aklamak - Turc Anglais Dictionnaire

aklamak

Sens de "aklamak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 24 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
aklamak acquit v.
Clearly it is an attempt to acquit the system and persuade us that there is a way out within it.
Açıkçası bu, sistemi aklama ve bizi sistem içinde bir çıkış yolu olduğuna ikna etme girişimidir.

More Sentences
aklamak vindicate v.
Sami wanted to vindicate himself.
Sami kendini aklamak istiyordu.

More Sentences
aklamak launder v.
Dan launders all of his money in legal activities in Canada.
Dan tüm parasını Kanada'daki yasal faaliyetlerde aklıyor.

More Sentences
General
aklamak justify v.
It's hard to justify.
Onu aklamak zordur.

More Sentences
aklamak clear v.
Mrs. Hastings was cleared of all charges against her.
Bayan Hastings kendisine yöneltilen tüm suçlamalardan aklanmıştır.

More Sentences
aklamak exonerate v.
The DNA here doesn't exonerate Tom.
Buradaki DNA Tom'u aklamıyor.

More Sentences
aklamak whiten v.
aklamak absolve v.
aklamak exculpate v.
aklamak brighten v.
aklamak disculpate v.
aklamak purge v.
aklamak whitewash v.
aklamak acquight [obsolete] v.
aklamak acquite [obsolete] v.
aklamak uncharge [obsolete] v.
aklamak emblanch [obsolete] v.
aklamak disblame v.
Idioms
aklamak let loose v.
Trade/Economic
aklamak exonerate v.
Law
aklamak absolve v.
aklamak uncharge v.
aklamak vindicate v.
aklamak discharge [obsolete] v.

Sens de "aklamak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 23 résultat(s)

Turc Anglais
General
para aklamak launder money v.
She laundered money for some drug traffickers.
Uyuşturucu kaçakçıları için para aklıyordu.

More Sentences
kara para aklamak launder money v.
Without this opportunity to launder money, national and international terrorism will find it hard to survive.
Bu kara para aklama fırsatı olmadan, ulusal ve uluslararası terörizmin hayatta kalması zor olacaktır.

More Sentences
kara para aklamak launder the money v.
tartışarak kendini aklamak argue one's way out of something v.
tartışarak kendini aklamak argue one's way out v.
kara para aklamak launder v.
Phrasals
-den aklamak absolve someone of something v.
-den aklamak absolve someone from something v.
(birini herhangi bir suçtan veya kabahatten) aklamak acquit (one) of (something) v.
(birini herhangi bir suçtan veya kabahatten) aklamak acquit someone of something v.
adını aklamak/temizlemek clear someone of something v.
adını aklamak/temizlemek clear someone's name v.
(birini/kendini bir şeyden) aklamak vindicate (someone or oneself) of (something) v.
birini bir şeyden aklamak vindicate someone of something v.
(birini bir şeyden) aklamak absolve (one) from (something) v.
birini bir şeyden aklamak absolve (one) of (something) v.
kendini (bir şeyden) aklamak/temizlemek clear of (something) v.
(bir şeyden) aklamak get off on (something) v.
-den aklamak vindicate of v.
suçtan aklamak clear (of) v.
Colloquial
para aklamak greenwash v.
Idioms
adını aklamak/temizlemek clear somebody's name v.
kendini aklamak clear one's skirts v.