amount

Sens de "amount" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 34 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	amount n.	miktar
An enormous amount of lost working time could have been prevented through exercise. Egzersiz yoluyla muazzam miktarda kayıp çalışma süresi önlenebilirdi. More Sentences
2	Common Usage	amount n.	tutar
The minimum amount required to this end is currently estimated at around EUR 11.5 million. Bu amaçla gereken asgari tutarın şu anda yaklaşık 11,5 milyon avro olduğu tahmin edilmektedir. More Sentences
3	Common Usage	amount n.	meblağ
We have now voted on an amount of 1 million in the line to build an extension for the Court of Auditors. Şimdi de Sayıştay'a ek bina yapılması için 1 milyonluk bir meblağı oyladık. More Sentences
General
4	General	amount n.	kadar
It was produced after an immense amount of work very late at night. Gece geç saatlere kadar süren muazzam bir çalışmanın ardından üretildi. More Sentences
5	General	amount n.	değer
Your suggestion amounts to an order. Öneriniz emir değerindedir. More Sentences
6	General	amount n.	toplam
The Commission's and the Member States' combined promise of aid amounts in 2002 to more than EUR 550 million. Komisyon'un ve Üye Devletlerin toplam yardım vaadi 2002 yılında 550 milyon Euro'dan fazladır. More Sentences
7	General	amount n.	miktar
Even if a compound food contains only small amounts of irradiated ingredients, this fact has to be clearly indicated. Bir bileşik gıda sadece küçük miktarlarda ışınlanmış bileşenler içerse bile, bu gerçek açıkça belirtilmelidir. More Sentences
8	General	amount n.	tutar
Finally, in Amendment 527 on budget line A200, the final amount should be EUR 147.529.904. Son olarak, A200 bütçe kalemindeki 527 sayılı değişiklikte nihai tutar 147.529.904 Avro olmalıdır. More Sentences
9	General	amount v.	anlamına gelmek
This is an EUR 80 million increase which would correspond to the amount already in the existing programmes. Bu, halihazırda mevcut programlarda yer alan miktara tekabül edecek 80 milyon Avroluk bir artış anlamına gelmektedir. More Sentences
10	General	amount v.	ifade etmek
This makes no sense in the case of small countries, which have only a small amount of medical and other waste. Bu durum, sadece az miktarda tıbbi ve diğer atıkları olan küçük ülkeler için bir anlam ifade etmemektedir. More Sentences
11	General	amount v.	etmek
At present, that amounts in any case to some 90% of applicants for asylum. Halihazırda, bu oran her halükarda sığınma başvurusunda bulunanların yaklaşık %90'ına tekabül etmektedir. More Sentences
12	General	amount v.	sonuca varmak
There are objections to this, amounting in the final analysis to this being an interference with the market. Buna itirazlar vardır ve son tahlilde bunun piyasaya bir müdahale olduğu sonucuna varılmaktadır. More Sentences
Trade/Economic
13	Trade/Economic	amount n.	tutar
Two months on I have still to receive outstanding items and my visa card has been debited the full amount. İki ay geçmesine rağmen hala bekleyen ürünleri alamadım ve visa kartımdan tutarın tamamı çekildi. More Sentences
Technical
14	Technical	amount n.	ölçü
There is a reasonable amount of burden-sharing between the donors. Donörler arasında makul ölçüde bir yük paylaşımı vardır. More Sentences
15	Technical	amount n.	tutar
The support package amounts to EUR 2.8 billion. Destek paketi 2.8 milyar Avro tutarındadır. More Sentences
Textile
16	Textile	amount n.	miktar
The Council may propose a lowering of the amount. Konsey miktarın düşürülmesini önerebilir. More Sentences
General
17	General	amount n.	önem
18	General	amount n.	yekun
19	General	amount n.	meblağ
20	General	amount n.	nihai etki
21	General	amount v.	toplama ulaşmak
22	General	amount v.	olmak
23	General	amount v.	varmak
24	General	amount v.	eşit olmak
Trade/Economic
25	Trade/Economic	amount n.	bedel
26	Trade/Economic	amount n.	borç
27	Trade/Economic	amount n.	meblağ
28	Trade/Economic	amount n.	paha
29	Trade/Economic	amount n.	toplam
30	Trade/Economic	amount n.	yekun
31	Trade/Economic	amount n.	faiziyle birlikte toplam
32	Trade/Economic	amount v.	baliğ olmak
Technical
33	Technical	amount n.	nicelik
34	Technical	amount n.	toplam

Sens de "amount" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	large amount n.	çok miktar
The Swiss consume a large amount of beer. İsviçre çok miktarda bira tüketiyor. More Sentences
2	General	limited amount n.	sınırlı miktar
In Turkey only a limited amount of funds are allocated to direct farm income support. Türkiye'de doğrudan çiftlik geliri desteğine sadece sınırlı miktarda fon tahsis edilmektedir. More Sentences
3	General	trace amount n.	eser miktar
The product may contain trace amounts of nuts and gluten. Ürün eser miktarda fındık ve gluten içerebilir. More Sentences
4	General	budget amount n.	bütçe miktarı
A linear reduction has been implemented ruthlessly in budget amounts of more than a billion in particular. Özellikle bir milyarı aşan bütçe miktarlarında doğrusal bir azaltma acımasızca uygulanmıştır. More Sentences
5	General	debt amount n.	borç miktarı
His debts amount to more than he can pay. Onun borç miktarı ödeyebileceğinden çok fazla. More Sentences
6	General	sufficient amount n.	yeterli miktar
