Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | dik kayalık | escarpment n. |
General | dik kayalık | escarpment n. |
Geography | ||
Geography | dik kayalık | reefing n. |
Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | dik ve kayalık tepe | tor n. | ||
They hiked to the top of the tor for a breathtaking view. Nefes kesici bir manzara için dik kayalık tepeye tırmandılar. More Sentences |
||||
General | taşlı dik kayalık yamaç | scree n. | ||
Hiking down the steep scree slope required careful footing. Dik kayalık yamaçta yürürken dikkatli adımlar atmak lazım. More Sentences |
||||
General | dik veya sivri kayalık | crag n. | ||
General | dik ve kayalık uçurum | crag n. | ||
Geography | ||||
Geography | lake district'te dik ve sivri kayalık boyunca uzanan eğimli kaya tabakası | rake n. | ||
Geography | bazen içinden dere geçen dar ve dik kenarlı kayalık vadi | gill [uk] n. |