|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
arasından geçmek |
get through v.
|
|
The cat got through the hedge.
Kedi çitlerin arasından geçti.
More Sentences
|
Phrasals |
|
2 |
Phrasals |
arasından seçmek |
choose among v.
|
|
We're choosing among those ideas.
O fikirler arasından seçiyoruz.
More Sentences
|
3 |
Phrasals |
arasından seçim yapmak |
choose among v.
|
|
We're choosing among those ideas.
Bu fikirler arasından seçim yapıyoruz.
More Sentences
|
4 |
Phrasals |
(iki kişi veya şey) arasından seçim yapmak |
choose between (two people or things) v.
|
|
To sum up, a good piece of Community legislation is one which chooses between what is desirable and what is feasible.
Özetle, iyi bir Topluluk mevzuatı, arzu edilen ile uygulanabilir olan arasında seçim yapan bir mevzuattır.
More Sentences
|
5 |
Phrasals |
(birileri/bir şeyler) arasından seçmek |
choose from (people or things) v.
|
|
The European citizen will benefit if he or she can choose from a wide variety of providers.
Avrupa vatandaşı, çok çeşitli sağlayıcılar arasından seçim yapabilirse bundan fayda sağlayacaktır.
More Sentences
|
Colloquial |
|
6 |
Colloquial |
hepsinin içinden/arasından |
of all expr.
|
|
This is the most interesting book of all.
Bu, hepsinin içinde en ilginç kitaptır.
More Sentences
|
7 |
Colloquial |
onca şeyin arasından |
of all the expr.
|
|
Of all the things Tom did last weekend, he says that windsurfing was the most fun.
Tom geçen hafta sonu yaptığı onca şey arasında en çok rüzgar sörfü yapmanın eğlenceli olduğunu söylüyor.
More Sentences
|
General |
|
8 |
General |
özellikle ağaçlar arasından uzun ve dar manzara |
vista n.
|
|
9 |
General |
çitler arasından geçen yol |
twitchel [dialect] n.
|
|
10 |
General |
arasından seçim yapılamayacak kadar bolluk |
embarras de richesses n.
|
|
11 |
General |
suçlunun kendisine vuran iki sıra adamın arasından koştuğu eski bir ceza türü |
gantlet n.
|
|
12 |
General |
dişlerinin arasından konuşan kimse |
dentiloquist n.
|
|
|
13 |
General |
dişlerin arasından konuşma |
dentiloquy n.
|
|
14 |
General |
birden fazla seçenek arasından en kolay olanı |
option n.
|
|
15 |
General |
arasından akma |
intermeation [obsolete] n.
|
|
16 |
General |
at yelesinin kulaklar arasından öne doğru uzayan tutamı |
forelock n.
|
|
17 |
General |
(kağıt yapımında) ıslak kağıt tomarının nemini alıp sıkıştırmak için arasından geçirildiği bir çift silindir |
press n.
|
|
18 |
General |
seyyar satıcının izleyiciler arasından ilk satın alımı yapması için tuttuğu kimse |
shill n.
|
|
19 |
General |
alternatifler arasından seçim yapma özgürlüğü |
free-will n.
|
|
20 |
General |
arasından akmak |
percolate through v.
|
|
21 |
General |
arasından geçirmek |
pass through v.
|
|
22 |
General |
arasından geçmek |
penetrate v.
|
|
23 |
General |
yol açıp arasından geçmek |
plow through v.
|
|
24 |
General |
arasından sızmak |
percolate through v.
|
|
25 |
General |
arasından geçmek |
pass through v.
|
|
26 |
General |
arasından geçmek |
thread v.
|
|
27 |
General |
arasından dikkatle ve yavaş yavaş ilerlemek |
pick one's way through v.
|
|
28 |
General |
arasından su sızmamak |
be a close friendship between v.
|
|
29 |
General |
diğerlerinin arasından sıyrılmak |
shine amongst others v.
|
|
30 |
General |
diğerlerinin arasından sıyrılmak |
stand out amongst others v.