It also requires a sufficient amount of human and physical capital, including infrastructure. Ayrıca, altyapı da dahil olmak üzere yeterli miktarda beşeri ve fiziki sermaye gerektirir. More Sentences
7	General	amount of work n.	iş miktarı
Let us not underestimate the amount of work which must be completed before enlargement becomes a working success. Genişlemenin işe yarar bir başarıya dönüşmesi için tamamlanması gereken iş miktarını küçümsemeyelim. More Sentences
8	General	large amount n.	büyük miktar
A large amount of money and high-quality research is required. Büyük miktarda para ve yüksek kalitede araştırma gerekmektedir. More Sentences
9	General	certain amount n.	belirli miktar
If we did not get that, we would not release certain amounts of money and allow certain staffing levels. Bunu elde edemezsek, belirli miktarlarda parayı kullanıma açmaz ve belirli personel seviyelerine izin vermezdik. More Sentences
10	General	substantial amount n.	büyük miktar
We are pushing substantial amounts of money around as if we were a snow plough. Sanki bir kar küreme aracıymışız gibi büyük miktarlarda parayı etrafa saçıyoruz. More Sentences
11	General	correct amount n.	doğru miktar
For Amendment 589, budget line B5-3111, the correct amount is EUR 300.000. Değişiklik 589, bütçe kalemi B5-3111 için doğru miktar 300.000 Avro'dur. More Sentences
12	General	amount to v.	etmek
This amounts to around EUR 10 billion, a significant amount of money. Bu da yaklaşık 10 milyar Avro gibi önemli bir miktara tekabül etmektedir. More Sentences
13	General	amount to v.	gelmek
In 1986, the average of the 10 poorest regions amounted to 41% of the overall Community GNP. 1986'da en yoksul 10 bölgenin ortalaması, Topluluğun toplam GSMH'sinin %41'ine denk geliyordu. More Sentences
14	General	amount to v.	varmak
The power sector also suffers from losses amounting to 20,4% of production. Enerji sektöründe üretimin %20,4’üne varan kayıplar söz konusudur. More Sentences
15	General	amount to v.	bulmak
The damage amounted to five million yen. Zarar beş milyon yeni buldu. More Sentences
16	General	amount to v.	anlamına gelmek
This would amount to discrimination between producers' organisations, giving some of them an unfair advantage. Bu, üretici örgütleri arasında ayrımcılık anlamına gelecek ve bazılarına haksız bir avantaj sağlayacaktır. More Sentences
17	General	amount to v.	tutmak
The bill amounted to 100 dollars. Hesap 100 dolar tuttu. More Sentences
18	General	amount to v.	olmak
Overall the annual allocation to Turkey in 2000 will therefore amount to € 177 million. Dolayısıyla, toplam olarak, Türkiye için 2000 yılındaki tahsisat 177 milyon Euro düzeyinde olacaktır. More Sentences
19	General	amount to v.	tutarında olmak
This excludes extraordinary earthquake related fiscal expenditures, amounting to about 1%% of GDP. GSYH’nin yaklaşık %1%’si tutarında olan, depremle ilgili olağanüstü bütçe harcamaları buna dahil değildir. More Sentences
Phrasals
20	Phrasals	amount to v.	anlamına gelmek
The sections built beyond the 1967 borders amount to an act of aggression. 1967 sınırlarının ötesinde inşa edilen bölümler bir saldırı eylemi anlamına gelmektedir. More Sentences
21	Phrasals	amount to v.	aynı anlama gelmek
That amounts to the same thing. Aynı anlama geliyor. More Sentences
22	Phrasals	bid (some amount) for (something) v.	(bir şey) için (bir fiyat) teklifi vermek
Who can come and bid for this contract and on what terms can they obtain it? Kim gelip bu sözleşme için teklif verebilir ve hangi şartlarda alabilir? More Sentences
Phrases
23	Phrases	unprecedented amount of expr.	benzeri görülmemiş miktarda
This winter began with an unprecedented amount of snow. Bu kış benzeri görülmemiş miktarda karla başladı. More Sentences
24	Phrases	vast amount of expr.	büyük miktarda
The authorities in the Member States have vast amounts of information available, accumulated over long periods of time. Üye Devletlerdeki yetkililer, uzun süreler boyunca biriktirilmiş çok büyük miktarda bilgiye sahiptir. More Sentences
Colloquial
25	Colloquial	kill (an amount of time) v.	(belirli bir) zamanı öldürmek
Let's take a walk to kill some time. Biraz zaman öldürmek için yürüyüşe çıkalım. More Sentences
26	Colloquial	kill (an amount of time) v.	(belirli bir) zamanı geçirmek
Let's take a walk to kill some time. Zaman geçirmek için yürüyüşe çıkalım. More Sentences
Idioms
27	Idioms	reach speeds of (up to) (some amount) v.	(belli bir) hıza ulaşmak
A category 5 hurricane can reach speeds of about 155 miles per hour. Kategori 5 bir kasırga saatte yaklaşık 155 mil hıza ulaşabilir. More Sentences
Trade/Economic
28	Trade/Economic	amount of waste n.	atık miktarı
This has had a significant impact on the amount of waste. Bunun atık miktarı üzerinde önemli bir etkisi olmuştur. More Sentences
General
29	General	amount of sediment n.	çökel miktarı
30	General	a fair amount n.	bir miktar
31	General	deficient amount n.	açık
32	General	considerable amount n.	çok miktar
33	General	compensatory amount n.	telafi edici tutar
34	General	total amount n.	tutar
35	General	considerable amount n.	büyük bir miktar
36	General	minimal amount n.	asgari tutar
37	General	a fair amount n.	bir hayli
38	General	an equal amount n.	misil
39	General	theoretical amount n.	kuramsal değer
40	General	total amount n.	toplam
