|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
available adj.
|
boş |
|
Tom took the last available spot.
Tom son boş yeri aldı.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
available adj.
|
mevcut |
|
I would emphasise that this solidarity fund will be available to benefit both current and future Member States.
Bu dayanışma fonundan hem mevcut hem de gelecekteki Üye Devletlerin faydalanabileceğini vurgulamak isterim.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
available adj.
|
müsait |
|
I'm available.
Müsaitim.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
available adj.
|
eldeki |
|
If the medicines available to us are restricted, then again it is the animal that suffers.
Eğer elimizdeki ilaçlar kısıtlanırsa, o zaman acı çeken yine hayvan olur.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
available adj.
|
elde edilebilir |
|
No concrete results are available from that source to confirm any link between MAP and Crohn's disease.
Bu kaynaktan MAP ve Crohn hastalığı arasındaki herhangi bir bağlantıyı doğrulayacak somut sonuçlar elde edilememiştir.
More Sentences
|
6 |
General |
available adj.
|
uygun |
|
There was a list of available candidates.
Uygun adayların bir listesi vardı.
More Sentences
|
7 |
General |
available adj.
|
var |
|
Many countries have regional differences in fighting these, for which no instruments are actually available.
Pek çok ülkede bunlarla mücadelede bölgesel farklılıklar var ve bu farklılıkları giderecek araçlar da mevcut değil.
More Sentences
|
8 |
General |
available adj.
|
eldeki |
|
Such a redirection is not possible, and the only means available to us is the flexibility instrument.
Böyle bir yönlendirme mümkün değildir ve elimizdeki tek araç esneklik aracıdır.
More Sentences
|
9 |
General |
available adj.
|
geçerli |
|
This offer is available for a limited time only.
Bu öneri yalnızca sınırlı bir süre için geçerlidir.
More Sentences
|
10 |
General |
available adj.
|
mevcut |
|
The information available does not make possible an evaluation on the openness of the Turkish public procurement market.
Mevcut bilgiler, Türk kamu alımları piyasasının açıklığı konusunda bir değerlendirme yapılmasını mümkün kılmamaktadır.
More Sentences
|
11 |
General |
available adj.
|
kullanılabilir |
|
I would insist that we believe it is essential that these funds are available when they become necessary.
Bu fonların gerekli olduğunda kullanılabilir olmasının elzem olduğuna inandığımızı ısrarla belirtmek isterim.
More Sentences
|
12 |
General |
available adj.
|
bulunan |
|
I appreciate that these alternative raw materials are not readily available.
Bu alternatif hammaddelerin hazırda bulunmamasını takdir ediyorum.
More Sentences
|
13 |
General |
available adj.
|
(kullanıma) elverişli |
|
Global crop production cannot be increased by making the amount of land available for cultivation greater.
Küresel bitkisel üretim, ekime elverişli arazi miktarını arttırarak arttırılamaz.
More Sentences
|
14 |
General |
available adj.
|
müsait |
|
I'm available now.
Şu an müsaitim.
More Sentences
|
15 |
General |
available adj.
|
hazır |
|
Hospitals are being prepared to ensure that they have quarantine rooms and breathing equipment available.
Hastaneler, karantina odaları ve solunum ekipmanlarının hazır bulundurulmasını sağlamak üzere hazırlanıyor.
More Sentences
|
16 |
General |
available adj.
|
satışa sunulma |
|
The tickets will be available on the internet site after tomorrow.
Biletler yarından sonra internet sitesinde satışa sunulacaktır.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
17 |
Trade/Economic |
available adj.
|
elde bulunan |
|
The little statistical data that is available is alarming.
Elde bulunan az sayıdaki istatistiki veri endişe vericidir.
More Sentences
|
18 |
Trade/Economic |
available adj.
|
hazır |
|
What is also required, of course, is for the budgetary authority to make the necessary financial resources available.
Elbette bütçe otoritesinin gerekli mali kaynakları hazır bulundurması da gereklidir.
More Sentences
|
19 |
Trade/Economic |
available adj.
|
mevcut |
|
Furthermore, this registration must be available and accessible on the Internet.
Ayrıca bu kayıt internette mevcut ve erişilebilir olmalıdır.
More Sentences
|
20 |
Trade/Economic |
available adj.
|
müsait |
|
The doctor is only available on weekdays.
Doktor sadece hafta içi müsait.
More Sentences
|
|
21 |
Trade/Economic |
available adj.
|
mevcut olan |
|
There is only one source of money available here and that is the first pillar.
Burada mevcut olan tek bir para kaynağı var ve o da birinci sütun.
More Sentences
|
Technical |
|
22 |
Technical |
available adj.
|
hazır |
|
If our help is required, then it is available.
Eğer yardımımıza ihtiyaç duyulursa, yardımımız hazırdır.