|
|
31 |
General |
arasından geçmek |
run through v.
|
|
32 |
General |
rakipleri arasından sivrilmek |
stand out among its rivals v.
|
|
|
33 |
General |
rakipleri arasından sıyrılarak yükselebilecek nitelikte olmak |
have the quality to stand out among its rivals v.
|
|
34 |
General |
arasından seçmek |
strain v.
|
|
35 |
General |
arasından seçmek |
filter v.
|
|
36 |
General |
arasından seçmek |
filtrate v.
|
|
37 |
General |
arasından seçmek |
filter out v.
|
|
38 |
General |
arasından seçmek |
separate out v.
|
|
39 |
General |
arasından seçilmek |
be elected/selected among v.
|
|
40 |
General |
trafikte araçların arasından geçerek ilerlemek |
weave in and out of traffic v.
|
|
41 |
General |
60 kişi arasından ikinci olmak |
be the second out of 60 v.
|
|
42 |
General |
birbiri arasından geçirerek örmek |
pleach v.
|
|
43 |
General |
arasından geçmek |
thwart v.
|
|
44 |
General |
(ceza olarak) bacak arasından direk geçecek şekilde omuzlarda taşınmak |
ride the stang v.
|
|
45 |
General |
örtünün arasından görünmek |
grin v.
|
|
46 |
General |
iki veya daha çok alternatif arasından birini tercih etmek |
opt v.
|
|
47 |
General |
50 – 100 vaka arasından ölümcül olan |
semilethal adj.
|
|
48 |
General |
arasından geçilen |
preterient adj.
|
|
49 |
General |
hepsinin arasından |
aller adv.
|
|
50 |
General |
hepsinin arasından |
alder adv.
|
|
51 |
General |
(bir şey, başka bir şeyin) arasından |
through prep.
|
|
52 |
General |
önek arasından |
dia- pref.
|
|
Phrasals |
|
53 |
Phrasals |
belirli bir grup arasından seçmek |
pick out v.
|
|
54 |
Phrasals |
(bir şeylerin arasından) seçip ayırmak |
look out v.
|
|
55 |
Phrasals |
… arasından patlatmak |
bomb through (something) v.
|
|
56 |
Phrasals |
… arasından bombalamak |
bomb through (something) v.
|
|
57 |
Phrasals |
… arasından patlatmak |
bomb through v.
|
|
58 |
Phrasals |
… arasından bombalamak |
bomb through v.
|
|
59 |
Phrasals |
seçenekler arasından tercih yapmak |
choose among (people or things) v.
|
|
60 |
Phrasals |
bir grup insan ya da şey arasından tercihte bulunmak |
choose among (people or things) v.
|
|
61 |
Phrasals |
seçenekler arasından tercih yapmak |
choose among someone or something v.
|
|
62 |
Phrasals |
bir grup insan ya da şey arasından tercihte bulunmak |
choose among someone or something v.
|
|
63 |
Phrasals |
arasından gidip gelmek/koşturmak |
run between v.
|
|
64 |
Phrasals |
arasından/içinden parlamak |
shine through v.
|
|
65 |
Phrasals |
bir şeyin arasından içinden geçmek/geçirmek |
slip something through v.
|
|
66 |
Phrasals |
birkaç kişi arasından seçmek |
pick out v.
|
|
67 |
Phrasals |
tıslayarak/dişlerinin arasından söylemek |
hiss something out v.
|
|
68 |
Phrasals |
(bir gruptan/topluluktan/bir grup insan arasından) birini seçmek |
pick someone out v.
|
|
69 |
Phrasals |
(kalabalığın/engellerle dolu bir yerin) arasından geçmek |
thread through something v.
|
|
70 |
Phrasals |
(bir gruptan/topluluktan/bir grup insan arasından) birini seçmek |
pick someone out of something v.
|
|
71 |
Phrasals |
seçenekler arasından bir seçim yapmaya çalışmak |
hover between (something) and (something else) v.
|
|
72 |
Phrasals |
seçenekler arasından bir seçim yapmaya çalışmak |
hover between something (and something else) v.