41	General	numerical amount n.	sayısal miktar
42	General	amount paid n.	ödenen miktar
43	General	loan amount n.	kredi miktarı
44	General	payment amount n.	ödeme miktarı
45	General	sale amount n.	satış miktarı
46	General	invoice amount n.	fatura miktarı
47	General	dues amount n.	bakiye
48	General	amount billed n.	faturalanan miktar
49	General	amount spent n.	harcanmış miktar
50	General	amount invoiced n.	faturalanan miktar
51	General	amount paid n.	ödenmiş miktar
52	General	amount per month n.	aylık miktar
53	General	advance amount n.	avans miktarı
54	General	amount used n.	kullanılan miktar
55	General	amount due n.	alacak miktarı
56	General	amount pledged n.	bağış miktarı
57	General	amount per attachment n.	birim ek ücreti
58	General	expense amount n.	harcama miktarı
59	General	a considerable amount n.	önemli oranda
60	General	a considerable amount n.	büyük bir miktar
61	General	a considerable amount n.	önemli sayıda
62	General	annual production amount n.	yıllık üretim miktarı
63	General	minute amount n.	yok denecek kadar
64	General	minute amount n.	yok denecek kadar az
65	General	amount payable n.	ödenecek meblağ
66	General	amount payable n.	ödenecek tutar
67	General	electricity production amount n.	elektrik üretim miktarı
68	General	nominal amount n.	nominal miktar
69	General	budget amount n.	bütçe değeri
70	General	amount of debt n.	borç miktarı
71	General	amount to be paid n.	ödenecek tutar
72	General	amount to be paid n.	ödenecek miktar
73	General	payment amount n.	ödeme tutarı
74	General	amount of mixing n.	karma miktarı
75	General	amount of estimated work n.	tahmin edilen iş miktarı
76	General	amount of mixing n.	karıştırma miktarı
77	General	amount of work completed n.	tamamlanmış iş miktarı
78	General	arbitrary amount n.	saymaca miktar
79	General	arbitrary amount n.	itibari miktar
80	General	net amount n.	safı miktar
81	General	net amount n.	katkısız tutar
82	General	net amount n.	net miktar
83	General	demand amount n.	talep miktarı
84	General	small amount of money n.	az miktarda para
85	General	small amount of money n.	az para
86	General	the absolute amount of n.	tamamı
87	General	the absolute amount of n.	tamı tamına miktarı
88	General	the absolute amount of n.	tam miktarı
89	General	respectable amount n.	hatrı sayılır miktarda
90	General	increase in the amount n.	miktardaki artış
91	General	increase of the amount n.	miktardaki artış
92	General	sufficient amount of money n.	yeterli miktarda para
93	General	huge amount of data n.	büyük miktarda veri
94	General	transaction amount n.	işlem tutarı
95	General	adequate amount n.	yeterli miktar
96	General	deposit amount n.	depozit miktarı
97	General	a fair amount of time n.	makul miktarda zaman
98	General	a fair amount of time n.	makul bir zaman
99	General	reward amount n.	ödül miktarı
100	General	additional amount n.	ek miktar
101	General	minimum payment amount n.	asgari ödeme tutarı
102	General	minimum payment amount n.	minimum ödeme tutarı
103	General	rest of amount n.	kalan miktar/meblağ/bakiye
104	General	sizeable amount of money n.	büyük miktarda para
105	General	amount of use n.	kullanım miktarı
106	General	considerable amount n.	büyük miktar
107	General	balance amount n.	bakiye tutarı
108	General	check amount n.	çek bedeli
109	General	cheque amount n.	çek bedeli
110	General	fixed amount n.	sabit tutar
111	General	fixed amount n.	sabit miktar
112	General	shortfall amount n.	eksik tutar
113	General	gross amount n.	brüt tutar
114	General	deficient amount n.	açık miktarı (hesapta)
115	General	requested amount n.	talep edilen miktar
116	General	requested amount n.	istenen miktar
117	General	amount delivered n.	teslim edilen miktar
118	General	amount delivered n.	teslim edilmiş miktar
119	General	aggregate amount n.	toplam miktar
120	General	aggregate amount n.	toplam tutar
121	General	amount of donation n.	bağış miktarı
122	General	x amount (of something) n.	x miktarda (herhangi bir şey)
123	General	amount to v.	kadar etmek
124	General	amount to v.	toplamı belirli bir miktar olmak
125	General	pay an amount of money advanced v.	avans ödemek
126	General	amount to v.	ile eşanlamlı olmak
127	General	amount to on average v.	ortalamada olmak
128	General	credit an amount to someone's account v.	bir miktar parayı birinin hesabına geçirmek
129	General	amount to v.	baliğ olmak
130	General	have sufficient amount available v.	yeterli miktarda bulunmak
131	General	have enough amount v.	yeterli miktarda bulunmak
132	General	be available in sufficient amount v.	yeterli miktarda bulunmak
133	General	have sufficient amount v.	yeterli miktarda bulunmak
134	General	give someone a cheque for (an amount of money) v.	çek kesmek
135	General	assess the amount or cost of damage v.	hasar tespiti yapmak
136	General	deduct from the amount v.	tutardan düşmek
137	General	not pay the full amount v.	eksik ödemek
138	General	not pay the full amount v.	eksik ödeme yapmak
139	General	have some amount of money v.	eline para geçmek
140	General	earn some amount of money v.	eline para geçmek
141	General	find some amount of money v.	eline para geçmek
142	General	charge the amount forward v.	bedelini ödemeli olarak tahsil etmek
143	General	live on a very small amount of money v.	çok az bir parayla geçinmek
144	General	amount [obsolete] v.	artmak
145	General	amount [obsolete] v.	yükselmek
