Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | enviable adj. | imrenilecek | ||
That is not an enviable position to be in and I do not envy them. İçinde bulundukları durum imrenilecek bir durum değil ve onları kıskanmıyorum. More Sentences |
||||
General | enviable adj. | kıskanılacak | ||
She has a very enviable position. Çok kıskanılacak bir konumu var. More Sentences |
||||
General | enviable adj. | kıskandırıcı | ||
General | enviable adj. | güzel | ||
General | enviable adj. | iyi | ||
General | enviable adj. | gıpta edilecek | ||
General | enviable adj. | başarılı | ||
General | enviable adj. | özenilecek | ||
General | enviable adj. | çok başarılı |
Anglais | Turc | |
---|---|---|
General | ||
General | enviable profit margin n. | kıskanılan kar marjı |