|
|
|
73 |
Phrasals |
arasından seçmek |
pick from v.
|
|
74 |
Phrasals |
birini/bir şeyi benzer şeyler arasından ayırt etmek |
pick from v.
|
|
75 |
Phrasals |
diğerlerinin arasından uzaklaştırmak |
segregate into (something or some place) v.
|
|
76 |
Phrasals |
(bir şeyden/yerden/kalabalığın arasından) büzüşerek çıkmak |
squeeze out (of something) v.
|
|
77 |
Phrasals |
(bir şey arasından araçla) yolunu bulmasını sağlamak |
steer through (something) v.
|
|
78 |
Phrasals |
bir şey arasından araçla yolunu bulmak |
steer through something v.
|
|
79 |
Phrasals |
güçlükle (bir şeyin) arasından/içinden geçmek |
strain through (something) v.
|
|
80 |
Phrasals |
bir şeylerin içinden arasından güçlükle geçirmek |
work through v.
|
|
81 |
Phrasals |
bir şeylerin arasından güç bela ilerlemek |
work through v.
|
|
82 |
Phrasals |
birileri/bir şeyler arasından seçim yapmak |
choose among someone or something v.
|
|
83 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasından sızmak/çıkmak |
bubble up (through something) v.
|
|
84 |
Phrasals |
(bir şeyin arasından/bir şeyden) kaçak yapmak (sıvı) |
bubble up (through something) v.
|
|
85 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şeyin içinden/arasından taşımak |
carry someone or something through something v.
|
|
86 |
Phrasals |
arasından tercih yapmak |
choose among v.
|
|
87 |
Phrasals |
arasından tercihte bulunmak |
choose among v.
|
|
88 |
Phrasals |
(iki kişi veya şey) arasından seçmek |
choose between (two people or things) v.
|
|
89 |
Phrasals |
birileri/bir şeyler arasından seçmek |
choose from someone or something v.
|
|
90 |
Phrasals |
birileri/bir şeyler arasından bir tercihte bulunmak |
choose from someone or something v.
|
|
91 |
Phrasals |
(birileri/bir şeyler) arasından bir tercihte bulunmak |
choose from (people or things) v.
|
|
92 |
Phrasals |
arasından gelmek |
come by v.
|
|
93 |
Phrasals |
arasından süzülmek |
come by v.
|
|
94 |
Phrasals |
(bir şey, ses, karmaşa) arasından fark edilir, duyulur olmak |
cut through (something) v.
|
|
95 |
Phrasals |
(üç veya daha fazla kişi/şey) arasından seçim yapmak/birine karar vermek |
decide among (someone or something) v.
|
|
96 |
Phrasals |
(üç veya daha fazla kişi) arasından seçim yapmak/birine karar vermek |
decide among (someone and someone else) v.
|
|
97 |
Phrasals |
arasından seçmek |
decide between v.
|
|
98 |
Phrasals |
ikisinin arasından birini seçmek |
decide between (someone or something) v.
|
|
99 |
Phrasals |
ikisinin arasından birini seçmek |
decide between (someone and someone else) v.
|
|
100 |
Phrasals |
bir şeyin arasından düşmek |
fall through something v.
|
|
101 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle başka birinin/bir şeyin) arasından geçmek/gitmek |
go between (someone or something and someone or something else) v.
|
|
102 |
Phrasals |
tıslayarak/dişlerinin arasından söylemek |
hiss out v.
|
|
103 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasından sızmak |
percolate through (something) v.
|
|
104 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasından akmak |
percolate through (something) v.
|
|
105 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasından almak |
pick (someone or something) out of (something) v.
|
|
106 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin/bir grubun) arasından seçmek |
pick (someone or something) out of (something) v.
|
|
107 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeylerin/bir grubun) arasından tanımak |
pick (someone or something) out of (something) v.
|
|
108 |
Phrasals |
(bir gruptan/topluluktan/bir grup insan arasından) seçmek |
pick out of v.
|
|
109 |
Phrasals |
iterek arasından ilerlemek/geçmek |
push through v.