146	General	a large amount of adj.	çok miktarda
147	General	a huge amount of adj.	çok miktarda
148	General	a huge amount of adj.	oldukça çok
149	General	a fair amount of adj.	makul sayıda
150	General	a considerable amount of adj.	hatırı sayılır miktarda
151	General	a considerable amount of adj.	azımsanmayacak kadar
152	General	a considerable amount of adj.	hiç de azımsanmayacak kadar
153	General	a considerable amount of adj.	hatırı sayılır oranda
154	General	a considerable amount of adj.	hatrı sayılır miktarda
155	General	a remarkable amount of adj.	hatrı sayılır miktarda
156	General	considerable amount of adj.	önemli bir miktarı
157	General	less than usual amount adj.	her zamanki miktardan az
158	General	less than usual amount adj.	alışılmış miktardan az
159	General	a considerable amount of adj.	azımsanmayacak sayıda
160	General	a considerable amount of adj.	azımsanamayacak sayıda
161	General	a great amount of adj.	birçok
162	General	by amount used adv.	kullanılan miktara göre
163	General	in vast amount adv.	büyük miktarlarda
164	General	in a certain amount of adv.	belli sayıda
165	General	in the same amount of time adv.	aynı sürede
166	General	in the same amount of time adv.	eşit sürede
167	General	a great amount of expr.	epey
Phrasals
168	Phrasals	compute (something) at (some amount) v.	(bir şeyin belli bir miktarda) olduğunu saptamak
169	Phrasals	compute (something) at (some amount) v.	(bir şeyin toplamını) hesaplamak
170	Phrasals	amount to v.	aynı kapıya çıkmak
171	Phrasals	amount to v.	eşit olmak
172	Phrasals	set someone back (some amount of money) v.	(bir miktar para) mal olmak
173	Phrasals	make (some amount of money) in (something) v.	(bir şeyden belli bir miktar) para kazanmak
174	Phrasals	make (some amount of money) in (something) v.	(bir şeyden belli bir miktar) para yapmak
175	Phrasals	put (something) at (some amount of money) v.	(bir şeye/bir şey için bir fiyat) vermek
176	Phrasals	put (something) at (some amount of money) v.	(bir şeye) tahmini bir fiyat biçmek
177	Phrasals	put (something) at (some amount of money) v.	(bir şeyin) fiyatını tahminen vermek
178	Phrasals	see (some amount) of (someone) v.	(birini belli bir süre) görmek
179	Phrasals	see (some amount) of (someone) v.	(biriyle belli bir süre) vakit geçirmek
180	Phrasals	see (some amount) of (something) v.	(bir şeyi belli bir süreliğine/düzeyde) deneyimlemek
181	Phrasals	see (some amount) of (something) v.	(bir şeyi belli bir süreliğine/düzeyde) incelemek
182	Phrasals	see (some amount) of (something) v.	(bir şeyi belli bir süre/düzeyde) görmek
183	Phrasals	save (an amount of) (money) on (something) v.	(bir şeyden belli bir miktar) tasarruf etmek
184	Phrasals	save (an amount of) (money) on (something) v.	(bir şey) için (belli bir miktar daha az para) harcamak
185	Phrasals	amount to something v.	bir şey olmak
186	Phrasals	amount to something v.	başarılı olmak
187	Phrasals	amount to something v.	faydalı/değerli olmak
188	Phrasals	amount to something v.	bir şeye eşit olmak
189	Phrasals	amount to something v.	bir şey ile eş anlamlı olmak
190	Phrasals	amount to something v.	bir şey anlamına gelmek
191	Phrasals	amount to something v.	bir şeye denk olmak
192	Phrasals	amount to something v.	bir şeyle eş değer olmak
193	Phrasals	amount to something v.	bir şeye gelmek
194	Phrasals	amount to something v.	bir şey kadar etmek
195	Phrasals	amount to something v.	bir şey etmek
196	Phrasals	amount to something v.	bir şeyi bulmak
197	Phrasals	amount to something v.	toplamı belirli bir miktar olmak
198	Phrasals	amount to something v.	bir şey tutarında olmak
199	Phrasals	amount to something v.	toplamda bir tutar olmak/etmek
200	Phrasals	amount to something v.	bir şey olmak
201	Phrasals	amount to something v.	başarılı olmak
202	Phrasals	amount to something v.	faydalı/değerli olmak
203	Phrasals	amount to something v.	bir şeye eşit olmak
204	Phrasals	amount to something v.	bir şey ile eş anlamlı olmak
205	Phrasals	amount to something v.	bir şey anlamına gelmek
206	Phrasals	amount to something v.	bir şeye denk olmak
207	Phrasals	amount to something v.	bir şeyle eş değer olmak
208	Phrasals	amount to something v.	bir şeye gelmek
209	Phrasals	amount to something v.	bir şey kadar etmek
210	Phrasals	amount to something v.	bir şey etmek
211	Phrasals	amount to something v.	bir şeyi bulmak
212	Phrasals	amount to something v.	toplamı belirli bir miktar olmak
213	Phrasals	amount to something v.	bir şey tutarında olmak
214	Phrasals	amount to something v.	toplamda bir tutar olmak/etmek
215	Phrasals	bid (some amount) for (something) v.	(bir şeye bir fiyat) teklif etmek
216	Phrasals	bid (some amount) for (something) v.	açık artırmada (bir şey) için (bir fiyat) vermek
217	Phrasals	bid (some amount) on (something) v.	(bir şey) için (bir fiyat) teklifi vermek
218	Phrasals	bid (some amount) on (something) v.	(bir şeye bir fiyat) teklif etmek
219	Phrasals	bid (some amount) on (something) v.	açık artırmada (bir şey) için (bir fiyat) vermek
220	Phrasals	fall by (some amount) v.	(belli bir oranda) düşmek/azalmak
221	Phrasals	front some amount of money v.	avans vermek
222	Phrasals	front some amount of money v.	bir ön ödeme yapmak
223	Phrasals	front some amount of money v.	önden biraz avans vermek