More Sentences
|
23 |
Technical |
available adj.
|
mevcut |
|
Duplication must be avoided by efficient pooling of available expertise and capacity.
Mevcut uzmanlık ve kapasitenin verimli bir şekilde bir araya getirilmesiyle mükerrerlik önlenmelidir.
More Sentences
|
24 |
Technical |
available adj.
|
müsait |
|
Is that seat available?
O koltuk müsait mi?
More Sentences
|
Common Usage |
|
25 |
Common Usage |
available adj.
|
elde hazır bulunan |
|
26 |
Common Usage |
available adj.
|
boşta |
|
General |
|
27 |
General |
available adj.
|
işe yarar |
|
28 |
General |
available adj.
|
kullanışlı |
|
29 |
General |
available adj.
|
elde |
|
30 |
General |
available adj.
|
yararlanılır |
|
31 |
General |
available adj.
|
kullanılır |
|
32 |
General |
available adj.
|
bulunabilir |
|
33 |
General |
available adj.
|
halihazırda bulunan |
|
34 |
General |
available adj.
|
ilişkisi yok |
|
35 |
General |
available adj.
|
(romantik) ilişkiye açık |
|
Trade/Economic |
|
36 |
Trade/Economic |
available adj.
|
kullanıma hazır |
|
37 |
Trade/Economic |
available adj.
|
münhal |
|
Law |
|
38 |
Law |
available adj.
|
emre amade |
|
Politics |
|
39 |
Politics |
available adj.
|
seçilmek için gerekli koşullara sahip olan |
|
40 |
Politics |
available adj.
|
seçim adayı olmayı kabul eden |
|
|
Technical |
|
41 |
Technical |
available adj.
|
elde mevcut |
|
42 |
Technical |
available adj.
|
el altında |
|
|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
General |
|
1 |
General |
make available to v.
|
sağlamak |
|
State aid must be made available to carry out fleet modernisation.
Filo modernizasyonunun gerçekleştirilmesi için devlet yardımı sağlanmalıdır.
More Sentences
|
2 |
General |
be available v.
|
müsait olmak |
|
She'll be available around four o'clock.
Saat dört gibi müsait olur.
More Sentences
|
3 |
General |
make available v.
|
hazır bulundurmak |
|
We will make available the staff that enlargement requires.
Genişlemenin gerektirdiği personeli hazır bulunduracağız.
More Sentences
|
4 |
General |
become available v.
|
kullanılabilir hale gelmek |
|
A large amount will become available.
Büyük bir miktar kullanılabilir hale gelecektir.
More Sentences
|
5 |
General |
make available v.
|
kullanımına sunmak |
|
This additional information must, moreover, be made available at marginal cost.
Ayrıca bu ek bilginin marjinal bir maliyetle kullanıma sunulması gerekmektedir.
More Sentences
|
6 |
General |
not available adj.
|
mevcut değil |
|
Such a legal document is certainly not available in the United Kingdom.
Böyle bir yasal belge Birleşik Krallık'ta kesinlikle mevcut değildir.
More Sentences
|
7 |
General |
not available adj.
|
müsait değil |
|
Tom is not available.
Tom müsait değil.
More Sentences
|
Phrasals |
|
8 |
Phrasals |
make available v.
|
sağlamak |
|
Looking, though, at the resources that are made available for this purpose, I ask myself how it is to be achieved.
Yine de bu amaçla sağlanan kaynaklara baktığımda, bunun nasıl başarılacağını kendime soruyorum.
More Sentences
|
Speaking |
|
9 |
Speaking |
are you available? interj.
|
müsait misin? |
|
Are you available next week for a meeting?
Gelecek hafta bir toplantı için müsait misiniz?
More Sentences
|
Computer |
|
10 |
Computer |
not available adj.
|
kullanılamaz |
|
The global health fund, of course, is not available for research.
Küresel sağlık fonu elbette araştırma için kullanılamaz.
More Sentences
|
11 |
Computer |
not available expr.
|
yok |
|
In most cases, the animal has a desire to conceive a child, but the opportunity is not available.
Çoğu durumda, hayvan yavrulama arzusundadır, ancak böyle bir ihtimal yoktur.