|
|
110 |
Phrasals |
(birilerinin/bir şeylerin) arasından koşmak |
run between (someone or something) v.
|
|
111 |
Phrasals |
(birilerinin/bir şeylerin) arasından koşarak/koşup geçmek |
run between (someone or something) v.
|
|
112 |
Phrasals |
(birileri/bir grup) arasından seçmek |
select from (something) v.
|
|
113 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasından/içinden geçmeye çalışmak |
struggle through (something) v.
|
|
114 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasından/içinden geçmek için mücadele vermek |
struggle through (something) v.
|
|
115 |
Phrasals |
arasından geçmek |
thread through v.
|
|
116 |
Phrasals |
arasından geçip yolunu bulmak |
thread way through v.
|
|
117 |
Phrasals |
(bir şeylerin) arasından/içinden geçmek |
travel through (something) v.
|
|
118 |
Phrasals |
(bir şeylerin) arasından/içinden seyahat etmek/ilerlemek |
travel through (something) v.
|
|
119 |
Phrasals |
(kalabalığı, grubu) yararak arasından geçmek |
tunnel through (something) v.
|
|
120 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasından yol açıp geçmek |
tunnel through (something) v.
|
|
121 |
Phrasals |
arasından geçerek ilerlemek |
weave in and out v.
|
|
122 |
Phrasals |
(bir şeylerin) arasından geçerek ilerlemek |
weave through (something) v.
|
|
123 |
Phrasals |
(bir şeylerin) arasından makas yaparak gitmek |
weave through (something) v.
|
|
124 |
Phrasals |
bir yol/patika (bir şeyin/bir yerin) arasından dolanarak gitmek |
wind through (something or some place) v.
|
|
125 |
Phrasals |
(bir şeyin/bir yerin) arasından dolanarak gitmek/ilerlemek |
wind through (something or some place) v.
|
|
126 |
Phrasals |
birini bir grup insan içerisinden/arasından seçmek |
pick someone or something from someone or something
|
|
127 |
Phrasals |
bir şeyi bir grup başka şey arasından seçmek |
pick someone or something from someone or something
|
|
Phrases |
|
128 |
Phrases |
ihtimal dahilindeki dünyalar arasından en uygun/iyi seçenek |
the best of all possible worlds expr.
|
|
129 |
Phrases |
dünyadaki bunca şeyin arasından |
out of all the things in the world expr.
|
|
130 |
Phrases |
kalabalığın arasından |
out from the crowd expr.
|
|
Colloquial |
|
131 |
Colloquial |
hokeyde oyunun başında veya devre arasından sonra iki rakip oyuncu arasında yapılan ve oyunu başlatan top atışı |
face-off n.
|
|
132 |
Colloquial |
(beyzbol) yere çarpıp iki veya daha fazla iç saha oyuncusunun arasından geçen top |
a ground ball with eyes n.
|
|
133 |
Colloquial |
dişlerin arasından veya dilin altından tükürük gibi sıvı boşaltmak |
gleek v.
|
|
134 |
Colloquial |
hepsinin içinden/arasından |
among all expr.
|
|
135 |
Colloquial |
(biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasından |
between (someone or something) and (someone or something else) expr.
|
|
Idioms |
|
136 |
Idioms |
arasından geçtiği kişilerden dayak yemek |
run the gantlet v.
|
|
137 |
Idioms |
arasından geçtiği kişilerden dayak yemek |
run the gauntlet v.
|
|
138 |
Idioms |
en kötüleri arasından seçmek |
scrape the bottom of the barrel v.
|
|
139 |
Idioms |
ek bir partinin adayları arasından seçim yapmak |
vote a straight ticket v.
|
|
140 |
Idioms |
kalan en kötü malzemelerin arasından seçmek |
scrape the bottom of the barrel v.
|
|
141 |
Idioms |
naftalinlerin/tozlu yapraklar arasından (sandıktan) çıkarmak |
bring something out of mothballs v.
|
|
142 |
Idioms |
parmaklarının arasından kaçıp gitmek |
slip through someone's fingers v.
