Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | candor n. | açık sözlülük | ||
You don't always have to say what's on your mind; sometimes tact trumps candor. Aklınızdan geçenleri her zaman söylemek zorunda değilsiniz; bazen nezaket açık sözlülüğe üstün gelir. More Sentences |
||||
General | candor n. | açık yüreklilik | ||
I'm going to speak to you with utmost candor so I want you to take everything I'm about to say at face value. Sizinle son derece açık yüreklilikle konuşacağım, bu nedenle söyleyeceğim her şeyi olduğu gibi kabul etmenizi istiyorum. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | candor n. | içtenlik | ||
Common Usage | candor n. | samimiyet | ||
Common Usage | candor n. | tarafsızlık | ||
General | ||||
General | candor n. | açıklık | ||
General | candor n. | asıl fikrini söyleme | ||
General | candor n. | iyi kalplilik | ||
General | candor n. | samimilik | ||
General | candor n. | dürüstlük | ||
General | candor n. | açık kalplilik | ||
General | candor n. | doğruluk | ||
General | candor n. | açıkyüreklilik | ||
General | candor n. | toksözlülük | ||
General | candor n. | saflık | ||
Geography | ||||
Geography | candor n. | new york eyaletinde yerleşim yeri | ||
Geography | candor n. | north carolina eyaletinde yerleşim yeri |