More Sentences
|
General |
|
12 |
General |
next available position counter n.
|
ilk boş yer sayacı |
|
13 |
General |
next available record counter n.
|
ilk boş tutanak |
|
14 |
General |
available data n.
|
mevcut veri |
|
15 |
General |
available raw materials n.
|
eldeki hammadde |
|
16 |
General |
available capacity n.
|
kullanılabilir kapasite |
|
17 |
General |
total balance available n.
|
kullanılabilir toplam bakiye |
|
18 |
General |
available cash credit line n.
|
kullanılabilir nakit kredi |
|
19 |
General |
available cash n.
|
kullanılabilir nakit kredi |
|
20 |
General |
first train available n.
|
müsait/kalkacak olan ilk tren |
|
21 |
General |
first train available n.
|
bulduğum ilk tren |
|
22 |
General |
first plane available n.
|
bulduğum ilk uçak |
|
23 |
General |
first plane available n.
|
müsait/kalkacak olan ilk uçak |
|
24 |
General |
last seat available n.
|
son boş koltuk |
|
25 |
General |
total available space n.
|
toplam kullanılabilir alan |
|
26 |
General |
best available techniques (bat) n.
|
mevcut en iyi teknikler (met) |
|
27 |
General |
keep something available v.
|
el altında bulundurmak |
|
28 |
General |
keep available v.
|
hazır bulundurmak |
|
29 |
General |
make available v.
|
bulunur hale getirmek |
|
30 |
General |
keep something readily available v.
|
el altında bulundurmak |
|
31 |
General |
have something available v.
|
el altında bulundurmak |
|
32 |
General |
be available on the black market v.
|
kara borsaya düşmek |
|
33 |
General |
have sufficient amount available v.
|
yeterli miktarda bulunmak |
|
34 |
General |
be available in sufficient amount v.
|
yeterli miktarda bulunmak |
|
35 |
General |
become available v.
|
mevcut olmak |
|
36 |
General |
become available v.
|
kullanıma girmek |
|
37 |
General |
(the product) become available v.
|
hizmete sunulmak (ürün vb) |
|
38 |
General |
become available v.
|
mevcut hale gelmek |
|
|
39 |
General |
be available v.
|
elverişli olmak |
|
40 |
General |
keep something available v.
|
hazır bulundurmak |
|
41 |
General |
be available in v.
|
-de mevcut olmak |
|
42 |
General |
make something available for v.
|
emrine hazır bulundurmak |
|
43 |
General |
make available v.
|
eksik etmemek |
|
44 |
General |
no room available v.
|
tüm odalar dolu olmak |
|
45 |
General |
no room available v.
|
yer kalmamak |
|
46 |
General |
have no room available v.
|
tüm odalar dolu olmak |
|
47 |
General |
have no room available v.
|
yer kalmamak |
|
48 |
General |
become available v.
|
müsait duruma gelmek |
|
49 |
General |
use every means available to help someone v.
|
birine yardım etmek için tüm imkanlarıyla seferber olmak |
|
50 |
General |
wait for a parking space to become available v.
|
boş bir park yeri için beklemek |
|
51 |
General |
wait for a parking space to become available v.
|
park yerinin boşalmasını beklemek |
|
52 |
General |
make available v.
|
erişilir kılmak |
|
53 |
General |
use every means available v.
|
tüm olanakları seferber etmek |
|
54 |
General |
use every means available v.
|
tüm imkanları seferber etmek |
|
55 |
General |
be available v.
|
yararlanılabilir olmak |
|
56 |
General |
have all facilities available v.
|
her türlü imkana sahip olmak |
|
57 |
General |
make available to v.
|
istifadesine sunmak |
|
58 |
General |
none available adj.
|
yok |
|
59 |
General |
available upon request from the author adj.
|
istediğiniz takdirde yazarı tarafından sağlanır |
|
60 |
General |
available upon request from the author adj.
|
istek üzerine yazardan temin edilebilir |
|
61 |
General |
available in stock adj.
|
stokta mevcut |
|
62 |
General |
currently available adj.
|
mevcut |
|
63 |
General |
available for use adj.
|
görüşmeye açık (telefon) |
|
64 |
General |
available for use adj.
|
kullanıma açık |
|
65 |
General |
available for use adj.
|
kullanıma uygun |
|
66 |
General |
available for use adj.
|
kullanıma hazır |
|
67 |
General |
available for use adj.
|
kullanılabilir |
|
68 |
General |
if available adv.
|
varsa |
|
69 |
General |
on space-available basis adv.
|
boş kontenjan dahilinde |
|
70 |
General |
on space-available basis adv.
|
yer kalırsa |
|
71 |
General |
the next available train, please expr.
|
bir sonraki tren lütfen |
|
Phrasals |
|
72 |
Phrasals |
make available v.
|
mevcut hale getirmek |
|
Phrases |
|
73 |
Phrases |
where available expr.
|
bulunduğu/hazır olduğu yerde |
|
74 |
Phrases |
on space available basis expr.
|
elverişli alan bazında |
|
75 |
Phrases |
on space available basis expr.
|
elverişli alan (mekan) temel alınarak |
|
76 |
Phrases |
available upon request expr.
|
istenildiğinde verilecektir |
|
77 |
Phrases |
available upon request expr.
|
istenildiğinde sunulacaktır |
|
78 |
Phrases |
on space available basis expr.
|
mevcut alan bazında |
|
79 |
Phrases |
where available expr.
