Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | cohabit v. | birlikte yaşamak | ||
After dating for several years, they decided to cohabit. Birkaç yıl çıktıktan sonra birlikte yaşamaya karar verdiler. More Sentences |
||||
General | cohabit v. | beraber yaşamak | ||
General | cohabit v. | karı koca gibi yaşamak | ||
General | cohabit v. | nikahsız yaşamak |
Anglais | Turc | |
---|---|---|
General | ||
General | cohabit with someone v. | birlikte yaşamak |
Phrasals | ||
Phrasals | cohabit with someone v. | beraber yaşamak |
Phrasals | cohabit with v. | ile birlikte yaşamak |
Phrasals | cohabit with v. | ile beraber yaşamak |
Phrasals | cohabit with v. | ile karı koca gibi yaşamak |
Phrasals | cohabit with v. | ile nikahsız yaşamak |
Phrasals | cohabit with (someone or something) v. | (biriyle/bir şeyle) birlikte yaşamak |
Phrasals | cohabit with (someone or something) v. | (biriyle/bir şeyle) beraber yaşamak |
Phrasals | cohabit with (someone) v. | (biriyle) birlikte/beraber yaşamak |
Phrasals | cohabit with (someone) v. | (biriyle) karı koca gibi yaşamak |
Phrasals | cohabit with (someone) v. | (biriyle) nikahsız yaşamak |
Phrasals | cohabit with (someone) v. | (biriyle) birlikte olmak |
Phrasals | cohabit with (someone) v. | (biriyle) yatmak |
Phrasals | cohabit with (someone) v. | (biriyle) seks yapmak |