224	Phrasals	lay out (an amount of money) on (someone or something) v.	(biri/bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak
225	Phrasals	lay out (an amount of money) on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) (belli bir miktar) para yatırmak/bayılmak
226	Phrasals	lay out (an amount of money) on (someone or something) v.	(birine/bir şeye) (belli bir miktar) para bağlamak
227	Phrasals	make (an amount of money) on (something) v.	(bir şeyden belli bir miktar) para kazanmak/yapmak
228	Phrasals	retire on (some amount of money) v.	emekli olup (bir miktar parayla, birikimiyle) geçinmek
229	Phrasals	retire on (some amount of money) v.	(belli bir ücretle) emekliye ayrılmak
230	Phrasals	take (some amount of money) for (something) v.	(bir şey) için (belirli bir miktar para) kabul etmek
231	Phrasals	take (some amount of money) for (something) v.	(bir şey) için) (bir miktar para/ödeme) almak/kabul etmek
232	Phrasals	value (something) at (some amount of money) v.	(bir şeye bir fiyat/değer) biçmek
233	Phrasals	value (something) at (some amount of money) v.	(bir şeye bir fiyat) belirlemek
234	Phrasals	value (something) at (some amount of money) v.	(bir şeyin) fiyatını (belli bir miktar) olarak belirlemek
Phrases
235	Phrases	the amount consumed n.	tüketilen miktar
236	Phrases	no small amount of trepidation n.	en ufak bir korku belirtisi
237	Phrases	sheer amount expr.	bir sürü
238	Phrases	diversified amount of expr.	çok sayıda
239	Phrases	an immense amount of money expr.	çok büyük miktarda para
240	Phrases	diversified amount of expr.	çok miktarda
241	Phrases	diversified amount of expr.	çeşitli sayıda
242	Phrases	diversified amount of expr.	geniş bir yelpazede
243	Phrases	diversified amount of expr.	geniş yelpazeli
244	Phrases	sheer amount expr.	fazla miktarda
245	Phrases	double the amount of expr.	iki katı
246	Phrases	in the amount of expr.	miktarında
247	Phrases	sheer amount expr.	oldukça fazla
248	Phrases	the amount of expr.	miktarınca
249	Phrases	the amount of expr.	meblağına kadar
250	Phrases	in the amount of expr.	meblağında
251	Phrases	the amount of expr.	miktarına kadar
252	Phrases	in the amount of expr.	tutarında
253	Phrases	of high amount expr.	yüksek miktarda
254	Phrases	of high amount expr.	yüksek montanlı
255	Phrases	of large amount expr.	yüksek montanlı
256	Phrases	of large amount expr.	yüksek miktarlı
257	Phrases	of high amount expr.	yüksek miktarlı
258	Phrases	of large amount expr.	yüksek miktarda
259	Phrases	with (someone) for (some amount of time) expr.	(bir süredir biriyle) birlikte yaşayan
260	Phrases	with (someone) for (some amount of time) expr.	(bir süredir biriyle) birlikte oturan
261	Phrases	with (someone) for (some amount of time) expr.	(bir süredir biriyle) aynı evi paylaşan
262	Phrases	with (someone) for (some amount of time) expr.	bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle çalışan
263	Phrases	with (someone) for (some amount of time) expr.	bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle iş yapan
264	Phrases	in (an amount of time) flat expr.	sadece (belli bir zaman) içinde
265	Phrases	in (an amount of time) flat expr.	tam (belli bir zaman) içinde
266	Phrases	in the order of (some amount) expr.	yaklaşık (belli bir) düzeyde
267	Phrases	in the order of (some amount) expr.	yaklaşık (belli bir) seviyede
268	Phrases	in the order of (some amount) expr.	yaklaşık (belli bir miktarda)
269	Phrases	in the order of (some amount) expr.	(belli bir miktara/seviyeye) yakın
270	Phrases	in the order of (some amount) expr.	aşağı yukarı (belli bir miktarda)
271	Phrases	in the order of (some amount) expr.	(belli bir miktar) civarında
272	Phrases	in the region of (some amount) expr.	yaklaşık (belli bir) düzeyde
273	Phrases	in the region of (some amount) expr.	yaklaşık (belli bir) seviyede
274	Phrases	in the region of (some amount) expr.	yaklaşık (belli bir miktarda)
275	Phrases	in the region of (some amount) expr.	(belli bir miktara/seviyeye) yakın
276	Phrases	in the region of (some amount) expr.	aşağı yukarı (belli bir miktarda)
277	Phrases	in the region of (some amount) expr.	(belli bir miktar) civarında
278	Phrases	in the space of (an amount of time) expr.	(belli bir zaman) aralığında
279	Phrases	of the order of (some amount) expr.	yaklaşık (belli bir) düzeyde
280	Phrases	of the order of (some amount) expr.	yaklaşık (belli bir) seviyede
281	Phrases	of the order of (some amount) expr.	yaklaşık (belli bir miktarda)
282	Phrases	of the order of (some amount) expr.	(belli bir miktara/seviyeye) yakın
283	Phrases	of the order of (some amount) expr.	aşağı yukarı (belli bir miktarda)
284	Phrases	of the order of (some amount) expr.	(belli bir miktar) civarında
285	Phrases	in the neighborhood of (some amount) expr.	yaklaşık olarak (bir miktar)
286	Phrases	in the neighborhood of (some amount) expr.	(bir miktar) kadar
287	Phrases	in the neighborhood of (some amount) expr.	aşağı yukarı (bir miktar)
288	Phrases	in the neighborhood of (some amount) expr.	(bir miktar) civarında
289	Phrases	to the tune of (some amount of money) expr.	(belli bir miktar) tutarında
290	Phrases	to the tune of (some amount of money) expr.	(belli bir miktar) maliyetinde
291	Phrases	to the tune of (some amount of money) expr.	(belli bir miktar) ederinde
Colloquial
292	Colloquial	considerable amount of money n.	epeyce para
