Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | drown v. | suda boğulmak | ||
You're drowning in a glass of water. Bir bardak suda boğuluyorsun. More Sentences |
||||
General | ||||
General | drown v. | boğmak | ||
We will not drown ourselves, said the medicine man; we have found a nation who are afraid of us. Kendimizi boğmayacağız, dedi sihirbaz hekim; bizden korkan bir ulus bulduk. More Sentences |
||||
General | drown v. | suda boğmak | ||
Arguing with a woman is like trying to drown the water, burn the fire, dig the soil or catch the air. Bir kadınla tartışmak suyu boğmaya çalışmak, ateşi yakmak, toprağı kazmak ya da havayı yakalamaya çalışmak gibidir. More Sentences |
||||
General | drown v. | suda boğulmak | ||
You're drowning in a glass of water. Bir bardak suda boğuluyorsunuz. More Sentences |
||||
General | drown v. | boğulmak | ||
Some make it, others drown, and the process goes on and on. Bazıları bunu başarıyor, diğerleri boğuluyor ve süreç devam edip gidiyor. More Sentences |
||||
General | drown v. | bastırmak | ||
General | drown v. | dağıtmak | ||
General | drown v. | boğulmak (suda) | ||
General | drown v. | batırmak | ||
General | drown v. | (suda) boğulmak | ||
General | drown v. | (sesi) bastırmak | ||
General | drown v. | suya batmak | ||
General | drown v. | sıvıya batmak | ||
General | drown v. | batmak | ||
General | drown v. | su altında kalmak | ||
General | drown v. | suyla kaplanmak | ||
General | drown v. | adamakıllı ıslatmak | ||
General | drown v. | sırılsıklam etmek | ||
General | drown v. | sıvıya batırmak | ||
General | drown v. | batırmak | ||
General | drown v. | (yemeğe, içeceğe) fazla miktarda sıvı eklemek | ||
General | drown v. | (yemeğe, içeceğe) fazla su eklemek | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | drown v. | (düşüncenin, duygunun) tümüyle etkisi altına girmek | ||
Colloquial | drown v. | (düşünce, duygu tarafından) ele geçirilmek | ||
Colloquial | drown v. | kendinden geçmek | ||
Colloquial | drown v. | kendini kaptırmak | ||
Colloquial | drown v. | aşırı zorluk yaşamak | ||
Colloquial | drown v. | aşırı zorlanmak | ||
Colloquial | drown v. | çok büyük kafa karışıklığı yaşamak | ||
Colloquial | drown v. | yoğun şekilde ilgilenmek | ||
Colloquial | drown v. | (hissi, düşünceyi) def etmek | ||
Colloquial | drown v. | ortadan kaldırmak | ||
Colloquial | drown v. | baskın çıkmak | ||
Colloquial | drown v. | baskılamak | ||
Colloquial | drown v. | başka bir şeye karışarak yok olmak | ||
Colloquial | drown v. | üstün olmak | ||
Colloquial | drown v. | önemsizleştirmek | ||
Colloquial | drown v. | hükmetmek | ||
Colloquial | drown v. | şaşkına çevirmek | ||
Colloquial | drown v. | sersemletmek | ||
Colloquial | drown v. | göz kamaştırmak | ||
Colloquial | drown v. | unutmaya çalışmak | ||
Colloquial | drown v. | aklından çıkarmaya çalışmak | ||
Technical | ||||
Technical | drown v. | su altında bırakmak | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | drown v. | (kireci) sulayıp çekmesini bekleyerek söndürmek | ||
Ottoman Turkish | ||||
Ottoman Turkish | drown v. | gark etmek |