Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Synonymes
Phrases
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Turc - Anglais
Cacher l'historique
Détails de l'historique
Effacer l'historique
Historique :
içindekiler
seychelles (country in east africa)
a store is no sore
bakımından zengin
Historique
Phrases
Sens de
"bakımından zengin"
dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
Colloquial
1
Colloquial
bakımından zengin
rich with
adj.
Sens de
"bakımından zengin"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 50 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
General
1
General
av yeri bakımından zengin bölge
coverside
n.
2
General
yağ bakımından zengin olma
fatness
n.
3
General
protein bakımından zengin yem
supplement
n.
4
General
bir şey bakımından zengin olmak
be rich in something
v.
5
General
tahıl bakımından zengin
corny
adj.
6
General
lif bakımından zengin
fiber-rich
adj.
7
General
şeker bakımından zengin
sugar rich
adj.
8
General
otsu bitki örtüsü bakımından zengin olan
herbose
adj.
9
General
otsu bitki örtüsü bakımından zengin olan
herbous
adj.
10
General
(tını veya rezonans bakımından) zengin ve yumuşak
golden
adj.
11
General
esas unsur bakımından zengin
concentrate
adj.
12
General
yengeç bakımından zengin
crabby
adj.
13
General
olay veya deneyim bakımından zengin
crowded
adj.
Colloquial
14
Colloquial
bir şey bakımından zengin
strong on
adj.
15
Colloquial
(bir şey) bakımından zengin
rich with (something)
adj.
Idioms
16
Idioms
(bir şey) bakımından zengin olmak
be steeped in (something)
v.
17
Idioms
bir şey bakımından zengin olmak
be steeped in something
v.
Technical
18
Technical
(metali) oksijen bakımından zengin alevle yakmak
burn
v.
Mining
19
Mining
kuzey ontario'daki sudbury civarlarında nikel bakımından zengin bölge
nickel belt
n.
Medical
20
Medical
lif bakımından zengin diyet
fiber rich diet
n.
Gastronomy
21
Gastronomy
nişasta bakımından zengin besinler
starches
n.
Chemistry
22
Chemistry
genellikle alkali, titanyum bakımından zengin bir bazaltik ojit
titanaugite
n.
Botanic
23
Botanic
kuzeydoğu afrika’da yetişen, sarı çiçekleri ve yağ bakımından zengin tohumları olan, kuş yemi olarak da kullanılan bir bitki
niger (guizotia abyssinica)
n.
24
Botanic
genellikle turuncu veya kırmızı renkli çiçekliği ve yağ bakımından zengin tohumları olan, eski dünya'ya özgü bileşikgiller familyasından bir ot
thistle saffron (carthamus tinctorius)
n.
25
Botanic
idaho'da yetişen nişasta bakımından zengin uzun bir patates çeşidi
idaho
n.
26
Botanic
kireç bakımından zengin topraklarda yetişen bitki
calcicole
n.
27
Botanic
kireç bakımından zengin topraklarda yetişen bitki
calciphyte
n.
28
Botanic
kireç bakımından zengin topraklarda yetişen bitki
calciphile
n.
29
Botanic
nektar bakımından zengin
nectar-rich
adj.
30
Botanic
büyümeyi sürdürecek malzeme bakımından zengin
fertile
adj.
31
Botanic
silika bakımından zengin topraklarda yetişen (bitki)
siliceous
adj.
32
Botanic
silika bakımından zengin topraklarda yetişen (bitki)
silicious
adj.
Agriculture
33
Agriculture
enerji bakımından zengin yem
energy rich feed
n.
34
Agriculture
humus bakımından zengin (toprak)
humusy
adj.
Education
35
Education
içerik bakımından zengin eğitim
content-rich education
n.
Literature
36
Literature
su bakımından zengin
fountful
adj.
Environment
37
Environment
organik madde bakımından zengin yüzey toprağı
a-horizon
n.
38
Environment
(göl) içerik bakımından zengin
polytrophic
adj.
Geography
39
Geography
güney afrika'da altın, mercan ve manganez bakımından oldukça zengin olan kayalık bir bölge
reef
n.
40
Geography
orta avrupa'da yer alan, kömür ve demir bakımından zengin bir bölge
slask
n.
41
Geography
orta avrupa'da yer alan, kömür ve demir bakımından zengin bir bölge
schlesien
n.
42
Geography
organik madde bakımından zengin
unctuous
adj.
43
Geography
içinde az bitki ve organizma bulunup derin kısımları oksijen bakımından zengin olan (göl)
oligotrophic
adj.
Geology
44
Geology
alüminyum yönünden zengin ve potasyum bakımından zayıf bir bazalt kayaç
tholeiite
n.
45
Geology
hümik asit bakımından zengin şist
humic shale
n.
46
Geology
kil ve silt bakımından zengin sığ çöküntü
claypan [australia]
n.
47
Geology
jips bakımından zengin kayaç
gyprock
n.
48
Geology
toprağın silika ve alümin bakımından zengin dış tabakası
sial
n.
49
Geology
yeryüzünün denizel kabuğunda bulunan, silisyum ve magnezyum bakımından zengin kayalar
sima
n.
50
Geology
demir bakımından zengin olan kontak metamorfik bir kayaç çeşidi
skarn
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bakımından zengin
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy