Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | camper n. | kampçı | ||
He was not a happy camper. O mutlu bir kampçı değildi. More Sentences |
||||
General | camper n. | karavan | ||
We had a lot of good times in our camper. Karavanımızda çok güzel zamanlar geçirdik. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | camper n. | karavan | ||
Tom lives in a camper. Tom bir karavanda yaşıyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | camper n. | karavan gibi kullanılan minibüs | ||
General | camper n. | ufak kamp karavanı | ||
General | camper n. | kamp yapan kimse | ||
General | camper n. | kamp arabası | ||
General | camper n. | pusucu (video oyunlarında) | ||
Computer | ||||
Computer | camper n. | pusucu | ||
Computer | camper n. | bilgisayar oyunlarında oyunun büyük bir kısmı boyunca aynı noktada kalıp oradan geçen diğer oyuncuları vuran oyuncu | ||
Zoology | ||||
Zoology | camper n. | java adası'na özgü gri renkli bir jibon |