|
|
143 |
Idioms |
parmaklarının arasından kaçırmak |
slip through someone's fingers v.
|
|
144 |
Idioms |
(ağaçlık/sazlık vb) arasından dikkatle ve ağır ağır ilerlemek |
pick one's way through something v.
|
|
145 |
Idioms |
(ağaçlık/sazlık vb) arasından dikkatle ve ağır ağır ilerlemek |
make one's way through something v.
|
|
146 |
Idioms |
(kalabalığın) arasından geçip yolunu bulmak |
thread one's way through something v.
|
|
147 |
Idioms |
(birkaç olasılık arasından) seçim yapmak |
take one's choice v.
|
|
148 |
Idioms |
(bir grup insan vb) arasından seçmek |
take one's pick of someone v.
|
|
149 |
Idioms |
çok sayıda olumlu seçenek arasından seçmekte zorlanmak |
be spoilt for choice v.
|
|
150 |
Idioms |
çok sayıda olumlu seçenek arasından seçmekte zorlanmak |
be spoiled for choice v.
|
|
151 |
Idioms |
kalan en kötü şeyler arasından seçmek |
scrape the bottom of the barrel v.
|
|
152 |
Idioms |
istenmeyenler arasından seçmek |
scrape the bottom of the barrel v.
|
|
153 |
Idioms |
döküntüler arasından seçmek |
scrape the bottom of the barrel v.
|
|
154 |
Idioms |
(bir şeyin içinden/bir şeylerin arasından) yara yara/çarpa çarpa ilerlemek |
bulldoze (one's) way through (something) v.
|
|
155 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) seçenekler arasından çıkarmak |
close the book on (someone or something) v.
|
|
156 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) seçenekler arasından çıkarmak |
close the books on (someone or something) v.
|
|
157 |
Idioms |
'-i seçenekler arasından çıkarmak |
close the books on v.
|
|
158 |
Idioms |
kalabalığın içerisinden/insanların arasından itiş kakış geçmek |
elbow (one's way) through v.
|
|
159 |
Idioms |
kuşları çalıların arasından çıkarmak |
flush the birds out of the bushes v.
|
|
160 |
Idioms |
arasından dikkatle ve ağır ağır ilerlemek |
make (one's) way through v.
|
|
161 |
Idioms |
arasından dikkatle ve yavaş yavaş ilerlemek |
pick way through v.
|
|
162 |
Idioms |
(ağaçlık/sazlık) arasından dikkatle ve ağır ağır ilerlemek |
pick way through v.
|
|
163 |
Idioms |
kalabalığın arasından kendine yol açmak |
shove (one's) way v.
|
|
164 |
Idioms |
kalabalığın arasından kendine yol açmak |
shove way v.
|
|
165 |
Idioms |
parmaklarının arasından kaçıp/kayıp gitmek |
slip through fingers v.
|
|
166 |
Idioms |
parmaklarının arasından kaçıp/kayıp gitmesine izin vermek |
slip through your fingers v.
|
|
167 |
Idioms |
(birileri/bir şeyler) arasından seçmek |
take (one's) pick of (someone or something) v.
|
|
168 |
Idioms |
(birileri/bir şeyler) arasından seçimini yapmak |
take (one's) pick of (someone or something) v.
|
|
169 |
Idioms |
arasından seçmek |
take pick of v.
|
|
170 |
Idioms |
(bir şeyin) arasından geçip yolunu bulmak |
thread your way through (something) v.
|
|
171 |
Idioms |
(bir şey) arasından/içerisinden yolunu bulmak |
wind (one's) way through (something) v.
|
|
172 |
Idioms |
seyirciler/izleyiciler arasından |
from the floor expr.
|
|
173 |
Idioms |
topluluk içerisinde/seyirciler arasından bulunduğu yerden |
from the floor expr.
|
|
Speaking |
|
174 |
Speaking |
ellerinin arasından kayıp gitmesini izlemen kolay olmayacak |
it won't be easy watching them fall through your hands expr.
