|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
barışçıl bir şekilde |
peaceably adv.
|
|
The whole point of this resolution is to give Iraq a chance to disarm peaceably.
Bu kararın bütün amacı Irak'a barışçıl bir şekilde silahsızlanması için bir şans vermektir.
More Sentences
|
2 |
General |
barışçıl bir şekilde |
peacefully adv.
|
|
The Commission was pleased to see how peacefully the electoral process took place.
Komisyon, seçim sürecinin ne kadar barışçıl bir şekilde gerçekleştiğini görmekten memnuniyet duymuştur.
More Sentences
|
Phrases |
|
3 |
Phrases |
barışçıl amaçlarla |
for peaceful purposes expr.
|
|
Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.
More Sentences
|
Politics |
|
4 |
Politics |
barışçıl (yollarla/yollardan) çözüm |
peaceful resolution n.
|
|
Yes to the peaceful resolution of international problems.
Uluslararası sorunların barışçıl çözümüne evet.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
uluslararası barışçıl çözüm |
pacific settlement of international disputes n.
|
|
6 |
General |
barışçıl çözüm |
peaceful settlement n.
|
|
7 |
General |
barışçıl bir millet |
a peaceful nation n.
|
|
8 |
General |
barışçıl yer |
oasis n.
|
|
9 |
General |
barışçıl kimse |
pacifico n.
|
|
|
10 |
General |
barışçıl ve uyumlu ilişki kurmak |
atone [obsolete] v.
|
|
11 |
General |
barışçıl bir şekilde |
pacifically adv.
|
|
Idioms |
|
12 |
Idioms |
askeri güçleri, teknolojileri, fikirleri barışçıl amaçlarla döndürme |
swords to plowshares n.
|
|
13 |
Idioms |
askeri harekattan yana olanlar ve barışçıl, diplomatik çözümlerden yana olanlar |
hawks and doves n.
|
|
14 |
Idioms |
askeri harekatı destekleyenler ve barışçıl çözümleri destekleyenler |
hawks and doves n.
|
|
15 |
Idioms |
saldırgan bir askeri tutumdan yana olanlar ve barışçıl bir tutumdan yana olanlar |
hawks and doves n.
|
|
16 |
Idioms |
askeri güçleri, teknolojileri, fikirleri barışçıl amaçlara yönlendirme |
swords into ploughshares n.
|
|
17 |
Idioms |
barışçıl ve yapıcı eylemlere/çözümlere yönelme |
swords into ploughshares n.
|
|
18 |
Idioms |
askeri güçleri, teknolojileri, fikirleri barışçıl amaçlara yönlendirme |
swords into plowshares n.
|
|
19 |
Idioms |
barışçıl ve yapıcı eylemlere/çözümlere yönelme |
swords into plowshares n.
|
|
20 |
Idioms |
askeri güçleri, teknolojileri, fikirleri barışçıl amaçlara yönlendirme |
swords to ploughshares n.
|
|
21 |
Idioms |
barışçıl ve yapıcı eylemlere/çözümlere yönelme |
swords to ploughshares n.
|
|
22 |
Idioms |
askeri güçleri, teknolojileri, fikirleri barışçıl amaçlara yönlendirme |
swords to plowshares n.
|
|
23 |
Idioms |
barışçıl ve yapıcı eylemlere/çözümlere yönelme |
swords to plowshares n.
|
|
24 |
Idioms |
barışçıl müzakereleri yürütüp bir taraftan da mücadeleye hazırlanmak |
walk softly and carry a big stick v.
|
|
25 |
Idioms |
barışçıl müzakereleri yürütüp bir taraftan da mücadeleye hazırlanmak |
speak softly and carry a big stick v.
|
|
26 |
Idioms |
barışçıl bir çözümün yollarını tıkamak |
shut the door on something on a peaceful solution v.
|
|
27 |
Idioms |
barışçıl bir çözümün yollarını tıkamak |
close the door on something on a peaceful solution v.
|
|
28 |
Idioms |
askeri güçleri, teknolojileri, fikirleri barışçıl amaçlarla döndürmek |
beat swords into plowshares v.
|
|
Law |
|
29 |
Law |
dış uzayın barışçıl kullanımı |
peaceful use of outer space n.
|
|
|
30 |
Law |
uyuşmazlıkların barışçıl çözümü |
peaceful settlement of disputes n.
|
|
31 |
Law |
barışçıl şekilde mülk edinme veya sürdürme hakkı |
right of entry n.
|
|
Politics |
|
32 |
Politics |
siyasi amaçlara ulaşma uğruna barışçıl taktikleri şiddeti tercih eden doktrin, politika veya uygulama |
nonviolence n.
|
|
33 |
Politics |
anlaşmazlıkların barışçıl çözümü |
peaceful settlement of disputes n.
|
|
34 |
Politics |
barışçıl çözüm |
peaceful solution n.
|
|
35 |
Politics |
barışçıl müdahale |
peaceful intervention n.
|
|
36 |
Politics |
barışçıl yaklaşım |
peaceful approach n.
|
|
37 |
Politics |
barışçıl gösteri |
peaceful rally n.
|
|
38 |
Politics |
barışçıl çözüm |
pacific settlement n.
|
|
39 |
Politics |
barışçıl politika |
pacifism n.
|
|
40 |
Politics |
büyük bir güç tarafından zayıf bir ülke üzerinde uygulanan barışçıl abluka |
pacific blockade n.
|
|
41 |
Politics |
barışçıl vatanseverlik |
matriotism n.
|
|
42 |
Politics |
barışçıl politika |
peace advocacy n.
|
|
43 |
Politics |
(kuzey irlanda'da) irlanda cumhuriyeti ile barışçıl birliği savunan siyasi bir parti |
social democratic and labour party n.
|
|
44 |
Politics |
barışçıl yolla |
amicably adv.
|
|
45 |
Politics |
barışçıl bir şekilde |
pacifistically adv.
|
|
Technical |
|
46 |
Technical |
barışçıl koşullar altında abd ve dost bir ülkenin hükümeti arasındaki işbirliğine dayalı lojistik uygulamalarına ilişkin usul ve uygulama anlaşmaları |
cooperative logistic support arrangements n.
|
|
Military |
|
47 |
Military |
barışçıl nükleer denemeler antlaşması |
peaceful nuclear explosions treaty n.
|
|