|
mevcut olduğu durumlarda |
|
80 |
Phrases |
on space available basis expr.
|
kalmasına bağlı olarak |
|
81 |
Phrases |
available by prescription only expr.
|
sadece reçeteyle satılır |
|
82 |
Phrases |
available upon request expr.
|
talep edilmesi halinde verilecektir |
|
83 |
Phrases |
available soon expr.
|
yakında uygulanacak |
|
84 |
Phrases |
available soon expr.
|
yakında gelecek |
|
85 |
Phrases |
available in three colors expr.
|
üç renkte mevcuttur |
|
86 |
Phrases |
on space available basis expr.
|
yer olmasına bağlı olarak |
|
Colloquial |
|
87 |
Colloquial |
by all available means v.
|
mevcut olan bütün imkanları kullanarak |
|
88 |
Colloquial |
(on) somewhere available please expr.
|
durakta inecek var |
|
89 |
Colloquial |
by all available means expr.
|
eldeki tüm imkanları kullanarak |
|
90 |
Colloquial |
by all available means expr.
|
her türlü yola başvurarak |
|
91 |
Colloquial |
(on) somewhere available please expr.
|
müsait bir yerde inecek var |
|
Idioms |
|
92 |
Idioms |
make someone or something available to someone v.
|
biri için birini/bir şeyi tahsis etmek |
|
93 |
Idioms |
make someone or something available to someone v.
|
biri için birini/bir şeyi mevcut hale getirmek |
|
94 |
Idioms |
make someone or something available to someone v.
|
birini/bir şeyi birinin kullanımına sunmak |
|
95 |
Idioms |
make someone or something available to someone v.
|
birini/bir şeyi birinin kullanımına vermek |
|
96 |
Idioms |
make someone or something available to someone v.
|
birini/bir şeyi birinin kullanması için vermek |
|
97 |
Idioms |
make someone or something available to someone v.
|
birini/bir şeyi biri için hazır bulundurmak |
|
98 |
Idioms |
make someone or something available to someone v.
|
birine birini/bir şeyi sağlamak |
|
99 |
Idioms |
make someone or something available to someone v.
|
biri için birini/bir şeyi erişilir kılmak |
|
100 |
Idioms |
make (someone or something) available to (one) v.
|
(birini/bir şeyi birine) tahsis etmek |
|
101 |
Idioms |
make (someone or something) available to (one) v.
|
(birini/bir şeyi birinin) kullanımına vermek |
|
102 |
Idioms |
make (someone or something) available to (one) v.
|
(biri) için (birini/bir şeyi) erişilir kılmak |
|
103 |
Idioms |
make (someone or something) available to (one) v.
|
(birine birini/bir şeyi) sağlamak |
|
104 |
Idioms |
make (someone or something) available to (one) v.
|
(birini/bir şeyi birinin) kullanması için vermek |
|
Speaking |
|
105 |
Speaking |
I am not available interj.
|
müsait değilim |
|
106 |
Speaking |
are you available? interj.
|
müsait misiniz? |
|
107 |
Speaking |
the number you are calling is not available expr.
|
aradığınız numaraya ulaşılamıyor |
|
108 |
Speaking |
it's available now expr.
|
artık var |
|
109 |
Speaking |
we are available expr.
|
biz müsait durumdayız |
|
110 |
Speaking |
no seats available expr.
|
boş yer yok |
|
111 |
Speaking |
when you are available expr.
|
müsait olduğun zaman |
|
112 |
Speaking |
when you are available expr.
|
müsait olduğunda |
|
113 |
Speaking |
he/she is not available right now expr.
|
şu an yerinde yoklar |
|
114 |
Speaking |
no seats available expr.
|
yer yok |
|
115 |
Speaking |
I am available expr.
|
müsaitim |
|
116 |
Speaking |
it's available now expr.
|
artık uygun |
|
Trade/Economic |
|
117 |
Trade/Economic |
available-to-promise n.
|
ATP |
|
118 |
Trade/Economic |
cash flow available for debt service (cfads) n.
|
borç yönetimine uygun nakit akışı |
|
119 |
Trade/Economic |
reserves available for distribution n.
|
dağıtıma hazır yedekler |
|
120 |
Trade/Economic |
available surplus n.
|
dağıtılmamış karlar |
|
121 |
Trade/Economic |
available surplus n.
|
dağıtılmamış kar |
|
122 |
Trade/Economic |
other reserves not available for distribution n.
|
dağıtılmayacak diğer yedekler |
|
123 |
Trade/Economic |
profit available for distribution n.
|
dağıtılabilir kar |
|
124 |
Trade/Economic |
reserves not available for distribution n.
|
dağıtılmayacak yedek akçeler |
|
125 |
Trade/Economic |
available assets n.
|
emre hazır aktif |
|
126 |
Trade/Economic |
best available technology n.