|
|
Trade/Economic |
|
175 |
Trade/Economic |
taşıt aracının bir ülkeden diğerine giderken üçüncü bir ülkenin sınırları arasından geçmesi |
international transit n.
|
|
176 |
Trade/Economic |
bir kuruluşun temel faaliyetleri hariç tüm faaliyetlerini elden çıkarıp toplanan kaynakları rakiplerinin arasından sıyrılmasını sağlayacak becerilerine ayırdığı iş stratejisi |
focused strategy n.
|
|
Law |
|
177 |
Law |
mahkemeden bir delilin, delil sayılmaması veya deliller arasından çıkarılması talebi |
motion in limine n.
|
|
Politics |
|
178 |
Politics |
afro amerikan ve kafkasların arasından ayrılmış |
jim-crow adj.
|
|
Technical |
|
179 |
Technical |
ocakla oluşan gazların gaz perdeleri arasından geçiş yapması |
furnace combustion n.
|
|
180 |
Technical |
at arabasında vagonu geride tutan ve atların arasından geçen şaft |
pole [dialect] n.
|
|
181 |
Technical |
iki yatay kol arasından sarkan şakul ile oluşturulan bir düzenek |
pendulum level n.
|
|
182 |
Technical |
soğuk metal şeritlerin istenen kalınlığa getirmek için arasından geçirildiği rulolar |
planishing rolls n.
|
|
183 |
Technical |
kirişe sarılırken kancaları arasından çözgü ipliklerinin yönlendirildiği tahta çubuk |
separator n.
|
|
184 |
Technical |
arasından geçmek |
traverse v.
|
|
Textile |
|
185 |
Textile |
eteğin arasından dekoratif astar görünecek şekilde önü açık dikilmiş kadın elbisesi |
redingote n.
|
|
186 |
Textile |
bacakların arasından ve belin çevresinden geçen kumaş şeritten oluşan kısa bir don |
gee string n.
|
|
187 |
Textile |
dolaşık lifleri arasından titreşimli yay geçirerek açmak |
bow [obsolete] v.
|
|
Architecture |
|
188 |
Architecture |
köprü destekleri arasından yol geçen asma köprü |
through bridge n.
|
|
189 |
Architecture |
köprü destekleri arasından yol geçen asma köprü |
bottom-road bridge n.
|
|
Construction |
|
190 |
Construction |
(çit) arasından görülemeyecek veya geçilemeyecek kadar kalın |
blind adj.
|
|
Automotive |
|
191 |
Automotive |
iki elektrot arasından kıvılcımın atlaması |
arc n.
|
|
Railway |
|
192 |
Railway |
aynı ray üzerindeki bir vagonu makas değiştirerek diğerlerinin arasından çıkarmak |
drill v.
|
|
Mining |
|
193 |
Mining |
kum ve çakılların arasından altın çıkarılan yer |
gold diggings n.
|
|
Medical |
|
194 |
Medical |
koroner bypass'ın çalışan kalbe küçük kesiler arasından küçük cihaz ve kameraların geçirilmesi ile uygulandığı kalp ameliyatı |
minimally invasive coronary bypass surgery n.
|
|
Anatomy |
|
195 |
Anatomy |
aortun mezenterin iki tabakası arasından bağırsaklara geçen iki kolundan her biri |
arteria mesenterica n.
|
|
196 |
Anatomy |
göğüs kemiğinin ön kısmında bulunup köprücük kemiklerinin arasından öne doğru çıkıntı yapan ve genellikle ucunda kıkırdak bulunan yapı |
omosternum n.
|
|
Gastronomy |
|
197 |
Gastronomy |
domuzun but ve omuz arasından kesilmiş eti veya pastırması |
middlings n.
|
|
Physics |
|
198 |
Physics |
bir taneciğin iki nükleon arasından geçirildiği işlem |
exchange n.
|
|
Biology |
|
199 |
Biology |
(ıstakoz benzeri) kabukluların gözlerinin arasından ileri doğru uzanan çıkıntı |
rostrum n.
