemek plodge [dialect] v.
güçlükle bir araya getirmek scamble [dialect] v.
güçlükle ilerlemek scrattle [dialect] [uk] v.
güçlükle ilerlemek seize (up) v.
güçlükle nefes almak smother v.
güçlükle nefes almak breathe heavily v.
güçlükle ilerlemek spook v.
yukarı doğru güçlükle tırmanmak sprackle [scotland] v.
güçlükle yürümek stog [scotland] v.
güçlükle çıkmak clamber v.
güçlükle yapılan labored adj.
güçlükle yapılan laboured adj.
çok yavaş ve güçlükle heavily adv.
Phrasals
güçlükle de olsa idare etmek stumble through n.
güçlükle bir araya getirmek rake up v.
güçlükle bir araya getirmek scare up v.
güçlükle koparmak screw out v.
(proje/plan) güçlükle/belirsizlik içinde ilerlemek/devam etmek bump along v.
bir şeyde güçlükle ilerlemek plow through something v.
bir şeyde güçlükle ilerlemek plough through something v.
güçlükle de olsa ilerlemek press forward v.
güçlükle de olsa ilerlemek push forward v.
güçlükle de olsa ilerlemek push forward v.
(bir konu üzerinde) güçlükle ama sebatla çalışmaya devam etmek slug away (at something) v.
güçlükle söylemek gasp out v.
güçlükle bir şey söylemek gasp something out v.
güçlükle (bir şeyin) arasından/içinden geçmek strain through (something) v.
bir yerden güçlükle/zorlukla geçirmek work through v.
bir şeylerin içinden arasından güçlükle geçirmek work through v.
güçlükle (bir şeyi) bir yere doğru taşımaya çalışmak work toward (something) v.
güçlükle bir yere doğru taşımaya çalışmak work toward v.
güçlükle de olsa ilerlemeye devam etmek press onward v.
güçlükle yürümek trudge along v.
(bir şeyi) güçlükle de olsa idare etmek stumble through (something) v.
bir hava koşulunda/ortamda güçlükle yürümek trudge through v.
zar zor/güçlükle bir şeyler söylemek wheeze out v.
Colloquial
güçlükle tırmanma clambering n.
zorla/güçlükle nefes almak puff and pant v.
zorla/güçlükle nefes almak puff and blow v.
güçlükle tamamlamak barely make it v.
güçlükle tamamlamak to barely make it v.
güçlükle nefes alan puffed adj.
Idioms
biraz güçlükle yaşamını sürdürmek keep body and soul together v.
bin bir güçlükle karşılaşmak go through hell and high water [uk] v.
aşılamaz bir güçlükle/engelle karşılaşmak hit a stone wall v.
sarsılmaz bir güçlükle/engelle karşılaşmak hit a stone wall v.
bir şeyi güçlükle anlamak make little of something v.
binbir güçlükle hell and high water expr.
Speaking
güçlükle konuşabiliyorum I can hardly talk expr.
Computer
güçlükle solumak gulp v.
Archaic
güçlükle yürümek jaunt v.