293	Colloquial	considerable amount of money n.	yüklü para
294	Colloquial	speeds of (some amount) n.	(belli bir) hız
295	Colloquial	speeds of (some amount) n.	ulaşabileceği (belli bir düzeyde) hız
296	Colloquial	front someone some amount of money v.	birine avans vermek
297	Colloquial	front someone some amount of money v.	birine bir ön ödeme yapmak
298	Colloquial	spot (one) (some amount of money) v.	(birine bir miktar para) ödünç vermek
299	Colloquial	spot (one) (some amount of money) v.	(birine bir miktar) borç vermek
300	Colloquial	spot (one) (some amount of money) v.	(birine bir miktar para) vermek
301	Colloquial	amount to nothing v.	boşa çıkmak
302	Colloquial	amount to nothing v.	somut bir sonucu olmamak
303	Colloquial	amount to nothing v.	elle tutulur bir sonuca varmamak
304	Colloquial	amount to nothing v.	boşa gitmek
305	Colloquial	amount to nothing v.	suya düşmek
306	Colloquial	amount to nothing v.	bir yere varmamak
307	Colloquial	amount to nothing v.	heba olmak
308	Colloquial	amount to nothing v.	bir sonuç vermemek
309	Colloquial	amount to nothing v.	hiçbir sonuca ulaşmamak
310	Colloquial	amount to nothing v.	hiçbir işe yaramamak
311	Colloquial	amount to nothing v.	kayda değer bir fark yaratmamak
312	Colloquial	bring an amount of money in v.	bir miktar para kazanmak
313	Colloquial	bring an amount of money in v.	içeri bir miktar para sokmak
314	Colloquial	bring an amount of money in v.	bir miktar gelir sağlamak
315	Colloquial	bring an amount of money in v.	bir miktar gelir getirmek
316	Colloquial	get (an amount of money) for (something) v.	(bir şey için belli bir miktar para) almak
317	Colloquial	get (an amount of money) for (something) v.	(bir şey karşılığında belli bir miktar para) almak
318	Colloquial	get (an amount of money) for (something) v.	(bir şeyi belli bir miktar paraya) satmak
319	Colloquial	get an amount of money for something v.	bir şey için belli bir miktar para almak
320	Colloquial	get an amount of money for something v.	bir şey karşılığında belli bir miktar para almak
321	Colloquial	get an amount of money for something v.	bir şeyi belli bir miktar paraya satmak
322	Colloquial	be out (some amount of money) v.	(belli bir miktar) içeri girmek
323	Colloquial	be out (some amount of money) v.	(belli bir miktar para) kaybetmek
324	Colloquial	be out (some amount of money) v.	(belli bir miktar parası) boşa gitmek
325	Colloquial	be out (some amount of money) v.	(belli biri miktar para) harcamak
326	Colloquial	be out an amount of money v.	belli bir miktar içeri girmek
327	Colloquial	be out an amount of money v.	belli bir miktar para kaybetmek
328	Colloquial	be out an amount of money v.	belli bir miktar parası boşa gitmek
329	Colloquial	be out an amount of money v.	belli biri miktar para harcamak
330	Colloquial	get something (for an amount of money) v.	bir şeyi (belli bir fiyata) almak/satın almak
331	Colloquial	kill (an amount of time) v.	(bir süre) öldürmek
332	Colloquial	kill (an amount of time) v.	(bir süreyi) geçirmek
333	Colloquial	shell out (an amount of money) v.	(bir miktar para) bayılmak
334	Colloquial	shell out (an amount of money) v.	(bir miktar para) ödemek
335	Colloquial	shell out (an amount of money) v.	(bir miktar para) sökülmek
336	Colloquial	shell (an amount of money) out v.	(bir miktar para) bayılmak
337	Colloquial	shell (an amount of money) out v.	(bir miktar para) ödemek
338	Colloquial	shell (an amount of money) out v.	(bir miktar para) sökülmek
339	Colloquial	start someone out at an amount of money v.	belirli bir miktar maaşla başlatmak
340	Colloquial	start someone out at an amount of money v.	belirli bir miktar maaşla işe başlatmak/almak
341	Colloquial	out (some amount of money) adj.	(belli bir miktar) içeri girmiş
342	Colloquial	out (some amount of money) adj.	(belli bir miktar para) kaybetmiş
343	Colloquial	out (some amount of money) adj.	(belli bir miktar parası) boşa gitmiş
344	Colloquial	out (some amount of money) adj.	(belli biri miktar para) harcamış/çarçur etmiş
345	Colloquial	with a very small amount of money expr.	çok az bir parayla
346	Colloquial	judging from the amount of food eaten expr.	yenilen yemek miktarına bakarsak
347	Colloquial	judging by the amount of food eaten expr.	yenilen yemek miktarına bakarsak
348	Colloquial	any amount of (something) expr.	istediğin kadar (bir şey)
349	Colloquial	any amount of (something) expr.	sayısız (bir şey)
350	Colloquial	any amount of (something) expr.	belirsiz miktarda (bir şey)
351	Colloquial	any amount of (something) expr.	istediğin kadar çok (bir şey)
352	Colloquial	any amount of (something) expr.	istediğin kadar çok sayıda (bir şey)
353	Colloquial	any amount/number of something expr.	çok fazla bir şey
354	Colloquial	any amount/number of something expr.	çok sayıda bir şey
355	Colloquial	any amount/number of something expr.	sayısız bir şey
356	Colloquial	any amount/number of something expr.	sürüyle bir şey
357	Colloquial	any amount/number of something expr.	sürüsüne bereket bir şey
358	Colloquial	that and (some amount of money) will get you a cup of coffee [uk] expr.	bunun bir önemi/değeri yok
359	Colloquial	that and (some amount of money) will get you a cup of coffee [uk] expr.	beş para etmez
360	Colloquial	that and (some amount of money) will get you a cup of coffee [uk] expr.	bir işe yaramaz
