Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ciddi olarak | in earnest adv. | ||
He started to study in earnest. O ciddi olarak çalışmaya başladı. More Sentences |
||||
General | ciddi olarak | seriously adv. | ||
I do not seriously think you can say that establishing concrete data for accession is a great triumph. Katılım için somut veriler oluşturmanın büyük bir zafer olduğunu söyleyebileceğinizi ciddi olarak düşünmüyorum. More Sentences |
||||
General | ciddi olarak | severely adv. | ||
Visibility was severely restricted in the heavy fog. Görüş yoğun siste ciddi olarak sınırlı idi. More Sentences |
||||
General | ciddi olarak | critically adv. | ||
Three species of rhinoceros are critically endangered. Gergedanın üç türü ciddi olarak tehlike altında. More Sentences |
||||
General | ciddi olarak | devoutly adv. | ||
General | ciddi olarak | in sober earnest adv. | ||
General | ciddi olarak | profoundly adv. | ||
General | ciddi olarak | substantially adv. | ||
General | ciddi olarak | agood adv. | ||
General | ciddi olarak | literally adv. |