Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | casusluk yapmak | spy on v. | ||
Spying on gangsters was a dangerous venture. Gangasterlerle ilgili casusluk yapmak tehlikeli bir girişimdi. More Sentences |
||||
General | casusluk yapmak | spy v. | ||
He had a brief career as a spy for the French government. Fransız hükümeti için casusluk yaptığı kısa bir kariyeri oldu. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Phrasals | casusluk yapmak | pry around v. | ||
Archaic | ||||
Archaic | casusluk yapmak | discover v. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | ruslara casusluk yapmak | spy for the russians v. |
Phrasals | ||
Phrasals | (biri/bir şey) hakkında casusluk yapmak | spy on (someone or something) v. |
Idioms | ||
Idioms | casusluk yapmak/ele vermek için kurulan arkadaşlık | a judas kiss n. |
Politics | ||
Politics | bir zamanlar kgb'nin iş adamlarına veya siyasetçilere şantaj yapmak için kullandığı bir casusluk yöntemi | honey trapping n. |
Politics | bir zamanlar kgb'nin iş adamlarına veya siyasetçilere şantaj yapmak için kullandığı bir casusluk yöntemi | honey trap n. |