|
elde edilebilen en iyi teknoloji |
|
127 |
Trade/Economic |
available assets n.
|
emre hazır aktifler |
|
128 |
Trade/Economic |
available cash n.
|
eldeki nakit |
|
129 |
Trade/Economic |
publicly available standards n.
|
genel kullanıma açık standartlar |
|
130 |
Trade/Economic |
available fund n.
|
hazır fon |
|
131 |
Trade/Economic |
immediately available funds n.
|
hemen kullanılabilir olan fonlar |
|
132 |
Trade/Economic |
publicly available specification n.
|
halka açık şartnameler |
|
133 |
Trade/Economic |
available means n.
|
her an paraya dönüştürülebilecek şeyler |
|
134 |
Trade/Economic |
immediately available assets n.
|
hemen geçerli varlıklar |
|
135 |
Trade/Economic |
available balance n.
|
kalan bakiye |
|
136 |
Trade/Economic |
available to promise n.
|
karşılanabilen miktar |
|
137 |
Trade/Economic |
available balance n.
|
kullanılır bakiye |
|
138 |
Trade/Economic |
available assets n.
|
kullanıma hazır aktifler |
|
139 |
Trade/Economic |
credit available n.
|
kullanılabilir limit |
|
140 |
Trade/Economic |
available asset n.
|
kullanılabilir varlık |
|
141 |
Trade/Economic |
available original tranche b commitment n.
|
kullanılabilir orijinal b dilimi taahhüdü |
|
142 |
Trade/Economic |
available cash n.
|
kullanıma hazır para |
|
143 |
Trade/Economic |
cash credit line available n.
|
kullanılabilir nakit avans limiti |
|
144 |
Trade/Economic |
available balances n.
|
kullanılabilir bakiye |
|
145 |
Trade/Economic |
available cash n.
|
nakit para |
|
146 |
Trade/Economic |
available capital n.
|
mevcut sermaye |
|
147 |
Trade/Economic |
available assets n.
|
mevcut mallar |
|
148 |
Trade/Economic |
available cash n.
|
mevcut aktif |
|
149 |
Trade/Economic |
available balance n.
|
mevcut bakiye |
|
150 |
Trade/Economic |
net unrealized gains on available for-sale securities n.
|
pazarlanabilir menkul kıymetlerin tahsil edilmemiş net kazançları |
|
151 |
Trade/Economic |
available- for-sale financial assets n.
|
satılmaya hazır finansal varlıklar |
|
152 |
Trade/Economic |
securities available for sale n.
|
satılmaya hazır menkul değerler |
|
153 |
Trade/Economic |
available-for sale financial assets n.
|
satılmaya hazır finansal varlıklar |
|
154 |
Trade/Economic |
available-for sale financial assets n.
|
satışa hazır finansal varlıklar |
|
155 |
Trade/Economic |
available for sale financial assets n.
|
satılmaya hazır finansal varlıklar |
|
156 |
Trade/Economic |
interest from securities available-for-sale n.
|
satılmaya hazır menkul değerlerden alınan faizler |
|
157 |
Trade/Economic |
cost of goods available for sale n.
|
satışa hazır mallar maliyeti |
|
158 |
Trade/Economic |
date available for work n.
|
işe başlayabileceğiniz tarih |
|
159 |
Trade/Economic |
make loan available v.
|
kredi kullandırmak |
|
160 |
Trade/Economic |
make loan credit facilities available v.
|
kredi kullandırmak |
|
161 |
Trade/Economic |
make credit facilities available v.
|
kredi kullandırmak |
|
162 |
Trade/Economic |
available-to-promise adj.
|
sevkiyata hazır |
|
163 |
Trade/Economic |
not available adj.
|
uygun değil |
|
Law |
|
164 |
Law |
available evidence n.
|
eldeki delil |
|
165 |
Law |
available evidence n.
|
eldeki kanıt |
|
166 |
Law |
available evidence n.
|
eldeki kanıtlar |
|
167 |
Law |
available evidence n.
|
mevcut kanıt |
|
168 |
Law |
available evidence n.
|
mevcut delil |
|
169 |
Law |
available for use adj.
|
oturmaya müsait |
|
Politics |
|
170 |
Politics |
available vacancy n.
|
boş yer |
|
171 |
Politics |
publicly available information n.
|
halka açık bilgi |
|
172 |
Politics |
make benefits available v.
|
peşkeş çekmek |
|
173 |
Politics |
make benefits available to his supporters v.
|
yandaşlarına peşkeş çekmek |
|
174 |
Politics |
make benefits available to his supporters v.
|
yandaşlarına peşkeş çekmek |
|
Tourism |
|
175 |
Tourism |
best available rate (bar) n.
|
en uygun fiyat |
|
176 |
Tourism |
revenue per available room (revpar) n.