361	Colloquial	with (someone or something) for (some amount of time) expr.	(bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle) çalışan
362	Colloquial	with (someone or something) for (some amount of time) expr.	(bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle) iş yapan
Idioms
363	Idioms	spend (some amount of time) in (some place) v.	vakit geçirmek
364	Idioms	spend (some amount of time) in (some place) v.	eyleşmek
365	Idioms	spend (some amount of time) in (some place) v.	oyalanmak
366	Idioms	spend (some amount of time) in (some place) v.	zaman geçirmek
367	Idioms	spend (some amount of time) in (some place) v.	konaklamak
368	Idioms	draw against an amount of money v.	avans almak
369	Idioms	amount to the same thing v.	aynı kapıya çıkmak
370	Idioms	amount to the same thing v.	aynı şey olmak
371	Idioms	live on an amount of money v.	belirli miktar parayla yaşamak
372	Idioms	live on an amount of money v.	belli bir parayla hayatını idame ettirmek
373	Idioms	not amount to a hill of beans v.	değersiz olmak
374	Idioms	not amount to much v.	işe yaramamak
375	Idioms	front someone some amount of money v.	önden biraz avans vermek
376	Idioms	not amount to much v.	pek bir şey etmemek
377	Idioms	draw against an amount of money v.	peşinat almak
378	Idioms	knock someone back (an amount of money) v.	(belli bir paraya) mal olmak
379	Idioms	amount to anything v.	(bir şey) olmak
380	Idioms	amount to anything v.	(bir şeye) dönüşmek
381	Idioms	have (an amount of) plates spinning v.	aynı anda birden çok şeyle uğraşmak
382	Idioms	keep (an amount of) plates spinning v.	aynı anda birden çok şeyle uğraşmak
383	Idioms	have (an amount of) plates spinning v.	altından kalkamayacağı kadar çok şeyle uğraşmak
384	Idioms	keep (an amount of) plates spinning v.	altından kalkamayacağı kadar çok şeyle uğraşmak
385	Idioms	have (an amount of) plates spinning v.	iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
386	Idioms	keep (an amount of) plates spinning v.	iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
387	Idioms	come out at an amount v.	bir miktar etmek
388	Idioms	come out at an amount v.	bir miktara gelmek
389	Idioms	come out at an amount v.	bir miktar olarak hesaplanmak
390	Idioms	come out to an amount v.	bir miktar etmek
391	Idioms	come out to an amount v.	bir miktara gelmek
392	Idioms	come out to an amount v.	bir miktar olarak hesaplanmak
393	Idioms	have speeds of (some amount) v.	(belli bir) hızda gitmek
394	Idioms	have speeds of (some amount) v.	(belli bir) hızda seyahat etmek
395	Idioms	have speeds of (some amount) v.	(belli bir) hızda ilerlemek/hareket etmek
396	Idioms	hit speeds of (some amount) v.	(belli bir) hıza ulaşmak
397	Idioms	hit speeds of (some amount) v.	(belli bir) hıza çıkmak
398	Idioms	hit speeds of (some amount) v.	(belli bir) hıza gelmek
399	Idioms	pull down an amount of money v.	belli bir miktar para kazanmak
400	Idioms	pull down an amount of money v.	belli bir miktar parayı cebine sokmak
401	Idioms	pull down an amount of money v.	belli bir miktar para yapmak
402	Idioms	amount to much v.	işe yarar biri/bir şey olmak
403	Idioms	amount to much v.	önemli olmak
404	Idioms	amount to much v.	başarılı olmak
405	Idioms	amount to much v.	bir şey olmak
406	Idioms	amount to much v.	o kadar iyi olmak
407	Idioms	amount to much v.	pek iyi olmak
408	Idioms	amount to the same thing v.	aynı kapıya çıkmak
409	Idioms	amount to the same thing v.	aynı şey olmak
410	Idioms	amount to the same thing v.	aynı şeye varmak
411	Idioms	amount to the same thing v.	bir şey/sonuç değişmemek
412	Idioms	amount to much v.	işe yarar biri/bir şey olmak
413	Idioms	amount to much v.	önemli olmak
414	Idioms	amount to much v.	başarılı olmak
415	Idioms	amount to much v.	bir şey olmak
416	Idioms	amount to much v.	o kadar iyi olmak
417	Idioms	amount to much v.	pek iyi olmak
418	Idioms	amount to the same thing v.	aynı kapıya çıkmak
419	Idioms	amount to the same thing v.	aynı şey olmak
420	Idioms	amount to the same thing v.	aynı şeye varmak
421	Idioms	amount to the same thing v.	bir şey/sonuç değişmemek
422	Idioms	carry (an amount of) weight v.	bir ağırlığı olmak
423	Idioms	carry (an amount of) weight v.	bir önem taşımak
424	Idioms	carry (an amount of) weight v.	bir nüfuzu/etkisi olmak
425	Idioms	clock (someone or something) at speeds of (some amount) v.	birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini tespit etmek
426	Idioms	clock (someone or something) at speeds of (some amount) v.	birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini ölçmek
427	Idioms	exchange no more than (an amount of) words v.	(iki, iki çift) laf edememek
428	Idioms	get an amount of money for v.	için belli bir miktar para almak
429	Idioms	get an amount of money for v.	karşılığında belli bir miktar para almak
430	Idioms	get an amount of money for v.	belli bir miktar paraya satmak
431	Idioms	keep (an amount of) balls in the air v.	aynı anda (birçok/birkaç) iş yapmak
432	Idioms	keep (an amount of) balls in the air v.	(birçok/birkaç) işi bir arada yürütmek
433	Idioms	keep (an amount of) balls in the air v.	aynı anda (birden çok) şeyle uğraşmak
434	Idioms	keep (an amount of) balls in the air v.	iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
435	Idioms	put an amount of time in on v.	-e belli bir miktar vakit harcamak