|
|
Astronomy |
|
200 |
Astronomy |
(güneş ve dünya arasından) geçiş yapmak |
transit v.
|
|
Fishery |
|
201 |
Fishery |
balıkların baraj, bent gibi yapay oluşumların arasından geçebilmesi için yapılan geçitler |
ladder n.
|
|
Linguistics |
|
202 |
Linguistics |
nazal rezonans olmaması için dudaklar ve küçük dil arasından yumuşak damak yükseltilerek çıkarılan (ses) |
oral adj.
|
|
History |
|
203 |
History |
kabile reisi hayattayken veliahdının uygun erkek adaylar arasından seçilmesi üzerine ilk çağlara ait kelt halefiyet yasası |
tanistry n.
|
|
Environment |
|
204 |
Environment |
(su kanalı) toprakta açılan bir oyuk ve içinde arasından su sızabilecek taşlardan oluşan |
blind adj.
|
|
Geography |
|
205 |
Geography |
kanyon veya geçidin duvarları arasından geçen bir nehirdeki akıntılar |
dalles n.
|
|
Military |
|
206 |
Military |
saldıran kara kuvvetinin geçebilmesi için mayın tarlası veya engeller arasından geçitler oluşturulması |
reduction n.
|
|
207 |
Military |
engeller arasından geçit açma |
breaching obstacles n.
|
|
208 |
Military |
zorlu bir görev için genellikle gönüllüler arasından seçilmiş askerler |
a forlorn hope n.
|
|
Sport |
|
209 |
Sport |
devre arasından sonra yapılan kale/pota değişimi |
changeover n.
|
|
210 |
Sport |
bacak arasından kolu geriye doğru kıvırma |
armlock n.
|
|
211 |
Sport |
berabere kalan rakipler arasından kazananı seçmek için daha önce alınan puanları karşılaştırma |
countback n.
|
|
212 |
Sport |
slalom yarışında kayakçının arasından geçmek zorunda olduğu iki bayrak arasındaki açıklık |
gate n.
|
|
213 |
Sport |
amerikan futbolunda topu bacaklarının arasından geriye pas vererek oyuna sokmak |
center v.
|
|
214 |
Sport |
amerikan futbolunda topu bacaklarının arasından geriye pas vererek oyuna sokmak |
centre v.
|
|
215 |
Sport |
(defansın arasından) pas atmak |
thread v.
|
|
216 |
Sport |
(kriket) topu kale ve direkler arasından geçirmek için sopayı açılı tutarak vurmak |
draw v.
|
|
Football |
|
217 |
Football |
amerikan futbolunda bacakların arasından arkaya pas vererek oyuna başlama |
centering n.
|
|
218 |
Football |
iki oyuncu arasından koşarak pasöre yapılan hücum |
red dog n.
|
|
219 |
Football |
iki oyuncu arasından koşarak pasöre hücum yapmak |
red-dog n.
|
|
220 |
Football |
topu rakibinin bacağının arasından geçirme |
nutmeg n.
|
|
221 |
Football |
topu rakibinin bacağının arasından geçirme |
tunnel n.
|
|
222 |
Football |
oyunu başlatmak için topun bacak arasından arkaya paslanması |
hike n.
|
|
223 |
Football |
futbol topunu bacak arasından gönderme |
snap n.
|
|
224 |
Football |
bacak arasından top geçirilen (defans oyuncusu) |
nutmegged adj.
|
|
Art |
|
225 |
Art |
farklı tarzlar, ilkeler, fikirler, yöntemler vs. arasından en iyisini seçip derleyen |
eclectic adj.
|
|
Archaic |
|
226 |
Archaic |
alkışların veya gürültülü destekçi kitlesinin arasından geçip gitmek |
hoop v.
|
|
Slang |
|
227 |
Slang |
arabayla çalıların arasından geçme |
bushbashing [australia/new zealand] n.
|
|
Modern Slang |
|
228 |
Modern Slang |
dudaklarının arasından hava üfleyerek osuruk sesi çıkarma |
a raspberry pattern n.
|
|