|
oda başı elde edilen gelir |
|
177 |
Tourism |
revenue per available room n.
|
oda başına gelir |
|
178 |
Tourism |
highly available adj.
|
yüksek erişimli |
|
Technical |
|
179 |
Technical |
available power n.
|
alınabilir güç |
|
180 |
Technical |
available in the region n.
|
bölgede mevcut |
|
181 |
Technical |
available soil moisture n.
|
elverişli toprak nemi |
|
182 |
Technical |
maximum available gain n.
|
elde edilebilir en büyük kazanç |
|
183 |
Technical |
available heat n.
|
etkili ısı |
|
184 |
Technical |
available head n.
|
faydalı yükseklik |
|
185 |
Technical |
available water supply n.
|
faydalanılan su |
|
186 |
Technical |
available storage capacity n.
|
faydalı biriktirme hacmi |
|
187 |
Technical |
available time n.
|
hazır süre |
|
188 |
Technical |
available heat n.
|
işe yarar ısı |
|
189 |
Technical |
available cohesion n.
|
kabul edilen kohezyon |
|
190 |
Technical |
available power n.
|
kullanılır güç |
|
191 |
Technical |
available energy n.
|
kullanılabilir enerji |
|
192 |
Technical |
available time n.
|
kullanılır süre |
|
193 |
Technical |
available time n.
|
kullanılabilen süre |
|
194 |
Technical |
available working head n.
|
kullanılabilir yararlı yük |
|
195 |
Technical |
available time n.
|
kullanılabilir süre |
|
196 |
Technical |
available water supply n.
|
kullanılabilir su kaynağı |
|
197 |
Technical |
available power n.
|
kullanılabilir güç |
|
198 |
Technical |
available machine time n.
|
kullanılabilir makine zamanı |
|
199 |
Technical |
available capacity n.
|
kullanılabilir kapasite |
|
200 |
Technical |
available heat n.
|
kullanılabilir ısı |
|
201 |
Technical |
available working head n.
|
kullanılabilir faydalı yük |
|
202 |
Technical |
review of available methods of chemical analysis n.
|
mevcut kimyasal analiz metotlarının incelenmesi |
|
203 |
Technical |
available energy n.
|
mevcut enerji |
|
204 |
Technical |
average available discharge n.
|
ortalama faydalı akım |
|
205 |
Technical |
average available discharge n.
|
ortalama faydalı deşarj |
|
206 |
Technical |
available water supply n.
|
sağlanmış su |
|
207 |
Technical |
available head n.
|
yararlı yükseklik |
|
208 |
Technical |
available storage capacity n.
|
yararlı biriktirme hacmi |
|
209 |
Technical |
available water supply n.
|
yararlanılan su |
|
210 |
Technical |
available car area n.
|
(asansör) kullanılabilir kabin alanı |
|
211 |
Technical |
commercially available adj.
|
piyasada satılan |
|
Computer |
|
212 |
Computer |
any available n.
|
hazır bağlantı |
|
213 |
Computer |
available time n.
|
hazır süre |
|
214 |
Computer |
available buttons n.
|
kullanılabilen düğmeler |
|
215 |
Computer |
add-ins available n.
|
kullanılabilir içine-ekleler |
|
216 |
Computer |
available types n.
|
kullanılabilen türler |
|
217 |
Computer |
available formats n.
|
kullanılabilir biçimler |
|
218 |
Computer |
available references n.
|
kullanılabilir başvurular |
|
219 |
Computer |
available drivers n.
|
kullanılabilen sürücüler |
|
220 |
Computer |
available printer memory n.
|
kullanılabilir yazıcı belleği |
|
221 |
Computer |
available context n.
|
kullanılabilir içerik |
|
222 |
Computer |
available ports n.
|
kullanılabilen bağlantı noktaları |
|
223 |
Computer |
available bytes n.
|
kullanılabilir bayt |
|
224 |
Computer |
built-in toolbars available n.
|
kullanılabilir yerleşik araç çubukları |
|
225 |
Computer |
available choice n.
|
kullanılabilir seçenek |
|
226 |
Computer |
available buttons n.
|
kullanılabilir düğmeler |
|
227 |
Computer |
available allocation units n.
|
kullanılabilir yerleşim birimi |
|
228 |
Computer |
available from n.
|
kullanılma aralığı başlangıç |
|
229 |
Computer |
available fonts n.
|
kullanılabilir yazı tipleri |
|
230 |
Computer |
available machine time n.
|
kullanılabilir makine zamanı |
|
231 |
Computer |
available print servers n.
|
kullanılabilen yazdırma sunucuları |
|
232 |
Computer |
available tracks n.
|
kullanılabilen izler |
|
233 |
Computer |
paper available n.
|
kullanılabilir kağıt |
|
234 |
Computer |
available headings n.
