boiled - Turc Anglais Dictionnaire

boiled

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "boiled" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 14 résultat(s)

Anglais Turc
General
boiled adj. kaynatılmış
Chestnuts have to be boiled for at least fifteen minutes.
Kestaneler en az on beş dakika kaynatılmalıdır.

More Sentences
Gastronomy
boiled adj. haşlanmış
I can't stand boiled onions!
Haşlanmış soğana dayanamıyorum!

More Sentences
General
boiled adj. kaynamış
Gastronomy
boiled n. haşlama
Slang
boiled adj. kızgın
boiled adj. sinirli
boiled adj. (sinirden) köpürmüş
boiled adj. sarhoş
boiled adj. kafası iyi
boiled adj. kafası kıyak
boiled adj. zom
boiled adj. uçmuş
boiled adj. leyla
boiled adj. pilot

Sens de "boiled" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 106 résultat(s)

Anglais Turc
General
be boiled v. haşlanmak
Today's broccoli is not good because it has been boiled for too long.
Bugünkü brokoli iyi değil çünkü çok uzun süre haşlanmış.

More Sentences
hard-boiled adj. katı
She likes her eggs hard-boiled.
O, yumurtalarını katı haşlanmış seviyor.

More Sentences
hard-boiled adj. (yumurta) çok pişmiş
Tom likes his eggs hard-boiled.
Tom yumurtalarını çok pişmiş sever.

More Sentences
Gastronomy
boiled egg n. haşlanmış yumurta
Do you want a boiled egg for breakfast?
Kahvaltıda haşlanmış yumurta ister misin?

More Sentences
boiled potatoes n. haşlanmış patates
We ate boiled potatoes all winter.
Biz bütün kış haşlanmış patates yedik.

More Sentences
soft-boiled eggs n. rafadan yumurta
In the morning I usually have a soft-boiled egg.
Sabahları genellikle rafadan yumurta yerim.

More Sentences
General
boiled sweet n. bonbon
boiled wheat n. hedik
hard boiled egg n. çok kaynamış yumurta
boiled sweet n. şekerleme
boiled and pounded wheat n. bulgur
boiled salt n. rafine tuz
boiled meat n. söğüş
boiled water n. kaynamış su
boiled oil n. kaynamış yağ
boiled linseed oil n. kaynamış bezir
hard-boiled egg n. lop yumurta
hard-boiled egg n. katı yumurta
boiled lobster n. haşlanmış ıstakoz
boiled egg n. rafadan yumurta
someone who boiled n. haşlayan
become hard-boiled v. kaşarlanmak
hard-boiled adj. pişkin
hard-boiled adj. yüzsüz
hard-boiled adj. lop
hard-boiled adj. hilekar
hard-boiled adj. kurnaz
hard-boiled adj. kaşarlanmış
soft-boiled adj. alakok
soft-boiled adj. rafadan
soft-boiled adj. alakok (yumurta)
soft-boiled adj. yumuşak
boiled-down adj. özetlenmiş
boiled-down adj. yoğunlaştırılmış
boiled-down adj. öz
hard-boiled adj. nasırlanmış
hard-boiled adj. katı yürekli
hard-boiled adj. aşırı kolalanmış
hard-boiled adj. gerçekçi
hard-boiled adj. pratik
hard-boiled adj. realist
Colloquial
boiled shirt n. önü sert frak gömleği
hard-boiled adj. alaycı
soft-boiled adj. hoşgörülü
soft-boiled adj. yumuşak kalpli
soft-boiled adj. nazik
soft-boiled adj. yumuşak huylu
soft-boiled adj. duygusal
soft-boiled adj. hissi
soft-boiled adj. içli
Idioms
be tight as a boiled owl v. çok sarhoş olmak
be tight as a boiled owl v. körkütük sarhoş olmak
be tight as a boiled owl v. zil zurna sarhoş olmak
hard-boiled adj. çifte kavrulmuş (kimse)
Technical
boiled oil n. boyalarda kurutucu olarak kullanılan ısıtılmış yağ
boiled-off adj. kaynatılarak uzaklaştırılmış
Textile
boiled silk n. pişmiş ipek
Gastronomy
new england boiled dinner n. havuç, patates ve lahana gibi sebzelerle kaynatılmış et tabağı
soft boiled egg n. kayısılı yumurta
soft boiled egg n. kayısı kıvamı yumurta
soft boiled egg n. alakok yumurta
boiled brain n. beyin haşlaması
a semi-solid molasses of boiled juice of grapes n. bulama
boiled mutton, eggplant and pepper roastect on skewer n. çöp kebabı
boiled veal n. dana haşlama
boiled tongue n. dil söğüş
ox tongue boiled n. dil söğüş
boiled mallow n. ebegümeci haşlaması
boiled, pounded unripe wheat n. firik
boiled turkey n. haşlama hindi
boiled meat n. haşlanmış et
hard-boiled eggs n. haşlanmış katı yumurta
boiled beef n. haşlama sığır eti
egg hard boiled n. haşlanmış katı yumurta
boiled pasta n. haşlanmış makarna
boiled lamb and vegetables in broth n. haşlama
boiled chicken n. haşlama piliç
hard boiled egg n. haşlanmış katı yumurta
boiled corn n. haşlanmış mısır
boiled chicken n. haşlanmış tavuk
boiled ham n. jambon
hard boiled egg n. kaynamış yumurta
medium-boiled eggs n. kayısı yumurta
medium boiled egg n. kayısı yumurta
boiled egg n. kaynamış yumurta
a sweet made of starch and boiled-down grape juice n. köfter
meat filled dumplings boiled in stock n. kulak çorbası
clear boiled muttoii n. koyun söğüşü
boiled mutton chunks n. koyun kuşbaşı haşlama
turkish ravioli, dumplings boiled and covered with yoghurt and garlic sauce n. mantı
hard-boiled n. lop yumurta
boiled seabass n. levrek haşlama
hard boiled egg n. lop yumurta
boiled lamb n. kuzu haşlama
boiled grape juice n. pekmez
boiled meat served cold n. söğüş et
boiled salmon n. som balığı buğulaması
boiled chicken n. tavuk haşlaması
boiled minced meat sauce poured on diced stale bread n. tirit
boiled dinner n. sığır konservesiyle yapılan yemek
hard-boiled adj. hazırlop (yumurta)
hard-boiled adj. katı (yumurta)
half-boiled adj. yarı pişmiş
Literature
hard-boiled adj. gerçekçi (dedektif romanı)
Archaic
boiled lobster n. ingiliz askeri
Slang
hard boiled adj. kurdu olmuş