436	Idioms	put an amount of time in on v.	-e belli bir miktar zaman ayırmak
437	Idioms	quote a price of (some amount of money) v.	bir fiyat vermek/çıkarmak
438	Idioms	quote a price of (some amount of money) v.	bir tutar söylemek/çıkarmak
439	Idioms	reach speeds of (up to) (some amount) v.	(belli bir hıza) kadar çıkmak
440	Idioms	shell an amount of money out v.	bir miktar para bayılmak
441	Idioms	shell an amount of money out v.	bir miktar para ödemek
442	Idioms	shell an amount of money out v.	bir miktar para sökülmek
443	Idioms	throw an amount of light on someone or something v.	belli bir açıklık kazandırmak
444	Idioms	throw an amount of light on someone or something v.	belli bir miktarda ışık tutmak
445	Idioms	throw an amount of light on someone or something v.	aydınlığa kavuşturmak
446	Idioms	throw an amount of light on someone or something v.	belli bir miktar açıklık getirmek
447	Idioms	throw an amount of light on someone or something v.	belli bir miktar aydınlatmak
448	Idioms	don't amount to a bucket of spit expr.	beş para etmez
449	Idioms	not amount to much expr.	bir işe yaramaz
450	Idioms	not amount to a hill of beans expr.	beş para etmez
451	Idioms	amount to a hill of beans expr.	beş para etmez
452	Idioms	don't amount to a bucket of spit expr.	değersiz
453	Idioms	amount to a hill of beans expr.	değersiz
454	Idioms	amount to a hill of beans expr.	incir çekirdeğini doldurmayacak önemde
455	Idioms	in the space of (an amount of time) expr.	(belli bir zaman) içerisinde
456	Idioms	with someone for some amount of time expr.	bir süre boyunca/bir süredir biriyle birlikte
457	Idioms	with someone for some amount of time expr.	bir süre boyunca/bir süredir biriyle ilişki içerisinde
458	Idioms	with someone for some amount of time expr.	bir süre boyunca/bir süredir biriyle sevgili
459	Idioms	with someone for some amount of time expr.	bir süre boyunca/bir süredir biriyle beraber
460	Idioms	with someone for some amount of time expr.	bir süre boyunca/bir süredir biriyle bir beraberlik içinde
461	Idioms	(some amount) below expr.	sıfırın altında (bir derece)
462	Idioms	(something) don't amount to a bucket of spit expr.	(bir şey) beş para etmez
463	Idioms	(something) don't amount to a bucket of spit expr.	(bir şey) değersiz
464	Idioms	eskimos have (some amount of) words for snow expr.	eskimoların birçok kar deme yöntemi vardır
465	Idioms	eskimos have (some amount of) words for snow expr.	eskimolar karı bir çok farlı şekilde ifade ederler
466	Idioms	eskimos have (some amount of) words for snow expr.	eskimolar için/eskimo dilinde kar büyük yer tutar
467	Idioms	eskimo have (some amount of) words for snow expr.	eskimoların birçok kar deme yöntemi vardır
468	Idioms	eskimo have (some amount of) words for snow expr.	eskimolar karı bir çok farlı şekilde ifade ederler
469	Idioms	eskimo have (some amount of) words for snow expr.	eskimolar için/eskimo dilinde kar büyük yer tutar
470	Idioms	no amount of (something) expr.	(bir şeyden) ne kadar olsa da
471	Idioms	no amount of (something) expr.	(bir şey) en yüksek miktarda/derecede bile olsa
472	Idioms	no amount of (something) expr.	en yüksek derecede/seviyede (bir şey) bile
473	Idioms	no amount of (something) expr.	en yüksek derecede/seviyede (bir şey) de olsa
474	Idioms	no amount of (something) expr.	ne kadar (bir şey) yapılsa da
475	Idioms	no amount of (something) expr.	istendiği kadar (bir şey) yapılsın, yine de
476	Idioms	no amount of (something) expr.	ne kadar (bir şey) yapılırsa yapılsın
Speaking
477	Speaking	he will amount to something expr.	başarılı bir adam olacak
478	Speaking	they both amount to the same thing expr.	ikisi bir kapıya çıkar
Trade/Economic
479	Trade/Economic	face amount certificate company n.	1940 tarihli yatırım yasasına göre yatırım belgesi ile faaliyet gösteren yatırım firması
480	Trade/Economic	total amount of insurance on assets n.	aktif değerlerin toplam sigorta tutarı
481	Trade/Economic	total amount of mortgages and other guarantees obtained for receivables n.	alacaklar için alınmış ipotek ve diğer teminatların toplam tutarı
482	Trade/Economic	principal amount n.	ana para tutarı
483	Trade/Economic	deficient amount n.	açık
484	Trade/Economic	waste amount n.	atık miktarı
485	Trade/Economic	minimum amount of contribution n.	asgari katkı payı
486	Trade/Economic	principal amount n.	anapara tutarı
487	Trade/Economic	amount of annuity n.	anüvite tutarı
488	Trade/Economic	capitalisation minimum amount n.	aktifleştirilecek minimum tutar
489	Trade/Economic	collection of the outstanding amount n.	alacağın tahsili
490	Trade/Economic	depreciable amount n.	amortismana tabi tutar
491	Trade/Economic	increasing amount n.	artan miktar/meblağ
492	Trade/Economic	amount originally invested n.	başta yatırılmış meblağ
493	Trade/Economic	amount of blocked deposits in banks n.	bankalardaki mevduatın bloke olanına ilişkin tutarlar
494	Trade/Economic	amount originally invested n.	başlangıçta yatırılmış meblağ
495	Trade/Economic	specific amount n.	belirli meblağ
496	Trade/Economic	gross interest amount n.	brüt faiz tutarı
497	Trade/Economic	amount of accumulations n.	birikim tutarı
498	Trade/Economic	accumulated amount n.	birikmiş meblağ
499	Trade/Economic	great amount of money n.	büyük meblağ
500	Trade/Economic	compound amount n.	bileşik faiz tutarı