|
kullanılabilen üstbilgiler |
|
235 |
Computer |
available users n.
|
kullanılabilen kullanıcılar |
|
236 |
Computer |
available styles n.
|
kullanılabilecek biçemler |
|
237 |
Computer |
available queues n.
|
kullanılabilen kuyruklar |
|
238 |
Computer |
any available document n.
|
kullanılabilen her belge |
|
239 |
Computer |
available files n.
|
kullanılabilir dosyalar |
|
240 |
Computer |
viewing options available n.
|
kullanılabilir gösterme seçenekleri |
|
241 |
Computer |
available groups n.
|
kullanılabilir gruplar |
|
242 |
Computer |
best available n.
|
kullanılabilen en iyisi |
|
243 |
Computer |
available fax modems n.
|
kullanılabilen faks modemler |
|
244 |
Computer |
available controls n.
|
kullanılabilir denetimler |
|
245 |
Computer |
available memory n.
|
kullanılabilir bellek |
|
246 |
Computer |
available groups n.
|
kullanılabilen gruplar |
|
247 |
Computer |
available printers n.
|
kullanılabilen yazıcılar |
|
248 |
Computer |
available time n.
|
kullanılabilen süre |
|
249 |
Computer |
macros available in n.
|
makroların kullanılabileceği yer |
|
250 |
Computer |
macro is available with n.
|
makro kullanılabilen yerler |
|
251 |
Computer |
pets available n.
|
satılık evcil hayvanlar |
|
252 |
Computer |
data available line n.
|
veri hazır hattı |
|
253 |
Computer |
available references n.
|
uygun başvurular |
|
254 |
Computer |
make toolbar available to expr.
|
araç çubuğunu kullanılabilir yap |
|
255 |
Computer |
space for tools is not available expr.
|
araçlar için yer yok |
|
256 |
Computer |
multiple features available expr.
|
birden çok özellik kullanılabilir |
|
257 |
Computer |
no preview available expr.
|
baskı önizleme kullanılamaz |
|
258 |
Computer |
multiple maps available expr.
|
birden çok harita kullanılabilir |
|
259 |
Computer |
status not available expr.
|
durum kullanılamıyor |
|
260 |
Computer |
line available expr.
|
hat kullanılabilir |
|
261 |
Computer |
active code page not available from con device expr.
|
etkin kod sayfası con aygıtından kullanılamıyor |
|
262 |
Computer |
update available expr.
|
güncelleme hazır |
|
263 |
Computer |
not available expr.
|
hazır değil |
|
264 |
Computer |
no connections are available expr.
|
hiçbir bağlantı yok |
|
265 |
Computer |
no data available expr.
|
mevcut veri bulunmamaktadır |
|
266 |
Computer |
not available expr.
|
kullanılamıyor |
|
267 |
Computer |
command is not available expr.
|
komut kullanılamıyor |
|
268 |
Computer |
k available expr.
|
k kullanılabilir |
|
269 |
Computer |
no translations available expr.
|
mevcut çeviri yok |
|
270 |
Computer |
make macro available to expr.
|
makronun kullanılabileceği yer |
|
271 |
Computer |
k available expr.
|
k boş |
|
272 |
Computer |
not available expr.
|
kullanılabilir değil |
|
273 |
Computer |
make autotext entry available to expr.
|
otomatik metin girdisi kullanılabilecek yer |
|
274 |
Computer |
k bytes available expr.
|
k byte boş |
|
275 |
Computer |
edition manager is not available expr.
|
yayım yöneticisi kullanılamaz |
|
Telecom |
|
276 |
Telecom |
next available agent n.
|
bir sonraki uygun temsilci |
|
277 |
Telecom |
longest available agent n.
|
en uzun süredir müsait temsilci |
|
278 |
Telecom |
available time n.
|
hattın boş olduğu süre |
|
279 |
Telecom |
publicly available telephone service n.
|
kamuya açık telefon hizmeti |
|
280 |
Telecom |
available memory n.
|
kullanılabilir bellek |
|
281 |
Telecom |
available line n.
|
mevcut hat |
|
282 |
Telecom |
available bit rate n.
|
mevcut bit hızı |
|
283 |
Telecom |
available time n.
|
müsait zaman |
|
284 |
Telecom |
auto available expr.
|
oto uygun |
|
Electric |
|
285 |
Electric |
maximum available temp n.
|
azami uygunluktaki ısı |
|
286 |
Electric |
maximum available gain n.
|
elde edilebilir en büyük kazanç |
|
Television |
|
287 |
Television |
available battery capacity n.
|
geçerli pil kapasitesi |
|
Transportation |
|
288 |
Transportation |
available-to-load date n.
|
uygun yükleme tarihi |
|
289 |
Transportation |
available-to-load date n.
|
yüklemeye uygun tarih |
|
290 |
Transportation |
ald (available-to-load date) n.
|
uygun yükleme tarihi |
|
291 |
Transportation |
ald (available-to-load date) n.
|
yüklemeye uygun tarih |
|
Aeronautic |
|
292 |
Aeronautic |
emergency distance available n.
|
acil durum pist mesafesi |
|
293 |
Aeronautic |
available seat kilometers n.
|
arz edilen koltuk kilometre |
|
294 |
Aeronautic |
cost per available seat-mile n.
|
arz edilen koltuk mil başına maliyet |
|
295 |
Aeronautic |
take-off run available n.
|
kalkış koşusu için mevcut mesafe |
|
296 |
Aeronautic |
landing distance available n.
|
mevcut iniş mesafesi |
|
297 |
Aeronautic |
take-off run available n.
|
mevcut kalkış yüzeyi |
|
298 |
Aeronautic |
take-off run available n.
|
mevcut kalkış koşu mesafesi |
|
299 |
Aeronautic |
accelerated stop distance available n.
|
mevcut hızlanma durma mesafesi |
|
300 |
Aeronautic |
take-off distance available n.
|
mevcut kalkış mesafesi |
|
301 |
Aeronautic |
accelerate-stop distance available n.
|
yardımcı pist uzunluğu |
|
Marine |
|
302 |
Marine |
available workable hatch n.
|
mevcut çalışabilir ambar ağzı |
|
Medical |
|
303 |
Medical |
available means in the hospital n.
|
hastanedeki mevcut olanaklar |
|
304 |
Medical |
available means in the hospital n.
|
hastanenin olanakları |
|
305 |
Medical |
available noninvasive options n.
|
mevcut invaziv olmayan seçenekler |
|
306 |
Medical |
readily available adj.
|
kolayca bulunabilen |
|
Physics |
|
307 |
Physics |
available power n.
|
kullanılabilir güç |
|
Chemistry |
|
308 |
Chemistry |
free available residual chlorine n.
|
serbest kalıntı clorin |
|
309 |
Chemistry |
available chlorine n.
|
serbest klor |
|
Agriculture |
|
310 |
Agriculture |
available soil moisture n.
|
elverişli toprak nemi |
|
311 |
Agriculture |
available soil moisture n.
|
faydalı nem |
|
312 |
Agriculture |
available field capacity n.
|
faydalı tarla kapasitesi |
|
Tobacco |
|
313 |
Tobacco |
available with n.
|
kimin tarafından yetki verileceği |
|
Environment |
|
314 |
Environment |
plant available nitrogen n.
|
bitkiye yarayışlı azot |
|
315 |
Environment |
best available tecnology n.
|
en iyi kullanılabilir teknoloji |
|
316 |
Environment |
available groundwater resource (agr) n.
|
mevcut yeraltı suyu kaynağı |
|
Geography |
|
317 |
Geography |
best available technology n.
|
en iyi kullanılabilir teknoloji |
|
318 |
Geography |
available nurient n.
|
kullanılabilir besin |
|
Meteorology |
|
319 |
Meteorology |
convective available potential energy n.
|
konvektif yeterlikli potansiyel enerji |
|
Geology |
|
320 |
Geology |
best available technology n.
|
en iyi mevcut teknoloji |
|
321 |
Geology |
available nutrient n.
|
elde edilebilir besin |
|
322 |
Geology |
available nutrient n.
|
kullanılabilir besin |
|
Military |
|
323 |
Military |
operating beds available n.
|
açık hasta yatağı mevcudu |
|
324 |
Military |
ammunition available supply rate n.
|
günlük cephane ikmal oranı |
|
325 |
Military |
available supply rate n.
|
günlük cephane ikmal oranı |
|
326 |
Military |
combat available aircraft n.
|
muharebeye hazır uçak |
|
327 |
Military |
commercially available equipment n.
|
piyasadan elde edilebilir teçhizat |
|
328 |
Military |
commercially available equipment n.
|
piyasada mevcut teçhizat |
|
329 |
Military |
gross space available for storage n.
|
safi depolama sahası |
|
330 |
Military |
mission enemy terrain troops and time available n.
|
vazife düşman arazi ve mevcut kuvvetler ve zaman |
|
331 |
Military |
available payload n.
|
yük kapasitesi |
|
332 |
Military |
space available mail n.
|
denizaşırı bir askeri kargo gönderim kategorisi |
|
333 |
Military |
available for reassignment adj.
|
yeniden tahsise hazır |
|
334 |
Military |
available for reassignment adj.
|
yeniden atanmaya hazır |
|
335 |
Military |
all available adv.
|
tam mevcutla |
|
Printery |
|
336 |
Printery |
annual available hours n.
|
yıllık mevcut zaman |
|
Slang |
|
337 |
Slang |
mba (married but available) expr.
|
evliyim ancak müsaitim |
|